11.07.2015 Views

Download... - Fen Fakültesi - Ege Üniversitesi

Download... - Fen Fakültesi - Ege Üniversitesi

Download... - Fen Fakültesi - Ege Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleX. ULUSAL EKOLOJİVEÇEVRE KONGRESİBİLDİRİ ÖZET KİTABI


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleX. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ BİLDİRİ ÖZET KİTABIEDİTÖRLERDr. Dinçer AYAZDr. Kerim ÇİÇEKBasım Tarihi : Eylül 2011Baskı Adedi : 500Basım Yeri : Pozitif Matbaa, Ankarapozitif@piztifmatbaa.comAyaz, D., Çiçek, K. 2011. X. Ulusal Ekoloji ve Çevre Kongresi Bildiri Özet Kitabı. Pozitif Matbaa,Ankara, 509 sf.ii


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleX. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ04-07 EKİM 2011, ÇANAKKALEBİLDİRİ ÖZET KİTABIiii


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, Çanakkaleiv


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKONGRE ONURSAL BAŞKANLARIProf. Dr. Sedat LAÇİNER (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü)Prof. Dr. Yusuf VARDAR anısınaKONGRE BAŞKANLARIDr. Bülent GÜNDÜZ (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Biyoloji Bölüm Başkanı)Dr. Deniz ENGİN (Türkiye Biyologlar Derneği İzmir Şube Başkanı)KONGRE SEKRETERYASIDr. Dinçer AYAZ (Türkiye Biyologlar Derneği İzmir Şubesi)Dr. Şükran YALÇIN ÖZDİLEK (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, BiyolojiBölümü)KONGRE DÜZENLEME KURULUDr. Aykut GÜVENSEN (<strong>Ege</strong> Üniversitesi)Dr. Binnur Meriçli YAPICI (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi)Dr. Erol KESİCİ (Süleyman Demirel Üniversitesi)Dr. Ersin KARABACAK (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi)Dr. Esra KOÇUM (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi)Dr. Hüseyin ERDOĞAN (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi)Dr. Kerim ÇİÇEK (<strong>Ege</strong> Üniversitesi)Dr. Murat TOSUNOĞLU (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi)Dr. Neslihan DEMİR (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi)Dr. Okan ACAR (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi)Dr. Özlem EROL DAYI (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi)Dr. Sibel HAYRETDAĞ (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi)Dr. Tülay BİCAN SUERDEM (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi)Dr. Çiğdem GÜL (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi)Dr. Mert GÜRKAN (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi)Arş. Gör. Berrak Damla YAĞAN (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi)Arş. Gör. Meliha Merve HIZ (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi)Arş. Gör. Nihan AKINCI (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi)Arş. Gör. Nurcihan HACIOĞLU (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi)Arş. Gör. Nurşen ÇÖRDÜK (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi)Arş. Gör. Özlem KIPRAK (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi)Arş. Gör. Rıza AKGÜL (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi)Arş. Gör. Sefer DEMİRBAŞ (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi)Arş. Gör. Selin ERTÜRK (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi)Mithat KARAGENÇ (Türkiye Biyologlar Derneği İzmir Şubesi)Necip DALKILIÇ (Türkiye Biyologlar Derneği İzmir Şubesi)Ömer Faruk KARA (Türkiye Biyologlar Derneği İzmir Şubesi)Meltem KUMAŞ (<strong>Ege</strong> Üniversitesi)Hasan Serdar MUTLU (<strong>Ege</strong> Üniversitesi)Ayşegül ENSARİ (<strong>Ege</strong> Üniversitesi)v


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKONGRE BİLİM KURULUDr. Ahmet AKSOY (ERCİYES ÜNİVERSİTESİ)Dr. Ahmet GÖNÜZ (ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ)Dr. Alev Haliki UZTAN (EGE ÜNİVERSİTESİ)Dr. Ali DEMİRSOY (HACATTEPE ÜNİVERSİTESİ)Dr. Ali ESAT KARAKAYA (GAZİ ÜNİVERSİTESİ)Dr. Arif BAYSAL (KAFKAS ÜNİVERSİTESİ)Dr. Aysun Uğur GÖRGÜN (EGE ÜNİVERSİTESİ)Dr. Barbaros ÇETİN (ANKARA ÜNİVERSİTESİ)Dr. Başaran DÜLGER (ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ)Dr. Bilal ÖZTÜRK (EGE ÜNİVERSİTESİ)Dr. C. Varol TOK (ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ)Dr. Cemal SAYDAM (HACATTEPE ÜNİVERSİTESİ)Dr. Cüneyt AKI (ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ)Dr. Dürdane KOLONKAYA (HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ)Dr. Erdoğan ÇİÇEK (NEVŞEHİR ÜNİVERSİTESİ)Dr. Erhan ÜNLÜ (DİCLE ÜNİVERSİTESİ)Dr. Ertan TAŞKAVAK (EGE ÜNİVERSİTESİ)Dr. Ferah SAYIM (EGE ÜNİVERSİTESİ)Dr. Fergan KARAER (ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ)Dr. Güler EKMEKÇİ (HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ)Dr. Gürsel ERGEN (EGE ÜNİVERSİTESİ)Dr. Hasan ÖZÇELİK (SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ)Dr. Hasan SEVGİLİ (ORDU ÜNİVERSİTESİ)Dr. İsmail TÜRKAN (EGE ÜNİVERSİTESİ)Dr. İsmet UYSAL (ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ)Dr. Kani IŞIK (AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ)Dr. Kurtuluş OLGUN (ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ)Dr. M. Nejdet ALPARSLAN (DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ)Dr. Mehmet KARATAŞ (KARAMANOĞLU MEHMETBEY ÜNİVERSİTESİ)Dr. Meryem BEKLİOĞLU (ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ)Dr. Metin AKTAŞ (GAZİ ÜNİVERSİTESİ)Dr. Metin DIĞRAK (KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ)Dr. Muammer TUNA (MUGLA ÜNİVERSİTESİ)Dr. Murat TÜRKEŞ (ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ)Dr. Mustafa KURU (BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ)Dr. Okan ÖZAYDIN (EGE ÜNİVERSİTESİ)Dr. Oktay YILDIZ (DÜZCE ÜNİVERSİTESİ)Dr. Ö. Köksal ERMAN (ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ)Dr. Özcan SEÇMEN (EGE ÜNİVERSİTESİ)Dr. Özkan YILDIZ (GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ)Dr. Reyhan Akçaalan ALBAY (İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ)Dr. Sanver EKMEKÇİ (EGE ÜNİVERSİTESİ)Dr. Selim Sualp ÇAĞLAR (HACATTEPE ÜNİVERSİTESİ)Dr. Semra İLHAN (ESKİŞEHİR OSMAGAZİ ÜNİVERSİTESİ)Dr. Serdar TEZCAN (EGE ÜNİVERSİTESİ)Dr. Serpil ÜNYAYAR (MERSİN ÜNİVERSİTESİ)Dr. İsmail KARABOZ (EGE ÜNİVERSİTESİ)vi


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleDr. Timur KIRGIZ (TRAKYA ÜNİVERSİTESİ)Dr. Veysel AYSEL (ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ)Dr. Yeşim ELMACI (EGE ÜNİVERSİTESİ)Dr. Yılmaz ÇAMLITEPE (TRAKYA ÜNİVERSİTESİ)Dr. Yusuf KUMLUTAŞ (DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ)SPONSORLARPOZİTİF MATBAA VE REKLAMİÇDAŞ ÇELİK ENERJİ TERSHANE VE ULAŞIM SANAYİ A.ŞKURUKAHVECİ MEHMET EFENDİ MAHDUMLARI LTD.ŞTİ.vii


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, Çanakkaleviii


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleProf. Dr. Yusuf VARDAR"Hakikatte Aşk...Bilgide Kuvvet..."Yusuf Vardar, 1921Karacaova (Yunanistan) doğumludur.Tekirdağ Ortaokulu'nu ve EdirneLisesi'ni bitirdikten sonra, 1946'daİstanbul Üniversitesi <strong>Fen</strong> FakültesiTabii İlimler Bölümü'ne bağlı YüksekÖğretmen Okulu'ndan mezunolmuştur. 1949'da İstanbulÜniversitesi <strong>Fen</strong> Fakültesi BotanikKürsüsü'nde Prof. Dr. Leo Brauner'inöğrencisi olarak "AngiospermNebatların Su AltındakiTranspirasyonuHakkındaİncelemeleri" konusunda yaptığı tezleDoktora derecesine hak kazanmıştır.1954 yılında yine İstanbulÜniversitesi'ndeDoçentliğeyükseltilmiştir. Çalışmalarını Ocak-Aralık 1958 arasında, ABDhükümetinin verdiği bursla,International Cooperation Administration programından yararlanarak "BitkiFizyolojisinde Atomun Sulhçu Gayelerle Kullanımı" konularındaaraştırmalar yapmak üzere University of Wisconsin'de sürdürmüştür.ABD'den dönüşte ise, Nisan 1959'da <strong>Ege</strong> Üniversitesi Tıp FakültesiBünyesindeki Biyoloji Enstitüsü'ne Doçent olarak atanmış ve 1960'ta da buEnstitü'de Profesörlüğe yükseltilmiştir.Ekim 1961'de, kuruluşuna öncülük ettiği ve Türkiye'nin üçüncü <strong>Fen</strong>Fakültesi olan, <strong>Ege</strong> Üniversitesi <strong>Fen</strong> Fakültesi Dekanlığı'na seçilmiştir.Ardından üç yeni dönem (Ekim 1963, Ekim 1965 ve Ekim 1969) <strong>Fen</strong>Fakültesi Dekanlığını yürütmüştür. Ayrıca 1961-77 arasında E.Ü. <strong>Fen</strong>Fakültesi Botanik Kürsüsü Başkanlığı yapmıştır. Ekim 1971-Mayıs 1974döneminde ise <strong>Ege</strong> Üniversitesi Rektörlüğüne seçilmiştir. Temmuz 1964-Ocak 1966 arasında TÜBİTAK BAY Grubu üyeliğini, 1966-74 'te TÜBİTAKBilim Kurulu üyeliğini yürütmüş; Şubat 1972-Ocak 74 arasında daTÜBİTAK Bilim Kurulu Başkanlığı'na seçilmiştir. Temmuz 1973'teÜniversitelerarası Kurul'un oluşturulmasıyla seçimle işbaşına gelen ilkÜniversitelerarası Kurul Başkanı olan Vardar, bu görevi Haziran 1974'e dekyürütmüştür. Yine 1973-74 yılları arasında, 1750 sayılı ÜniversitelerKanunu ile Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı olarak kurulan Yüksek ÖğretimKurulu Üyeliğine seçilmiştir. Kasım 1977'de, yaş haddi ile emekli olmasına11 yıl varken, kendi isteğiyle E.Ü. <strong>Fen</strong> Fakültesi'den emekli olmuştur.ix


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleEmekliliğinin ardından 1980-90 arasında <strong>Ege</strong> Bölgesi SanayiOdası'nda Baş Müşavir ve GenelSekreter olarak görev almıştır. Budönemde de kendisi temel bilimciolduğu halde, uygulamaya inanmışve her zaman savunduğu üniversitesanayiişbirliğinin kurulması vegeliştirilebilmesi için katkılardabulunmuştur. EBSO-TÜBİTAKişbirliği ile, EBSO-<strong>Ege</strong> Üniversitesiarasında oluşturulan Üniversite-Sanayi İşbirliğini GeliştirmeMerkezi'nin (ÜSİGEM) hayatageçirilmesinde rol oynamıştır. Buçalışmaları nedeniyle kendisine FahriDoktora payesi verilmiştir.Prof. Dr. Yusuf Vardar TürkBiyoloji Derneği, ABD, İsviçre,Alman Botanik Dernekleri, AvrupaBitki Fizyologları Birliği gibi mesleki örgütlere üye olmuş, 1950'li yıllardaTürk Biyologlar Derneği Başkanlığı yapmıştır. 1969'da Yale Series inSciences International Advisory Board'a seçilmiştir. Ayrıca 1965-69'daTürkiye Atom Enerjisi Komisyon üyesi, 1970-76'da CENTO BilimselKoordinasyon Heyeti Türk Delegesi ve 1972-75'te Akdeniz Uygulamalı BitkiFizyologları Örgütü Başkanı olarak görev almıştır. Uluslararası düzeyde(Ekim 1967- Ekim 1971) bitki hormonları transferi ve bitki büyümehormonları konularında İzmir'de iki kez NATO-Advanced Study Instıtutedüzenlemiştir. Bu NATO-ASI toplantılarında sunulan makalelerin toplandığıve editörlüğünü Vardar'ın yaptığı kitaplar günümüzde de sanal ortamdasatıştadır. Vardar (1968) Elsevier ve Kaldewey and Vardar (1972) VerlagChemie, www.amazon.de, www.bestwebbuys.com gibi birçok elektronikkitapçıda satılmaktadır. (web adreslerine ulaşım tarihi 16 Mayıs 2006).Yine İzmir'de Ekim 1975'te K.H. Sheikh ve M. Öztürk'le beraber 3 rdMediterranean Plant Physiologists (MPP) toplantısının düzenlenmesinisağlamıştır. Toplam 7 adet Yüksek Lisans ve 12 adet Doktora teziyönetmiştir. Yusuf Vardar ayrıca yapmış olduğu bilimsel çalışmalarla 1976yılında TÜBİTAK Bilim Ödülüne layık görülen ilk botanikçidir.Vardar'ın yayınları 60'ı yabancı dilde, toplam 130 orjinal makale;editörlüğünü üstlendiğini ve ingilizce olarak yayımlanan 3 adet kitap;toplam 25 adet Türkçe ders kitabı; 77 adet Türkçe derleme makale ile <strong>Ege</strong>Ekspres, Rapor, Tercüman, Yeni Asır, Son Havadis gibi günlük gazetelerdeyayımlanan 1000 kadar yazıdır. Ayrıca 1975 yılına kadar, 17 farklı temelbitki fizyolojisi kitabında Vardar'ın çalışmalarına gönderme yapılmıştır.Türkçe kitaplarından bazıları sanal ortamda hala satılmaktadır.x


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, Çanakkale(www.gittigidiyor.com) Makalelerine, Science Citation Index'de sadece1965-75 yılları arasında 70'ten fazla atıf yapılmıştır. Y. Vardar,Cumhuriyet'ten sonra Türk biyolojisinin gelişmesine katkıda bulunan bilimadamları arasında anılmaktadır. (www.felsefelik.com/felsefedunyası 28-1998/28). (http://www.yusufvardar.net/ websitesinden alıntıdır.)xi


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, Çanakkalexii


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleİÇİNDEKİLERSAYFAKUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’NDE (KKTC) AVRUPA BİRLİĞİ ÇEVRE MEVZUATINA UYUM ÇALIŞMALARI .............. 1İLKÖĞRETİM FEN BİLGİSİ, SINIF VE OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇEVRESEL TUTUMDÜZEYLERİNİN TESPİT EDİLMESİ ............................................................................................................................................................................ 2YABAN MERSİNİ VE AFLOTOKSİNİN Drosophila melanogaster ÜZERİNE ETKİLERİ VE ETKİLEŞİMLERİNİNDEĞERLENDİRİLMESİ ..................................................................................................................................................................................................... 3RESİMLERLE İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN DÜNYASINDA GELECEKTEKİ ÇEVRE: TÜRKİYE, BULGARİSTAN,İRAN, RUSYA VE ROMANYA ÖRNEĞİ ....................................................................................................................................................................... 4İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN ÇEVRE SORUNLARINA YÖNELİK ÇÖZÜMLERİNİN YARATICILIK AÇISINDANDEĞERLENDİRİLMESİ ..................................................................................................................................................................................................... 5Verbascum rupicola (HAYEK&SIEHE) HUB.‐MOR.’UN POPULASYON DURUMU VE TEHDİT FAKTÖRLERİ .............................. 6TRABZON VE RİZE İLLERİNDE SITMA VEKTÖRÜ Anopheles maculipennis S.S.'NIN ARAŞTIRILMASI VE BÖLGE İÇİNPOTANSİYEL RİSKLER .................................................................................................................................................................................................... 7Cr, Pb VE Cu AĞIR METAL KONSANTRASYONLARINDA Lemna minor BİYOREMEDİASYONU SONRASINDAGELİŞEN ALG TÜRLERİ ................................................................................................................................................................................................... 8TÜRKİYE’NİN MONOTİPİK ENDEMİK BİTKİLERİ: YAYILIŞ VE TEHDİT ÖGELERİ AÇISINDAN GÜNCEL BİRDEĞERLENDİRME ............................................................................................................................................................................................................. 9KAZ DAĞLARINDAKİ KİRSEDERE VE SARIOT DERELERİNDE SU KALİTESİNİN İZLENMESİ ...................................................... 10SINIF ÖĞRETMENİ ADAYLARININ ÇEVRE EĞİTİMİ DERSİNİN PROJE TABANLI UYGULANMASINA YÖNELİKGÖRÜŞLERİ ....................................................................................................................................................................................................................... 11ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇEVRE BİLİNCİNE YÖNELİK GÖRÜŞLERİNİN BAZI DEĞİŞKENLER AÇISINDANİNCELENMESİ (SAMSUN ÖRNEĞİ) ......................................................................................................................................................................... 12EVALUATION OF FOUR CANOLA GENOTYPES RESISTANCE TO CABBAGE APHID Brevicoryne brassicae (L.).................... 13SÜRDÜRÜLEBİLİR OKULLARA ULAŞABİLMEK İÇİN DAHA ETKİLİ BİR ÇEVRE EĞİTİM UYGULAMASI ÖRNEĞİ ................. 14GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ’NİN HAVA KALİTESİNDE ÇÖL TOZLARININ ZAMANSAL VE MEKANSALDEĞİŞİMİ ............................................................................................................................................................................................................................ 15KONYA İLİ SUĞLA GÖLÜ VE YAKIN ÇEVRESİ PEYZAJ PLANI ...................................................................................................................... 16AKSU NEHRİ’NE (ANTALYA) SONRADAN GİREN BALIK TÜRLERİNİN EKOLOJİK KATEGORİLERİ VE ACISU TÜRKOMPOZİSYONUNA ETKİLERİ ................................................................................................................................................................................. 17ÜNİVERSİTELERDE ÇEVRE YÖNETİM SİSTEMİ GEREKLİLİĞİ ................................................................................................................... 18YÜZEYALTI YATAY AKIŞLI YAPAY SULAKALAN SİSTEMLERİNDE FARKLI BİTKİ TÜRLERİNİN ARITIM VERİMİNEETKİLERİ ............................................................................................................................................................................................................................ 19SÜNDİKEN ORMANLARI’NDA (ESKİŞEHİR / TÜRKİYE) GÖRÜLEN KIRIK‐DEVRİK OLAYLARI................................................... 20TÜRKİYE EGE KIYI YERLEŞİMLERİNDE KENTSEL ATIKSU YÖNETİMİ ................................................................................................. 21BATI KARADENİZ (İĞNEADA‐İSTANBUL BOĞAZI) YAZ DÖNEMİ İHTİYOPLANKTON KOMPOZİSYONU ................................ 22Chionodoxa BOİSS. (LİLİACEAE) CİNSİNİN TOZLAŞMA VE HAYATTA KALMA STRATEJİLERİ ................................................... 23ANADOLU SU KURBAĞALARI (RANİDAE: Pelophylax) TİCARETİNİN EKOLOJİK ETKİLERİ ......................................................... 24MOLEKÜLER YÖNTEMLERLE KUŞLARDA EŞEY TAYİNİ .............................................................................................................................. 25İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN TÜRKİYE’DE OLASI EKOLOJİK ETKİLERİ ........................................................................................................... 26DENİZ AKVARYUMLARI, DOĞA TARİHİ MÜZELERİ VE ÇEVRE BİLİNCİ ................................................................................................ 27GEÇ EOSEN YAŞLI BİRİMLERİN İZ FOSİL TOPLULUKLARI VE ORTAMSAL YORUMU (GB TRAKYA)........................................ 28xiii


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleAsphodelus aestivus BROT. (WALTER) KÖK YUMRULARINDAKI PROTEOLİTİK ENZİM AKTİVİTELERİNİN YILİÇİNDEKİ DEĞİŞİMİ ....................................................................................................................................................................................................... 29Chronanthus orientalis HEYWOOD & FRODIN’İN YAYILIŞ ALANI VE ÖZELLİKLERİ ........................................................................ 30İDEOLOJİDEN ÇEVRE BİLİNCİNE BİZİ SARAN KÜRESEL ZİNCİR .............................................................................................................. 31MERSİN POPULASYONLARININ GELECEĞİ AÇISINDAN SAKARYA NEHRİ HABİTATINI ETKİLEYEN ÇEVRESELFAKTÖRLER VE AKARSU SUCUL YAŞAMININ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ ÜZERİNE ÖNERİLER ....................................................... 32ARTVİN İLİNDE BARAJ ALTINDA KALACAK TARIMSAL ALANLARDA FASULYE BİYOÇEŞİTLİLİĞİ ......................................... 33BAFA GÖLÜ’NDE MAVİ‐YEŞİL ALGLERİN ARTIŞININ NEDENLERİ ......................................................................................................... 34EKOSİSTEMLER VE BİYOÇEŞİTLİLİK KONUSUNDA UYGULANAN ZİHİN HARİTALAMANIN ÖĞRENCİLERİNAKADEMİK BAŞARISINA ETKİSİ ............................................................................................................................................................................. 35YAMULA BARAJI SU, SEDİMENT VE Squalius cephalus (TATLI SU KEFALİ) ÖRNEKLERİNDE AĞIR METALDÜZEYLERİNİN MEVSİMSEL DEĞİŞİMİNİN İNCELENMESİ ........................................................................................................................ 36BURAZOL BLUE ED BOYASININ ANAEROBİK‐AEROBİK ARDIŞIK SİSTEMLERDE ARITIMI ......................................................... 37YABANCI OT YÖNETİMİNDE TRANSGENİK BİTKİLER VE POTANSİYEL RİSKLERİ .......................................................................... 38ORGANİK TARIMDA UYGULANAN YABANCI OT YÖNETİM STRATEJİLERİNİN EKOLOJİK RİSKLERİ ...................................... 39FARKLI BİTKİLERDEN ÜRETİLMİŞ DUMAN ÇÖZELTİLERİNİN DÖRT AKDENİZ BİTKİSİNİN ÇİMLENMESİ ÜZERİNEETKİSİ .................................................................................................................................................................................................................................. 40BATI KARADENİZ ORMANLARINDAKİ BÜYÜK MEMELİ TÜR ÇEŞİTLİLİĞİ ......................................................................................... 41ÖĞRETMEN ADAYLARININ PROJE TABANLI ÇEVRE EĞİTİMİ UYGULAMASINDA ÇEVRE SORUNLARINA YÖNELİKÜRETTİĞİ PROJELER .................................................................................................................................................................................................... 42TÜRKİYE’NİN BIYOTEKNOLOJİDE STRATEJİ SEÇENEĞİ .............................................................................................................................. 43ZEYTİN KARA SUYUNUN FENOL GİDERİMİNDE ARDIŞIK MONTMORİLLONİTLE ADSORPSİYON VE BİYOLOJİKİŞLEMİN KULLANILMASI ............................................................................................................................................................................................ 44KAZDAĞI DOĞAL YAYILIŞLI Hypericum perforatum L. VE Hypericum perfoliatum L. TAKSONLARININ FARKLIYÜKSEKLİK ŞARTLARINDA MORFOLOJİK, ANATOMİK VE HEKZAN EKSTRAKT MİKTARLARI ÜZERİNDEİNCELEMELER ................................................................................................................................................................................................................. 45EKOSİSTEM YÖNETİMİ YAKLAŞIMININ TÜRKİYE’DEKİ KORUNAN ALAN YÖNETİMİNDE UYGULANMAOLANAKLARI ................................................................................................................................................................................................................... 46KIZILIRMAK DELTASI’NDA BULUNAN KARABOĞAZ GÖLÜ EKOSİSTEM YAPISINI OLUMSUZ ETKİLEYENÇEVRESEL FAKTÖRLER .............................................................................................................................................................................................. 47ÇEVREYE ZARAR VERMEYEN DOĞAL ENERJİ BİYOYAKIT .......................................................................................................................... 48GÜNÜMÜZDE KURULAN YATAY KONUMDAKİ MODERN SERALARIN MODEL ALINARAK GELECEKTE YÜKSEKTEKNOLOJİLERE SAHİP DİKEY SİSTEMLERE DÖNÜŞTÜRÜLMESİ VE ÇEVREYE OLAN ETKİLERİ ........................................... 49TÜRKİYE’DE GELENEKSEL VE ORGANIK ÜRÜN FIYATLARI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME .................................................. 50HAKKARİ DOĞASI VE FLORASI GÖZLEMLERİ .................................................................................................................................................. 51ÇEVRE EĞİTİMİNE EVRENSEL BİR BAKIŞ ........................................................................................................................................................... 52KENTLERİN YAŞANABİLİRLİĞİNİN PEYZAJ MİMARLIĞI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ; EDİRNE ÖRNEĞİ ................ 53YAYA VE TAŞIT TRAFİĞİ AÇISINDAN BİTKİSEL TASARIM; EDİRNE ÖRNEĞİ ..................................................................................... 54ÇANAKKALE YÖRESİ’NDE GÖZLENEN KURAK VE NEMLİ KOŞULLARIN İKLİM DEĞİŞİMLERİ AÇISINDANÇÖZÜMLENMESİ ............................................................................................................................................................................................................. 55DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE GÖZLENEN VE BEKLENEN İKLİM DEĞİŞİKLİKLERİ, NEDENLERİ VE SONUÇLARI .................. 56KENT İÇİ AKARSULARIN REKREASYONEL YÖNDEN KULLANIMI: SARIÇAY ÖRNEĞİ .................................................................... 57ORMAN YANGINLARININ CARABİDAE KOMÜNİTESİ ÜZERİNE UZUN DÖNEM ETKİSİ ................................................................. 58xiv


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleYEŞİL ALTYAPI UYGULAMALARI: EDİRNE ÖRNEĞİ ....................................................................................................................................... 59TURİZM FAALİYETLERİNDEN KAYNAKLANAN ETKİLERİN BELİRLENMESİ: MANAVGAT‐EVRENSEKİ ÖRNEĞİ ............. 60MERSİN‐MEZİTLİ İLÇESİNDE YAPILAŞMANIN ETKİLERİ ........................................................................................................................... 61TÜRKİYE’DE YAYILIŞI BULUNAN BAZI ENDEMİK Asperula L. TAKSONLARI ÜZERİNE TOPRAK ÖZELLİKLERİ VEORTHEZİA KABUKLUBİTİNİN ETKİSİ .................................................................................................................................................................... 62GANOS DAĞLARI (TEKİRDAĞ)’NIN BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİ VE EKOTURİZM OLANAKLARI ...................................................... 63ALİBEYKÖY VE KAĞITHANE DERELERİ (İSTANBUL)’NIN BAZI LİMNOLOJİK ÖZELLİKLERİNİN TESPİTİ VE HALİÇEKOSİSTEMİ ÜZERİNE ETKİSİNİN ARAŞTIRILMASI ...................................................................................................................................... 64SÜRDÜRÜLEBİLİR YERLEŞKE (ÜNİVERSİTE KAMPÜSÜ) YÖNETİMİ ..................................................................................................... 65ÇEVRE SORUNLARI‐NÜFUS ARTIŞI İLİŞKİSİNİN İRDELENMESİ .............................................................................................................. 66ÜRETİCİLERİN BAKIŞ AÇISIYLA SU KAYNAKLARININ KORUNMASINDA SULAMA BİRLİKLERİNİN ROLÜ(ÇANAKKALE İLİ ÖRNEĞİ) ......................................................................................................................................................................................... 67SULU ÇÖZELTİLERDEN MALAHİT YEŞİLİ’NİN UZAKLAŞTIRMA KOŞULLARININ İNCELENMESİ ............................................. 68KIZILIRMAK DELTASI DOĞA OKULUNUN ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİN ÇEVRE İLE İLİŞKİN TUTUMLARINAKATKISI .............................................................................................................................................................................................................................. 69EFFECTS OF CADMIUM SUB‐LETHAL TOXICITY IN BROWN TROUT (Salmo trutta fario) ............................................................ 70Cassida rubiginosa MÜELLER (COLEOPTERA, CHRYSOMELIDAE)’NIN YABANCI OT Onopordum SP. ÜZERİNDEBAZI BİYOLOJİK PARAMETRELERİNİN ARAŞTIRILMASI ............................................................................................................................ 71IŞIKLI GÖLÜ, GÖKGÖL VE YAKIN ÇEVRESİNİN (DENİZLİ‐AFYONKARAHİSAR) KUŞLARI ............................................................ 72ÇEVRE BİLİNCİ VE KAMUOYU OLUŞMASINDA FOTOĞRAFIN ÖNEMİ .................................................................................................. 73TALIŞ’IN BİTKİ ÇEŞİTLİLİĞİ ...................................................................................................................................................................................... 74AYDIN İLİNDE BULUNAN BAZI ANTİK KENTLERİN BİRYOFİT (KARAYOSUNLARI, CİĞEROTLARI VE BOYNUZLUCİĞEROTLARI) FLORASI ............................................................................................................................................................................................. 75ÜÇ FARKLI HERBİSİTİN, SUCUL SİYANOBAKTERİ İZOLATLARI ÜZERİNE TOKSİSİTE ETKİSİ ................................................... 76ESKİŞEHİR YAZILIKAYA VE ÇEVRESİNDE BOTANİK TURİZMİ ÖNERİSİ .............................................................................................. 77BASIC YELLOW 2, BASIC GREEN 4 VE REACTIVE ORANGE 113 BOYAR MADDELERİNİN BİYOSORPSİYONU:OPTİMİZASYON VE YÜZEY İLİŞKİLERİ ................................................................................................................................................................. 78DOĞU ANADOLU BÖLGESİ YERLİ KOYUN POPÜLASYONLARININ EKOLOJİK MERA KOŞULLARI ÜREMEPERFORMANSLARI........................................................................................................................................................................................................ 79ÇİMENTO FABRİKASI ÇEVRESİNDE YETİŞTİRİCİLİĞİ YAPILAN TARIMSAL VE HAYVANSAL ÜRÜNLERDEKİ OLASIAĞIR METAL KIRLİLİKLERİ VE KALINTI DÜZEYLERİ ................................................................................................................................... 80MAĞARA EKOSİSTEMİ ................................................................................................................................................................................................. 81AVİ‐FAUNA TÜR ZENGİNLİĞİNİN UZAKTAN ALGILAMA VE COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ YARDIMIYLAKONUMSAL OLARAK MODELLENEMESİ: SEYHAN HAVZASI ÖRNEĞİ ................................................................................................... 82ASİ (ORONTES) NEHRİ KENARINDA YETİŞEN BAZI AROMATİK BİTKİLERDE AĞIR METAL BİRİKİMİ, FENOLİKBİLEŞİK VE PROLİN İÇERİĞİ ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA .................................................................................................................................... 83LEMNA MİNOR L.: KURŞUN VE KADMİYUM İÇEREN SULARDA BÜYÜME HIZININ ZAMANLA DEĞİŞİMİ VE METALAKÜMÜLASYONU ........................................................................................................................................................................................................... 84KONYA’DA (TÜRKİYE) GIDA OLARAK KULLANILAN ZEHİRLİ BİR BAKLAGİL OLAN TERMİYE’NİN [Lupinus albus L.subsp. Albus (FABACEAE)] GELENEKSEL METOTLARLA ZEHİRİNDEN ARINDIRILMASI ............................................................ 85KIZILÇAM (Pinus brutia TEN) ORMAN EKOSİSTEMLERİNİN İKLİM DEĞİŞİMİNE KALITSAL ADAPTASYONU; BİRHİPOTEZ ............................................................................................................................................................................................................................. 86KÜRESEL ÇEVRE SORUNLARININ ÇÖZÜMÜNDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE EKOPOLİTİKA ......................................................... 87xv


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇEVRESEL GÜVENLİK VE SINIRAŞAN ÇEVRE SUÇLARI ................................................................................................................................ 88İRAN’IN KUZEY BATI’SINDAKİ Microtus SCHRANK, 1798 (MAMMALIA: RODENTIA) CİNSİNİN EKOLOJİSİ ....................... 89210Po VE 210 Pb’UN BİYOMONİTÖRÜ OLARAK LİKENLER VE KARAYOSUNLARININ KULLANILMASI ...................................... 90ÇORUM YÖRESİ GEÇ JURA – GEÇ KRETASE YAŞLI KİREÇTAŞLARINDA MİKROFASİYES ANALİZİ VE PALEOORTAMYORUMU ............................................................................................................................................................................................................................. 91TOPRAKSIZ TARIM! TOPRAKSIZLAŞTIRIR MI? ................................................................................................................................................ 92YÜKSEK ÖĞRETİMDE SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇEVRE EĞİTİMİ İÇİN SORUN MERKEZLİ PROGRAM TASARIMLARI .................. 93BİYOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇEVRE DUYARLI DAVRANIŞLARININ ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLERE GÖREİNCELENMESİ .................................................................................................................................................................................................................. 94HEPÇE DERESİ’NDE (DARLIK‐İSTANBUL) YAŞAYAN Phoxinus phoxinus (LİNNAEUS, 1758) (PISCES:CYPRINIDAE)TÜRÜNÜN BESLENME EKOLOJİSİ .......................................................................................................................................................................... 95İLKÖĞRETİM FEN BİLGİSİ, SINIF VE OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇEVRESEL TUTUMDÜZEYLERİNİN TESPİT EDİLMESİ ......................................................................................................................................................................... 96FARKLI METAL STRESİ ALTINDAKİ SİYANOBAKTERİYAL TÜRLERİN BİYOMAS, KLOROFİL A, TOTALKARBONHİDRAT VE TOTAL PROTEİN İÇERİKLERİ ....................................................................................................................................... 97ÇEVRE BİLİNCİ VE EĞİTİM......................................................................................................................................................................................... 98ENGELLİ ÇOCUKLAR VE YAŞLILAR İLE AİLELERİNE YÖNELİK İYİLEŞTİRME BAHÇELERİ ......................................................... 99ÇEVRE BİLİNCİ ÜZERİNE ANNE VE BABA ALGISININ DEĞERLENDİRİLMESİ ................................................................................. 100FARMASÖTİK KİRLENME VE ATIK İLAÇ TOPLAMA SİSTEMLERİ ......................................................................................................... 101GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR (GDO) VE ÇEVRE SAĞLIĞI ........................................................................................... 102ÇEVRE BİLİNCİ VE ÇEVRENİN KORUNMASI KONUSUNDA 5‐6 YAŞ GRUBU ÇOCUKLARINA YÖNELİK ALGIDEĞERLENDİRİLMESİ ............................................................................................................................................................................................... 103SAĞLIK KURULUŞLARINDA AMBALAJ ATIKLARININ GERİ DÖNÜŞÜMÜ ........................................................................................... 104YAŞLI DOSTU ÇEVRE YAKLAŞIMI ........................................................................................................................................................................ 105ÇEVRE KİRLİLİĞİNİN EKONOMİK ETKİLERİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME .............................................................................. 106ÇEVRE DOSTU YEŞİL HASTANELER ................................................................................................................................................................... 107EKOLOJİ EGOLOJİ İKİLEMİ: İKİNCİL DOĞA ...................................................................................................................................................... 108RADYOAKTİF MADDELERİN HASTANELERDE KULLANIMI VE CEVREYE ETKİLERİ ................................................................... 109Pinus brutia TEN. TOPRAĞINA EKLENEN Bacillus sp. VE Pseudomonas sp.’NİN KARBON MİNERALİZASYONUNAETKİLERİ ......................................................................................................................................................................................................................... 110ÇANAKKALE ŞEHİR MERKEZİ’NDE DIŞ ORTAM HAVA KALİTESİ VE HAVA KİRLİLİĞİ İLE TETİKLENEN HASTALIKMORBİDİTELERİ (2005‐2011).............................................................................................................................................................................. 111KENTLERİN TARIM VE ORMAN ALANLARI ÜZERİNDEKİ GELİŞİMİNİN ÇANAKKALE KENTİ ÖRNEĞİNDEİNCELENMESİ ............................................................................................................................................................................................................... 112KAZDAĞI PSÖDOALPİNİK BÖLGESİNDE YETİŞEN Tulipa sylvestris L., Scilla bifolia L. VE Gagea bohemica SCHULT.F. TAKSONLARININ MORFOLOJİSİ, ANATOMİSİ VE EKOLOJİSİ ............................................................................................................. 113İZMİR KÖRFEZİ’NDE DAĞILIM GÖSTEREN POTANSİYEL ZARARLI FİTOPLANKTON TÜRLERİNİN AKDENİZMİDYESİ, (Mytilus galloprovincialis LAM., 1819) ÜZERİNE ETKİSİ ........................................................................................................ 114ÇANAKKALE’NİN SULAK ALANLARI .................................................................................................................................................................. 115DOĞU AKDENİZ BÖLGESİNDE Pinus brutia TEN. TOPRAKLARINDA MEVSİMSEL KARBON DÖNÜŞÜMÜ .......................... 116YAPAY SULAKALANDA YETİŞTİRİLEN BİTKİLERİN MİNERAL ELEMENT İÇERİĞİ ...................................................................... 117YAPAY SULAK ALAN SİSTEMLERİ İLE EVSEL ATIKSULARIN ARITIMINA BİTKİLERİN ETKİSİNİN İNCELENMESİ ........ 118xvi


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleDUMANLIDAĞ (ERZİNCAN) ORMANLARININ EKOLOJİK ÖZELLİKLERİ ............................................................................................ 119ULUABAT (APOLYONT) GÖLÜ (BURSA)‘ NÜN DOĞAL YAPISINA YAPILAN MÜDAHALELERIN GÖLÜN EKOLOJİKYAPISINA ETKİLERİ ................................................................................................................................................................................................... 120SAVRUPA BİRLİĞİ VE EKOLOJİK TARIMA YAKLAŞIM ................................................................................................................................ 120FİRMA YÖNETİM POLİTİKALARINDA ÇEVRESEL DEĞERLERE YÖNELİK DEĞİŞİM VE ÇEVRENİN KURUMSALALGILANMA SÜRECİNE ETKİSİNE BİR BAKIŞ ................................................................................................................................................ 122AVRUPA BİRLİĞİ ÇEVRE YASALARI KAPSAMINDA YÜKSEKÖĞRETİMDE NELER YAPIYORUZ? ............................................. 123SİNEMANIN ÇEVRE BİLİNCİ VE EĞİTİMİNİN OLUŞTURULMASINDAKİ ROLÜ ................................................................................ 124EKOLOJİK (YEŞİL) PAZARLAMA KAVRAMININ VE MARKALARIN ÇEVRECİ KİMLİKLERİNİN ÜLKEMİZDEKİYANSIMALARI: GARANTİ BANKASI VE TÜRK TELEKOM ÖRNEĞİ ........................................................................................................ 125Erodium somanum’ UN FENOLOJİSİ VE KORUMA DENEMELERİ ........................................................................................................... 126DENIZ KAPLUMBAĞALARININ (Caretta caretta VE Chelonia mydas) ÇANAKKALE KIYILARINDABULUNABİLİRLİĞİ ...................................................................................................................................................................................................... 127ÇANAKKALE’DE KENTLEŞMENİN DOĞAL ÇEVREYE ETKİLERİNİN İNCELENMESİ ...................................................................... 128AKDENİZ EKOSİSTEMİNDE ALGLERİN YERİ VE ÖNEMİ ........................................................................................................................... 129ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN ÇEVRE EĞİTİMİNE YÖNELİK TUTUMLARININ VE GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ(GAZİ ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ) .............................................................................................................................................................................. 130ÇEVRE SORUNLARI VE ETKİLERİNİ BELİRLEMEDE BALIK KILÇIĞI (İSHİKAWA) DİYAGRAMI KULLANIMININÖĞRENCİLERİN AKADEMİK BAŞARISINA ETKİSİ ........................................................................................................................................ 131KIYI EGEDEN İÇ EGEYE KIŞ SEZONU PARTİKÜL MADDE (PM) KİRLİLİĞİ DEĞİŞİMİ ................................................................... 132ULUDAĞ’IN Arabis drabiformis BOİSS. VE Aubrieta olympica BOİSS. ENDEMİK BİTKİ TÜRLERİNİN IN VİTROORTAMDA ÇİMLENMESİ ÜZERİNE FARKLI KONSANTRASYONLARDA GİBBERELLİK ASİT’İN ETKİSİ ............................... 133İĞNEADA LONGOZ ORMANLARI MİLLİ PARKI SULAK ALAN EKOSİSTEMLERİNİN BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİ .................... 134SEASONAL POPULATION FLUCTUATION OF Brevicoryne brassicae (L.) (HEM., APHIDIDAE) AND ITSPARASITOIDE Diaeretiella rapae (M'LNTOSH) (HYM., BRACONIDAE) ON CANOLA IN WEST AZERBAIJAN ..................... 135Xenopus laevis İRİBAŞLARINDA BAZI METALLERİN ÇEŞİTLİ BİYOKİMYASAL BELİRTEÇLER ÜZERİNE ETKİLERİ ....... 136BOZDAĞ’DA (İZMİR / TÜRKİYE) YAYILIM GÖSTEREN Jasione supina subsp. tmolea (STOJ.) DAMBOLDT’UNTOZLAŞMA BAŞARISI ................................................................................................................................................................................................ 137Cu(II)’NİN SULU ORTAMDAN SODYUM ALGİNAT/BİTKİ KÜRELERİ İLE UZAKLAŞTIRILMASI ............................................... 138MERALARDA KONTROLLÜ YAKMANIN DOĞAL EKOLOJİYE ETKİSİ .................................................................................................... 139KURAKLIĞIN BAŞKENTİ KARAPINAR’DA EKOTURİZM ............................................................................................................................. 140ÇEVRE KORUMANIN İNSAN SAĞLIĞI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİNİN İNCELENMESİNE İLİŞKİN ÖĞRETMENGÖRÜŞLERİ : ŞANLIURFA İLİ ÖRNEĞİ ............................................................................................................................................................. 141LAMBDA CYALOTHRİN’ İN GÖKKUŞAĞI ALABALIKLARINDA (Oncorhynus mykiss) GLUKOZ 6‐FOSFATDEHİDROGENAZ (G6PD) ENZİM AKTİVİTESİ ÜZERİNE ETKİSİ ............................................................................................................. 142YÜKSEK ÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE ETKİLERİ HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ :BOZOK ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ ............................................................................................................................................................................ 143ELAZIĞ KENTİ AKTİF ÇAMUR ARITMA TESİSİ ARITMA ÇAMURLARININ AĞIR METAL İÇERİKLERİNİNARAŞTIRILMASI ........................................................................................................................................................................................................... 144MEŞRUBAT KUTULARININ DIŞ YÜZEYLERİNİN MİKROBİYAL KONTAMİNASYONU ............................................................... 145ULUDAĞ KURBAĞASI, Rana macrocnemis (BOULENGER 1885) LARVALARINDA EPİFİZ HİSTOLOJİSİ VE UZUNKEMİK GELİŞİMİ ÜZERİNE ÖN ÇALIŞMA .......................................................................................................................................................... 146DOĞAL VE SENTETİK ANESTEZİKLERİN GÖKKUŞAĞI ALABALIĞI (Oncorhynchus mykiss) VE DERE ALABALIĞI(Salmo trutta fario) ELEKTROLİTLERİ ÜZERİNE ETKİSİ .......................................................................................................................... 147xvii


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleATIK ÇAMURDAKİ AĞIR METALLERİN Triticum aestivum (BUĞDAY) İLE FİTOEKTRAKSİYONU .......................................... 148GAZİANTEP İLİNDE TEMİZ VE KİRLİ BÖLGELERDEN TOPLANAN KURBAĞA TÜRÜNDE (Rana ridibunda) AĞIRMETAL DÜZEYLERİ .................................................................................................................................................................................................... 149SODYUM KROMATIN GENOTOKSİK VE TERATOJENİK ETKİLERİ ........................................................................................................ 150BATI ANADOLU’DA YAYILIŞ GÖSTEREN Muscarı aucherı VE Muscarı bourgaeı (LILIACEAE) TÜRLERİNİNMORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ YÖNÜNDEN KARŞILAŞTIRILMASI............................................................................................................. 151FARKLI ANTİBİYOTİK UYGULAMALARININ Triticum aestivum cv. golia’NIN ÇİMLENME VE ERKEN FİDE GELİŞİMİÜZERİNDEKİ BAZI FİZYOLOJİK ETKİLERİ ....................................................................................................................................................... 152BAZI BİOPREPARATLARIN KÖK‐UR NEMATODU (Meloidogyne incognita) VE DOMATES BİTKİLERİNİN GELİŞİMİÜZERİNE ETKİLERİ .................................................................................................................................................................................................... 153ERZURUM İLİNDE HAVA KİRLİLİĞİNDEKİ DEĞİŞİM .................................................................................................................................. 154Lemna trisulca L.’NIN (LEMNACEAE) DOĞRUSAL BÜYÜME ORANI (RGR) ÜZERİNE, NİKEL’İN ETKİSİ .............................. 156TUZLULUK VE METAL ETKİSİNDE BALIK (Oreochromis niloticus) KARACİĞERİNDE ANTİOKSİDAN SİSTEMİNİNVERDİĞİ TEPKİLER .................................................................................................................................................................................................... 157ERCİYES DAĞI VE ÇEVRESİNDE YETİŞEN BAZI GEVEN (Astragalus L.) TÜRLERİNİN VE BUNLARIN YETİŞTİĞİTOPRAKLARIN ELEMENT İÇERİĞİ ...................................................................................................................................................................... 158ASPARTİK ASİT,GLUTAMİK ASİT VE AMİDLERİNİN(ASPARAJİN,GLUTAMİN) ERGİN Pimpla turionellaeL.(HYMONOPTERA:ICHNEUMONIDAE)’NİN YUMURTA VERİMİ VE AÇILIMI ÜZERİNE ETKİLERİ. ....................................... 159Locusta migratorıa L. 1758 (ORTHOPTERA, ACRIDIDAE)’DA BEYNİN PROTOCEREBRUM (ÖN BEYİN)BÖLGESİNDEKİ PARS İNTERCERABRALİS HÜCRELERİNİN HİSTOLOJİK AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ ........................ 160UZUNÇAYIR BARAJ GÖLÜ (TUNCELİ) SU ÖRNEKLERİNDE BAZI AĞIR METALLERİN BİRİKİMLERİNİNİNCELENMESİ ............................................................................................................................................................................................................... 161KARACAÖREN BARAJ GÖLLERİ' NİN GİRİŞ VE ÇIKIŞ SULARINDA SU KALİTESİ DEĞİŞİMİNİN BİYOLOJİK VEFİZİKOKİMYASAL PARAMETRELERE GÖRE BELİRLENMESİ .................................................................................................................. 162BALIKESİR‐SINDIRGI İLÇE MERKEZİNDEKİ BİNALARDA BİNAİÇİ RADON KONSANTRASYONU ÖLÇÜMÜ ...................... 163MANİSA‐GÖRDES ÇEVRESİNDE DOĞAL RADYOAKTİVİTE TAYİNİ VE DOZ HESABI .................................................................... 164KIRŞEHİR İLİ ATMOSFERİNDEKİ POLENLERİN ARAŞTIRILMASI......................................................................................................... 165BAZI Andricus TÜRLERİNİN DNA KESİM FARKLILIKLARI YOLUYLA BELİRLENMESİ ................................................................. 166BOLU İLİ CYNIPIDAE ÇEŞİTLİLİĞİ ....................................................................................................................................................................... 167Andricus lignicolus ( HARTİG, 1840) (HYMENOPTERA: CYNIPIDAE) TÜRÜNÜN ÜLKEMİZDEKİ BAZIPOPULASYONLARINDA GENETİK ÇEŞİTLİLİĞİN ARAŞTIRILMASI ....................................................................................................... 168MEŞE GAL ARILARI: TÜRKİYE’NİN GENETİK ÇEŞİTLİLİĞİ ÜZERİNE KATKILARI ......................................................................... 169LEPİSTES BALIĞININ SOLUNGAÇLARI ÜZERİNE FENPİROKSİMAT AKARİSİTİNİN HİSTOPATOLOJİK ETKİLERİ ......... 170EKOTOKSİKOLOJİK ARAŞTIRMALARDA GENOTOKSİK ETKİNİN BELİRLENMESİ İÇİN QPCR ANALİZİNİNKULLANIMI .................................................................................................................................................................................................................... 171ZN (II) VE CD (II) İYONLARININ Gracilaria verrucosa (RHODOPHYCEAE) İLE BİYOSORBSİYON ÖZELLİKLERİNİNİNCELENMESİ ............................................................................................................................................................................................................... 172CU (II) VE CO (II) İYONLARININ Spirulina platensis (CYANOPHYCEAE) İLE BİYOSORBSİYON ÖZELLİKLERİNİNİNCELENMESİ ............................................................................................................................................................................................................... 173EKOSİSTEMLERİ ANLAMA VE YÖNETMEDE EKOSENTRİK (BİYOSENTRİK) VE ANTROPOSENTRİK YAKLAŞIMLARÜZERİNE EKOLOJİK BİR TARTIŞMA ................................................................................................................................................................... 174TARSUS‐POZANTI OTOBAN YOLU ÇEVRESİNDE YAPILAN AĞAÇLANDIRMA ÇALIŞMALARININ İRDELENMESİ ........... 175ÇAKIT ÇAYI HAVZASINDA EROZYON KONTROL ÇALIŞMALARI ............................................................................................................ 176xviii


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleYENİÇAĞA GÖLÜ’NDEN YAKALANAN İKİ CYPRİNİD TÜRÜNÜN (Leuciscus cephalus VE Tinca tinca) AĞIR METALDÜZEYLERİ .................................................................................................................................................................................................................... 177TÜRKİYE’DE TEHLİKE ALTINDAKİ KURBAĞA VE SÜRÜNGEN TÜRLERİ VE KORUNMALARI .................................................. 178İKİ YAŞAMLI VE SÜRÜNGENLERİN GİZEMLİ DÜNYASI DOĞA EĞİTİMİ ............................................................................................. 179Mertensiella caucasica (WAGA, 1876) LARVALARININ MORFOLOJİSİ ÜZERİNE BİR ÖN ÇALIŞMA ....................................... 180ÇİZGİLİ KAPLUMBAĞANIN (Mauremys rivulata) BESİN İÇERİĞİ ÜZERİNE BİR ÖN ÇALIŞMA .................................................. 181KÖR KERTENKELE’NİN (Blanus stauchi) POTANSİYEL DAĞILIŞININ TAHMİNİ............................................................................. 182YILAN KERTENKELE (Anguis fragilis) VE OLUKLU KERTENKELE’NİN (Pseudopus apodus) POTANSİYELDAĞILIŞININ TAHMİNİ ............................................................................................................................................................................................. 183Pelophylax bedriagae (CAMERANO, 1882) LARVALARININ MORFOLOJİSİ ÜZERİNE BİR ÖN ÇALIŞMA .............................. 184BAZI YENİLEBİLİR YABANİ ŞAPKALI MANTAR TÜRLERİNİN YAĞ ASİDİ KOMPOZİSYONLARININ BELİRLENMESİ .... 185SARIÇAY AKARSUYU’NDA (ÇANAKKALE‐TÜRKİYE) BAZI SU KALİTESİ PARAMETRELERİNİN ZAMANA BAĞLIDEĞİŞİMLERİ ................................................................................................................................................................................................................ 186SARIÇAY VE KOCABAŞ ÇAYI’NDAKİ AMPHİPODA FAUNASI HAKKINDA BİR ÖN ÇALIŞMA (ÇANAKKALE‐TÜRKİYE) ........................................................................................................................................................................................................................ 187SU KALİTESİ SINIFLARININ BELİRLENMESİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME .............................................................................. 188Pancratium maritimum L. (AMARYLLİDACEAE) ÜZERİNDE EKOFİZYOLOJİK BİR ARAŞTIRMA ............................................ 189Allium sıbthorpianum SCHULTES & SCHULTES (LILIACEAE) TOHUMLARININ ÇİMLENME ÖZELLİKLERİ........................ 190BAZI PESTİSİTLERİN Begonia Semperflorens’DE POLEN ÇİMLENMESİ ÜZERİNE ETKİLERİNİN İNCELENMESİ ............. 191UŞAK İLİ BİNAİÇİ RADON KONSANTRASYONU TAYİNLERİ VE RADONDAN KAYNAKLANAN YILLIK EFEKTİF DOZEŞDEĞERİNİN HESAPLANMASI ............................................................................................................................................................................ 192UŞAK İLİ BİNA MATERYALLERİNDEKİ K‐40, TH‐232 VE U‐238 AKTİVİTE KONSANTASYONLARININ VE BİNAMATERYALERİNDEN KAYNAKLANAN RADON SOLUMA HIZININ TAYİNİ ....................................................................................... 193PB, CU VE CR 'A MARUZ BIRAKILAN Lemna minor'UN EC50 DEĞERLERİ .......................................................................................... 194DOĞU AKDENİZ BÖLGESİNDE YETİŞEN Quercus coccifera L. TOPRAKLARINDA TANEN VE AZADİRACHTİNİNKARBON MİNERALİZASYONUNA ETKİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI .............................................................................................. 195BİYOLOJİ EĞİTİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN ÇEVREYE YÖNELİK TUTUMLARININ İNCELENMESİ ................................ 196AĞIR METAL KARIŞIMLARININ Lemna minor BİYOKÜTLE İNHİBİSYONU ....................................................................................... 197ELBİSTAN (KAHRAMANMARAŞ) VE ELAZIĞ CİVARINDAKİ Ophisops elegans (SAURIA: LACERTIDAE)POPULASYONLARI ÜZERİNDE TAKSONOMİK BİR ARAŞTIRMA............................................................................................................ 198GÜL HAMAMCI VE CEMAL VAROL TOK ............................................................................................................................................................ 198GÖKÇEADA VE ÇANAKKALE CİVARINDA YAŞAYAN Ophisops elegans MÈNÈTRİÈS 1832 (SAURİA: LACERTIDAE)POPULASYONLARINDA YAŞ TAYİNİ .................................................................................................................................................................. 199ÇANAKKALE VE KIRKLARELİ CİVARINDAKİ Lacerta trilineata BEDRİAGA, 1886 (SAURIA: LACERTIDAE)POPULASYONLARININ İSKELETKRONOLOJİSİ METODU İLE YAŞLARININ HESAPLANMASI .................................................. 200GÖKÇEADA’DAKİ (ÇANAKKALE, TÜRKİYE) AMFİBİ VE SÜRÜNGENLERİN EKOLOJİSİ ............................................................... 201BURDUR CİVARINDAKİ GÖLLER BÖLGESİNİN (BURDUR, SALDA, YARIŞLI, ÇORAK, KARATAŞ GÖLÜ)HERPETOFAUNASI ..................................................................................................................................................................................................... 202ENDEMİK Sideritis tmolea P. H. DAVIS (LAMİACEAE) ÜZERİNDE TOHUM ÇİMLENDİRME ÇALIŞMALARI ........................ 203ÇOK TEHDİT ALTINDA BİR TÜR; Thermopsis turcica KİT TAN, VURAL& KÜÇÜKÖDÜK POPULASYONLARI ÜZERİNEGÖZLEMLER .................................................................................................................................................................................................................. 204ANK HERBARYUM’U IRIDACEAE FAMİLYASININ REVİZYONU VE VERİTABANININ HAZIRLANMASI ................................. 205xix


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKIBRIS‐ KARPAZ MİLLİ PARKI KUZEY KUMULLARININ FLORASI ........................................................................................................ 206AĞIR METAL UYGULANMIŞ FASULYE BİTKİSİNDE EDTA’NIN METAL ALINIMINA ETKİSİ ...................................................... 207FİTOPLANKTON KOMÜNİTESİ BÜYÜKLÜK YAPISI TROFİK STATÜ İLİŞKİSİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA ........................... 208BESİN STOKİYOMETRİSİ ARACILIĞIYLA FİTOPLANKTON KOMÜNİTESİ BESİN STATÜSÜNÜN BELİRLENMESİÜZERİNE BİR ÖN ÇALIŞMA ..................................................................................................................................................................................... 209MİCROCYSTİS AERUGİNOSA’NIN GÜMÜŞİ HAVUZ BALIĞI (Carassius gibelio BLOCH, 1782)’ NIN ÜZERİNDEKİETKİSİ ............................................................................................................................................................................................................................... 210KARINCALARIN AĞIR METAL KİRLİĞİNİN GÖSTERİLMESİNDE KULLANILMASI ......................................................................... 211ESKİ ANADOLU TOPLUMLARINDA ÇEVRESEL KOŞULLAR İLE BAĞLANTILI HASTALIKLAR .................................................. 212ATİKHİSAR BARAJI’NDAN AVLANAN SAZAN VE TURNA BALIĞI DOKULARINDA İZ ELEMENT DEĞERLERİÜZERİNE BİR ÖN ARAŞTIRMA .............................................................................................................................................................................. 213ÇANAKKALE BOĞAZI’NDAKİ KARAGÖZ (Diplodus vulgaris, E. GEOFFROY SAINT‐HILAIRE, 1817) BALIĞININ BAZIHEMATOLOJİK PARAMETRE DEĞERLERİ ........................................................................................................................................................ 214KURŞUN NİTRATIN (Pb(NO3)2) Gammarus aequicauda (KRUSTASE: AMFİPOD) ÜZERİNE AKUT TOKSİSİTESİ ................ 215TÜRKİYE TİPHİDLERİ (HYMENOPTERA: VESPOIDEA: TIPHIIDAE) .................................................................................................... 216DDVP’NİN (DİCHLORVOS) Galleria mellonella L.’NİN SENTEZLEDİĞİ TOTAL PROTEİN MİKTARINA ETKİLERİ ........... 217ISPARTA İLİ HELOPHORIDAE (COLEOPTERA) TÜRLERİNİN GENEL BİR DEĞERLENDİRMESİ .............................................. 218ESKİŞEHİR İLİ YOL KENARI TOPRAK VE CADDE TOZLARINDA BAZI AĞIR METALLERİN KİRLİLİK İNDEKSİDEĞERLENDİRMESİ ................................................................................................................................................................................................... 219BAZI BÖCEK TÜRLERİNİN (Ceratitis capitata W., Pimpla turionellae L. VE Galleria mellonella L.,) AKUSTİKÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİ ......................................................................................................................................................................... 220BORÇKA‐KARAGÖL TABİAT PARKI’NDA (ARTVİN/TÜRKİYE) YAŞAYAN KURBAĞA TÜRLERİ, DAĞILIŞLARI VEKORUNMALARI ............................................................................................................................................................................................................ 221BENZİLTRİBÜTİLAMONYUM (BTBA) İLE MODİFİYE EDİLEN KULA VOLKANİTİ KULLANILARAK URANYUMKİRLİLİĞİNİN GİDERİLMESİ................................................................................................................................................................................... 223Rosmarinus officinalis L. VE Myrtus communis L. YAPRAK VE TOPRAKLARININ KARBON VE AZOT İÇERİKLERİNİNKARŞILAŞTIRILMASI ................................................................................................................................................................................................. 224İŞLEME TESİSLERİNDE KABUKLU SU ÜRÜNLERİ ATIKLARININ DEĞERLENDİRİLEREK ÇEVRE KİRLİLİĞİNİNAZALTILMASI................................................................................................................................................................................................................ 225DİYARBAKIR’DAKİ BİR BOZKIR ALANINDA İLKBAHAR DÖNEMİ BOYUNCA KELEBEK (INSECTA: LEPIDOPTERA)TÜRLERİ ABUNDANSLARINDA GÖZLENEN DEĞİŞİMLER ........................................................................................................................ 226FARKLI 5 PESTİSİTİN Itoplectis maculator (FABRİCİUS, 1775) (ICHNEUMONIDAE, HYMENOPTERA) ÜZERİNDE24 SAATLİK MORTALİTESİ ..................................................................................................................................................................................... 227NANOTEKNOLOJİ VE ETİK SORUNLAR ............................................................................................................................................................. 228KAZDAĞI YÖRESİ (BALIKESİR) PAEDERINAE, ALEOCHARINAE VE STENINAE (COLEOPTERA: STAPHYLINIDAE)FAUNASINA KATKILAR ............................................................................................................................................................................................ 229Uresiphita gilvata FABRİCUS 1794 (CRAMBİDAE) LARVALARININ BESLENMESİNİ VE GELİŞMESİNİ ETKİLEYENKİMYASAL ETKENLERİN YAPAY BESİNLERLE BELİRLENMESİ ............................................................................................................ 230FARKLI KONSANTRASYONLARDA KADMİYUM UYGULAMASININ İKİ FARKLI AYÇİÇEĞİ ÇEŞİDİNDE NİTRİK OKSİTDÜZEYLERİ ÜZERİNE ETKİSİ ................................................................................................................................................................................. 231ADANA İLİ KENT İÇİ AĞAÇLARINDA ANTROPOJENİK ETKİLERLE OLUŞAN KİRLİLİĞİN AĞAÇ DOKULARINDAKROM, MANGAN VE NİKEL BİRİKİMİ ÜZERİNE ETKİSİ ............................................................................................................................. 232Cirsium arvense (L). SCOP. BİTKİSİNDE AFİT (Aphis fabae SCOPOLİ) KAYNAKLI BİYOTİK STRESİN ANTİOKSİDANENZİM AKTİVİTELERİ ÜZERİNE ETKİLERİ ..................................................................................................................................................... 233xx


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleMONOTİPİK ENDEMİK TAKSONLAR VE TÜRKİYE’NİN BİYOÇEŞİTLİLİĞİNE KATKILARI Tchihatchewia isatideaBOİSS. (ALLI GELİN) .................................................................................................................................................................................................. 234SAZLIDERE DERESİ’NİN (EDİRNE / TÜRKİYE), SU KALİTE PARAMETRELERİ VE ALGAL FLORASININ MEVSİMSELDEĞİŞİMİ ......................................................................................................................................................................................................................... 235DÜŞEY VE YATAY AKIŞLI SULAK ALANLARDA AĞIR METALLERLE KİRLENMİŞ EVSEL ATIKSULARIN ARITIMI .......... 236ENERJİ İÇECEKLERİNİN CANLI METABOLİZMASI (Dapnia manga) ÜZERİNDEKİ ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASI ....... 237PESTİSİTLERİN MİKROFUNGUSLARIN GELİŞİMİNE ETKİSİ ................................................................................................................... 238DİCLE NEHRİ VE FARKLI ZONLARINDA BULUNAN Cyprinion kais (HECKEL,1843) TÜRÜNDE GÖRÜLEN MERİSTİKVARYASYONLAR .......................................................................................................................................................................................................... 239BATMAN BARAJ GÖLÜNDE YAŞAYAN BALIK BİYOÇEŞİTLİLİĞİ ............................................................................................................ 240ELMALI DAĞI (KAYSERİ) VE ÇEVRESİNDE YAYILIŞ GÖSTEREN BAZI ENDEMİK BİTKİLERİN TEHLİKEKATEGORİLERİNİN BELİRLENMESİ ................................................................................................................................................................... 241FARKLI ÇEVRELERDEN İZOLE EDİLEN MAYALARIN MOLEKÜLER BİYOLOJİK TANISI VE EKSTRASELLÜLERENZİM ÜRETİM POTANSİYELLERİ ...................................................................................................................................................................... 242KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE ZEYTİNCİLİK ............................................................................................................................................ 243FARKLI KAYNAKLARDAN İZOLE EDİLEN Debaryomyces hansenii STRAİNLERİNİN MOLEKÜLER BİYOLOJİKTANISI VE KİLLER TOKSİN ÜRETİM KAPASİTELERİ .................................................................................................................................. 244ASİT YAĞMURLARININ SUCUL EKOSİSTEM ÜZERİNE ETKİLERİ .......................................................................................................... 245ATIK SU ARITIMINDA SUCUL BİTKİLERİN ROLÜ ......................................................................................................................................... 246ÇÖL TOZLARININ BEŞERİ ÇEVRE VE BİTKİLER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ .......................................................................................... 247EKOLOJİK FARKLILIKLARIN Pleurotus ostreatus (JACQ.) P. KUMN. MAKROFUNGUSUNUN ANTİFUNGALAKTİVİTESİ ÜZERİNE ETKİLERİ .......................................................................................................................................................................... 248MAXILON RED GRL’ NİN Chara contraria İLE UZAKLAŞTIRILMASI .................................................................................................... 249MAXILON RED GRL’NİN CEVİZ KABUĞU İLE UZAKLAŞTIRILMASI ....................................................................................................... 250BOLU İLİ SULAK ALANLARINDA DAMARLI MAKROFİT ÇEŞİTLİLİĞİNİN BELİRLENMESİ VE KARŞILAŞTIRILMASI .... 251ÇANAKKALE BOĞAZI (KUZEY EGE) DENİZ BALIKLARINDAN BEŞ PARAZİTİK CYMOTHOİD TÜRÜ ..................................... 252MARDİN İLİ GÜNEŞ PİLİ SULAMA SİSTEMİ POTANSİYELİ ....................................................................................................................... 253Nerocila bivittata’ NIN MARMARA DENİZİ SİYAH İSKORPİT BALIĞINDA (Scopaena porcus) İLK RAPORU ....................... 254SUCUL MAKROFITLERDEN Lemna minor L.’NIN ANTIBIYOTIK UYGULAMALARINA FIZYOLOJIK YANITLARI ................ 255BAZI ORGANİK MATERYALLERİN VE TOPRAK DÜZENLEYİCİLERİN ORGANİK FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİNDETOPRAKLARIN BAZI ENZİM AKTİVİTELERİ ÜZERİNE ETKİLERİ ......................................................................................................... 256UZUNÇAYIR BARAJ GÖLÜ’NDEKİ Capoeta umbla (HECKEL, 1843)’NIN DOKULARINDAKİ BAZI AĞIR METALBİRİKİMLERİNİN İNCELENMESİ .......................................................................................................................................................................... 257AĞAÇLANDIRMA ÇALIŞMALARINDA MİKORİZA AŞILI FİDAN KULLANIMI ..................................................................................... 258GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ KAMPÜSÜNDE TOPRAK EROZYONUNUN ÖNLENMESİNDE KULLANILABİLECEKBİTKİLER ........................................................................................................................................................................................................................ 259GAZİANTEP’TE Kİ TIBBİ ATIKLARIN TOPLANMASI VE GERİ DÖNÜŞÜMÜ ....................................................................................... 260SU KAYNAKLARININ BİLİNÇLİ KULLANILARAK KURAKLIĞIN ÖNLENMESİ ................................................................................... 261HASANKEYF(BATMAN) İLÇESİNİN ÇEVRE SORUNU .................................................................................................................................. 262DENİZEL SÜNGER VE SEDİMENT ÖRNEKLERİNDEN FUNGUS İZOLASYONU .................................................................................. 263METRONİDAZOLÜN BARSAK DOKUSU ÜZERİNE ETKİLERİNİN OKSİDATİF STRES VE APOPTOSİS AÇISINDANİNCELENMESİ ............................................................................................................................................................................................................... 264xxi


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleMETRONİDAZOLÜN BARSAK DOKUSU ÜZERİNE ETKİLERİNİN BAĞ DOKUSU VE MATRİKS MOLEKÜLLERİAÇISINDAN İNCELENMESİ ...................................................................................................................................................................................... 265METRONİDAZOLÜN BARSAK DOKUSU ÜZERİNE ETKİLERİNİN HİSTOLOJİK OLARAK BELİRLENMESİ ............................ 266EV TOZU AKARLARI VE ÖNEMİ ............................................................................................................................................................................ 267BESİN AKARLARI VE ÖNEMİ .................................................................................................................................................................................. 268DİCLE NEHRİ’NDE YAŞAYAN Carasobarbus luteus (HECKEL, 1843) TÜRÜNÜN KARYOLOJİK ÖZELLİKLERİ ................... 269TÜRKİYE’DE BALIK/CYMOTHOİD İLİŞKİLERİ ............................................................................................................................................... 270ENDEMİK İKİ Glycyrrhiza L. TÜRÜNÜN YAĞ ASİDİ KOMPOZİSYONU VE BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK AÇISINDANDEĞERLENDİRİLMESİ ............................................................................................................................................................................................... 271GÜNEY EGE BÖLGESİ’NDE (MUĞLA) DAĞILIM GÖSTEREN TATLISU KARİDESİ, Palaemonetes antennarius’ UNBAZI BİYOLOJİK ÖZELLİKLERİ VE ÖNEMİ ....................................................................................................................................................... 272SORBİK ASİT VE TUZLARININ SU ÜRÜNLERİNDE KULLANIMI ............................................................................................................. 273SU ÜRÜNLERİ ETLERİNDE TAZELİK KONTROL YÖNTEMLERİ .............................................................................................................. 274SU ÜRÜNLERİ İŞLEME ÜNİTELERİNDE HİJYEN VE SANİTASYON UYGULAMALARI .................................................................... 275SU ÜRÜNLERİNDEKİ OMEGA‐3 YAĞ ASİTLERİNİN BESLENMEDEKİ ÖNEMİ VE İNSAN SAĞLIĞI ÜZERİNDEKİETKİSİ ............................................................................................................................................................................................................................... 276BAZI BİTKİ EKSTRATLARININ ANTİOKSİDAN VE ANTİMİKROBİYAL ETKİLERİ........................................................................... 277BİTKİLERİN GELENEKSEL TEDAVİDEKİ YERİ VE ÖNEMİ ........................................................................................................................ 279ANTAKYA (HATAY)’NIN RUDERAL VEJETASYONU ÜZERİNE GÖZLEMLER ..................................................................................... 280İZMİR KÖRFEZİ’NDE AVLANAN Diplodus annularis (L. 1758)’İN FARKLI DOKULARINDA Cd, Cu, Pb, Zn BİRİKİMDÜZEYLERİ .................................................................................................................................................................................................................... 281BAZI PATLICAN ÇEŞİTLERİNİN ANTİOKSİDAN SAVUNMA SİSTEMİ ÜZERİNE CANAVAR OTU (Phelipanche ramosa(L.) POMEL) PARAZİTİNİN ETKİLERİNİN İNCELENMESİ ......................................................................................................................... 282BAZI ÇAM TÜRLERİNDE ZARAR OLUŞTURAN Calomicrus apicalis (COLEOPTERA: CHRYSOMELİDAE)’DEN İZOLEEDİLEN MANTAR TÜRLERİ .................................................................................................................................................................................... 283SULU ÇÖZELTİLERDEN Ni 2+ İYONLARININ UZAKLAŞTIRILMASINDA HİSTİDİN İLE MODİFIYE EDİLMİŞ KİTOSANBONCUKLARIN KULLANILMASI ........................................................................................................................................................................... 284SENTETİK TEKSTİL ATIK SULARININ KESİKLİ REAKTÖRDE ANAEROBİK ARITIM KOŞULLARININOPTİMİZASYONU ........................................................................................................................................................................................................ 285ÇANAKKALE BOĞAZI KIYI SULARININ BAZI FİZİKOKİMYASAL VE MİKROBİYOLOJİK KİRLİLİKPARAMETRELERİNİN ARAŞTIRILMASI ............................................................................................................................................................ 286EKOLOJİK FARKLILIKLARIN Armillaria mellea (VAHL) P. KUMN. MAKROFUNGUSUNUN ANTİFUNGAL AKTİVİTESİÜZERİNE ETKİLERİ .................................................................................................................................................................................................... 287SPİRULİNA PLATENSİS İLE PİRİNA YAĞININ AĞARTILMASI ................................................................................................................... 288TÜRKİYE MAĞARA ÖRÜMCEK FAUNASI İÇİN YENİ KAYITLAR (ARANEAE).................................................................................... 289BURSA YÖRESİ EVLERİNDE BULUNAN ÖRÜMCEK TÜRLERİ (ARANEAE)........................................................................................ 290BİLİM‐1 ARAŞTIRMA GEMİSİ ................................................................................................................................................................................ 291KOVADA GÖLÜ MİLLİ PARKI (ISPARTA) TEKE BÖCEĞİ (COLEOPTERA: CERAMBYCIDAE) TÜR ÇEŞİTLİLİĞİ ................. 292PREDATÖR GASTROPOD Anentome helena (MOLLUSCA: GASTROPODA)’NIN AV TERCİHLERİNİN BELİRLENMESİ ... 293UMURBEY ÇAYI (ÇANAKKALE‐TÜRKİYE) CHİRONOMİDAE (DİPTERA) FAUNASI HAKKINDA ÖN ÇALIŞMA ................... 294MANYAS VE TERKOS GÖLLERİNDEKİ TATLISU ISTAKOZU Astacus leptodactylus (ESCHSCHOLTZ, 1823)POPULASYONLARININ KARŞILAŞTIRMALI ET VERİMLİLİĞİ ÜZERİNE BİR ÖN ÇALIŞMA ........................................................ 295xxii


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleFARKLI İKİ ORTAMDA BÜYÜTÜLEN Astacus leptodactylus (ESCHSCHOLTZ, 1823) JUVENİLLERİNİNGELİŞİMLERİNE HABİTATIN ETKİSİ .................................................................................................................................................................. 296BİGA YARIMADASI AKARSULARINDAKİ SÜLÜK FAUNASI (HİRUDİNEA‐ANNELİDA) VE DAĞILIMI .................................... 297GAZİANTEP İLİ ADA ÇAYLARI (Salvia L.) ......................................................................................................................................................... 298BALIKLARDA TOKSİKOPATOLOJİK LEZYONLAR .......................................................................................................................................... 299TRABZON İLİ SOLAKLI VADİSİ BOYUNCA Vaccinium arctostaphylos L. VE Vaccinium myrtillus L. TÜRLERİNDEMAKROELEMENT İÇERİĞİ ...................................................................................................................................................................................... 300Cerasus avium’DA AĞIR METAL BİRİKİMİ ........................................................................................................................................................ 301Cerasus avium’DA MAKROELEMENT İÇERİĞİ VE N REZORBSİYONU .................................................................................................. 302BİNAİÇİ RADON KONSANTRASYONU VE SAĞLIK RİSKİNİN ARAŞTIRILMASI ............................................................................... 303BAKIR, ÇİNKO VE KADMİYUM KARIŞIMININ Oreochromis niloticus’UN DALAK VE BÖBREK DOKULARINDAKİMETAL BİRİKİMİ ÜZERİNE ETKİLERİ ............................................................................................................................................................... 304HİDROKARBON KİRLİLİĞİ OLAN TOPRAKLARDAN İZOLE EDİLEN MİKROORGANİZMLARIN BİYOSÜRFEKTANÜRETİM YETENEKLERİNİN ARAŞTIRILMASI ................................................................................................................................................. 305BİYOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARINA YÖNELİK ÇEVREYE KARŞI TUTUM ÖLÇEĞİNİN GELİŞTİRİLMESİ ............................ 306TÜRKİYE’DE DOĞAL OLARAK YETİŞEN Oxytropis DC. (LEGUMINOSAE) CİNSİNE AİT TÜRLERİN KROMOZOMSAYILARI ......................................................................................................................................................................................................................... 307TUZLU ÇEVRELERDEKİ FUNGUS VE MAYALAR ............................................................................................................................................ 308HİRFANLI BARAJI’NDA YAŞAYAN Pseudorasbora parva (TEMNİCK & SCHLEGEL, 1846)’NINBESLENMELERİNDEKİ ONTOGENİK DEĞİŞİKLİKLER ................................................................................................................................ 309Cyrtocarenum cunicularium (ARANEAE, MYGALOMORPHAE , CTENIZIDAE) TÜRÜNÜN MEVSİMSELAKTİVİTELERİNİN BELİRLENMESİ VE YAYGIN YER ÖRÜMCEKLERİ İLE OLAN İLİŞKİSİNİN EKOLOJİK NİŞHİPOTEZI KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ .......................................................................................................................................... 310KENELERİN (ACARİ, PARASİTİFORMES) ÜREME VE GELİŞİMİNDE HORMONLARIN ETKİSİ .................................................. 311SON ZAMANLARIN EN GÖZDE BULUŞU:PROGRAMLANABİLİR BAKTERİ ÜRETİMİ (SENTETİK HÜCRE) VE ÇEVRE .... 312ATIKLARIN MİKROORGANİZMALARLA DETOKSİFİKASYONU ............................................................................................................... 313BAZI KERATİNÖZ ATIKLARIN DEĞERLENDİRİLMESİNDE AKTİNOMİSETLERİN POTANSİYELİ ........................................... 314İZMİR KÖRFEZİ (EGE DENİZİ) İHTİYOPLANKTONU BOLLUK VE DAĞILIMI (2011 KIŞ‐İLKBAHAR) .................................... 315İZMİR KÖRFEZİ’NDE (EGE DENİZİ) DAĞILIM GÖSTEREN Salpa sarpa salpa (LİNNAEUS, 1758)’NIN BOY‐AĞIRKLIKVE BOY‐BOY İLİŞKİSİ ................................................................................................................................................................................................. 316FARKLI EKOLOJİK ÇEVRELERDEN İZOLE EDİLEN AKTİNOMİSET SUŞLARININ AKTİNOMİSİN D ÜRETİMLERİ ............ 317SÜNGERLERLE İLİŞKİLİ AKTİNOMİSETLER: DENİZEL BİYOÇEŞİTLİLİK VE ANTİMİKROBİYAL BİLEŞİK ÜRETİMPOTANSİYELLERİ........................................................................................................................................................................................................ 318KARAMENDERES ÇAYI’NIN PINARBAŞI MEVKİİNDE BULUNAN MAKRO FAUNA VE FLORANIN EKOLOJİKKOMPOZİSYONU .......................................................................................................................................................................................................... 319KADMİYUM AĞIR METALİNİN Bufo bufo (LINNAEUS, 1758) VE Bufo (Pseudepidalea) viridis LAURENTİ, 1768(ANURA: BUFONIDAE) LARVALARI ÜZERİNDEKİ AKUT TOKSİK ETKİLERİ .................................................................................. 320FARKLI TİPTEKİ BAZI SULARIN Allium cepa L. KÖK MERİSTEM HÜCRELERİ MİTOTİK KROMOZOMLARINAETKİLERİ ......................................................................................................................................................................................................................... 321MUDANYA İLÇESİ (BURSA) SAHİLİNDEKİ VASKÜLER BİTKİ ÇEŞİTLİLİĞİ ....................................................................................... 322ÇANAKKALE YÖRESİNDE YETİŞEN ASTERACEAE (COMPOSİTAE) FAMİLYASINA AİT 6 TÜRÜN POLENMORFOLOJİSİ ................................................................................................................................................................................................................ 323MANİSA İLİ BARAJ GÖLLERİNDE BOR KİRLİLİĞİNİN ARAŞTIRILMASI .............................................................................................. 324xxiii


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTÜRKİYE ELATERIDAE (COLEOPTERA) FAMİLYASININ ENDEMİZM DURUMU ............................................................................ 325Squalius cephalus (L., 1758) VE Chondrostoma regium (HECKEL, 1843)’UN BAZI MORFOMETRİK ÖZELLİKLERİ ........ 326Acanthobrama marmid HECKEL, 1843 VE Chalcalburnus mossulensis (HECKEL, 1843)’İN BAZI MORFOMETRİKÖZELLİKLERİ ................................................................................................................................................................................................................ 327GAZİANTEP İL MERKEZİNİN EGZOTİK FLORASI .......................................................................................................................................... 328KIZILÇAM (Pinus brutia TEN.) İBRELERİNDEKİ TOPLAM AZOT VE ŞEKER MİKTARININ ÇAM KESE BÖCEĞİ(Thaumetopoea wilkinsoni TAMS.) KONUKÇU TERCİHİNE OLAN ETKİSİ .......................................................................................... 329TÜRKİYE'DEKİ ÖNEMLİ YARASA MAĞARALARININ BELİRLENİP KORUMA ALTINA ALINMASI ........................................... 330TÜRKİYE İÇİN İKİ YENİ MAĞARA ÖRÜMCEĞİ KAYDI ................................................................................................................................. 331Crocus CİNSİNİN FLAVİ SERİSİNE AİT 5 TAKSONUN (C. Flavus weston subsp. flavus, C. flavus subsp. dissectus T.BAYTOP&MATHEW, C. antalyensis MATHEW, C. olivıeri GAY subsp. olivieri, C. Olivieri subsp. balansae) TOHUMÖRNEKLERİ ÜZERİNDE MİKROMORFOLOJİK ARAŞTIRMALAR ............................................................................................................. 332Anemone coronaria L. CİNSİNİN DOĞAL OLARAK YAYILIŞ GÖSTEREN 4 VARYETESİ (A. coronaria var. coccinea(JORD.) BURN, A. coronaria var. rosea (HANRY) BATT, A. coronaria var. cyanea, A. coronaria var. albaGOATY&PENS) AYNI BİTKİLERİN TİCARİ AMAÇLARLA YETİŞTİRİLMİŞ ÖRNEKLERİ ÜZERİNDEKARŞILAŞTIRMALI PALİNOLOJİK BİR İNCELEME ....................................................................................................................................... 333ASPAT (STROBILOS) ANTİK KENTİ VE ÇEVRESİ (BODRUM, MUĞLA)’NİN KUŞ (CHORDATA: AVES) FAUNASI .............. 335İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNDE BÖCEK FARKINDALIĞI YARATILMASINDA “BÖFYAP‐BÖCEK OKULU”PROJESİNİN ÖNEMİ.................................................................................................................................................................................................... 336TÜRKİYE CURCULIONIDAE (INSECTA: COLEOPTERA) FAUNASININ ZENGİNLİĞİNE BİR BAKIŞ .......................................... 337ASPAT (STROBILOS) ANTİK KENTİ VE ÇEVRESİ (BODRUM, MUĞLA)’NİN REPTILIA (CHORDATA) FAUNASI ................ 338TÜRKİYE CARABIDAE (INSECTA: COLEOPTERA) FAUNASI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME ................................................ 339TÜRKİYE AGRYPNINAE (COLEOPTERA: ELATERIDAE) FAUNASINA BAĞLI TÜRLERİN HABİTAT İÇİNDEKİ DİKEYDAĞILIMLARI ................................................................................................................................................................................................................ 340Hordeum vulgare L. sensu lato polisticum, TRITICOSECALE, Triticum durum DESF. VE Triticum aestivum L.EMEND.FİORİ ET PAOL. TAKSONLARININ GÖVDE ANATOMIK YAPILARININ KARŞILAŞTIRILMASI ................................. 341Scutellaria salviifolia BENTHAM VE Scutellaria orientalis L. subsp. pinnatifida TAKSONLARININ PALİNOLOJİK VEYAPRAK ANATOMİK ÖZELLİKLERİ ..................................................................................................................................................................... 342ADIYAMAN VE KAHRAMANMARAŞ LYCOSIDAE (ARANEAE:ARACHNİDA) FAUNASI VE EKOLOJİSİ ................................... 343ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ ÖĞRENCİ GİRİŞ KAPISINDA SİGARAİÇEN KİŞİLERİN İZMARİTLERİ YERE ATMA DAVRANIŞLARI ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA ................................................................ 344Blanus strauchi (AMPHISBAENIA: BLANIDAE)’NIN BATI ANADOLU’DA Kİ DAĞILIŞI VE BİYOTOP TERCİHLERİHAKKINDA ..................................................................................................................................................................................................................... 345PORSUK ÇAYI SUYUNUN Allium cepa L. KÖK MERİSTEM HÜCRELERİ ............................................................................................... 346KITOSAN VE KITOSAN‐KIL KOMPOZIT BONCUKLARI KULLANILARAK SULU ÇÖZELTILERDEN PONCAEUS’NINUZAKLAŞTIRILMASI .................................................................................................................................................................................................. 347KEMİK TOZUNUN BUĞDAY BİTKİSİNİN BÜYÜME VE GELİŞMESİ ÜZERİNE ETKİLERİNİN BELİRLENMESİ ..................... 348ÇİMLENEN NOHUT TOHUMLARININ MORFOLOJİK VE BİYOKİMYASAL PARAMETRELERİ ÜZERİNEANDROSTERONUN ETKİLERİ ................................................................................................................................................................................ 349Verbascum sinuatum L. (SCROPHULARIACEA) (SIĞIRKUYRUĞU) KÖK UCU HÜCRELERİNDE AĞIR METALİYONLARI TARAFINDAN SEBEP OLUNAN GENOTOKSİSİTESİNİN ARAŞTIRILMASI .................................................................... 350ALUMİNYUM VE KOBALT İYONLARININ SEBEP OLDUĞU LİPİD PEROKSİDASYONUNUN VE SİTOTOKSİSİTENİNARAŞTIRILMASI ........................................................................................................................................................................................................... 351TRAFİK KÖKENLİ AĞIR METAL KİRLİLİĞİNİN Verbascum sinuatum L. (SCROPHULARIACEA)’DA TÜYMORFOLOJİSİ VE KÖK ANATOMİSİ ÜZERİNE ETKİLERİ ........................................................................................................................... 352xxiv


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKIYI KENAR ÇİZGİSİ’NİN BELİRLENMESİNDE BİTKİ SOSYOLOJİSİNİN ÖNEMİ: EGE BÖLGESİ KIYI KESİMİ ÖRNEĞİ ... 353BİGA YARIMADASI (ÇANAKKALE/BALIKESİR) VEJETASYONUNUN SİNTAKSONOMİK DURUMU ........................................ 354ÇANAKKALE‐ÇAN KÖMÜR HAVZASI FOSİL MAKROFLORASI ................................................................................................................. 355GÖKÇEADA SERBEST HAYVANCILIK SİSTEMİNİN EKOAGROTURİZM VE ÇEVRE ÜZERİNE ETKİSİ ..................................... 356ANAEROBİK BAFFLED (PERDELİ) REAKTÖR VE SU MERCİMEĞİ Lemna minor L. KULLANARAK ATIKSULARDANKROM GİDERİMİ .......................................................................................................................................................................................................... 357KURUCAOVA (BEYŞEHİR / KONYA) KASABASI’NDA GIDA VE İÇECEK OLARAK KULLANILAN DOĞAL BİTKİLER ......... 358AVŞAR VE ŞABANÖZÜ KÖYLERİNDE (POLATLI / ANKARA) GIDA VE İÇECEK OLARAK KULLANILAN DOĞALBİTKİLER ........................................................................................................................................................................................................................ 359EGE DENİZİ KIYILARINDA DAĞILIM GÖSTEREN BAZI SYNGNATHID TÜRLERİNİN MEVSİMSEL KONDİSYONDEĞERLERİ .................................................................................................................................................................................................................... 360BARAJ GÖLLERİNDE TOKSİK MAVİ‐YEŞİL ALG ARTIŞLARI VE İZLENMESİ ..................................................................................... 361ÇEVRE DOSTU POLİMER KOMPOZİTLERİN ÜRETİMİNDE DOLGU MADDESİ OLARAK ORMAN ENDÜSTRİ VETARIMSAL ATIKLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ .............................................................................................................................................. 362ZOOLOJİK ZENGİNLİĞİ .............................................................................................................................................................................................. 363EĞİRDİR SAHİL ŞERİDİNDE SEDİMENTLERDE 238 U TAYİNİ .................................................................................................................... 364SENİRKENT ÜZÜMÜNDE 40 K TAYİNİ ................................................................................................................................................................. 365OSMANİYE KARAYOSUNLARININ RADYASYON SEVİYESİNİN BELİRLENMESİ .............................................................................. 366ÇAM KESE BÖCEĞİ (Thaumetopoea pityocampa)’NİN BAZI ÇAM TÜRLERİNİN (Pinus nigra L. VE Pinus brutiaTEN.) TOTAL FENOLİK BİLEŞİKLER VE PİGMENT İÇERİKLERİ ÜZERİNE ETKİLERİ ................................................................... 367DERİMDEN SONRA DAYANIMI ARTIRMAYA YÖNELİK TAZE MEYVE VE SEBZELERE UYGULANAN KİMYASALLARAALTERNATİF UYGULAMALAR ............................................................................................................................................................................... 368IŞIKLI GÖLÜ’NÜN SUYUNDA TESPİT EDİLEN AĞIR METAL DÜZEYLERİ İLE BAZI FİZİKO‐KİMYASALPARAMETRELER ARASINDAKİ İLİŞKİLER ...................................................................................................................................................... 369PERMETRİNİN GENOTOKSİK VE OKSİDATİF HASARLARI ÜZERİNE ZEYTİN YAPRAĞI EKSTRESİNİN ETKİLERİ .......... 370SIÇANLARDA ALUMİNYUM FOSFİTİN GENETİK VE OKSİDATİF HASARI ÜZERİNE L. NOBİLİS YAPRAKEKSTRESİNİN ROLÜ ................................................................................................................................................................................................... 371KARAKAYA BARAJ GÖLÜ GÖL ALANINDA ÖTROFİKASYON VE KONTROLÜ .................................................................................... 372KEBAN BARAJ GÖLÜ’NDE SU KALİTESİNİN DERİNLİKLE VE BÖLGELERE GÖRE DEĞİŞİMİ .................................................... 373Actinoplanes abujanensis’İN 3 FARKLI İZOLATININ Meloidogyne incognita VE DOMATES BİTKİLERİNE ETKİLERİ ..... 374PERİFERİK İNSAN KAN KÜLTÜRLERİNDE PERMETRİN TARAFINDAN OLUŞTURULAN DNA VE OKSİDATİFHASARA KARŞI TAURİNİN ROLÜ ......................................................................................................................................................................... 375ERZURUM VE ARTVİN İLLERİNDE TESPİT EDİLEN BAZI LİKEN TÜRLERİNİN SİTOGENETİK VE OKSİDATİFETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASI ............................................................................................................................................................................. 376IN VITRO İMAZALİL TOKSİSİTESİNE KARŞI EİKOSAPENTAENOİK ASİT’İN KORUYUCU ROLÜ ............................................... 377İNSAN LENFOSİT KÜLTÜRLERİNDE PERMETRİN İLE OLUŞTURULAN GENETİK HASARA KARŞI RESVERATROLÜNGENOPROTEKTİF ETKİSİ ........................................................................................................................................................................................ 378BURSA İLİ ULUDAĞ ORMANLARINI OLUŞTURAN AĞAÇLARDA GELİŞEN FİLLOTROF MİKROFUNGUSLAR ..................... 379ULUDAĞ (BURSA) ENDEMİĞİ OLAN Galium olympicum’UN MİKROMORFOLOJİSİ, EKOLOJİSİ VE KORUMADURUMU ......................................................................................................................................................................................................................... 380AZOT VE FOSFOR’UN Microcystis aeruginosa’NIN TOKSİN ÜRETİMİNE ETKİSİNİN REAL‐TİME PCR İLEBELİRLENMESİ ............................................................................................................................................................................................................ 381TÜRKİYE’DE ATIK YÖNETİM UYGULAMALARINA ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM .............................................................................. 382xxv


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleMyriophyllum spicatum L.’DAKİ EPİFİTİK DİYATOMELERİN, KADMİYUMA BAĞLI OLARAK PİGMENT VE BİREYSAYISINDAKİ DEĞİŞİMLERİNİN İNCELENMESİ ............................................................................................................................................ 383TÜRKİYE FAUNASI İÇİN YENİ BİR DYTISCIDAE (COLEOPTERA) KAYDI: Hydaticus grammicus (GERMAR, 1827)......... 384Porhydrus obliquesignatus (BİELZ, 1852) (DYTISCIDAE, COLEOPTERA) ’NİN TÜRKİYE’DEN İLK KAYDI. ........................ 385VİYANA DOĞA TARİHİ MÜZESİNDE (NATURHISTORISCHES MUSEUM WIEN (NMW), AUSTRIA) TÜRKİYE’ DENKAYITLI DYTISCIDAE (COLEOPTERA) TÜRLERİ .......................................................................................................................................... 386YENİŞAKRAN KIYISI İHTİYOPLANKTONU ....................................................................................................................................................... 387AKGÖL (EREĞLİ SAZLIĞI) ÜZERİNE FLORİSTİK BİR ARAŞTIRMA ........................................................................................................ 388ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN FAKÜLTESİ HERBARYUM’U (ANK) BORAGİNACEAE FAMİLYASININ REVİZYONU VEVERİTABANININ HAZIRLANMASI ....................................................................................................................................................................... 389TOPLU BAL ARISI (Apis mellifera L.) ÖLÜMLERİ VE NEDENLERİ ......................................................................................................... 390TUZ STRESİ ALTINDA BİBER (Capsicum annuum L.) TOHUMLARININ ÇİMLENMESİ VE BÜYÜMESİ ÜZERİNESPERMİN’İN ETKİLERİ .............................................................................................................................................................................................. 391SU KALİTESİ SINIFLARININ BELİRLENMESİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME .............................................................................. 392ŞİRVAN’DAKİ (SİİRT) QUERCUS TÜRLERİNDE GAL YAPAN CYNIPIDAE TÜRLERİ ÜZERİNE FAUNİSTİK BİRARAŞTIRMA (HYMENOPTERA) ............................................................................................................................................................................. 393HACIOSMAN SUBASAR ORMANI’NDA (SAMSUN/TÜRKİYE) AZOT TESBİTİ YAPAN Alnus glutinosa L. İLE AZOTTESBİTİ YAPMAYAN Acer campestre L. AĞAÇ TÜRLERİNDE YAPRAK REZORBSİYONU ............................................................. 394AKKAYA SULAK ALANI (NİĞDE) VE ÇEVRESİNDE BULUNAN SUCUL BİTKİLER ............................................................................ 395BERDAN BARAJ HAVZASINDA TOPRAK MUHAFAZA VE AĞAÇLANDIRMA FAALİYETLERİ ...................................................... 396GAZİANTEP’TE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ ATIK SULARI İLE SULANAN BAZI TARIM BİTKİLERİNDE KADMİYUM( Cd ) MİKTARLARININ BELİRLENMESİ ........................................................................................................................................................... 397GAZİANTEP’TE ATIK SU İLE SULANAN BAZI TARIM BİTKİLERİNİN YAPRAKLARININ FOTOSENTETİK PİGMENTMİKTARLARINDA KADMİYUM VE KURŞUN BİRİKİMİNE BAĞLI OLARAK OLUŞAN DEĞİŞİMLERİNİNİNCELENMESİ ............................................................................................................................................................................................................... 398GAZİANTEP’TE ATIK SU İLE SULANAN BAZI BİTKİLERİN YAPRAKLARININ PROTEİN VE SERBEST PROLİNMİKTARLARININ KADMİYUM VE KURŞUN BİRİKİMİNE BAĞLI OLARAK OLUŞAN DEĞİŞİMLERİNİN İNCELENMESİ .. 399GAZİANTEP’TE ATIK SU İLE SULANAN BAZI TARIM BİTKİLERİNİN YAPRAKLARINDA KADMİYUM VE KURŞUNBİRİKİMİNE BAĞLI OLARAK OLUŞAN ‐SH GRUPLARI VE LİPİT PEROKSİDASYONU MİKTARLARININDEĞİŞİMLERİNİN İNCELENMESİ ......................................................................................................................................................................... 400TÜRKİYE’ DE ENDEMİK BAZI BİTKİ TÜRLERİNİN ANTİMİKROBİYAL AKTİVİTE BAKIMINDAN ARAŞTIRILMASI VEİNHİBİSYON MEKANİZMASININ AYDINLATILMASI .................................................................................................................................... 401AMASYA’NIN EKOTURİZM POTANSİYELİNİN BELİRLENMESİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA ...................................................... 402SİYANOBAKTERİYAL TÜRLERİN KLOROFİL A, TOPLAM KARBONHİDRAT, TOPLAM PROTEİN İÇERİKLERİ VEBİYOMASI ÜZERİNE ÇİNKONUN ETKİSİ ........................................................................................................................................................... 403ÇANDARLI KÖRFEZİ BALIK TÜR ÇEŞİTLİLİĞİ ................................................................................................................................................ 404ÇANAKKALE BOĞAZI (KUZEY EGE) DENİZ BALIKLARINDAN BEŞ PARAZİTİK CYMOTHOİD TÜRÜ ..................................... 405BÜYÜK MENDERES HAVZASINDAN Acanthobrama mirabilis LADİGES, 1960’DE (CYPRINIDAE) KROMOZOMALÇALIŞMALAR ................................................................................................................................................................................................................. 406YENİ İZOLE EDİLEN AMİLLARİELLA TABESCENS’İN LİGNOLİTİK ENZİMLERİNİN ARAŞTIRILMASI .................................... 407KARABİGA AĞAÇLANDIRMA SAHALARINDA FISTIK ÇAMININ (Pinus pinea L.) BİTKİSEL KÜTLE MİKTARININ,KIZILÇAM (Pinus brutia TEN.), SAHİLÇAMI (Pinus pinaster AİTON) VE SEDİR (Sedrus libani LOUD.) TÜRLERİ İLEKARŞILAŞTIRILMASI ................................................................................................................................................................................................. 408ÇANAKKALE VE ÇEVRESİNDEN İKİ FOLICOLOUS MİKSOMİSET TÜRÜ .............................................................................................. 409xxvi


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇANAKKALE VE ÇEVRESİNDEN CORTICOLOUS MİKSOMİSET TÜRLERİ ........................................................................................... 410ÇANAKKALE BOĞAZI’NDAKİ MİDYELERDE (Mytilus galloprovincialis) MİKRONUKLEUS TESTİ İLE GENOTOKSİKETKİNİN ARAŞTIRILMASI ....................................................................................................................................................................................... 411DEĞİRMENÇAYIRI DERESİ’NDE (DARLIK‐İSTANBUL) YAŞAYAN Gobio gobio (LİNNAEUS, 1758)(PISCES:CYPRINIDAE) TÜRÜNÜN BESLENME EKOLOJİSİ ........................................................................................................................ 414DİCLE VE FIRAT SU SİSTEMLERİNDE YAŞAYAN Capoeta umbla TÜRÜNDEKİ MORFOMETRİK VARYASYONLARINARAŞTIRILMASI ........................................................................................................................................................................................................... 415ENDEMİK INULA L. TAKSONLARININ YAYILIŞLARI VE TEHLİKE KATEGORİLERİ ....................................................................... 416ELEKTRİKLİ ARAÇLARIN ÇEVRE VE ULUSAL EKONOMİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME .... 417YEREL YÖNETİMLERDE SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇEVRE İÇİN YAPI SERTİFİKA SİSTEMLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ .... 418NÜKLEER ENERJİ ÖNCESİ SİNOP İLİ OMURGALI FAUNASI ÜZERİNE BİR DERLEME .................................................................. 419AMANOSLARDA YETİŞEN YENEBİLEN BAZI BİTKİ TÜRLERİNDE AĞIR METAL BİRİKİMİ VE MİNERAL İÇERİKÜZERİNE BİR ÇALIŞMA............................................................................................................................................................................................. 420FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇEVRE VE FEN İLİŞKİSİNE YÖNELİK GÖRÜŞLERİ ....................... 421İZMİR KÖRFEZİ’NDE (EGE DENİZİ) HYDROMEDUSAE POPULASYONU VE Aglaura hemistoma PÉRON VELESUEUR, 1810 (CNIDARIA, HYDROZOA) ÜZERİNE İLK GÖZLEMLER .............................................................................................. 422TÜRKİYE Gypsophila L. (CARYOPHYLLACEAE) TAKSONLARININ EKOLOJİK ÖZELLİKLERİNE KATKILAR ....................... 423SU MAYMUNU (Myocastor coypus)'NUN EKOLOJİSİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA ............................................................................ 424ÇOCUK PARKLARI OYUN ARAÇLARI ÜZERİNDEN İZOLE EDİLEN GRAM (‐) BAKTERİLERİN ANTİBİYOTİKDİRENÇLİLİKLERİNİN BELİRLENMESİ ............................................................................................................................................................. 425GÜNEY EGE BÖLGESİN’NDE (MUĞLA) DAĞILIM GÖSTEREN TATLISU KARİDESİ, Palaemonetes antennarius’UNBAZI BİYOLOJİK ÖZELLİKLERİ VE ÖNEMİ ....................................................................................................................................................... 426AB ÇEVRE UYUMU VE FONLAR ............................................................................................................................................................................. 427GENETİC AND MORPHOMETRİC CHARACTERIZATION OF YIĞILCA HONEY BEE (Apis mellifera L.) ECOTYPE .............. 428NEVŞEHİR ÇEVRESINDEKI PELETLERDE MEMELI HAYVAN KALINTILARININ DAĞILIMI ....................................................... 429DIYARBAKIR‐BISMIL CIVARINDAKI PUHU KUŞU (Bubo bubo) PELETLERINDE ............................................................................ 430DİYARBAKIR’DA KUYRUKLU KURBAĞA (URODELA) KAYITLARI ......................................................................................................... 431FARKLI YAŞLARDAKİ OKALİPTUS (Eucalyptus camaldulensis DEHN.) TOPRAKLARINDA DERİNLİĞE BAĞLI SPORSAYISININ İRDELENMESİ ........................................................................................................................................................................................ 432Asphodelus aestivus BROT. TÜRÜNÜN AĞIR METAL (Cd 2+ , Cr 3+ , Cu 2+ , Mn 2+ , Ni 2+ , Pb 2+ , Zn 2+ ) İÇERİĞİ ................................... 433DİOİK ENDEMİK Erodium somanum’ UN MORFOLOJİSİ, YAYILIŞ ALANI VE IUCN KATEGORİSİ ............................................. 434ULUDAĞ ORMANLARINDA BAZI ROSACEAE TÜRLERİ ÜZERİNDE TESPİT EDİLEN MİKROFUNGUSLAR ........................... 435Tetranicus urticae KOCH (ACARINA: TETRANYCHDIAE)’NİN SABİT SICAKLIKLARDA İKİ FARKLI BESİN ÜSTÜNDESICAKLIĞA BAĞLI GELİŞMESİ VE YAŞAM ÇİZELGESİNİN ÇIKARILMASI ........................................................................................... 436VAN GÖLÜ BESİN ZİNCİRİNDE AĞIRMETAL BİRİKİMİ .............................................................................................................................. 437VAN GÖLÜ KIYI ZONU ZOOPLANKTONUNDA POPULASYON DEĞİŞİMİ ............................................................................................. 438ZERNEK‐ BARAJ GÖLÜ ( VAN/TÜRKİYE ) ZOOPLANKTON FAUNASI ................................................................................................. 439FOÇA SAHİLLERİ (EGE DENİZİ) ALGLERİNDE BAZI AĞIR METAL (Cd, Pb, Cu VE Zn) DÜZEYLERİNİNARAŞTIRILMASI ........................................................................................................................................................................................................... 440ISLATMA VE YUMUŞATMA BASAMAĞINDAN İZOLE EDİLEN BAZI MİKROORGANİZMALARIN PH VE TUZTOLERANSLARININ İNCELENMESİ .................................................................................................................................................................... 441ISLATMA VE YUMUŞATMA BASAMAĞINDAKİ ALKALİFİLİK MİKROORGANİZMALARIN SAYIMI VE İZOLASYONU ..... 442xxvii


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSULAMA PROJELERİNİN SULAK ALANLAR ÜZERİNE ETKİLERİ ........................................................................................................... 443ARTILARI VE EKSİLERİ İLE NÜKLEER ENERJİ SANTRALLERİ ............................................................................................................... 444RADYOAKTİF KİRLENME, OLASI ETKİLERİ VE KORUNMA YOLLARI .................................................................................................. 445KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN ÜLKEMİZDE ENDEMİK BİTKİLER ÜZERİNE ETKİLERİ ........................................................ 446KÖYDEN KENTE GÖÇ VE ÇEVRE: İSPİR ÖRNEĞİ ........................................................................................................................................... 447ÇORUM YÖRESİ FERHATKAYA VE MALBOĞAZI FORMASYONLARININ FOSİL TOPLULUĞU VE YAŞI .................................. 448SİVAS YÖRESİNDE KİREÇLİ TOPRAKLARA UYGULANAN ZEOLİT MİKTARLARININ BUĞDAY VERİMİNE ETKİSİNİNARAŞTIRILMASI ........................................................................................................................................................................................................... 449ISPARTA İLİNİN TARIM ALANLARININ TIBBİ AMAÇLI YABANCI OTLARI ....................................................................................... 450AKDENİZ VE EGE KIYILARINDA ÖTROFİKASYON RİSKİ AÇISINDAN SINIRLAYICI BESİN ELEMENTLERİNİNBELİRLENMESİ ............................................................................................................................................................................................................ 451EĞİRDİR GÖLÜ BESİN ELEMENTLERİ DEĞİŞİMİ (2000‐2010) .............................................................................................................. 452KAHVERENGİ ALABALIKLARDA (Salmo trutta fario LİNNEAUS, 1792) KADMİYUMUN SUBLETAL DOZLARININETKİLERİ ......................................................................................................................................................................................................................... 453FARKLI DOZLARDA DELTAMETRİN VE KADMİYUM UYGULANAN KILIÇKUYRUK (Xiphophorus hellerii)BALIKLARINDA OLUŞAN OKSİDATİF STRES TAYİNİ .................................................................................................................................. 454BELEDİYE ÇALIŞANLARININ ÇEVRESEL DÜŞÜNCE VE DAVRANIŞLARI İLE BUNA ETKİ EDEN FAKTÖRLER .................. 455MARMARA DENİZİ’NİN KUZEYDOĞUSUNDA FİTOPLANKTONUN MEVSİMSEL DEĞİŞİMİ ........................................................ 456EGE DENİZİ’NDEKİ MİDYELERDE (Mytilus galloprovincıalis) 210 Po VE 210 Pb’UN MEVSİME VE İSTASYONA BAĞLIOLARAK DEĞİŞİMİNİN İNCELENMESİ ............................................................................................................................................................... 457DİCLE VE FIRAT SU SİSTEMLERİNDE YAŞAYAN Capoeta umbla TÜRÜNDEKİ MERİSTİK VARYASYONLARINİNCELENMESİ ............................................................................................................................................................................................................... 458ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ .......................... 459BİR YÜKSEKLİK GRADİYENTİ BOYUNCA YAYILIŞ GÖSTEREN İKİ SİMPATRİK TÜRDE AZOT VE FOSFORREZORBSİYONU (GERİ ALINIMI) ......................................................................................................................................................................... 460Lemna minor’ UN AĞIR METAL TEMİZLENMESİNDEKİ YERİ: Cr, Pb, Cu KARIŞIMLARI ÖRNEĞİ ............................................ 461SU MERCİMEĞİ (Lemna minor) KULLANARAK FARKLI KONSANTRASYONLARDAKİ Cu, Cr VE Pb’ NİN BİYOLOJİKTEMİZLENMESİ ............................................................................................................................................................................................................ 462GÖKKUZGUN’DA (Coracias garrulus) KULUÇKA ........................................................................................................................................... 463ISPARTA İLİ HYDROPHILIDAE (COLEOPTERA) TÜRLERİNİN FAUNİSTİK VE SİSTEMATİK YÖNDEN İNCELENMESİ .. 464KUZEY ANADOLU’DA YAYILIŞ GÖSTEREN Myodes glareolus (MAMMALIA: RODENTIA) POPULASYONLARININMTDNA (SİTOKROM B VE KONTROL BÖLGESİ) ANALİZİ ......................................................................................................................... 465ÜRGÜP, DERİNKUYU VE HODUL DAĞI (NEVŞEHİR) ARASINDA KALAN BÖLGENİN ENDEMİK BİTKİLERİ ....................... 466ÇANAKKALE (TÜRKİYE) BAYRAMİÇ BARAJI VE BARAJI BESLEYEN AKARSULARIN KİRLİLİK YÜKLERİ İLEÇEVRESEL ETKİLEŞİMLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA ............................................................................................................................ 467İZMİR KARABURUN YARIMADASINDA DALINDA OLGUNLAŞAN HURMA ZEYTİNLERDEN Phoma multirostrata’NIN İZOLASYONU VE FENOTİPİK VE GENOTİPİK YÖNTEMLER İLE TANILANMASI: Olea europea’ DAN İLK KAYIT ... 468BİTKİ PARAZİTİ KÖK‐UR NEMATODLARIYLA BİYOLOJİK MÜCADELEDE FUNGUSLARIN BİYOLOJİK ETKİNLİĞİ ......... 469KAZ DAĞLARINDA FARKLI YÖRELERDEN ALINAN KAR ÖRNEKLERİNDE KALİTE ÖZELLİKLERİNİN İZLENMESİ ....... 470İZMİR KÖRFEZİ’NDE BENEKLİ HANİ Serranus hepatus (LİNNAEUS, 1758) BALIĞININ MİDE İÇERİKLERİNDE GÜNİÇERİSİNDEKİ DEĞİŞİMLERİN ARAŞTIRILMASI ........................................................................................................................................... 471İZMİR’DE EVCİL HAYVAN BESLENEN VE BESLENMEYEN EVLERDE MİKROFUNGAL FLORANINKARŞILAŞTIRILMASI ................................................................................................................................................................................................. 472xxviii


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTÜRKİYE’DEN YENİ BİR Amaurobius C. L. KOCH, 1837 (ARANEAE; AMAUROBIIDAE) TÜRÜ .................................................. 473ESKİŞEHİR YAKIN ÇEVRESİNİN VEJETASYONU VE ODUNSU BİTKİLERİ .......................................................................................... 474BİGA YARIMADASI TATLISU MOLLUSKA FAUNASINA KATKILAR ....................................................................................................... 475ASİDİK MADEN DRENAJINDAN İZOLE EDİLEN FUNGAL BİYOKÜTLE İLE BLUE 72, ORANGE 13 VE VİOLET 1TEKSTİL BOYARMADDELERİNİN RENK GİDERİMİNİN ARAŞTIRILMASI .......................................................................................... 476HATAY İLİNE AİT ZEYTİNYAĞLARIN ANTİBAKTERİYEL AKTİVİTESİNİN ARAŞTIRILMASI .................................................... 477Harpactea kaygusuzi sp. n.; DYSDERIDAE (ARANEAE) FAMİLYASI İÇİN YENİ BİR TÜR ............................................................. 478ÜNİVERSİTELER İÇİN ATIK YÖNETİM STRATEJİLERİ ............................................................................................................................... 479ÖRNEKLERİ İLE ÜNİVERSİTE YERLEŞKELERİ İÇİN GERİ DÖNÜŞTÜRÜLEBİLİR ATIK YÖNETİMİ ........................................ 480ÇEVRESEL VERİ ENTEGRASYONU: ERGENE HAVZASI ÖRNEĞİ ............................................................................................................. 481Daedalea quercina (L.) PERS.’ NIN KÜLTÜREL ÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİ .......................................................................... 482KARBONHİDRATLARIN Hebeloma eburneum MALENÇON’ UN VEGETATİF MİSEL GELİŞİMİ ÜZERİNE ETKİSİ .............. 483ORGANİK KLORLU BİLEŞİKLERİN SIFIR DEĞERLİKLİ DEMİR İLE GİDERİLMESİ .......................................................................... 484ÇESİTLİ ORTAMLARDAN İZOLE EDİLEN VE 2,4‐DİKLOROFENOKSİASETİK ASİTİ (2,4‐D) PARÇALAYANFOTOSENTETİK MİKROORGANİZMALAR ........................................................................................................................................................ 485EKOLOJİK HAYVANSAL ÜRETİMDE FARKLI IRK KOÇ SPERMALARININ POPÜLASYON GEN KAYNAKLARININKORUNMASINDA ROLÜ VE ÖNEMİ ..................................................................................................................................................................... 486VAN İLİ EKOLOJİK KOŞULLARINDA YETİŞTİRİLEN NORDUZ VE KIL TEKELERİNİN YAPAY TOHUMLAMA DÖLVERİMLERİNİN SÜRDÜRÜLEBİLİR KIRSAL KALKINMA ÜZERİNE ETKİLERİ .................................................................................. 487ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNDE GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMA (GDO) ALGISI .......................................................... 488HEMŞİN(RİZE) FLORASINDA NEKTARLI BİTKİLER .................................................................................................................................... 489SÖKE (AYDIN) İLÇESİ KIRSALI YETİŞKİNLERİN KÜRESEL ISINMAYA İLİŞKİN ALGILARI ........................................................ 490TERSANE PROSESLERİNDEN KAYNAKLANAN HAVA KİRLİLİĞİ VE TUZLA TERSANELERİ ..................................................... 491SU, YAŞAM VE ÇEVRE ÜÇGENİNE BİR BAKIŞ ................................................................................................................................................. 492MALTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNİN ÇEVRESEL DÜŞÜNCELERİ İLE DAVRANIŞLARINAETKİ EDEN FAKTÖRLER .......................................................................................................................................................................................... 493EFFECTS OF TEMPERATURE ‐ HEAVY METAL INTERACTIONS ON GROWTH AND PROTEIN CONTENT IN WHEATSEEDLINGS ..................................................................................................................................................................................................................... 494ANTAKYA (HATAY)’DAN TOPLANAN BAZI ŞAPKALI MANTAR TÜRLERİNDE AĞIR METAL BİRİKİMİ VE ELEMENTTAYİNİ .............................................................................................................................................................................................................................. 495DAHLİ ÇÖL SIÇANI (Meriones dahli SHİDLOVSKY, 1962)’NIN EKOLOJİSİ VE BİYOLOJİSİ ÜZERİNE GÖZLEMLER .......... 496GÖKÇEADA (ÇANAKKALE) Pseudopus apodus POPÜLASYONUNU TEHDİT EDEN BAŞLICA FAKTÖRLER .......................... 4978. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN SERA ETKİSİ HAKKINDAKİ BİLGİ DÜZEYLERİNİN VE KAVRAM YANILGILARININTESPİT EDİLMESİ........................................................................................................................................................................................................ 498ÇANAKKALE BOĞAZI’NDA ÇAMURLU BATAK BENTİK ZEMİN ÜZERİNDE MAKRO FAUNA ÇALIŞMALARI ....................... 499İNDEKS ............................................................................................................................................................................................................................ 500xxix


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, Çanakkalexxx


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSözlü Bildiri Özetleri


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’NDE (KKTC) AVRUPA BİRLİĞİ ÇEVREMEVZUATINA UYUM ÇALIŞMALARIServet SARIOĞLUKKTC Turizm, Çevre ve Kültür Bakanlığı, Çevre Koruma Dairesi / KKTC, LefkoşaKuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) çevre konusunda Avrupa Birliği (AB)uyum çalışmaları Mayıs 2005’de başlamış ve değişik bakanlıların ve dairelerintemsilcilerinin yer aldığı “Çevre Yeniden Yapılandırma” komitesi kurulmuştur.Komitenin amacı, etkin bir çevre stratejisi oluşturmaktır. Komite tarafındanhazırlanan ve dönemin bakanlığı Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı’nın önersisi ile,Bakanlar Kuruluna sunulan, “Bütünleştirilmiş Çevre Uyumlaştırma Stratejisi (BÇUS)”,Kıbrıs Türk Halkı’nın AB çevresel gerekliliklere uymak için yerine getirmesi gerekenfaaliyetleri belirlemekte, AB çevre standartlarıyla uyumlaşmasınıngerçekleştirilmesinde ve 2006 Çevre Politikası Bildirgesi’nde belirtilen hedeflerinuygulanmasında yönlendirici bir yol haritası çizmiştir. Dönemin KKTC Hükümeti, 15Şubat 2006’da Bakanlar Kurulu kararı ile Çevre Politikası Bildirgesi’ni onaylanmıştır.Çevre faslının yukarıda AB tüzük, Direktif ve Kararından oluşan 300’den fazlamevzuatın belirlenen stratejiler çerçevesinde KKTC’ye en uygun yetmişine uyumsağlaması öngörülmektedir.Çalışmada, 2006 yılından beridir KKTC’de sürdürülen AB çevre mevzuatınauyum çalışmaları ile bugün gelinen noktaya değinilerek, “KKTC’de AB çevremevzuatına uyum çalışmalarının geleceğe dönük stratejileri neler olabilir?” sorusununyanıtını bulmaya çalışılacaktır.Anahtar Sözcükler: KKTC, Çevre, Avrupa Birliği, Çevre Koruma Dairesi1


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleİLKÖĞRETİM FEN BİLGİSİ, SINIF VE OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININÇEVRESEL TUTUM DÜZEYLERİNİN TESPİT EDİLMESİTaner KORKMAZ ve Serap ÖZ AYDINBalıkesir Üniversitesi <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü <strong>Fen</strong> Bilgisi Eğitimi Bölümü, BalıkesirBu çalışma, farklı alanlardaki öğretmen adaylarının çevreye yönelik tutumlarınındavranış ve düşünce boyutlarını tespit etmeye yönelik olarak yapılmıştır.Araştırmanın evrenini Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi İlköğretimBölümü <strong>Fen</strong> Bilgisi Öğretmenliği, Sınıf Öğretmenliği ve Okul Öncesi Öğretmenliği AnaBilim Dallarında okuyan öğretmen adayları oluşturmaktadır. Örneklem seçimindeamaçlı örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmada, bu bölümlerde 2009–2010eğitim‐öğretim yılı I. yarıyılında öğrenim gören öğrencilerden birinci sınıf ve üçüncüsınıf öğrencilerinden toplam 161 öğrenci ile çalışılmıştır. Öğretmen adaylarınaaraştırmacılar tarafından Uzun ve Sağlam tarafından geliştirilen toplam 27 maddedenoluşan çevresel tutum ölçeği uygulanmıştır. Öğretmen adaylarının anketteki sorularaverdikleri cevaplar gruplara ayrılarak yüzde ve frekansları hesaplanmıştır. Öğretmenadaylarının ankete verdikleri cevaplar SPSS‐16 programı ile değerlendirilmiştir.Araştırmanın sonuçları öğretmen adaylarının çevreye yönelik tutumlarının bazıbranşlarda özellikle yetersiz olduğunu göstermiştir. Öğretmen adaylarının çevreyeyönelik tutumlarının genel ortalamasına bakıldığında <strong>Fen</strong> Bilgisi öğretmen adaylarınınsınıf öğretmenliği ve okul öncesi öğretmen adaylarına göre daha iyi düzeyde olduğutespit edilmiştir. Bunun yanında öğretmen adaylarının 1. ve 3. sınıf düzeyindekarşılaştırılmalarında sınıf öğretmenliği öğretmen adaylarının 1. sınıf çevresel tutumpuanlarının ortalamalarının 3. sınıf çevresel tutum puanlarının ortalamalarına göredaha iyi düzeyde olması ilgi çekicidir. Bu durum çevre eğitimine verilmesi gerekenönemi ön planda tutmamızın gerekliliğini göstermektedir.2


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleYABAN MERSİNİ VE AFLOTOKSİNİN Drosophila melanogaster ÜZERİNE ETKİLERİVE ETKİLEŞİMLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİF.Ezgi Odabaş, F.Azize Budak ve Şükran ÇakırKırıkkale Üniversitesi <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü KIRIKKALETarım alanlarında kullanılan pestisitler böcek, yabani ot ve diğer zararlılarıkontrol etmek için kullanılan kimyasal maddeleri kapsar. Bu kimyasalların mutajeniketkileri bilinmektedir.Pestisit kullanımının ekosistem üzerinde oldukça fazla olumsuzetkisi vardır.Biyolojik olarak aktif bileşikler insan dahil hedef dışı organizmalarüzerinde birçok etkisi vardır. Bu aktif bileşiklerin genotoksik etkisi ve insanlar içinpotansiyel risk analizinin iyi yapılması gerekmektedir.Bu kimyasalların etkilerininaraştırılmasında sık kullanılan yöntemlerden biri Somatik Mutasyon verekombinasyon Testi (SMART) 'dir. SMART Drosophila melanogaster’ın somatikhücrelerde hızlı ve basit bir şekilde genotoksik aktivitesini belirlemek içintasarlanmıştır. Bu çalışmada, aflotoksinin genotoksik etkisi ve yaban mersini bitkisininantioksidan etkisi ve her iki bileşiğin kombinasyonunda etkileşimlerinin araştırılmasıamaçlanmıştır. Çalışmada kimyasalların letal dozları belirlendi. İşaret genleri taşıyanmwh ve flr 3 transheterozigot larvaları aflotoksin ve yaban mersini bitkisinin bellikonsantrasyonları için değerlendirildi. Ayrıca aflatoksin ve yaban mersinli ortamdalarvadan ergine gelişebilen bireylerin erkek ve dişi sayıları arasındaki farklılıklar daaraştırılmıştır. Drosophila melanogaster’in yumurta verimi, larvaların hayatta kalışı veeşey oranları üzerine aflatoksin ile birlikte yaban mersininin etkisi araştırıldı. Yabanmersinini gelişim dönemlerinde verildiğinde ergin dönemde dişilerin yumurtaverimini etkilemesi gözlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Drosophila melanogaster, yaban mersini ,aflatoksin, SMART3


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleRESİMLERLE İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN DÜNYASINDA GELECEKTEKİ ÇEVRE:TÜRKİYE, BULGARİSTAN, İRAN, RUSYA VE ROMANYA ÖRNEĞİÜnsal UMDU TOPSAKALSakarya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Hendek/ SAKARYAÇevre eğitiminin temel amaçlarından biri bireylerin çevresel tutum vedavranışlarını olumlu yönde değiştirmektir. Bu değişimi gözlemleyebilmek içinöncelikle var olan tutumlarının ortaya konması gerekmektedir. Çalışmanın amacıyaşları 10‐13 arasında değişen farklı 5 ülkedeki ilköğretim öğrencilerinin gelecektenasıl bir çevre düşündüklerini ortaya koymak ve çevreye karşı olan tutumlarınıbelirlemektir. Bu amaçla Rusya (8), Romanya (8), Bulgaristan (8), İran (8) ve Türkiye(8)’den öğrenciler çalışmamıza katılmıştır. Öğrencilerden 50 yıl sonra nasıl bir çevreolacak sorusuna karşılık bir resim çizmeleri istenmiştir. Ayrıca her öğrenciyle yaklaşık20 dakika süren yarı‐yapılandırılmış görüşme yapılmıştır.Çalışmaya Bulgaristan ve Romanya’dan katılan öğrencilerin resimlerindeçoğunlukla park, yeşil alan olduğu gözlemlenmiştir. Yapılan görüşmeler sonunda da buöğrencilerin gelecekteki çevre ile ilgili kaygılarının olmadığı, çevresel duyarlılıklarınınolduğu saptanmıştır. Çalışmaya İran’dan katılan öğrencilerin resimlerinin hiçbirindeağaç ve yeşil alan olmadığı buna karşın uçan araba gibi teknolojik araçların yer aldığıgörülmüştür. Bu öğrenciler görüşmelerde 50 yıl sonraki çevre ile ilgili olarak hemteknolojik gelişmelerden, hem de olumlu çevresel tutumlardan bahsetmişlerdir.Rusya’dan katılan öğrencilerin resimlerinde ise ağırlıkla deniz görülmüştür. Buöğrencilerin “gelecekte ağaçlar olacak mı?”gibi soruları yanıtsız bırakmaları çevreselfarkındalıklarının olmadığını göstermektedir. Çalışmamıza Türkiye’den katılanöğrencilerin ise resimlerinde çöp, fabrika atıkları, fabrika bacaları, kuraklık, su kirliliğigibi olumsuzlukların yer aldığı görülmüştür. Görüşmeler sonunda öğrencilerinçevresel farkındalıklarının olduğu ancak gelecekle ilgili kaygılarının bulunduğu tespitedilmiştir.Anahtar Sözcükler: Çevre eğitimi, resim analizi, ilköğretim öğrencileri4


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleİLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN ÇEVRE SORUNLARINA YÖNELİK ÇÖZÜMLERİNİNYARATICILIK AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİLeyla AYVERDİ, Serap ÖZ AYDIN ve Taner KORKMAZBalıkesir Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü, <strong>Fen</strong> Bilgisi Eğitimi, BalıkesirGünümüzdeki çevre sorunları, farklı boyutları içermesi nedeniyle çokkarmaşıktır. Bunlara çözüm üretebilmek için yaratıcı fikirlere ihtiyaç vardır. Buaraştırmanın amacı da ilköğretim öğrencilerinin, çevre sorunlarına yönelik yaratıcıçözüm önerilerini değerlendirip, zeka faktörünün yaratıcı çözümlere etkisini ortayakoymaktır. Bu amaçla, ilköğretim 3. ve 4. sınıfta okuyan, 37 üstün yetenekli ve 58normal öğrenciye bir çevre problemi verilerek çözüm üretmeleri istenmiştir.Öğrencilerin ürettikleri çözümler yaratıcılığın akıcılık, esneklik ve özgünlük boyutlarıdikkate alınarak puanlanmıştır. Bu üç boyuttan alınan puanlar yaratıcı çözüm puanınıoluşturmuştur. Öğrencilerin aldıkları puanlar SPSS 15.0 istatistik paket programıkullanılarak analiz edilmiştir. Üretilen çözümlerin yüzde ve frekansları çıkarılmıştır.Yaratıcı çözüm toplam puanı açısından üstün yetenekli öğrenciler ile normalöğrenciler arasında üstün yetenekliler lehinde istatistiksel olarak anlamlı bir farkortaya çıkmıştır. Yaratıcılığın alt boyutlarında yapılan karşılaştırmalarda ise, akıcılıkve esneklik açısından, üstün yetenekli öğrenciler lehinde istatistiksel olarak anlamlıbir fark olduğu ortaya çıkmıştır. Özgünlük boyutunda istatistiksel olarak anlamlı birfark olmadığı görülmüştür. Yaratıcı çözümlerin akıcılık boyutu üretilen çözüm sayısı,esneklik boyutu kullanılan farklı yaklaşım sayısı ile ilgilidir. Bu nedenle üstünyetenekli öğrencilerin, çevre problemine daha fazla sayıda çözümü, fazla sayıdayaklaşım kullanarak ürettikleri görülmüştür.Anahtar Sözcükler: Çevre sorunları, yaratıcı çözüm5


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleVerbascum rupicola (HAYEK&SIEHE) HUB.‐MOR.’UN POPULASYON DURUMU VETEHDİT FAKTÖRLERİSerdar Gökhan ŞENOL, Volkan EROĞLU, Özcan SEÇMEN<strong>Ege</strong> Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Bornova / İzmirKonya’ya endemik olan Verbascum rupicola Haziran 1912 yılında toplanan tipörneği ile bilinmektedir. Daha sonraki yapılan arazi çalışmalarında bitki belirtilen tiplokalitesinde gözlenememiştir. Sonuç olarak Türkiye Bitkileri Kırmızı kitabında IUCNtehdit kategorilerine göre DD (yetersiz veri) olarak sınıflandırılmıştır. Daha sonra2001 tarihinde yapılan arazi çalışmalarında V. rupicola İzmir, Gümüldür’de 90‐160 marasında metamorfik kayalar üzerinde bulunmuş ve tehdit kategorisinin CR olmasıönerilmiştir.İzmir Gümüldür’deki lokalitede 2007‐2009 yıllarında yapılan araziçalışmalarında bitkinin 352518 m 2 ’lik bir alanda yayılım gösterdiği belirlenmiş ve bualanda toplamda 1250 birey sayılmıştır. Ancak 2011 tarihinde ağaçlandırma çalışmasıiçin bitkinin yayılım alanı içerisine giren 68826.21 m 2 ’lik bir alanın da teraslandığıtespit edilmiştir. Teraslanma sonrası yapılan birey sayımına göre 1123 bireyin kaldığıve mevcut yayılım alanının %19.5’lik bir kısmının yok olduğu saptanmıştır.Populasyon üzerindeki tehdit faktörlerine her geçen gün yenilerinin eklenmesi vezaten az sayıda ve dar bir alanda yayılım gösteren taksonun korunmasına yönelik acilönlemler alınması gerektiğini bir kez daha vurgulamaktadır.Anahtar Sözcükler: Verbascum rupicola, tehdit faktörleri, populasyon biyolojisi,Gümüldür6


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTRABZON VE RİZE İLLERİNDE SITMA VEKTÖRÜ Anopheles maculipennis s.s.'NINARAŞTIRILMASI VE BÖLGE İÇİN POTANSİYEL RİSKLERElçin EKŞİ 1 , M. Mustafa AKINER 2 ve S. Sualp ÇAĞLAR 11‐Ortadoğu Teknik Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyolojik Bilimler Bölümü,Ankara.2‐Rize Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Rize2010 yılı Haziran‐Temmuz aylarında yürütülmüş olan arazi çalışmalarında,Trabzon ve Rize illerinin kıyı kesimlerinde, karaya doğru en fazla 100 metreyükseltideki alanda sıtma vektörü olan Anopheles maculipennis kompleks grubundabulunan sivrisinek türlerinin üreme bölgeleri araştırılmış, komplekse ait hangi alttürlerin bulunduğu multipleks PZR ile tespit edilmiş ve bölge için oluşturduğu risklerdeğerlendirilmiştir. Ayrıca coğrafi bilgi sistemleri yardımıyla veriler haritalanmıştır.Arazi çalışmaları sonucunda, bölgede A. maculipennis kompleksine ait sadece A.maculipennis maculipennis türü bulunmuş ve bu türün bazı üreme alanlarında başkacinslerle ve başka Anopheles türleri ile aynı habitatı paylaştığı kaydedilmiştir.Tarihsel süreçte karadeniz bölgesinde sıtma vakaları gözlenmiş olsada uzundönemdir bu alanda sıtma olgusuna rastlanmamaktadır. Ancak mevsimlik işçi göçü veyurt dışına gidiş geliş yapan bölge halkı özellikle sıtma bulunan alanlarda inşaatsektöründe çalışan pek çok işçi risk olarak değerlendirilmektedir. Alanın mevsimselyağış rejimi de sivrineklerin üremeleri ve gelişmeleri için önemli jit alanlarınıiçermektedir.Anahtar Sözcükler: Rize, Trabzon, Anopheles maculipennis s.s., sıtma, vektör7


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleCr, Pb ve Cu AĞIR METAL KONSANTRASYONLARINDA Lemna minorBİYOREMEDİASYONU SONRASINDA GELİŞEN ALG TÜRLERİE.Meltem ALTUNÖZ, Özge BUYURGAN, Evren TUNCA, Şeyda FİKİRDEŞİCİ ve EsraÜÇÜNCÜAnkara Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Tandoğan /AnkaraBu çalışmada; 2011 Nisan‐Mayıs aylarında, Lemna minor türü tarafından ağırmetal biyoabsorpsiyonu yapılan ortamlarda alg gelişimi izlenmiştir. Gelişimi görülenalg türleri laboratuvar çalışmalarında teşhis edilmiş ve yoğunlukları belirlenmiştir.Lemna minor, biyoremediasyon çalışmalarında son derece önemli bir canlıdır. Ancakgenel olarak yapılan çalışmalar bu türün, hangi ağır metali ne oranda biyolojik olaraktemizlediği üzerine yoğunlaşmaktadır. Gerçekleştirilen bu çalışma ise,biyoremediasyon sonrası temizlenen ortamdaki alg türleri üzerinedir. Elde edilensonuçlar doğal ortamlarda yürütülecek biyoremediasyon çalışmalarına ışık tutarniteliktedir.Çalışmada Lemna minor, 10,4 mg/L Cr, 0,2mg/L Pb ve 3mg/L Cu ve bunlarınikili kombinasyonlarını içeren ortamlarda 48 saat beklemeye bırakılmış ve bu süresonunda ortam içerisinden alınmıştır. Her konsantrasyon için, 2‐3 yapraklı bitkilerseçilmiş ve toplam 20 yaprak olacak şekilde 500 ml’lik plastik kaplarda, 200 ml havuzsuyu ile yarı korunaklı koşullarda çalışma gerçekleştirilmiştir. Çalışma herkonsantrasyon için 3 tekrarlı yürütülmüştür. Daha sonra bu ortamlar 15 gün süreylekültüre bırakılarak içerisinde gelişen alg türleri ve yoğunlukları incelenmiştir.Diyatome türleri hazır preparatlar haline getirilerek teşhis edilmiştir.İncelemeler sonucunda Achnanthes exigua, Amphora ovalis, Aphanothecemicroscopica, Chroococcus minutus, Diploneis sp., Epithemia sp., Lyngbya sp., Naviculasp., Oscillatoria sp., Protococcus viridis., Pseudoanabaena catenata, Scenedesmusquadricauda türleri teşhis edilmiştir. Ayrıca her bir ağır metal konstantrasyonundagelişen alg türlerinin listesi çıkarılmıştır ve yoğunlukları arasındaki farklar incelenerekgrafik üzerinde gösterilmiştir.Anahtar Sözcükler: Lemna minor, biyoremediasyon, biyoabsorpsiyon, ağır metal, alg,diyatome, Cyanophyta, Chlorophyta, Bacillariophyta, Cr, Pb, Cu8


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTÜRKİYE’NİN MONOTİPİK ENDEMİK BİTKİLERİ: YAYILIŞ VE TEHDİT ÖGELERİAÇISINDAN GÜNCEL BİR DEĞERLENDİRMEBerrin AKYILDIRIM ve Orhan KÜÇÜKERİstanbul Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Botanik Anabilim Dalı,Süleymaniye‐İstanbulTürkiye endemik türler açısından olduğu gibi endemik cinsler açısından dazengindir. Türkiye florasında çeşitli taksonomik kategorilerde yer alan bitkilerarasında monotipik taksonlar olarak bilinen tek bir cins ile veya tek bir tür ile temsiledilmekte olan bitkiler nadir, habitatlarında çoğu zaman tehdit ögelerine açık vesadece floristik açıdan değil aynı zamanda fitocoğrafik ve filogenetik çalışmalarda damerak uyandıran bitkilerin önemli bir grubudur. Son on yıl içerisinde bu bitkilerüzerinde yapılan taksonomik statü değişiklikleri, yayılışları ile mevcut arealleriningünümüzde karşılaştığı çevresel tehdit öğeleri IUCN kriterlerine göre değerlendirilmişve Türkiye Florası ile çalışan sistematik botanikçiler ile özellikle sahadan veritoplayarak çevre etki ve değerlendirme (ÇED) raporları hazırlayan biyologmeslektaşlarımızın dikkatine sunulmuştur.Bu bağlamda yayılış ve tehdit öğeleri açısından güncel bir değerlendirmesiyapılan monotipik endemik cinsler ile bağlı oldukları familyaları şunlardır: Cyathobasis(Amaranthaceae), Phrynella ve Thurya (Caryophllaceae), Physocardamum veTchihatchewia (Brassicaceae), Nephelochloa ve Pseudophleum (Poaceae), Dorystoechas(Lamiaceae), Sartoria (Fabaceae), Crenosciadium, Ekimia, Postiella ve Aegokeras(Apiaceae), Necranthus (Orobanchaceae), Leucocyclus (Asteraceae).Anahtar Sözcükler: Türkiye, monotipik endemik taksonlar, genetik mirasınkorunması9


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKAZ DAĞLARINDAKİ KİRSEDERE VE SARIOT DERELERİNDE SU KALİTESİNİNİZLENMESİMehmet SAYMAN, Nihal ÖZEL, Gıyasettin AKBİN ve H. Handan ÖNER<strong>Ege</strong> Ormancılık Araştırma Müdürlüğü, Urla/İzmirBatı Anadolu’nun en önemli yükseltilerinden biri olan Kaz dağları <strong>Ege</strong> veMarmara Bölgelerinin kesişim noktasında olması nedeniyle gerek flora ve faunagerekse genetik ve ekosistem çeşitliliği açısından Türkiye’nin en önemli ormanalanlarından birisidir. Böylesi önemli bir alanın çevresinde 18 Mart Çan TermikSantralinin yapılacağı kesinleştikten sonra izleme çalışmalarının gerekliliği anlaşılmışve çalışmalara başlanmıştır. Yörede Santralden etkilenebileceği düşünülen iki dereden2002–2009 yılları arasında sekiz yıl süreyle yaz ve güz dönemlerinde su örneklerialınmış ve analizleri yapılarak kimyasal içerikleri belirlenmiştir.Çalışmadan elde edilen sonuçlara göre yöredeki suların düşük‐orta tuzlu vedüşük sodyumlu sular sınıfında yer aldığı, gerek santral çalışmaya başlamadan önce,gerekse santral çalıştıktan sonra yapılan periyodik ölçümlerde kalite sınıflarınındeğişmediği, ancak bazı parametrelerde yıllara göre ve dereler arasında küçükdalgalanmaların olduğu belirlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Kaz dağları, Su kalitesi, Kirliliğin İzlenmesi10


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSINIF ÖĞRETMENİ ADAYLARININ ÇEVRE EĞİTİMİ DERSİNİN PROJE TABANLIUYGULANMASINA YÖNELİK GÖRÜŞLERİHatice KARAER ve Fergan KARAEROndokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, OFMA Bölümü, SAMSUNBu çalışma sınıf öğretmeni adaylarının çevre eğitimi dersinin proje tabanlıuygulanmasına yönelik görüşlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmanınörneklemini, 2008‐ 2009 öğretim yılı güz döneminde Amasya Üniversitesi, EğitimFakültesi, Sınıf Öğretmeliğinde çevre eğitimi dersine kayıtlı 81 öğretmen adayıoluşturmaktadır.Verilerin toplanmasında, öğretmen adaylarının kişisel bilgileri yanında, projetabanlı çevre eğitimine yönelik beş seçenekli Likert tipi 30 madde içeren anketçalışması ile nitel gözlemler ve yarı yapılandırılmış mülakatlar kullanılmıştır. Verilerindeğerlendirilmesinde, öğretmen adaylarına yöneltilen soruların yanıtları ve onlarlayapılan yarı yapılandırılmış mülakatlar maddeler halinde, proje tabanlı çevreeğitimine yönelik görüşleri frekans ve yüzde dağılımı şeklinde, ayrıca proje tabanlıuygulamaya yönelik görüşlerine cinsiyetlerinin etkisinin olup olmadığı SPSS 12,0paket programı ile analiz edilerek yorumlanmıştır.Elde edilen verilere göre proje tabanlı uygulanan çevre eğitimi dersinin, lisansdersleri içinde en zevkli ders olduğu, kendilerine bir şeyler yapma imkânı verilmesininonları yaratıcı düşünme ve bilinçli öğrenmeye teşvik ettiği, kendilerine olangüvenlerini artırdığını belirtmişlerdir. Ayrıca bir kısmı lisansüstü eğitim yapmayıdüşündükleri, kendileri öğretmen olunca öğrencilerine proje çalışmasıyaptıracaklarını ifade etmişlerdir. Zihinsel ve el becerilerinin gelişimini artıracak,öğrencinin aktif katılımını sağlayacak şekilde organize edilmiş dersin öğrencilertarafından daha zevkli görülmesinin yanında başarıları üzerinde etkili olduğu tespitedilmiştir.Geleceğimizi yönlendirecek sınıf öğretmeni adaylarının lisans eğitimlerindediğer derslerinin de geleneksel öğretim yöntemleri yerine öğrenci merkezli eğitimleişlenmesi sağlanmalıdır.Anahtar Sözcükler: Çevre Eğitimi, Proje Tabanlı Eğitim, Sınıf Öğretmenliği11


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇEVRE BİLİNCİNE YÖNELİK GÖRÜŞLERİNİN BAZIDEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ(SAMSUN ÖRNEĞİ)Hatice KARAER, Nahide TOSYALIOĞLU, Zeynep ÇELİK ve Fergan KARAEROndokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, OFMA Bölümü, SAMSUNBu çalışma öğretmen adaylarının çevre bilincine yönelik görüşlerinin bazıdeğişkenler açısından incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini,2010–2011 eğitim‐öğretim yılının bahar döneminde, Ondokuz Mayıs Üniversitesi,Eğitim Fakültesinde öğrenim gören 575 öğretmen adayından oluşturmaktadır.Verilerin toplanmasında, öğretmen adaylarının kişisel bilgilerinin yanında çevrebilincine yönelik görüşlerini belirlemek için 3–6 seçenekli kapalı uçlu 38 soru içerenanket kullanılmıştır. Anketin araştırma için uygun güvenilirliğe sahip olup olmadığıaraştırılmış ve Cronbach alfa güvenilirlik katsayısı 0,709 ve faktör yük değerleri0,445–0,777 bulunmuştur.Verilerin değerlendirilmesinde, öğretmen adaylarına yöneltilen kişiselbilgilerin yanında çevre bilincine yönelik görüşlerini içeren 38 sorunun yanıtlarıfrekans ve yüzde dağılımı şeklinde verilmiştir. Ayrıca bilgisayar ortamında SPSS 12,0paket programı ile öğretmen adaylarının cinsiyeti, öğrenim gördükleri bölümü, kardeşsayısı, anne ve babasının eğitim durumu, anne ve babanın mesleği, ailelerinin yaşadığıbölge ve yerleşim yerinin çevre bilincine yönelik görüşleri üzerine etkisinin olupolmadığı t‐testi ve tek faktörlü ANOVA testleri ile yorumlanmıştır. Anlamlılık düzeyiP


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleEVALUATION OF FOUR CANOLA GENOTYPES RESISTANCE TO CABBAGE APHIDBrevicoryne brassicae (L.)Hosein RANJITAKANTAPEH, Heidar Mousavi ANZABI, Alireza EIVAZI and SamiraMOTAHARI‐FARD1Agricultural Research and Natural Resource Center of West Azerbaijan, Urmia/IRAN2Islamic Azad University, Khoy Branch/IRANPopulation growth parameters of cabbage aphid calculated on 4 genotypes ofcanola with eight replication in Randomized completely Plot Design in green houseconditions at 25.5± 2 °C, RH 60±10% and photoperiod of 14:10 (L:D)h. In thisexperiment adult aphid that reared on other specie of Brassicacea until threegeneration, applied to infestation canola genotypes in leaf cages on foliage of plants.After beginning to generate, adult aphid omitted and permitted nymphs to reach adult.After that, except one aphid, other aphides are removed and number of nymphs thatproduced daily was recorded. So population intrinsic rates of growth (rm), populationfinite rates of growth (λ), doubling time (DT), generation time (T), net rate and grossrate of population increase calculated. Calculated parameters of cabbage aphid ondifferent genotypes showed significant differences at (P≤ 1%). Genotypes of RGS andHyola308 with the highest amount of intrinsic rates of growth, population finite ratesof growth, net rate and gross rate of population increase, was arranged in susceptiblegroup and the genotypes of Sarigol and Hyola401 with the lowest amount of thesecharacteristics were placed in the resistant group.Keywords: Brevicoryne brassicae, Canola, Population.13


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSÜRDÜRÜLEBİLİR OKULLARA ULAŞABİLMEK İÇİN DAHA ETKİLİ BİR ÇEVREEĞİTİM UYGULAMASI ÖRNEĞİDilek ÖZGÜLVali Recep Yazıcıoğlu İlköğretim Okulu Bahçelievler/İstanbulÇağımız, çevre duyarlılığının yükselişe geçtiği ve bunun çeşitli yaşgruplarındaki insanlara kazandırılmaya çalışıldığı bir çağdır. Özellikle de ilköğretimokullarında bu amaçla pek çok çalışma yürütülmekte, ancak, çocukların büyük birkısmının okul dışına çıktığında edindiği o farkındalığı devam ettiremediğigörülmektedir. O halde sarf edilen emek ve zamanın kalıcı bir davranış değişikliğiyaratmaya yetmemesi nedeniyle biz öğretmenlere yeni yollar üretmekten başkaseçenek de kalmamaktadır.Okullarımızdaki çevre eğitimlerinin çok büyük bir kısmı sadece neden sonuçilişkisini ön planda tutmaktadır. Oysaki günümüzde çevre adına geldiğimiz buürkütücü durum, süreçten haberdar olmayan kitlelerin, farkında olmadan yaptığıtercihlerinin bir sonucudur.Okullarımızda yapılan çevre eğitimlerinin büyük bir kısmı etiket okumayıöğretmekten uzaktır. Çünkü öğretmenlerimizin çoğu bu konularda gerekli bilgi vebilince sahip olacakları eğitimlerden geçmemişlerdir. Bu sebepten okullarımızdayapılan çevre eğitim uygulamaları ise çoğu zaman su ‐ elektrik tasarrufu ve geridönüşüm çalışmalarıyla sınırlanıp kalmıştır.Okullarımızın, öğrencileri geri dönüşüm konusunda hareketlendirirken,topladıkları kağıtları gerçekten de geri dönüşüme verip vermedikleri; suyukirletmeyin çağrısı yaparken suyu kirletmemek için bir şeyler yapıp yapmadığı hiçsorgulanmamaktadır. Asıl çelişki de, örnek bir yaşantı öğretmeye çabalayanokullarımızın sürdürülebilir birer örnek olamayışlarındadır. Esas değiştirmemizgereken de budur.Çalışmamamızın amacı sürdürülebilir yaşam standartlarımızınyükseltilebilmesi adına okullarımız için kolay uygulanabilir, her yere uyarlanabilir,düşük maliyetli bir örnek sunarak, çevre eğitimi uygulamalarımızın kalitesiniartırabilmektir.Anahtar Sözcükler: Doğa Dostu Okullar, Sürdürülebilirlik, Çevre Eğitimi14


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleGÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ’NİN HAVA KALİTESİNDE ÇÖL TOZLARININZAMANSAL VE MEKANSAL DEĞİŞİMİM. Taner ŞENGÜN ve Kemal KIRANŞANFırat Üniversitesi, İnsani ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Coğrafya Bölümü, ElazığRüzgârlar, 50μm’den daha küçük boyuttaki katı partiküllerin yeryüzündenhavalanmasına ve atmosfer içerisinde çok uzak mesafelere taşınmasına neden olurlar.Çöl bölgelerinde sıcaklık, aşırı kuraklık, basınç ve rüzgar sistemlerine bağlı olarak çöltozları bulundukları bölgelerden atmosfere dahil olarak taşınmaktadır. Bu taşınımsonucunda çöl tozları, tane büyüklüğüne göre havada bir süre asılı kalmakta ve dahasonra yeryüzüne çökelmektedir.Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde son yıllarda çöl tozlarının etkisi büyük orandaartış göstermiş; bunun sonucunda doğal ve beşeri ortamlar önemli ölçüdeetkilenmiştir. Çöl tozları özellikle hava kalitesini ve görüş mesafesini olumsuzetkilemektedir. Kış mevsiminde fosil yakıtların kullanımına bağlı olarak ortaya çıkanpartikül maddelere ilaveten çöl tozları da etkili olduğunda PM konsantrasyonuartmakta ve yüksek oranda hava kirliliği oluşmaktadır. Aşırı hava kirliliği insanlardaciddi sağlık sorunlarına bitkilerde ise verimin düşmesine neden olmaktadır.Bu çalışmada Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde görülen çöl tozlarının sonyıllarda sık görülmesinin nedenleri, zamansal ve mekansal dağılışlarının belirlenmesive hava kalitesine etkileri araştırılmıştır.Anahtar Sözcükler: Çöl Tozu, Toz Taşınımı, Partikül Madde, Güneydoğu AnadoluBölgesi15


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKONYA İLİ SUĞLA GÖLÜ VE YAKIN ÇEVRESİ PEYZAJ PLANIGülay ÇETİNKAYA 1 , Osman UZUN 2 , Figen DİLEK 3 , Füsun ERDURAN 4 ve SebahatAÇIKSÖZ 51Lefke Avrupa Üniversitesi, Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi, Peyzaj MimarlığıBöl., KKTC2Düzce Üniversitesi Orman Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü / Düzce3Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü /Ankara4Çanakkale Onsekizmart Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Böl. /Çanakkale5Bartın Üniversitesi Orman Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü /BartınBu araştırmanın amacı; Konya ili, Bozkır‐Seydişehir‐Ahırlı‐Yalıhüyük ilçeleri veSuğla Gölü mevkii ve yakın çevresinde (74 ha) sürdürülebilir peyzaj gelişimstratejilerinin ve ilgili eylem kararlarının mevcut yasa ve yönetmeliklere entegrasyonukapsamında bir araç olarak kullanılan “peyzaj planının” oluşturulmasını içermektedir.Araştırma alanında arazi çalışmaları 2008 – 2010 tarihleri arasındagerçekleştirilmiştir.Araştırma alanının peyzaj planının hazırlanması dört aşamadan oluşmaktadır:1. Veri toplama; 2. Peyzaj analizi: Peyzaj Karakter Tipi Analizi, Peyzaj FonksiyonAnalizi (Peyzajın su‐toprak koruma‐habitat‐kültürel‐biyoçeşitlilik fonksiyonları),Görsel Peyzaj Analizi; 3. Peyzaj Gelişim Stratejileri; 4. Peyzaj Planının Hazırlanması.Doğal ve kültürel bileşenlere ilişkin veriler proje ekibi tarafından toplanmıştır. PeyzajKarakter Tipleri (doğal ve kültürel bileşenler ile şekillenen ve homojen bir yapı içerenbirimler) bir dizi harita verilerinin (ör. jeoloji, toprak verileri, CORINE arazi örtüsü)ArcGIS9.3 ortamında çakıştırılması ile belirlenmiştir. Bu işlem sonucunda projealanında toplam 244 peyzaj karakter tipi belirlenmiştir. Peyzaj içindeki ekolojiksüreçleri tanımlayan peyzaj fonksiyon analizi aşamasında her bir peyzaj karaktertipinin su (geçirimlilik analizi) , toprak (potansiyel erozyon analizi), habitat (Peyzajekolojisi temelli leke– koridor ‐ matris modeli), kültürel (12 ölçütten oluşan yöntem)ve biyoçeşitlilik (flora ve faunaya ait harita verileri) fonksiyonları belirlenmiştir.Görsel peyzaj analizinde ise görsel kalite açısından öncelikli alanlar bir diziparametreler ile belirlenmiştir. Bu analizler sonucunda proje alanında peyzaj gelişimstratejileri (her sektöre ilişkin potansiyel gelişim olanakları) ve peyzaj rehberleri (hersektöre ilişkin potansiyel gelişim olanaklarının mekan bazında tanımlanması) bir dizisektörler (ör. tarım ve ormancılık) için hazırlanmıştır. Tüm bu verilerindeğerlendirilmesi sonucunda ise ileriye yönelik eylem planlarının (ör. alankullanımları ve peyzaj koruma‐yönetim statüleri) mekansal olarak tanımlandığı 1/25000 ölçekli peyzaj planı hazırlanmıştır.Anahtar Sözcükler: Peyzaj planı, peyzaj karakter tipi, peyzaj fonksiyonu, peyzajgelişim stratejisi, peyzaj rehberi16


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleAKSU NEHRİ’NE (ANTALYA) SONRADAN GİREN BALIK TÜRLERİNİN EKOLOJİKKATEGORİLERİ VE ACISU TÜR KOMPOZİSYONUNA ETKİLERİDeniz İNNAL 1 ve Füsun ERKAKAN 21Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü, Burdur2Hacettepe Üniversitesi <strong>Fen</strong> Fakültesi Biyoloji Bölümü, AnkaraTürkiye’de, akarsu sistemlerinin acısu zonunu etkileyen çok sayıda çevreseltehdit unsuru bulunmaktadır. Aksu Nehri (Antalya) acısu zonu doğal balıkkompozisyonu, bu sistemin farklı kesimlerinde yapılan balıklandırma çalışmalarındanolumsuz yönde etkilenmiştir.Kundu‐Boztepe Köyü (Aksu‐Antalya) mevkiinde 6 farklı çalışma bölgesinde 18farklı avlanma döneminde (Ekim 2006 – Mart 2008) standart avcılık gücüylegerçekleştirilen bu çalışmada Aksu Nehri’nde tespit edilen 26 balık türünün, 17’si (%65,38) doğal; 9’u (% 34,62) sonradan giren/bırakılan türler (Carassius auratus, C.carassius, C. gibelio, Pseudorasbora parva, Gambusia holbrooki, Oncorhynchus mykiss,Pygocentrus nattereri, Tinca tinca ve Sander lucioperca) olarak değerlendirilmiştir.Türlerinin populasyon durumlarının sayısal değerleri; birey sayısı, biyokütledeğeri (kg), ortalama bolluk (yoğunluk) ve sıklık dereceleri şeklinde ifade edilmiş;yaşam evreleri, alan kullanım tercihleri, tuzluluk toleransları tespit edilmiştir. AksuNehri’ne insan müdahalesiyle giren balık türlerinin kendiliğinden üreyebilen kalıcıpopulasyon yapısı kurma durumlarına göre acısu tür kompozisyonuna etkileriincelenmiştir.Anahtar sözcükler: Acısular, Aksu Nehri, balıklandırma, yabancı türler17


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÜNİVERSİTELERDE ÇEVRE YÖNETİM SİSTEMİ GEREKLİLİĞİDeniz İNNAL 1 ve Selim Sualp ÇAĞLAR 21Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü, Burdur,2Hacettepe Üniversitesi <strong>Fen</strong> Fakültesi Biyoloji Bölümü, Ankaraİdari, mali ve akademik konularda kurum kalitesi ile ön plana çıkanüniversitelerde genel olarak bazı çevre faaliyetlerine yönelik çalışmalar üniversitelerinöncelikli gündeminin dışında tutulmaktadır.Üniversitelerde, çevre yönetim sistemi standartlarının sağlanması sonucunda;Ulusal ve/veya uluslararası mevzuatlara uyum artacak, izin ve yetki belgelerininalınması kolaylaşacak, maliyet kontrolünün geliştirilmesiyle masrafların azaltılması veverimliliğin artırılması sağlanacaktır. Acil durumlara (deprem, yangın, sel vb.) vekazalara karşı hazırlıklı bulunarak mesuliyetle sonuçlanan kaza vb. olaylarınazaltılması sağlanacaktır. Kirliliğin kaynaktan başlayarak kontrol altına alınmasıkolaylaşacaktır.Bu çalışmada; üniversitelerde çevresel performansların arttırılması sonucugeliştirilecek ve çevre sağlığına yüksek katkı sağlayacak çevre yönetim standartlarınınşartları, uygulama, kontrol ve faaliyetlerine ilişkin bilgiler sunulmaktadır.Anahtar Sözcükler: Üniversite, çevresel performans, çevre yönetim sistemi18


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleYÜZEYALTI YATAY AKIŞLI YAPAY SULAKALAN SİSTEMLERİNDE FARKLI BİTKİTÜRLERİNİN ARITIM VERİMİNE ETKİLERİOğuzhan AYDIN, Sebahattin ÇELİK ve İ.Kürşat ÖZYURTTAGEM Toprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitüsü, Su Yönetimi Bölümü / TokatTokat İli Kalaycık köyüne ait evsel atık suların, oluşturulan Yüzeyaltı YatayAkışlı Yapay Sulakalan Sistemi ile arıtımı amacıyla yapılan araştırma 2005‐2009 yıllarıarasında yürütülmüştür. Yapılan çalışmada araştırma konularını farklı sulak alanbitkileri kullanımının arıtma verimine etkilerini belirlemek oluşturmuştur. Bu amaçlaher biri 197.1 m 2 ’lik üç eşit yatak inşa edilmiş ve bu yataklarda Phragmites australis(Akonusu), Typha latifolia (B konusu) ve bu iki türün karışık dikimi (C konusu) olmaküzere toplam 972 adet sucul bitki araştırma süresince kullanılmıştır.Oluşturulan 3 yataklı sisteme girişte ve sistemden çıkışta alınan suörneklerinde bazı arıtım parametreleri irdelenerek arıtım verimi konu bazındabelirlenmiştir.Araştırma sonucunda; sisteminin girişinden alınan su örneklerinde kirleticiparametrelerin üç yıllık ortama değerleri sırasıyla; BOİ 230,25 mg/l; KOİ 399,5 mg/l;Toplam Fosfor 28,4 mg/l; Toplam Azot 47,6 mg/l; olduğu belirlenmiştir.Sistem çıkışından alınan su örneklerinde yapılan analizler sonucunda,belirtilen parametrelerin konular(bitkiler) bazında üç yıllık ortalama arıtma verimleri;A Konusunda (Phragmites australis); BOİ % 52,9 , KOİ %50,2 ,Fosfor % 33,4ve Toplam Azot % 25,05B konusunda (Typha latifolia) ; BOİ % 43,06, KOİ %41,3, Fosfor % 25,8 veToplam Azot % 15,7C konusunda (Karışık Dikim) ; BOİ % 39.4, KOİ %39,9 , Fosfor % 25,9 veToplam Azot % 14,35olarak bulunmuştur.Anahtar Sözcükler: Evsel Atık Su, Yapay Sulakalan, Phragmites australis, Typhalatifolia, Arıtma Verimi19


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSÜNDİKEN ORMANLARI’NDA (ESKİŞEHİR / TÜRKİYE) GÖRÜLEN KIRIK‐DEVRİKOLAYLARINejat ÇELİKOrman Toprak ve Ekoloji Araştırmaları Enstitüsü Müdürlüğü Eskişehir2000 ile 2006 yılları arasında yürütülmüş olan arazi çalışmalarında, SündikenOrmanları’ında kırık‐devrik olayları görülmüş ve dağılışları tespit edilmiştir. Araziçalışmaları sonucunda, Sündiken dağlarının kuzey ve güney bakılarında ve belirliyükseltilerde özellikle de Sarıçam ormanlarının hâkim olduğu kırık‐devrik olaylarınındaha yoğun olduğu tespit edilmiştir.Sündiken dağlarının 1100 ile 1250 m arasında kuzey bakılarında kırık olaylarıdaha çok görülmektedir. 1250 ila 1700 m arasında ise devrik olayları baskındır. 1500– 1700 m arasında kırık ve devrik olayları birlikte görülmektedir. Ormanlarda Pinussylvestris türlerinin yaygın olduğu alanlarda kırık‐devrik olayları daha baskın olarakgöze çarpmaktadır.Sündiken Ormanları’ında Karakütük, Çatacık ve Asar alanında, fauna ve florada zarar görmektedir. Buna rağmen büyük bir tahribat mevcut değildir. Buradakigözlemlerimize dayanarak, kırık‐devrik olaylarındaki başlıca etkenler; iklim dağılışı(özellikle kar ve yağmur) ve ormanda yapılan aşırı faydalanma sayılabilir.Anahtar Sözcükler: Sündiken Ormanları, Eskişehir, Kırık‐devrik, Pinus sylvestris20


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTÜRKİYE EGE KIYI YERLEŞİMLERİNDE KENTSEL ATIKSU YÖNETİMİİ. Tan, G. Avaz, E. Kuzyaka, Ö. Özdemir, E. Şentürk ve A. BabanTÜBİTAK – MAM, Çevre Enstitüsü, Gebze/Kocaeli“Kentsel Atıksu Arıtımı Yönetmeliği (KAAY, 2006)”, Türkiye’de Avrupa BirliğiÇevre Müktesebatı kapsamında “Kentsel Atıksu Arıtımı Direktifi (91/271//EEC)”nitemel alarak; yerleşimlerden kaynaklı evsel ve biyolojik olarak parçalanabilenendüstriyel sektörlere ait atıksuların birlikte toplanması, arıtılması ve deşarjları ileilgili hususları düzenlemek üzere yürürlüğe girmiş olan bir yönetmeliktir. KAAYkapsamında, belirlenecek kentsel atıksu arıtma tesisi (KAAT) teknolojisi tesisinbulunduğu kıyısal alanın hassasiyet sınıfını ve eşdeğer nüfusunu temel almaktadır.Eşdeğer nüfus ise yerleşim yerleri ve endüstriden KAAT’ne gelen kirlilik yüklerinintamamını oluşturan nüfusu ifade etmektedir.Bu çalışma kapsamında, hassasiyet sınıfı belirlenmiş olan <strong>Ege</strong> Bölgesi kıyısalalanları içerisindeki yerleşim yerleri ile endüstrilerinden gelen kirlilik yükleri mevcutdurumda (2010) oluşan ve nüfus projeksiyonlarına bağlı olarak kentsel atıksu arıtmatesisine gelecek kirlilik yükleri tahmin edilmiştir. Ayrıca ilgili yönetmeliklercegelecekte kıyısal alanlarda öngörülen KAAT arıtma seviyeleri üzerinden deşarj kirlilikyükleri hesaplanmıştır.Sözkonusu çalışma sonucunda, <strong>Ege</strong> Denizi kıyılarında bulunan yerleşimyerlerinden %50’sinin atıksularının biyolojik proseslerle arıtıldığı, diğer %50’sinin iseherhangi bir arıtmaya tabi tutulmadan alıcı ortama deşarj edildiği tespit edilmiştir. <strong>Ege</strong>Bölgesi kıyısal alanlarının büyük kısmının hassas alan sınıfına girmesinden dolayıyerleşim yerlerinin kıyının hassasiyet sınıfına ve nüfusuna bağlı olarak %47’sininuygun/birincil arıtma, %44’ünün ikincil arıtma ve %22’sinin üçüncül arıtma tesisisinesahip olması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Yerleşim, turizm ve endüstridenkaynaklanan kirlilik yüklerinde, 2040 yılında mevcut duruma göre %30 oranında artışolacağı öngörülmektedir. Bununla birlikte önerilen KAAT’ların işletmeye alınmasıhalinde, deşarj edilen yükler kontrol altına alınacağı için kirlilik yüklerinde yalnızca%23’lük artış olacağı tahmin edilmektedir.Anahtar Sözcükler: <strong>Ege</strong> Kıyıları; Hassas Alan; Kentsel Atıksu21


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBATI KARADENİZ (İĞNEADA‐İSTANBUL BOĞAZI) YAZ DÖNEMİİHTİYOPLANKTON KOMPOZİSYONUAhsen YÜKSEK ve Sinem İNCEİ.Ü. Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü Fiziksel Oşionografi ve Deniz BiyolojisiAnabilim Dalı/İstanbulTürkiye balıkçılığının önemli alanlarından biri olan Batı Karadeniz de (İğneada‐İstanbul Boğazı girişi) balık kaynaklarının iyi korunabilmesi için sürdürülebiliryönetim planlarının olması gerekmektedir. Bunun içinde mümkün olduğunca çokbalıkçılık datasına ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaçların başında yumurtlama alanlarının,zamanlarının ve miktarının bilinmesi gelmektedir. Daha önce araştırma yapılmamışBatı Karadeniz de yaz dönemi yumurta bırakan türlerin ve gelişim alanlarının veözelliklerinin belirlenmesi amacı ile Ağustos 2001 de 34 istasyonda, Ağustos 2003 de11 istasyonda ve Haziran 2004 de 11 istasyonda olmak üzere 3 ayrı yaz dönemindeBatı Karadeniz de örnekleme yapılmıştır. Örneklemede Nansen tipi, 500 μm gözaçıklığına sahip, 57 cm çaplı plankton kepçesi kullanılmıştır.Yapılan araştırma da yaz dönemi başlangıcında, yumurta ve larva bolluğu az,Ağustos döneminde ise oldukça artmıştır. Özellikle İğneada‐Karaburun arasındayumurta ve larva bolluğu yüksektir. Haziran döneminde 5 türe ait yumurta ve/veyalarva örneklenmiştir. Örneklenen yumurta ve/veya larvaların ~%90 ı bölgeyeilkbahardan sonbahara kadar yumurta bırakabilen hamsi (Engraulis encrasicolusLinnaeus,1758) balığına aittir. Diğer sık gözlenen ihtiyoplankton grubu ise, ilkbahar veyaz başlangıç döneminde yumurta bırakan kalkan, ilkbaharda yumurta bırakanhorozbina, ilkbahar‐yaz döneminde yumurta bırakan kaya ve kefal balıklarına aittir.Anahtar Sözcükler: Batı Karadeniz, İhtiyoplankton, Dağılım, Bolluk, Çeşitlilik indisdeğerleri, Mortalite22


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleChionodoxa Boiss. (Liliaceae) CİNSİNİN TOZLAŞMA VE HAYATTA KALMASTRATEJİLERİHasan YILDIRIM ve Yusuf GEMİCİ<strong>Ege</strong> Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi Biyoloji Bölümü,Botanik Ana Bilim Dalı /İZMİR2007‐2010 yılları arasında gerçekleştirilen çalışmada Chionodoxa cinsine aittürlerin tozlaşma, çoğalma ve yayılım mekanizmalarının tespiti amaçlanmıştır. Mikroiklim, ana kaya, toprak ve yükseklik gibi ekolojik parametreler ile bahsi geçenmekanizmalar ilişkilendirilerek Chionodoxa türlerinin üreme ve çoğalma biyolojileriaçıklanmaya çalışılmıştır.Arazi çalışmaları esnasında; Chionodoxa cinsine ait türlerin mikro iklimparametrelerini tespit eden veri kaydedici (Hobo Datalogger)’ler kurulmuştur. Hertüre ait populasyonlarda alogami, otogami ve partenokarpi denemeleri kurulmuştur.Tozlaşma ve yayılımda rol oynayan etmenler ve canlılar belirlenmiştir. Laboratuvarçalışmalarında ise türlere ait stilus, stigma ve polen canlılık testleri yapılmıştır. Hertüre ait potansiyel ve reel tohum oluşturma kapasiteleri ile tohum canlılık yüzdeleritespit edilmeye çalışılmıştır.Chionodoxa türleri çiçeklenmenin erken safhasında Allogami (dışa‐döllek)davranışta bulunurken çiçeklenmenin orta ve son safhalarına doğru hem Otogami(kendine dölek) hem de Allogami davranışı birlikte göstermektedir. Bu cinse aityayılım mekanizması ise tohumlarındaki elaisom dokusu ile beslenen karıncalarsayesinde olduğu saptanmıştır. Toprak altı organlarında ise stres kaynaklı olarakuzamış ve etlenmiş tuber yapılarından soğancık oluşumları arazi ve laboratuarkoşullarında belirlenmiştir. Mikro‐iklim verilerinden Hava sıcaklığı ile hava nemi vetoprak sıcaklığı ile toprak nemine ait 2 yıllık veriler elde edilmiştir.Chionodoxa cinsi farklı tozlaşma mekanizmaları ile hem kendine döleklik hemdışa döleklik stratejilerini birlikte gerçekleştirmesi ve bunun yanı sıra toprak altıorganlarındaki farklı soğan oluşturma ve yayılım stratejileri ile birlikte en olumsuzdoğa şartlarında dahi üremede ve çoğalmada maksimum bir başarı sağlayarak hayattakalmak için büyük bir yaşam mücadelesi sergilemektedir.Anahtar Sözcükler: Chionodoxa,Tozlaşma stratejileri, Üreme biyolojisi, Liliaceae,Türkiye23


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleANADOLU SU KURBAĞALARI (Ranidae: Pelophylax) TİCARETİNİN EKOLOJİKETKİLERİÇiğdem AKIN 1 ,, Ali KILIÇ 2 , Vahdettin KÜRÜM 3 , Jörg PLÖTNER 4 ve C. Can BiLGiN 1i1Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Biyoloji Bölümü, Ankara2Elazığ Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü, Elazığ3Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü, Su Ürünleri DaireBaşkanlığı, Ankara4Alexander von Humboldt Üniversitesi, Doğa Tarihi Müzesi, BerlinTüm dünyada azalan su kurbağaları, ekosistemdeki av ve avcı olarak rolleri,sudaki zehirli maddelere karşı olan hassasiyetleri, hem sucul hem karasal yaşamdöngüleri nedeniyle çevresel bozulmaları yansıtan önemli bir gösterge tür olarakbilinmektedirler.Ülkemizde son yıllarda yapılan çalışmalar, Anadolu’nun dar veya geniş yayılışlıfarklı genetik soyları barındıran önemli bir gen merkezi olduğunu göstermiştir (örn.Akın ve ark. 2010b). Su kurbağaları ayrıca ülkemiz için önemli bir ekonomik gelirkaynağıdır. Yaklaşık 35 yıldır birçok ülkeye tonlarca kurbağa ihracatı yapılmaktadır.Bu ihracatın ülkemizdeki populasyon stoklarını nasıl etkilediği tam olarakbilinmemektedir. Ancak aynı avlakların yıllardır yoğun şekilde kullanılması vekuraklık nedeniyle habitatlarda zayıflama populasyonları olumsuz etkilemiştir.İhracattaki azalma ve ortalama hayvan boyundaki düşüş bu durumun tipikbelirtileridir.Kurbağa ihracatının, ihraç edildikleri ülkelerdeki yerel populasyonlara daönemli etkileri bulunmaktadır. Canlı ticareti yapılan bu hayvanların Avrupa’dayayılmacı tür konumunda oldukları, kaçıp orada yaşamlarını devam ettirdikleri veyerli kurbağa populasyonları içinde yayıldıkları anlaşılmıştır (Holsbeek ve ark. 2008).Bu hızlı yayılmanın en önemli etkisi Türkiye formları ile yerel türlerin hibridleşmelerive bunun sonucunda yerel populasyonların hem ekolojik, hem de genetik olaraketkilenmesidir.Bu çalışmada, ihracatın Türkiye’deki su kurbağası populasyon stoklarına olanetkileri ve stok tayini yöntemleri irdelenmekte, Avrupa’da Anadolu su kurbağasısoylarının yayılma düzeyinin belirlenmesi amacıyla geliştirilen genetik yöntemtanıtılmaktadır.Anahtar Sözcükler: Rana, Pelophylax, su kurbağaları, stok tayini, yayılmacı türler,genetik tanı24


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleMOLEKÜLER YÖNTEMLERLE KUŞLARDA EŞEY TAYİNİEmel KUNDUZ 1,2 , Çiğdem AKIN 1 ve C.Can BİLGİN 11Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Biyoloji Bölümü, Ankara2Bozok Üniversitesi, Biyoloji Bölümü, YozgatBirçok kuş türü monomorfik oldukları için dış özelliklerine bakarak eşeyselolarak belirlemek güçtür. Eşey tayininin bu yolla yapılamaması, doğal populasyonlardaeşey oranlarının belirlenmesi ve benzeri demografik araştırmalarda, tehlike altındabulunan canlı türlerinin insan kontrolünde çoğaltılmalarında ve hayvanatbahçelerinde önemli bir sorundur.Kuşlarda eşey tayini için birçok yöntem kullanılmasına rağmen en güveniliryöntem DNA ile eşey tayinidir. Bu yöntem, W kromozomu üzerinde ve sadece dişibireylerde bulunan CHD‐W geni ile Z kromozomu üzerinde, yani hem erkek hem dedişi bireylerde bulunan bu genin homoloğuna dayalıdır. PCR temelli eşey tayiniyönteminde tek bir primer çifti kullanılarak bu genin homolog bölgeleri çoğaltılmakta,içerdiği intronik bölgelerden dolayı PCR ürünlerinin büyüklerinde türler arasındavaryasyon gözlenmektedir.Mevcut çalışmada, Gallus gallus, Ara macao, Pelecanus onocrotalus,Phalacrocorax carbo, Phoenicopterus roseus, Cygnus olor, C. atratus, Branta canadensis,Anser cygnoides, Buteo rufinus, B. buteo, Circus aeruginosus, Aquila pennata, Falcoperegrinus, Bubo bubo, Aegypius monachus, Ciconia ciconia, Grus grus, Anser albifrons,Anser anser türlerinden toplam 91 bireyden elde edilmiş kan veya tüyden DNA izoleedilmiştir. CHD geni için geliştirilmiş olan yeni primer çifti CHD1F/CHD1R kullanılarakelde edilen DNA örneklerinin hedef gen bölgesi çoğaltılmıştır. Birçok tür için hedef genbölgesi erkeklerde tek, dişilerde çift bant vermiştir. Sonuçlar, bu yeni primer çiftininkuşlarda eşey tayini için güvenilir bir yöntem olarak kullanılabileceğinigöstermektedir.Anahtar sözcükler: Moleküler yöntem, Kuş, Eşey tayini, CHD geni, EşeyKromozomları25


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleİKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN TÜRKİYE’DE OLASI EKOLOJİK ETKİLERİC. Can BİLGİNOrta Doğu Teknik Üniversitesi, Biyoloji Bölümü, AnkaraSon yüzyılda küresel ısınma olarak da nitelenen bir iklim değişikliği olgusu,büyük ölçüde insan etkisinden kaynaklanması nedeniyle bilimin ve yaşamıngündemine oturmuştur. Çeşitli göstergeler ve modeller, bu değişimin varlığı ve yüksekhızı hakkında bize güçlü kanıtlar sunmaktadır.Mevcut iklim parametreleri ile canlıların fizyoloji, davranış ve yayılışlarıarasındaki yakın ilişki nedeniyle, öngörülen değişimin bu canlıların birçoğunu ciddi birşekilde etkilemesi kaçınılmazdır. Bazı türler ekolojik veya evrimsel süreçlersonucunda değişime ayak uydurabilse de habitat tercihleri dar, yayılma yeteneklerikısıtlı veya ektotermal özellikteki türlerin yerel veya küresel tükenme riski yüksektir.Çalışmalar Türkiye’nin iklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkeler arasındaolacağına, ortalama sıcaklıklarda 3‐4°C artışların ve yıllık yağışta %40’ı bulandüşüşlerin beklendiğine işaret etmektedir. Bu bildiride, bu düzeyde bir değişimin olasıetkilerinin Türkiye biyoçeşitliliğine ve ekosistemlerine olası etkileri irdelenmektedir.Biyoçeşitliliğe doğrudan etkiler arasında, çiçeklenme, göç, üreme gibimevsimsel olayların zamanlamasında farklılaşma ve senkronizasyonun kaybolması;belli türlere uygun iklimsel koşulların kayması sonucu o türün yayılış ve nüfusundadeğişimler; türlerin habitatlarının büyüklük ve bağlantılarında oluşacak kayıplar;yaşam birliklerinin kompozisyonlarında ortaya çıkacak değişimler; (su rejimininfarklılaşması gibi nedenlerle) ekosistemlerdeki değişimler ve bunun sonucundaekosistem hizmetlerindeki aksamalar sayılabilir. Bu konuda ülkemizden SeyhanHavzası orman ekosistemleri örneği ile dört endemik bitki türümüzün yayılışlarıhakkında modellemeler sorunun farklı boyutlarını ortaya koymakta, ayrıca sistemli veuzun soluklu izlemenin önemini vurgulamaktadır.Anahtar Sözcükler: biyoçeşitlilik, iklim değişikliği, tür yayılışları, modelleme, ekolojiksüreçler26


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleDENİZ AKVARYUMLARI, DOĞA TARİHİ MÜZELERİ VE ÇEVRE BİLİNCİMustafa ALPARSLAN ve H. Barış ÖZALPÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı,ÇanakkaleÇevre bilinci, insanoğlunun yaşadığı çevreyle bütünleşmesi ve onun değerinikavrayıp, gelişmesi sürecini çok iyi değerlendirmesi ile bir anlam kazanacaktır. Böylesibir amaç için ise özellikle çocukların diğer eğitim‐öğretim süreçleri içinde olmasıkadar öncelikle okul öncesi ve aile içi eğitimin de önemi kesinlikle kabul edilmeli veyaygınlaştırılıp interaktif eğitim sistemi içinde yer almalıdır. Özellikle akuatik ortamınekolojik boyutunun irdelenmesinde uygulamalı eğitimin yaşamsal önemi asla göz ardıedilmemeli ve yine eğitimde kullanılacak bütçeler kesinlikle hiçbir gerekçeylekısıtlanmamalıdır.Değişik nedenlerle sualtı yaşamını yerinde dalarak ya da denize girerek görmeolanağına sahip olmayan kişiler, denizaltında uzun süre kalarak gözlemlenebilenbirçok ekolojik davranışları deniz akvaryumları sayesinde her düzey öğrenci ve olgunbireylere deniz ekolojisi ile ilgili bilgileri canlı bir şekilde sunabilmektedir.Günümüzde dünyanın hemen hemen her gelişmiş ülkelerinde kurulan denizakvaryumları ve doğa tarih müzeleri ,aynı zamanda gelişmişliğin de çok önemli birgöstergesi kabul edilmektedir. Ülkemizde maalesef deniz akvaryumları ve Doğa TarihiMüzeleri yeterli kapasite ve sayıda henüz bulunmamakta ise de bazı üniversitelerin bukonuda öncü olmaları umut ve teşvik edici sayılmalıdır.Anahtar Sözcükler: Çevre bilinci, Deniz Akvaryumu, Deniz Müzesi, Doğa Tarihi27


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleGEÇ EOSEN YAŞLI BİRİMLERİN İZ FOSİL TOPLULUKLARI VE ORTAMSAL YORUMU(GB TRAKYA)Huriye DEMİRCANMaden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Tabiat Tarihi Müzesi, 06520 Balgat‐ANKARASaros körfezi kuzeydoğusu Korudağ, Keşan ve Yenimuhacir yörelerindeyüzeyleyen Geç Eosen derin deniz yelpaze istifi; delta ilerisi, yamaç, orta, dış yelpaze,fasiyes topluluklarından oluşur. Çalışma kapsamında, inceleme alanından Korudağ,Keşan, Yenimuhacir formasyonlarını içine alan 4 adet ölçülü kesit alınmış, orta ve dışyelpaze fasiyes topluluğu çökellerinin, diğerlerine göre daha yaygın olduğu gözlenmiş,orta yelpaze fasiyes topluluğu; dağıtım kanalları ve kanallar arası alanlardan oluşan 2alt fasiyes topluluğuna ayrılmıştır.Derin deniz yelpaze çökellerinde 19 iknotakson tanımlanmıştır. Buiknotaksonlardan; Ophiomorpha isp, Ophiomorpha annulata, Ophiomorpha rudis,Thalassinoides isp, Planolites isp, Halopoa annulata, Rutichnius isp, Chondrites isp,Scolicia vertebralis, Scolicia strozzii, Scolicia prisca, Scolicia plana, Nereites irregularis,Helminthopsis isp, Cosmorhaphe isp, Helminthoidichnites isp, Paleodictyon strozzii ortayelpaze‐yelpaze ilerisi Korudağ Formasyonu’ nu, Ophiomorpha isp, Ophiomorphaannulata, Ophiomorpha rudis, Thalassinoides isp, Planolites isp, Halopoa annulataZoophycos isp, iç yelpaze Keşan Formaasyonu’nu, Lockeia isp, ve Planolites isp. isedelta çökeli özelliğinde Yenimuhacir Formasyonu’ nun ayrımını sağlamıştır.İnceleme alanında gözlenen iz fosillerin bolluk ve çeşitliliği orta yelpaze kanal,kanallar arası çökellerinde artış gösterirken buna karşılık dış yelpaze yamaç fasiyestopluluklarında iz fosil dağılımı bolluk ve çeşitlilik göstermezler. İz fosillerin bağılbollukları ve dağılımları depolanma ortamı yorumları ile karşılaştırılmış, iz fosiltopluluklarının derin deniz yelpaze modelinin çeşitli bölümleri ile ilişkili olduklarıbelirlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Denizaltı yelpazesi, Geç Eosen, İz fosil, Trakya28


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleAsphodelus aestivus Brot. (Walter) KÖK YUMRULARINDAKI PROTEOLİTİK ENZİMAKTİVİTELERİNİN YIL İÇİNDEKİ DEĞİŞİMİSerap KIRMIZI 1* , Gürcan GÜLERYÜZ 2 ve Hülya ARSLAN 21Uludağ Üniversitesi Gemlik Asım Kocabıyık Meslek Yüksek Okulu, Bahçe TarımıProgramı, 16600, Gemlik/Bursa2Uludağ Üniversitesi <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü, Görükle 16059 BursaAsphodelus aestivus Brot. (Walter) (Çiriş otu) Akdeniz biyocoğrafya bölgesininbozulmuş alanlarında gelişen önemli geofitlerden birisidir. Bu çalışmada A. aestivustürünün kök yumrularında bir yıl boyunca depo proteinlerinin mobilizasyonuaraştırılmıştır. Protein mobilizasyonu Endopeptidaz (EP), Lösin Aminopeptidaz (LAP)ve Karboksipeptidaz (CP) aktiviteleri ile belirlenmiştir. Ayrıca, kök yumrularındaeriyebilir proteinler ile toplam protein ve su içerikleri de belirlenmiştir. Enzimaktiviteleri Ocak ile Nisan ayları arasında yüksek bulunmuştur. En yüksek EP ile LAPaktivitesi sırasıyla (4.8±0.6 ünite/saat) ve (11.4±0.9 µmol pNA/g kuru ağırlık) Nisanayında saptanmıştır. CP aktivitesi ise Şubat ayında en yüksek değerde (76.5±7.5 µmolLeu/ g kuru ağırlık) saptanmıştır. Eriyebilir protein içerikleri proteolitik aktivite ileuygunluk göstermiştir. Toplam protein içerikleri genel olarak mevsimsel değişimgöstermemekle birlikte Nisan ayında düşüş göstermiştir. Kök yumrularının suiçerikleri Akdeniz havzasının iklim koşullarını yansıtmaktadır. A aestivus türününyumrularındaki depo proteinleri büyüme süreçleri için gerekli olan önemli azotkaynağını oluşturmakta ve proteolitik aktiviteler bitkinin yaşam döngüsü ileuyumluluk göstermiştir. Sonuç olarak, bitkinin kök yumrularındaki proteolitikaktiviteleri Akdeniz iklim koşullarına uyum yeteneğini göstermektedir.Anahtar Sözcükler: Asphodelus aestivus, kök yumrusu, Endopeptidaz, Lösinaminopeptidaz, Karboksipeptidaz, Akdeniz29


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleChronanthus orientalis HEYWOOD & FRODIN’İN YAYILIŞ ALANI VE ÖZELLİKLERİOzan Şentürk, Serdar Gökhan Şenol ve Özcan Seçmen<strong>Ege</strong> Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Bornova / İzmirKoruma biyolojisi çalışmaları Türkiye’de ve Dünyada önemini arttırmaktadır.Özellikle endemik bitkilerin yaşam döngülerini ortaya koyma ve yayılış alanlarınısaptama koruma biyolojisinin temelini oluşturmaktadır.Dünyada iki türü bulunan Chronathus’un bir türü C. biflorus (Desf) Kochİspanya, Balerik Adaları, Kuzeybatı Afrika’da yayılış göstermektedir. Bir diğer tür olanC. orientalis Heywood & Frodin ise Flora of Turkey’ e göre Tire (Güme Dağı) veBozdağlarda bulunmaktadır. Son yıllarda Beydağ (Ödemiş)’da yeni bir alanda küçükbir populasyon saptanmıştır. Bu lokalitelerden GPS ile koordinatlar alınmış,topografya, toprak ve jeoloji haritalarından da yararlanılarak CBS (Coğrafi BilgiSistemleri) yazılım programında, bitkinin yayılış alanları belirlenmiştir.Çok yıllık çalı formunda olan C. orientalis, bulunduğu alanda özellikle kuzeyyamaçlarda, 400‐1200 m arasındaki yüksekliklerde, yol kenarı ve kestane açıklılarındayayılış göstermektedir.Bitkinin doğal yayılış alanındaki tarımsal faaliyetler, bitkinin populasyonlarıüzerindeki en önemli tehdit faktörüdür.Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı’na göre VU (Vulnarable/Duyarlı) tehditkategorisinde yer almaktadır. Çalışmamız ile yayılış alanının 5000 km 2 ’den az olduğutespit edilmiş, tehlike kategorisi IUCN 8.1’e göre CR (Critically/Kritik) olarak yenidendeğerlendirilmiştir.Anahtar Sözcükler: Chronanthus orientalis, Koruma Biyolojisi, Yayılış Alanı, TehditKategorisi30


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleİDEOLOJİDEN ÇEVRE BİLİNCİNE BİZİ SARAN KÜRESEL ZİNCİRÖzgür YERLİ, Elif KARAÇOR, Pınar GÜLTEKİN ve Sinem ÖZDEDEDüzce Üniversitesi, Orman Fakütesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü, Konuralp / Düzceİnsanlık tarihi süresince çevresel yaklaşımlar, üretim‐paylaşım süreç vebiçimleri, başka bir deyişle ekonomik işleyiş sistemleri ve bu sistemlerin kuramlarıolarak tanımlayabileceğimiz siyasi ideolojilerle etkileşimli bir değişim izlemiştir.Temel iki siyasi kuram olarak kapitalist ve marksist yaklaşımı gösterebiliriz.Buna bağıl olarak, son tahlilde bunlardan birisine yedeklenen pek çok ideolojikvaryasyondan da bahsetmek mümkündür. Bu ideolojik yaklaşımların tamamı kuramdave pratikte tüm dünyaya /yaşama olduğu gibi çevre sorunsalına karşı da farklıtutumlar içerisindedir.Kapitalizmin maşası olan küreselleşme, 18. yüzyılın sonları ve 19. yüzyılınbaşlarından itibaren boy göstermeye başlayan Sanayi Devrimi'nin ardından,makinenin üretime katılması ile birlikte dünyamızda özellikle 20. yüzyıla damgasınıvuran en önemli başlıklardan biridir ve içerisinde bulunduğumuz yüzyılda da bukonunun dünyanın gündemini büyük ölçüde meşgul edeceği kesindir. Küreselleştikçekutuplaşmaya evrilen dünya; günümüzde zenginin gittikçe zenginleştiği, yoksulungittikçe yoksullaştığı bir kazana dönüşmüştür. Bu karmaşık ağ içerisinde çevre olgusubir tarafa itilmiş; doğa, tükenmesi mümkün olmayan bir kaynak gibi görülmüş;hükmedilmeye çalışılan her şey gibi o da sömürülmeye başlanmıştır.Bu çalışma ile ideolojiden kapitalizme, küreselleşmeye ve oradan da çevrebilincine kadar uzanan zincirin halkaları irdelenmiş; çevre bilincini etkileyen faktörlertartışılmış, günümüzde içinde bulunduğumuz durum eleştiri konusu yapılmış, önerilerüretilmeye çalışılmıştır.Anahtar Sözcükler: İdeoloji, Küreselleşme, Çevre, Çevre Bilinci31


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleMERSİN POPULASYONLARININ GELECEĞİ AÇISINDAN SAKARYA NEHRİHABİTATINI ETKİLEYEN ÇEVRESEL FAKTÖRLER VE AKARSU SUCUL YAŞAMININSÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ ÜZERİNE ÖNERİLERMustafa ZENGİN 1 , Devrim MEMİŞ 2 , Joern GESSNER 3 , Bilal AKBULUT 1 ,Serkan SERDAR 1 ve Burak ÖZKAN 11Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü, Trabzon2İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi, Laleli, İstanbul3Leibniz Institute for Freshwater Ecology and Inland Fisheries, AlmanyaSakarya nehri; Karadeniz’in Anadolu kıyılarında son 20‐30 yıl içerisindekirletici unsurlara en fazla maruz kalan akarsularımızın başında yer almaktadır.Eskişehir’den başlayarak Karadeniz’e dökülen akarsuyun son deşarj noktasınıoluşturan Karasu kasabasına kadar olan havzadaki birçok tarımsal, kentsel/evsel vesanayi kaynaklı kirleticiler bu nehire boşaltılmaktadır. Yetmişli yıllarda Sakarya kentmerkezinden geçen şehirlerarası yolun inşa edilmesi/nehrin yüksek bir sedde ilekesilmesi ve seksenli yılların başından itibaren başlayan hızlı bir çarpık kentleşmeanadrom göç özelliklerine sahip ve nesli tehlike altında olan mersin balıklarının buakarsu üzerindeki göçünü engellemede en önemli sebeplerden birkaçınıoluşturmaktadır.Bu çalışma esas olarak 2010 Haziran döneminde; FAO’nun desteği ile başlatılanve Tarım ve Köyişleri ve Çevre Bakanlıklarının işbirliği ile yürütülen “TCP/TUR/3202(D)‐Türkiye’deki Mersin Populasyonlarının İyileştirilmesi: Habitat Değerlendirilmesi veBalıklandırma Projesi” kapsamında gerçekleştirilmiştir. Akarsu üzerindegerçekleştirilen habitat araştırmasının öncelikli hedefi; mersin populasyonlarının olasıüreme göçünü sağlayabilecekleri mevcut habitatlarının tanımlanması veiyileştirilmesine yönelik çabalardır.Elde edilen bulgulara göre Sakarya nehri mersin populasyonlarının yavru veyumurtlama alanları açısından uygun olmasına karşın, habitat iyileştirilmesinigerektirecek önemli problemler barındırmaktadır. Bunların başında balığın geçişiniengelleyen kum ocakları, taş seddeler, köprüler, kötü su kalitesi/aşırı kirli suyunvarlığı ve son yıllarda akarsu üzerinde planlanan ve hayata geçirilen hidroelektriksantralleridir. Bunun yanısıra akarsudaki sucul yaşamın sürdürülebilirliği açısından;mevsimsel ve günlük su akış deseninin değişken ve yetersizliği, akarsu tabanı veyatağından kum/çakıl alımı sonucu doğal nehir yapısının sürekli bozulmaya/tahribatauğraması ve sportif amaçlı balıkçılığın kurallara göre yapılmaması özellikle oltabalıkçılığı ve trivirinin yoğun olarak kullanılması öne çıkmaktadır32


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleARTVİN İLİNDE BARAJ ALTINDA KALACAK TARIMSAL ALANLARDA FASULYEBİYOÇEŞİTLİLİĞİÖmer SÖZEN 1 ve Hatice BOZOĞLU 21Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, Samsun2Ondokuzmayıs Üniversitesi, Ziraat Fakütesi, Tarla Bitkileri Bölümü, SamsunBünyesinde 7 tane barajın yapılmasına karar verilen ve bunlardan üçtanesinin inşaatının tamamlandığı, Artvin ilinin su altında kalacak tarımsal alanlarıbaşta olmak üzere ilin genelindeki mevcut yerel fasulye populasyonlarınınbiyoçeşitliliğinin belirlenmesi amacıyla yapılan bu çalışma için 2004 yılında bir öngezi, 2005 yılında ise bölgeye survey yapılmıştır. Baraj altında kalacak 4 ilçedeki 29köy ziyaret edilmiş ve 90 adet noktadan fasulye tohum örneği ve fasulye tarımınındurumunu belirlemek için bilgiler toplanmıştır. Toplanan tohumlar; tohum şekli verenkleri dikkate alınarak 177 adet alt örneğe ayrılmıştır. Sadece bu veriler bilebölgenin fasulye açısından biyoçeşitlilik bakımından ne kadar zengin olduğunun birgöstergesidir. Bu çalışma sırasında çiftçiler ile yapılan görüşmelerde fasulyenin hemenhemen her köyde ve her çiftçi tarafından küçük alanlarda yetiştirildiği tespitedilmiştir. Fasulyede ticari çeşit girişinin olmadığı çoğu materyalin yerel olduğusonucuna varılmıştır. Özelikle barajların tamamen bitmesiyle birlikte ilin en önemlitarımsal ürünlerinin başında gelen fasulye biyoçeşitliliği köylerin sular altındakalmasıyla kaybolma riskiyle karşı karşıya kalacaktır. Bu nedenle bölgedeki fasulyebiyoçeşitliliğinin korunması adına toplanan fasulye populasyonlarının birer setisaklanmak üzere <strong>Ege</strong> Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü bünyesindeki GenBankasına tüm gözlem verileri ile birlikte gönderilmiş, geriye kalan fasulye altörnekleri ise ıslah çalışmalarına aktarılmıştır. X. Ekoloji ve Çevre Kongresi’nde Artvinilindeki fasulye biyoçeşitliliğinin ortaya konulması adına toplanan alt örneklere aitveriler sunulacaktır.Anahtar Sözcükler: Artvin, yerel fasulye populasyonları, biyoçeşitlilik, baraj33


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBAFA GÖLÜ’NDE MAVİ‐YEŞİL ALGLERİN ARTIŞININ NEDENLERİErol KESİCİ 1 , Bahattin SÜRÜCÜ 2 ve Cevdan KESİCİ 11Süleyman Demirel Üniversitesi Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi Eğirdir /ISPARTA2Kuşadası Ekosistemi Koruma Derneği Kuşadası/AYDINBafa Gölü; <strong>Ege</strong>’deki Latmos körfezini, Büyük Menderesin taşıdığı alüvyonlarınkapatmasıyla körfezin denizden ayrılması sonucu oluşan batı Anadolu’nun en büyükgölüdür. Bafa; bitki örtüsü ve yaban hayatıyla zengin biyo çeşitlik, ekosistem vekaynak özellikleri nedeniyle 1994 yılında “Tabiat Parkı” ilan edilerek koruma altınaalınmıştır.Bafa Gölü koruma statüsüne rağmen; gölün doğal yapısına, su girişine veseviyelerine yapılan müdahalelerle gölün aynası ve çevresindeki ekolojik kalitedekideğişimler son yıllarda belirgin bir biçimde izlenmektedir. Göldeki bu değişimlerdensubitkileri, su kuşları, balıklar, bentik vb. organizmalar ve yörede yaşayanlar önemlioranlarda etkilenmektedirler.Bafa Gölünün su seviyesi ve kalitesi Büyük Menderes Nehrinden verilen suyabağımlıdır. Büyük Menderes Nehrine bırakılan endüstriyel, tarımsal ve evsel atıklarınBafa Gölüne taşınmasıyla gölde son yıllarda kirlilik artarak gölün verimliliği azalmıştır.Bafa Gölünün büyük bir kısmı su bitkileri tarafından işgal edilmiş durumdadır.Su bitkileri Göllerdeki azot fosfor gibi besin elementlerini yapılarına katarak sularınremediasyonunda etkin rol oynamaktadırlar. Algler; sulardaki yoğunlukları ile gölünkirlilik seviyelerini yansıtmaları nedeni ile indikatör organizmalardır. Bu çalışmada;2005‐2011 yılları arasında bafa gölündeki mavi‐yesil alglerin aşırı orandaartmalarının nedenleri tespit edilmiş ve bu sorunlara çözüm önerileri getirilmeyeçalışılmıştır.Anahtar sözcükler: Bafa Gölü, Büyük Menderes, Doğal Yapı, Ekoloji, Mavi‐Yeşil Alg34


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleEKOSİSTEMLER ve BİYOÇEŞİTLİLİK KONUSUNDA UYGULANAN ZİHİNHARİTALAMANIN ÖĞRENCİLERİN AKADEMİK BAŞARISINA ETKİSİMürşet ÇAKMAK 1 , Hasan GÜRBÜZ 2 ve Behçet ORAL 31Atatürk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Eğitimi Bölümü, Doktora,Erzurum2Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, Biyoloji Eğitimi Bölümü,Erzurum3Dicle Üniversitesi, Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, DiyarbakırBu çalışmanın amacı, 7. sınıf fen ve teknoloji dersi biyoloji konularından“Ekosistemler ve Biyoçeşitlilik” konusunun zihin haritalama ile yapılan öğretiminin,öğrencilerin akademik başarıları üzerine geleneksel öğretim yöntemlerine kıyasla nekadar etkili olduğunu araştırmaktır. Bu amaca ulaşmak için araştırmamızda dersöğretim yöntemi olarak, zihin haritalama ile öğretim yöntemi ve geleneksel öğretimyöntemleri kullanılmıştır.Çalışmanın örneklemi, 2010–2011 akademik yılında Diyarbakır ilinde bulunanbir ilköğretim okulunun 7. sınıf iki şubesinde öğrenim gören 60 öğrencidenoluşmaktadır. Araştırmada ön‐son test kontrol gruplu deneysel model kullanılmıştır.Ön test sonuçlarına göre bilişsel giriş davranışları denk olan 7/A ve 7/C şubeleri ileçalışılmıştır. Zihin haritalama ile öğretim yönteminin uygulandığı 7/A şubesi deney(N=30), geleneksel öğretim yöntemlerinin uygulandığı 7/C şubesi (N=30) kontrolgrubu olarak belirlenmiştir.Veri toplama aracı, araştırmanın amacına uygun olarak araştırmacılartarafından 28 sorudan oluşturulan ve güvenirliği α= 0,71 olarak bulunan“Ekosistemler ve Biyoçeşitlilik Başarı Testi” kullanılmıştır. 3 haftadan oluşanuygulama sürecinde ders, deney grubu için 3 adet zihin haritası ile, kontrol grubundaise düz anlatım ve soru‐cevaplarla anlatılmıştır. Veriler SPSS programındanyararlanılarak analiz edilmiştir. Araştırmanın problemlerine ilişkin verileri test etmekiçin t‐testi teknikleri kullanılmıştır.Yapılan bu çalışmada, deney ve kontrol gruplarının bilişsel çıktılarında birartışın olduğu görülmüştür. Ancak, zihin haritalama ile öğretim yöntemininuygulandığı deney grubu lehine anlamlı sonuçlara ulaşılmıştır. Bu sonuçlara göreöneriler getirilmiştir.Anahtar Sözcükler: <strong>Fen</strong> ve Teknoloji, Zihin Haritalama, Ekosistemler, Biyoçeşitlilik,Başarı35


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleYAMULA BARAJI SU, SEDİMENT VE SQUALIUS CEPHALUS ( TATLI SU KEFALİ)ÖRNEKLERİNDE AĞIR METAL DÜZEYLERİNİN MEVSİMSEL DEĞİŞİMİNİNİNCELENMESİMusa KAR 1,2 ve Fatih DUMAN 31Erciyes Üniversitesi <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü Biyoloji Anabilim Dalı, Talas/KAYSERİ2Nevşehir Üniversitesi <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü, Merkez/NEVŞEHİR3Erciyes Üniversitesi <strong>Fen</strong> Fakültesi Biyoloji Bölümü, Talas/KAYSERİBu çalışmada su, sediment ve Squalius cephalus (L., 1758) örneklerinde ağırmetal düzeylerinin mevsimsel değişiminin incelenmesi amaçlanmıştır. Yamula barajgölünden seçilen 5 farklı istasyondan mevsimsel olarak su, sediment ve Squaliuscephalus (L., 1758) örnekleri alınmış ve Cr, Mn, Ni, Cu, Zn, Cd ve Pb konsantrasyonlarıbelirlenmiştir. Genel olarak ağır metal konsantrasyonları su


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBURAZOL BLUE ED BOYASININ ANAEROBİK‐AEROBİK ARDIŞIK SİSTEMLERDEARITIMIBurcu AKÇAL 1 , Cansu FİLİK İŞÇEN 2 ve Semra İLHAN 31Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü, Eskişehir2Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Eskişehir3Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, EskişehirAzo boyar maddeleri yapılarında bir veya daha fazla azo bağı içeren, tekstilendüstrisinde kullanılan renklendirici maddelerdir. Azo boyar maddeler biyolojikolarak zor parçalanmaları, çevre kirliliği yaratmaları ve canlılar üzerinde potansiyeltoksik etkileri nedeniyle büyük problem olarak görülürler. Boyar maddelerin yüzeysularına deşarjının ekolojik dengeyi bozması sebebiyle bu tip atık sulara deşarjdanönce arıtım uygulanmalıdır. Azo boyar maddeleri anaerobik koşullarda azoçekirdeğinin kırılması sonucunda rengini kaybetmekte ve ara ürün olarak aromatikaminler oluşmaktadır. Oluşan ara ürünler ancak aerobik kademede giderilmektedir.Bu yüzden boyalı atık suların arıtımında ardışık arıtımın önemi büyüktür. Buçalışmanın amacı, yaygın olarak kullanılan azo boyasının anaerobik/aerobik ardışıksistemlerde arıtılabilirliğini ortaya koyarak, bu tip atık suları oluşturan işletmelerealternatif arıtım yöntemleri sunmaktır.Bu çalışmada, 0,1‐0,6 g/L arasında değişen konsantrasyonlarda Burazol BlueED boyası içeren sentetik atık suyun yukarı akışlı anaerobik dolgulu yatak reaktör(YAADY) ve sürekli karıştırmalı tank reaktör (SKTR) sistemde ardışık olarak arıtımıincelenmiştir. İşletim parametrelerinin renk ve KOİ (kimyasal oksijen ihtiyacı)giderimi ile metan gazı üretimine olan etkileri araştırılmıştır.Sonuç olarak, anaerobik reaktörde organik yükün 0,795 g KOİ/(l gün) ve girişboya konsantrasyonu 0,25 g/L olduğunda 120 saat hidrolik alıkonma süresinde, ikireaktörün toplamında en iyi renk ve KOİ giderimi sırasıyla %71,75 ve % 92,36 olarakelde edilmiştir.Anahtar Sözcükler: Burazol Blue ED, renk giderimi, yukarı akışlı anaerobik dolguluyatak reaktör, sürekli karıştırmalı tank reaktör37


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleYABANCI OT YÖNETİMİNDE TRANSGENİK BİTKİLER VE POTANSİYEL RİSKLERİYasin Emre KİTİŞSüleyman Demirel Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, IspartaBugün tüm dünyada üretimi yapılan genetiği değiştirilmiş organizmaların %70’inden fazlası herbisitlere dayanıklı transgenik bitkiler (HDTB) üzerine yoğunlaşmışdurumdadır. Bunların neredeyse tamamı, glyphosate etken maddeli, tek tip totalherbisite karşı dayanıklılık geni içermektedir. Söz konusu herbisit temas ettiği tümbitkileri öldürücü özelliktedir. Bu sayede tek bir ilaç kullanılarak, tüm yabancı otlaryok edilmekte, ancak kültür bitkileri sahip oldukları transforme‐genler sayesindehayatta kalmaktadır. Fakat bu teknolojinin potansiyel olmaktan çıkmış, kanıtlanırriskleri bulunmaktadır. Bunların başında gen kaçışları yer almaktadır. Herbisitleredayanıklılık genlerinin transgenik bitkilerden çapraz döllenme yoluyla akraba yabancıot türlerine geçtiğine ilişkin resmi raporlar yayınlanmıştır. Akraba yabancı ottürlerinin söz konusu total herbisite karşı dayanıklılık geliştirmesi, bu yabancı otlarakarşı mücadele şansını büyük oranda ortadan kaldırmakta ve bunların agro‐ekosistemiçerisinde baş edilemez süper yabancı otlar olarak karşımıza çıkmasına nedenolmaktadır. Ayrıca yabani floradaki gen değişimleri, onların gen kaynağı olarakdeğerlendirilmesini imkansız hale getirecektir. Yabancı otlarda herbisitlere karşıoluşan direnç, gen kaçışlarının yanı sıra, sürekli aynı herbisitin kullanılmasıyla bir süresonra oluşacak mutasyonlar sonucunda da ortaya çıkacaktır. Nitekim bugün tümdünyada HDTB’de en yaygın kullanılan herbisit olan “glyphosate” karşı 21 yabancı ottüründe dayanıklılık tespit edilmiştir. Ayrıca belirli bir sınıftan tek tip zehirli birkimyasal maddenin geniş alanlarda sürekli uygulanması, agro‐ekosistem içerisindekidiğer canlı grupları üzerine de tek yönlü seleksiyon baskısı yapmaktadır.Anahtar Sözcükler: GDO, yabancı ot, transgenik, herbisit, risk38


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleORGANİK TARIMDA UYGULANAN YABANCI OT YÖNETİM STRATEJİLERİNİNEKOLOJİK RİSKLERİYasin Emre KİTİŞ 1 ve F. Nezihi UYGUR 21Süleyman Demirel Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, Isparta2Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, AdanaBilindiği gibi organik tarım, kimyasal sentetik ilaçların pek çoğununkullanılmasına izin vermeyen bir tarım sistemidir. Ancak tarımda kimyasal ilaçkullanmamak, ekolojik dengenin korunması adına tek başına yeterli midir? Organiktarım yapılan alanlarda, üretimi olumsuz yönde etkileyen en önemli zararlıgruplarından biri yabancı otlardır ve bu zararlı grubuna karşı alternatif pek çokmücadele yöntemi geliştirilmiştir. Fakat bu mücadele yöntemlerinden bazılarıagroekosisteme daha az zararlı iken, bazıları kimyasal ilaçlar kadar olmasa da ciddiriskler taşımaktadır. Örneğin sık aralıklarla yapılan toprak işleme, toprak erozyonunasebep olduğu gibi, toprağın yapısını bozmakta, mikro flora ve faunayı olumsuz yöndeetkilemektedir. Sürekli biçme uygulamasının yapıldığı alanlarda biçmeye karşıreaksiyonu güçlü, rejenerasyon yeteneği yüksek yabancı otlar zamanla ortama hakimolmakta ve o alandaki yabancı ot vejetasyonu değişmeye başlamaktadır. Yinepolietilen örtü malzemeleri ile yapılan malç uygulamalarında toprak havasız kalmaktave örtü altında toprak kökenli patojenlerin populasyonu artmaktadır. Alevleme, sıcakbuhar ve mikro dalga gibi termal inaktivasyon yöntemleri hem yüksek enerjiharcamakta, hem de toprak yüzeyine yakın mikroflora ve tohum bankasınıetkilemektedir. Tüm bunlar, agro‐ekolojik dengenin korunması adına organik tarımıntek başına yeterli olmadığını, kimyasal ilaçlara göre daha çevre dostu olduğu bilinenuygulamaların belirli alanlarda sürekli tekrarlanmasının, geri dönüşümü zor ekolojikriskler içerdiğini göstermektedir.Anahtar Sözcükler: Organik tarım, yabancı ot, mücadele, yan etki39


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleFARKLI BİTKİLERDEN ÜRETİLMİŞ DUMAN ÇÖZELTİLERİNİN DÖRT AKDENİZBİTKİSİNİN ÇİMLENMESİ ÜZERİNE ETKİSİŞükrü Serter ÇATAV ve Çağatay TAVŞANOĞLUHacettepe Üniversitesi, Biyoloji Bölümü, Ekoloji Anabilim Dalı Beytepe 06800 AnkaraSıcaklık şoku ve duman gibi yangınla ilişkili imlerin birçok Akdeniz bitkisindeçimlenmeyi olumlu yönde etkilediği bilinmektedir. Bununla birlikte, dumanınçimlenme üzerine etkisi konusunda yalnızca Batı Akdeniz Havzası’nda yapılmış olançok az sayıda çalışma vardır. Bu çalışmanın amacı, ülkemizde yetişen Akdeniz bitkitürlerinin çimlenmesinin dumanla uyarılıp uyarılmadığının ve farklı bitkilerdenüretilmiş duman çözeltilerinin tohum çimlenmesi üzerine farklı bir etkisi olupolmadığının belirlenmesidir. Bu amaçla Marmaris’te orman yangınlarının gerçekleştiğialanlarda doğal olarak yetişen dört bitki türünün (Cistus salviifolius, Calicotome villosa,Sarcopoterium spinosum ve Satureja thymbra) tohumları toplanmıştır. Yapılançimlenme deneyi ile, söz konusu türlere ait tohumlar, Pinus brutia, Quercus infectoriave Chrysopogon sp. türlerine ait bitki materyali kullanılarak hazırlanan farklı dumançözeltilerine maruz bırakılarak, çimlenme oranları kontrol grubuna görekarşılaştırılmıştır. Deney sonucunda, duman çözeltilerinin su geçirgenliği yüksek S.spinosum ve S.thymbra tohumlarının çimlenmesini olumlu yönde etkilediği tespitedilmiş, su geçirgenliği düşük olan C. salviifolius ve C. villosa’da çimlenme yüzdesibakımından kontrol ile duman çözeltileri arasında istatistiksel olarak önemli bir farkbulunmamıştır. Bu çalışma, dumanla uyarılan çimlenmenin Doğu Akdeniz Havzası’ndayangına eğilimli alanlarda bulunan bitkiler arasında da yaygın bir özellik olabileceğinigöstermiştir. Ayrıca, test edilen hiçbir türde uygulanan duman çözeltisi gruplarıarasında çimlenme yüzdesi bakımından anlamlı bir farkın bulunmaması, dumanınçimlenme üzerindeki etkisinin bitki kaynağından bağımsız olduğu hipotezinidesteklemiştir.Anahtar Sözcükler: Çimlenme, duman çözeltisi, Doğu Akdeniz Havzası, tohum sugeçirgenliği, yangın40


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBATI KARADENİZ ORMANLARINDAKİ BÜYÜK MEMELİ TÜR ÇEŞİTLİLİĞİAnıl SOYUMERT 1 ve Behzat GÜRKAN 21Hacettepe Üniversitesi, Biyoloji Bölümü, Ekoloji Anabilim Dalı, Beytepe, Ankara2Yaşar Üniversitesi, Selçuk Yaşar Kampüsü, Bornova, İzmirGünümüzde insan etkisiyle ortaya çıkan tehditlere karşı en hassas gruplardanbiri olan büyük memeli türleri açısından Batı Karadeniz Bölümü dünya ölçeğindeönemli alanlar arasında değerlendirilmektedir. Bu nedenle, Batı Karadenizormanlarında yaklaşık olarak üç yıl boyunca devam eden arazi çalışmaları yürütülmüşve bölgedeki büyük memeli türleri üzerine somut veriler elde edilmiştir. Fotokapanyöntemi ile gerçekleştirilmiş olan çalışma boyunca, Canis lupus (kurt), Canis aureus(çakal), Felis silvestris (yaban kedisi), Cervus elaphus (kızıl geyik), Sus scrofa (yabandomuzu) ve Capreolus capreolus (karaca) türlerinin de dahil olduğu 12 farklı büyükmemeli türünün bölgede bulunduğu tespit edilmiştir. Sistematik fotokapan yöntemiyleörneklenmiş olan altı çalışma alanında büyük memeli tür zenginliği, tür çeşitliliği vegöreceli bolluk parametreleri incelenmiş, ayrıca büyük memeli türleri bakımındanalanlar arası benzerlik değerlendirilmiştir. Büyük memeli tür zenginliği açısındançalışma alanları arasında farklılık gözlenmesine rağmen tür çeşitliliği açısındananlamlı bir fark tespit edilmemiştir. Bazı büyük memeli türlerine ait göreceli bollukdeğerlerinin ise çalışma alanları arasında farklılık gösterdiği belirlenmiştir. Çalışmasonucunda Batı Karadeniz ormanlarının büyük memeli türleri açısından önemi ortayaçıkartılmış, ayrıca kullanılan sistematik fotokapan yönteminin büyük memelitürlerinin tespit edilmesi ve komünite parametrelerinin belirlenmesi için etkin biryöntem olduğu sonucuna varılmıştır.Anahtar Sözcükler: Batı Karadeniz, Büyük memeli türleri, fotokapan yöntemi41


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÖĞRETMEN ADAYLARININ PROJE TABANLI ÇEVRE EĞİTİMİ UYGULAMASINDAÇEVRE SORUNLARINA YÖNELİK ÜRETTİĞİ PROJELERVedat OFLAZ 1 , Ayşe SAVRAN GENCER 1 , Kadir BİLEN 2 , Sacit KÖSE 11Pamukkale Üniv., Eğitim Fak., Ortaöğretim <strong>Fen</strong> ve Mat. Alanları Eğit. Böl., Isparta2K. Maraş Sütçü İmam Üniversitesi , Kahraman MaraşÇevre eğitiminde öğrencilerin etkin şekilde öğrenmeleri için özgün istek,programa ait bilgilerin uygulaması, geliştirilmesi, sunumu ve değerlendirilmesiönemlidir. Proje tabanlı öğrenme yöntemi, fen bilgisi öğretmen adaylarının çevreeğitimi için etkili bir yöntemdir.Proje tabanlı öğrenme, öğretmen adaylarının öğrenme ve öğretmemetodolojisindeki yeni etkinliklere dikkatini çekerken uzun vadede başarılı birerçevre eğitimcisi olmalarını sağlar. Çevre eğitiminin hedefleri birey ve çevresi hakkındadeğer verme, anlama ve karşılıklı ilişkiler bilgisini ilerletmektir. Bu hedefler, her biröğretmen adayının yasam biçimi oluşturmada karar vermelerine, bilişsel ve duyuşsaltemelde gelişmelerine yardım ederken ayni zamanda temel yeteneklerinin gelişiminide kolaylaştırır. Proje tabanlı öğrenme yönteminde ders kitapları, teknoloji (bilgisayar,cd ve video), elle yapılan etkinlikler, açık hava yaşantıları ve laboratuar çalışmalarınayer verilir. Küçük gruplarla çalışmaya olanak sağlar. Bu unsurlar sınıf ve küçükgrupların öğretim etkinliklerinde kullanılır.Bu çalışmada, Pamukkale üniversitesi eğitim fakültesi fen bilgisi öğretmenliği3. sınıfta öğrenim gören öğretmen adaylarına proje tabanlı çevre eğitimi dersiuygulanmıştır. Bu uygulamanın; Bilimsel araştırma basamağında öğrenciler bir biliminsanı gibi düşünüp araştırmaya yönlendirilmişlerdir. Projeye yönlendirmebasamağında yapılan etkinliklerle çevre sorunlarına dikkatleri çekilmiştir. Yaşamalanlarımızdaki iç hava kalitesinin araştırması, küresel ısınma, hava kirliliği, alternatifenerji kaynakları ve endemik bitki türleri ile ilgili ürettikleri projelerdeğerlendirilmiştir.Öğretmen adaylarının çevre sorunlarına yönelik üretmiş oldukları çevreprojeleri: 1:Küresel ısınmaya son veren ev, 2:İç hava kalitesini arttıran oda düzeneği,3:Havayı temizleyen yapay ağaç, 4:Daha az enerji tüketen televizyon, 5:Güneş pili ileşarj olan cep telefonu, 6:Endemik bitki türleri( koleksiyon projesi) dir.Problem cümlesiyle başlayan projeler için çevre sorunları problemi teşkil etmektedir.Öğretmen adaylarının ürettiği projeler çevre sorunlarının çözümüne ilişkin önerileriçermektedir.Anahtar Sözcükler: Proje tabanlı öğrenme, Çevre eğitimi, Çevre sorunları, Küreselısınma,42


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTÜRKİYE’NİN BIYOTEKNOLOJİDE STRATEJİ SEÇENEĞİAynur DEMİR ve Münevver ARISOYAksaray Üniversitesi Çevre Koruma ve Kontrol Programı, AksarayDünyada hızla yaygınlaşmakla birlikte özellikle sağlık ve çevreye olası etkileriaçısından büyük tepki alan transgenik ürünlere dönük gerek iç gerekse dış ticaretönlemlerinin kapsamı ve uygulanması konusunda tartışmalar sürmektedir.Türkiye’nin tarım konusunda en büyük ticari ortağı olan ve katılım öncesi süreçtebulunulan AB’ nin transgenik ürünler konusunda uygulamakta olduğu ya dauygulayacağı politikalar, dünya ticaretinde sözü geçen önemli bir ticaret bloğu olmasınedeniyle Türkiye için belirleyici konumdadır. AB ile olan ticari ilişkilerin yanı sıra,Türkiye de halk sağlığı ve çevre açısından karşılaşılabilecek tehlikeler ile barındırılandoğal gen kaynakları hesaba katıldığında, Türkiye’nin üretim ve ticaret düzeninigözden geçirerek transgenik ürünlerin üretim ve kullanımında, uluslararasıanlaşmaların çerçevesi dışına çıkmayacak, yasak ya da kısıtlamaları uygulaması akılcıgörülmektedir. Öte yandan, tarım ve gıda sektörlerinin ihracat açısından önemidikkate alındığında, transgenik üretim nedeniyle ihraç pazarlarında kısıtlamalaramaruz kalınması Türkiye’nin çıkarına olmayacaktır. Bu bağlamda taraf olduğuuluslararası biyogüvenlik protokolü gereği ulusal biyogüvenlik yasasının 2010tarihinde kabul edilmesi ve uygulamaya konması önemli bir politik gelişme olaraknitelendirilebilir. Bu protokol kapsamında Türkiye transgenik ürün ve uygulamalarkonusunda risk değerlendirme, risk yönetimi ve izleme – kontrol düzenlerininkurulması ve bunların yaygınlaştırılması konusunda önemli bir adım atmıştır. Bununlabirlikte Türkiye, biyoteknoloji konusunda Ar‐Ge faaliyetlerinin desteklenerek bilgi veyetişmiş eleman altyapısı ve tarım uygulamaları konusunda yapılacak genetikaraştırmalarda, verim ve kalite artırıcı çalışmaları öncelikli alanlar olarak belirlemiştir.Ayrıca Türkiye’de, genetik uygulamalara alternatif olarak öncelikle kalite ve verimartışını sağlayıcı bütünleşik zararlı yönetimi (integrated pest management), bütünleşikürün yönetimi (integrated crop management) vb gibi yönetimlerin yaygın biçimdekullanılmasının benimsenmesi, sürdürülebilir tarımsal gelişmenin ve gıda güvenliğininsağlanmasının en önemli politik araçlarından birisi olarak nitelendirilebilir.Anahtar sözcükler: Türkiye, GDO, Biyogüvenlik, Politika, Hukuksal Düzenleme43


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleZEYTİN KARA SUYUNUN FENOL GİDERİMİNDE ARDIŞIK MONTMORİLLONİTLEADSORPSİYON VE BİYOLOJİK İŞLEMİN KULLANILMASIPınar AYTAR 1 , Serap GEDİKLİ 1 , Sezen YILDIRIM 2 , Ezgi YARDIMCI 2 , Emre ODUNCU 2 ,Burhanettin FARİZOĞLU 3 ve Ahmet ÇABUK 41Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Anabilim Dalı,Meşelik, Eskişehir2Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Meşelik,Eskişehir3Balıkesir Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü,Çağış, Balıkesir4Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, GenelBiyoloji Anabilim Dalı, Meşelik, EskişehirZeytinyağı ekstraksiyonu ve sofralık zeytin hazırlanmasına dayalı gıda işlemesanayisi Akdeniz Bölgesi’nde ekonomik açıdan önemli bir aktivitedir. Koyu renk,yüksek KOİ ile BOİ ve fitotoksik maddelerin varlığı tatlı ya da kıyısal sulara zeytininişlenmesinden gelen atık suyun doğrudan deşarjını engellemektedir. Zeytin karasuyunun (ZKS) doğrudan toprak üzerine deşarjı, porozite ve pH gibi toprağın fizikselve kimyasal özelliklerini etkilemektedir. Fakat sulama için ZKS’nin direk kullanımıönündeki ana engel yüksek konsantrasyonlu fenolik bileşiklerdir.ZKS iyileştirme yöntemleri fiziksel, kimyasal, biyolojik ya da bunların kombineuygulamaları şeklinde olabilmektedir. Bunların teknik olarak geçerli olmalarının yanısıra aynı zamanda etkili olmaları gerekir, küçük ölçekli işletmeler açısından kolayuygulanabilir ve ekonomik olmalıdır.Yapılan bu çalışmada da perlit, pomza ve montmorillonit gibi adsorbanlarkullanılarak Balıkesir‐Edremit bölgesinde bulunan zetinyağı fabrikası atıksutesisinden temin edilen ZKS’den fenol adsorbsiyonu çalışılmış, en iyi adsorban olarakmontmorillonit seçilmiştir. Montmorillonit ile arıtımı yapılan ZKS’ye biyolojik işlemolarak Malt Broth’ta üretilen Trametes versicolor hücreleri ilave edilmiş 24 saatinkübasyona bırakılmış ve fenol miktarında azalma gözlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Zeytin kara suyu (ZKS), adsorbsiyon, T. versicolor44


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKAZDAĞI DOĞAL YAYILIŞLI HYPERICUM PERFORATUM L. VE HYPERICUMPERFOLIATUM L. TAKSONLARININ FARKLI YÜKSEKLİK ŞARTLARINDAMORFOLOJİK, ANATOMİK VE HEKZAN EKSTRAKT MİKTARLARI ÜZERİNDEİNCELEMELERA. Gönüz 1 , B. D. Yağan 2 , S. Karakaş 2 ve G. Türker 31Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü2Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü Biyoloji Anabilim Dalı3Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi Kimya BölümüBu araştırmada Kazdağı (Çanakkale‐Türkiye) kuzey yamaçlarında doğalyayılışlı, Hypericum perforatum L. ve Hypericum perfoliatum L. taksonlarının 05‐300‐500 metre yükseklik şartlarında yetişen örneklerinin morfolojik, anatomik yapıları veHekzan ekstraktlarındaki miktar farklılıkları incelenmiştir.Morfolojik yapı incelemelerinde H. perforatum örneklerinin, gövde boyu(yükseklerde daha kısa), yandal sayısı (yükseklerde daha az) ve açılmış çiçek sayıları(yükseklerde daha az) irdelendiğinde deniz seviyesine oranla, yüksek kesimlerde bitkigelişiminin tamamlanmadığı yani gelişme peryodunun daha geç başlayıp geçolgunlaştığı izlenmiştir. H. perfoliatum 500 m yükseklik örneklerinde ise, gövdeboyunun yüksek, çiçek sayılarının daha düşük olduğu gözlenmiştir.Hypericum perforatum taksonu yaprak anatomik yapısı incelemelerinde;yoğun palizat parankimalı, bol kloroplastlı, ekvifasiyal (izobilateral) yaprak tipindeamfistomatik stomaların varlığı izlenmiştir. Yüksek alanda (500 m) gelişme gösterenbazı örneklerde palizat parankima sırasının bir kat fazla olduğu belirlenmiştir.Hypericum perfoliatum yaprak anatomik yapısının bifasiyal tipte ve stoma yapısının dahipostomatik tipte olduğu görülmüştür. Parankimatik hücre yoğunluğu ve kloroplastiçeriğinin H. perforatum taksonundaki kadar zengin olmadığı gözlenmiştir. 0‐500 myükseklik şartlarında gelişen örneklerin yapraklarında tek sıralı palizat parankimasıkatmanlarında artış izlenmemiştir. İlginç olarak H. perforatum türü yaprak kalınlığındabelirgin bir artış gözlenmezken, H. perfoliatum türü yaprak kalınlığının yükseklikartışına paralel, az da olsa artış gösterdiği görülmüştür.H. perforatum gövde anatomik yapısında stoma varlığı izlenmiş, korteksdokusunda kollenkimatik yapılanma gözlenmiş, bazı örneklerde öz bölgesininparçalandığı saptanmıştır. H. perfoliatum gövde anatomik yapısında stoma varlığıizlenememiştir. Epidermis ve bir alt sıra hücre çeperlerinde süberinleşme ile birlikteçeper kalınlaşmaları göze çarpmakta ancak belirgin kollenkimatik dokugözlenmemiştir.Hekzan ekstrakt miktar tayin sonuçlarına göre, H. perforatum örneklerindeyükseklik artışına paralel olarak ekstrakt miktarının artış gösterdiği, H. perfoliatumörneklerinde ise böyle paralelite bulunmayıp en fazla ekstrakt miktarının 300 myükseklikte gelişen örneklerde bulunduğu belirlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Hypericum perforatum, Hypericum perfoliatum, Morfoloji,Anatomi, Hekzan ekstrakt miktarı45


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleEKOSİSTEM YÖNETİMİ YAKLAŞIMININ TÜRKİYE’DEKİ KORUNAN ALANYÖNETİMİNDE UYGULANMA OLANAKLARIHarun HURMA 1 ve Murat ÖZYAVUZ 21Namık Kemal Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü, Tekir2Namık Kemal Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü, TekirdağKorunan alanlar, ekosistem hizmetleri ve kültürel değerlerle ilgili olarakdoğanın uzun yıllar korunmasının sağlanması için tahsis edilmiş yönetimsel coğrafikalanlar olarak tanımlanmaktadır.Korunan alanların bu doğal ve/veya doğala yakın özellikleri, bir çok ülkenin turizm verekreasyon faaliyetlerinin ekonomik getiriye dönüştürülmesini sağlamıştır. Bununlabirlikte korunan alanlar, biyolojik çeşitliliğin korunmasına, bilim adamları, eğitimcilerve toplumların bilimsel çalışmalarına da kaynak olmuştur.Ekosistem yönetimi, arzu edilen sosyal faydaları sağlamak için ekolojik ve sosyalbilgilerin, seçeneklerin ve engellerin belirlenmiş coğrafik alanda ve belirli bir zamansürecinde uygulanması olarak tanımlanmaktadır. Bu yaklaşımı; bir yandan toplumundoğal kaynaklardan geçmiş dö nemlere gö re daha fazla ü rü n, hizmet, değer vekullanımlara ihtiyaç duyması ve talep etmesi, diğer yandan elde edilen yeni bilgiler ileekolojik sü reçlerin daha iyi anlaşılması ve bö ylece ekosistemlerin sağlığının veverimliliğinin sü rdü rü lebilmesinde biyolojik çeşitliliğin ö nemli rolü nü n olduğununanlaşılması, bunun yanında kamunun doğal kaynak yö netimine yö nelik kararlaradoğrudan katılmak istemesi ve nihayet doğal kaynak yö netiminin karmaşık ve belirsizolmasının kaynak yö neticileri ve bilim adamları arasında daha yoğun ekipçalışmalarını (disiplinlerarası ekipler) gerektirmesi gibi nedenlere bağlı olarak ortayaçıkmıştır.Bu çalışmada ekosistem yönetimi kavramı irdelenerek bu yaklaşımınTürkiye’deki korunan alanların yönetiminde uygulanma olanakları tartışılmıştır. Bukapsamda Türkiye’deki korunan alanlara ait uygulamalar ayrıntılı olarakincelenmiştir. Ayrıca ekosistem yönetiminin Türkiye için avantajlı ve dezavantajlıyönleri ortaya konulmuştur. Çalışma bu özelliği ile politika oluşturucular ve korunanalanların bulundukları bölgelerdeki yerel yönetimler açısından önemli bir bilgikaynağı niteliğindedir.Anahtar Sözcükler: Ekosistem yönetimi, korunan alan, doğal kaynak, biyoçeşitlilik46


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKIZILIRMAK DELTASI’NDA BULUNAN KARABOĞAZ GÖLÜ EKOSİSTEM YAPISINIOLUMSUZ ETKİLEYEN ÇEVRESEL FAKTÖRLERF.YILDIZ DEMİRKALP 1 , YASEMİN SAYGI 1 , ERTUNÇ GÜNDÜZ 1 ,S.SELİM ÇAĞLAR 1 , SİBEL YİĞİT 2 ve SABRİ KILINÇ 31Hacettepe Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi., Biyoloji Bölümü, Ankara2Ankara Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi., Biyoloji Bölümü, Ankara3Adnan Menderes Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, AydınKızılırmak Deltası, yaşama ortamlarının çeşitliliği, barındırdığı türlerindurumları ile çok sayıda uluslararası öneme sahip sulak alan kriterine uygun bir sulakalan özelliği taşımaktadır. Ancak günümüzde Bafra Ovası Sulama Projesi deltadakibiyo‐çeşitliliği tehdit eden en önemli faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu projekapsamında DSI tarafından Kızılırmak Deltasın’da bulunan lagünlerin etrafı 1986yılından bu yana kuşaklama kanalları ile çevrilmektedir. Bu çalışmalar deltadabulunan lagünlerin su rejimini büyük oranda değiştirerek göllerin yüzey alanınıküçültmüş, öte yandan tarım arazilerinden kirletici yüklü sularının göllere verilmesinedeniyle ötrofikasyon ve besin zincirinde ciddi bozulmalara neden olmuştur.Karaboğaz Gölü, Kızılırmak Deltasının batı yakasında çevresi kısmen bataklıkolan bir lagün gölüdür. Karaboğaz Gölü de deltadaki diğer göler gibi kanallamaçalışmalarından olumsuz etkilenmiş olup, tehdit altında bulunmaktadır. KaraboğazGölü’nün etrafında tüm yıl boyunca tarım yapılan arazilerden yüzey suları ve direkdeşarj sonucu taşınan tarımsal kirletici yüklü sular gölün güneyinde bulunan yaklaşık10 drenaj kanalı ile göle boşaltılmaktadır. Ayrıca göl kıyısında yer alan yerleşimbirimlerinden denetimsiz göle bırakılan kanalizasyon suları, tarımsal alanların vegölün güneyinde bulunan mera alanından taşınan kirletici maddeler gölde aşırı su altıvejetasyonu gelişimini tetikleyerek besin zincirinde bozulmalara neden olmuştur.Karaboğaz Gölü’nde Ekim 2008 ve Haziran 2010 tarihleri arasındayürütülmüş bu çalışma kapsamında göl fiziksel, kimyasal, hidrolojik ve suculkommuniteler açısından incelenerek göl için ayrıntılı limnolojik veri tabanıoluşturulmuş ve sistemi tehdit eden unsurlar belirlenmiş, koruma çalışmaları içimöneriler oluşturulmuştur.Anahtar Sözcükler: Kızılırmak Deltası, Karaboğaz Gölü, Ekosistem Analizi, HabitatBozulması, Koruma Statüsü47


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇEVREYE ZARAR VERMEYEN DOĞAL ENERJİ BİYOYAKITBarış BUDAK, Özlem GEYLANİ ve Vildan OKUMUŞSüleyman Demirel Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Ve Edebiyat Fakütesi, Biyoloji Bölümü, IspartaBiyoyakıtlar yenilenebilir, çevre dostu, ülkelerin sosyo‐ekonomik gelişimi,kaynak çeşitliliği ve arz güvenliği için önemli, ısı, güç ve alternatif motor yakıtı olarakkullanıma uygun nitelikte alternatif yakıtlardır. Enerji kaynakları içinde en büyükteknik potansiyele sahip biyokütleden elde edilen sıvı‐katı‐gaz biyoyakıtlarınuygulamaları hızla artmaktadır. Bu çalışmada, biyoyakıt teknolojisi kısacatanıtılmakta; biyoelektrik üretimi bilgileri verilerek, ülkemiz için önemli biyoyakıtlar(biyodizel, biyoetanol, biyogaz) potansiyel ve gelecekleri açılarındandeğerlendirilecektir. Hammaddeleri bitkisel ve hayvansal kökenli, yenilenebilenkaynaklar olan; bazı istisnalar hariç genellikle sentetikleri, toksinleri ya da diğer birdeyişle çevreye zarar veren maddeleri içermeyen, gıda ve yem dışındaki ürünler,“Biyokökenli Endüstriyel Ürünler” olarak tanımlanmaktadır. Biyokökenli ürünfotosentez kaynaklıdır. Biyokökenli endüstriyel ürünler; Biyomalzemeler, Biyoyakıtlarve Biyokimyasallar olarak sınıflandırılmaktadır. Biyoürünler yakıt ve ilgili sektörlerine(otomotiv, yağlama yağı gibi) girdi sağlayacak niteliktedir. 21. Yüzyıl “BiyoteknolojiYüzyılı” olarak çesitli çevrelerce tanımlanmakta ve biyorafine uygulamalarıkapsamında biyoürünlerin ve böylece biyoyakıtların giderek artan oranlardayaşamımızda yer alacağı öngörülmektedir. Biyokütle enerji teknolojisi kapsamında;odun (enerji ormanları, agaç artıkları), yağlı tohum bitkileri (ayçiçek, kolza, soya, aspir,pamuk, v.b), karbohidrat bitkileri (patates, bugday, mısır, pancar, seker kamısı, v.b),elyaf bitkileri (keten, kenaf, kenevir, sorgum,vb.), bitkisel artıklar (dal, sap, saman, kök,kabuk v.b), hayvansal atıklar ile şehirsel ve endüstriyel atıklar değerlendirilmektedir.Biyoyakıtlar, karbohidrat ekonomisi ve biyoyaşam içinde biyorafineri ürünleri olarakyer bulmaktadır. Ülkemiz iklim ve tarım gücü ile biyoyakıtlar için önemli birpotansiyele, iç pazar ve ihracat açısına sahiptir. Fakat ülkemizde biyoyakıt henüz çokyaygınlaşmış değildir.Anahtar Sözcükler: Biyoyakıt, Biyokökenli Endüstriyel Ürünler, Biyorafine ,Biyogaz48


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleGÜNÜMÜZDE KURULAN YATAY KONUMDAKİ MODERN SERALARIN MODELALINARAK GELECEKTE YÜKSEK TEKNOLOJİLERE SAHİP DİKEY SİSTEMLEREDÖNÜŞTÜRÜLMESİ VE ÇEVREYE OLAN ETKİLERİMurat ÇİÇEKLİToros Tarım San. ve Tic. A.Ş., Bornova / İzmirGünümüzde dünya nüfusu 7 milyara yaklaşmaktadır. 2050 yılında bu rakamın 9milyarı geçmesi beklenmektedir. İnsanları besleyecek tarım arazilerinin azalması,ortaya çıkan yeni hastalık ve zararlılardan kaynaklanan ürün kayıpları, iklimdeğişikliği ve çevre kirliliği nedeni ile insanların beslenebilmesi için gerekli olanüretimin yapılabilmesi için alternatif tarım sistemlerinin geliştirilmesi zorunlu halegelmiştir. Bu nedenle birim alandan alınacak ürün miktarının yüksek olduğu tarımsistemlerinden biri olan “Dikey Sistemler”, gelecekte hızla gelişerek günümüzde yatayolarak kurulan sistemlerin yerini alacak bir tarım sistemi olma yolunda ilerlemektedir.Ancak bu tarım sisteminde sürdürülebilir üretim ve enerji için; mühendislik, mimarlık,teknoloji ve deneyimlerin bir arada kullanılmasına ihtiyaç vardır. Böylelikle bu tarımsisteminde ileri teknoloji ile birlikte 1 da’ lık alanda 4‐30 da’ lık alana eşdeğer üretimgerçekleştirilmekte; kuraklık, sel, hastalık ve zararlı v.b. şartlara bağlı olarak ürünkaybı riski ortadan kalkmaktadır. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımısayesinde çevre kirliliği en aza inmektedir.Çok katlı olarak inşa edilen bina ve sistemler sayesinde şehir merkezlerindetarım yapılmasına olanak sağlamakta ve gıda güvenliği açısından sağlıklı ürünlersunmaktadır. Doğal enerji kaynaklarını (güneş, rüzgar) kullanarak fosil yakıttüketimini azaltmakta ve üründen insana geçen hastalık (salmonella v.b.) riskleriniortadan kaldırmaktadır. Bu çalışma ile günümüzde yatay konumda üretim yapan bazıörnek seralar incelenerek dikey sistemlere çevrilmeleri durumunda çevreye olanetkileri incelenecektir.Anahtar Sözcükler: Sera, Dikey Tarım, Çevre Kirliliği, Yenilenebilir Enerji49


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTÜRKİYE’DE GELENEKSEL VE ORGANIK ÜRÜN FIYATLARI ÜZERİNE BİRDEĞERLENDİRMEZerrin Kenanoğlu Bektaş ve Özlem Karahan Uysal<strong>Ege</strong> Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarım Ekonomisi Bölümü, Bornova / İzmirGelişmiş ülkelerde, tüketicilerin çevre ve insan sağlığı açısından sağlıklı ürünlertalep etmelerine bağlı olarak üreticilerde de çevre bilincinin oluşması organik tarımınhızla gelişmesini sağlamıştır. Söz konusu tüketici talebinin üretici nezdindeki başlıcagöstergesi organik ürünlerin geleneksel ürünlere göre daha yüksek fiyattan alıcıbulmasıdır. Bu olgu sektördeki büyümeye ivme kazandırmıştır.Türkiye’de, organik tarım ihracata yönelik olarak başlamıştır. Üreticilerinorganik tarımı benimsemelerinin nedeni çevre bilinci değil, organik ürünler ilegeleneksel olarak yetiştirilen ürünler arasında üretici eline geçen fiyat farkının yüksekolması veya firmalar tarafından üreticiye organik ürün fiyat priminin verilmesiolmuştur. Ancak, zamanla organik tarımın bir çok gelişmekte olan ülkelerde yapılmayabaşlanması bazı sıkıntılar doğurmuştur. Yoğun rekabet nedeniyle, belli dönemlerdeorganik ürünlerin dış pazarının bulunmasında zorluk yaşanmaktadır. Bu durumdaorganik olarak yetiştirilen ürünler dış satım firmaları tarafından alınmayabilmekteveya üretici ürününü piyasada geleneksel ürün fiyatlarından satmayı tercihetmektedir.Türkiye’de organik ürünlere yönelik tüketici bilincinin arttığıgözlemlenmektedir. Ancak, kesin rakamlar mevcut olmamakla beraber, organikürünlerin yurtiçi piyasasındaki gelişmenin sınırlı olduğu bilinmektedir. Bunun enönemli nedenleri geleneksel ürünler ile organik ürünlerin tüketici fiyatları arasındabüyük fark bulunması ve tüketicinin gelir düzeyinin düşük olmasıdır. Üreticininorganik üretim sistemine geçmesini sağlayacak, tüketicinin ödeyebileceği makul birfiyat oluştuğu takdirde sektörün gelişimi hızlanacaktır.Çalışmada, Türkiye’de belli ürünlerde organik ve geleneksel ürünlerin üreticieline geçen fiyatları, ihraç fiyatları, tüketici fiyatları incelenecektir. Organik vegeleneksel ürünler arasındaki fiyat farkları irdelenerek, Türkiye’de organik tarımıngeliştirilmesi, pazarın genişletilmesi için hangi önlemlerin alınması gerektiğikonusunda genel bir değerlendirme yapılacaktır.Anahtar Sözcükler: Organik tarım, üretici fiyatı, tüketici fiyatı, ihraç fiyatı50


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleHAKKARİ DOĞASI VE FLORASI GÖZLEMLERİMehmet FIRATYüzüncü Yıl Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Biyoloji Anabilim Dalı, VanBu çalışma 2000 ‐ 2011 yılları arası yapılan floristik arazi gezileri sonucugerçekleştirilmiştir. Doğusunda İran ve güneyinde Irak komşu olan Hakkari'ninbatısında Şırnak, kuzeyinde ise Van illeri yer alır. Deniz seviyesinden ortalamayüksekliği 1720 metrelerde olan Hakkari'nin, rakımı 594 metre ile 4168 metrearasında değişen Merkez,Yüksekova, Şemdinli, Çukurça isimli dört ilçesibulunmaktadır. Ekili dikili alanların toplamı yaklaşık % 1,4 kadardır ve arazilerin %88 i dağlıktır. Bölgeyi kaplayan Cilo ve Sat Dağı kitlesi, Alp‐HimalayDağları’nın güneyuzantısıdır. Arazi gezileri sırasında; Cilo, Sat, Buzul,İki yaka ( 3.920m),Sümbül(3.467m.),Mere Dağı( 3.200 m. )Kesire Dağı (4.010 m. ) Uludoruk (Reşko‐4.168m.),Suppadorik Dağı 4.060 m. ),Gelyena Tepesi (3.990),Yekboy Dağı( 3.254 m. ) SamurDağı ( 3. 460 m.) Uyanık Tepe (3.410 m.)Karadağ, Bilmizit, Şine Dağları; Meydan Belek,Avaherk, Bezome, Golan, Çelesor (Kızıldağ) , Bilmizit, Bezemre, Pıştkesir,Sekucu Memhesen, Terazin , Dolakavrane, Verkevane, Beresor, Serpıl, Certe , Geverok ,Helane, Geraşin, Semedar, Meydane Melhem, Kaniyapirmus Yaylaları, Zap ,Habur,Avarobaşin, Spihane , Kırıkdağ , Kaval, Tiyar Vadileri; Avaşin, Diz Dereleri;Mergezer, Alan( Helena) Gara, Oramar, Ziri, Koçanis Mevkileri; Nehil Sazlığı; Seyithan ,Lis, Bala, Cilo‐ Sat Gölleri ; Haruna, Şapatan Geçitleri ve Buzullarıyla, görkemli birfloraya sahip Hakkari doğasının floristik zenginliği ve bu zenginliğin yarattığı çevreselkazançlar, tarimı , hayvancılığı ve bunların doğa üzerine yarattığı etkileri, fotograflarlatanıtılacaktır.Anahtar Sözcükler: Hakkari, Doğa, Flora51


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇEVRE EĞİTİMİNE EVRENSEL BİR BAKIŞTuğçe KALKAN, Burcu GÜRSOY, Ece SALALI, Nurdan ERDOĞAN ve Ümit ERDEM<strong>Ege</strong> Üniversitesi, Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi, Bornova /İzmir17. yüzyılın ortalarına doğru filizlenen ve giderek büyük bir ivme kazananteknoloji, endüstriyel gelişmenin itici gücü olmuştur. Ancak bu gelişmenin çevreselmaliyeti çok yüksektir. İnsan, biyotik topluluğu oluşturan diğer varlıklardan farklıdır.Çünkü insan, öncelikle biyolojik, sonra psikolojik(ruhsal) ve sonra da sosyolojik biryapıdır. İnsan, bu özellikleri dolayısıyla diğer varlıklara karşı ahlaksal bir sorumluluküstlenmek durumundadır; ayrıca bu konuda eğitilebilir. Çevrenin geleceğini tayinetmede diğer canlılardan daha belirleyici rolü olan insan, çevre eğitimi ile çevresorunlarına yalnızca teknik yolla değil; aynı zamanda sahip olduğu dünya görüşü veeğitimle köklü çözümler üretebilir.Çevre eğitimi, bireylerde çevre bilincinin geliştirilmesi, çevreye duyarlı, olumlu,kalıcı davranış değişikliklerin kazandırılması; tarihi, doğal ve kültürel değerlerinkorunması, aktif katılım sağlanması ve sorunların çözümünde görev alma olaraktanımlanabilir. O halde asıl konu toplumun sürdürülebilir bir biçimde bilinçlenmesidir.Çevre bilinci bu kapsamda ele alındığında, çevre eğitimi önemle ortaya çıkmaktadır.Soru, bu eğitimin hangi basamakla başlatılması sorusudur. Bu sorunun en önemliyanıtı ise bütün pedagogların düşün birliği içinde olduğu gibi; insan denilen varlığın 3yaş itibariyle eğitiminden geçmektedir. O halde bu konuda birinci basamak ailedir.İkinci basamak okul ve çevredir. Burada devlete düşen böyle bir düzenlemenin politikkurallar içinde değerlendirilerek siyaset içine olayın alınması durumudur.Bilinmektedir ki demokrasi; yasama, yürütme ve yargı erklerinin özerkliği, medya vesivil toplum örgütlerinin katkılarıyla ancak vücut bulabilir. İşte bu bildiride; bu yüzdençevre eğitiminin çocukluktan başlayarak meclise kadar yükselebilmesi üzerindedurulacaktır. Çevre konusu ve aktörleri bu kapsamda irdelenecektir.52


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKENTLERİN YAŞANABİLİRLİĞİNİN PEYZAJ MİMARLIĞI AÇISINDANDEĞERLENDİRİLMESİ; EDİRNE ÖRNEĞİCandan ZÜLFİKARTrakya Üniversitesi, Müh‐Mim. Fakültesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü, EdirneKentler için yaşanabilirlik kent yaşamı içinde ihtiyaç duyulan sağlıklı çevreselşartların ve yaşam kalitesinin karşılığıdır. Günümüzde hızlı nüfus artışı ve plansızkentleşme sonucu yeşil alanların azalması ve doğal kaynaklarımızın bilinçsiz kullanımıgibi tehditler doğal koşullar üzerindeki olumsuz etkisinin şiddetlenmesine nedenolmakta ve sonuç olarak da insan sağlığı ve aktivitelerinin olumsuz etkilendiğigörülmektedir. Bu nedenle kentsel ekoloji ve yaşanabilir kent kavramı her geçen gündaha da önem kazanmaktadır.Kentlerin yaşanabilirliği; suç oranı, deprem riski, sanata ve spora olan ilgi,hava kirliliği, trafik, yeşil alan miktarı ve niteliği, kişi başına düşen doktor ve hastanesayıları gibi pek çok farklı kriter göz önüne alınarak belirlenebilmektedir. Yapılanaraştırmalar göstermiştir ki; kullanıcılar ve yöneticiler kentsel yaşanabilirliğinbelirlenmesinde ve kalitesinin artırılmasında; doğal kaynakları tüketmeden insanlarınkonforunu sağlayacak, ekolojik dengeyi bozmayacak tasarımların öneminin farkınavarmışlardır ve kentlerin yaşanabilirliğinin planlamada, tasarımda, uygulamadakalitenin sağlanması ile gerçekleşebileceğini kabul etmişlerdir. Çevresel şartlarıoluştururken bu kaliteyi sağlayabilmek için de peyzaj tasarımı konusunda yapılacakprojelerde ve uygulamalarda daha titiz davranılması gerekmektedir.21. yüzyıl Türkiye’sinde de daha çağdaş ve yaşanabilir kent çevrelerioluşturma çabaları giderek artmaktadır. Bu çalışmada kentlerin yaşanabilirliği peyzajmimarlığı açısından ele alınarak; Edirne kentinin yaşanabilirliği peyzaj mimarlığıaçısından olumlu ve olumsuz örnekler incelenerek ortaya konulmaya çalışılacaktır.Anahtar Sözcükler: Yaşanabilir kentler, Çevre sorunları, Peyzaj tasarımı53


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleYAYA VE TAŞIT TRAFİĞİ AÇISINDAN BİTKİSEL TASARIM; EDİRNE ÖRNEĞİDeniz Gözde ERTİN, Melih MERAL ve Candan ZÜLFİKARTrakya Üniversitesi, Müh‐Mim. Fakültesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü, EdirneKentlerdeki cadde, bulvar ve refüjler kent insanının, günlük yaşamı içindetaşıtla veya yaya olarak kullandığı, aynı zamanda rekreasyonel olarak dayararlanabileceği en önemli açık‐yeşil alanladır. Çeşitli kentsel kullanım biçimlerinibirbirine bağlayan bu alanlarda, oluşturulan bitkisel tasarımlarla kent ortamına estetikve işlevsel yönden katkıda bulunulurken, farklı mekânlar oluşturularak yaya ve taşıtgüvenliği de sağlanmaktadır.Kent içi yollarda bulunan bitkiler, kent sağlığı, biyo‐ekoloji, peyzaj onarımtekniği ve trafik tekniği açısından önemli işlevlere sahiptirler. Özellikle yolubelirginleştirip yönlendirme, yaya ve taşıt trafiğini ayırarak kazaları önleme vehafifletme, sürücülerin ilgi alanlarını sınırlama ve far ışıklarına karşı perdeleme ilesürüş güvenliğini arttırma ve duran trafiğin gölgelenmesi gibi birçok işlevleri ile trafiktekniği açısından büyük önem taşırlar. Bu işlevlerin yerine getirilebilmesi içinbitkilerin, bilimsel ve teknik ilkeler doğrultusunda, doğru amaçlara hizmet eden birtasarım içerisinde kullanılması gerekmektedir.sBu çalışmada öncelikle bitkisel tasarımın yaya ve taşıt trafiği açısından önemiortaya konularak, bu konuda, Edirne kentinin cadde, bulvar, refüj ve kaldırımlarındabulunan mevcut bitkilerin tasarım açısından değerlendirilmesi, yaya ve taşıt trafiği gözönünde bulundurularak, TSE şehir içi yol ve meydan ağaçlandırma standartlarına olanuygunluğu incelenmiştir ve kullanılabilecek bitki türleri ile bitkisel düzenlemelerkonusunda öneriler getirilmiştir.Anahtar Sözcükler: Bitkisel tasarım, Yaya ve taşıt trafiği, Yol ağaçlandırması54


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇANAKKALE YÖRESİ’NDE GÖZLENEN KURAK VE NEMLİ KOŞULLARIN İKLİMDEĞİŞİMLERİ AÇISINDAN ÇÖZÜMLENMESİMurat TÜRKEŞ 1 veGökhan ALTAN 21Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü, FizikiCoğrafya Anabilim Dalı, Terzioğlu Yerleşkesi, 17020, Çanakkale² Sivas Altınyayla Lisesi Coğrafya ÖğretmeniÇanakkale yöresi, Türkiye’nin kuzeybatısını oluşturan Marmara Bölgesi’ndeGüney Marmara Bölümü içerisindeki Biga Yarımadası’nın önemli iklimsel değişkenliğesahip alanlarından biridir. Büyük Akdeniz İklim Kuşağı içerisinde yer alan çalışmaalanında, kurak ve nemli iklim koşullarının sonuçlarından olumsuz etkilenebilecek pekçok önemli doğa alanı bulunur.İklim değişikliği ve değişkenliğinin Çanakkale yöresindeki doğal ortamlara (örn.Akdeniz orman ve maki vejetasyonu alanları, sulak alanlar, kıyı ekosistemleri vejeomorfolojisi, Çanakkale Boğazı ekosistemi, Karamenderes deltası, Saros Körfezi,Kazdağı ekosistemi, vb.) olan etkileri, çalışma alanında gelecekte olumsuz sonuçlaroluşturabilir. İklimin yalnız doğal değişkenliğinin değil, insan kaynaklı değişikliklerinde gelecekte Akdeniz İklim Kuşağı içerisindeki pek çok bölgede, kuraklaşma, erozyon,çölleşme, orman yangınlarının artması, ekosistemlerin bozulması ve biyolojikçeşitliliğin zayıflaması gibi çeşitli olumsuz etkilerde bulunacağı kestirilmektedir.Çalışmanın amacı, genel olarak yarınemli iklim özelliklerine sahip olan ve yazdöneminde etkili yaz kuraklıklarıyla karşı karşıya kalan Çanakkale yöresinde, iklimdeğişikliği ve bunun sonucunda oluşabilecek olumsuz koşulları ortaya koymak ve buanlamda alınabilecek önlemleri belirlemektir. Çalışmanın amacına uygun olarak,Çanakkale meteoroloji istasyonu verilerinden yararlanılarak, zaman dizisi çözümlemeyöntemleriyle uzun süreli eğilimler ve kuraklık belirleme yöntemleriyle kurak venemli koşullar ortaya konulacaktır.Anahtar Sözcükler: İklim değişikliği ve değişkenliği, Kuraklık, UNCCD Kuraklık İndisi,Mann‐Kendall sıra ilişki katsayısı, Çanakkale Yöresi55


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE GÖZLENEN VE BEKLENEN İKLİM DEĞİŞİKLİKLERİ,NEDENLERİ VE SONUÇLARIMurat TÜRKEŞ 1 ,1Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü, FizikiCoğrafya Anabilim Dalı, Terzioğlu Yerleşkesi, 17020, ÇanakkaleKüresel iklim, hava küre, su küre, buz küre, taş küre ve yaşam küre olarakadlandırılan başlıca beş bileşeni bulunan ve bu bileşenler arasındaki karşılıklıetkileşimleri de içeren çok karmaşık bir sistemdir ve genel olarak fiziksel iklim sistemiolarak da adlandırılır. Fiziksel iklim sistemi, zaman içinde kendi iç dinamiklerininetkisiyle olanların yanı sıra çeşitli dış etmen ve süreçler ile insanın yol açtığı ışınımsalzorlamalar yüzünden evrimleşir.Sera gazlarının atmosferdeki birikimleri, fosil yakıtların yakılması, sanayisüreçleri, arazi kullanımı değişiklikleri ve ormansızlaşma gibi çeşitli insan etkinliklerinedeniyle sanayi devriminden beri hızla artmakta ve doğal sera etkisikuvvetlenmektedir. Kuvvetlenen sera etkisinin en önemli sonucu, Yerküre’nin enerjidengesi üzerinde ek bir pozitif ışınımsal zorlama oluşturarak Yerküre ikliminiısıtmasıdır. 1906‐2005 döneminde küresel ortalama yüzey sıcaklıklarında gözlenenartış, 0.74 °C’dir. Sera gazlarının atmosferik birikimlerindeki artışların, sıcaklık, yağış,nem, rüzgar gibi değişkenlerde bölgesel ve küresel değişikliklere yol açmasıbekleniyor. En gelişmiş iklim modelleri, küresel ortalama yüzey sıcaklıklarında 1990‐2100 dönemi için, yaklaşık 3 °C’lik en iyi kestirmeyle birlikte olasılıkla 2‐4.5 °Carasında bir artış olacağını öngörüyor. Küresel sıcaklıklardaki artışlara bağlı olarak,hidrolojik döngünün değişmesi, kara buzullarının ve deniz buzlarının erimesi, denizseviyesinin yükselmesi, sıcak hava dalgalarının şiddet ve sıklığının artması, bazıbölgelerde ekstrem yüksek yağışların ve taşkınların, bazı bölgelerde ise kuraklıklarındaha şiddetli ve sık oluşması gibi, sosyoekonomik sektörleri, ekolojik sistemleri veinsan yaşamını doğrudan etkileyecek önemli değişikliklerin oluşması bekleniyor.Bu bildirinin amacı, iklimsel değişkenlik ve değişiklik kavramları, doğal vekuvvetlenen sera etkisi ve insan kaynaklı iklim değişikliği ile dünyada ve Türkiye’degözlenen ve öngörülen iklim değişimleri ve değişiklikleri ile etkilerinin bilimsel birdeğerlendirmesini yapmaktır.Anahtar Sözcükler: Doğal iklim değişikliği ve değişkenliği; kuvvetlenen sera etkisi;gözlenen ve öngörülen iklimsel değişiklikler, Türkiye56


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKENT İÇİ AKARSULARIN REKREASYONEL YÖNDEN KULLANIMI: SARIÇAY ÖRNEĞİAlper SAĞLIK 1 , Füsun ERDURAN 2 ve Aysun ÇELİK 31Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü,Çanakkale2Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü,Çanakkale3Kocaeli Üniversitesi Arslanbey Meslek Yüksek Okulu, KocaeliKentlerin kuruluşunda gelişim ve kalkınmasında akarsular ve kıyılarınınkullanımı, sağladıkları olanaklar ve sahip oldukları ekosistemler açısından çok önemliolmuştur. Kentsel anlamda akarsular; akış potansiyelleri, içinde ve çevresinde çokfarklı canlılara yaşam olanağı sağlamaları, kent ekolojisine olan katkıları ve aynızamanda kentlinin rekreasyonel ihtiyaçlarını karşılamaları açısından önemlialanlardır.Çanakkale kentinin merkezinden geçerek boğaza akan ve kıyı bölgesi ilebağlantılı konumda olan Sarıçay, sahip olduğu kaynakları nedeni ile kentin anaekolojik koridorlarından birini oluştururken rekreasyonel kullanımlara da olanaksağlamaktadır.Bu çalışmada Sarıçay kıyı bölgesinin kentli tarafından kullanımında mevcutolanakların, ihtiyaçların ve sorunların neler olduğunun belirlenmesi amaçlanmıştır. Buamaçla alanın kullanımı ile ilgili 26 sorudan oluşan anket hazırlanarak kullanıcılarauygulanmıştır. Anket sorularının uygulanmasında 283 kişiye ulaşılmıştır. Elde edilensonuca göre alanın rekreasyonel kullanımında stratejilerin belirlenmesi, yönetimkararlarının alınması ve alanın gelişim kararlarında bu çalışmanın yol gösterici olmasıhedeflenmiştir.Aynı zamanda alanın kullanım olanaklarının ve rekreasyonel ihtiyaçlarınbelirlenmesinde yön gösterici olması açısından alanın üstün ve zayıf yönleri aynızamanda alanda yapılacak çalışmalarda, fırsatlar ve tehditlerin belirlenmesi için SWOTanalizi uygulanmıştır.Anahtar Sözcükler: Akarsu, Çanakkale, Kent Ekolojisi, Rekreasyon, Sarıçay57


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleORMAN YANGINLARININ CARABİDAE KOMÜNİTESİ ÜZERİNE UZUN DÖNEMETKİSİBurçin Yenisey KAYNAŞ 1 ve Sinan KAYNAŞ 21Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, BURDUR2Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, BURDURYangın dünya üzerindeki birçok ekosistemi etkileyen önemli bir faktördür.Akdeniz ekosistemleri binlerce yıldır yangınların etkisinde değişerek şekillenmiştir.Çok kısa zamanda ekosistemlerin tahrip olmasına neden olması nedeniyle benzersizbir ekolojik güç olarak karşımıza çıkmaktadır. Carabidae familyası, çeşitliliğininyüksek olması, yaygın bulunması ve taksonomik açıdan iyi bilinmesi sebebiyle habitatdeğişimlerine duyarlı bir grup olarak bilinmektedir.Bu çalışmada, yangının ve yangın sonrası ortaya çıkan habitat değişimlerininCarabidae komünitesi üzerine etkileri araştırılmıştır. Çalışma, Muğla İli’ne bağlıMarmaris İlçesi ve çevresindeki farklı tarihlerde yangına maruz kalan Pinus brutia Ten.(kızılçam) ormanlarında gerçekleştirilmiştir. Örneklemeler her süksesyonal alan için 3tekrar alanında ve her tekrar alanındaki 16 tuzak istasyonunda yapılmıştır. Böcekörneklemeleri için gömme tuzak kullanılmıştır. Carabidae türlerini ve komüniteyietkileyen değişkenleri tespit edebilmek amacıyla tuzak istasyonlarının çevresindekimikrohabitat değişimleri kaydedilmiştir.Sonuç olarak alanlarda Carabidae familyasına ait 10 takson (Pterostichus sp.,Calosoma sycaophanta, Calosoma reticulatum, Ditomus calydonius, Leistusrufomarginatus, Carabus graecus morio, Cymindis lineata, Calathus melanocephalus,Bembidion tetracolum, Ocydromus sp. ve Leistus ferrugineus) tespit edilmiş, Carabidaekomünitesine ait parametreler hesaplanmış, bu parametrelerin süksesyonal eğilimleve mikrohabitat değişkenleri ile ilişkisi değerlendirilmiştir.58


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleYEŞİL ALTYAPI UYGULAMALARI: EDİRNE ÖRNEĞİGökçen BAYRAK YILMAZ 1 ve Candan ZÜLFİKAR 21Trakya Üniversitesi, Dış İlişkiler Birimi, Edirne2Trakya Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık Fakültesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü, EdirneKentleşme, yüzey sularına karışan kirletici tür ve miktarlarının artmasınaneden olmaktadır. Kentsel yerleşim alanlarının büyük bir kısmı binalarla, beton veasfaltla ve drenajı bozuk peyzajla örtülüdür. Bu alanlar yağmur ve kar suyununzeminde emilmesini engellemekte, özellikle altyapının olmadığı ya da yetersiz olduğuyerleşimlerde, yüzeysel akış suyunun miktar ve hızını arttırarak su baskınlarına nedenolmaktadır. Kentsel alanlardan gelen akış; sediman, yağ, motorlu araçlardankaynaklanan toksik kimyasallar, besi maddeleri ve pestisitler, virüs, bakteri, tuzlar,ağır metaller ve termal kirliliğin yüzey sularına taşınmasına neden olmaktadır.Düşük Etkili Gelişim (Low Impact Development – LID), yağmur suyunuyönetmek için doğa ile çalışılan bir imar yaklaşımıdır. LID prensiplerinindesteklenmesi için, nispeten yeni ve esnek "yeşil altyapı" terimi kullanılmaktadır. Yeşilaltyapı, geleneksel yağmur suyu kontrol elemanlarının yanı sıra farklı peyzajtekniklerinde geniş bir yelpazede de kullanılabilir. Düşük Etkili Gelişim (LID)yaklaşımında, bioretention uygulamaları, yağmur bahçeleri, çatı bitki örtüsü, yağmurvarilleri ve geçirgen kaldırımlar gibi çeşitli uygulamalar yapılabilmektedir. LIDprensiplerinin uygulanmasıyla, suyun yerleşim alanlarına olan olumsuz etkisininazaltılması ve suyun ekosistem ve havza içindeki doğal hareketinin desteklenmesisağlanmaktadır.Edirne, 140.000 nüfusa sahip ve konut alanlarının arttığı bir kent merkezidir.Konut alanları arttıkça altyapı ve yeşil alan ihtiyaçları da artmakta ve yeni yapılanacakalanlarda “yeşil altyapı” ihtiyacı doğmaktadır. Bu çalışmada Edirne il merkezi için LIDyaklaşımıyla bir uygulama önerilecektir.Anahtar sözcükler: Düşük Etkili Gelişim (LID), yeşil altyapı, Edirne59


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTURİZM FAALİYETLERİNDEN KAYNAKLANAN ETKİLERİN BELİRLENMESİ:MANAVGAT‐EVRENSEKİ ÖRNEĞİÜmit SALCAN, Sinem ÖZYURT ÖKTEN ve Asuman AYSUÇukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü, Sarıçam, AdanaAntalya sahip olduğu doğal, kültürel ve tarihi özellikleriyle ülkenin hattadünyanın en önemli turizm merkezlerinden biri durumuna gelmiştir. Kentin yakınçevresi, zengin doğal bitki örtüsü, bu bitki örtüsüne bağlı yaban hayatı, mağaraları,akarsuları, dağları, yaylaları, binlerce yıllık kültürel mirasıyla turizmde çeşitliliğinkolaylıkla sağlanabileceği, kıyı turizmine alternatiflerin de yaratılabileceği bir turistikbölge konumundadır. Ancak kıyı turizmi açısından 1980’li yıllarda uygulanan turizmpolitikalarıyla bölge özellikle kitle turizminin merkezi durumundadır.Kitle turizmi yer aldığı peyzaj üzerinde öncelikle arazi kullanımlarınındeğişimine neden olmaktadır. Turizm faaliyetlerinin iyi planlanamaması ve sektördekieğitimli iş gücünün yeterli olmaması da çevre sorunlarının boyutunu arttırmaktadır.Antalya’nın sahip olduğu tarım arazileri, hassas ekosistemlerin bulunduğu kıyı alanlarıyoğun turistik yapılaşmaya açılarak mega konaklama yapılarıyla yeni yerleşim alanlarıoluşturulmaktadır.Manavgat İlçesinin Evrenseki Beldesi, son 10 yılda Antalya’nın turizm açısındanönemli bir beldesi haline gelmiştir. Kıyı alanları aynı zamanda Belek Özel ÇevreKoruma Bölgesi içerisinde yer alan beldede turizm tesisleri açısından yoğun biryapılaşma söz konusudur.Bu çalışmada Antalya’nın Manavgat ilçesinin Evrenseki beldesinde turizmfaaliyetlerinden kaynaklanan etkilerin tespiti ve bu etkilerden kaynaklananolumsuzlukların beldenin zengin doğal yapısı üzerindeki etkilerinin belirlenmesi ilebuna yönelik önerilerin geliştirilmesi hedeflenmiştir.Anahtar Sözcükler: Turizm, Antalya, Evrenseki, Çevre Koruma, Doğal Kaynaklar60


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleMERSİN‐MEZİTLİ İLÇESİNDE YAPILAŞMANIN ETKİLERİNuriye PEKER SAY, Asuman AYSU ve Sinem ÖZYURT ÖKTENÇukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü, Sarıçam, AdanaNüfusun yüzde 70’inin kentlerde yaşadığı ülkemizde özellikle son 50 yıldaekonomik ve sosyal nedenlerden dolayı iç göçler ve bunun neden olduğu kontrolsüznüfus artışı, plansız kentleşme sürecini hızlandırmıştır ve bu süreç ülkemizin hemenhemen bütün büyük kentlerinde devam etmektedir.Göç ve turizm baskısıyla son yirmi yılda sosyal, ekonomik ve mekânsal olarakhızlı bir gelişme gösteren Mersin bu kentlerimizden biridir. Kentteki hızlı gelişmeMersin’de tekil yapıların artmasını sağlamış, kentin karakterinin hızla kaybolmasınave kentin bir yapı yığını haline dönüşmesine neden olmuştur. Özellikle Mezitli ilçesi,yerli turistler için önemli bir turizm merkezi durumundadır. 1970'lerde Mersin kentmerkezinde başlayan ve özellikle yaz dönemlerinde kullanılan ikinci konutlar,günümüzde Silifke'ye kadar uzanan sahil kesimini tamamen kaplamıştır. Bu durum,hassas kıyıların ve kıyı alanlarındaki verimli tarım topraklarının tahribatına nedenolmuştur.Mersin kenti son 10 yılda Türkiye’deki konut artış oranında Antalya’dan sonraen fazla artışın yaşandığı kent durumundadır. Kentte en yoğun yapılaşma Mezitliilçesinde olup toplam 6 750 hektarlık alan kaplayan belediye sınırının 3 205 hektarıimar planı sınırı içerisindedir. İlçedeki toplam konut sayısı ise 59 000’dir.Bu çalışmada, Mersin’in Mezitli ilçesinde hızla artan yapılaşma sonucundaözellikle kıyı alanlarındaki baskıların belirlenmesi ve bu baskıların önlenmesi içinmekânsal kullanım önerilerinin geliştirilmesi amaçlanmıştır.Anahtar Sözcükler: Kentsel gelişim, Kıyı alanları, Çarpık kentleşme, Mersin61


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTÜRKİYE’DE YAYILIŞI BULUNAN BAZI ENDEMİK ASPERULA L. TAKSONLARIÜZERİNE TOPRAK ÖZELLİKLERİ VE ORTHEZİA KABUKLUBİTİNİN ETKİSİErsin MİNARECİ ve Kemal YILDIZCelal Bayar Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Muradiye / ManisaBu çalışmada, Asperula cinsinin Thlipthisa seksiyonunun tüm taksonları; A.brevifolia, A. pseudochlorantha var. pseudochlorantha, A. pseudochlorantha var.antalyensis, A. serotina ve A. purpurea subsp. apiculata üzerinde çalışmalargerçekleştirilmiştir.Çalışma ile taksonların Türkiye yayılışları belirlenmiş ve GPS verileri ile bunoktalar kayıt altına alınmıştır. Kapsamlı arazi çalışmaları sonucunda seksiyonundağılımının Batı ve Orta Akdeniz ile Trakya (sadece Tekirdağ) olduğu görülmüştür.Taksonlar, ağaç altı kayalıklarda veya doğrudan kayalık arazide yayılışgöstermektedir. Bu habitatlar sürekli olmadığı için bireyler yayılamamakta, bunakarşın ağaç sayısındaki azalmaya ve kayalık alanların tahribatına bağlı olarak yaşamaalanı ve birey sayısı azalmaktadır.Seksiyonda yer alan taksonların yetiştiği toprak özellikleri araştırılarak,üzerinde yetiştikleri toprakların “tuzluluk‐alkalilik” ve “verimlilik analizleri” yapılmış,elde edilen veriler önce referans değerler ile daha sonra da türlerin yayılışınınbulunmadığı topraklara ait analiz sonuçları ile karşılaştırılmıştır. Sonuçta taksonlarındar pH aralığında (7,1‐7,4) ve tuzsuz topraklarda yayılış gösterdiği ve verimlilikanalizleri sınıfında değerlendirilen faydalı P‐K‐Fe‐Cu‐Zn‐Mn değerlerinin oldukçayüksek miktarlarda olduğu belirlenmiştir.A. purpurea subsp. apiculata hariç diğer tüm taksonların Orthezia cinsitarafından tehdit altında olduğu görülmüştür. Orthezia, Avrupa’da mücadelesindesonuç alınamayan ender böceklerden biridir. Orthezia, Asperula taksonlarında, renkbozulması, şekil bozukluğu, çiçeklenmede gecikme ve erken düşmeye nedenolduğundan, taksonların üreme ve yayılışına etki eden önemli etkenlerden biri olduğusonucuna varılmıştır.Anahtar Sözcükler: Asperula, Orthezia, Thlipthisa, Ekoloji, A. brevifolia, A.pseudochlorantha var. pseudochlorantha, A. pseudochlorantha var. antalyensis, A.serotina ve A. purpurea subsp. apiculata62


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleGANOS DAĞLARI (TEKİRDAĞ)’NIN BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİ VE EKOTURİZMOLANAKLARIMurat Özyavuz 1 ve Harun Hurma 21Namık Kemal Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü, Tekirdağ2Namık Kemal Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarım Ekonomisi Bölümü, TekirdağTrakya Bölgesi bulunduğu coğrafi konum nedeni ile önemli biyolojikzenginliklere sahiptir. İğneada Longoz Ormanları, Kıyıköy‐Kastro, Gala Gölü ve GanosDağları bu zenginliklerin önemli alanlarındandır. Özellikle Istranca Dağlarından sonraTrakya’nın en önemli yükseltisi olan Ganos Dağları çok farklı ekolojik zenginlikleri ileönem arz etmektedir. Bu zenginlik uzun yıllar araştırmacılarında dikkatini çekmişözellikle bitki türlerinin belirlenmesi açısından çalışmalar yapılmıştır.Tekirdağ’ın konum itibarı ile İstanbul’a yakın olması bu bölgeden gelendoğaseverler içinde önemli bir potansiyel durumundadır. Özellikle zengin biyolojikçeşitliliği ve peyzaj değeri ekoturizm faaliyetlerine önemli derece imkanlarvermektedir. Ancak henüz bu alanlarda yapılan ekoturizm faaliyetlerinin tamanlamıyla yapılmadığı bu aktivitelerin sadece “günübirlik gezintilere” dönüştüğünügörmekteyiz.Ekoturizm faaliyetlerinin etkili olması öncelikli olarak bu alanlarınözelliklerinin tam olarak ortaya konması ve aktivitelerin bunun doğrultusundailerlemesine bağlıdır. Bu nedenle yapılacak bu çalışmada öncelikli olarak GanosDağları’nın ayrı ayrı ekoturizm faaliyetlerine olanak sağlayan zenginlikleri ve bunabağlı olarak bu faaliyet tipleri belirtilecek, sonuç olarak da ekoturizm planlamasınayönelik öneriler geliştirilecektir.Anahtar Sözcükler: Ganos Dağları, Tekirdağ, Uçmakdere, Biyolojik Çeşitlilik63


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleALİBEYKÖY VE KAĞITHANE DERELERİ (İSTANBUL)’NIN BAZI LİMNOLOJİKÖZELLİKLERİNİN TESPİTİ VE HALİÇ EKOSİSTEMİ ÜZERİNE ETKİSİNİNARAŞTIRILMASIZeynep DORAK ve Meriç ALBAYİstanbul Üniversitesi, Su Ürünleri Fakütesi, Temel Bilimler Bölümü, İç Sular BiyolojisiAnabilim Dalı, İstanbulAlibeyköy ve Kağıthane Dereleri başta evsel atıklar olmak üzere çeşitli atıkyüklerinin etkisine maruz kalmaktadır. Her iki derede alıcı ortam olarak Haliç(İstanbul)’e boşalmaktadır. Bu yüzden bu derelerin Haliç’in su kalitesi üzerindebelirleyici rolü olduğu düşünülmektedir. Bu çalışma kapsamında, derelerle taşınanbesin tuzlarının yanında her iki derenin de bazı fiziksel ve kimyasal özelliklerinintespiti amaçlanmıştır. Çalışma kapsamında zooplankterlerin bollukları ve mevsimseldeğişimleri de incelenmiştir. Bu amaçla her iki derede de Temmuz 2006 ‐ Aralık 2007tarihleri arasında akıntı hızının yavaşladığı Haliç’e yaklaşık bir kilometre mesafedeAlibeyköy Deresi ve yaklaşık 250 metre mesafede Kağıthane Deresi’nde olmak üzerebirer istasyon seçilerek örnekler alınmıştır. Örneklemeler aylık periyotlar şeklindegerçekleştirilmiştir.Elde edilen sonuçlara göre, zooplanktonda, Alibeyköy Deresi’nde toplam 26,Kağıthane Deresi’nde toplam 29 tür tespit edilmiştir. Her iki derede de tatlı susistemlerinin kirlilik düzeyinin saptanmasında indikatör organizma olarak kullanılantatlı sulara özgü Rotifera grubu türleri baskın grup (sırasıyla; %56, %63.7) olaraktespit edilmiştir. Rotifera grubundan ötrofik suların indikatör türü olarak kabul edilenKeratella cochlearis baskın tür olarak belirlenmiştir (sırasıyla; %16.3, %14.9).Ölçülen su kalitesi sonuçlarına göre, her iki derenin de yoğun kirletici yüklerinemaruz bırakıldığı; bu yüzden organik madde yükünün çok yüksek, buna karşınçözünmüş oksijen değerlerinin ise yıl boyunca düşük olduğu belirlenmiştir. Dışarıdangelen bu organik yükün Haliç’de yapılacak iyileştirme çalışmalarında mutlaka dikkatealınması, aksi takdirde bu çalışmaların amacına ulaşmasının olanaksız olduğugörülmektedir.Anahtar Sözcükler: Haliç (İstanbul), Su kalitesi, Zooplankton, Keratella cochlearis,Alibeyköy Deresi, Kağıthane Deresi64


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSÜRDÜRÜLEBİLİR YERLEŞKE (ÜNİVERSİTE KAMPÜSÜ) YÖNETİMİKâmil B. VARINCAYıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Çevre Mühendisliği BölümÜ, 34220, Davutpaşa/ Esenler / İstanbulÜniversite yerleşkeleri üniversitenin büyüklüğüne göre çok değişik boyut veyoğunlukta olabilmektedir. Günümüzde yerleşkeler sadece salt eğitim‐öğretim yapılanyerler değil, kimi yerlerde şehrin dışında bir yaşam alanı olarak tasarlanmakta vegelişmektedir. Bu yaşam alanlarında insanların tüm ihtiyaçlarının giderilmesiamaçlanmaktadır. Bu sebeple yerleşkenin tasarımından, uygulaması ve işletilmesinekadar tüm aşamaları planlı ve programlı olmalıdır. Ayrıca üniversiteler topluma yolgöstericilik misyonlarını yerleşke yönetiminde de sürdürülebilirliği sağlayarakgöstermek zorundadırlar.Bir üniversite yerleşkesinde, yerleşke kurulurken enerji yönetimi (enerjininetkin kullanımı, alternatif ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, yeşil binauygulamaları, enerji kimlik sertifikasyonu vb), doğal kaynak yönetimi (su vb), atıkyönetimi (katı atıklar, atıksular, atık gazlar, tehlikeli atıklar, tıbbi atıklar, radyoaktifatıklar, geri dönüştürülebilir atıklar, hafriyat atıkları, atık yağlar vb), çevre yönetimi,kalite yönetimi, işçi sağlığı ve iş güvenliği konularının tümünde yönetimplanının/stratejisinin olması ve etkin bir şekilde işletilmesi gerekmektedir.Bu çalışmada, bir üniversite yerleşkesinin yönetiminin sürdürülebilirliğininsağlanması amacıyla kurması ve işletmesi gereken yönetim sistemleri derlenmiş, nasılbir strateji belirlenmesi gerektiği tartışılmış ve sonuçta üniversitelere sürdürülebiliryerleşke yönetimi için öneriler sunularak yol gösterilmeye çalışılmıştır.Anahtar Sözcükler: Üniversite, sürdürülebilirlik, enerji, su, doğal kaynaklar.65


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇEVRE SORUNLARI‐NÜFUS ARTIŞI İLİŞKİSİNİN İRDELENMESİKâmil B. VARINCAYıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü 34220, Davutpaşa/ Esenler / İstanbulÇevre sorunlarından bahsederken sebepler arasında nedense ilk akla gelen vesöylenegelen nüfus artışı kavramıdır. Bu söylem ile çevre sorunlarının en etkili vebüyük sebebinin nüfustaki artış olduğu belirtilmek istenir ve bu mutlak gerçek olaraksunulur. Bunun akabinde çevre sorunlarının çözümü için nüfus azaltıcı tedbirleringerekliliği vurgulanır. Nüfustaki artış olmasa tüm çevre sorunlarının çözüleceğivarsayılır. Bu tür söylemler sanki çevre sorunlarının sebeplerini ortaya koymaktan çokbir günah keçisi bulmak, suçu başkasına atmak veya hedef şaşırtma izlenimivermektedir. Bu çalışmada, salt nüfus artışının çevre sorunları üzerindeki etkisiaraştırılmaya çalışılarak çevre sorunları‐nüfus artışı ilişkisi irdelenmiş ve sonuçtaçevre sorunları açısından salt nüfus artışının etkisi ortaya konulmaya çalışılmıştır.Anahtar Sözcükler: Çevre sorunları, nüfus artışı66


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÜRETİCİLERİN BAKIŞ AÇISIYLA SU KAYNAKLARININ KORUNMASINDA SULAMABİRLİKLERİNİN ROLÜ (ÇANAKKALE İLİ ÖRNEĞİ)Harun HURMA 1, Erol ÖZKAN 2, Başak AYDIN 3 ve Erkan AKTAŞ 41Namık Kemal Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarım Ekonomisi Bölümü / Tekirdağ2Atatürk Toprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitüsü / Kırklareli3Atatürk Toprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitüsü / Kırklareli4Mersin Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiTarımsal amaçlı su kullanımı yeryüzündeki su kaynakları üzerindeki büyükbaskı oluşturmaktadır. Bu nedenle özellikle tarım kesiminde suyun etkin kullanımıbüyük önem taşımaktadır. Dünya’da ve Türkiye’de kıt kaynaklardan olan suyun etkinkullanımında su yönetiminin önemi herkesçe kabul görmektedir. Yirminci yüzyılın sonçeyreğinde su kaynaklarından en iyi şekilde yararlanmayı sağlamak amacıyla, ilgilikesimler yeni arayışlara yönelmişlerdir. Bu kapsamda su yönetiminin kamudankullanıcılara devri gündeme gelmiş ve sivil toplum örgütlerine veya üretici örgütlerinedevri gerçekleştirilmiştir. Bu gerekçelerle Türkiye’de de 1990’lardan itibaren sulamasuyunun yönetiminin sulama kooperatiflerine ve sulama birliklerine devredilmesisüreci başlamıştır.Araştırmanın materyalini Çanakkale ilinde bulunan Merkez Pınar SulamaBirliği, Bakacak Barajı Biga Ovası Sulama Birliği ve Bayramiç‐Ezine Ovaları SulamaBirliği sulama sahalarında yer alan köylerde bulunan üreticilerle yüzyüze yapılananketlerden elde edilen veriler oluşturmaktadır.Bu araştırmanın amacı, çok boyutlu ölçekleme analizi (MultidimensionalScaling) yardımıyla sulama birliklerine üye olan üreticilerin su kaynaklarınınkorunmasına yönelik algılarının belirlenmesidir. Bu bağlamda üreticiler, birliklerinçevreye olan katkılarını çok boyutlu uzayda konumlandırmışlardır.Çalışma ile üreticilerin su kaynaklarının ve çevrenin sürdürülebilir bir biçimdekorunmasına yönelik bilinçlerinin oluşmasında sulama birliklerinin etkin rol oynayıpoynamadıkları ortaya konulmuştur.Anahtar Sözcükler: Çok boyutlu ölçekleme, sulama birlikleri, algı düzeyi, çevrebilinci, sürdürülebilirlik67


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSULU ÇÖZELTİLERDEN MALAHİT YEŞİLİ’NİN UZAKLAŞTIRMA KOŞULLARININİNCELENMESİAhmet Selçuk SÜLKÜ ve Sevgi KOCAOBA1Yıldız Teknik Üniversitesi. <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fak. Kimya Bölümü, Esenler, İstanbulGünümüzde insan sağlığını etkileyen en önemli problemlerin başında çevrekirliliği yer almaktadır. Endüstriyel prosesler neticesinde oluşan kirleticiler dahakarmaşık hale gelmekte ve insan sağlığını tehdit etmektedir. Günümüz spesifikkirleticilerinden biri de sentetik boyar maddelerdir. Boyar maddeler, tekstilsektöründe yaygın olarak kullanılmakta ve düşük miktarlarda bile kullanımı renkliatıksu oluşturmaktadır. Boyar maddelerin, çevre üzerindeki olumsuz etkileriniengellemek için alıcı ortamlara deşarj edilmeden önce atıksulardan giderilmesigerekir. Boyar maddelerin giderilmesinde en yaygın kullanılan yöntem adsorpsiyonolup kullanımda düşük maliyetli adsorban arayışı ön plana çıkmaktadır.Bu çalışmada, Malahit yeşili boyar maddesinin bentonite ve sepiyolit killeri ileadsorpsiyonu kesikli sistemde incelenmiştir. Bu çalışmalarda temas süresi, adsorbanmiktarı, pH, başlangıç konsantrasyonu, sıcaklık gibi parametrelerin bu boyarmaddenin uzaklaştırılmasına etkisi araştırılmıştır. Konsantrasyon, pH ve adsorbanmiktarı gibi parametrelerin adsorpsiyona etkisi gözlemlenirken, sıcaklığın etkietmediği görülmüştür. Ayrıca sonuçlar Freundlich ve Langmuir izoterm modellerineuygulanmış ve her iki modele de uygunluğu gözlenmiştir.Anahtar sözcükler: Malahit yeşili, bentonit, sepiyolit, optimum koşullar, adsorpsiyonizotermleri68


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKIZILIRMAK DELTASI DOĞA OKULUNUN ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİN ÇEVRE İLEİLİŞKİN TUTUMLARINA KATKISIHatice Bozoğlu, Ali Kemal Ayan, İsmail Karakaya, Şafak Öztürk, Dursun Kurt ve ÖmerFaruk SönmezOndokuz Mayıs Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü, Atakum / SamsunOndokuz Mayıs Üniversitesi, TÜBİTAK Bölge ve Samsun Çevre ve OrmanMüdürlüğü ortaklığında yürütülen bu projede Türkiye’nin en önemli sulakalanlarından biri olan ve 3 farklı statü ile korunan Kızılırmak Deltasında, Doğa ve BilimOkulu adı altında yürütülmüştür. Bu projede gelecek nesillerimizi yetiştirecek gençöğretmen ve öğretim üyesi adayları olan üniversite öğrencileri hedef alınmıştır.Onbeşer günlük 2 farklı kamp döneminde 35 katılımcıya 5 kişilik proje ekibi ve 17hoca ve 12 rehber eşliğinde doğa, doğa koruma, ekoloji ve ekolojik yaşam felsefeleriana başlıklarında teorik ve uygulamalı eğitimler verilmiştir.Uygulanan programın katılan bireyler açısından etkili olup olmadığınıbelirlemek amacıyla “çevresel tutum ölçeği” ve neler kazandıklarını belirlemekamacıyla “özdeğerlendirme” gibi ölçme araçları uygulanmıştır. Her iki kampdöneminde kampa geldikleri ilk ve ayrılırken son gün yapılan testlere göre çevreseltutumlarının arttığı ve ikinci kamp döneminde bu artışın istatistiki olduğu tespitedilmiştir. Bu bilimsel değerlendirmenin yanı sıra, şehirleşme‐endüstrileşme gibiçeşitli nedenlerle doğadan uzaklaşan gençlerin ekoloji temelli bir yaklaşımlamesleklerini ve yaşamlarını sürdürebilmelerine katkı sağlamak için yerinde veuygulamalı doğa eğitimlerinin çok önemli olduğu sonucuna varılmıştır.Anahtar Sözcükler: Ekoloji, Özdeğerlendirme, Doğa, İnsan, Kızılırmak Deltası69


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleEFFECTS OF CADMIUM SUB‐LETHAL TOXICITY IN BROWN TROUT (salmo truttafario)ALAA HUSSAIN ALI AL‐HAMDANI 1 ., MUHAMMED ATAMANALP 2 ., HARUN ARSLAN 2and ESAT MAHMUT KOCAMAN 21Dep. Pathology &Poultry Diseases ,Vet .Med Unvi.Mosul, IRAQ2Faculty of Fisheries. Atatürk University. Erzurum. TURKEYCadmium is one of the deleterious heavy metal pollution because of it is nondegradable,cumulative character and its environmental pollutant level is increasewith the continued increase of worldwide indoctrination . The aim of this study is toattempt the pathological (gross and histopathology) effect and the hematological effectof sublethal of cadmium in brown trout (salmo trutta fario )as chronic toxicity Twoconcentration have been used (0.022mg/L ,0.043mg/L) which are 10% and 20% of24hr LDC50 , the observation have been done for 10 days, 20 days after exposure .Theresults reveled paleness and increase mucous material of gills and paleness with pagesof hemorrhage in liver ,congested kidney and congestion of brain blood vessels .Thehistopathological lesions includes hyperplasia of secondary lamella with adhesion anddegenerative vaculation of hepatocytes with necrosis of other hepatocytes andcongestion of sinusoids' and hemorrhage within hepatic tissue with hypertrophy ofbile duct epithelial cells , kidney lesions includes degenerative vaculation of epithelialcell renal tubules and protienious material in some tubules with hemorrhage in renaltissue ,in the brain there was vaculation and congestion of small blood vessels .All thepathological changes have been seen in the two concentrations and in the two periodsbut they were very obvious in 20 days .the hematological parameters (HB, RBC, PCVand Lymphocytes percentage) show significant difference at P< 0.05 between thecontrol group and the two concentrations and between the 0.022mg/l and 0.043 mg/land between the10 days of exposure and 20 days in parameters except thelymphocytes percentage.70


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleCassida rubiginosa Müeller (COLEOPTERA, CHRYSOMELIDAE)’NIN YABANCI OTOnopordum SP. ÜZERİNDE BAZI BİYOLOJİK PARAMETRELERİNİNARAŞTIRILMASIDavut EFEBingöl Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, BİNGÖLBilinçsiz kimyasal savaşın yarattığı olumsuz sorunların giderek belirgin birşekilde anlaşılması, bu sorunları en aza indirmek veya tamamen ortadan kaldırmakamacıyla alternatif savaş programı olarak entegre savaşın uygulaması, bir çok ülkedebitki koruma stratejisi olarak benimsenmekte ve başarılı bir şekilde uygulanmaktadır.Entegre savaş temelinde, özellikle biyolojik savaşın günümüzde zararlılara karşıbaşarılı bir şekilde uygulanmaktadır. Yabancı otlara karşı savaşta ise biyolojikmücadele etmenlerinden yararlanma giderek yaygınlaşmaktadır.Bu çalışmada çayır mera ‐ tarım alanlarında sorun olan yabancı ot Onopordumsp. Üzerinde beslenen C. rubiginosa’nın ergin öncesi dönemlerinin gelişmedurumlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Bunun için Onopordum sp. Bitkisi veüzerinde beslenen C.rubiginosa ergin dişi bireyleri doğadan toplanmış ve laboratuarortamında üretilmiştir. Denemelerde uzunluğu 12 cm genişliği 8 cm yüksekliği 7 cm veüzeri sık dokunmuş naylon tülle çevrili şeffaf plastik kavanozlar kullanılmıştır.Denemeler 25±1 °C sıcaklık, %65±5 orantılı nem ve uzun gün aydınlatmalı (günlük 16saat, 4000 lux) aydınlatma koşullarda iklim oda ve dolaplarında gerçekleştirilmiştir.Yapılan çalışmalar sonucu C.rubiginosa’nın yumurta açılma süresi, I, II, III, IV, Vlarva gelişme dönemleri, prepupa, pupa ve toplam ergin öncesi gelişme dnemlerisürleri sırasıyla , 6.54±0.10, 2.49±0.14, 2.88 ±0.17, 2.81±0.12, 4.32±0.27, 5.42±0.28,1.95 ±0.13, 6.38±0.26 ve 32.78±0.78 gün olarak belirlenmiþtir. Doğada yapılançalşmalarda Onopordum sp. Bitkisinin çıkışıyla birlikte C.rubiginosa ergin bireyleri degörülmeye başlamış ve Onopordum sp.’nin fide dönemine ağır zararlar verdiğigözlenmiştir.C.rubiginosa bir tarım zararlısı olmasına karşın amaca–kullanıma göredeğişiklik göstermektedir. Çayır mera ve özellikle organik‐ tarım alanlarında sorunolan Onopordum sp yabancı ot bitkisine karşı C.rubiginosa ile biyolojik savaşyapılabileceği düşünülmektedir.Anahtar sözcükler: Cassida rubiginosa, Onopordum sp., Biyolojik savaş, Gelişmesüreleri71


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleIŞIKLI GÖLÜ, GÖKGÖL VE YAKIN ÇEVRESİNİN (DENİZLİ‐AFYONKARAHİSAR)KUŞLARIMerve TEPE ve Raşit URHANPamukkale Üniversitesi <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Kınıklı/DENİZLİIşıklı Gölü, Gökgöl ve yakın çevresinde (Afyonkarahisar‐Denizli)gerçekleştirilen bu çalışmada, bölgede yaşayan, üreyen ve bölgeyi göç esnasındakullanan kuş türlerinin tespit edilmesi, türlerin mevsimsel populasyonbüyüklüklerinin ve alana ilişkin sorunların belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla,Ocak 2010‐ Mayıs 2011 tarihleri arasında göller ve çevresinde belirlenen 12istasyonda transekt, nokta sayımı ve rastgele gözlem metotları kullanılarak sayımlarve tür tespitleri yapılmıştır. Tür tespitlerinin belirlenmesinde ölü bireyler vepeletlerden (kusmuk) de yararlanılmıştır. Çalışma alanında, 16 takımdan 52 familyayaait 217 tür tespit edilmiştir. Bunlardan en az 76 tanesinin bölgede doğal olarak ürediğibelirlenmiştir. Ayrıca bölge IUCN (Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği)kriterlerine göre 3 hassas (Vulnerable), 4 tehlikeye yakın (Near Threatened), 1tehlikede (Endangered) tür barındırmaktadır. Bunlardan Pelecanus crispus, Falconaumanni ve Aquila clanga hassas, Aythya nyroca, Aegypius monachus, Falcovespertinus ve Coracias garrulus tehlikeye yakın, Neophron percnopterus isetehlikededir. Bölgenin yaz ve kış göçmenleri tarafından yoğun olarak kullanıldığıbelirlenmiştir. Buna ilaveten, araştırma bölgesinde aşırı avlanma ve habitattahriplerinden dolayı türlerin yaşam alanları giderek daralmakta hatta yok olmakta,bu nedenle biyoçeşitliliğin önemi ve korunması hakkında yöre halkına bilgilendirmeçalışmalarının yapılmasının gerekliliği vurgulanmıştır. Çalışmada türlerin mevsimseldağılımı ve bollukları tartışılmıştır.Anahtar sözcükler: Işıklı Gölü, Gökgöl, Ornitofauna, Biyoçeşitlilik, Denizli,Afyonkarahisar, Türkiye72


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇEVRE BİLİNCİ ve KAMUOYU OLUŞMASINDA FOTOĞRAFIN ÖNEMİBirsel MATARAUluslararası Kıbrıs Ünv.İletişim Fakültesi‐Radyo TV Bölümü‐Lefkoşa/KKTCDünyanın görsel kaydı, fotoğrafın dünyaya tanıtılması ile birlikte son derecehızlı başlamış ve pek çok fotoğrafçının, insan‐doğa, insan‐toplum, insan‐kent, insanendüstri,endüstri‐çevre v.b. insan ve yaşama dair irdelediği görsel kanıtları, çağınınsorunlarına tanıklık etmenin yanısıra bu sorunları yansıtmak, haberdar etmek, çözümyollarını aramak, bilinçlendirilmek ve sorunlara karşı farkındalık yaratarak ,kamuoyuoluşturmak gibi önemli bir misyon yüklenmiştir.Sanatsal bir dışavurum, güçlü görsel bir iletişim aracı olarak fotoğraf, çevresorunlarına dikkati çekmek, toplumu çevre sorunlarına karşı bilgilendirmek, kamuoyufarkındalığını arttırmak v.b. konularda çevre iletişiminin en önemli bir aracı olarakyer almaktadır.Bildiri kapsamında; çevre sorunları, doğal felaketler, endüstriyel alanlar, çevresağlığı, küresel ısınma, katledilen doğa görünümleri, toplu konut alanları, gökdelenler,çarpık yapılaşmanın paradoksal görüntüleri ve benzeri konular; çevrebilimçalışmaları kapsamında oluşturulan fotografik projeler, fotoğraf ajansları, belgeselfotoğrafçılar ve bağımsız fotoğraf sanatçılarının vizyonlarında irdelenecektir.Anahtar Sözcükler: Fotoğraf, Ekoloji, Toplum, Bellek, Bilinç, Kent, Vizyon73


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTALIŞ’IN BİTKİ ÇEŞİTLİLİĞİVagif ATAMOV 1 ve Musa CABBAROV 2 , Senuber ASLANOVA 21Rize Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 53100,Rize2Bakü Devlet Üniversitesi, Biyoloji Fakültesi, Bakü‐AZERBAYCANTalış bölgesinde; Orman, Çalı, Bozkır, Frigana ve Skelet yamaçların bitkibirlikleri yaygındır. Bölgede ormanlar deniz seviyesinden başlayarak 1600‐1700 m,bazen de 1800 m yüksekliklere kadar çıkar. Bundan sonra bozkır ve frigana tiplivejetasyon hakimdir.Düzen kesimlerdeki ormanlarda Parrotia persica, Quercus castaneifolia,Carpinus caucasica, Zelcova carpinifolia, bataklık yerlerdeki ormanlarda ise‐ Alnusbarbata, Carex remota, Cardamine tenera, Lucopus europaeus, vs.gibi enli yapraklıhirkanus kökenli ağaçlar yaygındır.Orta dağ kuşağı ormanlarının terkibinde ise; Quercus castaneifolia, Fagusorientalis, Taxus baccata, Carpinus betulus, Zelcova carpinifolia, otsu bitkilerden iseJuncus, Carex, Mentha, Brachypodium, Orobus, Solanum, Festuca, Bromus, Onobrychis,Asplenium vs. cinslere ait olan bitki türleri yaygındır. Bu kuşakta güney bakarlıyamaçlarda Parrotia persica, kuzey bakarlı yamaçlarda ise yaygın bir şekilde Fagusorientalis türüne rastlanılmaktadır. Kuzey bakarlı yamaçlarda ağaçların üzerindesarılmış olan Hedera pastuchowii, orman altı katta ise Ilex, Donae, Mespilus, Crataegusgibi çalı gövdeli bitkilere rastlanılmaktadır. Bunun dışında Sorbus torminalis, Prunusdomestica, Prunus caspica, Prunus spinosa, Cydonia oblonga, Pyrus hyrcana,Pyrussalisifolia var. latifolia, Pyrus medvedevi, Rosa canina var.didoensis, Rosa prilipkoana,Rubu scaucasicus, Rubus hyrcanus, vs. türler yaygındır. Taxus baccata ile birlikteburada Carpinus schuschaensis ve Lonicera iberica otsu gövdeli bitkilerden ise 32 türerastlanmıştır.Yukarı dağ kuşağı ormanlarında; Quercus macranthera, Carpinus orientalis,Quercus castenifolia, Fraxinus exselsior, Acer velutinum, Ilex hyrcana, Mespilusgermanica, Crataegus monogyna, Euonymus latifolius, vs., gibi türlererastlanılmaktadır. Yüksek dağ kesimlerinde ise Astragalus aureus, A.microcephalus, A.strictifolius, Acantholimon hohenaceri , Onobrychis cornuta, Festuca valesiaca, F.ovinaStipa capillata türlerin dominantlığı ile oluşmuş bitki birlikleri yer almaktadır.74


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleAYDIN İLİNDE BULUNAN BAZI ANTİK KENTLERİN BİRYOFİT (KARAYOSUNLARI,CİĞEROTLARI VE BOYNUZLU CİĞEROTLARI) FLORASIMesut KIRMACI, Gözde ASLAN, Emre AGCAGİLAdnan Menderes Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü 09100Kepez/AYDIN2010‐2011 yılları arasında gerçekleştirdiğimiz arazi çalışmaları sonucundatoplamış olduğumuz 300 zarf biryofit örneğinin teşhisleri sonucunda 19’u ciğerotu ve80’i karayosunu olmak üzere toplam 99 biryofit taksonu belirlenmiştir.Araştırma alanımızdan elde edilen bulgular, Ciğerotları içinde ise, Ricciaceaefamilyasının tek cinse ait 5 türle en kalabalık familya olduğunu ortaya koymuştur. Bufamilyayı 4 türle Aytoniaceae, 3 türle Sphaerocarpaceae ve 2 türle temsil edilenCodoniaceae familyaları izlemektedir. Toplam 5 familya ise tek cins ve tek türle temsiledilmektedir. Pottiaceae, Brachytheciaceae, Orthotrichaceae, Bryaceae, Grimmiaceae,ve Funariaceae karayosunları içerisinde en kalabalık familyalardır. Anılan bufamilyalar toplam 64 taksonla araştırma alanımızda bulunan karayosunların % 80’inioluşturmaktadır. Pottiaceae 16 cinse ait 36 taksonla en kalabalık familya olarak dikkatiçekerken, 5 cinse ait 7 taksonla Brachytheciaceae, 2 cinse ait 6 taksonla Bryaceae, 1cinse ait 6 taksonla Orthotrichaceae, 1 cinse ait 5 taksonla Grimmiaceae ve 2 cinse ait 4taksonla Funariaceae en kalabalık takson içeren diğer familyalardır.Aydın ili, konum olarak oldukça stratejik bir noktada bulunması itibariyledeğişik milletlerin egemenliği altında kalmıştır. Bu geçmişi Aydın iline arkeolojikzenginliklerin miras kalmasına olanak sağlanmıştır. Süksasyonun ilk basamaklarındabulunan bryofitler likenlerden sonra ortama gelerek toprak oluşumuna katkısağlamaktadırlar. Bu dinamikler de doğal olarak arkeolojik yapılara zarar vermektedir.Anahtar Sözcükler: Aydın, Arkeoljik alanlar, Biryofit, Flora, Süksasyon75


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÜÇ FARKLI HERBİSİTİN, SUCUL SİYANOBAKTERİ İZOLATLARI ÜZERİNETOKSİSİTE ETKİSİHale KÖKSOY 1 ve Belma ASLIM 21Selçuk Üniversitesi, Selçuklu Tıp Fakültesi, Tıbbi Biyoloji ABD., KONYA2Gazi Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji ABD., ANKARAYabani ot öldürücü olarak, 2,4‐D (2,4‐diklorofenoksiasetik asit), Trifluralin veLinuron herbisitleri; ülkemizde yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu herbisitlerleyapılan deneyler sonucunda, 10 tane izole sucul siyanobakteri’nin farklıkonsantrasyonlardaki (2,4‐D ve Trifluralin için 50‐200 mg/l; Linuron için 0,05‐1mg/l) büyümeleri ve bu herbisitlerin siyanobakteri populasyonu üzerine toksikliketkileri araştırılmıştır. Etkin konsantrasyon değerleri (EC10;50), SPSS istatistik paketprogramı yardımıyla hesaplanılmıştır.Deneyler 15 gün ışığa maruz bırakılan siyanobakterilerle, otomatikçalkalayıcıda sürdürülmüş ve her üç günde bir spektrofotometrik ölçüm yapılmıştır.2,4‐D herbisiti için 15. gün EC10 değeri 43,8‐166,7 mg/l (H4 Chroococcus sp. ve H6Synechocystis sp.) aralığında, Trifluralin için EC10 değeri 3,32‐165,4 mg/l (H4Chroococcus sp. ve S41 Synechococcus sp.) aralığında ve Linuron için ise EC10 değeri0,0001‐0,044 mg/l (S41 Synechococcus sp. ve H4 Chroococcus sp.) aralığında çıkmıştır.EC10 değerine göre H4 (Mogan Gölü) ve H6 (Kızılırmak Nehri) siyanobakterileri kendiherbisit konsantrasyon ortamlarına en dirençlidir. 2,4‐D herbisiti için 15. gün EC50değeri 81,3‐747,8 mg/l (H4 Chroococcus sp. ve H6 Synechocystis sp.) aralığında,Trifluralin için EC50 değeri 169,3‐882 mg/l (S63 Synechocystis sp. ve H6 Synechocystissp.) aralığında ve Linuron için ise EC50 değeri 0,0022‐0,71 mg/l (S24 Synechococcus sp.ve H6 Synechocystis sp.) aralığında çıkmıştır. EC50 değerine göre ise, H6 kodlusiyanobakteri her üç herbisitin konsantrasyon ortamlarına en dirençlidir.Anahtar Sözcükler: Herbisit, 2,4‐D, Trifluralin, Linuron, Toksisite ve Siyanobakteri76


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleESKİŞEHİR YAZILIKAYA VE ÇEVRESİNDE BOTANİK TURİZMİ ÖNERİSİBurçin ÇINGAY 1 , Ebru ATAŞLAR 2 ve Onur KOYUNCU 21Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi, İstanbul2Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakütesi, Biyoloji Bölümü, EskişehirYazılıkaya ve çevresi, insanlık tarihinin önemli uygarlıklarının filizlendiğiAnadolu’da yer alan eşsiz merkezlerinden biridir. Hititler, Frigler, Bizanslılar veOsmanlılara ev sahipliği yapmış olan Yazılıkaya günümüzde Frig uyarlığının eşsizsanat eserleri ile iç içedir. Bu alan adeta bir açık hava müzesi niteliğindedir. Yazılıkayave çevresinin tarihi ve kültürel önemi, M.Ö. VII. yüzyılda kurulan Yazlıkaya‐Midasşehrinden kaynaklanmaktadır. Bu şehirde, Frig döneminin önemli bir eseri olan MidasAnıtı (Büyük Anıt) göze çarpmaktadır.Yazılıkaya ve çevresinden bitki örnekleri toplamak ve floristik incelemelerdebulunmak için 2009 ve 2010 yıllarının farklı aylarında, 24 kez arazi çalışmasıyapılmıştır. B3 karesi içerisinde bulunan araştırma alanından 1130 otsu ve odunsubitki örneği toplanmıştır. Bitki örneklerinin teşhisi sonucunda, 68 familya, 262 cins ve478 takson tespit edilmiştir. Çalışma alanında belirlenen taksonların 70’i endemikolup, endemizm oranı % 12.34’dır. Taksonların fitocoğrafik bölgelere göre dağılımlarıve oranları ise; % 11.72’si İran‐Turan (56 takson), % 10.4’ü Akdeniz (48 takson), %4.4’ü Avrupa‐Sibirya (21 takson), % 0.87’si Öksin (4 takson) ve % 72.59’u genişyayılışlı veya fitocoğrafik bölgesi bilinmeyen (347 takson)’dır.Yazılıkaya ve çevresi, tarihi dokusuyla yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekenbir alandır. Bu çalışma sayesinde, bölgenin bitki çeşitliği belirlenmiş ve yerel halklabirlikte bölgede botanik turizmi yapılabileceği önerisi getirilmiştir.Anahtar Sözcükler: Yazılıkaya, Flora, Botanik Turizmi77


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBASIC YELLOW 2, BASIC GREEN 4 VE REACTIVE ORANGE 113 BOYARMADDELERİNİN BİYOSORPSİYONU: OPTİMİZASYON VE YÜZEY İLİŞKİLERİEmine YALÇIN, Kültiğin ÇAVUŞOĞLU ve Figen ÇİÇEKGiresun Universitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, GiresunBu çalışmada Basic Yellow 2, Basic Green 4 ve Reactive Orange 113 boyarmaddelerinin doğal ve işlem görmüş Phanerochaeta chrysosporium biyoması ilegiderimi çalışılmıştır. Biyomas modifikasyonu 30 dakika ve 121 o C’de otoklavlamaişlemi ile gerçekleştirilmiştir. Boya giderimi üzerine pH, başlangıç boyakonsantrasyonu ve biyomass dozunun etkileri de incelenmiştir. Basic Yellow 2,Reactive Orange 113 ve Basic Green 4 boyar maddelerinin maksimum giderimi pH 4.0’te elde edilmiştir. Elde edilen adsorpsiyon kapasiteleri sırası ile 23.1, 26.3 ve 18.7mg/g olarak bulunmuştur. Modifikasyon işlemi sonunda adsorpsiyon kapasitelerininilgili boyalar için sırasıyla 1.34, 1.38 ve 1.23 kat arttığı gözlenmiştir. Phanerochaetachrysosporium yüzey polaritesi ve biyosorpsiyon ilişkileri temas açısı ölçümleri ilebelirlenmiştir. Ölçümler sonrasında en yüksek temas açısının su ile elde edildiği vemodifikasyon işleminin yüzey polaritesini önemli ölçüde değiştirdiği belirlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Biyosorpsiyon, Phanerochaeta chrysosporium, Basic Yellow 2,Basic Green 4, Reactive Orange 11378


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleDOĞU ANADOLU BÖLGESİ YERLİ KOYUN POPÜLASYONLARININ EKOLOJİK MERAKOŞULLARI ÜREME PERFORMANSLARIKadir KIRKYüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü pk:65080 – VANDoğu Anadolu Bölgesi ekolojik koşullarında koyun yetiştiriciliği, %81.8’ likoran ile bölge hayvansal üretimi içinde en yüksek paya sahiptir. Bölge koyunpopülasyonları, Morkaraman, Akkaraman, Norduz, Karakaş, İvesi ile birlikte, mevcutırkların kontrolsüz melezlerinden oluşmaktadır. Popülasyonların, döl verimperformansı ortalamaları, aynı ırkların farklı bölge popülasyon ortalamalarından%16.0‐23.0 daha düşüktür. Bununla birlikte, popülasyondaki erkek ve dişilerindamızlıkta ilk kullanma yaşları, diğer bölgelerdeki aynı ırk ve farklı popülasyonlardan3‐4 ay daha geç olup, 19‐23 ay’a ulaşmaktadır. Doğu Anadolu Bölgesi ekolojikkoşullarında 95‐125 günlük koç katımı dönemi süresince, koyun popülasyonlarındakierkek ve dişi bireylerin üreme performansları sırası ile; erkek dişi oranı 1:19‐27 baş,birim koçtan elde edilen gebe sayısı14‐21 baş, gebelik oranı %73.7‐77.7, doğurankoyun sayısı 11‐18 baş, döl verim oranı %57.9‐66.7, kısır koyun sayısı 8‐9 baş, kısırlıkoranı %42.1‐33.3, doğum sütten kesim arası kuzu kaybı ve oranı 2‐3 baş, %18.2‐16.7olarak belirlenmiştir. Bu saha envanter çalışmasında izlendiği gibi, Doğu AnadoluBölgesi ekolojik koşullarında yetiştirilen koyun popülasyonlarının üremeperformanslarının, genetik ve çevresel faktörlerin etkisi ile bugünkü düzeye ulaştığıbelirlenmiştir. Bu nedenle bölge koyunculuğunun geliştirilmesi, mevcut ekolojikkoşullardan sürdürülebilir ekonomik düzeyde yararlanmanın arttırılması, ekolojikkoyun yetiştiriciliğinin geliştirilmesi için; popülasyonların üreme performanslarınıarttırmaya ilişkin genetik ve çevresel iyileştirmelerin, bölgesel kalkınma projeleriboyutunda, bilimsel ve teknik düzeyde ele alınarak, saha koşullarında uygulamayakonulması, Türkiye koyun yetiştiriciliğinin geleceği için ihtiyaç haline gelmiştir.Anahtar sözcükler: Doğu Anadolu Bölgesi, Ekoloji, Koyun, Üreme Performansı79


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇİMENTO FABRİKASI ÇEVRESİNDE YETİŞTİRİCİLİĞİ YAPILAN TARIMSAL VEHAYVANSAL ÜRÜNLERDEKİ OLASI AĞIR METAL KIRLİLİKLERİ VE KALINTIDÜZEYLERİİ.Erbil ERSOY 1 , Kemal ÇELİK 1 ve A. UZATICI 21Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi‐ Ziraat Fakültesi, Zootekni Bölümü/ Çanakkale2Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi BMYO/ ÇanakkaleAraştırma, hava kirliliğine etkisi tartışılan çimento fabrikalarının kanatlıhayvan ürünlerindeki olası ağır metal kirliliklerini araştırmak amacıyla yürütülmüştür.Çanakkale ili Mahmudiye beldesi ve belirlenen çevre köylerinde gerçekleştirilençalışmada, fabrika çevresinde bulunan ve önceden belirlenmiş köylerden o yöre deyetiştirilen dane yemlerle beslenen (ekstansif) kanatlı hayvanlara ait (tavuk) doku veürün örnekleri toplanmıştır. Örnekleri oluşturan hayvanların kesim çağına kadarkicanlı ağırlıkları bireysel olarak takip edilmiş ve uygun aralıklarla saptanmıştır. Dokuve ürünlerdeki ağır metal kirlilikleri ICP‐AES aygıtıyla saptanmış göğüs, but, karaciğeriçin Pb, Cd, Cu, Cr, Mo, Cove Ni ölçümleri yapılmıştır. İki yıl süreyle gerçekleştirilençalışmada, gruplar düzeyinde farklılıkların belirlenmesinde Tukey çoklu karşılaştırmatesti kullanılmıştır. Bulguların değerlendirilmesinde, ölçümlü varyans analizitekniğinden yararlanılmış (repeated measurement) ve test sonuçları tüm ağır metalleriçin organ x lokasyon interaksiyon etkisinin önemli olduğu saptanmıştır (P=0,00).Anahtar Sözcükler: Ağır metal, Tavuk, Çimento sanayi80


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleMAĞARA EKOSİSTEMİİrfan ALBAYRAKKırıkkale Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü,71450, Kırıkkale,TÜRKİYEBu araştırma 1974 ila 2011 yıllarında Türkiye’deki mağaraların bazı abiyotik vebiyotik değerlerinin analizine dayanmaktadır. Yarasalar mağaraların dominanttürlerinden olup yarasa gübresinin gelişi güzel kullanılması hem mağara ekosisteminibozmakta hem de bazı hastalıkların yayılmasına sebebiyet vermektedir. Karasal vesucul ekosistemlerin bir parçası olan mağara ekosisteminin korunması için ulusal veuluslar arası mevzuatların dikkate alınması gerekmektedir. Bugüne kadar Türkiye’denkaydı verilen biri meyve diğerleri böcekçi 36 yarasa türünün büyük çoğunluğumağaralarda yaşamaktadır. Çeşitli amaçlarla mağaraların işgal edilmesi, kullanılması,ortadan kaldırılması ve denetimsiz bırakılması mağara ekosistemine zararvermektedir. Tüm mağara canlılarını inceleyen biyospeleoloji karanlığa uyumgösteren birçok omurgasız ve omurgalı türlerini konu almaktadır. Mağaraların biyotikelemanları kadar abiyotik elemanlarının da incelenerek sürekli bilimsel denetime tabitutulması zorunlu hale gelmiştir. Biyolojik çeşitliliğin sürdürülebilir kılınmasıhabitatların korunması ile mümkün olmaktadır. Mağara canlılarının zoocoğrafik,ekolojik, biyolojik ve taksonomik özelliklerinin belirlenmesine yönelik araştırmalaradaha fazla ihtiyaç duyulmaktadır.Anahtar sözcükler: Mağara, Ekosistem, Yarasa, Habitatın korunması, Türkiye81


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleAVİ‐FAUNA TÜR ZENGİNLİĞİNİN UZAKTAN ALGILAMA VE COĞRAFİ BİLGİSİSTEMLERİ YARDIMIYLA KONUMSAL OLARAK MODELLENEMESİ: SEYHANHAVZASI ÖRNEĞİMehmet Akif ERDOGAN 1 ve Süha BERBEROĞLU 21İTÜ, Mimarlık Fak., Peyzaj Mimarlığı Böl., Taksim/İstanbul ,2ÇÜ, Ziraat Fakültesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü, Sarıçam/AdanaFiziksel alan kullanım ve planlanmasında ekolojik olguların yeteri kadardikkate alınmaması çevre sorunları olarak kendini göstermektedir. Ekolojik yapının dafiziksel planlarda yer bulmasını sağlanmak, ekolojik yapıyı ifade eden bileşenlerinkonumsal olarak analizi ve haritalanmasıyla daha mümkün olacaktır. Böylelikle enönemli ekolojik bileşenlerinden biri olan biyo‐çeşitliliğin fiziksel planlamalarda gözönüne alınması optimum alan kullanımı için büyük kazanımlar sağlayacaktır. Biyoçeşitliliğinkonumsal olarak tespiti, yoğun arazi çalışması içermesi yönündenekonomik ve zamansal anlamda büyük yükler getirmektedir. Fakat avi‐faunanın, biyoçeşitliliğiifade etmede önemli indikatörlerinden biri olduğu yapılan bir çok çalışmaylaortaya konulmuştur. Avi‐faunanın konumsal olarak belirlenmesi, gelişen UzaktanAlgılama ve Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) yardımıyla çok daha ekonomik ve etkin birşekilde yapılabilir olmuştur. İnternetin yaygınlaşması ile de kuş gözlem faaliyetlerininveri tabanları kapsamında paylaşımı mümkün olmuştur.Dört önemli sulak alanı kapsayan Çukurova Deltası'nı büyük bir bölümünüiçeren Seyhan Havzası, Türkiye üzerinden geçen Batı Palearktik'in en önemli iki kuşgöç yolunun kesişiminde bulunması nedeniyle avi‐fauna adına ülkemizde büyüköneme sahip bölgelerin başında gelmektedir. Tüm bunlar doğrultusunda avifaunaçeşitliliği fiziksel ve antropojenik etkiler doğrultusunda, Seyhan Havzası dahilindekiKuşbank veri tabanı kayıtları Uzaktan Algılama ve CBS yardımıyla, uygun istatistikselyaklaşım ve modelleme yöntemleri kullanılarak modellenecektir. Böylelikle tüm havzayüzeyi için üretilecek konumsal tür zenginlik değerleri aracılığıyla alandaki biyoçeşitliliğinifade edilebilirliliği test edilecektir.Anahtar Sözcükler: Biyo‐çeşitilik, Avi‐fauna, Tür Zenginliği, Uzaktan Algılama, CoğrafiBilgi Sistemleri, Konumsal Modelleme82


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleASİ (ORONTES) NEHRİ KENARINDA YETİŞEN BAZI AROMATİK BİTKİLERDE AĞIRMETAL BİRİKİMİ, FENOLİK BİLEŞİK VE PROLİN İÇERİĞİ ÜZERİNE BİR ÇALIŞMAHasan Göksel Özdilek 1 , Nuray Ergün 2 ve Mustafa Kemal Sangün 31Çanakkale Onsekizmart Üniversitesi, Mühendislik‐Mimarlık Fak, Çevre Müh. Çanakkale.2Mustafa Kemal Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fak., Biyoloji Bölümü, Antakya‐Hatay‐Türkiye3Mustafa Kemal Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fak, Kimya Bölümü, Antakya‐Hatay‐ TürkiyeBu çalışmada Hatay’da Asi Nehri kenarında bulunan alanlarda yetiştirilenmaydanoz (Petroselinum crispum), nane (Mentha piperita), yeşil sarımsak (Alliumsativum) ve yeşil soğan (Allium fistulosum), gibi aromatik bitki türlerine nehir suyununetkileri incelenmiştir. Atık suyun kirliliğinin var olup olmadığı veya yukarı ve aşağı suakıntılarının seyreltmesiyle oluşan kirliliği görmek için nehir boyunca Hatay’da(Nehrin Türkiye’deki bölümünde) toplam 11 nokta seçilmiştir. Maydanoz ve yeşilsarımsakta fenolik bileşik ve prolin miktarının yüksek olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca,diğer bitkilerle mukayese edildiğinde maydanozda yüksek miktarda kobalt, krom,bakır, demir, mangan ve vanadyum belirlenmiştir. Maydanoz, bölgede çok fazlacaüretilen ve tüketilen bir bitki olduğu için sonuçlar bölgedeki insanların sağlığıaçısından önemli bir yer teşkil etmektedir.Anahtar sözcükler: Asi Nehri, aromatik bitkiler, ağır metal birikimi, fenolikbileşikler, prolin83


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleLemna minor L.: KURŞUN VE KADMİYUM İÇEREN SULARDA BÜYÜME HIZININZAMANLA DEĞİŞİMİ VE METAL AKÜMÜLASYONUYağmur UYSAL 1 ve Fadime TANER 21Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi, ÇevreMühendisliği Bölümü, 46100, Kahramanmaraş2Mersin Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, MersinSu mercimeği Lemna minor L.’ün değişen konsantrasyonlarda Pb(II) (0,1‐100mg/L) ve Cd(II) (0,05‐20 mg/L) iyonlarını içeren kültür ortamında veya atıksulardabüyüme hızının zamanla değişimini ve aynı koşullar altında L. minor’ün sudan Pb veCd iyonlarını akümüle etme potansiyelini belirlemek üzere çalışmalar yürütülmüştür.Bu amaçla, sentetik olarak hazırlanan bitki kültür ortamına her bir test kabında eşitmiktarda olmak üzere canlı ve sağlıklı görünen 40 frond aşılanmış, bitkilerin 168 h’liktest periyodu süresince büyüme hızlarındaki değişim tespit edilmiştir. Frond sayısınınzamana bağlı değişimine dayanarak büyüme hız kinetiğinin 1. derece reaksiyonkinetiğine uyduğu kanıtlanmış ve büyüme hız katsayıları hesaplanarak (k ‐1 ) zamanlave ortamdaki metal iyonu derişimine bağlı değişimi belirlenmiştir. Aynı zamanda Pbve Cd iyonlarını içeren kültür ortamında ağır metallerin bitkinin birim alandakibiyokütle miktarına etkisini tespit etmek amacıyle deneyler yapılarak, birim alandaelde edilen kuru biyokütle miktarları tespit edilmiştir. Alıkonma süresi sonunda kültürortamından toplanan bitkilerde birim kütledeki ağır metal içeriği tespit edilerek,bitkinin kültür ortamındaki Pb ve Cd iyonlarını maksimum akümülasyon potansiyelisaptanmıştır.Anahtar Sözcükler: Lemna minor, Kurşun, Kadmiyum, Büyüme Hızı, MetalAkümülasyonu84


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKONYA’DA (TÜRKİYE) GIDA OLARAK KULLANILAN ZEHİRLİ BİR BAKLAGİL OLANTERMİYE’NİN [Lupinus albus L. subsp. albus (FABACEAE)] GELENEKSELMETOTLARLA ZEHİRİNDEN ARINDIRILMASIOsman TUGAY, Füsun ERTUĞ, Deniz ULUKUŞ ve Betül UYARSelçuk Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Selçuklu / KonyaKonya’nın Doğanhisar, Ilgın, Seydişehir ve Beyşehir ilçeleri çevresinde tarımıyapılan zehirli bir bitki olarak Termiye “Lupinus albus L. subsp. albus” tohumu özelliklekış ve bahar aylarında gıda olarak tüketilmektedir. Yapısında bulunan bazı alkoloidlerisebebiyle zehirli olan bu bitkinin tohumları bazı işlemlerden geçirildikten sonrazehirinden arındırılmaktadır. Bu işlemler için Konya merkezde daha yeni metotlarkullanılırken, Doğanhisar Deştiğin’de geleneksel metotlar kullanılarak önce belli birsüre su içerisinde bekletilen tohumlar kazanlar içerisinde kaynatılır ve çuvallariçerisine alınarak birkaç gün derede bekletildikten sonra tüketime hazır halegetirilmektedir. Önceleri daha çok kaynatılan tohumlar değirmende öğütülerek hayvanyemine karıştırılmak için yetiştirilen bu bitki son yıllarda gıda olarak tüketilmekteolup ekonomik bir değere sahip olmuştur. Gıda olarak tüketiminin yanı sıra verilenbilgilere göre Konya bölgesinde tıbbi olarak şeker hastalarına iyi geldiğisöylenmektedir. Ayrıca termiyenin kaynatıldıktan sonraki acı suyu bazı derihastalıkları üzerine sürülerek kullanılmaktadır. Bu araştırmada bitkinin yetiştirilmesive hasatından sonra tohumların gıda olarak tüketilinceye kadar olan süreci kaynakkişilere dayanılarak ortaya çıkarılmıştır.Anahtar sözcükler: Termiye, Lupinus, Konya, Türkiye85


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKIZILÇAM (Pinus brutia Ten) ORMAN EKOSİSTEMLERİNİN İKLİM DEĞİŞİMİNEKALITSAL ADAPTASYONU; BİR HİPOTEZTuncay NEYİŞÇİAkdeniz Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, İç Mimari ve Çevre Tasarımı BölümüAntalyaTüm canlılar evrimlerini sınırsız sayıdaki dış etkenleri dikkate alarakgerçekleştirirler. Akdeniz bölgesi bitki ve dolayısıyla hayvan türleri bu bölge içinönemli bir dış uyaran olan yaz kuraklığını dikkate almak ve bununla başedebilmelerini sağlayacak özellikler geliştirmek zorundadırlar. Bu bölgenin bir başkaönemli dış uyaranı da yinelenen orman yangınlarıdır ve bölgenin bitki ve hayvanlarıtıpkı yaz kuraklığında olduğu gibi bu uyaranı da dikkate alarak evrimleşmedurumundadırlar. Özelde günümüz kızılçam (Pinus brutia Ten) ekosistemleri,evrimleştikleri ilk günden başlayarak etkisi altında kalmış oldukları tüm dışuyaranlara başarıyla adapte olabilme başarısını göstermişlerdir.Akdeniz Bölgesi kızılçamları geleceklerini güvence altına almanın bir tedbiri olarak 4yaşında olgunlaşmış kozalak üretirler. Antalya bölgesinde gerçekleştirilmiş birçalışmada, kızılçam orman ekosistemlerinin ortalama yangın sıklıkları 9‐25 yıl olarakbelirlenmiştir. Bu, kızılçam ekosistemlerinin, milyonlarca yıl sürmüş evrim süreçleriiçinde, yangın sıklıklarının 9 yılın altına (5‐8 yıl) düştüğü dönemler geçirmişolabileceğini düşünmemize izin vermektedir.Bölge bitki türlerinin fosil örnekleri ile günümüz örnekleri üzerinde yapılankarşılaştırmalı çalışmalar bu hipotezi destekler niteliktedir.Bildiri, bitki türlerinin uzun sürmüş evrim süreçlerinde karşı karşıya kalmış olduklarıdış uyaranlara karşı geliştirdikleri kalıtsal özellikleri günümüze kadar korumuşolabilecekleri ve bunların geliştirilen küresel iklim değişimi senaryolarıyla başedebilmede etkili olabileceği hipotezini tartışmaya açma niyetindedirAnahtar Sözcükler: Kızılçam, kuraklık ve yangın, adaptasyon, iklim değişimi86


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKÜRESEL ÇEVRE SORUNLARININ ÇÖZÜMÜNDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VEEKOPOLİTİKAŞafak KAYPAKMustafa Kemal Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Kamu Yönetimi Bölümü,Antakya/HatayDünya üzerinde yaşanmakta olan küreselleşme süreci insanlığa yeniolanakların sunmaktadır. Ama bununla birlikte, yeni sorunların ortaya çıkmasına,mevcut sorunların ise daha geniş çapta etkili olmasına yol açmaktadır. Bu sorunlarınbaşında tüm canlıları olumsuz yönde etkileyen ve gün geçtikçe dünyayı meçhul birgeleceğe doğru sürükleyen çevre sorunları gelmektedir.İnsanlığın tarımda ve sanayide gerçekleştirdiği devrimleri izleyen dönemdeküreselleşen dünya, çevre sorunlarının da küresel olarak değerlendirilmesinigerektirmektedir. Dünyanın geleceğini tehdit eden en önemli küresel çevre sorunlarıarasında asit yağmurları, hava kirliliği, ozon tabakasının delinmesi, küresel iklimdeğişikliği vb. yer almaktadır. Sorunların ortaya çıkışında en önemli aktör insanaktiviteleridir. Sanayileşme, aşırı üretim ve tüketim, doğal kaynakların bilinçsizcetüketimi insanlığı bu sorunlarla karşı karşıya getirmiştir.İnsanın gittikçe daha fazla tüketmesi, ortak kullanımdaki çevrenin bugelişmelerden zarar görmesine neden olmaktadır. Dünya üzerinde ulusal sınırlarıaşan, çözümünün de ulus‐üstü olması gereken çevre sorunları, barındırdığı özelliklernedeniyle, ülkeler bağlamında sorumluluktan kaçılmaya en uygun konulardan biriolma özelliğini de taşımaktadır. Bireyler ve kurumların yasal düzenlemeler veya teşvikedici unsurlar bulunmaksızın, çevreyi korumayı sürdürmelerini beklemek iyimser birdüşünceden öteye geçmemektedir.Bu çalışma ile çevre sorunlarının önlenmesi ve çözümünde gerçekleştirilençabaların ve geleceğe yönelik sürdürülebilir çözüm arayışlarının incelenmesiamaçlanmaktadır. Çalışmada küresel çevre sorunlarının nedenleri ve sonuçlarıüzerinde durulacak ve çevre sorunlarının çözümünde küresel doğa dostu, yeşil içerikliekolojik politikaların gerçekleştirilmesi için neler yapılması gerektiği ortayakonulmaya çalışılacaktır.Anahtar Sözcükler: Küreselleşme,Çevre, Küresel Çevre Sorunları, Sürdürülebilirlik,Ekopolitika87


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇEVRESEL GÜVENLİK VE SINIRAŞAN ÇEVRE SUÇLARIŞafak KAYPAKMustafa Kemal Üniversitesi, İİBF, Kamu Yönetimi Bölümü Kentleşme ve Çevre SorunlarıAnabilim DalıBu çalışmanın amacı, güvenlikte çevresel açıdan oluşmaya başlayan dönüşümsürecini incelemektir. Yapılacak incelemede çıkış noktası, 21. yüzyılda nüfustaki artışave teknolojik gelişmelere koşut olarak çevreye yönelik suçların da artmış olmasıdır.Dünyada yaşanan hızlı değişim sürecine bağlı olarak günümüzün yaşam koşulları dahızla değişmekte ve yeni sorunlar ve gereksinmeler ortaya çıkmaktadır. Suçlar,bireysel temelden çıkıp kitlevileşip küresel boyuta taşınmıştır. Küreselleşmeye paralelolarak suçların da küreselleştiği, ülke sınırlarını aştığı görülmektedir. Sınıraşan suçlariçine çevre suçları da eklenmiştir.Güvenlik sözcükleri, dünyanın her köşesinde güven içinde yaşamıanlatabilmelidir. İnsanlar çevrelerini güvenlik durumlarıyla birlikte düşünmektedir.Bu nedenle, güvenliğe yönelik tehdit ve tehlikelerin kapsamı genişleyerek çevreseletkenlerin de göz önüne alınması gerekliliği ortaya çıkmış; çevresel güvenlik kavramıgündeme gelmiştir. Günümüzde çevre sorunlarının salt bir ülkeye ilişkin yerel birsorun olmadığı, kirliliğin kaynağı olan ülke ile sınırlı kalmadığı, aksine bütüntoplumları etkileyen küresel bir sorun olduğu gerçeği anlaşılmış bulunmaktadır.Çevreye ilişkin sorunlar, ülkelerin tek başlarına çözemeyecekleri kadarbüyümüş ve insanlığa karşı suç halini almıştır. Sorunların büyüklüğü ve karmaşıklığı,uluslararası boyutta yeniden yapılanma ve yaptırımlı olmayı zorunlu kılmaktadır.Hatta uluslararası çevre suçlarını soykırım olarak değerlendirmek gerektiği dilegetirilmektedir. Çevre değerlerinin korunabilmesi çevre değerleriyle insanınbirbirinden ayrı düşünülmeyen bütünleşik bir yapıya sahip olduğunu görmek gerekir.Özet olarak bu çalışmada, çevre ve suç arasındaki karşılıklı etkileşim sürecindegüvenliğe hizmet edeceği perspektifler ve ortaya çıkan son gelişmelerin sınıraşırıçevreye yansıma şekli incelenmektedir.Anahtar Sözcükler: Güvenlik, Çevresel Güvenlik ve Çevre Suçu88


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleİRAN’IN KUZEY BATI’SINDAKİ Microtus Schrank, 1798 (MAMMALIA: RODENTIA)CİNSİNİN EKOLOJİSİAlireza KHALILARIA 1 ve Ercüment ÇOLAK 21Iranian Research Institute of Plant Protection, Department of Agricultural Zoology,Tehran, Iran2Ankara Üniversitesi, <strong>Fen</strong> fakültesi, Biyoloji Bölümü, Tandoğan/Ankaraİran’ın Kuzeybatı bölgesi eyaletleri olan Batı Azerbaycan, Doğu Azerbaycan veArdebil’de sırasıyla Salmas, Marand ve Moghan bölgelerinde olmak üzere üç istasyonseçildi. 2008 ila 2010 yılları arasında seçilen istasyonların her birinde 20×50 mebadında (1000 m 2 ) üçer blokta bir hafta aralıkla (İlkbahar ve Sonbaharmevsimlerinde) düzenli olarak M. socialis ve M. aff. socialis 2n=54 türlerine ait aktifyuva girişlerinin sayısı belirlendi. Her blokta bir galeriye ait yuvaların çapı, eğimi,uzunluğu ve birbirleriyle olan uzaklığı, yuvalardaki odaların sayısı, tünellerin şekli vebirbirleriyle bağlantısı ölçüldü. İstasyonlardaki sıcaklık (ºC), nem (%) ve yağış (mm)değerleri düzenli olarak meteoroloji istasyonlarından elde edildi. Örnekleme yapılanistasyonların içerdikleri bitki türleri arasındaki benzerlik değerlendirildi.Salmas’ta 1. blok ve 2. blok’ta 2008 Sonbahar’dan 2009 Sonbahar’a kadarpopulasyonda azalma görüldü. Fakat 2009 Sonbahar’dan sonra populasyon artışgöstermektedir. Hava şartlarının uygun olmasına rağmen populasyonlardaki değişimeyapılan zirai mücadelenin neden olduğu düşünülebilir. Salmas’ta ortaya çıkan durumMarand istasyonunda da görülmüş ve bu da yapılan zirai mücadeleye bağlanabilir.Moghan'daki istasyonda M. socialis'e ait populasyonlarda yuva sayısı diğer ikiistasyona göre daha fazladır.Marand’da ise yuva girişlerinin ortalama olarak çapı 47,7 mm ve uzunluğu 510mm, eğim açısı ise 35,4 derecedir. Salmas lokalitesinde yuva girişlerinin ortalamaolarak çapı 43 mm ve uzunluğu 498 mm, eğim açısı ise 29,5 derecedir. Ardebil’inMoghan bölgesindeki istasyonda yapılan çalışmalarda iki çeşit galeri gözlendi.Anahtar Sözcükler: İran’ın Kuzeybatısı, Microtus, ekoloji, populasyon, M. socialis, M.aff. socialis 2n=5489


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, Çanakkale210Po ve 210 Pb’un BİYOMONİTÖRÜ OLARAK LİKENLER VE KARAYOSUNLARININKULLANILMASIEmel SERT, Aysun UĞUR GÖRGÜN, Banu ÖZDEN, Müslim Murat SAÇ,Berkay CAMGÖZ<strong>Ege</strong> Üniversitesi, Nükleer Bilimler Enstitüsü, 35100, Bornova / İzmirEnerji gereksinimini karşılamak için kullanılan termik santrallerde, doğalradyoaktivite içeren malzemenin kullanımı sonucu çevrede doğal radyoaktivitekonsantrasyonunun artması söz konusudur. Likenler ve karayosunları suni ve doğalkaynaklı radyonüklidler ve çeşitli metaller için çevresel kirliliğin biyolojik indikatörleriolarak kullanılmaktadır. Bu bitkilerin iyi gelişmiş bir kök sistemleri yoktur vebeslenmeleri atmosferik birikime bağlıdır.Çalışmada, farklı liken (Cladonia convoluta, Cladonia foliacea) ve karayosunu(Homalothecium sericeum, Hypnum lacunosum, Hypnum cupressiforme, Tortellatortuosa, Didymodon acutus, Syntrichia ruralis, Syntrichia intermedia, Pterogoniumgraciale, Isothecium alopecuroides, Pleurochatae squarrosa) örnekleri Yatağan (Muğla),Soma (Manisa) ve Seyitömer‐Tunçbilek (Kütahya) termik santralleri etrafındantoplanmış ve210Po ve210Pb birikimi için biyomonitör olarak kullanılabilirliğiincelenmiştir.210Pb ve210Po aktivite konsantrasyonları alfa spektrometresikullanılarak analiz edilmiştir. Liken örneklerinde210Po ve210Pb aktivitekonsantrasyonları 151±7 ‐ 593±21 ve 97±5 ‐ 364±13 Bq kg ‐1 arasında bulunurken,karayosunlar için konsantrasyonlar 124±5 ‐ 1125±38 ve 113±4 ‐ 490±17 Bq kg ‐1arasında tayin edilmiştir. Sonuçlar, 210 Po ve 210 Pb’u karayosunu örneklerinin likenlerekıyasla daha fazla biriktirdiğini göstermektedir. Yatağan (Muğla) için, bir karayosunutürü olan Hypnum lacunosum en uygun biyomonitör seçilirken; Soma (Manisa) veSeyitömer‐Tunçbilek (Kütahya) için diğer bir karayosunu türü olan Syntrichiaintermedia seçilmiştir. Tüm örnekleme istasyonlarında 210 Po konsantrasyonları 210 Pbkonsantrasyonlarından daha yüksek bulunmuştur.Anahtar Sözcükler: Liken, Karayosunu, Atmosferik birikim, Biyomonitör90


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇORUM YÖRESİ GEÇ JURA – GEÇ KRETASE YAŞLI KİREÇTAŞLARINDAMİKROFASİYES ANALİZİ VE PALEOORTAM YORUMUAyşegül YILDIZ 1 ve Güldane AKILLI 21Aksaray Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Aksaray2Çorum Belediyesi İmar İşleri Müdürlüğü, ÇorumÇorum ili 1/25000 ölçekli Çankırı‐G32‐c2, Çorum‐G33‐c2, Çorum‐H34‐a2 ve Çorum‐G35‐d3 paftalarında yer alan çalışma alanında ?Geç Jura‐Kampaniyen zaman aralığıFerhatkaya formasyonu ile Maasrihtiyen zamanı ise Malboğazı formasyonu ile temsiledilmektedir. İnceleme alanında her iki formasyonun içerdiği kireçtaşlarında yapılanStandart Mikrofasiyes Analizi (SMF) ve Fasiyes Analizi (FZ) çalışmaları sonucunda,Ferhatkaya formasyonunun ?Geç Jura‐Berriasiyen zaman aralığında (zamanımızdan 161,2‐140,2 milyon yıl önce) sırasıyla derin deniz (SMF 3, FZ 1A), Sınırlı platform (SMF 24, FZ 8),platform evaporitleri (SMF 23, FZ 9), derin deniz (SMF 3, FZ 1A), derin şelf kenarı (SMF 4,FZ 3) ve derin deniz (SMF 3, FZ 1A) ortamlarında depolandığı, bu zaman aralığında ortamınönce sığlaşıp, sonra derinleştiği belirlenmiştir. Aynı birimin Valanginiyen‐Apsiyen zamanaralığında (zamanımızdan 140,2–120 milyon yıl önce) sırasıyla derin şelf kenarı (SMF 4, FZ3), derin deniz (SMF 3, FZ 1A), sınırlı platform (SMF 23, FZ 8), platform evaporitleri (SMF23, FZ 9), sınırlı platform (SMF 23, FZ 8), platform evaporitleri (SMF 23, FZ 9), yamaç (SMF4, FZ 4), derin şelf (SMF 1, FZ 2) ve sınırlı platform (SMF 15 R, 23, 22, 15 R, FZ 8)ortamlarında depolandığı, bu zaman aralığında ortamın tektonik olarak aktif ve ?Geç Jura‐Berriasiyen zaman aralığına göre daha sığ olduğu, Albiyen zaman aralığında(zamanımızdan 120‐99,6 milyon yıl önce) sırasıyla derin şelf kenarı (SMF 4,3, FZ 3) veyamaç (SMF 4, FZ 4) ortamlarına dönüştüğü ve Valanginiyen‐Apsiyen zaman aralığına görederinleştiği gözlenmiştir. Ferhatkaya formasyonunun Senomaniyen‐Santoniyen zamanaralığında (zamanımızdan 99,6–83,5 milyon yıl önce) sırasıyla sınırlı platform (SMF 15 R,FZ 8) ve yamaç (SMF 4, FZ 4) ortamlarında depolandığı, ortamın Albiyen zaman aralığınagöre sığlaştığı, Kampaniyen zaman aralığında (zamanımızdan 83,5–70,6 milyon yıl önce)ise sırasıyla derin deniz (SMF 1, FZ 1B) ve derin şelf (SMF 1, FZ 2) ortamlarına dönüştüğü,ortamın Senomaniyen‐Santoniyen zaman aralığına göre derinleştiği belirlenmiştir.Maastrihtiyen yaşlı Malboğazı formasyonun oluşumu sırasında ise (zamanımızdan70,6–65,5 milyon yıl önce) ortamın sırasıyla derin deniz (SMF 3, FZ 1B, 1A), platformkenarındaki kumlar (FZ 6), derin deniz (SMF 3, FZ 1B, 1A, 1B, 1A), sınırlı platform (SMF 23,FZ 8), derin deniz (SMF 3, FZ 1A), resif (SMF 7, FZ 5), sınırlı platform (SMF 24, FZ 8),platform kenarındaki kumlar (FZ 6) ve derin deniz (SMF 3, FZ 1B, 1A) haline dönüştüğübelirlenmiştir. Maastrihtiyen boyunca ortamın duraylı olmadığı tektonik olaylar nedeniylesürekli olarak yükselip, alçaldığı ve Maastrihtiyen zamanının derin denizle başlayıp yinederin denizle sonuçlandığı anlaşılmıştır.Anahtar Sözcükler: Çorum, Fasiyes Zonu (FZ), Ferhatkaya formasyonu, Geç Jura, GeçKretase, Malboğazı formasyonu, Standart Mikro Fasiyes (SMF)91


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTOPRAKSIZ TARIM! TOPRAKSIZLAŞTIRIR MI?Özlem AKANAdnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü, AydınÜlkemizde son yıllarda hızla genişleyen topraksız tarım seraları ihracatımızabüyük katkı sağlarken, verdiğinden fazlasını mı alacak sorusunu da beraberindegetiriyor! Zira bu sistemde yapılan üretimde ortaya çıkan atıkların (kullanılmışsubstratlar, substrat paketleri, ilaç‐gübre kutuları‐paketleri, bitkileri askıya almaktakullanılan aparatlar… ) yarattığı sorunun yanı sıra, kullanılan ilaçların atmosferdeyarattığı kirlilik ve tabiî ki sistem gereği sulama yoluyla verilen gübrelerin toprak veyer altı sularında yaratacağı kirlilik. Bu tip üretimde kapalı sistem kullanılmıyorsa,sistemden geçen ve drene olan gübreli su direk toprağa veriliyor ve bu toprağıkirletmekle kalmayıp yer altı suyuna yıkanarak taşınıyor. Bu durumun ortaya koyacağıtehlike azımsanmayacak ölçüdedir, hâlihazırda mevcut kirliliğe birde böylesi direktkatkının olayı hangi boyutlara taşıyabileceği ciddi bir tehlikenin ortada olduğunuişaret etmektedir.Topraksız tarımın elbette avantajları var, elbette uygulamamız gerekiyor,ancak, tarımsal anlamda kötü tabloların yanı sıra özellikle taze sebze üretimi veihracatında olumlu gelişmeler ve ilerlemeler söz konusu. Bu pozitif tabloyudeğerlendirmek ve hızla kaybetmemek için gereken önlemlerin alınması hemüreticinin geleceği açısından, hem tarımın geleceği açısından, hem de Anadolutopraklarının sağlığı açısından son derece önemli ve ivedidir. Bu sistemi uzun yıllardırkullanan bazı gelişmiş Avrupa ülkeleri gibi hatalar yapıp, sonra fersah fersahuzaklarda üretim yapacak toprak kiralamak ve satın almak yolunu aramaya gerekkalmamalıdır. Bu çalışmada ülkemizdeki topraksız tarım seralarının durumu, geleceği,tarıma katkıları ve potansiyel riskleri irdelenmiştir.Anahtar Sözcükler: Topraksız tarım, bitkisel üretim, kirlilik92


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleYÜKSEK ÖĞRETİMDE SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇEVRE EĞİTİMİ İÇİN SORUN MERKEZLİPROGRAM TASARIMLARISami OLUK ve Esin AKÇAM OLUKCelal Bayar Üniversitesi Eğitim Fakültesi,4900 Demirci/ManisaSürdürülebilir çevre için eğitim hedefleri ekolojik, ekonomik ve sosyolojikalanlara yönelmiştir. Genel anlamda doğanın dilini öğretmeye yönlenen ekolojikhedefler ekosferin yapı ve işleyişi, doğal kaynaklar, çevresel bozulmalar ve korumaalanları, ekonomik alana yönlenen hedefler ise istikrarlı bir kalkınma için kaynaklarınsürdürülebilir kullanımını kapsar. Öncelikli olarak toplumların öz kaynaklarını verimlikullanılması, yaşam kalitesini artırma, bireylere ihtiyaçlarını karşılamaya yöneliktüketim davranışlarında farkındalık oluşturmaya yönelik eğitim süreçlerinden oluşur.Sosyal alanda ise habitatlar, yerel ve kültürel değerlerin korunması, kaynakların yerel,ulusal, uluslar arası boyutları ile kuşaklar arası adil dağılımını izleyebilen ve bukonuda tepki gösterebilen baskı grupları oluşturmaktır. Bu üç alanda bilişsel,duyuşsal ve devinişsel davranışlar kazandırmaya hedeflenen çevre eğitimi, kendiyaşam değerlerini tanıma, koruma ve geliştirmeyi ilke edinmiş, kendisine, diğerlerineve içinde yaşadığı çevreye karşı sorumluluk duygusu kazanmış, problemleri tanıma,çözme ve kendi kendine karar verme becerileri gelişmiş aktif vatandaşlar yetiştirmeyiamaçlar.Sorun merkezli program tasarımları kültürel ve toplumsal değerleringüçlenmesini sağlamak, toplumun halen karşılanmamış ihtiyaçlarını göstermesi vefarkındalık oluşturması için planlanmıştır. Sorun merkezli tasarımlar öğrencilerintoplumsal sorunları, ihtiyaçları, ilgi ve yetenekleri üzerine odaklanmıştır. Bu tasarımöğrencilerin mevcut toplumsal yaşantılarında karşılaşacakları problemleri çözmebecerilerini sahip olmalarını hedefler. Öğrenciler içeriği öğrenirlerken aynı zamandatoplumu ilgilendiren sosyal sorunları öğrenirler ve kendi çözümlerini üretirler. Sorunmerkezli programlar öğrenci merkezli olup, öğretim elemanı rehber konumundadır.Öğrenciler rutin derslerden farklı olarak öğrenme sürecini sınıf dışında, daha öncedenhazırlanmış çekirdek projeleri gerçekleştirerek tamamlarlar.Çevre sorunlarının yerel ve toplumsal nitelikte olması, sorunun kaynağı veçözümü için tekrar topluma yönelinmesi, çevre sorunlarına yönelik tutum vefarkındalık oluşturması, sorunların çözümünde bilişsel, duyuşsal ve devinişseldeğişkenlerin önemli olması nedeni ile sorun merkezli tasarımların çevre eğitimindekullanılabileceği söylenebilir.Anahtar Sözcükler: Sürdürülebilir çevre, çevre eğitimi, eğitim programları, sorunmerkezli program tasarımları, yüksek öğretim93


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBİYOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇEVRE DUYARLI DAVRANIŞLARININ ÇEŞİTLİDEĞİŞKENLERE GÖRE İNCELENMESİOsman ÇİMEN, Mehmet YILMAZ ve Gonca ÇİMENGazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Biyoloji Eğitimi Anabilim Dalı,Teknikokullar/AnkaraGünümüzde çevre sorunları dünyanın her bölgesini tüm insanlarıetkilemektedir. Çevre sorunlarının nedenleri arasında en önemli etkiye insan ve insankökenli etkenler neden olmaktadır. Çevre sorunlarının bugün geldiği noktadan dahaiyi duruma gelebilmesi için insanlara önemli roller düşmektedir. İnsanların bireysel vetoplumsal olarak çevresel sorumluluklarını yerine getirmesi ve çevreye olumsuzetkinin azaltılması ile çevre sorunlarının iyileştirilmesi sürecine katkı sağlanmış olur.Çevreye karşı insanların sahip olması gereken duyarlılıklardan biri çevre duyarlıdavranışlardır. Bu noktadan hareketle öğrencilere çevre bilinci ve çevre duyarlılıkbilincini verecek olan öğretmen adaylarının çevre duyarlı davranışlarını etkileyenfaktörlerin belirlenmesi gerekmektedir.Bu çalışmanın amacı öğretmen adaylarının çevre duyarlı davranışlarını cinsiyet,çevre dernek üyeliği ve yaş gibi değişkenlere göre incelemektir. Araştırma taramamodeli şeklinde tasarlanmıştır. Çalışma grubunu Gazi Üniversitesi Gazi EğitimFakültesi Biyoloji Eğitimi anabilim dalında öğrenim gören 120 öğretmen adayıoluşturmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafındangeliştirilen çevre duyarlı davranış ölçeği kullanılmıştır. Ölçek 5’li likert tipte olup 18maddeden oluşmaktadır ve ölçeğin Cronbach alfa güvenirlik katsayısı .72 olarakhesaplanmıştır. Çalışma sonucunda öğretmen adaylarının çevreye duyarlıdavranışlarının orta düzey ile yüksek düzey arasında olduğu, öğretmen adaylarınınçevre duyarlı davranışlarının cinsiyet ve çevre dernek üyeliği değişkenlerine göreanlamlı olarak farklılaştığı, yaşam yeri ve yaş değişkenlerine göre değişmediği tespitedilmiştir.Anahtar Sözcükler: Biyoloji öğretmen adayları, çevre eğitimi, çevre duyarlıdavranışlar, çevre sorunları94


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleHEPÇE DERESİ’NDE (DARLIK‐İSTANBUL) YAŞAYAN Phoxinus phoxinus (Linnaeus,1758) (PISCES:CYPRINIDAE) TÜRÜNÜN BESLENME EKOLOJİSİÖzcan GAYGUSUZ 1 , Mustafa TEMEL 1 ve Çiğdem GÜRSOY GAYGUSUZ 21İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi, Fatih‐İstanbul2Trakya Üniversitesi Keşan Meslek Yüksekokulu, Keşan‐EdirneDoğal ve özellikle insan baskısından uzakta bulunan izole tatlısuekosistemlerinin yaygın balıklarından biri olan Phoxinus phoxinus (Linnaeus, 1758)balığının beslenme ekolojisi, İstanbul’un önemli içme suyu kaynaklarından Darlıkbarajına akan Hepçe Deresi’nde Ekim 2008‐Eylül 2009 tarihleri arasında aylık olarakelektroşok cihazıyla yakalanan 228 bireyde çalışılmıştır. Yakalanan balıkların enküçük ve en büyük total boy ile ağırlık değerleri sırası ile 1,6–7,4 cm ve 0,0347–5,2595g olarak ölçülmüştür. Yakalanan P.phoxinus bireylerinden 103 tanesinin sindirimkanalının boş ve 125 tanesinin dolu olduğu görülmüştür. Dolu olan sindirimkanallarından 98 tanesi incelenmiştir.Besin içeriklerinin incelenmesi sonucunda, Yüzde Ağırlık (%W) olarak %60karasal omurgasızlar, %17 detritus, %15 sucul omurgasızlar, %3 alg, %2 balıkparçaları ve %1 ile karasal bitkiler sindirim içeriğinde yer almaktadır. Rastlanmasıklığı (%F) açısından en sık rastlanan besin tipleri %41,84 ile böcek ve böcekparçaları, %30,61 ile Chironomidae, %28,57 ile detritus, %15,31 ile Gammarus sp.olmuştur. Sayısal varlık (%N) olarak besin içeriğinde %47,04 ile Chironomidae,%25,33 ile balık parçaları, %16,12 ile Gammarus sp., %4,28 ile Ephemeroptera nimfi,%1,65 ile toprak solucanı ve diğer besin içerikleri yer almıştır. Bu çalışma sonucundaHepçe Deresi’nde yaşayan P. phoxinus türünün, başlıca sucul omurgasızlarlabeslenirken, çevresindeki ormanlık ve tarım alanlarından suya düşen organizmalarlada beslendiği sonucuna varılmıştır.Anahtar Sözcükler: İstanbul, Şile, Darlık Barajı, Hepçe Deresi, Phoxinus phoxinus,Elektrikle avcılık, Besin içeriği95


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleİLKÖĞRETİM FEN BİLGİSİ, SINIF VE OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININÇEVRESEL TUTUM DÜZEYLERİNİN TESPİT EDİLMESİTaner KORKMAZ 1 ve Serap ÖZ AYDIN 21.Balıkesir Üniversitesi <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü <strong>Fen</strong> Bilgisi Eğitimi2. Balıkesir Üniversitesi <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü <strong>Fen</strong> Bilgisi EğitimiBu çalışma, farklı alanlardaki öğretmen adaylarının çevreye yöneliktutumlarının davranış ve düşünce boyutlarını tespit etmeye yönelik olarak yapılmıştır.Araştırmanın evrenini Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi İlköğretimBölümü <strong>Fen</strong> Bilgisi Öğretmenliği, Sınıf Öğretmenliği ve Okul Öncesi Öğretmenliği AnaBilim Dallarında okuyan öğretmen adayları oluşturmaktadır. Örneklem seçimindeamaçlı örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmada, bu bölümlerde 2009–2010eğitim‐öğretim yılı I. yarıyılında öğrenim gören öğrencilerden birinci sınıf ve üçüncüsınıf öğrencilerinden toplam 161 öğrenci ile çalışılmıştır. Öğretmen adaylarınaaraştırmacılar tarafından Uzun ve Sağlam tarafından geliştirilen toplam 27 maddedenoluşan çevresel tutum ölçeği uygulanmıştır. Öğretmen adaylarının anketteki sorularaverdikleri cevaplar gruplara ayrılarak yüzde ve frekansları hesaplanmıştır. Öğretmenadaylarının ankete verdikleri cevaplar SPSS‐16 programı ile değerlendirilmiştir.Araştırmanın sonuçları öğretmen adaylarının çevreye yönelik tutumlarının bazıbranşlarda özellikle yetersiz olduğunu göstermiştir. Öğretmen adaylarının çevreyeyönelik tutumlarının genel ortalamasına bakıldığında <strong>Fen</strong> Bilgisi öğretmen adaylarınınsınıf öğretmenliği ve okul öncesi öğretmen adaylarına göre daha iyi düzeyde olduğutespit edilmiştir. Bunun yanında öğretmen adaylarının 1. ve 3. sınıf düzeyindekarşılaştırılmalarında sınıf öğretmenliği öğretmen adaylarının 1. sınıf çevresel tutumpuanlarının ortalamalarının 3. sınıf çevresel tutum puanlarının ortalamalarına göredaha iyi düzeyde olması ilgi çekicidir. Bu durum çevre eğitimine verilmesi gerekenönemi ön planda tutmamızın gerekliliğini göstermektedir.96


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleFARKLI METAL STRESİ ALTINDAKİ SİYANOBAKTERİYAL TÜRLERİN BİYOMAS,KLOROFİL A, TOTAL KARBONHİDRAT VE TOTAL PROTEİN İÇERİKLERİE. BOZANTA ve G OKMENMuğla Üniversitesi <strong>Fen</strong> Fakültesi Biyoloji Bölümü, Muğla TÜRKİYEBu çalışmanın amacı, 4 siyanobakteriyal türün biyomas, klorofil a, totalkarbohidrat ve protein içerikleri üzerine farklı krom, bakır ve nikelkonsantrasyonlarının (2,5mg/L‐80mg/L) etkilerini araştırmaktır. Tümsiyanobakteriyal türlerin biyomas, klorofil a, total karbohidrat ve protein içeriklerispektrofotometrik metotla belirlenmiştir. Bakır ve nikel organizmaların gelişim,klorofil a, karbohidrat ve protein içerikleri gibi fizyolojik proseslerini inhibe ettiği içinorganizmalara toksik etki göstermiştir. Tüm kültürlerin biyomas ve diğerparametreleri 2.5 mg/L nikel konsantrasyonunda, 5mg/L bakır konsantrasyonundabaskılanmıştır. Anabaena sp. G04 ve G06’ nın fizyolojik parametreleri düşük kromkonsantrasyonunda (1.25‐ 2.5 mg/L) stimüle olmuştur. Ancak, 20 mg/L’ ninüzerindeki krom konsantrasyonlarında tüm kültürlerin biyomas ve diğerparametreleri tamamen inhibe olmuştur.Anahtar sözcükler: Siyanobakteri, bakır, krom, nikel, gelişme, klorofil, toplamkarbonhidrat, toplam protein97


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇEVRE BİLİNCİ VE EĞİTİMSeray TOKSÖZYeni Yüzyıl Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Cevizlibağ, OfluoğluYerleşkesi, Topkapı/ İstanbulÇevre sorunlarının giderek arttığı ve toplumların gündemini farklı şekillerdemeşgul ettiği günümüz şartlarında, bu sorunlara yönelik çözüm önerilerinden birieğitimdir. Eğitim süreçleri, programları ve uygulamalarına çevre konusununeklenmesi, eğitim her döneminde insanların çevre bilinci ile yetiştirilmesinin önemibüyüktür. Bu amaçla, günümüzde ülkeler eğitim müfredatları içine çevre bilincininartıracak içerikleri eklemektedirler. Yeni yetişen nesillerin çevre bilincine sahip olmasıkonusunda çabalar bile artık yeterli değildir. Buna ek olarak, eğitim yaşamınıtamamlamış insanların da, “yaşam boyu eğitim” anlayışıyla çevre bilincinin aşılanmasıönemlidir. Bu doğrultuda, günümüzde devletlerin eğitim politikaları yanında ulusal veuluslar arası gönüllü kuruluşların da çabası söz konusudur. Örneğin Greenpeaceörgütü, çevre bilinci konusundaki duyarlılıklar için eylemlerinin yanı sıra eğitimsüreçleri için çeşitli çalışmada, eğitim ve çevre bilinci ilişkisi günce örnekleri iledeğerlendirilecektir. Bu çalışmamızda konuya örnek oluşturan farklı dönemlerdekiincelemelere yer verilecektir.Çevre bilinci ile yetişen yeni nesillerin, duyarlılıkları artacaktır. Siyasal vetoplumsal katılımları ya da reaksiyonları daha etkin olacaktır. Bilinmelidir kigünümüzde kamuoyunun gücü önemlidir. Bu nedenle, çevre sorunlarının çözümü içineğitimi gerekli görenlerin en temel dayanaklarından biri çevreye karşı duyarlılığıngelişmesidir. Günümüzde yer alan tüm çalışmaların ışığında yapılandeğerlendirmelere dayalı olarak sürdürülebilir ve her yaştan kişinin konu ilefarkındalığını yaratabilmek üzere mutlak surette yaşam boyu eğitim politikalarınıniçiersinde çevre bilincine yönelik eğitimler konulması öngörülmüştür.Anahtar Sözcükler: Eğitim, Çevre, Greenpeace, Çevre Bilinci, Doğal Enerji kaynakları,Üretim98


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleENGELLİ ÇOCUKLAR VE YAŞLILAR İLE AİLELERİNE YÖNELİK İYİLEŞTİRMEBAHÇELERİEmrullah Şahin 1 ve Oğuz Özyaral 21Tuzla Belediyesi, Park ve Bahçeler Müdürlüğü, Tuzla, İstanbul2Yeni Yüzyıl Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Cevizlibağ, OfluoğluYerleşkesi, Topkapı/ İstanbulÇalışmamızın amacı engelli çocuklar ve yaşlılarla birlikte bu kişilerin ailelerininyaşam kaliteleri arttırmak için hazırlanacak iyileştirme bahçelerinin planlanması vekullanımı oluşturmuştur. Bu nedenle hedef kitleye yönelik olarak dünyada uygulananiyileştirme bahçelerinden örnekler değerlendirilmiş ve bu bilgiler ışığında ülkemizdeuygulabilir bir taslak proje oluşturulmuştur.Bu projede “Hayvan Destekli Terapi Alanı”, “Müzik ile Terapi Alanı”, “Yaşlılariçin Etkinlik ve Terapi Alanı”, “Doğa Yürüyüşü ve Serbest Gezi Alanı” ve “Aileler içinDinlenme Alanları” bulunmaktadır. Sistemde uygulamaya konulacak olan terapiyöntemi uzman terapistler eşliğinde yürütülecek ve gönüllü kuruluşların çeşitliaktivelere katkıları sağlanacaktır.Bu projede sadece sağlık sorunları olan kişiler değil aynı zamanda onların yakınçevresi de hedef alınmıştır. Bu sebepten ötürü ailelerin de konuya yönelik eğitilmesi,bilgilendirilmesi ve yaşamsal yüklerinin kısmen de olsa planlı bir şekildekolaylaştırılması bu çalışma programının ana amacının bir parçası olarakhedeflenmiştir.Yürütülmesi ve sürdürülebilirliği tasarlanmış olan bu çalışma ile engelliçocuklar, yaşlılar ve onların ailelerinin psikolojik ve fiziksel sağlıkları ile sosyalyaşantıları üzerine sağlık bahçelerinin olumlu etkilerini hayata geçirilmiş olabilecektir.Çalışmamızda bu etkilerin oluşmasındaki tasarım ilkelerinin belirlenmesini konu alantüm araştırmalar değerlendirilmiştir. Sonuç olarak toplumsal değerler ışığında sosyoekonomikve kültürel alt yapısı da göz önüne alınarak bir sentez iyileştirme bahçesitasarımı ortaya konulmak istenmiştir. Projemiz İstanbul Tuzla Belediye sınırlarındauygulama aşamasındadır.Anahtar Sözcükler: Engelli, yaşlı, iyileştirme bahçesi, yaşam kalitesi, peyjaj99


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇEVRE BİLİNCİ ÜZERİNE ANNE VE BABA ALGISININ DEĞERLENDİRİLMESİFunda AYRA 1 , Oğuz ÖZYARAL 1 , Mukadder KARAKAYA 1 ve Yaşar Keskin 21Yeni Yüzyıl Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Cevizlibağ, OfluoğluYerleşkesi, Topkapı/ İstanbul2Marmara Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Halk Sağlığı Anabilim Dalı, Haydarpaşa, İstanbulBu çalışma, ana babaların çevre bilinci ve çevrenin korunması konularındakialgılarının ne düzeyde olduğunu belirlemek ve bunun sonucunda çevrenin değeri vekorunması için farkındalık yaratmak amacıyla yapılmıştır. Bu araştırmamızda,İstanbul Anadolu Yakası, Kızıltoprak‐ Erenköy semtlerinde bulunan iki özel anaokuluöğrenci ebeveynine, yanısıra Anadolu yakası Ümraniye semtinde bulunan özel birilköğretim okulunun I. ve II. sınıf ebeveynine anket uygulaması yapılmıştır.Araştırmacılar tarafından hazırlanan ana okulu öğrencilerin ebeveyinlerinin çevrealgısını değerlendirebilmek amacı ile (12) adedi demografik özelliklerin belirlenmesi ,(64) adedi ise algı ölçümü için hazırlanmış bulunan toplam 76 sorudan oluşan biranket uygulanmıştır,. Anketleri bir bölümü anneler, bir kısmı da babalar tarafındanyanıtlanmıştır. Bu araştırmada ön testler 42 anne baba üzerinde yapılmış olup,toplamda 150 ebeveyn üzerinde yürütülmüştür.Çalışmamızda ebeveynin bilgi, davranış, tutumarasındaki yaklaşımı gösterilmekistenmiştir. Elde edilen bulgular doğrultusunda kendi içselleştirdikleri doğruharaketleri, yaklaşımları çocuklarına aktarmak için önce anne baba olarak,kendilerinin çevre ve ekosistem hakkında farkındalıkları saptanmıştır.Çevre eğitiminin hayatın her yönünde vurgulanması, bu eğitimin sivil toplumkuruluşları ile, konunun uzmanları ile yapılması, bu anlamda kitle iletişim araçlarınınetkinliği sonuçlarına varılmıştır. Çevre bilinci eğitimlerinin sürdürülebilirliği içineğitim farkındalık çalışmalarının çocukluk çağında başlamasının yanı sıra toplumsalaçıdan sosyo‐kültürel davranış değişiklerinin sağlanabilmesi için medya çalışmalarınağırlık verebilmesi gerçeğinin yanı sıra sosyal medya boyutunda çalışmalarhazırlanmalıdır.Anahtar Sözcükler: Çevre bilinci, ebeveyn algısı, anaokulu çağı çocuk100


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleFARMASÖTİK KİRLENME VE ATIK İLAÇ TOPLAMA SİSTEMLERİSibel GERMEYAN, Oğuz ÖZYARAL , Sibel EMÜL ve Ayşenur CURABEYOĞLUYeniyüzyıl Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek okulu Topkapı /İstanbulİnsan ve Hayvan sağlığında ,Tarım ve Hayvancılıkta kullanılan ilaç ve atıklarınınçevre kirliliğine özellikle de su kaynaklarının bütünlüğüne verdikleri zarar 21. yüzyılınen önemli çevre sorunlarından biri olarak görülmektedir.1999 ila 2000 yılları arasında U.S. Geological Survey tarafından yürütülmüşolan çalışmanın sonuçlarına göre, pek çok su kaynağında antibiyotik, steroidler,sentetik hormonlar ve toplumda sık kullanılan ilaçlardan en az bir veya birkaçınınbulunduğu gösterilmiştir.Çevre sularına karışan düşük miktarlardaki ilaçlarla sürekli temas haindekalmanın balık ve diğer sucul canlılarda fizyolojik ve diğer davranışsal değişikliklereneden olduğu yapılan araştırmalarla gösterilmiştir. Ayrıca çevreye karışan düşükmiktarlardaki antibiyotiklerle sürekli temas ilaca dirençli mikroorganizma vebakterilerin ortaya çıkmasına neden olabilecektir.Bunun haricinde günümüzdeinfertilite’ nin erkeklerde daha sık gözükmesi farmasötük kirlenmesin neden olduğudiğer bir sağlık sorunudur.Kullanılmayan ilaçların çöp ve kanalizasyon sistemine atılması da doğayakarışma yollarından birisidir.Bunun haricinde idrar ve dışkı ile kanalizasyon sisteminekarışan kullanılmış ilaçlar,atık su arıtım sistemlerinin bazı ilaçlarda yetersizkalması,hayvancılıkta kullanılan hormon ve antibiyotiklerin yer altı sularına karışmasıfarmasötik kirlenmeye neden olan diğer unsurlardır.Evlerde kullanılmayan ilaçlar ailemiz, toplumumuz ve çevremiz için bazı risklertaşımaktadır.İlaç suistimali, hatalı ilaç kullanımı, çocuklarda kazazehirlenmeleri,intihar girişimleri bu risklerin bazılarıdır. ABD,AB, Kanada veAvusturalya’da uygulanmakta olan ilaç toplama sistemleri ile bu riskler kontrol altınaalınabilir.Anahtar Sözcükler: Farmasötik kirlenme , atık ilaçlar, çevresel kirlenme101


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleGENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR (GDO) VE ÇEVRE SAĞLIĞIFeryal ERVERDİ ve Oğuz ÖZYARALYeni Yüzyıl Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Cevizlibağ, OfluoğluYerleşkesi, Topkapı/ İstanbulSon yıllarda dünyanın en çok ilgilendiği konuların başında biyoteknolojikyöntemlerle elde edilen “genetiği değiştirilmiş organizmaların” (GDO) kullanımıgelmektedir. Biyoteknolojik ürünlerin önümüzdeki yıllarda tarımsal üretim yanındatüm yaşantımızda önemli bir yer tutacağı görülmektedir. GDO’lar hakkında devameden çalışmalara rağmen yeterince deneysel bulgu olmadığından yararları veyazararları konusunda kesin bir yargıya varmanın şu an için mümkün olmadığıdüşünülmektedir. Bu bağlamda, çevremize ve gelecek nesiller üzerine olabileceketkilerinin ve ihtimal risklerin en aza indirilmesi için gerekli önlemlerin alınabilmesiiçin sosyo‐kültürel yapının güçlü kılınması için toplumun bilgilendirilmesi ve zamangeçirilmeden gerekli önlemlerin alınabilmesi için toplumsal değerlerin, yaşamın,sağlığın korunabilmesi için politikaların oluşturulması gerekmektedir..Bu çalışmamızda literatür taramasıyla ulaşılan bulgulara dayalı olarak, genetiğideğiştirilmiş organizmaların çevre sağlığı üzerine potansiyel yararları ile zararlarıve/veya riskleri, biyolojik çeşitliliğe etkileri ve diğer bakış açılarını irdelenmiştir.Ayrıca, daha önce toplum üzerinde yapılmış diğer araştırmalara dayalı anket sonuçlarıdeğerlendirildiğinde, tüketicinin alacağı ürünün GDO içerip içermediğini bilmekistediğini belirtilmiştir. Bu nedenle önce tüketicinin bilinçlendirilmesi daha sonra dakendi görüş, tercih ve taleplerine uygun seçim yapabilmesi için ürünlerin GDOiçeriyorsa bu ibareyi bulunduran etiketi taşımasının, GDO içermiyen ürünlerinde buyapıyı taşımadığının belirtmesine yönelik olarak yasal düzenlemelerinin ivedilikletamamlanması konusu vurgulanmıştır. GDO konusunda halkın bilinçlendirilmesi ve bukonudaki eğitimlere önem verilmesinin son derece önemli olduğu düşünülmektedir.Anahtar Sözcükler : Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO), çevre sağlığı,biyoçeşitlilik102


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇEVRE BİLİNCİ VE ÇEVRENİN KORUNMASI KONUSUNDA 5‐6 YAŞ GRUBUÇOCUKLARINA YÖNELİK ALGI DEĞERLENDİRİLMESİMukadder KARAKAYA 1 , Oğuz ÖZYARAL 1 , Funda AYRA 1 ve Yaşar KESKİN 21Yeni Yüzyıl Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Cevizlibağ, OfluoğluYerleşkesi, Topkapı/ İstanbul2Marmara Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Halk Sağlığı Anabilim Dalı, Haydarpaşa, İstanbulÇevre bilinci oluşturma ve çevrenin korunması konusunda eğitimin rolü,eğitimin ne zaman ve nasıl yapılması gerektiği, nereden alınan eğitimin daha etkinolduğu sorularına alınacak yanıtlar çevre bilinci oluşturma ve çevrenin korunmasıkonusundaki farkındalığın küçük yaşlarda geliştirilebilmesi için son derece önemlidir.Bu çalışma çevre bilinci ve korunması hakkındaki 5‐6 yaş grubu çocuklarınınalgılarını saptamak, değerlendirmek ve eğitim programları oluşturmak amacıylayapılmıştır. Bunun için 46 sorudan oluşan anket yüz yüze soru cevap yöntemiyleçalışılmıştır.Araştırmamızda okul öncesi eğitim kurumlarına devam etmekte olanİstanbul’da Anadolu yakasında Kızıltoprak‐Erenköy‐Ümraniye ilçelerinde ikamet eden200 çocuk üzerinde çalışmıştır. Çalışmaya katılan çocuklar aynı zamanda okul öncesikurumlara devam etmektedir. Bu çalışmamızda; ebeveynlerin öğrenim düzeyleri,çocukların çevre ve çevre kirliliğinin ana unsurları olarak belirlenen hava kirliliği, sukirliliği, ses kirliliği, toprak, geri dönüşüm konularındaki algı düzeyleri ile bilgikaynaklarının yanısıra yaşam biçimi ve alışkanlıkları da saptanılmaya çalışılmıştır.Çalışma sonucunda çocuklarda çevre bilinci ve çevre korunması konusundaailenin eğitiminin yanı sıra, okul öncesi kurumlarında verilen eğitim, kitle iletişim araçve gereçlerinin önemi ve etkinliği ile birlikte bu konuda hazırlanacak tüm eğitim vefarkındalık çalışmalarında kullanılacak yöntemler için gözleme dayalı programlargeliştirmek gerektiği görüşü anlaşılmaktadır.Anahtar Sözcükler: Çevre bilinci, çevre koruma, okul önce çağı çocuk, okul öncesieğitim, çever farkındalığı103


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSAĞLIK KURULUŞLARINDA AMBALAJ ATIKLARININ GERİ DÖNÜŞÜMÜMeryem YAĞAN, Bihter KARAGÖZ, Remziye KESKİN, Oğuz ÖZYARAL ve Onur YARARYeni Yüzyıl Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Cevizlibağ, OfluoğluYerleşkesi, Topkapı/ İstanbulKüreselleşen dünyada, geri dönüşümün giderek daha önemli bir yer almasıylaçevre dostu üretim ve geri dönüşüm sektörlerine verilen önem de artmaktadır.İşletmeler bu yönde yapılarını değiştirmeye ve bu yapıya uygun faaliyetlergeliştirmeye yönelmektedir. Buna ek olarak gelecek vaat eden sektörlere bakıldığında;sağlık yönetimi ve geri dönüşüm sektörlerinin ilk sıralarda yer aldığı görülmektedir.Sağlık kuruluşlarındaki atıklar, çevre ve insan sağlığını önemli derecede tehditetmektedir. Bu sebeple atıkların kaynağında doğru yönetilmesi ve ayrıştırılması ayrıcageri dönüşüm işlemlerine tabi tutulması gerekliliği ortaya çıkmaktadır.Ambalaj atıklarının belirli bir sistem içinde, kaynağında ayrıştırılıp toplanması,taşınması, ayrıştırılması konularında teknik ve idari standartların oluşturulması vebunlarla ilgili prensip, politika ve programlar ile hukuki, idari ve teknik esaslarınbelirlenmesi amacıyla “Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği” 24.06.2007 tarih ve26562 sayılı Resmi Gazetede Yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Ayrıca sağlıkkurumlarında açığa çıkan kağıt, karton, cam ve metal gibi ambalaj atıkları kontamineolmamaları şartı ile diğer atıklardan ayrı olarak toplana bilmesi “Tıbbi AtıklarYönetmeliği”nde, EK‐2’de B grubu altında da belirtilmiştir.Bu çalışmada sağlık kuruluşlarında ambalaj atıkları yönetimi ve geri dönüşleriiçin yapılan diğer çalışmaların değerlendirilmesi yapılmıştır. Bu amaçla, İstanbul ilindefaaliyet gösteren sağlık kuruluşları incelenmiş olup elde edilen veriler doğrultusundauygulamaya yönelik olarak çeşitli öneriler getirilmeye çalışılmıştır.Anahtar Sözcükler: Sağlık kuruluşları, Atık yönetimi, Ambalaj atıkları, Geri dönüşüm104


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleYAŞLI DOSTU ÇEVRE YAKLAŞIMIFiliz ALBAYRAK, Oğuz ÖZYARAL, Zeliha OKURYeni Yüzyıl Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Cevizlibağ, OfluoğluYerleşkesi, Topkapı/ İstanbulDünyada ki yaşlı nüfus oranının yükselmesi, kronik hastalıklarda görülen artış,kırsal yaşamdan kentsel yaşama geçiş, aile yapısındaki değişiklikler gibi etkenleryaşlılıkta bakım gereksiniminin daha da artmasına sebep olmaktadır.Küreselleşen dünyada yaygınlaşan çekirdek aile kavramının ortaya koyduğu birarayış olarak yaşlıların aile dışı bakımına yönelik geriatrik hizmet sunumu artık yeterlikaliteyi yaratma çabası içinde bulunulmaktadır. Yaşlılık sürecinde beliren sorunlarınönüne geçmek ve DSÖ’nün sağlık tanımında yer alan “tam iyilik hali”nin yerinegetirilebilmesi için hizmet standartları oluşturulmalıdır. Yaşlılara kaliteli yaşamolanakları sağlamak, onların kendilerine yetebilecek düzeye gelmelerine ve problemçözme kapasitelerini geliştirmelerine yardımcı olmak, yardımsız yaşayamayanyaşlıların kişisel ve öz bakım ihtiyaçlarının yanında sosyal ihtiyaçlarının giderilmesinedestek olmak veya bu ihtiyaçları karşılamak o toplumun geleceğe güvenle bakması vesosyal hakların korunması temel ilkesi çerçevesinde düşünülmelidir. Bu nedenleredayalı olarak gerek iç gerekse dış mekanların, yaslı bakım evlerindeki rehabilitasyonprogramlarını destekleyici özel bir mimarisi, işlevselliği ve erişilebirlir olmasıbeklenilmektedir.Bu çalışmamızda geriyatrik hizmet alımı ve sunumu için inşaa edilecekyapıların Geriatrik Yatılı Sosyal Hizmet sunumu için gerekli olan tüm bölüm ve altyapının ihitiyaçlarına ve bakım hizmetlerine cevap verecek ölçüde planlanmasıkonusunda çeşitli öneriler verilmeye çalışılmıştır.Anahtar Sözcükler: Yaşlı dostu çevre, yaşam kalitesi, tam iyilik hali, sosyal destek,erişilebilirlik105


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇEVRE KİRLİLİĞİNİN EKONOMİK ETKİLERİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRMESinan BAYRAKTAR ve Oğuz ÖZYARALYeni Yüzyıl Üniversitesi, Meslek Yüksekokulu, Cevizlibağ, Ofluoğlu Yerleşkesi,Topkapı/İstanbulDünyadaki ekonomik gelişmelerin de paralelinde oldukça yüksek ivmegösteren küresel ekonomik hareketler ve buna bağlı ekonomik gelişmeler, artıksermaye hareketlerinin çevre ve çevre kirliliği üzerindeki etkilerini masaya yatırıpdeğerlendirmemiz gerektiği fikri açıkça ortaya koymaktadır. Küresel sermayenin karrealizasyonunu dikkate aldığımızda, amaçlarını bu doğrultuda gerçekleştirmek isteyengerek çok uluslu, gerekse ulus‐aşırı kurum ve kuruluşların yapılanmalarında çevreselfaktörleri neredeyse hiç dikkate alınmadığı, çevre ve yaşam kalitesini kolaycabozabildikleri, bunun yanı sıra siyasal ve sosyal faktörleri de beraberindeetkileyebildikleri görülebilmektedir.Dünya ekonomilerinde, özellikle enerji alanında oluşan yüksek kar beklentileriile bunları karşılayabilmek için yapılan agresif yatırım kararları, çevre sağlığı veyaşanabilir çevre ortamlarında bozulmalara neden olmaktadır. Son dönemlerde bukonuda daha yaşanabilir ve daha çevreyi koruyucu yatırımlar öngörülse de (rüzgaradayalı enerji vb) bu yatırımların yapılabileceği alanlarda gerçekleşen doğa tahribatlarıyenilenebilir enerji kaynaklarının amaçlarını saptırabilmektedir.Konuya ilişkin olarak değerlendirmelerin yapıldığı bu çalışmada, dünyadakikonuya yönelik haraketlilik kazanan gelişmelerin paralelinde ülkemizde yaşanan veyaşanmakta olan yatırım kararlarındaki ekonomik etkinin çevre ve insan sağlığıüzerindeki olumsuz yönleri araştırılmış, ekonomik büyüme modellerinde öngörülenkalkınma planlarındaki çevre tahribatı incelenmeye çalışılmıştır. Siyasal ve sosyalçevre de dikkate alındığında, ülkemizin ve gelişmekte olan diğer ülkelerin ekonomikkalkınma modellerinde yenilenebilir enerji yatırımları ve diğer ağır sanayiyatırımlarının büyüme rakamları üzerindeki olumlu etkilerinin çevrede yaratabildiğibozulmaları ne şekilde düzeltebileceği de tartışılmıştır.Anahtar sözcükler: Çevre kirliği, çevre‐maliyet ilişkisi, çevresel kaynak kullanımı,ekonomik kalkınma, kurumsal sosyal sorumluluk, ekonomi106


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇEVRE DOSTU YEŞİL HASTANELEROğuz ÖZYARAL 1 ve Yaşar KESKİN 21Yeni Yüzyıl Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Cevizlibağ, OfluoğluYerleşkesi, Topkapı/ İstanbul2Marmara Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Halk Sağlığı Anabilim Dalı, Haydarpaşa, İstanbul“Kolaylaştırılmış ve daha konforlu, kaliteli bir yaşam isteği” herkesin düşünükurduğu bir durumdur. Estetik olarak mükemmel bir yapı, sağlık açısından aynıüstünlükleri beraberinde taşıyor olmalıdır. Son birkaç 10 yıl içersinde binalarınkullanımı ile ilgili olarak mekanik, mühendislik ve sağlık açısından bilimsel çalışmalaryapılmıştır. Buda en azından kapalı alanlar için iç ortam atmosferi solunan havanınkalitesi (İOAK) ile belirlenmektedir. Bir binanın mimari oluşum açısından sistemgereği çevreyi koruyucu bir alt yapıya sahip olması ve işletim sistemlerinin bulunmuşolması sadece o bina için yeşilci yaklaşıma sahip olunduğunun bir göstergesiolabilmektedir.“Yeşilci Çevre Dostu Hastane” dediğimizde insan sağlığı, toplum hekimliği,koruyucu hekimlik anlayışının yanısıra çevre sağlığı ve doğal yaşamın korunması gibibir takım kavramlara dayalı konular aklımıza gelmektedir. Bütün genel ve özelyaklaşımları ile sağlık kurum ve kuruluşlarının yönetselliği ve içyapısındaki sistematikyapının politikalarla belirlenmiş olmasının yanı sıra üstlendiği görev ve hedeflediğiamacın sürdürebilir olması sağlanmalıdır ki bu ayrıcalığı taşıyor olabilsin.Bu çalışmamızda sağlıklı bir yaşam için içersinde yaşadığımız binalardayapılabilecek değişiklere öncülük yapılabilmesi için nedenleri ve niçinleri ile bir sağlıkkurum ve kuruluşlarında “Çevre Dostu” olabilme adına nasıl ve ne şekilde bir davranışdeğişikliği yapılabilir konusunda günümüzde yürütülmekte olan tüm bilimselçalışmalar ışığında bazı öneriler gerilmek istenilmiştir.Anahtar Sözcükler: Çevre Dostu, Yeşil Hastane107


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleEKOLOJİ EGOLOJİ İKİLEMİ: İKİNCİL DOĞAOğuz Özyaral ve Ayşenur CurabeyoğluYeni Yüzyıl Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Cevizlibağ, OfluoğluYerleşkesi, Topkapı/ İstanbulCanlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olaraketkileşim içinde bulundukları biyolojik, fiziksel, sosyal, ekonomik ve kültürel ortamı,çevre ve çevresel değerlerin ve ekolojik dengenin tahribini, bozulmasını ve yokolmasını önlemeye, mevcut bozulmaları gidermeye, çevreyi iyileştirmeye vegeliştirmeye, çevre kirliliğini önlemeye yönelik çalışmaların bütünü, çevre korunmasıolarak kabul edilmektedir. Bunun yanı sıra çevrede meydana gelen ve canlılarınsağlığını, çevresel değerleri ve ekolojik dengeyi bozabilecek her türlü olumsuz etki,çevre kirliliği olarak tanımlanmaktadır. Gelecek kuşakların ihtiyaç duyacağıkaynakların varlığını ve kalitesini tehlikeye atmadan, hem bugünün hem de gelecekkuşakların çevresini oluşturan tüm çevresel değerlerin her alanda ıslahı, korunması vegeliştirilmesi sürecini, sürdürülebilir çevre şeklinde değerlendirilmektedir.Çalışmamızda insanoğlunun doğayı kendi istekleri ve egoları doğrultusundaamansızc kullanmasından hareket edilerek, uluslararası düzeyde kabul görmüşstandartlar doğrultusunda içinde yaşadığımız dünyayı doğru ve paylaşılabilir ve ayrıcakabul edilebilir düzeyde kullanmayı öneren kurallar, yöntemler ve farklı uygulamalargösterilmek istenmiştir. Gerek kentsel gerek kırsal yaşam alanlarının yanısıra ulusaldoğal yaşamı koruma alanlarının tamamının planlanması ve bu alanda alınmasıgereken önlemler belirtilmiştir. Ayrıca küreselleşen dünyamızda yaşantının artık birekosistem değil anlaşılmaz bir şekilde insan egolarına bağlı bir egosistem olduğudüşüncesinden hareketle yerel yönetimlerin yanısıra ulusal politikaların belirlenmesive uluslararası standartların oluşturulmasının şart olduğu anlatılmıştır.Anahtar Sözcükler: Ekoloji, egoloji, sürdülebilir doğa, çevre koruması, ikincil doğa,yabanıl yaşam108


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleRADYOAKTİF MADDELERİN HASTANELERDE KULLANIMI VE CEVREYE ETKİLERİGülhan KALMUK, Sevcan AKTAR, Muhammet Elmaoğlu ve Oğuz ÖZYARALYeni Yüzyıl Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Cevizlibağ, OfluoğluYerleşkesi, Topkapı/ İstanbulGelişen teknolojinin yaşamımıza getirdiği kolaylık, rahatlık ve sonuca çabukulaştırmasının yanında, bu gelişmenin tabiata ve çevreye verdiği kirliliğin boyutu hergeçen gün hızla artmakta ve insan sağlığını tehtid etmektedir.Medikal alanda da insan sağlığı için teknoloji ile birlikte radyoaktif maddeler;Nükleer tıp, radyoterapi, anjiyo ve tüm görüntüleme cihazlarında ve işlemlerindekullanılmaktadır. Sağlık kurumlarında radyoaktif madde içeren atıklar, radyoterapiveya laboratuar araştırmalarından arta kalan (kullanılmamış) sıvılar; kirlenmiş cameşyalar, ambalajlar veya emici kağıtlar; korunması (ambalajı) olmayan radyo aktifkaynaklar veya hastalardan alınan ve korumalı (ambalajlı) saklanan ürin/dışkı türüatıklar, benzeri diğer kaynaklardır. İyonlar halindeki radyasyonlar hiçbir duyu ilehissedilemezler. Bunlara maruz kalan bölgelerde oluşan yanıklardan başka genellikleçok yüksek dozda radyasyona maruz kalınmadıkça ani etkileri yoktur. Hastanelerdekullanılan radyoaktif maddeler bilinçsiz olarak, kanun ve yönetmeliklere uyulmadankullanıldığında doğayı ve insan sağlığını tehtit etmektedir. Burada sağlık personelininbu durumun ne kadar farkında olduğu ve bu tehdite karşı önlem almada ne kadarduyarlı olduğu konusunda bir çalışma yapılmıştır.Bu çalışmanın İstanbul ili ve diğer illerdeki hastanelerde ve görüntülememerkezlerinde çalışanlar ile çalışmalar yapılarak ülkemizde radyasyon güvenliği içinuluslararası ve ulusal kanun,tüzük ve yönetmeliklere uygunluğu konusunda da bilgisağlanmıştır. Günümüzde kısa zamanda zararları gözle görünmeyen ancak zamaniçinde tehdit haline dönüşen radyoaktif atıkların saklanması, depolanması, imhaedilmesi ve ölçümlerinin düzenli yapılarak yönetmeliklere uygun halde ve insansağlığını ve çevreyi koruyarak kullanılması konusu değerlendirilmiştir.Anahtar Sözcükler: Hastane, radyoaktif madde, radyoaktif atık, radyasyon, çevre,çevre kirliliği109


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkalePinus brutia Ten. TOPRAĞINA EKLENEN Bacillus sp. ve Pseudomonas sp.’ninKARBON MİNERALİZASYONUNA ETKİLERİŞahin CENKSEVEN, Nacide KIZILDAĞ, Ahu KUTLAY, Cengiz DARICIÇukurova Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Ed. Fak, Biyoloji Bölümü, Balcalı/AdanaAkdeniz iklimi etkisindeki Çukurova Üniversitesi kampüsünde yetişen Kızılçam(Pinus brutia Ten.) topraklarında 30 gün boyunca yürütülen inkübasyon denemesinde;toprak, steril toprak ve steril toprak+steril tavuk kompostu ortamlarına(kompost/toprak oranı: 1/6; 1/10; 1/12) tavuk kompostundan izole edilerek kültürealınmış iki saf bakteri suşu (Bacillus sp. ve Pseudomonas sp.) ayrı ayrı ve birlikteeklenerek karbon mineralizasyonu incelenmiştir.Steril toprağa Bacillus sp. ve Pseudomonas sp.’li tüm ortamlarda mikrobiyalaktivite tanığa göre daha düşük olup farkın önemli olmadığı hesaplanmıştır. Bacillussp. ve Pseudomonas sp.’nin ayrı ayrı ilavelerinde ise Bacillus sp.+Pseudomonas sp.karışımına göre aktivite daha yüksek olmuştur (P>0.05).Steril toprak + Steril Kompost karışımına saf halde Bacillus sp. ve Pseudomonassp. ilave edildiğinde mikrobiyal aktivitenin tanığa göre arttığı belirlenmiştir. Karbonmineralizasyonu 1/10 ve 1/12 oranlı steril kompost ilavesinde yüksek iken, 1/6 oranlısteril kompost ilavesinde diğerlerine göre daha düşük bulunmuştur. Tanık ile tümsteril kompost ilaveleri (1/6, 1/10, 1/12) arasında mikrobiyal aktivite bakımındananlamlı bir fark bulunmuştur (P≤0.001).Anahtar Sözcükler: Pinus brutia, Bacillus sp., Pseudomonas sp., Karbonmineralizasyonu, kompost110


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇANAKKALE ŞEHİR MERKEZİ’NDE DIŞ ORTAM HAVA KALİTESİ VE HAVAKİRLİLİĞİ İLE TETİKLENEN HASTALIK MORBİDİTELERİ (2005‐2011)Onur Esen 1 , Hasan Göksel Özdilek 2 ve İsmet Uysal 11Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fak. Biyoloji Bl.2Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Müh. Mim. Fak., Çevre Müh. Bl.Hava kalitesinin insan sağlığı üzerindeki etkisi uzun yıllardır çalışılagelmiş birkonudur. Bir yandan ekonomik büyüme, daha iyi bir konut kalitesi, daha sağlıklıyaşam tarzı gibi olgular geliştirilmeye çalışılırken, kentlerdeki trafiğin, atmosferdehava kirleticilerinin terselme olayının da etkisiyle daha da yüksek seviyelerdeiçermesi, kent ortamında hava sirkülasyonunun çeşitli yerlerde sağlanamaması gibipek çok etken insanlarda hava kalitesi ile ilişkili hastalıkların sayısında artmalaraneden olmaktadır. Bu çalışmada, Çanakkale’de son 5 senede hava kalitesi ve havakirliliği ile tetiklenen hastalıkların il merkezinde doğalgaz aboneleri sayısı, trafikten(mobil kaynaklardan) dolayı oluşan kirleticiler, şehir dış ortam hava kalitesibakımından kükürt dioksit ve 10 mikrondan (µm) daha büyük dane çapına sahiptozlar ile ilişkisi sunulmaktadır. Çalışmada yararlanılan hasta sayıları ÇanakkaleDevlet Hastanesi’nden elde edilmiş olup, çalışmada iki dönem halinde (doğalgazınısıtma amaçlı nadiren kullanıldığı 2005‐2007 ve daha yaygın olarak kullanıldığı 2009‐2011 dönemleri) hastalık morbiditeleri ve dış ortam hava kalitesi incelenmiştir.Özellikle havadaki SO2 konsantrasyonunun hastalıkların morbiditesi üzerinde dahafazla etkisi olduğu saptanmıştır. Çanakkale’de son yıllarda hava kalitesinde önemli birartış olmakla beraber, hava kalitesi ile ilişkili hastalıklarda belirgin bir düşme olmadığısaptanmıştır. Bunda da ana faktörler olarak hava kalitesinin, meteorolojik olaylarlasıkı ilişkisi, kentsel alandaki büyüme, motorlu araçlarda ve kent içinde kat edilenmesafeye bağlı olarak egzoz gazlarında meydana gelmiş olan artışın etkili olduğusöylenebilir.Anahtar Sözcükler: Çanakkale, SO2, PM10, Hava Kalitesi, ÜSYE, Bronşit111


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKENTLERİN TARIM VE ORMAN ALANLARI ÜZERİNDEKİ GELİŞİMİNİN ÇANAKKALEKENTİ ÖRNEĞİNDE İNCELENMESİA.Esra CENGİZ 1 , Ahmet GÖNÜZ 2 ve Abdullah KELKİT 11Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü,Çanakkale2Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü,ÇanakkaleÇanakkale kenti ekolojik açısından değerlendirildiğinde; doğal ve kültürelözellikleriyle tam anlamıyla bozulmamış bir ekosistem özelliği göstermekle birlikteönemli değerlere sahiptir. Fakat çeşitli nedenlerle artan nüfus ve buna bağlı olarakgelişen kentleşme olgusu ile yapılaşma giderek artmakta ve ekolojik açıdan uygunolmayan alanlar da imara açılmaktadır.Çanakkale kentinde hızlı yapılaşmanın tetiklediği ve son yıllarda kentüzerindeki baskısını giderek artıran hatalı alan kullanımlarının oluşması sonucunda;özellikle I., II. ve III. sınıf verimli tarım alanlarının imara açılmasıyla tarım alanları vebuna bağlı olarak da orman alanlarında geri dönülemez kayıplar söz konusudur.Kent merkezi tam anlamıyla büyümeye kapanmış olmakla birlikte, kentgüneyde Kepez, Güzelyalı ve Dardanos, kuzeyde ise Karacaören yönünde büyümeeğilimindedir. Fakat söz konusu bu yerleşimlerin büyük bir bölümü verimli tarımalanları ve orman arazileri ile kaplıdır.Bu çalışmada, Çanakkale kenti ve yakın çevresinde kentsel gelişimin olumsuzetkilerinin neden olduğu tarım ve orman alanlardaki kayıplar ortaya konulmuştur.1999 yılı arazi varlığı haritası ile güncel verilerin karşılaştırılması sonucunda eldeedilen bulgularda; kent merkezi ve yakın çevresindeki ekolojik açıdan önemli olan bualanlarda kısa zamanda büyük oranda değişim olduğu, doğal alanların yerini kentselkullanım alanlarına bıraktığı gözlenmiştir. Sonuç olarak 1999‐2010 yılları arasındayaklaşık 7,82 km² tarım ve orman alanının kentsel alana dönüştüğü belirlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Çanakkale kenti, tarım, orman, kentsel alan, ekoloji112


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKAZDAĞI PSÖDOALPİNİK BÖLGESİNDE YETİŞEN Tulipa sylvestris L., Scilla bifoliaL. ve Gagea bohemica Schult. f. TAKSONLARININ MORFOLOJİSİ, ANATOMİSİ veEKOLOJİSİİsmet Uysal 1 , Mine Tunalı 2, Ersin Karabacak 1 ve Onur Esen 11Çanakkale Onsekiz Mart Universitesi, <strong>Fen</strong> Ed. Fak., Biyo. Bl. 17020 Çanakkale2Çanakkale Milli Eğitim Müdürlüğü, Çanakkale Lisesi Biyoloji Öğretmeni ÇanakkaleBu çalışmada Kazdağı psödalpinik bölgesinde yayılış gösteren Tulipa sylvestrisL., Scilla bifolia L. ve Gagea bohemica Schult. f. taksonları, 2004‐2007 tarihleri arasındayetiştiği habitatlarından toplanarak, kök, soğan, skapoz, yaprak, çiçek ve meyve gibiorganlarının morfolojisi, anatomisi, ekolojisi incelenmiştir.Anatomik incelemelerde T. sylvestris’in soğan enine kesitinde epidermalhücrelerin altında bir sıra sklerankimatik hücrelerden oluşan bir katman ve altındanişasta içeren depo parankiması hücrelerinin yer alması, S. bifolia’nın soğan eninekesitinde epidermal hücrelerin altında bir sıra sklerankimatik hücrelerden oluşan birkatman bulunması, bu tabakanın altında geniş bir alanın nişasta içeren depoparankiması hücreleri ile dolu olması ve iç kısımda kurumaya bağlı olarak parankimahücrelerinin dışa doğru çekilmesiyle mekik şeklinde boşlukların oluşması; G.bohemica’nın soğan enine kesitinde, epidermisin altında tamamen düzenli ve değişikşekilli nişasta içeren depo parankiması hücrelerin yer alması ve en dış katmandakoruyucu özellikte ve kurumaya bağlı sklerankimatik bir yapı gözlenmesi tipiközellikler olarak belirlenmiştir.Ekolojik incelemelerde ise T. Sylvestris’in toprağının pH ‘sı 6,01, tuzsuz, kireçmiktarı % 1,18 olup, toprağında fosfor 1,39 (Kg/da), potasyum 67,52 (Kg/da) veorganik madde % 6,75 olarak; S. bifolia toprağının pH ‘sı 7,68, tuzsuz, kireç miktarı %23,78 olup, toprağında fosfor 20,12(Kg/da), potasyum 234,78 (Kg/da) ve organikmadde % 7,52 olarak; G.bohemica toprağının pH’sı 6,37, tuzsuz, kireç miktarı % 2,37olup, toprağında Fosfor 19,85 (Kg/da), Potasyum 157,72 (Kg/da) ve organik madde %7,45 olarak bulunmuştur. Her birinin toprak bünye sınıfı ise killidir.Anahtar Sözcükler: Kazdağı, Tulipa sylvestris, Scilla bifolia, Gagea bohemica, Morfoloji,Anatomi, Ekoloji113


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleİZMİR KÖRFEZİ’NDE DAĞILIM GÖSTEREN POTANSİYEL ZARARLI FİTOPLANKTONTÜRLERİNİN AKDENİZ MİDYESİ, (Mytilus galloprovincialis Lam., 1819) ÜZERİNEETKİSİTuba TÜMER, Ceren ERGÜDEN, Nihayet BİZSELDokuz Eylül Üniversitesi, Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü, Canlı Deniz KaynaklarıBölümü, İnciraltı / İZMİRİzmir Körfezinde dağılım gösteren biyotoksin üretebilen zararlı fitoplanktontürlerinin midyeler üzerine olası etkilerini saptamak amacıyla 2010 Ağustos ayındamidye örneklemesiyle birlikte fitoplankton türleri saptanmıştır. Sözkonusu amacaulaşabilmek iin körfezde belirlenen 7 istasyondan (Bayraklı Bostanlı, Degaj, Foça,Gediz, İncraltı, Mordoğan) su ve midye (Mytilus galloprovincialis, Lam., 1819) örneğialınmıştır. Örnekleme döneminde Dinophyceae, Bacillariophyceae, Cyanophyceae veEuglenophyceae sınıflarına ait türlere rastlanılmıştır.İzmir dış körfez istasyonları, Foçave Mordoğan istasyonları dışında kalan diğer 5 istasyonda toksik/potansiyel zararlıfitoplankton türleri tespit edilmiştir. Bu türlerin tespit edildiği istasyonlarda canlımidye örneklenememiştir. En yoğun toksik türler Bostanlı istasyonunda gözlenmiştir.ve toplam fitoplankton miktarı 38.000.000 hücre/L değerine ulaşmıştır. Rastlananfitoplankton türleri genellikle ötrofikasyona yol açan türlerdir, bunlar arasındaistenmeyen yapışkan köpük oluşturan Cylindrotheca closterium baskındır ve ortalama2.263.500 hücre/L olarak hesaplanmıştır. Buna karşın toksik ve/veya istenmeyentürlerin tespit edilemediği Mordoğan istasyonunda ise ortalama birey sayısı 198.500hücre/L seviyesinde bulunmuştur.Besin tuzu değerlerine bakıldığında; NH4 konsantrasyonunun Bostanlıistasyonunda 9.36 µM, Bayraklı istasyonunda ise 7.10 µM seviyelerinde bulunmasıtoksik alg artışlarını desteklemektedir.Denizlerimizde gözlenen toksik/potansiyel zararlı fitoplankton türlerinintanımlanması, yaşam döngülerinin, yayılma alanlarının ve bunlara etki edenfaktörlerin araştırılması insan sağlığına kadar uzanan etkinin belirlenmesi açısındanönem taşımaktadır.Anahtar Sözcükler: Mytilus galloprovincialis, Fitoplankton, Toksik türler, İzmirKörfezi114


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇANAKKALE’NİN SULAK ALANLARISerkan ÖZDENÇOMÜ Terzioğlu Yerleşkesi Su Ürünleri Fakültesi Temel Bilimler Bölümü 17020Merkez/ÇANAKKALEÇalışmanın amacı Çanakkale’deki sulak alanları, sulak alanları etkileyen olumluve olumsuz unsurları ve korunmaları için yapılması gerekenleri tespit etmektir. Sulakalan kavramı, sulak alanlar hakkında genel bilgiler ve sulak alanların önemi üzerindedurulup Ramsar Sözleşmesi ve Türkiye’deki sulak alanların son durumu hakkında bilgiverildikten sonra Çanakkale ilinin sulak alanları ve son durumları tespit edilmiştir.Elde edilen bulguların yorumlanmasının ardından Çanakkale’nin sulak alanlarınınkorunması için önerilerle çalışma sonlandırılmıştır.Anahtar Sözcükler: Sulak alan, Çanakkale’nin Sulak Alanları, Sulak AlanlarınKorunması, Ramsar115


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleDOĞU AKDENİZ BÖLGESİNDE Pinus brutia Ten. TOPRAKLARINDA MEVSİMSELKARBON DÖNÜŞÜMÜNacide KIZILDAĞ, Şahin CENKSEVEN, Çiğdem AKRAY, Gülistan ÖZER ve CengizDARICIÇukurova Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Ede. Fak., Biyoloji Bölümü, Balcalı / AdanaAkdeniz iklimi etkisindeki Çukurova Üniversitesi kampüsünde 2008 marthaziran‐eylülaylarında örneklenen Kızılçam (Pinus brutia Ten.) ağaçlarının yaprak,dal, ölüörtü ve topraklarının karbon içerikleri belirlenmiştir.Her 3 ayda bir alınan Pinus brutia Ten. toprak, dal ve yapraklarının karboniçerikleri arasında önemli bir fark bulunmamıştır. Mart ayında yaprak karbon içeriğihaziran ve eylül aylarına göre daha yüksek olmasına rağmen fark anlamsızdır. Ölüörtükarbonu zaman içinde değişmiş, Mart ayından Haziran ayına azalmış, Eylül ayındatekrar artış göstermiştir (P


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleYAPAY SULAKALANDA YETİŞTİRİLEN BİTKİLERİN MİNERAL ELEMENT İÇERİĞİGülen ÖZYAZICI 1 , Yüksel ARDALI 2 , Mehmet Arif ÖZYAZICI 1 ve Fulya AYDIN 21Samsun Toprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü2Ondokuz Mayıs Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği BölümüYapay sulak alan sistemleri çevredeki doğal malzeme kullanılarak ihtiyaçbüyüklüğünde hazırlanan havuzlarda atık suyun filtre edilmesi, yetiştirilen sulak alanbitkileri ve filtre ortamındaki mikroorganizmalarla suyun arıtılması esasına dayananbu sistem, doğal yapının küçük taklitleridir. Bu yöntem küçük yerleşim birimlerinden,büyük şehirlere hatta endüstriyel atık suların arıtılmasına kadar birçok uygulamaalanı bulunmaktadır. Araştırma, Samsun İli Vezirköprü İlçesinin 240 nüfuslu Yörükçalköyünde yürütülmüştür. Bu çalışmada, yatay akışlı yapay sulak alan sistemi atık suyundebisi, giren suyun biyolojik oksijen ihtiyacı ve dolgu materyalinin hidrolik özelliklerigöz önüne alınarak projelenmiştir. Buna göre her bir havuz 200‘er m 2 ‘lik alandanoluşmaktadır. Köyün foseptik sisteminden çıkan atık su üçe bölünerek her bitkihavuzuna eşit miktarda verilmiştir. Juncus acutus, Cortaderia sellona, Phragmitesaustralis bitkileri dikilmiştir. Bitkilerin vejetasyon dönemi sonunda her havuzun 4farklı noktasından 1 m 2 lik alandan bitkiler hasat edilmiş ve bitkiler tarafındankaldırılan besin maddesi miktarları belirlenmiştir. Bitkilerin N içerikleriincelendiğinde, Juncus acutus’un yapısında Cortaderia sellona, Phragmites australis’eoranla daha fazla N bulundurduğu, Cortaderia sellona bitkisinin ise diğer iki bitkiyeoranla daha fazla fosfor, kalsiyum ve magnezyum içerdiği belirlenmiştir.Anahtar sözcükler: Juncus acutus, Cortaderia sellona, Phragmites australis, mineralelement alımı117


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleYAPAY SULAK ALAN SİSTEMLERİ İLE EVSEL ATIKSULARIN ARITIMINABİTKİLERİN ETKİSİNİN İNCELENMESİYüksel Ardalı 1 , Gülen Özyazıcı 2 ve Fulya Aydın 11Ondokuz Mayıs Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü2Samsun Toprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitüsü MüdürlüğüYapay sulak alanlar son yıllarda evsel ve endüstriyel atık su arıtımı için diğerarıtma sistemlerine alternatif olarak uygulanması artan yatırım ve işletmemaliyetlerinin düşük, enerji ihtiyacı az doğal arıtma sistemidir. Basit bir sistem olarakgörülse de yapay sulak alanlarda mikroorganizmalar, bitkiler, sucul ortamı çevreleyenekolojik faktörler arasında kompleks ve bütünleşmiş ilkeler mevcuttur. Buaraştırmada evsel atık suların yapay sulak alan sistemleri ile arıtımında bitkininetkisini belirlemek amacıyla, Samsun İli Vezirköprü ilçesinin 240 nüfuslu Yörükçalköyünün foseptik sisteminden çıkan atık su üçe bölünerek her havuza eşit miktardaverilmiş ve 3 farklı bitki türü (Juncus acutus, Cortaderia sellona, Phragmites australis)dikilmiştir. Deneme havuzlarının boyutları, atık suyun debisi, giren suyun biyolojikoksijen ihtiyacı ve dolgu materyalinin hidrolik özellikleri göz önüne alınarakprojelenmiştir. Aylık olarak su örnekleri alınmış, bu örneklerde BOİ, KOİ, AKM, toplamfosfor giderim verimleri incelenmiştir. BOI ve KOI giderim verimleri yönünden iki yılınortalama sonuçları incelendiğinde her üç türün giderim verimleri birbirine yakın olsada Cortaderia sellona bitkisi önde gelmektedir. 2009 yılı sistemin ilk yılı olması nedeniile giderim verimi aylara göre değişkenlik göstermiş, 2010 yılında ise özellikle Juncusacutus bitkisinin dikili olduğu havuzun giderim verimleri kararlı hale gelmiş, mevsimdeğişikliklerinden diğer bitkilere göre fazla etkilenmemiştir. Toplam fosfor giderimiyönünden iki yıllık sonuçlar incelendiğinde % 40.0 lık giderim ile Juncus acutus bitkisiilk sırada yer almaktadır.Anahtar Sözcükler: Juncus acutus, Cortaderia sellona, Phragmites australis, yapaysulakalan118


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleDUMANLIDAĞ (ERZİNCAN) ORMANLARININ EKOLOJİK ÖZELLİKLERİMuzaffer SİLER¹, M. Taner ŞENGÜN ² ve Pınar TAŞKIRAN ³1. Fırat Üniversitesi, İnsani Ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Coğrafya Bölümü, Elazığ2. Fırat Üniversitesi, İnsani Ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Coğrafya Bölümü, Elazığ3. Erzincan Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakütesi, Coğrafya Bölümü, ErzincanDumanlıdağ, Erzincan il merkezinin batısında bulunan Refahiye ilçesi sınırlarıiçerisinde yer alır. Dağ oluşum itibariyle bir kıvrım dağı özelliğindedir. Dağın yapısınıdaha çok ofiyolitik, mağmatik ve tortul kayaçlar oluşturur. Bu saha akarsulartarafından derin şekilde yarılmış ve parçalanmış bir karakterdedir. Bakı ve eğim gibiözellikler sahada doğal ortam koşulları açısından belirleyici topoğrafik unsurlardır.Çalışma alanının iklimi Doğu Anadolu’nun Karasal iklimi ile Karadeniz iklimi arasındabir geçiş özelliğindedir. Bu iklim özelliği ve ortam koşulları sahanın topraklarıüzerinde de kendini göstermektedir. 2447 m yüksekliğinde olan Dumanlıdağ, sahipolduğu ormanları ile bir bütün olarak çevresine göre oldukça farklı ekolojik ortamsergilemektedir. Çalışma alanında özellikle sarıçamların bu alanda özel bir yayılışgösterdiği ve yörenin coğrafi koşullarına bağlı olarak kısa mesafelerde farklıniteliklerde geliştiği tespit edilmiştir. Dağı kaplayan sarıçam ormanları ile birlikteorman altı florası ve diğer ağaç türleri bakımından kendine has özelliklerbarındırmaktadır. Çalışma alanı içerisinde görülen ormanlardaki yaygın ağaç türleri;başta Sarıçam (Pinus Sylvestris) olmak üzere, Bodur Ardıç (Juniperus Nana), bazı Meşetürleri (Sapsız Meşe (Quercus Petraea), İspir Meşesi (Quercus Macranthera), MazıMeşesi (Quercus infectoria)) ve Huş (Betula Alba) ağacıdır. Dumanlıdağın ormanaltıflorasını oluşturan, geven Astragalus), kuzukulağı (Rumex), orkide (Orchidaceae),kekik (Thymus) başlıca türlerdir. Bu çalışmada, Dumanlıdağ üzerinde yeralan vegenellikle Sarıçam’lardan oluşan ormanlık sahanın kendine has ekolojik özellikleriincelenmiştir.Anahtar Sözcükler: Dumanlıdağ, Orman, Ekoloji, Sarıçam, Coğrafya119


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleULUABAT (APOLYONT) GÖLÜ (BURSA)‘ NÜN DOĞAL YAPISINA YAPILANMÜDAHALELERIN GÖLÜN EKOLOJİK YAPISINA ETKİLERİErol KESİCİ 1 ve Cevdan KESİCİ 21. Süleyman Demirel Üniversitesi Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi 32500 Eğirdir /ISPARTA2. Altın kum Mah. Yosun Aprt. 32500 Eğirdir /ISPARTAAntik çağlarda adı Apolyont Gölü olan Uluabat Gölü; 1998 yılında UluslararasıRamsar Sözleşmesi uyarınca korunacak sulak alanlar listesine dahil edildi. Uluabat;sahip olduğu biyolojik çeşitlilik değerleri ile Uluslararası Yaşayan Göller Ağı'na üyeolan ülkemizdeki tek göldür.Ekosistemlerin bir bütün halindeki var oluşu ve sürdürebilirliği; ekosistemindoğal dengesiyle sağlanmaktadır. Uluabat Gölü’nün doğal yapısına insan etkinlikleri ileyapılan müdahaleler sonucu; gölün verimliliği, su seviye, kalitesi, topografik yapısı vebiyolojik çeşitliliği farklılaşmıştır. Uluabat Gölü; sahip olduğu koruma statülerinekarşın tarım, sanayi ve evsel atıkların neden olduğu yoğun bir kirlilik tehdidi ile karşıkarşıyadır. Başta Mustafa Kemal Paşa ilçesi olmak üzere göl çevresindeki yerleşimlerinher türlü atıklarının büyük bir kısmı, herhangi bir arıtıma tabi tutulmadan göleulaşmaktadır. Yapılan araştırmalar sonucunda; havzadaki dış kirletici yüklerle, gölündip yapısındaki birikintinin oluşturduğu iç yükler; gölde su kalitesi, flora ve faunadengesinin önemli oranda değişmesine neden olduğu belirlenmiştir.Bu çalışmada; dış müdahalelerle gölün kirlenmesine neden olan kirleticikoşullar, su kalite/ seviyesi değişimleri, bitki‐hayvan türlerinin farklılaşması ve gölebırakılan atıklara bağlı olarak Uluabat Gölü’nde dünden bu güne oluşan biyolojikkirliliğin nedenleri belirlenerek, gölün mevcut yapısının korunmasıyla ilgili çözümönerileri amaçlanmıştır.Anahtar Sözcükler: Uluabat Gölü, Ekolojik denge, Biyolojik Çeşitlilik, Koruma‐Kullanmas120


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleAVRUPA BİRLİĞİ VE EKOLOJİK TARIMA YAKLAŞIMSerap GİRGİN BAYKAL 1 , Oğuz ÖZYARAL 2 ve Yıldız TÜMERDEM 3, OnurYARAR 21Yeni Yüzyıl Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Cevizlibağ, OfluoğluYerleşkesi, Topkapı/ İstanbul2Yeni Yüzyıl Üniversitesi, Meslek Yüksekokulu, Cevizlibağ, Ofluoğlu Yerleşkesi, Topkapı/İstanbul3Yeni Yüzyıl Üniversitesi, Meslek Yüksekokulu, Cevizlibağ, Ofluoğlu Yerleşkesi, Topkapı/İstanbul20. yüzyılın ortalarından itibaren hızlı tırmanan nüfus artışına karşın tarımalanlarının azalması ve gıda sektörünü destekleyen zıraii yatırımlar şekildeğiştirmiştir. Yeni tarım politikaları da birim alandan daha fazla verim elde edilmesive üretimde su başta olmak üzere girdi kullanımının yoğunlaşması şeklindehedeflenmiştir.Bu çalışma ile hedeflenen; ekolojik tarım aracılığıyla, eko‐sistemde hatalıuygulamalar sonucu kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmaya yönelik, insana veçevreye dost üretim sistemlerinin yasal düzenlemelerinin olmasını ve yüksek pazardeğeri ile dünyada sayıları hızla yayılan ekolojik işletmelerde planlama ve yönetimin,eşit öneme sahip bir çok prensipler ve ilkelere dayandırılarak yapılmasının yollarınıaçmaktır. Bu prensipler dahilinde beslenme ve pazar değeri olan gıdaları yeterlimiktarda üretmek ve doğal sulama sistemleri (doğal çevrimlerle karşılıklı etkileşimiyapıcı kullanmak) ile üretebilmek de olanaklı olacaktır. İklim değişikliklerinden oluşanaşırı nemi ve buharı da hesaba katarsak, biyolojik çevrimleri teşvik etmek,yaygınlaştırmak, toprakların uzun süreli verimliliğini sağlamak ve artırmak da buçalışmada amaçlanmıştır.Sonuçta ekolojik tarım sayesinde su ve toprağı muhafaza etmeye yardımcıolacak teknikler geliştirilerek, yenilenebilir kaynakları gerektiği biçimdekullanabilmenin yolları açılarak, besleyici elementlerle yapılabildiği kadar kapalıüretim sistemi kurarak, dönüşümlü materyal ve hammaddelerle üretim yapılmasınısağlamak ve bu sayede de ortaya çıkabilecek olan kirliliği en düşük seviyelerde tutmakolarak planlanmıştır.Anahtar sözcükler: AB, ekolojik tarım, iklim değişiklikleri, su, tarım, tarımpolitikaları, gıda, ekoloji121


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleFİRMA YÖNETİM POLİTİKALARINDA ÇEVRESEL DEĞERLERE YÖNELİK DEĞİŞİMVE ÇEVRENİN KURUMSAL ALGILANMA SÜRECİNE ETKİSİNE BİR BAKIŞAral NOYAN, Oğuz ÖZYARAL ve Onur YARARYeni Yüzyıl Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Cevizlibağ, OfluoğluYerleşkesi, Topkapı/ İstanbulÇevreye saygı işletme politikalarında son dönemlerde temel değişiklikleregidilmesine neden olmuştur. Çevreye saygılı ve çevresel değerlerin gözetildiği işletmekavramı toplumda işletmelerin daha saygın bir yerde yer almasını sağlamaktadır. Buduruşu işletmelerin istihdam, eğitim ve kurumsal kimlik çalışmalarına yansımıştır. Bubağlamda kurumsal vatandaşlık kavramı ortaya çıkarak, artık firma çalışanları kendifirmalarının kendilerine öncülük yapmasına gerek kalmadan çalışanların bir arayagelerek çevreye ve topluma yararlı olabilecek çalışmalara imza atmaları sıklıklakarşılaşılan uygulamalar haline gelmesine yol açmıştır. Bu da firmaların kurumsalalgılanma sürecinde değişikliklere yol açmaktadır. Çevre bilincine sahip ya da çevreyesaygılı işletme kavramına sahip işletmeler gerek çalışanların gözünde gerekse çevreselalgılanma bakımından, bir adım daha ileride durabilmektedir.Bu çalışmada, firmaların çevresel faktörler nedeniyle özellikle insan kaynaklarıpolitikalarında meydana gelen değişim ve buna bağlı olarak sözü geçen yönetimseldeğişimlerin kurumsal algılanmaya olan etkilerinin açıklanması amaçlanmaktadır.Kurumsal değer ve marka oluşturma süreçleri, beraberinde toplam kalite yaklaşımınıda oluşturmaktadır. Süreçlerde kaliteyi etkileyen en önemli unsurlardan biri çalışanaidiyeti ve onun ortaya çıkardığı plan ve programların yürütülmesi gelmektedir. Sağlıkkurum ve kuruluşlarında diğer kurumsal yapılanmaların ötesinde toplum sağlığı veona ait toplumsal sorumluluk öne çıktığından, bu amacı gerçekleştirebilmek içinülkemiz sağlık sektörü örneklemesinde firmaların yönetim politikalarında çevreselnedenlerle ortaya çıkan değişimler, farklılıklar, eğitim ve diğer insan kaynaklarıpolitikalarındaki yenilikler ve çevresel açıdan değişen kurumsal algılanma kavramıanaliz edilmiştir.Anahtar Sözcükler: kurumsal vatandaşlık, kurumsal algılanma, çevre bilinci122


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleAVRUPA BİRLİĞİ ÇEVRE YASALARI KAPSAMINDA YÜKSEKÖĞRETİMDE NELERYAPIYORUZ?Oğuz ÖZYARAL 1 ve Nuri AVCI 2Yeni Yüzyıl Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Cevizlibağ, OfluoğluYerleşkesi, Topkapı/ İstanbulOkan Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu, MecidiyeköyDoğa ve insan her ikisi de çevre sorunları içersinde geri dönülemez bir noktayadoğru hızla ilerlemektedir. Bilimsel uyarılar bazı çevreci kesimlerde kısmi birduyarlılık yaratmakla birlikte bazı çıkar gruplarının etkili propogandaları sonucu“sürdürülebilir kalkınma” büyüsüne kapılmış geniş yığınlar; ya soruna bilimsel kanıtya da soruna sorumlu aramakta ya da sorunun tarafı olmadıkları konusundakendilerini avutmaya çalıştıkları gözlenmektedir.İnsanoğlunun kendi kendine yarattığı çevresel yağma ve yıkım belirli bircoğrafya ile sınırlandırarak bir nevi karantina önlemi almakla çözmenin ötesinde,sorun hızla uluslararası olmakta ve çözüm için ulusların ortak azim ve kararlılıklarınıbeklemektedir.Bu çalışmamızda soruna, sorumlu aramak yerine, insanlarda duyarlılıklaryaratarak sorunun çözümüne kalıcı yaklaşımlar sağlaması umulan eğitim olgusubağlamında; Avrupa Birliğine(AB) uyum sürecinde Türk ve AB çevre mevzuatlarınbirbirine uyum düzeyi ve bu uyumu Türk Yüksek Öğretimindeki çevre eğitiminin neölçüde destekleyebileceği değerlendirilmiştir. Öte yanda ülkemizde yüksek öğretiminçevre eğitimi uygulamasına bakıldığında, Tiflis Bildirgesindeki amaçlarıngerçekleştirilemediği ve AB ile olan çevre mevzuatı ve uygulanma bakımından uyumusağlamaya hizmet etmediği görülmektedir. Sorunun temel kaynağının felsefi olarakçevre konusunda AB ile temel açıklığın mali yetersizliklerden çok katılım, çevre bilincive çevre ahlakı konusunda yattığı düşünülmektedir. Bu bağlamda üniversitelerdeeğitim alan öğrencilerimizin konuya yönelik farkındalığının yaratılması içinyürütülmesi gereken programlar ve uygulamar hakkında önerilerde bulunulmuştur.Anahtar Sözcükler: Çevre, çevre eğitimi, çevre yasaları, yüksek öğrenim gören kişiler,çevre bilinci farkındalığı123


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSİNEMANIN ÇEVRE BİLİNCİ VE EĞİTİMİNİN OLUŞTURULMASINDAKİ ROLÜSezin K. BOZKURT ve Özgül DAĞLIYeni Yüzyıl Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu, Cevizlibağ Ofluoğlu Yerleşkesi, Topkapı,İstanbulAydınlanma düşüncesi ve takip eden Modernleşme süreci, bireyin özgürlüğünüve aklın üstünlüğünü temel alarak toplumsal ilerlemenin gerçekleşebileceğini savunur.Modernleşme, bireyin ve aklın üstünlüğünü yüceltirken, aynı zamanda kenditahakküm ve denetim tarzlarını meşru kılan kurumları ve söylemleri de beraberindegetirir.Postmodern teori, toplumu totalleştirici makro söylem ve politikalar yerineçoğulculuğu ve çokkatlılığı savunarak feminizm, ekoloji, gay‐lezbiyen oluşumlar gibihareketlere destek verirler ve mikro politika üzerinden daha eşitlikçi ve huzurlu birdünyanın varolabileceğini ortaya atarlar. Bu süreçte endüstrileşme modern dünyanınbir gerekliliği olduğu kadar bir çok anlamda sorunu ve felaketi de beraberindegetirmiştir. Çevre ve ekoloji, bugün, üzerinde durulması, konuşulması vebilinçlenilmesi gereken en mühim konuların başında gelmeketedir.Modern dünyanın, hayatımıza kazandırdığı en parlak buluşlardan biri olansinema da 1960’lardan günümüze çevre sorunları ile ilgilenmiş, çevrenin ve doğanınüzerinde kurulan denetimlerin sonuçlarını ve canlı yaşamı üzerindeki etkilerini beyazperdeye yansıtmıştır. Sinema; kitleler üzerinde ortak bilinç yaratma ve propagandagibi amaçlarla kullanılmıştır.Bu çalışmada, sinemanın toplumları ve dünyayı etkisi altına alabilme vedönüştürebilme özelliğinden yola çıkarak, çevre bilincinin oluşturulması ve çevresorunlarına dikkat çekilmesi amaçlanmaktadır. Bu bağlamda İsveçli yönetmenStephan Jarl’ın 1987 yılı yapımı ‘’Tehdit / Threat’’ adlı filmi analiz edilecek ve sinemafilmlerinin kitleleri bilinçlendirmedeki ve çevre eğitimindeki rolü tartışılacaktır.Anahtar Sözcükler: Modernleşme, sinema, çevre sorunları, ekoloji124


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleEKOLOJİK (YEŞİL) PAZARLAMA KAVRAMININ VE MARKALARIN ÇEVRECİKİMLİKLERİNİN ÜLKEMİZDEKİ YANSIMALARI: GARANTİ BANKASI VE TÜRKTELEKOM ÖRNEĞİÖzgül DAĞLI ve Sezin KIPÇAK BOZKURTYeni Yüzyıl Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu , Cevizlibağ Ofluoğlu Yerleşkesi, Topkapı,İstanbulİşletmelerin toplumda kabul görmelerinin önem kazanması ve tüketicilerinçevreye duyarlılık konusundaki duyarlılıklarının artması toplumsal pazarlama ve yeşilpazarlama gibi kavramların gelişmesine yol açmıştır. Uzun vadede işletmelerin lehinegeri dönüşü olan sosyal pazarlama anlayışında, işletmeler bir yandan tüketicileri diğeryandan çözüm bekleyen toplumsal sorunları desteklemek ve öte yandan da karsağlamak durumundadırlar. Yeşil pazarlama ise, toplumun istek ve ihtiyaçlarını tatminetmek üzere birtakım değişimlerin meydana getirilmesi ve kolayca uygulanmasıamacıyla doğal çevreye en az zarar vermek üzere uygulanan faaliyetlerdir. Yeşilpazarlamanın gerektirdiği sorumluluk bilinci ve bu çerçevede işletmelerin üzerinedüşen görevleri yerine getiren işletmeler ve bu süreci iyi yönetebilen kuruluşlar,gelecekte ayakta kalabilen işletmeler arasında yer alma yolunda daha da kolayilerleyeceklerdir.Bu çalışmada, ülkemizde son yıllarda yeşil pazarlamanın geldiği yerdeğerlendirilmiş, eldeki verilere dayalı olarak sonuçların sosyo‐psikolojik etkilerinebağlı kurumsal marka değeri üzerindeki etkisi ve sosyal sorumluluk yaklaşımlarıbirlikte analiz edilmeye çalışılmıştır.Bu bağlamda ülkemizde yeşil pazarlama yatırımlarına önem veren şirketlerarasında yer alan Garanti Bankası ve Türk Telekom’un çevresel pazarlamaya yönelikiletişim faaliyetlerinin betimlenmesi amaçlanmaktadır. Bu amacı gerçekleştirebilmekiçin yeşil pazarlama yaklaşımının 4 aşaması açıklanmıştır. Böylelikle ülkemizde yeşilpazarlamaya ilişkin teşvik ve yaptırımlar incelenerek söz konusu iki markanın buyöndeki iletişim stratejileri ve bu stratejilerin medyadaki yansımaları analiz edilmiştir.Anahtar Sözcükler: Yeşil pazarlama, sosyal sorumluluk, çevreci marka, marka değeri125


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleErodium somanum’ UN FENOLOJİSİ VE KORUMA DENEMELERİDilek OSKAYCelal Bayar Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, ManisaErodium somanum Manisa ili Soma ilçesinden bir kayda sahip lokal endemik birtürdür. Bu çalışmada, türün çiçeklenme fenolojisi ve koruma biyolojisine yönelik insituve ex‐situ koruma denemeleri ile ilgili veriler ortaya koyulmuştur. Çiçeklenmedönemi, Mart ayının son haftası ile Mayıs ayının son haftası arasında iken,çiçeklenmenin en yoğun gözlemlendiği zaman aralıkları nisan ayının son iki haftası ilemayıs ayının ilk iki haftasıdır. Çiçeklenme ve tozlaşmanın ortalama 15–22 oCarasındaki sıcaklıklarda gerçekleştiği tespit edilmiştir.Ex‐situ koruma denemelerinde, laboratuar ortamında çimlendirilentohumlardan elde edilen fideler kendi ortamlarından getirilen toprağa aktarılarakbüyütülmeye çalışılmıştır. In‐situ koruma denemelerinde ise türün doğal yayılışalanına Mart ve Kasım aylarında tohum ekimi yapılmış ve başarılı bir in‐situ uygulamaprogramı için tohum ekiminin yaz sonu yapılması gerektiği ortaya çıkmıştır.Anahtar Sözcükler: Erodium somanum, fenoloji, in‐situ koruma, ex‐situ koruma126


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleDENIZ KAPLUMBAĞALARININ (Caretta caretta ve Chelonia mydas) ÇANAKKALEKIYILARINDA BULUNABİLİRLİĞİBurcu Akdeniz 1 , Şükran Yalçın Özdilek 2 , Emel Okur 3 ve Sait Gürsoy 41Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü, <strong>Fen</strong> Bilgisi Eğitimi2Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü3Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, OFMA4Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü, BiyolojiYaşayan fosiller olan deniz kaplumbağaları, nesli tehlike altında olan türlerarasındadır. Çanakkale kıyılarına vuran ölü deniz kaplumbağaları, bu kıyıların denizkaplumbağaları tarafından kullanıldığını düşündürmüştür. Yuvalama ve konaklamabölgelerinin bilinmesi, deniz kaplumbağalarının koruma faaliyetlerine yardımcıolabilecektir. Çalışmanın amacı, deniz kaplumbağalarının Çanakkale’nin hangikesimlerinde görüldüğünü, hangi av araçlarına takıldığını belirlemektir. Maliyetaçısından daha uygun olması nedeni ile balıkçıları kapsayan bir tarama çalışmasıyapılmıştır. Hazırlanan görüşme formu, yörede balıkçılık yapan 129 kişiyeuygulanmıştır. Araştırma sonucunda, deniz kaplumbağalarının Saros Körfezi’ninçıkışında, Bozcaada ve Gökçeada civarlarında, Çardak Lagünü çevresinde, ÇanakkaleBoğazı’nın giriş ve çıkışında, Kumkale‐Babakale açıklarında, Karabiga ve Nağara Burnucivarında kıyısal alanlarda bulunabileceği sonucuna ulaşılmıştır.Anahtar Sözcükler: deniz kaplumbağaları, balıkçı, görüşme, Çanakkale127


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇANAKKALE’DE KENTLEŞMENİN DOĞAL ÇEVREYE ETKİLERİNİN İNCELENMESİCanan Zehra ÇAVUŞ 1 , A. Esra CENGİZ 2 ve Telat KOÇ 11Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü,Çanakkale2Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi,Ziraat Fakültesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü,ÇanakkaleYersistemi ve bileşenleri içerisinde yer alan sosyal küre, insan ve etkinliklerinikapsar. Kentler ve özellikle Çanakkale gibi kıyı kentleri, yer sistemini oluşturankürelerin birbiri içine girdiği ve etkileşimin en fazla olduğu alanlardır. Kara ve denizekosistemlerinin birleşim noktasında yer alan ve oldukça kırılgan yapıya sahip olankıyı ekosistemleri kentleşme nedeniyle daha da kırılgan hale gelir.Kuruluşu 1462 yılına kadar giden Çanakkale kentinde, yatayda ve dikeydebüyüme 1960’lı yıllarda başlamakla birlikte en hızlı büyüme 1980 ve sonrasındagerçekleşmiştir. Bu büyüme 1992 yılında kurulan üniversite ile büyük oranda hızkazanmıştır. Kentteki alansal büyüme ihtiyacına neden olan nüfus artışı, doğrudandoğurganlık oranındaki değişim ile ilgili olmayıp, daha çok kentin kırsalından ve kenteil dışından yönelen göçlerden kaynaklanır. Bu faktörlere bağlı olarak ortaya çıkankentsel alan ihtiyacı Çanakkale kentinde de konut yapımını tetiklemiş ve doğal alanlarüzerindeki baskıyı arttırmıştır. Günümüzde kent alanı, kuzeye (Karacaören), güneye(Kepez, Dardanos ve Güzelyalı) ve doğuya (Bursa‐İzmir karayolu ) doğru büyüme ilebirlikte, 2011 yılında 33,91km²’ye ulaşmıştır. Çanakkale kenti ve yakın çevresindekiverimli tarım arazilerinin yerleşime açılması ekolojik bozulmanın temelini oluşturur.Bunun yanı sıra yoğun kullanıma maruz kalan alanlarda; özellikle su kaynakları veorman alanları gibi hassas ekosistemlerde, yanlış kullanımlar sonucu meydana gelençeşitli tahribatlar bu bozulma sürecini destekler.Bu çalışmada; genel anlamda Çanakkale kentinin 1950’li yıllardan günümüzekadar olan kentsel değişimi ve bunun doğal kaynaklar üzerindeki etkileri incelenmiş;nedenleri ve çözüm önerileri üzerinde durulmuştur.Anahtar Sözcükler: Çanakkale kenti, kentleşme, nüfus değişimi, doğal çevre,ekosistem128


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleAKDENİZ EKOSİSTEMİNDE ALGLERİN YERİ VE ÖNEMİÖzlem SEZGİN 1 ve Hilal KARGIN YILMAZ 21MEÜ. <strong>Fen</strong> Bilimleri Ens. Su Ürünleri Ana Bilim Dalı, MERSİN2Mersin Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi, Yenişehir Kampüsü, MERSİNAkdeniz'e kıyısı bulunan Antalya, Adana, Mersin illeri ve çevresinde, tipik sıcakve ılıman iklim hâkimdir. Akdeniz, dünya denizlerine göre tuzlu bir denizdir.Akdeniz'in verimliliğini kısıtlayan etkenler, bitkileri besleyen fosfat, nitrat venitrit gibi maddelerin azlığıdır. Besleyici maddelerin azlığı, suda yaşayan canlı türlerinazalmasına neden olmaktadır. Düşük besin elementi ve yüksek tuzluluk planktongelişimini azaltmaktadır.İskenderun Körfezi, kuzey doğu Akdeniz karasal girdilerin en yoğun olduğubölgelerdir. Körfez, etrafındaki sanayi kuruluşları, yerleşim birimleri, nehir deşarjlarıve gemi trafiğinden yoğun çevresel etkilere maruz kalmaktadır. Son zamanlardakörfezde kafes balıkçılığı çalışmaları yapılmaktadır. Bu aktiviteler, Akdeniz kıyılarındakirliliğin ciddi boyutlara ulaştırmaktadır.Sonuç olarak, etkin biçimde atık su arıtma tesisi işletmeyen büyük şehirlerintüm kıyı bölgeleri yüksek besin yükleri almaktadır. Kıyılardaki çarpık yapılaşma vetarım alanı açma faaliyetleri, Akdeniz’deki sulak alanların boyutunu düşürmekte vebiyolojik çeşitlilik kaybına yol açmaktadır.Anahtar Sözcükler: Akdeniz Ekosistemi, algler, plankton, çevresel kirleticiler129


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN ÇEVRE EĞİTİMİNE YÖNELİK TUTUMLARININ veGÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ (GAZİ ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ)Ahmet Gökmen 1 , Osman Çimen 1 ve Gülay Ekici 21Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Biyoloji Eğitimi Anabilim Dalı2Gazi Üniversitesi, Teknoloji Fakültesi, Eğitim Bilimleri BölümüBu araştırmanın genel amacı, üniversite öğrencilerinin çevre eğitimine yöneliktutumlarının ve görüşlerinin incelemesidir. Betimsel nitelikte bir alan araştırması olanbu araştırmanın verileri 2010‐2011 eğitim‐öğretim yılında toplanmıştır. Araştırmanınçalışma grubunu Gazi Üniversitesinin farklı fakültelerinin farklı bölümlerine kayıtlı veçalışmaya gönüllü olarak katılmak isteyen toplam 300 öğrenci oluşturmuştur. VerilerEkici (2005) tarafından hazırlanan tutum ölçeği ve araştırmacılar tarafındangeliştirilen görüş formuyla toplanmıştır. Görüş formu hazırlanırken ilgili literatürincelenmiş, kapsam ve geçerlilik için alan uzmanlarının görüşlerine başvurulmuştur.Beşli likert tipindeki tutum ölçeğinin Cronbach‐alfa güvenirlik değeri 0.90 olarakbulunmuştur. Verilerin analizinde betimsel istatistikler, bağımsız gruplar için t testi,tek yönlü varyans analizi, Tukey testi ve içerik analizi kullanılmıştır.Yapılan istatistiksel analiz sonuçlarına göre; öğrencilerin çevre eğitimineyönelik tutumları öğrencilerin cinsiyetine ve sınıfına göre anlamlı bir farklılıkgöstermektedir. Buna karşın öğrencilerin çevre eğitimine yönelik tutumları sosyoekonomikdurumlarına göre anlamlı bir farklılık göstermemektedir. Ayrıcaöğrencilerin açık uçlu sorulara bildirdikleri görüşleri kapsamında, çevre eğitiminingerekli olduğu, çevre eğitimi ile ilgili derslerde arazi çalışmaları ve uygulamalara dahaçok yer verilmesi gerektiği, çevre eğitimi ile ilgili ders ve aktivitelerin artmasındanmemnun olacakları vb. noktalar yer almaktadır. Çevre eğitimine yönelik tutumuyüksek olan öğrencilerin çevre eğitimine yönelik görüşlerinin daha olumlu yöndeolduğu belirlenmiştir. Araştırma sonunda, elde edilen sonuçlar doğrultusundaönerilerde bulunulmuştur.Anahtar Sözcükler: Çevre eğitimi, çevre eğitimine yönelik tutum, üniversiteöğrencileri130


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇEVRE SORUNLARI ve ETKİLERİNİ BELİRLEMEDE BALIK KILÇIĞI (İSHİKAWA)DİYAGRAMI KULLANIMININ ÖĞRENCİLERİN AKADEMİK BAŞARISINA ETKİSİMürşet ÇAKMAKAtatürk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Eğitimi Bölümü, ErzurumBu çalışmanın amacı, 7. sınıf fen ve teknoloji dersi biyoloji konularından“Çevre Sorunları ve Etkileri” konusunun balık kılçığı diyagramı ile yapılan fen veteknoloji öğretiminin, öğrencilerin akademik başarıları üzerine geleneksel öğretimyöntemlerine kıyasla ne kadar etkili olduğunu araştırmaktır. Bu amaca ulaşmak içinaraştırmamızda ders öğretim yöntemi olarak, balık kılçığı diyagramı ile öğretimyöntemi ve geleneksel öğretim yöntemleri (düz anlatım, soru‐cevap) kullanılmıştır.Çalışmanın örneklemi, 2010–2011 akademik yılında Diyarbakır ilinde bulunanbir ilköğretim okulunun farklı iki 7. sınıfında öğrenim gören 60 öğrencidenoluşmaktadır. Araştırmada ön‐son test kontrol gruplu deneysel model kullanılmıştır.Ön test sonuçlarına göre bilişsel giriş davranışları denk olan 7/A ve 7/B şubeleri ileçalışılmıştır. Balık kılçığı diyagramı ile öğretim yönteminin uygulandığı 7/A şubesideney (N=30), geleneksel öğretim yöntemlerinin uygulandığı 7/B şubesi (N=30)kontrol grubu olarak belirlenmiştir.Veri toplama aracı olarak, araştırmanın amacına uygun olarak araştırmacıtarafından 23 sorudan oluşturulan ve güvenirliği α= 0,73 bulunan “Çevre Sorunları veEtkileri Başarı Testi” kullanılmıştır. Uygulama süreci 3 haftadan oluşmuştur. VerilerSPSS programından yararlanılarak analiz edilmiştir. Araştırmanın problemlerineilişkin verileri test etmek için t‐testi teknikleri kullanılmıştır.Yapılan bu çalışmada, hem deney hem de kontrol grubunun bilişsel çıktılarındabir artışın olduğu görülmüştür. Ancak, ishikawa diyagramı ile öğretim yöntemininuygulandığı deney grubu lehinde anlamlı sonuçlara ulaşılmıştır. Bu sonuçlara göreönerilerde bulunulmuştur.Anahtar Sözcükler: <strong>Fen</strong> ve Teknoloji, İshikawa Diyagramı, Çevre Sorunları veEtkileri, Başarı131


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKIYI EGEDEN İÇ EGEYE KIŞ SEZONU PARTİKÜL MADDE (PM) KİRLİLİĞİ DEĞİŞİMİTamer YILMAZ 1 ve Barış YILMAZ 21Celal Bayar Üniversitesi, İnşaat Müh. Bölümü, Manisa2Celal Bayar Üniversitesi, Gölmarmara MYO, Turgutlu/ManisaBu çalışmada, partikül madde (PM) kirliliğinin kıyı egeden iç egeye değişimiincelenmiştir. Araştırmada, İzmir (Güzelyalı), Uşak ve Afyonkarahisar’da son 3 kışsezonu (2007‐2008, 2008‐2009 ve 2009‐2010) aylarında ölçülen günlük PM (µg/m 3 ),yağış (mm), rüzgar hızı (m/s) nem oranı (%), hava sıcaklığı (°C ) ve basınç (mb)değerleri kullanılmıştır.Çalışmanın ilk aşamasında 3 araştırma kış sezonu ayları N=18 (PM) kirlilikdeğerleri kullanılarak kentler arası kirlilik farkı olup olmadığı araştırılmıştır.Araştırma sonunda kıyı egeden iç egeye doğru artan PM kirliliğinin kentler arasında%99 güven düzeyinde birbirinden farklı olduğu saptanmıştır.Bu sonuç üzerine PM kirliliğinin en yoğun yaşandığı Ocak ayı için araştırmakentlerinin her birisi için çok değişkenli regresyon denklemleri elde edilmiş vedenklemlerin katsayıları yorumlanmıştır.Anahtar Sözcükler: Kış sezonu, PM, çok değişkenli regresyon denklemleri132


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleULUDAĞ’IN Arabis drabiformis Boiss. ve Aubrieta olympica Boiss. ENDEMİKBİTKİ TÜRLERİNİN IN VİTRO ORTAMDA ÇİMLENMESİ ÜZERİNE FARKLIKONSANTRASYONLARDA GİBBERELLİK ASİT’İN ETKİSİBetül AKIN 1 , İsmail KOCAÇALIŞKAN 2 ve Gürcan GÜLERYÜZ 31Dumlupınar Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Kütahya2Yıldız Teknik Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, İstanbul3Uludağ Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, BursaBursa Uludağ’ın alpin kayalık yamaçlarında yetişen ve nadir endemikbitkilerinden olan Arabis drabiformis Boiss. ve Aubrieta olympica Boiss. türleri daralanlarda ve spesifik çevre şartlarında yayılış göstermektedirler ve zor ekolojikkoşullara iyi adapte olmuşlardır.Çalışmamızda Bursa (Uludağ) için endemik olan ve nesilleri tehlike altında olanbitki türleri için uygun çimlenme protekolü oluşturmak ve bitki büyütme koşullarınınbelirlenmesi amacıyla tohum çimlenmesi çalışılmıştır. Endemik bitki tohumlarımızpetri kabında ve in vitro ortamda, farklı iki sıcaklık periyodunda çimlendirilmeyealınmışlardır. In vitro ortamda çimlenmeyi teşvik etmesi amacıyla GA3’ün 5 farklıkonsantrasyonu (50, 100, 150, 200, 250 ppm) kullanılmıştır. A. drabiformis bitkitürünün tohumları petri kabında çimlendirildiğinde her iki sıcaklık periyodunda daçimlenme oranının düşük olduğu gözlenmiştir (< % 20). In vitro ortamda farklı GAuygulamaları sonucunda % 89.93’lük bir çimlenme başarısı elde edilmiştir. A. olympicatürüne ait tohumlar petri kabında % 51.33 oranında çimlenme gösteriyorken, GAuygulaması ile çimlenmenin teşvik edildiği ortaya konulmuştur (˃ % 85).Bu çalışmadan elde edilecek sonuçların endemik bitki türlerinin ex‐situ olarakkorunmasına katkı sağlayacağını düşünmekteyiz.Anahtar Sözcükler: Uludağ, Arabis drabiformis Boiss., Aubrieta olympica133


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleİĞNEADA LONGOZ ORMANLARI MİLLİ PARKI SULAK ALAN EKOSİSTEMLERİNİNBİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİMurat ÖZYAVUZ ve Harun HURMA 21Namık Kemal Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü, Tekirdağ2Namık Kemal Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü, Tekirdağİğneada, sahip olduğu sulak alan ekosistemleri açısından ülkemiz ve Avrupaiçin önemli doğal alanlarımızdandır. İğneada çevresinde Karadeniz ile mevsimselbağlantısı olan Mert, Erikli ve Saka Gölleri ile denizle bağlantısı olmayan orman içigöllerden Hamam ve Pedina Gölleri bulunmaktadır. Bu göller fiziksek yapı olarakbirbirine benzerlik göstermekte, sahip oldukları biyolojik çeşitlilik açısından önemlibir zenginlik sağlamaktadır. Özellikle Saka, Mert ve Erikli göllerinin etrafları Fraxinusormanlarının bulunduğu subasar ormanları ile kaplıdır. Bölge su kaynağı açısından dason derece zengindir. Alan içersinde gerek alanda bulunan gölleri besleyen gerekse desuları Karadeniz’e dökülen birçok dere mevcuttur. Özellikle denizle bağlantısı olangöller, kıyı kumulları, sazlık ve bataklık alanları ile birlikte Longoz Ormanlarınınoluşmasında önemli bir etkiye sahiptir. Orman içi göller Hamam ve Pedina Göllerindeyer yer örtüşü %100’ü bulan saf Trapa natans (Su Kestanesi) topluluklarıbulunmaktadır. Bu tür Hem Bern Listesinde hem de Türkiye Bitkileri KırmızıKitabında“Zarar görebilir” VU kategorisinde yer almaktadır. Ayrıca bu göller, Avrupakuş göç yollarının üzerinde yer alması ile de özellikle kuş türleri açısından bir barınakve geçiş yolu niteliğindedir. Göller sahip oldukları flora çeşitliği açısından da önem arzetmektedir. Farklı birçok bitki türünü de bünyesinde bulundurmaktadır. 2007 yılındamilli park olarak ilan edilen İğneada Longoz ormanları milli parkı sahip olduğu deniz,kumul, sulak alan ve orman ekosistemini önemli derecede korumuştur. Bu bildirikapsamında, bu göllerin bulunduğu alanın 3 boyutlu görsel bir sunumu yapılarak,göllerin sahip olduğu bitki ve fauna çeşitliliği hakkında bilgiler verilecek alanın önemiortaya konmaya çalışılacaktır.Anahtar Sözcükler: İğneada, Longoz Ormanları, Sulak Alanlar, Istranca Dağları134


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSEASONAL POPULATION FLUCTUATION OF Brevicoryne brassicae (L.) (HEM.,APHIDIDAE) AND ITS PARASITOIDE Diaeretiella rapae (M'lntosh) (HYM.,BRACONIDAE) ON CANOLA IN WEST AZERBAIJANHosein RANJITAKANTAPEH1, Maliheh HOMAUNIFAR1 and Alireza KHALILARIA21Agricultural Research and Natural Resource Center of West Azerbaijan, Urmia/IRAN2Iranian Research Institute of Plant Protection, Tehran/IRANCabbage aphid of rape seed plants in Karim Abad and Shahin Abad werecollected weekly and seasonal fluctuation of Brevicoryne brassicae and its naturalenemy, Diaretiella rapae were studied during 2003‐2004. Sampling of aphidpopulation dynamic and its parasitoid carried out weekly. In first year in Karim Abadand Shahin Abad regions the peak of aphid population was recorded in mid and last ofMay respectively.In second year peak of aphid population in Karim Abad and Shahin Abad wasrecorded in13 and 11 may respectively. Peck of parasitoid Density in Karim Abad andShahin Abad was observed 20 and 17 May 2003 with number 55 and 49 respectively.In second year sampling was showed 186 and 183 in Karim Abad and Shahin Abad in24 May and 8 Jun respectively.Correlation between cabbage aphid and its parasitoid population in two yearswas significant at 1% probability and parasitoid population in both region and yearswas showed positive effect to reduce cabbage aphid.Keywords: Brevicoryne brassicae, Diaretiella rapae, Population fluctuation, Canola135


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleXenopus laevis İRİBAŞLARINDA BAZI METALLERİN ÇEŞİTLİ BİYOKİMYASALBELİRTEÇLER ÜZERİNE ETKİLERİErtan YOLOĞLU 1 ve Murat ÖZMEN 21Adıyaman Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, <strong>Fen</strong> Bilgisi EğitimiAnabilim Dalı, 02040, Kampüs/ADIYAMAN2İnönü Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 44280, Kampüs/MALATYABu çalışmada, kadmiyum (Cd), kurşun (Pb) ve bakır’ın (Cu), Xenopus laevisüzerine etkilerinin saptanması hedeflendi. Bu amaçla deneylerde CdCl2, PbCl2 ve CuCl2kullanıldı. Metallerin uygulama konsantrasyonları Avrupa Birliği ve Dünya SağlıkÖrgütünün içme sularındaki kabul edilebilir değerleri ile 96 saatlik test sonucu eldeedilen ortalama ölüm oranı (LC50) değerlerine göre belirlendi. Kurbağa iribaşları bumetallerin çeşitli konsantrasyonlarına 96 saatlik statik yenilemeli test sistemindemaruz bırakılarak, belirteçler olarak seçilen glutatyon S‐transferaz (GST), glutatyonredüktaz (GR), asetilkolinesteraz (AChE), ve karboksilesteraz (CaE) enzimlerineetkiler izlendi.Buna göre, 46. evredeki Xenopus laevis iribaşları sırasıyla 0,005, 0,52, 2,59 ve5,18 ppm (LC50 değeri) Cd; 0,01, 12,3, 61,53 ve 123,05 ppm (LC50 değeri ) Pb; 0,01,0,085, 0,425 ve 0,85 ppm (LC50 değeri) Cu konsantrasyonlarına 96 saat süreyle maruzbırakıldı. Araştırma sonuçları metallerin 46. evredeki Xenopus laevis iribaşlarındatoksik potansiyele sahip olduğunu ve metallerin LC50 konsantrasyonlarının 96 saatlikuygulaması sonucunda, Cd’un GST ve GR enzimlerinde sırasıyla %700 ve %400oranında bir aktivasyona, Cu’ın GST ve GR enzimlerinde sırasıyla %50 ve %30oranında bir aktivasyona, CaE enziminde ise %15 oranında bir inhibisyona; Pb’un GSTenziminde %280 oranında bir aktivasyona, AChE enziminde ise %35 oranında birinhibisyona neden olduğunu göstermiştir. Organizmanın sadece bir metale AB sınırdeğerlerinde maruz kalmasının ise önemli bir toksik etki oluşturmadığınıgöstermektedir.Anahtar Sözcükler: Kadmiyum, Kurşun, Bakır, Xenopus laevis, Toksisite136


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBOZDAĞ’DA (İZMİR / TÜRKİYE) YAYILIM GÖSTEREN Jasione supina subsp.tmolea (Stoj.) Damboldt’UN TOZLAŞMA BAŞARISIVolkan EROĞLU, Serdar Gökhan ŞENOL, Özcan SEÇMEN, Aykut GÜVENSEN, ve ÜmitSUBAŞI<strong>Ege</strong> Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Bornova / İzmir2009‐2011 yılları arasında gerçekleştirilmiş olan arazi çalışmalarında, Jasionesupina subsp. tmolea’nın Ödemiş‐Bozdağ’da kuzey ve batıya bakan yamaçlarında1500‐2170 m arasında, 6,55 km 2 ’lik bir alanda, güneş alan bölgelerde, öbek oluşturanbitkilerin (Festuca pinifolia (Hackel ex Boiss) Bornm., Genista Lydia Boiss., Plantagoholosteum Scop., Minuartia recurva subsp. carica McNeill. gibi) içinde veya kenarındayayılım gösterdiği saptanmıştır.Dar yayılışa sahip olan bu türün üremeyi garanti altına almak için “ikincil polensunumu” olarak bilinen özelleşmiş bir tozlaşma sistemine sahip olduğu tespitedilmiştir. Bu mekanizma sayesinde bitkide, çapraz tozlaşmanın teşvik edildiği, çapraztozlaşma gerçekleşmediğinde ise kendine dölleklik mekanizmasının aktif hale geldiğibelirlenmiştir.Yapılan çalışmalarda bitkinin ürettiği polen miktarı belirlenmiş, stigma üzerineulaşan kendi polenleri ve yabancı bitkilerden gelen polenlerin oranı saptanmış,polenlerin çimlenmesi için gerekli olan nektar oranı belirlenmiş, çimlenerek ovüllereulaşan polen miktarı saptanarak, otogami ve allogami ile döllenen ovül oranıbelirlenmiştir. Elde edilen verilere göre bitkinin tozlaşma başarısı ortaya konarak daryayılıştaki tozlaşmadan kaynaklı sebepler açığa çıkarılmaya çalışılmıştır.Anahtar Sözcükler: Jasione supina, üreme sistemi, tozlaşma biyolojisi, ikincil polensunumu, Bozdağ.137


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleCu(II)’NİN SULU ORTAMDAN SODYUM ALGİNAT/BİTKİ KÜRELERİ İLEUZAKLAŞTIRILMASIBülent KAYA 1 , Fatma CAF 1 , A. Şükrü BENGÜ 21Bingöl Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Düzağaç / BİNGÖL 2 BingölÜniversitesi, Merkezi Araştırma Lab., Düzağaç/ BİNGÖLBu çalışmada ilk defa hazırlanan Sodyum Alginat/Bitki (Alchemilla L. Cinsineait türler) küreler kullanılmıştır. Kürelerin hazırlanması ve adsorbsiyon işlemleri farklıözelliğe sahip deney setleri ile kontrollü olarak yapılmıştır. Bu deney setlerinde farklıetken incelenmiştir. Bunlar sırasıyla başlangıç metal konsantrasyonu, başlangıç çözeltimiktarı, sıcaklık, pH, adsorbent dozu, maruz kalma süresi, tekrar kullanılabilirlik vedesorpsiyon çalışmaları yapılmıştır. Başlangıç metal konsantrasyonu 50 ppm,başlangıç çözelti miktarı 100 ml, pH: 6, asorbent dozu 0,015 gram ve maruz kalmasüreside 120 dakika optimum şartlar olarak adsorbsiyon kinetiği ile ilgili değerlerbelirlenmiştir. Kürelerin desorpsiyon çalışması tekrarlanabilirlik deneyi ile beraberyapılmıştır ve kürelerin 5 kez adsorpsiyon‐desorpsiyon döngüsünde aktivitelerinikorudukları gözlemlenmiştir. Sonrasında kürelerin karekterizasyon işlemleriyapılmıştır. Bunun için kürelerin şişme kabiliyetleri, FTIR spektrumları ve elektronmikroskop görüntüleri alınarak karakterize edilmişlerdir.Bu kürelerin çalışmada kullanılması ile Cu(II) iyonlarının sulu ortamdanuzaklaştırılması alginattan hazırlanan saf kürlere oranla gram başına daha yüksek qdeğerlerine ulaşılmıştır. Adsorbsiyon izotermi çalışmalarında ve tekrarlanan deneysetlerinde bu özellik saptanmıştır. Adsorbsiyon izoterm özelliklerine bakıldığındaadsorbsiyon teoremleri değerlendirilmiş ve bu teoremler arasında FreundlichAdsorbsiyon İzoterm teoremine uygunluğu gözlemlenmiştir.Sonuç olarak bu çalışmada çevreye yayılan ağır metal zehirlenmesi içinde önemli biryer tutan bakırın uzaklaştırılması hem ucuz hemde efektif bir adsorbent vasıtasıylayenilenebilir olarak yapılmıştır.Anahtar Sözcükler: Bakır, Ağır metal, Sodyum Alginat, Alchemilla L., Adsorbsiyon,Freundlich138


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, Çanakkale


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkalePoster Bildiri Özetleri


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleMERALARDA KONTROLLÜ YAKMANIN DOĞAL EKOLOJİYE ETKİSİFeti KİRTİŞ, Talip ATÇEKEN, Mustafa OKUR, ve Oktay OKURToprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitü Müdürlüğü, Meram / KONYA2009‐2010 yıllarında Konya Toprak ve Su Kaynakları Araştırma EnstitüsününKarapınar Rüzgar Erozyonu önleme sahasında kontrol altında bulundurulanmeralarda yapılan arazi çalışmalarında, oluşturulan deneme parsellerinde kontrollüyakmanın toprağın 1 cm ve 5 cm altında oluşturduğu sıcaklık farklarının toprakfaunasına, toprağın bazı fiziksel özelliklerine ve çevre ekolojisine etkilerinin tespitedilmesi amacıyla yürütülmüştür.Yapılan çalışmada 80 m 2 ’lik parseller kış, ilkbahar, yaz ve sonbaharmevsimlerinde ayrı ayrı kontrollü bir şekilde yakılarak, yakma öncesi ve yakmasırasındaki toprak sıcaklıkları 1 cm’de ve 5 cm’de thermocabl aleti ile tespit edilmiştir.Yakma sırasında hava sıcaklığı, nisbi nem, rüzgar hızı gibi iklimsel faktörlerkaydedilmiştir.Toprak mikrofaunasında analizleri yakmadan hemen sonra, 3 ay sonra, 6 aysonra ve 9 ay sonra yapılmıştır.Toprak sıcaklıklarındaki artışlarda mevsimsel olarak farklılıklar görülmüştür.En düşük sıcaklık değişimi kış mevsimi yakmasında ve 5 cm derinlikte 0,71 O C, enyüksek sıcaklık değişimi ise ilkbahar mevsimi yakmasında ve 1 cm derinlikte 4,36 O Colarak tespit edilmiştir.Mikrofauna meydana gelen değişiklik en fazla yakmadan hemen sonraoluşmakta, zamanla toprak yakma öncesi founa özelliklerine 3 ay içerisinde dönüşümyapmaktadır.Fauna açısından en yıkıcı yakma yaz mevsiminde meydana gelmiştir.Anahtar Sözcükler: Karapınar, Doğal Mera, Kontrollü Yakma, Mikrofauna.139


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKURAKLIĞIN BAŞKENTİ KARAPINAR’DA EKOTURİZMOktay OKUR, Talip ATÇEKEN, Feti KİRTİŞ ve Mustafa OKURToprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitü Müdürlüğü, Meram / KONYAKarapınar Yöresi, yaklaşık 280 mm yıllık yağış toplamı ile ülkemizde kuraklığınen şiddetli olarak hissedildiği yöredir. Kuraklık ve sıcaklık değişimleri gibi iklimolaylarının en çetin şekliyle ortaya çıktığı bu yörede kendine has, başka hiçbir yerdegörülemeyecek bir bitki örtüsü ve bu örtü üzerinde yaşayan bir canlı çeşitliliği ortayaçıkmıştır. Bu canlılık 280 mm gibi oldukça sınırlı ve dağılım düzensiz bir yağış altında,yıllık sıcaklık değişimin 68 0 C’ye ulaştığı bir ortamda hayatını sürdürmektedir. İlçedekiyaklaşık 80 000 da erozyon kontrol bölgesi, 50 yılı aşkın bir zamandan beri koruma vekontrol altında olması itibarıyla, en kötü tabiat şartlarında yaşayabilen canlılarınoluşturduğu, benzeri bulunmayan bir tabiat müzesi durumundadır.Konya Toprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitüsüne ait rüzgar erozyonuönleme sahasında açılacak “doğa okulu” kapsamında; katılımcılar bisiklet ve atlı turlardüzenlemek suretiyle çevreyi yakından tanımaları sağlanacaktır. Bu çadırlardayörenin dokuma ürünleri sergilenerek, yörenin doğal güzellikleri yanında kültürelzenginliğini de tanıtılacaktır. Yörenin krater gölleri ve obrukları gibi doğal olaylarsonucu oluşmuş yapılarını görme imkanı sağlanacaktır.Doğa okulu ile; Hatıra orman alanları oluşturulacak, doğa yürüyüşleri vebisiklet turları düzenlenerek doğayı tanıma ve fotoğraflama faaliyetleri yer alacaktır.Doğa yürüyüşleri Karapınar erozyon önleme alanında yapılacak ve çevredeki bitkileritanıma, doğa ile kucaklaşma gezileri düzenlenecektir. Bisikletler ile erozyon önlemesahasında ve Karapınar’ın Meke, Acıgöl gibi doğa harikası olan alanlarına turlardüzenlenecek, fotoğraf yarışması, uçurtma yapma ve uçurtma etkinlikleri, yöreselürünlerin tanıtıldığı sergiler, toplantı ve panellerle yörede ekoturizmin farkındalığıoluşturulacaktır.Anahtar Sözcükler: Karapınar, Ekoturizm, Doğa Okulu, Meke Gölü140


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇEVRE KORUMANIN İNSAN SAĞLIĞI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİNİN İNCELENMESİNEİLİŞKİN ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ : ŞANLIURFA İLİ ÖRNEĞİMenderes KILIÇASLAN 1 , Evşen AYMEN PEKER 2 ve Ferdane GÜN 31.Selçuk Üniversitesi, KONYA2.19 Mayıs Üniversitesi, SAMSUN3.Gaziantep Üniversitesi, GAZİANTEPÇevre, insanların ve diğer canlıların yaşamları boyunca ilişkilerinisürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları fiziki, biyolojik, sosyal,ekonomik ve kültürel ortamdır.Basit anlatımıyla gözümüzün gördüğü herşeydir.Yaşadığımız ortam, etrafımızdaki doğa ve hatta geleceğimizdir. Doğal dengeyioluşturan zincirin halkalarında meydana gelen kopmalar zincirin tümünü etkileyip,dengenin bozulmasına neden olmaktadır. Dengenin bozulmasında en önemli faktörinsandır. Çünkü insanın yaşamını sürdürmesine ve faydalanmaya yönelik yaptığı herdavranış ve her yenilik doğal dengeyi etkilemektedir.Çalışmada, eğitim bütünlüğü içinde toplumun gelişimine çok önemli katkılarıolan öğretmenlerin çevre korumanın insan sağlığı üzerindeki etkilerine ilişkin bakışaçılarını değerlendirmek , öğretmenlerin öğrencilerine ve topluma çevre korumabilinci kazandırma etkinliklerini tespit etmek ve bu bilinci kazandırmada yapmışoldukları algılarını ortaya koymadaki mesleki rollerini değerlendirmek, geleceğin ülkeve toplumunda yerini alabilmesi bağlamında son derece özgün ve özellikli bir olguolması amaçlanmıştır.Nitel bir araştırma olarak planlanan bu çalışma “olgu bilim” desenindeyürütülecektir. Araştırma 2010‐2011 öğretim yılında Şanlıurfa ilinde ve rast geleyöntemle seçilen 30 öğretmen ile yapılacaktır. Veriler, bu araştırma için araştırmacılartarafından hazırlanan açık uçlu sorulardan oluşan anket formu ile toplanacaktır.Anketformunun geçerliği için uzman görüşüne başvurulacaktır. Verilerin çözümünde içerikanalizi yöntemi kullanılacaktır.Anahtar Sözcükler: Çevre ,İnsan , İnsan Sağlığı141


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleLAMBDA CYALOTHRİN’ İN GÖKKUŞAĞI ALABALIKLARINDA (Oncorhynus mykiss)GLUKOZ 6‐FOSFAT DEHİDROGENAZ (G6PD) ENZİM AKTİVİTESİ ÜZERİNE ETKİSİMuhammed ATAMANALP 1 , Arzu UÇAR 2 , Gonca ALAK 1 , Esat Mahmut KOCAMAN 1 veYusuf YÜKSEL 11Atatürk Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Su Ürünleri Mühendisliği Bölümü, Erzurum2Rize Tarım İl Müdürlüğü3Harran Üniversitesi, Bozova Meslek Yüksek Okulu, Su ürünleri BölümüLambda cyalothrin insektisiti yaygın olarak kullanılmasına ve su ortamındaçözünürlüğü yüksek olmasına rağmen balıklardaki toksititesi üzerine yeterli sayıdaçalışma ve literatür bulunmamaktadır.Bu çalışmada lambda cyalothrinin gökkuşağı alabalıkları (Oncorhynchus mykiss)antioksidant savunma sistemleri üzerindeki etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır.Balıklar 48 saat boyunca bu toksik bileşiğin 10ppm’ lik dozuna maruz bırakılmış vekaraciğerlerden alınan örneklerde antioksidan parametrelerinden glukoz 6‐fosfatdehidrogenaz (G6PD) enzimi ölçümü yapılmıştır. Araştırma bulguları; lambdacyalothrine maruz bırakılan gökkuşağı alabalıklarının karaciğerlerinde G6PDaktivitesinin önemli oranda (p< 0.05) arttığını ve bu türde oksidatif strese nedenolduğunu göstermiştir.Anahtar sözcükler: Lambda cyalothrin, gökkuşağı alabalığı, toksisite, antioxidantenzim, G6PD142


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleYÜKSEK ÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE ETKİLERİHAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ : BOZOK ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİMenderes KILIÇASLAN 1 , Evşen AYMEN PEKER 2 ve Ferdane GÜN 31.Selçuk Üniversitesi, KONYA2.19 Mayıs Üniversitesi, SAMSUN3.Gaziantep Üniversitesi, GAZİANTEPAtmosferde doğal olarak bulunan ve dünyamızın aşırı soğumasını engelleyensera gazlarının salınımı özellikle karbon dioksit, metan ve nitrojen oksit sanayidevriminden bu yana insan faaliyetleri sonucu artış göstermiştir. Doğal geri emmesüreçleri zorlanmış ve atmosferdeki sera gazı konsantrasyonları sürekli olarakyükselmiş ; sonuç olarak da küresel ısınma dediğimiz dünyamızın yüzeyinde ortalamasıcaklığın giderek artması oluşumu yaşanmaya başlanmıştır. Küresel sıcaklıklardakiartışlara bağlı olarak da, hidrolojik döngünün değişmesi, kara ve deniz buzullarınınerimesi, kar ve buz örtüsünün alansal daralması, deniz seviyesinin yükselmesi, iklimkuşaklarının yer değiştirmesi ve yüksek sıcaklıklara bağlı salgın hastalıkların vezararlıların artması gibi, dünya ölçeğinde sosyo‐ekonomik sektörleri, ekolojiksistemleri ve insan yaşamını doğrudan etkileyecek önemli değişikliklerin oluşacağıbeklenmektedir.Çalışmada, eğitim bütünlüğü içinde toplumun gelişimine çok önemli katkılarıolan yükseköğretim öğrencilerinin Küresel İklim Değişikliği ve Etkileri hakkındakibakış açılarını değerlendirmek , topluma çevre koruma bilinci kazandırmakonusundaki düşüncelerini tespit etmek,geleceğin ülke ve toplumunda yerinialabilmesi bağlamında son derece özgün ve özellikli bir olgu olması amaçlanmıştır.Nitel bir araştırma olarak planlanan bu çalışma “olgu bilim” desenindeyürütülecektir. Araştırma 2010‐2011 öğretim yılında Bozok Üniversitesi’nde öğrenimgören ve rast gele yöntemle seçilen 30 öğrenci ile yapılacaktır. Veriler, bu araştırmaiçin araştırmacılar tarafından hazırlanan açık uçlu sorulardan oluşan anket formu iletoplanacaktır.Anket formunun geçerliği için uzman görüşüne başvurulacaktır.Verilerin çözümünde içerik analizi yöntemi kullanılacaktır.Anahtar Sözcükler: İkim Değişikliği ,Öğrenci , Dünya143


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleELAZIĞ KENTİ AKTİF ÇAMUR ARITMA TESİSİ ARITMA ÇAMURLARININ AĞIRMETAL İÇERİKLERİNİN ARAŞTIRILMASITurgay DERE 1 ve Nilüfer NACAR KOÇER 21Tunceli Üniversitesi, Mühendislik Fakütesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, Tunceli,2Fırat Üniversitesi, Mühendislik Fakütesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, ElazığKentsel atıksuların arıtımı gerçekleştirilirken oluşan arıtma çamurları, arıtılanatıksuyun tipine ve arıtma işlemine bağlı olarak farklı oranlarda ağır metalleriçermektedir. Arıtma çamuru genelde potansiyel toksik elementleri özellikle ağırmetalleri içerir. Arıtma çamuru gübre olarak bertaraf edilirken toprak kirliliğine vesonucunda bitki ve hayvanlarda zamanla istenmeyen biyolojik ağır metal birikiminesebep olmaktadır. Ağır metallerin varlığı ile ilgili riskler, toprağa uygulanan çamurmiktarının sınırlandırılmasıyla kontrol altına alınabilir. Bunun için arıtmaçamurlarının ağır metal konsantrasyonlarının ölçülmesi gerekmektedir.Bu çalışmada Elazığ Kenti Aktif Çamur Arıtma Tesisi’nin kurutma yatağı çıkışkademesinden kompozit arıtma çamuru örnekleri alınarak mevsimlik ağır metalkonsantrasyonları araştırılmıştır. Elde edilen analiz sonuçlarına göre kurutma yatağıçıkış çamurlarının yıllık ortalama ağır metal konsantrasyonları Fe >Zn> Mn >Cu >Cr>Ni >Pb> Co> Cd olarak bulunmuştur. Fe ağır metalinin arıtma çamurundakikonsantrasyonu diğer ağır metallerden en yüksek olup; en düşük konsantrasyonlu ağırmetalin ise Cd olduğu olduğu gözlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Ağır Metal, Aktif Çamur, Arıtma Çamuru, Biyolojik Birikim,Çamurun Gübre Olarak Bertarafı144


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleMEŞRUBAT KUTULARININ DIŞ YÜZEYLERİNİN MİKROBİYALKONTAMİNASYONUİbrahim YILDIRIM 1 ve Rasih FELEK 21Akdeniz Univesitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği bölümü Kampüs/ANTALYA2Akdeniz Universitesi Tıp Fakültesi Merkez Laboratuvarı Kampüs/ANTALYAMeşrubat kutuları market, bakkal, büfe, kafe, vd. gibi işletmelerdeambajlarından çıkarılıp satışa sunulmaktadır. İnsanlar kutu meşrubatlardan içtiklerisırada, genellikle kapağın bulunduğu yüzeyin temizliğine dikkat etmemektedirler. Buda birçok hatalığa neden olmaktadır.Meşrubat kutularının üst yüzeylerinin mikrobiyal kontaminasyonunubelirlemek amacıyla Antalya’daki marketlerde raflarda açıkta satışa sunulan 80 adetmeşrubat kutusu 20 adet küçük plastik su şişesi analiz edilmiştir. Bu çalışmada deneygrubundaki meşrubat kutu yüzeylerinden insan ve çevresel kaynaklı çeşitlimikroorganizmalar izole edilmiştirÇalışma örneklerden en sık izole edilen mikroorganizmalar sırasıyla; Bacillusspp. (%33.5), difteroid basiller (%31.7), koagülaz negatif Stafilokok (KNS) (%25.4),Pseudomonas.spp. (%20), Staphylococcus aureus (%17.2), Aspercillus spp. (%10.5),Penicillum spp (%5) ve Escherichia coli (%5.8) idi. E.coli, bakterisi dışkı kaynaklıbulaşmaların önemli kanıtlarını oluşturmaktadır. Yine S.aureus ve difteroid basillerinbulunması insanlar tarafından oluşturulan bulaşmalara işaret etmektedir. S.aureus’un,sağlıklı yetişkin kişilerin burun ve ellerinde yaklaşık %35‐40’ının asemptomatikolarak bu bakteriyi taşıdıkları ve dış ortam koşullarına çok dirençli olduğu, havada,cansız objelerde ve yüzeylerde uzun süre canlı kalabildiği de unutulmamalıdır.Sonuç olarak, marketlerde raflarda satışa sunulan meşrubat kutularının dışyüzeylerinin halk sağlığı açısından bir risk oluşturabileceği belirlenmiştir. Kutularındış yüzey bulaşmalarını önlemek için uygun bir ambalaj tekniğinin tasarlanmasının,taşınma ve depolamada hijen ve sanitasyon kurallarına uyulmasının, halk sağlığıbakımından önemi vurgulanmıştır.Anahtar Sözcükler: Yüzey hijyeni, Kutu meşrubat, mikrobiyal kontaminasyon145


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleULUDAĞ KURBAĞASI, Rana macrocnemis (Boulenger 1885) LARVALARINDAEPİFİZ HİSTOLOJİSİ VE UZUN KEMİK GELİŞİMİ ÜZERİNE ÖN ÇALIŞMAMeltem KUMAŞ, Kerim ÇİÇEK, Dinçer AYAZ, Ayşegül ENSARİ ve HasanSerdar MUTLU<strong>Ege</strong> Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Bornova / İzmirRana macrocnemis larvalarında farklı gelişimsel evrelerde femur epifizlerininhistolojik yapısı ve uzun kemik gelişimindeki rolleri incelenmiştir.Epifizin yapısında; artikular kıkırdak, lateral artikular kıkırdak ve metafizyalkıkırdak olmak üzere 3 bölge ayırt edilmiştir. Artikular kıkırdak ile lateral artikularkıkırdak yapısal açıdan birbirine benzerlik göstermektedir. Metafizyal kıkırdak isekemiğin iç kısımda yer almaktadır.Metafizyal kıkırdağın yapısında dinlenme zonu, proliferasyon zonu vehipertrofi zonları ayırt edilmektedir. Proliferasyon zonunda kondrositleryassılaşmıştır ve kemiğin uzun ekseni boyunca dikey olarak uzanmaktadırlar.Hipertrofik zonda ise bol sitoplazmalı ve sferik nukleusludurlar. Diafize yakın olanhücreler hipertrofiye uğradıkça matriksleri kalsifiye olup, ölmektedirler. Böyleliklekemik iliği boşluğunun genişlemesi sağlanmaktadır.Epifizin yapısında görülen bir diğer önemli yapı ise periosteal kemiğidışarıdan saran osteokondral ligamenttir (OCL). Femurun proximal ve distalepifizlerinde bulunmaktadır. Periosteal kemiği artikular kıkırdağa bağlayan OCL çifttabakalı vaskularize bir yapıdır. OCL’nin en içteki periosteal kemiğe yakın olantabakası kemik yüzeyindeki osteoblastlar ile yakın ilişkilidir. Dış tabakası ise lateralartikular kıkırdakla ilişkilidir. Epifizin boyuna kesitlerinde gelişimin ilerleyenevrelerinde incelenen OCL’nin periosteal kemiğin uçlarına doğru hafifçe büyüdüğü vekemiğin uzunlamasına büyümesinin bu yapı tarafından gerçekleştiği görülmektedir.Anahtar sözcükler: Rana macrocnemis, femur, epifiz, metafizyal kıkırdak,osteokondral ligament, kemik gelişimi, histoloji146


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleDOĞAL VE SENTETİK ANESTEZİKLERİN GÖKKUŞAĞI ALABALIĞI (Oncorhynchusmykiss) VE DERE ALABALIĞI (Salmo trutta fario) ELEKTROLİTLERİ ÜZERİNEETKİSİArzu UÇAR 1 ve Muhammed ATAMANALP 21.Tarım İl Müdürlüğü, Proje ve İstatistik Şubesi, 53020, RİZE2.Atatürk Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi, 25240 ERZURUMSu ürünleri yetiştiriciliğinde anestezik olarak kullanılan Karanfil yağı (doğal) ve2‐fenoksietanol’ün (sentetik) etkilerinin araştırıldığı çalışmada, canlı materyali olarakgökkuşağı alabalığı (Oncorhynchus mykiss) ile dere alabalığı (Salmo trutta fario)kullanılmıştır. Uygulama periyodu sonucunda balıklardan örneklenen kanlardaelektrolitlerdeki değişimler incelenmiştir.Ölçülen parametreler ile ilgili sonuçlar muamele, tür ve muamele X türinteraksiyonu şeklinde değerlendirilmiştir. Sodyum, magnezyum, fosfor ve kalsiyumdeğerleri istatistik açıdan önemsiz olarak değerlendirilmiş olup klor değeri üzerinetürün etkisi önemli bulunmuştur (p


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleATIK ÇAMURDAKİ AĞIR METALLERİN Triticum aestivum (BUĞDAY) İLEFİTOEKTRAKSİYONUDilek DEMİREZEN YILMAZ ve Ayşegül TEMİZGÜLErciyes Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, KayseriBu çalışmada, Triticum aestivum’un atık çamurdan ağır metal giderimi vefizyolojik tepkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, farklı oranlarda atık çamurve toprak kullanılmıştır. Atık çamur ilavesinin toprağın fiziko‐kimyasal özelliklerini veağır metal oranını değiştirdiği tespit edilmiştir. Bunun sonucunda da, bitki tarafındanalınan metal konsantrasyonunun arttığı belirlenmiştir. Buna karşılık, topraktaki ağırmetal seviyesinin US‐EPA tarafından izin verilen limit değerleri aşmadığıbelirlenmiştir. Ayrıca, yüksek oranda atık çamur ilavesinin bitkideki klorofilkonsantrasyonunu azalttığı belirlenmiştir.Sonuç olarak, atık çamurun yeniden kazanımı konusunda içeriğindeki ağır metallerinoranı göz önünde bulundurularak, gübre olarak kullanılabileceği tespit edilmiştir.Anahtar Sözcükler: Buğday, Atık çamur, ağır metal, toprak özellikleri, klorofil148


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleGAZİANTEP İLİNDE TEMİZ VE KİRLİ BÖLGELERDEN TOPLANAN KURBAĞATÜRÜNDE (rana ridibunda) AĞIR METAL DÜZEYLERİHikmet Y. ÇOĞUN 1 , Ahmet TOPALBEKİROĞLU 1 , Mehmet ŞAHİN 1 , Özgür FIRAT 2 ,Tüzün A. YüZEREROGLU 3 , Gülbin GÖK 3 ve Ferit KARGIN 31Kilis 7 Aralık Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakütesi, Biyoloji Bölümü, KİLİS2Adıyaman Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakütesi, Biyoloji Bölümü, ADIYAMAN3Çukurova Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakütesi, Biyoloji Bölümü, ADANA2010 yılının yaz döneminde Gaziantep’in sanayinin yoğun olduğu ve kırsalalanlarında ova kurbağası diye adlandırılan (Rana ridibunda) kurbağa türü (10 10)toplanmıştır.Yapılan bu çalışmada R. ridibunda’nın kas, karaciğer ve böbrek dokularındaKurşun (Pb), Kadmiyum (Cd), Bakır (Cu) ve Çinko (Zn) düzeylerine HacettepeÜniversitesi biyokimya laboratuarlarında ICP‐MS cihazında analizleri yapılmıştır. Eldeedilen veriler SNK testi yapılarak istatistiksel olarak değerlendirilmiştir (P karaciğer > kas dokusu şeklinde bir birikimsıralaması olduğu, Kadmiyum (Cd), Bakır (Cu) ve Çinko (Zn) de ise bu sıralamadakaraciğer > böbrek > kas dokusu şeklinde olduğu gözlenmiştir (P


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSODYUM KROMATIN GENOTOKSİK VE TERATOJENİK ETKİLERİKübra ÇELİK, Hasan TÜRKEZ ve Turgay ŞİŞMANAtatürk Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 25240, ErzurumSodyum kromat (Cr(VI); Na2CrO4.4H2O) başta metalurji, boya, deri ve ahşapkoruma uygulamaları olmak üzere pek çok endüstriyel alanda yaygın olarakkullanılmaktadır. Ancak bu krom bileşiğinin önemli ve yaygın bir çevresel kirleticiolduğu rapor edilmektedir. Üstelik bu bileşiğin toprak ve sudaki miktarlarında dagünden güne arttığı bilinmektedir. Ayrıca, Cr(VI) bileşiklerinin toksisitemekanizmaları henüz tam olarak aydınlatılamamıştır. Bu amaçla iki farklı deneymodelinde Cr(VI)’ın toksisitesi araştırıldı. I. DNA hasarlarını değerlendirmek içinCr(VI)’ın farklı konsantrasyonları (0,1‐100 mM) ile muamele edilen insan lenfositkültürlerinde tek hücre jel elektroforezi (Comet testi) ve mikroçekirdek (MÇ) testlerikullanıldı. İnsan lenfositleri üzerinde toplam hasar puanı ve MN/1000 hücrefrekansları değerlendirilerek Cr(VI)’ın doza bağlı olarak DNA hasarına yol açtığı tespitedildi. II. Cr(VI)’ın Zebra balığı embriyolarının hayatta kalma süreleri ve morfolojileriüzerine embriyotoksik ve teratojenik etkileri balık embriyo toksisite testi (FET) iledeğerlendirildi. 4 saatlik döllenmiş Zebra balığı (Danio rerio) embriyoları 120 saatekadar Cr(VI)’ın farklı konsantrasyonlarına (0 – 300 mM) maruz bırakıldı. Yüksekkonsantrasyonlara (50‐300 mM) maruz kalan embriyolarda lordozis (72 hpf), sırtbükülmesi ve perikardiyal ödem (96hpf), gelişimde gerileme ve koryondan çıkışsüresinin uzaması gibi farklı gelişimsel anormallikler gözlendi. Bulgularımız, Cr(VI)’ıninsan lenfositlerinde genotoksisite potansiyelinin bulunduğunu açıkça ortayakoymaktadır. Mevcut bulgular, Cr(VI)’ın Zebra balığı embriyoları için hemembriyotoksik hem de teratojenik etkili olduğunu da göstermektedir.Anahtar Sözcükler: Sodyum kromat, Genotoksisite, Teratojenite, Kirletici, İnsanlenfositleri, Zebra balığı150


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBATI ANADOLU’DA YAYILIŞ GÖSTEREN MUSCARI AUCHERI VE MUSCARIBOURGAEI (LILIACEAE) TÜRLERİNİN MORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ YÖNÜNDENKARŞILAŞTIRILMASIZülfikar Ata KARAKOÇ, Levent ŞIKCelal Bayar Üniversitesi <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Muradiye‐ManisaTaksonomik problemler içeren Muscari aucheri ve Muscari bourgaei türlerimorfolojik özellikleri yönünden ele alınmış, problemlerin giderilmesi için yenitaksonomik ölçütlerin belirlenmesi amaçlanmıştır.Çalışmanın materyalini, Batı Anadolu’da yayılış gösteren M. aucheri ve M.bourgaei türleri oluşturmuştur. Örnekler 2010–2011 yılları arasında, bitkilerin çiçeklioldukları dönemlerde (Mart‐Haziran) toplanmıştır. Doğadan toplanarak laboratuvaragetirilen materyalin tayinleri yapılmış, bir kısmı preslenip kurutularak herbaryummateryali haline getirildikten sonra Celal Bayar Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat FakültesiBiyoloji Bölümü’nde koruma altına alınmıştır. Örneklerin farklı kısımlarının (yumru,skapa, yaprak, çiçek, meyve ve tohum) morfolojik özelliklerini belirlemek adına çeşitligözlem ve ölçümler yapılmıştır. Türlerin polen morfolojileri hem ışık ve hem de“Taramalı Elektron Mikroskobu” (SEM) ile incelenirken, tohumlara ait yüzeymorfolojilerini belirleyebilmek için “Taramalı Elektron Mikroskobu” (SEM)’ ndanyararlanılmıştır.Ele alınan türlerin yumru, skapa, yaprak, çiçek, meyve, tohum ve polenlerineilişkin morfolojik özellikleri belirlenmiştir. Türlerin söz konusu özelliklerine ilişkinönemli farklılıklara sahip olduğu görülmüştür. Elde edilen bulgular literatür bilgileriışığında tartışılmıştır.Elde edilen morfolojik farklılıkların türlerin tayinindeki eksikliklerigiderebileceği sonucuna varılmıştır.Anahtar Sözcükler: Liliaceae, Muscari aucheri, Muscari bourgaei, morfoloji, BatıAnadolu, Türkiye151


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleFARKLI ANTİBİYOTİK UYGULAMALARININ Triticum aestivum Cv. Golia’NINÇİMLENME VE ERKEN FİDE GELİŞİMİ ÜZERİNDEKİ BAZI FİZYOLOJİK ETKİLERİEmine Gültekin ve Muhittin DoğanGaziantep Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 27310, Şehitkamil‐GaziantepAntibiyotikler ilaç sektöründe önemli bir yere sahiptirler. İnsan tedavisininyanında hayvan sağlığının korunması ve üretimin artırılması amacıyla da yaygınolarak kullanılmaktadırlar. Organizmaya uygulanan antibiyotiklerin önemli bir miktarımetabolize edilmeden vücuttan atılırlar. Bu nedenle de çevrede antibiyotik atıklarıbulunabilmektedir. Bu amaçla β‐laktam grubu (Amoksisilin, Sefalosporin) ve makrolidgrubu (Klaritromisin) antibiyotiklerin farklı derişimlerinin (10, 100 ve 1000 mg/L)ekmeklik buğday çeşitlerinden Golia’nın çimlenme ve fide üzerindeki bazı fizyolojiketkileri belirlenmiştir. Düşük antibiyotik derişimlerinde tohum çimlenmesi üzerindeönemli bir etkisi olmamışken, yüksek derişimde ise özellikle Klaritromisinuygulamasında kontrole göre önemli azalmalar belirlenmiştir. Buğday fidelerinin kökve otsu gövde gelişimleri de antibiyotik uygulamalarından olumsuz etkilenmiştir.Köklerin 1000 mg/L’deki azalmaları Amoksisilin, Sefalosporin ve Klaritromisin içinsırasıyla %37.8, %24.3 ve %53.0 düzeylerinde bulunmuştur. Aynı şekilde otsu gövdede ise sırasıyla %11.7, %23.3 ve %21.9 azaldığı belirlenmiştir. Buğday fidelerininyapraklarının klorofil ve karotenoid miktarları da artan antibiyotik derişimi ile birlikteazalmıştır. Aynı şekilde protein kök ve otsu gövdelerin protein miktarları da artanantibiyotiklein derişimlerinden olumsuz şekilde etkilenmişlerdir. Uygulananantibiyotik derişimleri buğday fidelerinin kök ve otsu gövdelerinde oksidatif streseneden olduğu yapılan malondialdehit analizi ile ortaya çıkarılmıştır.Anahtar sözcükler: Antibiyotik uygulaması, buğday, çimlenme, fizyolojik etki152


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBAZI BİOPREPARATLARIN KÖK‐UR NEMATODU (MELOIDOGYNE INCOGNITA) VEDOMATES BİTKİLERİNİN GELİŞİMİ ÜZERİNE ETKİLERİGökhan AYDINLI 1 , ve Sevilhan MENNAN 21Bozok Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, Yozgat2Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, SamsunKök ur nematodlarının doğal düşmanlarını içeren, piyasada mevcut bazıbiopreparatların, zararlı üzerine etkileri bilinmemektedir. Bu amaçla, ticarifirmasından (Bioglobal) temin edilen 4 biopreparatın (Nematofix®, Rootsafer®,Phosfert® ve Endoryza®), Meloidogyne incognita ve domates (Falcon, MayTohumculuk) bitkilerine etkileri saksı denemeleri şeklinde araştırılmıştır. Denemede,Nematofix (N), Rootsafer (R), Phosfert (P), Endoryza (E) tek başına ve N+R, N+P, N+E,R+P, R+E, P+E, N+R+P, N+R+E, N+P+E, R+P+E, N+R+P+E olarak hazırlanankombinasyonları önerilen dozlarda fidelere uygulandıktan sonra, bitkiler serikültürden sağlanan M. incognita yumurtası (1000 yumurta/bitki) ile bulaştırılmıştır.Deneme tesadüf parselleri deneme desenine göre 5 tekerrürlü olarak kurulmuş ve25±2 C° sıcaklıktaki kontrollü cam serada yürütülmüştür (17 uygulama x 5 tekerrür x2 =170 saksı). Bulaştırmadan 60 gün sonra, bitki boyu, kök ağırlığı, gövde kuru ve yaşağırlığı kaydedilmiş, bitki köklerindeki urlanma (0‐10 skalası) belirlenmiş veköklerdeki yumurtalar sayılarak üreme indeksi hesaplanmıştır. Bulgulardeğerlendirildiğinde, gövde boyu, gövde yaş ağırlığı ve kök ağırlığının,biopreperatların hepsinin bir arada kullanıldığı (N+R+P+E) koşullarda, en fazladeğerlere ulaştığı saptanmıştır. Bitki köklerindeki ur oranının en düşük olduğuuygulama (5,6) Azotobacter spp. ve Bacillus polymyxa’dan hazırlanan Phosfert iken;üreme indeksindeki en fazla azalma ise (% 54) Paecilomyces lilacinus, Verticillum spp.ve Arthrobotrys spp. türü nematofag fungusları içeren Nematofix uygulamasında eldeedilmiştir.Anahtar Sözcükler: Meloidogyne incognita, biopreparat, domates153


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleERZURUM İLİNDE HAVA KİRLİLİĞİNDEKİ DEĞİŞİMTuba TURAN 1 , Beste YALÇIN ÇELİK 21Atatürk Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, 25240,Erzurum2Çoruh Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü ,ArtvinHızla artan dünya nüfusu ile en önemli kirliliğin başında gelen hava kirliliğibütün dünyanın ortak problemi olmasına rağmen, özellikle gelişmiş ve gelişmekte olanülkelerde daha fazla görülmekte ve bütün canlıları dolaylı ve dolaysız olarak olumsuzyönde etkilemektedir. Erzurum’un topoğrafik yapısı ve coğrafi konumu, il genelindeşiddetli bir karasal iklim yaratır. Türkiye’nin sıcaklık ortalaması en düşük illerden biriolan Erzurum’da kışlar oldukça soğuk ve sert, kısa süren yazlar ise sıcak ve kurakgeçmektedir. Kış dönemi 6 aydan uzun bir süreyi kapsayan ilde, sıcaklık Ekim ayındadüşmekte, Nisan ayında artmaya başlamaktadır. Yıllık yağış ortalaması 460.5 mm.’ dir.Erzurum genellikle Sibirya antisiklonu ve Basra siklonu etkisi altındadır. İl’ de,ortalama karla örtülü günler sayısı 29.3 dür. Kar yağışlı günler, ekim ayındabaşlamakta ve mayıs ayına kadar sürmektedir. Önemli ölçüde hava kirliliğininyaşandığı Erzurum’da kış aylarında ısınmadan kaynaklanan hava kirliliği şehrintopoğrafik yapısı, düzensiz kentleşme ve meteorolojik faktörlerin etkisiyle de yüksekdeğerlere ulaşmıştır. Bu çalışmada Erzurum’da ısınma amaçlı fosil yakıt tüketimindendoğal gaza geçiş dönemi ile birlikte hava kalite parametreleri değerlendirilerek, doğalgaz kullanımının hava kirliliğine etkisi incelenmiştir. Doğalgazın temiz yakıt olması veşehrin hava kirliliğini azaltmasında sağlayacağı etkin rolü düşünülerek Erzurum ilindedoğalgaz uygulamasına geçildikten sonra hava kirliliğindeki SO2 ve PM değerleridikkate alınarak önceki yıllara göre azalmalar belirlenmiş ve hava kirliliğindekademeli bir azalma meydana geldiği tespit edilmiştir.Türkiye’de hava kirliliği kontrolü konusunda yetki ve sorumlulukları olanbirçok devlet kurumu vardır. Bu kurumların yetki ve sorumlulukları genel olarakKuruluş Yasalarında belirlenmiştir. Ancak, Çevre Bakanlığı (1991) gibi yeni bir kurumkurulduğunda, Kuruluş Yasası aynı yetki ve sorumlulukları paylaşan diğer mevcutkurumların kuruluş yasalarında herhangi bir değişiklik, düzenleme veya güncellemeyegidilmemiştir. Bu durum farklı kurumların benzer ve örtüşen yetkilere sahipolmalarına neden olmaktadır. Ülkemizde tüm kurumların yasalarında da belirtildiğigibi ortak hedef hava kirliliğini azaltmaktır.Hava kirliliğini önlemek için sanayi tesislerinin bacalarına filtre takılması sağlanmalı,evleri ısıtmak için yüksek kalorili kömürler kullanılmalı, her yıl bacalar ve sobaboruları temizlenmeli, pencere, kapı ve çatıların izolasyonuna önem verilmeli,kullanılan sobaların TSE belgeli olmasına dikkat edilmeli, doğalgaz kullanımı154


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, Çanakkaleyaygınlaştırılarak, özendirilmeli, kalorisi düşük olan ve havayı daha çok kirleten kaçakkömür kullanımı engellenmeli, kalorifer ve doğalgaz kazanlarının periyodik olarakbakımı yapılmalı, kalorifercilerin ateşçi kurslarına katılımı sağlanmalı, yeni yerleşimyerlerinde merkezi ısıtma sistemleri kullanılmalı, yeşil alanlar arttırılmalı, imarplanlarındaki hava kirliliğini azaltıcı tedbirler uygulamaya konulmalı, toplu taşımaraçları yaygınlaştırılmalıdır. Bütün bu etkenlerin yanında; atıkların uygun olmayantesislerde yakılarak bertaraf edilmesinin önlenmesi, sanayi tesisi yer seçimininyerleşim alanları dışında ve hakim rüzgarlar dikkate alınarak yapılması, imarplanlarında bu alanların çevresinde yapılaşmaların önlenmesi ve araçların egzozemisyon ölçümlerinin periyodik olarak yapılması sağlanmalı, bununla birlikte;alternatif enerji kullanan motorlu taşıtlar geliştirilmeli ve özendirilmelidir.Anahtar sözcükler: Doğal gaz, fosil yakıt, hava kirliliği, SO2, PM.155


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleLemna trisulca L.’NIN (LEMNACEAE) DOĞRUSAL BÜYÜME ORANI (RGR) ÜZERİNE,NİKEL’İN ETKİSİZeliha LEBLEBİCİ 1 ve Ahmet AKSOY 21Nevşehir Üniversitesi <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü, 50300, Nevşehir‐Türkiye,2Erciyes Üniversitesi <strong>Fen</strong> Fakültesi Biyoloji Bölümü, 38039, Kayseri‐TürkiyeÇevre ve doğal kaynakların kirlenmeye karşı korunması, çevre kirliliğininönlenmesi açısından son derece önemli olmakla birlikte kirlenmiş alanlarıntemizlenmesi de mevcut çevre kirliliklerinin çözümünde büyük önem arz etmektedir.Doğal sularda çeşitli etmenlerle olan kirlenmenin giderilmesinde bitkilerinkullanılması (Bitkisel arıtım=fitoremediasyon) çalışmaları ise son yıllarda giderekartmaktadır. Çalışmamızda Lemna trisulca’nın doğrusal büyüme oranı (RGR) üzerine,Ni’in etkisi incelenmiştir.Türkiye’de yayılış gösteren Sumercimeğigiller’e ait, Lemna trisulca L. türüKonya, Beyşehir‐Yeşildağ Kasabası’ ndan temin edilmiş ve laboratuvar ortamınagetirilmiştir. Laboratuvar ortamında uygun şartlar altında, bitkilere farklıkonsantrasyonlarda (1, 5, 10, 20 mg l ‐1 ) Nikel (Ni), uygulanmış ve bitkilerin RGR’si 1. 3.5. ve 7. günlerde tespit edilmiştir. Ayrıca bitkinin ağır metal alınım miktarı Varian ICP‐OES cihazında belirlenmiştir.Ağır metal konsantrasyonu arttıkça bitkinin ağır metal akümülasyon oranınınarttığı, belirlenmiştir. RGR’nin ağır metal konsantrasyonu artışıyla ters ilişkili olduğu,ağır metal konsantrasyonu arttıkça RGR’nin azaldığı, belirlenmiştir. Sonuçta; bitkininbelirli oranlarda ağır metallerle kirlenmiş alanlarda bitkisel giderim amacıyla etkilişekilde kullanılabileceği düşünülmekte ve çalışmanın bitkisel giderim(fitoromediasyon) çalışmalarına katkı sağlayacağına inanılmaktadır.Anahtar Sözcükler: Lemna trisulca, Ni, RGR, bitkisel giderim156


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTUZLULUK VE METAL ETKİSİNDE BALIK (Oreochromis niloticus)KARACİĞERİNDE ANTİOKSİDAN SİSTEMİNİN VERDİĞİ TEPKİLERGülüzar ATLI, Emine BAYSOY, Ceren GÜRLER, Ali EROĞLU, Dilek SAĞLAM, ZehraDOĞAN ve Mustafa CANLIÇukurova Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Balcalı/ ADANAİnsan kaynaklı kirleticilerin sucul ortamlara salınması çevre sağlığını önemliölçüde tehdit ederken tuzluluk artışı gibi fizikokimyasal etmenler de tatlı su ortamıkalitesini değiştiren önemli etkenlerdendir. Antioksidan mekanizmalar oksidatif streseneden olan reaktif oksijen türlerinin elimine edilmesinde görev alan en önemlisavunma mekanizmalarından biridir. Çevresel değişimlerin etkileri antioksidan sistemtepkisi olarak kendini gösterebilmektedir. Bu çalışmada balık antioksidan sisteminverdiği tepkiler metal ve tuz streslerinin tek tek ve birlikte etkileri incelenerekgösterilmiştir. Bunun için tatlı su balığı Oreochromis niloticus farklı tuzlulukortamlarında (0, 2 ve 8 ppt) farklı sürelerle (0, 1, 7 ve 14 gün) Cr ve Pb (1 µg/mL)etkisine bırakıldıktan sonra, karaciğer antioksidan enzim aktiviteleri (katalaz,süperoksit dismutaz, glutatyon peroksidaz, glutatyon redüktaz ve glutatyon S‐transferaz) ve redükte glutatyon düzeyi ölçülmüştür.Karaciğer antioksidan enzim aktiviteleri metal tipine, tuzluluk derişimine veetkide kalma süresine bağlı olarak değişimler göstermiştir. Özellikle glutatyonperoksidaz ve glutatyon redüktaz aktiviteleri 2 ppt tuzluluk ve metal etkilerinde artışgösterirken, diğer enzim aktiviteleri hem azalma, hem de artış olacak şekildedalgalanmalar göstermiştir. Redükte glutatyon düzeyleri ise genelde değişmemiştir.Sonuçlar balık antioksidan sisteminin metallerin ve tuzluluğun tek tek ve birlikteetkilerine tepkiler verdiğini göstermekle birlikte, ileriki çalışmalara da ışık tutacaközelliklere sahiptir. Antioksidan mekanizmada görev alan parametrelerinduyarlılıkları nedeniyle ekotoksikoloji çalışmalarında önemli birer belirteç olarakkullanılabilecekleri bu çalışma ile vurgulanmaktadır.Anahtar Sözcükler: Antioksidan enzimler, Metal, O. niloticus157


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleERCİYES DAĞI VE ÇEVRESİNDE YETİŞEN BAZI GEVEN (Astragalus L.) TÜRLERİNİNVE BUNLARIN YETİŞTİĞİ TOPRAKLARIN ELEMENT İÇERİĞİKadiriye URUÇ PARLAK 1 , ve Dilek DEMİREZEN YILMAZ 21İbrahim Çeçen Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü/ AĞRI2Erciyes Universitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Kayseri, TÜRKİYEAğır metaller, yerkabuğunda doğal olarak bulunan ve yok edilemeyenbileşiklerdir. Toprak, su ve havada değişik oranlarda bulunabilen ağır metaller belirlikonsantrasyon üzerinde kirliliğe yol açarlar. Madenler, metal rafinerileri ve kömürişletmeleri gibi endüstriler çevreye bırakılan metallerin ana kaynağını oluşturur.Bu çalışmada, volkanik özelliklerle karakterize edilen Erciyes Dağı ve çevresindentoplanan toprak ve endemik olan dört farklı Astragalus (geven) türlerinin Ni, Cd, Pb veZn element konsantrasyonları ICP‐OES kullanılarak tespit edilmiştir. Bitkilerdekiakümüle edilen elementlere baktığımızda en fazla Zn elementinin, en az Cdelementinin birikmiş olduğunu görürüz. Genellikle çalışmamızda kullandığımızAstragalus türlerinin gövde ve yapraklarında biriken element konsantrasyonlarınınköklerdekinden daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak, Astragalusmelanophrurius, Astragalus acmophyllus, Astragalus lycius ve Astragalus lydius türleriçevredeki Ni, Cd, Pb ve Zn miktarlarının tayininde biyolojik indikatör olarakkullanılabileceğini düşünülmektedir.Anahtar Sözcükler: Erciyes Dağı, Akümülasyon, Astragalus melanophrurius,Astragalus acmophyllus, Astragalus lycius, Astragaluslydius158


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleASPARTİK ASİT,GLUTAMİK ASİT VE AMİDLERİNİN(ASPARAJİN,GLUTAMİN)ERGİN Pimpla turionellae L.(HYMONOPTERA:ICHNEUMONIDAE)’NİN YUMURTAVERİMİ VE AÇILIMI ÜZERİNE ETKİLERİ.Serkan DİKKAYA, Merve S. DURAÇukurova Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü Sarıçam /ADANAPimpla turionellae L. Hymenoptera ordosuna ait parazitoid bir tür olup, birçoklepidoptera pupunu parazitlemesinden dolayı biyolojik savaşımda önemli bir böcektürünü oluşturmaktadır. Son yıllarda parazitik hymenopter türleri için geliştirilenkimyasal yapısı belirli sentetik besinleri kullanmak suretiyle, bu böceklerin besinselihtiyaçları ve metabolik faaliyetleri konusunda bilgilerimizde dikkat çekici bir artışolmuştur. Böcekler için geliştirilen kimyasal yapısı belirli sentetik besinler bucanlıların kalitatif ve kantitatif besinsel gereksinimlerini doğru bir biçimde saptamayaolanak sağladığı gibi bilinmeyen besin bileşenlerinin metabolik olaylar üzerine yaptığıve açıklaması zor olan etkileri de minimuma indirecektir.Bu çalışmada, dikarboksilik amino asitlerden aspartik asit, glutamik asit veamidleri (asparajin, glutamin)’nin farklı miktarlarının bir endoparazitoid hymenoptertürü olan Pimpla turionellae L. ergin dişilerinde bırakılan yumurta sayısı veyumurtaların açılma oranına etkileri kimyasal yapısı belirli sentetik besinlerkullanılarak incelenmiştir.Besinden aspartik asit ve glutamik asitin ayrı ayrı çıkarılması, deney periyoduboyunca bırakılan toplam yumurta sayısı ve açılma oranını önemli derecedeetkilememiştir.Glutamik asitin besinden çıkarılması toplam yumurta sayısı ve yumurtaaçılım yüzdesi üzerinde önemli bir etki yapmadığı halde bu amino asitin kontrolbesinindeki oranının %50 arttırılması toplam yumurta sayısı ve yumurta açılımyüzdesini negatif yönde etkilemiştir.Asparajin ve Glutaminin %50 arttırılması toplam yumurta sayısı ve yumurtaaçılım yüzdesine negatif yönde bir etki yaptığı halde, asparajinin %50 azaltılması hemtoplam yumurta üretimini hem de yumurta açılımını pozitif yönde arttırmıştır.Anahtar Sözcükler: Pimpla turionellae, Aspartik asit, Glutamik asit, Asparajin,Glutamin, Yumurta üretimi ve açılımı159


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleLOCUSTA MIGRATORIA L. 1758 (ORTHOPTERA, ACRIDIDAE)’DA BEYNİNPROTOCEREBRUM (ÖN BEYİN) BÖLGESİNDEKİ PARS İNTERCERABRALİSHÜCRELERİNİN HİSTOLOJİK AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİMeltem KUMAŞ, Hatice KARAKİŞİ, Deniz ENGİN<strong>Ege</strong> Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Bornova / İzmirLocusta migratoria’da ergin bireylerde protocerebrumda (ön beyin) yer alanpars intercerebralis hücreleri histolojik açıdan incelenmiştir. Beynin ön kısmı olanprotocerebrum bölgesindeki pars intercerebralis hücreleri beynin orta hattı boyuncaher iki lobunda da gözlenmiştir. Alınan ince kesitlerde 3 farklı hücre populasyonunarastlanmıştır. Hücre populasyonları yapılan önceki çalışmalar da dikkate alınarak aynıdoğrultuda sınıflandırılmıştır. Hücrelerin uzantıları unipolar olarak gözlenmiştir.Tip 1 hücreler görünüm olarak birbirinden farklı 3 tip hücre içermektedir. A tiphücrelerin en karakteristik özellikleri sinir hücresinin baş kısmının şapka benzeri birşekil almasıdır. Bu hücrelerin nukleusları açık renkli; sitoplazmaları ise daha koyuboyanmaktadır. B tip hücrelerin sitoplazmaları daha koyu boyanır, şekilleri hafifköşelidir. C tip hücreler ise diğer iki tipe göre çok daha iri ve koyu boyananhücrelerdir. Tip 2 hücreler tip 1 hücrelere lateral ve ventral olarak konumlanmıştır.Sitoplazmaları açık renkli boyanmıştır ve daha küçüktürler. Tip 3 hücreler dorsaldeyer alan köşeli hücrelerdir, sayıları azdır.Sinir hücrelerinin her iki yanında hücrelerden yoksun olan büyük ve küçükaksonların bir araya gelip oluşturduğu sinir ağı şeklindeki nöropil kısmı yeralmaktadır. Sinir hücrelerine destek görevi olduğu bilinen glial hücrelerin nukleuslarıkoyu boyanmıştır. Bu hücrelerin nöronlar ile nöropil arasındaki boşluklarıdoldurdukları görülmektedir.Anahtar sözcükler: Locusta migratoria, beyin, protocerebrum, pars intercerebralis,histoloji160


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleUZUNÇAYIR BARAJ GÖLÜ (TUNCELİ) SU ÖRNEKLERİNDE BAZI AĞIR METALLERİNBİRİKİMLERİNİN İNCELENMESİNuman YILDIRIM 1 , Durali DANABAŞ 2 , Nuran CIKCIKOĞLU YILDIRIM 1 , AytenÖZTÜFEKÇİ ÖNAL 3 , Gülşad USLU 4 , Erhan ÜNLÜ 5 , Nilgün TAYHAN 1 , Seval DANABAŞ 1 veCemil ERGİN 11Tunceli Üniversitesi, Mühendislik Fak., Çevre Mühendisliği Bölümü, Tunceli2Tunceli Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi, Yetiştiricilik Bölümü, Tunceli3Tunceli Üniversitesi, Mühendislik Fak., Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Tunceli4Fırat Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, Elazığ5Dicle Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, DiyarbakırModern dünyada endüstriyel ve evsel atıklar tarım faaliyetleri nedeniyle artançevre kirliliği önemli bir problem haline gelmiştir. Baraj gölleri sürekli alıcı ortamözelliği gösterdiği için çevresindeki kirleticilerden birinci derecede etkilenmektedirler.Bu kirlenme sadece içinde yaşayan canlıları olumsuz etkilemekle kalmayıp, buolumsuz etki besin zinciri yoluyla insana kadar ulaşmaktadır.2009 yılının 2. yarısında su tutulmaya başlanan Uzunçayır Barajı göl suyunda,evsel sıvı atıklardan hatta Munzur ve Pülümür Nehirleri’nin drenaj alanındaki doğalkirleticilerden (Krom işletmeleri, alçıtaşı kömür yatağı vs) kaynaklanan kirlenmeninboyutunun ortaya çıkarılması kimyasal değişimin izlenmesi, bu çalışmanın anaamacını oluşturmaktadır.Bu amaçla, araştırmanın kapsamı içerisinde, üç dönem boyunca (Ocak, Mart veMayıs) Munzur ve Pülümür Nehirleri ile Uzunçayır Baraj Gölü içinde ve çıkışısonrasında belirlenen toplam 10 adet istasyondan alınan su örneklerinde, bazı ağırmetallerin tayini (Zn, Cr, Cu, Cd, Mn, Pb, Fe) yapılmıştır. Ağır metal tayini AtomikAbsorbsiyon Spektroskopisi (AAS) ile yapılmıştır. Bu araştırma ile Tunceli ili doğal susistemindeki ağır metal kirlenme oranının 3 dönem boyunca izlenmesigerçekleştirilmiştir.Anahtar Sözcükler: Uzunçayır Baraj Gölü, Tunceli, Ağır metal kirliliği161


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKARACAÖREN BARAJ GÖLLERİ' NİN GİRİŞ VE ÇIKIŞ SULARINDA SU KALİTESİDEĞİŞİMİNİN BİYOLOJİK VE FİZİKOKİMYASAL PARAMETRELERE GÖREBELİRLENMESİMelek ZEYBEK, Seda ÖZGÜL, Büşra KARAKAŞ ve Ahmet İnkılab TAŞSüleyman Demirel Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, IspartaKaracaören Baraj Gölleri'nin giriş ve çıkış sularında su kalitesi değişimininbelirlenmesi amacıyla gerçekleştirilen bu çalışmada, biri Karacaören I Baraj Gölügirişinde, ikincisi Karacaören I Baraj Gölü çıkış noktasında, üçüncüsü ise Karacaören IIBaraj Gölü çıkışında olmak üzere 3 istasyon belirlenmiş ve bu istasyonlardanmevsimsel peryotlarla makrozoobentik omurgasız örnekleri ve fizikokimyasalanalizler için su örnekleri alınarak incelenmiştir.Çalışma sonucunda makrozoobentik omurgasızlardan Turbellaria, Gastropoda,Bivalvia, Oligochaeta, Hirudinea, Crustacea, Insecta sınıflarına ait toplam 40 taksontespit edilmiştir. Makrozoobentik omurgasızlar içerisinde en baskın grup Insecta sınıfıolmuştur.Su kalitesi, fizikokimyasal verilere ve BMWP ile ASPT biyotik indekslerine göreher istasyonda belirlenmiş ve birbirleriyle karşılaştırılmıştır.Ortalama su kalitesi değerlerine bakıldığında, biyotik su kalitesi tayin sistemleribirbirlerini desteklemiş ve I. istasyon için aşırı derecede kirlenmiş akarsu bölümünü,II. ve III. istasyon için az kirlenmiş akarsu bölümünü işaret etmiştir. Fizikokimyasal sukalitesi tayin yöntemi ise I.istasyonda kritik kirlenmiş, II. istasyon az kirlenmiş, III.istasyon ise çok az kirlenmiş akarsu bölümünü işaret etmiştir.BMWP ve ASPT biyotik indeksleri ile fizikokimyasal su kalitesi tayin sistemikarşılaştırıldığında, biyotik su kalitesi tayin sistemlerinin negatif yönde sapmagösterdiği belirlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Makrozoobentik, su kalitesi, Karacaören Baraj Gölleri162


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBALIKESİR‐SINDIRGI İLÇE MERKEZİNDEKİ BİNALARDA BİNAİÇİ RADONKONSANTRASYONU ÖLÇÜMÜSermin ÇAM KAYNAR ve F.Serap EREEŞCelal Bayar Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü, Muradiye/ManisaUranyumun doğal bir şekilde olan uranyum‐238 izotopu, toprak ve kayalardadeğişen konsantrasyonlarda bulunur. 238 U bozunma zincirinde bulunan radyum,radyoaktif bozunma sonucunda yarı ömrü 3,8 gün olan radyoaktif radon gazınadönüşmektedir. Radon gazı, asal renksiz, kokusuz ve asal bir gazdır. 222 Rn’ninbozunum ürünlerinden ilk dört tanesi kısa yarı ömürlü 218 Po, 214 Pb, 214 Bi ve 214 Po’dür.222Rn’nin bozunma ürünleri tanecik yapılı ve pozitif iyonlardır. Böylece elektrostatikolarak havadaki aerosollere bağlanma şansı yüksektir. Özellikle radon gazı bozunduğuzaman oluşan 218 Po atomları, iyonize halde, hava içindeki herhangi bir parçacığayapışma eğiliminde olduğundan214Pb,214Bi ve214Po atomlarının pek çoğuoluştuklarında bir parçacığa yapışmış haldedirler. 214 Po, 218 Po, 214 Pb ve 214 Bi bozunumürünleri soluk alma yoluyla akciğerlere giderek alfa ve beta bozunumları ile insanvücudunda içsel maruz kalmaya sebep olurlar.Çevremizde sürekli var olan doğal radyasyonun neredeyse %50’si Radon gazı ve onunkısa ömürlü ürünlerinden kaynaklanmaktadır. İnsanlar zamanlarının neredeyse%90’ını binaiçinde geçirdiklerinden dolayı binaiçi radon gazı aktivitesininbelirlenmesi ve bundan alınan dozun hesaplanması önem arz etmektedir.Bu çalışmada Balıkesir‐Sındırgı ilçe merkezindeki binalarda binaiçi radonkonsantrasyonunu ölçmek için alfa taneciğine duyarlı CR‐39 nükleer iz kazımadedektörleri kullanıldı. 24 örnekleme noktası seçilerek dağıtılan filmler 1 aylık süresonunda toplandı. Filmler 10 saat %20’lik NaOH ile banyo edildikten sonra saf su ileyıkanarak kurutuldu. Filmlerde mm 2 başına düşen alfa iz miktarı optik mikroskoplasayıldı. Her film için radon konsantrasyonları belirlenerek yıllık efektif doz eşdeğerihesaplandı. (Bu çalışma Celal Bayar Üniversitesi Bilimsel Araştırma ProjeleriKoordinatörlüğünün (BAP) 2010/10 nolu projesi ile desteklenmektedir.)Anahtar Sözcükler: Radon, Binaiçi, CR‐39 film163


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleMANİSA‐GÖRDES ÇEVRESİNDE DOĞAL RADYOAKTİVİTE TAYİNİ VE DOZ HESABISermin ÇAM KAYNAR ve F.Serap EREEŞ,Celal Bayar Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü, Muradiye/Manisaİnsanların yaşamları boyunca maruz kaldığı doğal radyasyonun önemli birkısmını topraktaki radyonüklidler oluşturmaktadır. Bu radyasyonun karasalkaynakları dünyanın oluşumundan beri varolan primordial radyonüklidlerdir. Buradyonüklidlerin en önemlileri 40 K, 238 U ve 232 Th’ dir.Çevresel radyasyon ölçümlerinde çevrede var olan bu radyonüklidlerinkonsantrasyonlarının belirlenmesi amaçlanmaktadır. Radyonüklidlerinkonsantrasyonlarının belirlenmesi ile insanların çevresel kaynaklardan aldıklarıradyasyon dozu belirlenir ve bunlardan kaynaklanan sağlık riski tespit edilebilir. Butür araştırmalar sonucu bir bölgenin doğal radyasyon yönünden sağlıklı yaşama uygunolup olmadığına karar verilebilir.Bu çalışmada Manisa‐Gördes çevresi inceleme alanı olarak seçilmiştir. Gördesve civarında temelde Menderes Masifine ait metamorfik kayaçlar (Gnays, migmatit,mikaşist, kuvarsit) yüzeylenmektedir. Gördes ve Akhisar ilçe merkezleri arasındaGördes çayı ve Kayacık çayı arasındaki havzada Neojen çökel kayaları ve volkanitleryer alır. Özellikle Gördes volkanitleri arazide sivri volkan çivileri şeklinde yeralmaktadır. Gördes çevresinde bulunan maden yatakları mermer (%10 saflıkta),titanyum(%0.5 saflıkta) ve zeolit (%80‐90 saflıkta)tir.Bu çalışmada Manisa‐Gördes çevresinden alınan toprak örneklerindeki radyonüklid(K‐40, U‐238 ve Th‐232 ) konsantrasyonları NaI(Tl) dedektörüne bağlı gamaspektrometresi ile tayin edilmiştir. Böylece bu bölgenin doğal radyoaktivite artortamıbelirlenmiş ve bu bölgede yaşayan insanların maruz kaldıkları doz miktarıhesaplanmıştır. (Bu çalışma Celal Bayar Üniversitesi Bilimsel Araştırma ProjeleriKoordinatörlüğünün (BAP) 2010/10 nolu projesi ile desteklenmektedir.)Anahtar Sözcükler: Toprak, Uranyum‐238, Toryum‐232, Potasyum‐40164


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKIRŞEHİR İLİ ATMOSFERİNDEKİ POLENLERİN ARAŞTIRILMASIAli Savaş BÜLBÜL¹, Sevil PEHLİVAN¹ ve Elşad HÜSEYİN²¹Gazi Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Ankara,²Ahi Evran Üniversitesi <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakütesi, Biyoloji Bölümü, KırşehirBu araştırma 01 Mart 2005 / 28 Şubat 2006 tarihleri arasında Kırşehir’deyapılan aeropalinolojik çalışma olup, belirlenen mevkiilerde bulunan bitkilerinpolinizasyon periyodlarında bu bitkilere ait polenlerin neden olduğu alerjikhastalıkların teşhis ve tedavisinde hekimlere yardımcı olmayı amaçlamaktadır.Kırşehir ili içerisinde Gölhisar, Bahçelievler ve Karayolları Müdürlüğü istasyonlarındaGravimetrik yöntemin uygulama aracı Durham kullanılarak elde edilen örneklerincelenmiştir. Kırşehir atmosferindeki polenlerin belli bir alan başına düşen miktarı,Durham aracına yerleştirilen preparatlar yardımı ile cm² alan birimi olarak haftalık veaylık periyotlarda saptanmış, elde edilen veriler grafiklendirilmiştir. Çalışmabölgelerinde 12’si ağaç ve çalı, 12’si otsu olmak üzere toplam 24 takson belirlenmiştir.Kırşehir ili atmosferinde polenleri tespit edilen ağaç ve ağaçsı taksonlar Betulaceae,Aceraceae, Cupressaceae, Junglans regia, Oleaceae, Pinaceae, Quercus, Populus, Salix,Rosaceae’dir. Otsu taksonlar ise Chenopodiaceae‐Amaranthaceae, Cruciferae,Compositae, Taraxacum, Artemisia, Leguminosae, Urticaceae, Rubiaceae,Plantaginaceae, Poaceae, Polygonaceae, Umbelliferae’dir. Bu taksonlar Sıcaklık, rüzgarhızı ve nisbi nem oranı artışları, polen miktarını pozitif olarak, yağış ise negatif yöndeetkilemiştir. Sonuçlar, meteorolojik faktörlerle karşılaştırılarak, aylık polen takvimihazırlanmıştır.Anahtar Sözcükler: Polen, atmosfer, Kırşehir165


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBazı Andricus Türlerinin DNA Kesim Farklılıkları Yoluyla BelirlenmesiSerap MUTUN, Serdar DİNÇ ve Hülya KARAGÖZOĞLUAbant İzzet Baysal Üniversitesi <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü, BoluMeşe mazı arıları ülkemiz tür çeşitliliğinin bir parçası olan önemli böcekgruplarından biridir. Bu grup üzerinde son yıllarda yapılan çalışmalar Anadolu’nunmazı arısı tür ve genetik çeşitliliği açısından oldukça zengin olduğunu ortayakoymuştur. Bu çalışma kapsamında, 2006 ile 2010 yılları arasında yapılan araziçalışmalarıyla Erzincan, Bolu, Kocaeli, Kastamonu, Tekirdağ, Edirne, Çanakkale,Samsun, Manisa, İstanbul ve Balıkesir’den toplanan Andricus cinsi üyesi 3 meşe mazıarısı türünün (Andricus lignicolus, A. quercuscalicis, A. gallaetinctoria) DNA’larının türspesifik kesim bölgelerine sahip olup olmadığı araştırılmıştır. Bu nedenle toplananbireylerden mtDNA izolasyonu yapılmış ve elde edilen DNAlardan 1800 nükleotidlikbir mtDNA gen bölgesi PCR yoluyla çoğaltılmıştır. Hymenoptera türlerinde yaygınolarak kullanılan restriksiyon enzimleri ile sindirilen PCR ürünlerinde türe özgükesim farklılıkları saptanmaya çalışılmıştır. Belirtilen türlere ait toplam 51 bireyinHinfI, HindIII, HaeIII ve EcoRI restriksiyon enzimleri ile kesilmesi sonucu türe özgübazı kesim bölgeleri tespit edilmiştir. HinfI enzimi toplam 4, HindIII 2, HaeIII enzimi 3kesim bölgesine sahiptir. Andricus lignicolus türünde HinfI, HindIII, HaeIII ve EcoRIenzimlerinin kesim bölgesi bulunurken A. quercuscalicis EcoRI enzimi kesim bölgesinesahip değildir. A. gallaetinctoria türü ise sadece HinfI enzimi için kesim bölgesinesahiptir. Elde edilen sonuçlar kullanılan enzimlerden EcoRI enziminin bazı Andricustürlerinin belirlenmesinde kullanılabileceğini göstermektedir ancak bu konuda dahafazla türle çalışma yapılması da gerekmektedir.Anahtar Sözcükler: Andricus lignicolus, A. quercuscalicis, A. gallaetinctoria, Cynipidae,restriksiyon enzimi166


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBOLU İLİ CYNIPIDAE ÇEŞİTLİLİĞİSerap MUTUN ve Serdar DİNÇAbant İzzet Baysal Üniversitesi <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü, BoluHymenoptera takımından Cynipidae familyası üyeleri farklı bitki türlerindeoluşturdukarı gal denilen yapılarla bilinmektedir. Gal oluşturan gruplardan konukçuolarak meşelere özelleşmiş olan meşe gal arıları (Hymenoptera: Cynipidae: Cynipini)tür çeşitliliği bakımından en fazla türe sahip ikinci gruptur. Gal arıları temel olarakkuzey yarımkürenin ılıman bölgelerinde dağılım göstermekte ve bu bölgede 25 cinsaltında sınıflandırılmış yaklaşık 1000 türle temsil edilmektedir. Cynipidler bilindiğikadarıyla dünyada 1300 ve ülkemizde de 87 türe sahiptir. Avrupa’dan 36 farklı cinstenyaklaşık 360 ve Kuzey Amerika’dan 800 tür rapor edilmiştir. Bu çalışma ile 2005‐2011yılları arasında yapılan arazi çalışmalarıyla Bolu’da Quercus cinsinden farklı meşetürlerini konukçu olarak kullanan mazı arılarının tür çeşitliliği araştırılmıştır. Yapılanincelemelerde Bolu’da 4 cinsten toplam 22 Cynipid türü belirlenmiştir. Bu türlerden14’ü Andricus, 1’i Biorhiza, 6’sı Cynips ve 1’i de Neuroterus cinsindendir. Bolu ilindetespit edilen Cynipidae türleri ise şöyledir: Andricus aries, A.kollari, A. caputmedusae, A.quercustozae, A. theophrasteus, A. coriarius, A. coronatus, A. curvator, A. foecundatrix, A.gallaetinctoria, A. gallaeurnaeformis, A. glutinosus, A. lignicolus, A. lucidus, Biorhizapallida, C. agama, C. divisa, C. diticha, C. numismalis, C. qeurcus, C. quercusfolii veNeuroterus quercusbaccharum. Tespit edilen türlerin çoğu sadece agamik formunoluşturduğu sonbahar gallerinden belirlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Bolu, Cynipidae, Hymenoptera, galarısı, Quercus,tür çeşitliliği167


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleAndricus lignicolus ( Hartig, 1840) (HYMENOPTERA: CYNIPIDAE) TÜRÜNÜNÜLKEMİZDEKİ BAZI POPULASYONLARINDA GENETİK ÇEŞİTLİLİĞİNARAŞTIRILMASIHülya KARAGÖZOĞLU, Serdar DİNÇ, Serap MUTUNAbant İzzet Baysal Üniversitesi <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü, BoluBu çalışma ile ülkemizde bulunan Andricus lignicolus türünün genetikçeşitliliğinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu doğrultuda 2010 yılında yapılan araziçalışmalarıyla 6 populasyondan 32 birey toplanmış ve bu bireylerden DNA izolasyonuyapılmıştır. İzolasyonu yapılan DNA örneklerinde COIII ve ATPase6,8’e karşılık gelen1800 baz çiftlik bir gen bölgesi PCR ile çoğaltılmış ve 4 farklı kesim enzimi ilesindirilmiştir. Restriksiyon kesimleri ile belirlenen 11 haplotipten 4 tanesi özgün olupsadece bir bireyde bulunmuştur. En yaygın haplotip Tip 7dir ve sadece Samsunpopulasyonundan 5 bireyle temsil edilmektedir. En yüksek genetik çeşitlilik Çanakkale(0.73), Manisa (0.66) ve Samsun (0.60) populasyonlarında bulunmuştur. AMOVAanalizi Bolu ve İstanbul populasyonlarının birbirlerinden en farklı populasyonlar(Fst=0,99) olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca, İstanbul Balıkesir (Fst=0,94) ile Bolu veManisa (Fst=0,88) populasyonları birbirlerinde oldukça farklıdır. Tür içindeki mevcutgenetik çeşitliliğin coğrafik olarak anlamlı bir gruplama oluşturup oluşturmadığıArlequin programı ile araştırılmış ve bu kapsamda çalışılan populasyonlar iki grubaayrılmıştır: Grup 1= Balıkesir, İstanbul, Çanakkale, Manisa ve Grup 2= Bolu, Samsun.Analiz sonuçları iki grup arası farklılaşmanın %40 olduğunu ortaya koymaktadır. Eldeedilen veriler herbir grup içinde %25 oranında bir genetik çeşitliliğin bulunduğunaişaret etmektedir. Mevcut sonuçlar ön çalışma verileri olup halen A. lignicolustüründeki çalışmalarımız devam etmektedir, ön çalışmalar bile bu türün ülkemizdekibazı populasyonlarında oldukça fazla bir genetik çeşitlilik olduğunu göstermektedir.Anahtar Sözcükler: Andricus lignicolus, Cynipidae, genetik çeşitlilik, Hymenoptera,Quercus168


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleMEŞE GAL ARILARI: TÜRKİYE’NİN GENETİK ÇEŞİTLİLİĞİ ÜZERİNE KATKILARISerap MUTUN ve Serdar DİNÇAbant İzzet Baysal Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Gölköy / BoluÜlkemiz barındırdığı zengin bitki ve hayvan türlerine ilave olarakbiyoçeşitliliğin önemli bir ayağını oluşturan genetik çeşitlilik yönünden de dünyadaender yerlerden biridir. Bunun yanısıra, Türkiye sahip olduğu geniş genetik yelpazesiaçısından Avrupa’daki populasyonlara göre daha fazla çeşitlilik göstermektedir, bununen güzel örneklerden birini meşe gal arıları oluşturmaktadır. Bu çalışma ile ülkemizdede geniş dağılım gösteren 3 meşe gal arısı türünün genetik durumunun anlaşılmasıamacı ile tür içi mtDNA farklılıkları belirlenmeye çalışılmış ve elde edilen sonuçlarhem birbirleri hem de Avrupa’daki populasyonlar ile karşılaştırılmıştır. Bu bilgilerışığında çalışılan üç meşe gal arısı türünün ortalama haplotip ve nükleotid çeşitliliğisırası ile A. lucidus’ da 0,80 ve 0,11, Andricus caputmedusae’de 0,46 ve 0,10 ve sonolarak da A. quercustozae’de 0,45 ve 0,05 olarak tespit edilmiştir. Buna göre çalışılantürler içinde en yüksek genetik çeşitlilik A. lucidus türünde bulunmuştur. Avrupa’dakibenzer türler ile yapılmış olan çalışmalar göz önüne alındığında genetik çeşitliliğinBalkanlar’da 0,2‐1,4, İtalya’da 0,2‐0,7 ve İber yarımadası’nda ise 0,07‐0,08 değerleriarasında değiştiği bilinmektedir. Elde edilen mevcut bulgular ışığında Türkiye’ninAvrupa’da dağılım gösteren türlerden daha fazla bir genetik çeşitliliğe sahip olduğunuve ülkemizden sırasıyla Balkanlar ve Avrupa’ya doğru çeşitlilikte bir azalmanınolduğunu ortaya koymaktadır.Anahtar Sözcükler: Türkiye, genetik çeşitlilik, PCR‐RFLP, mtDNA, A. caputmedusae, A.quercustozae, A. lucidus169


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleLEPİSTES BALIĞININ SOLUNGAÇLARI ÜZERİNE FENPİROKSİMAT AKARİSİTİNİNHİSTOPATOLOJİK ETKİLERİNesli DOĞAN, Turgay ŞİŞMAN, Zehra YAZICIAtatürk Üniversitesi <strong>Fen</strong> Fakültesi Biyoloji Bölümü 25240 Erzurum<strong>Fen</strong>piroksimat (FP) meyve bahçelerinde akarlara karşı sıklıkla kullanılan birçeşit pestisittir. Bu çalışmada FP’nin farklı konsantrasyonlarının lepistes balıklarının(Poecilia reticulata PETERS, 1859) solungaçları üzerine histopatolojik etkileriaraştırılmıştır. İki aylık lepistes balıkları her konsantrasyonda 10 adet olmak üzere<strong>Fen</strong>piroksimatın 3 farklı dozuna (15, 25 ve 50 µgl ‐1 ) 48 saat süreyle maruz bırakıldı.Test Statik Test olarak gerçekleştirildi. Bir kontrol ve bir de negatif kontrol grubukullanıldı. Deneyler 3 seri olarak yapıldı. Maruziyet süresinin sonunda her gruptanalınan canlı balıklar disekte edilerek solungaç lamelleri çıkarıldı. Bu lamellerdenhazırlanan preparatlarda primer ve sekonder lamel uzunluğunda azalma, sekonderlamellerde füzyonla beraber hücresel bozulma, sekonder lamellerde nekrotik vehiperplastik dejenerasyon gibi çeşitli histopatolojik durumlar tespit edildi. Buanormalliklerin 25 50 FP gruplarında gözlendiği 15 ve diğer kontrol gruplarındagözlenmediği bulundu.Sonuç olarak, bu çalışmada FP’nin lepistes balıklarının solungaçları üzerine olanolumsuz etkileri tespit edildi.Anahtar sözcükler: Lepistes, <strong>Fen</strong>piroksimat, Solungaç, Histopatoloji170


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleEKOTOKSİKOLOJİK ARAŞTIRMALARDA GENOTOKSİK ETKİNİN BELİRLENMESİİÇİN QPCR ANALİZİNİN KULLANIMIÖzlem EROL DAYİÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebityat Fakütesi, Biyoloji Bölümü,ÇanakkaleÇevresel kirleticilerin katlanarak arttığı günümüzde, bu kirletici ajanların tümorganizmalar üzerindeki genotoksik etkisinin belirlemesi çok önemlidir. Ayrıcagenotoksisite mekanistik ve biyo‐görüntüleme açısından ekotoksikolojikaraştırmalarda önemli bir alandır. Kantitatif PCR (QPCR), genotoksik ajanların sebepolduğu DNA hasarlarının belirlenmesinde uzun yıllardır kullanılmaktadır. Sonzamanlarda ise ekotoksikolojik çalışmalarda kullanılmaya başlamıştır. Bu yöntem PCRreaksiyonunda kullanılan DNA polimeraz enziminin DNA’da meydana gelen pek çokhasar tipi (zincir kırıkları, dimerler, grup eklenmesi vb.) tarafından bloke edilmesitemeline dayanır. Sonuçta, PCR’dan elde edilen ürün miktarı kalıp DNA’daki hasar ileters orantılı olarak değişim gösterir. Yöntem; çok az miktardaki total DNA’ya ihtiyaçduyulması, hem nükleer hem de mitokondriyal DNA hasarının ve onarımınınbelirlenmesine olanak sağlaması, dizi bilgisi olan tüm organizmalar için kolaylıklaadapte edilebilmesi, uzun süre ‐80 Ο C’da saklanan doku ve organizmalardan izoleedilen DNA örneklerinde gerçekleştirilebilmesi ve sonuçların tekrarlanabilirliğininyüksek olması ile genotoksik çalışmalarda sıkça kullanılır. Ayrıca total DNAhasarlarının belirlenmesinde kullanılan COMET ve Southern Blot analizlerine göredaha hassas olması da tercih edilmesini sağlar. Bu yöntem ile bazı genotoksik ajanlarınsebep olduğu belirli hasar tiplerinin belirlenememesi ise tek sınırlayıcı faktördür.Yöntemin tüm bu özellikleri göz önüne alındığında giderek ekotoksikolojikaraştırmalarda daha da önem kazanacağı düşünülmektedir.Anahtar Sözcükler: DNA hasarı, genotoksik ajan, genotoksisite, QPCR171


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleZn (II) ve Cd (II) İYONLARININ Gracilaria verrucosa (RHODOPHYCEAE) İLEBİYOSORBSİYON ÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİYeliz CİRİK 1 , İlknur AK 1 ,Yeşim BÜYÜKATEŞ 1 ve Melek MERDİVAN 21Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi, Çanakkale2Dokuz Eylül Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Kimya Bölümü, Kaynaklar Kampüsü, İzmirBu çalışma, çevre için tehlike oluşturan Zn (II) ve Cd (II) iyonlarının kırmızıalglerden (Rhodophyceae) Gracilaria verrucosa (Hudson) Papenfuss 1950 kullanılarakbiyosorbsiyonunun incelenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. İzmir Karşıyaka iskelebölgesinden toplanan G.verrucosa tallusları temizlenmiş, modifikasyon için, ham,gluteraldehit, HCl ve H3PO4 çözeltileri ile dört farklı ön işleme tabii tutulmuştur.Modifiye edilen alg grupları, süzülme sonrası etüvde sabit ağırlığa kadar kurutulmuş,elekten geçirilerek biyosorbsiyon denemelerine hazır hale getirilmiştir. Biyosorbsiyonyöntemi olarak kesikli ekstraksiyon yöntemi kullanılmıştır. Örneklerin adsorbsiyondeğerleri Atomik Adsorbsiyon Spektrofotometresi kullanılarak ölçülmüş ve ağırmetallerin % tutunma kapasiteleri hesaplanmıştır. pH’ın, sürenin, metal derişiminin vefarklı derişimdeki metal karışım çözeltilerinin biyosorbsiyona etkileri incelenmiştir.0,1 M HCl ve 0,1 M EDTA gibi farklı çözeltiler ile desorbsiyon denemeleri yapılmıştır.Elde edilen verilere göre, % tutunmanın her iki metal için de ham grupta, pH7’de ve 30 dk.’da en yüksek değerde olduğu bulunmuştur (Zn (II) iyonu için % 82,70,Cd (II) iyonu için % 89,50). Derişim denemelerinde, maksimum adsorblanan Zn (II)iyonu miktarı, 41,20 mg/g; Cd (II) için 16,45 mg/g olarak kaydedilmiştir. Metallerinyarıştırılmasında, derişim miktarı arttıkça, metal iyonlarının tutunma miktarlarınınazaldığı belirlenmiştir. Desorbsiyon denemelerinde ise, 0,1 M HCl ve 0,1 M EDTAçözeltileri ile % 90 civarında geri alımın gerçekleştiği saptanmıştır. Çalışmasonucunda, G.verrucosa’nın Zn (II) ve Cd (II) iyonlarının giderilmesinde etkili olduğusaptanmıştır.Anahtar Sözcükler: Gracilaria verrucosa, ağır metal, Zn, Cd, biyosorbsiyon172


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleCu (II) ve Co (II) İYONLARININ Spirulina platensis (CYANOPHYCEAE) İLEBİYOSORBSİYON ÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİYeliz CİRİK 1 , Yeşim BÜYÜKATEŞ 1 , Melek MERDİVAN 2 , İlknur AK 1 ve Tolga GÖKSAN 11Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi, Çanakkale2Dokuz Eylül Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Kimya Bölümü, Kaynaklar Kampüsü, İzmirBu çalışma, çevre için tehlike oluşturan ağır metallerin (Cu (II) ve Co (II)) maviyeşilmikro alglerden (Cyanophyceae) Spirulina platensis (Gamont Geitler, 1925)kullanılarak biyosorbsiyonunun incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Çanakkale OnsekizMart Üniversitesi Plankton stok biriminden temin edilen S. platensis, su ile yıkanıp,30 o C’de kurutma fırınında kurutulmuş, elekten geçirilerek biyosorbsiyondenemelerine hazır hale getirilmiştir. Biyosorbsiyon yöntemi olarak, kesikliekstraksiyon yöntemi kullanılmıştır. Örneklerin adsorbsiyon değerleri AtomikAdsorbsiyon Spektrofotometresi kullanılarak ölçülmüş ve ağır metallerin % tutunmakapasiteleri araştırılmıştır. 4 farklı pH’ın, 8 farklı sürenin, 4 farklı metal derişimininetkisi incelenmiştir. 0,1 M HCl ve 0,1 M EDTA gibi farklı çözeltiler ile desorbsiyondenemeleri yapılmıştır.Elde edilen verilere göre, en iyi tutunmanın her iki metal için de pH 6’da olduğubulunmuştur (Cu (II) iyonu için % 43,90; Co (II) iyonu için % 68,25). Süre denemesisonucunda, en iyi sürenin her iki iyon için de 30 dk. olduğu gözlenmiştir. Derişimdenemelerinde, maksimum adsorblanan metal iyonu miktarının Cu (II) için 11,25mg/g, Co (II) iyonu için 18,25 mg/g olduğu tespit edilmiştir. Desorbsiyondenemelerinde ise, en iyi geri alımın Cu (II) iyonu için % 94,89 ile 0,1 M HCl’de olduğu,Co (II) iyonu içinse, geri alımın pek etkili olmadığı (0,1 M HCl ile % 30,18)görülmüştür. Çalışma sonucunda, S. platensis ile, Co (II) iyonunun giderilmesinin Cu(II) iyonununa göre daha etkili olduğu saptanmıştır.Anahtar Sözcükler: Spirulina platensis, ağır metal, Cu, Co, biyosorbsiyon173


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleEKOSİSTEMLERİ ANLAMA VE YÖNETMEDE EKOSENTRİK (BİYOSENTRİK) VEANTROPOSENTRİK YAKLAŞIMLAR ÜZERİNE EKOLOJİK BİR TARTIŞMATuncay NEYİŞÇİAkdeniz Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, İç Mimari ve Çevre Tasarımı BölümüBir kavram ya da bir disiplin olarak ekoloji günümüzün üzerinde en çokkonuşulan ancak en az anlaşılmış konularından biridir. Bunun temel nedenlerindenbiri olarak ülkemizde henüz ekolog yetiştirmeyi amaçlayan bir akademik programınaçılamamış olması gösterilebilir. Ancak en önemli neden ekoloji’nin disiplinlerüstüyapısı ve ekosentrik (biosentrik) karakteridir.İster doğal ister yapay olsun herhangi bir sistemin (ekosistemin)yönetilebilmesi o sistemin tüm yönleriyle ve derinlemesine anlaşılmasını zorunlukılar. Burada kritik nokta, insan merkezli (antrosentrik) bir yaklaşımı gerekli kılan“yönetme” ile sistem merkezli (ekosentrik) bir yaklaşımı gerekli kılan “anlama”arasındaki ilişki/çelişkidir. Sistemler insana özgü değerlerden bağımsız olarakçalışırlar. Bu nedenle sistemlerin “anlaşılma”sı aşamasında insana ait değerlerden (iyikötü,faydalı‐zararlı, büyük‐küçük, siyah‐beyaz, vb.) mümkün olabildiğince uzakdurulması, bir başka anlatımla ekosentrik bakış açısı, kilit önemde bir konudur. İnsanaözgü değerler ekosentrik bakış açısıyla derinlemesine anlaşılmış sistemlerin“yönetilme”si aşamasında devreye sokulabilir. Bu ilke ya da hiyerarşiye uyulmadangerçekleştirilecek her ekolojik kriz çözüm önerisi krizi şiddetlendirme ya da yenikrizlerin ortaya çıkmasına yol açama riskini taşır.Bildiri, V. Ulusal Ekoloji ve Çevre Kongresinde (2004) sunulan “Ekoloji; nedir?Ne Değildir?”adlı bildiriden yola çıkarak uygulamalı ekoloji konusunda bir tartışmayıgündeme getirmeyi amaçlamaktadır.Anahtar Sözcükler: Ekolojik düşünme, ekolojik inceleme, ekosentrik/antroposentrikyaklaşım, yönetim174


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTARSUS‐POZANTI OTOBAN YOLU ÇEVRESİNDE YAPILAN AĞAÇLANDIRMAÇALIŞMALARININ İRDELENMESİOsman POLAT 1 , Ali TOPAL 1 ve Sevda POLAT 11Doğu Akdeniz Ormancılık Araştırma Müdürlüğü P.K.18 33401 TarsusÜlkemizde, karayolları çevresinde yeşillendirme ve çevre düzenleme çalışmalarıarzulanan seviyede değildir. Yol standartlarının yükseltilmesinde fiziksel yapınıniyileştirilmesine karşın, yeşil dokunun artırılması hususundaki çalışmalar son yıllardaartış göstermiş ancak yinede yeterli düzeyde değildir.Karayollarında bulunan en küçük yeşil ünite, oksijen üreten bir fabrika gibidir.Yeşil oranının artması ile hem bulunduğu ortam organik bir yapıya dönüşmekte, hem dearaçların partikülleri harekete geçirmesi, egzoz gazları ve çıkardıkları gürültünedeniyle doğaya yaptığı tahriplerin aza indirgenmesinde katkısı olmaktadır.Çalışma alanı Çukurova ile Toros Dağları bağlantısını sağlayan Tarsus‐Pozantıarasında yer alan yaklaşık 70 km’lik bir güzergâhtır. Bu otoban güney ve güneydoğuillerini iç Anadolu ve batıya bağlayan güzergâh üzerinde olmasından dolayı önemtaşımaktadır. Ayrıca Mersin Orman Bölge Müdürlüğü ve Karayolları BölgeMüdürlüğü’nün iş birliği ile yaban hayvanlarının havzada geçişini sağlayan OrmanEkosistemi Köprüsü kurulmuştur.Yol yapımı sırasında bozulan/tahrip edilen ekolojik denge yapılanağaçlandırma faaliyetleri sonucunda kısmen de olsa yeniden tesis edilmeye çalışılmışve çalışma anında ortaya çıkan hafriyat yığınları ağaçlandırılarak yeşil dokununarttırılmasına katkıda bulunulmuştur.Bu çalışmada, bu yol güzergâhında yapılan ağaçlandırma faaliyetleri irdelenmişve bazı önerilerde bulunulmuştur.Anahtar Sözcükler: Tarsus‐ Pozantı, otoban, ağaçlandırma175


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇAKIT ÇAYI HAVZASINDA EROZYON KONTROL ÇALIŞMALARISevda POLAT 1 , Osman POLAT 1 ve Ali TOPAL 11Doğu Akdeniz Ormancılık Araştırma Müdürlüğü P.K.18 33401 TarsusSarp bir topoğrafyaya sahip Çakıt Çayı Havzası’nda uzun yıllar süren ormantahribatlarıyla bozulan ekolojik denge sel ve taşkın felaketlerinin yaşanmasına sebepolmuştur. 1980 yılında Çakıt Çayı’nın taşması sonucu E‐5 karayolu ve demiryolu zarargörmüş, Adana’ya bağlı bazı mahalleler boşaltılmış ve maddi–manevi büyük zararlarmeydana gelmiştir. Felaketin görünür nedeni ani yağışlar sonucu karların erimesi isede; asıl önemli faktörün Toroslardaki orman tahribinin olduğu şüphesizdir.Sel ve taşkın zararlarına karşı, başta Adana olmak üzere yerleşim merkezlerinive tarım alanları ile kara ve demiryolu ağını korumak, Seyhan Barajı'nın dolmasınıengellemek, havzada toprak aşınma ve taşınmalarını önlemek amaçlarına yönelik,erozyon kontrol tedbirlerini almak üzere, Pozantı Toprak Muhafaza ve Mera IslahıTatbikat Grup Müdürlüğü 1981 yılında kurulmuştur.Niğde’nin Bor ve Ulukışla ile Adana’nın Pozantı İlçeleriyle 39 köyü içine alanÇakıt Çayı Erozyon Kontrol Projesinin genel alanı 140056 hektardır. Bu alanın 41388hektarında mera ıslahı, 40500 hektarında erozyon kontrolü, 20387 hektarındaağaçlandırma çalışması, geriye kalan 37781 hektarlık alanda toprak sığ olduğu içinkorumaya alınarak otlandırma‐örtü geliştirme çalışmaları yapılması planlanmıştır.Uygulamalar 2013 yılına kadar devam edecektir.Proje ile 25627 ha. erozyon kontrolu, 3270 ha. ağaçlandırma, 7500 ha. meraıslahı ve 6200 ha. otlandırma çalışması yapılmıştır.Bu bildiride ülkemizde yapılan en önemli erozyon kontrol çalışmalarından biriolan Çakıt Çayı Erozyon Kontrol Projesi ve uygulamaları değerlendirilmiştir.Anahtar sözcükler: Çakıt Çayı, Taşkın, Erozyon Kontrolü176


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleYENİÇAĞA GÖLÜ’NDEN YAKALANAN İKİ CYPRİNİD TÜRÜNÜN (Leuciscus cephalusve Tinca tinca) AĞIR METAL DÜZEYLERİYasemin SAYGI 1 ve b Sibel ATASAGUN YİĞİT 21Hacettepe Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi., Biyoloji Bölümü, Ankara2Ankara Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi., Biyoloji Bölümü, AnkaraBu çalışmada Yeniçağa Gölü’nden yakalanan iki Cyprinid türünün (Leuciscuscephalus ve Tinca tinca) kas, karaciğer ve solungaç dokularında birikim yapan ağırmetaller (Al, Cr, Mn, Fe, Co, Ni, Cu, Zn, As, Mo, Cd, Sn, Ba, and Pb) ICP‐MS’de tespitedilmiştir. Mart 2008 ve Şubat 2009 tarihleri arasında mevsimsel olarak alınanörneklerde analiz yapılmak üzere toplam 40 kadife balığı ve 40 tatlısu kefalikullanılmıştır. En yüksek metal birikimi karaciğer ve/veya solungaçta, en düşükbirikim ise kas dokuda tespit edilmiştir. Analizler her iki balık türünün dokularındayüksek oranda birikim yapan ağır metallerin Al, Zn, Cu, Fe, Mn ve Ba olduğunugöstermiştir. Al ve Zn tatlısu kefalinde, Mn, Cu ve Ba ise kadifede kas dokuda dahayüksek konsantrasyonlarda birikim yapmıştır. Her iki balık türünde çarpıcı orandabioakkümülasyona uğrayan ağır metal ise bakır olarak belirlenmiştir. Bakır kadifeninkas, solungaç ve karaciğer dokusunda sırasıyla 205‐357‐590 kat, tatlı su kefalinin budokularda sırasıyla 247‐368‐539 kat bioakkümülasyon göstermiştir. Ağır metalbirikimindeki mevsimsel değişimleri test etmek için yapılan ANOVA analiz sonuçları,hem kadifede hemde tatlısu kefalinin dokularında çoğu ağır metalin birikimindemevsimin etkisinin önemli olduğunu göstermiştir. Bölge halkı tarafından proteinkaynağı olarak önemli oranda tüketilen bu balık türlerinin dokulardaki birikimoranının insan sağlığı açısından risk oluşturma potansiyeli uluslararası standartlar(WHO 1996, FAO 1983, FAO/WHO 1987, EPA 2005; Türk Gıda Kodeksi 2002) iledeğerlendirilmiştir. Sonuç olarak bakır, kurşun, çinko (kadifede kas doku dışında) iledemir bu balık türlerinin kas, karaciğer ve solungaç dokularında, insan tarafındantüketilmesine izin verilen limit değerlerinin üzerinde bulunmuş, bu bakımdan bölgeinsanı için potansiyel risk olduğu ortaya çıkarılmıştır.Anahtar Sözcükler: Yeniçağa Gölü, Leuciscus cehalus, Tinca tinca, ağır metal birikim,ICP‐MS177


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTÜRKİYE’DE TEHLİKE ALTINDAKİ KURBAĞA VE SÜRÜNGEN TÜRLERİ VEKORUNMALARIKerim ÇİÇEK 1 , Dinçer AYAZ 1 ve C. Varol TOK 21<strong>Ege</strong> Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Bornova / İzmir2Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, <strong>Fen</strong> ‐ Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü,ÇanakkaleÜlkemizde 30 kurbağa (14 urodel, 16 anur) ve 128 (10 kaplumbağa, 63kertenkele ve 55 yılan) sürüngen türü yaşamaktadır. Ne yazık ki ülkemizde yaşayankurbağa türlerinin yaklaşık tamamı ve sürüngen türlerinin ise %67’si IUCN kırmızılistesinde yer almaktadır.Kırmızı listeye göre, ülkemizdeki kurbağaların %43’ü düşük öncelikli, %17’sitehlike altına girmeye aday, %17’si tehlike altında, %13’ü hassas ve %7’si kritik olaraktehlike altında kategorisinde yer almaktadır. %3’ü hakkında ise yeterli bilgibulunmamaktadır. Ayrıca türlerin %80’inin popülasyonları azalmakta, %17’sinindurağan ve %3’ünün ise bilinmemektedir.Sürüngenlerden IUCN listesindeki 86 türün, %64’ü düşük öncelikli, %12’sitehlike altına girmeye aday, %8’i tehlike altında, %8’i kritik olarak tehlike altında,%3’ü hassas kategorisindedir. %5’inin hakkında yeterli bilgi yoktur. Popülasyondurumları ise, %1’inde artmakta, %36’sında yeterli, %25’inde sabit, %25’indeazalmakta, %13’ünde ise bilinmemektedir. Bunun yanında ülkemizde yaşayan 42 türIUCN Kırmızı listesinde yer almamaktadır. Bunun başlıca nedeni ise bu türler hakkındayetersiz bilgiye sahip olunmasıdır.Habitat tahribatı ve yok olması, yabancı türler (örn. Trachemys scripta), aşırıtoplatılma (özellikle amfibilerin besin amaçlı ihracı, evcil hayvan olarak), kirlenme(agrokimyasallar, fabrika atıkları v.s.), iklim değişimleri ve bu faktörler arasındakisinerji ülkemizdeki kurbağa ve sürüngen türlerinin popülasyonlarını tehditetmektedir. Bu nedenle, öncelikli olarak ülkemizdeki kurbağa ve sürüngenlerin tehlikedurumlarının ulusal ölçekte değerlendirilmesi ve çıktılar dikkate alınarak hassaspopülasyonların korunmasına yönelik çalışmalara hız kazandırılması gerekmektedir.Anahtar Sözcükler: Amphibia, Reptilia, Koruma Stratejileri178


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleİKİ YAŞAMLI VE SÜRÜNGENLERİN GİZEMLİ DÜNYASI DOĞA EĞİTİMİKerim ÇİÇEK 1 , Erdem EREM 2 , C. Varol TOK 3 , Dinçer AYAZ 1 , Çetin ILGAZ 4 ve SibelHAYRETDAĞ 3 ve Refika Başak EREM 41<strong>Ege</strong> Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Bornova / İzmir2<strong>Ege</strong> Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Bornova / İzmir3Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, <strong>Fen</strong> ‐ Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü,Çanakkale4Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Buca / İzmir5M.E.B. Muharrem Candaş İ.Ö.O., Bornova / İzmir<strong>Ege</strong> Üniversitesi tarafından TÜBİTAK destekli “İki Yaşamlı ve SürüngenlerinGizemli Dünyası” adlı doğa eğitimi, 4–12 Temmuz 2011 tarihleri arasındagerçekleştirilmiştir. İzmir, Manisa, Afyonkarahisar ve Antalya illerinden SosyalHizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ve Yatılı İlköğretim Bölge Okullarındaki 11 ‐ 18yaş aralında 72 katılımcıya ulaşılmıştır. Etkinlik kapsamında katılımcılara, kurbağalarve sürüngenler hakkında bilgi verilmiş, yanlış bilgiler düzeltilmiş ve ekosistemdekigerekliliklerine dikkat çekilmiştir.Etkinliğin ilk gününde, İzmir Doğal Yaşam Parkı’nda kurbağalar ve sürüngenlerkonusunda bilgiler verilmiştir. İkinci ve üçüncü günü Bozdağ (Ödemiş, İzmir) veHomeros Vadisi’nde (Bornova, İzmir) kurbağa ve sürüngenlerin yaşam alanları dagözlenmiştir. Ayrıca tüm süreç boyunca yaratıcı drama yöntemi ile amaçlardoğrultusunda uygun atölye çalışmaları yürütülmüştür. Süreçte sonuç odaklı buçalışmalarla öğrenme ve öğrenme çıktılarına ulaşılmıtır. Yapılan ölçme‐değerlendirmeçalışmaları nicel ve nitel olarak gerçekleştirilmiştir.Sonuç olarak, katılımcıların tamamında kurbağalar ve sürüngenlere karşı bakışaçılarının olumlu yönde değiştiği, bu canlı grubu hakkındaki yanlış inanışlarıntamamen ortadan kalktığı ve gruba daha fazla ilgi duyulduğu tespit edilmiştir.Anahtar Sözcükler: İki Yaşamlılar, Sürüngenler, Yaratıcı Drama, 11‐18 yaş ergen179


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleMertensiella caucasica (Waga, 1876) LARVALARININ MORFOLOJİSİ ÜZERİNE BİRÖN ÇALIŞMAKerim ÇİÇEK 1 , Murat AFSAR 2 , Dinçer AYAZ 11<strong>Ege</strong> Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Bornova / İzmir2Celal Bayar Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Muradiye/ManisaBu çalışmada, Kalçar Dağı (Artvin, Kalçar Dağı, 41.5261111°K,042.1888889°D, 2510 m) Mertensiella caucasica popülasyonunda bazı gelişimsafhalarının morfolojisi hakkında bilgi sunulmuştur. 10 ‐ 15 Ağustos 2007 tarihleriarasındaki arazi çalışmasında 29 larva yakalanmış, Glaesner (1925)’in 48. ‐ 55.safhaları arasındaki larvalarda baş ve gövde uzunluğu (BGU), kuyruk uzunluğu (KU),toplam uzunluk (TOU) ölçülmüştür.Elde edilen verilere göre, larvaların BGU değerleri 15.84mm ile 55.44mm; KUdeğerleri 11.41mm ile 41.92mm; TOU değerleri ise 28.75mm ile 91.14mm arasındadeğişmektedir. BGU/KU oranı 48. safhada 1.38 iken, 55. safhada 0.93’e gerilemiştir.Kuyruk uzunluğu baş ve gövde uzunluğuna oranla hızlı bir şekilde artışgöstermektedir. 53. safhadan itibaren larvaların renklenmesi, ergine benzerdir. Sonuçolarak türün larval gelişimi Kafkas popülasyonları ile benzerdir.Anahtar Sözcükler: Mertensiella caucasica, larva morfolojisi, Kalçar Dağı, DoğuKaradeniz180


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇİZGİLİ KAPLUMBAĞANIN (Mauremys rivulata) BESİN İÇERİĞİ ÜZERİNE BİR ÖNÇALIŞMAKerim ÇİÇEK ve Dinçer AYAZ<strong>Ege</strong> Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Bornova / İzmirBu çalışmada, Çizgili kaplumbağa, Mauremys rivulata’nın besin içeriği hakkındaön bilgi sunulmuştur. 21‐22 Temmuz 2010 tarihlerinde Asi nehrinin kollarındanyakalanan (Hatay, Samandağ) 17 (5 erkek, 6 dişi ve 6 juvenil) bireyin besin içeriğiincelenmiş, toplam 155 av tespit edilmiştir.Çalışmada bireylerin besin içeriğinin %90,3’ü Insecta, %3,2’si Actinopterygii,%3’ü Amphibia sınıflarında dahil hayvansal avlardan oluşmaktadır. Ayrıca besiniçeriğinde %7 oranında bitkisel materyalinde (kök, gövde, yaprak ve tohum)bulunduğu tespit edilmiştir. 17 bireyin besininde; Insecta %58.8, Amphibia %17.6,Actinopterygii %29.4 ve bitkisel materyalde %41.2 bulunma oranına (frekans)sahiptir. Bu sonuçlara göre, tür hem hayvansal hem de bitkisel materyallebeslenmektedir. Mauremys rivulata genellikle kirli sularda da yaşadığı için, busulardaki potansiyel avların azlığı, bireyleri bitkisel beslenmeye yönlendiriyor olabilir.Anahtar Sözcükler: Çizgili kaplumbağa, Mauremys rivulata, besin içeriği181


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKÖR KERTENKELE’NİN (Blanus strauchi) POTANSİYEL DAĞILIŞININ TAHMİNİKerim ÇİÇEK, Dinçer AYAZ ve Hasan Serdar MUTLU<strong>Ege</strong> Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Bornova / İzmirBu çalışmada, Kör Kertenkele, Blanus strauchi’nin (Bedriaga, 1884) literatür vemüze kayıtlarından Anadolu dağılışı haritalandırılmıştır. Türün dağılışı maksimumentropi tür dağılış modellemesi yöntemi ile MAXENT programı kullanılarakmodellenmiştir. Modelleme 19 biyolojik ve 3 topolojik parametre kullanılmıştır.Türün dağılış modellemesi oldukça yüksek performans değerine sahiptir (AUC=0.921). Mevsimsel yağış (varyasyon katsayısı) (%73), en soğuk 15 gündeki yağış(%10,7) ve en nemli aydaki yağış (%9,3) türün dağılışını %93 oranındaetkilemektedir. Tür fossorial olmasına rağmen toprak tipi türün dağılışına sadece%0,2 oranında etkilemektedir.Anahtar Sözcükler: Kör Kertenkele, Blanus strauchi, Maxent, Ekolojik Modelleme182


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleYILAN KERTENKELE (Anguis fragilis) ve OLUKLU KERTENKELE’NİN (Pseudopusapodus) POTANSİYEL DAĞILIŞININ TAHMİNİC. Varol TOK 1 , Kerim ÇİÇEK 2* , Dinçer AYAZ 2 ve Sibel HAYRETDAĞ 11Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, <strong>Fen</strong> ‐ Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü,Çanakkale2<strong>Ege</strong> Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Bornova / İzmirBu çalışmada, Anguis fragilis and Pseudopus apodus’un Türkiye’deki tespitedildiği lokaliteler müze ve literatür kayıtları, 2008‐2011 kapsamında yapılan araziçalışmaları doğrultusunda haritalandırılmıştır. Türün dağılışı maksimum entropi türdağılış modellemesi yöntemi ile MAXENT programı kullanılarak, iki türün potansiyeldağılışı modellenmiştir. Modellemede 19 biyolojik ve 3 topolojik parametrekullanılmıştır.Anguis fragilis (AUC= 0,953) ve Pseudopus apodus’un (AUC= 0.938) potansiyeldağılış modelleme performansı oldukça iyi değerlerdedir. Anguis fragilis’in dağılışınıetkileyen en önemli faktörler en kurak aydaki yağış (%61.1), yükseklik (%17.9) vevejetasyon yapısıdır (%15.3). Bu parametreler türün dağılışını %94,3’ünüaçıklamaktadır. Yükseklik (%66.4), yıllık sıcaklık değişimi (%9,3), toprak yapısı (%6,6)ve en nemli aydaki yağış miktarı (%5.3) büyük oranda Pseudopus apodus’un dağılışınıetkilemektedir.Anahtar Sözcükler: Anguis fragilis, Pseudopus apodus, Maxent, Ekolojik Modelleme183


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkalePelophylax bedriagae (Camerano, 1882) LARVALARININ MORFOLOJİSİ ÜZERİNEBİR ÖN ÇALIŞMAKerim ÇİÇEK 1 , Dinçer AYAZ 1 ve Murat AFSAR 2 , Ahmet MERMER 11<strong>Ege</strong> Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Bornova / İzmir2Celal Bayar Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Muradiye/ManisaBu çalışmada, Gölhisar Gölü Pelophylax bedriagae (Camerano, 1882)popülasyonunun larva morfolojisi hakkında bilgi sunulmuştur. 5 Haziran 2006tarihinden yapılan arazi çalışmasında Gosner’in 39. safhasındaki 18 adet larvayakalanmış, bazı morfolojik karakterler ölçülmüştür.Elde edilen verilere göre, larvalardaki burun delikleri arası mesafe,8.0±(SD)0.90 mm; gözler arası mesafe, 19.7±1.67mm; kuyruk kası yüksekliği,13.2±1.37mm; kuyruk kası genişliği, 10.5±1.06mm; maksimum kuyruk uzunluğu,32.6±2.05mm; vücut uzunlu 45.8±2.19mm; kuyruk uzunluğu, 67.6±7.60mm ve toplamuzunluk 113.4±8.74mm olarak tespit edilmiştir. En sık gözlenen labial diş formülü;4(2,3,4)/4 (1,2,3) olarak tespit edilmiştir.Anahtar Sözcükler: Pelophylax bedriagae, larva morfolojisi, Gölhisar Gölü184


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBAZI YENİLEBİLİR YABANİ ŞAPKALI MANTAR TÜRLERİNİN YAĞ ASİDİKOMPOZİSYONLARININ BELİRLENMESİIlgaz AKATA 1 , Bülent ERGÖNÜL 2 , Pelin Günç ERGÖNÜL 2 ve Fatih KALYONCU 31Ankara Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Ankara2Celal Bayar Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Gıda Mühendisliği Bölümü, Manisa3Celal Bayar Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, ManisaBu çalışmada, Türkiye’nin değişik bölgelerinden toplanmış beş farklı yenilebiliryabani şapkalı mantar türünün [Agrocybe cylindracea, Tricholoma myomyces, Suilluscollinitus, Lactarius deliciosus ve Coprinus comatus] yağ asidi kompozisyonları 35 farklıyağ asidi yanında toplam doymuş, toplam tekli doymamış ve toplam çoklu doymamışyağ asitleri bakımından incelenmiştir.Toplam doymuş yağ asidi açısından Lactarius deliciosus % 53,86 ile ilk sıradayer alırken en düşük değer % 15,83 ile Tricholoma myomyces’de tespit edilmiştir.Toplam tekli doymamış yağ asidi değerleri en yüksek % 46,29 ile Tricholomamyomyces’de en düşük % 2,83 ile Agrocybe cylindracea’da saptanmıştır. Toplam çokludoymamış yağ asidi ise en yüksek % 69,13 ile Agrocybe cylindracea’da en düşük %37,32 ile Lactarius deliciosus’da belirlenmiştir.Çalışmamızda kullanılan beş farklı şapkalı mantar türü yağ asidikompozisyonları açısından incelendiğinde Lactarius deliciosus’un % 41,38 oranındastearik asit içerdiği ortaya konmuştur. Diğer türler içinde stearik asit içeriği % 3,13 ile5,52 arasında değişmektedir. Benzer şekilde Agrocybe cylindracea % 66,72 oranındacis – linoleik asit içeriği ile dikkati çeken bir tür olmuştur. Bu yağ asidinin diğertürlerde de yüksek oranda (% 36,29 – 62,36) bulunduğu çalışmamız ile belirlenmiştir.Gıdaların yağ asidi kompozisyonları ve doymuş / doymamış yağ asidi içerikleri insanbeslenmesinde giderek daha önemli hale gelmiştir ve bu bakımdan çalışmamızsonucunda elde ettiğimiz veriler yenilebilir şapkalı mantarların beslenme rejimindekiönemlerini ortaya koymaktadır.Anahtar Sözcükler: Yağ asidi, şapkalı mantar, Türkiye185


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSARIÇAY AKARSUYU’NDA (ÇANAKKALE‐TÜRKİYE) BAZI SU KALİTESİPARAMETRELERİNİN ZAMANA BAĞLI DEĞİŞİMLERİSerpil SAĞIR‐ODABAŞI 1 , Aysel KARAFİSTAN 2 ve Deniz Anıl ODABAŞI 11Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi, Temel Bilimler Bölümü,İçsular Biyolojisi Anabilim Dalı, Çanakkale‐Türkiye2Yakın Doğu Üniversitesi, KKTCBu çalışmada Çanakkale Boğazı’na dökülen Sarıçay Akarsuyu’nda insankaynaklı kirlilik düzeyinin belirlenmesi amacıyla noktasal deşarjlara yakın üç istasyonseçilmiştir. Mayıs 2002‐Eylül 2003 tarihleri (Şubat 2003 hariç olmak üzere 16 ay)arasında ayda bir kez gerçekleştirilen düzenli ölçümlerle bu istasyonlardaki fizikokimyasalsu kalitesinin göstergesi olan parametreler ölçülmüştür. Araziçalışmalarında, Sıcaklık ve pH prob kullanılarak yerinde ölçülürken, tuzluluk (MohrKnudsen metodu) ile bazı besin tuzları (NO2, NO3, NH4, PO4, Org. PO4, SiO2), toprakalkali metaller (Ca, Mg) ve metaller (Fe, Ni, Zn ve Cu) Palintest Fotometresikullanılarak laboratuarda analiz edilmiştir.Çalışma sonunda ortalama pH değerleri 8.12 ile 8.21 arasında değişimgöstermiştir. Sıcaklık 20.06 °C ile 16.38 °C aralığında ve tuzluluk 23.30–21.81 pptdeğerleriyle I. istasyonda diğer istasyonlara göre daha yüksek olarak kaydedilmiştir.Ca ve Mg değerleri 2002‐2003 yılları ortalamalarına göre I. istasyon olan DSİ’nin ortasert su, diğer iki istasyonun ise yumuşak su sınıfında olduğu belirlenmiştir.Metallerden Fe ise istasyonlar arasında değişimler gösterdiği kaydedilmiş vehenüz kirlilik oluşturacak seviyeye ulaşmadığı belirlenmiştir. Genel olarak I.istasyonda Ni çok yüksek (Mayıs, Temmuz, Ekim ve Kasım (2002) aylarında sırasıyla,5.3 mgL ‐1 , 7.3 mgL ‐1 , 9.9 mgL ‐1 , 5.25 mgL ‐1 ) konsantrasyonlarda bulunmuştur. KıtaiçiSu Kalitesi Kriterlerine göre değerlendirildiğinde IV. Sınıf Su olarak kabul edilebilir. Znve Cu değerlerinin istasyonlar arasında değişimler gösterdiği ve III. sınıf su kalitesigösterdiği belirlenmiştir.Sudaki besin elementleri olan azot ve türevleri, PO4 ve SiO2 üç istasyonda daaylara bağlı değişimler göstermiş ve genel olarak II. sınıf su özelliğinde olduğubelirlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Çanakkale, Sarıçay, Besin Elementleri, Su Kalitesi186


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSARIÇAY ve KOCABAŞ ÇAYI’NDAKİ AMPHİPODA FAUNASI HAKKINDA BİR ÖNÇALIŞMA (ÇANAKKALE‐ TÜRKİYE)Mehmet AKBULUT, Berra DÖNER, Hürrem YUMUK, Deniz Anıl ODABAŞI, SerpilODABAŞI, Hasan KAYA, Kahraman SELVİÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi, Temel Bilimler Bölümü,İçsular Biyolojisi Anabilim DalıÇanakkale il merkezi çevresinde bulunan akarsuların Amphipoda faunasınınbelirlenmesi amacıyla gerçekleştirilen bu çalışmada, 01.07.2008 tarihinde SarıçayAkarsuyu’ndan 2 istasyon ve Kocabaş Çayı’ndan 1 istasyon olmak üzere toplam 3istasyondan örnekler alınmıştır. Sarıçay 1. istasyonda bulunan örneklerin toplanmasıiçin Hess Sampler (30×30 cm), 2. istasyonda Ekman Birge Grab (15*15 cm) ve KocabaşÇayı 1. istasyondan örneklerin toplanmasında yine Hess Sampler (Kuadrat)kullanılmıştır. Örnekler taksonomik karakterlerine göre teşhis edilmiş vegörüntülenmiştir.Çalışma sonunda Sarıçay ve Kocabaş Çayı’ndan belirlenen toplam 3 örneklemeistasyonundan, Gammarus pulex pulex (5 birey), Gammarus aequicauda (134 birey),Gammarus agrarius (12 birey) ve Corophium valutator (486 birey) tespit edilmiştir.Belirlenen 4 türden üçü Gammaridae (Gammarus pulex pulex, Gammarus aequicauda,Gammarus agrarius) familyasına, 1’i de Corophiidae (Corophium valutator)familyasına aittir.Çevresel değişkenlerden pH, % doymuş oksijen, çözünmüş oksijen, sıcaklık vetuzluluk değerleri in situ (yerinde) olarak ölçülmüş ve kaydedilmiştir.Anahtar Sözcükler: Çanakkale, Sarıçay, Kocabaş Çayı, Amphipoda, Fauna187


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSU KALİTESİ SINIFLARININ BELİRLENMESİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRMESedef Yavuz, Murat Gümüş ve Yalçın Aşkın ÖktemIstanbul University, Department of Environmental Engineering, Avcılar, Istanbul, TurkeyYapılan çalışmalardan da görüleceği üzere bir su ortamının kalitesinumunenin alındığı noktadan noktaya ve hatta parametreden parametreye göredeğişmektedir. Fiziksel, Kimyasal, Biyolojik vb parametrelerin her biri için ayrı sınıflarbulunup, en düşük sınıf o noktanın su kalite sınıfı olarak belirlenmektedir. Budurumda yüzeysel su kaynağıyla ilgili kesin bir kalite sınıfı belirlemede önemligüçlükler karşımıza çıkmaktadır. Ancak bu sınıflandırmanın oldukça yüzeysel olması,su kalite sınıflarının kesin sınırlarla ifade edilememesi gibi nedenlerle güncelihtiyaçları karşılayamadığı görülmekte, bu nedenle su kalitesi sınıflarınındeğerlendirilmesinde yeni yaklaşımların yapılması kaçınılmaz bir gerçek olmuştur. Buyüzden, su kalite sınıfının belirlenmesinde Avrupa Birliği’nin uygulamakta olduğudirektifler ve Türkiye’deki mevzuat ayrı ayrı belirtilip karşılaştırılma yapılmıştır.Türkiye’deki İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik ile AB’de İnsaniTüketim Amaçlı Sulara Dair 98/83/EEC sayılı Konsey Direktifi karşılaştırmış ve her ikiyönetmeliğin birbirine benzer olduğu sonucuna varılmıştır. Türkiye’de sukaynaklarının sınıflandırılması ve kullanım amaçlarının belirlenmesinde kullanılan SuKirliliği Kontrolü Yönetmeliği’nin üzerinde durulmuş ve çeşitli çalışmalardan örneklergösterilmiştir. İncelenen su kalitesi sınıflandırma çalışmalarında kullanılan ölçümparametrelerine bağlı olarak yapılan değerlendirmelerde parametre bazında yapılan sukalite sınıflarının gerçeği tam olarak yansıtmadığı belirlenmiştir. Su Kalite sınıflarındayapılan değerlendirme hatalarının, kullanım amaçlarının belirlenmesinden, kaynaktanyararlanma amacıyla yapılan projelendirme kriterlerine kadar bir çok noktada aksaklıklarayol açacağı tahmin edilebilir. Bu nedenle parametrelerin ayrı ayrı değil bütün olarak elealınıp, bütüncül bir sınıflandırmanın yapılması uygun görülmüştür.Anahtar Sözcükler: Su Kalitesi, AB Su Kalite Direktifleri, Türkiye’de Su Kalitesi Mevzuatı,SK KY188


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkalePancratium maritimum L. (Amaryllidaceae) ÜZERİNDE EKOFİZYOLOJİK BİRARAŞTIRMAMeliha GEMİCİ, Aykut GÜVENSEN ve Ümit SUBAŞI<strong>Ege</strong> Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Bornova / İzmirBu çalışmada Gümüldür, Çeşme (İzmir) ve Pamucak (Aydın) yörelerindentoplanan ve Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabına göre tehlike kategorisi “Tehlikede (EN)”olan nadir Pancratium maritimum L.’ un farklı tuz konsantrasyonlarını (10, 30 ve50 NaCl) içeren kum ve bahçe topraklarındaki yaprak sayıları ve yaprak ortalamaboylarındaki gelişimleri ile farklı tuz konsantrasyonlarındaki (%0.1, %0.2, %0.3, %0.4ve %0.5) çiçek sayıları değişimleri ortaya konulmuştur.Bahçe toprağında ve ince dişli dere kumunda gerçekleştirdiğimiz denemelersonucunda, ilk 3 hafta boyunca yaprak sayılarının ve ortalama yaprak boylarının %10NaCl çözeltisinde en yüksek değerlerde olduğu saptanmıştır. Diğer taraftan, farklı tuzkonsantrasyonlarıyla hazırlanmış olan saksılardaki çiçek sayılarının ise en fazla %0.2tuz içerikli saksılarda, en az çiçek sayısının ise çeşme suyuyla sulanan kontrolgruplarında olduğu gözlenmiştir.Sonuç olarak çalışmamızda bitkinin farklı tuz konsantrasyonlarını içerendeneme ortamlarındaki vejetatif ve generatif gelişimleri ortaya konularak, ex‐situkoşullarda süs bitkisi olarak yetiştirilebilme potansiyelleri tespit edilmiştir. Eldeedilen bu veriler, bitkinin hem neslinin korunmasına yönelik çalışmalara, hem de süsbitkisi olarak ekonomik yönden üretilebilmesine katkılar sağlayacaktır.Anahtar Sözcükler: Pancratium maritimum, Ekofizyoloji, Ex‐situ189


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleAllium sıbthorpianum Schultes & Schultes (LILIACEAE) TOHUMLARININÇİMLENME ÖZELLİKLERİAyşegül AKPINAR 1 , Hülya ARSLAN 1 , Serap KIRMIZI 2 ve Gürcan GÜLERYÜZ 11Uludağ Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 16059, Görükle, Bursa2Uludağ Üniversitesi, Gemlik Asım Kocabıyık MYO, Bahçe Tarımı Programı, Gemlik, BursaBu çalışmada Uludağ’ın alpin kuşağında yayılış gösteren endemik Alliumsibthorpianum Schultes & Schultes (Liliaceae) türünün çimlenme gereksinimleriaraştırılmıştır. Araziden toplanan tohumlar bekletilmeden çimlenme denemelerigerçekleştirilmiş ve tohumlara kısa süreli nemli stratifikasyon ile farklı dozlardagiberellik asit (GA3) (250, 500 ve 1000 ppm) ve 50 ppm Kinetin ve Gibberellik asit +Kinetin kombinasyonu uygulanmıştır. Hormon ve nemli üşütme denemeleri karanlıkta(20 0 C) ve fotoperiyot şartlarında (sırasıyla 20/10 0 C; gündüz/gece) yürütülmüştür.Tohumların dormant oldukları ve saf su ile yapılan kontrol denemelerindeçimlenmedikleri tespit edilmiştir. Tohumların fotoperiyot koşullarında karanlıktaolduğundan daha yüksek oranda çimlendikleri tespit edilmiştir. En yüksek çimlenmekaranlıkta ve 500 ve 1000 ppm Gibberellik asit uygulamalarında bulunmuştur.Anahtar Sözcükler: Allium sibthorpianum, dormansi, çimlenme, nemli üşütme,endemik, Uludağ190


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBAZI PESTİSİTLERİN Begonia semperflorens’DE POLEN ÇİMLENMESİ ÜZERİNEETKİLERİNİN İNCELENMESİÖzlem AKSOY ve Asuman DEVECİKocaeli Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, İzmit / KocaeliGlyphosate isopropilamine etken maddeli bir herbisit olan Roundup, diazinonetken maddeli bir insektisit olan Basudin 60 EM ve bakır oksiklorid etken maddeli birfungisit olan Cupravit Ob 21’in süs bitkisi olarak yetiştirilen şeker begonya (Begoniasemperflorens)’daki polen çimlenmesi, polen tüpü büyümesi ve yapısı üzerindekietkilerinin in vitro koşullarda araştırılması amaçlanmıştır.Materyal olarak B. semperflorens türüne ait çiçeklerin anterleri kullanılmıştır.Çimlenme ortamına (20% sukrose + 10 mg/L borik asit), Cupravit, Roundup veBasudin’in farklı konsantrasyonlarındaki çözeltileri eklenmiştir. Polenler bu kültürortamları içerisine homojen bir şekilde dağıtıldıktan sonra petri kapları 25ºC’de etüviçersinde bırakılmıştır. Polen ekiminden 12 ve 24 saat sonra çimlenen polenlersayılmış, polenlerin çimlenme yüzdeleri hesaplanmış ve polen tüpü uzunluklarıölçülmüştür. Polen tüpü uzunluğu, polen çapının yarı uzunluğunu geçtiği zaman polençimlenmiş olarak kabul edilmiştir. Bütün deney serileri 3’er kez tekrarlanmıştır.İnkübasyon süresi sonunda elde edilen polen çimlenme sonuçlarına ait ortalamalararasındaki farklar çoklu karşılaştırma testi (P


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleUŞAK İLİ BİNAİÇİ RADON KONSANTRASYONU TAYİNLERİ VE RADONDANKAYNAKLANAN YILLIK EFEKTİF DOZ EŞDEĞERİNİN HESAPLANMASIÖnder AKAR, Sermin ÇAM KAYNAR ve F.Serap EREEŞCelal Bayar Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü,Muradiye‐ ManisaBina içinde insanların radyasyona maruz kaldığı önemli radyasyonkaynaklarından biri radyoaktif radon gazıdır. Radyoaktif olan Rn‐220 ve Rn‐222sırasıyla Th‐232 ve U‐238 radyoaktif serilerindeki Ra‐224 ve Ra‐226 çekirdeklerininbozunması ile üretilir. Bina içindeki havada radon konsantrasyonunun oluşumunakatkıda bulunan faktörler, yapı malzemelerinin radyum içeriği, binanın oturduğuortamın jeolojik yapısı ve toprağın gözenekliliği ve kullanım sularındaki radyumkonsantrasyonu olarak sıralayabiliriz.Bu çalışmada, Uşak İli ve çevresi inceleme alanı olarak seçilmiştir. Uşak İli, <strong>Ege</strong>Bölgesinin İç Batı Anadolu bölgesinde Batı ve Orta Anadolu’yu birbirine bağlayan birbölgededir. Menderes masifinin kenarında bulunan Uşak ilinde Menderes Masifine aitmetamorfik birimler ile genç volkanik kayaçlar hakimdir. Ayrıca ülkemizin önemliuranyum yataklarından biri olan Güre‐Fakılı bölgesi yine il sınırları içersinde yeralmaktadır.Uşak iline bağlı Merkez, Karahallı, Sivaslı, Eşme, Ulubey, Banaz ilçelerine toplam140 adet CR‐39 nükleer iz kazıma dedektörleri 1 ay süre ile yöre halkının yardımlarıile evlerde bekletildi. Bu bir ay sonunda toplanan iz dedektörlerinde alfa sayımlarınıtespit edebilmek için filmler 70 0 C sıcaklıkta %20 NaOH çözeltisi içinde 10 saat süre ilebanyo edilip aşınma işlemine tabi tutuldu. Filmler üzerindeki izlerin sayımı optikmikroskopla yapıldı.Elde edilen alfa iz sayımlarından bina içi radon konsantrasyonları ve halkın bubölgede radondan kaynaklanan yıllık efektif doz eşdeğeri mSv/yıl olarak hesaplandı.Doğal radyoaktivite çalışmalarımız devam etmektedir.Anahtar Sözcükler: radon, yıllık efektif doz eşdeğeri, binaiçi192


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleUŞAK İLİ BİNA MATERYALLERİNDEKİ K‐40, Th‐232 ve U‐238 AKTİVİTEKONSANTASYONLARININ VE BİNA MATERYALERİNDEN KAYNAKLANAN RADONSOLUMA HIZININ TAYİNİÖnder AKAR, Sermin ÇAM KAYNAR ve F.Serap EREEŞCelal Bayar Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü, Muradiye‐ ManisaBina materyalleri, insanın radyasyona maruz kalmasına iki yolla katkıdabulunurlar. Bunlardan biri bina materyallerinin yapısında bulunan K‐40, Th‐232 ve U‐238 ve bunların bozunumundan gelen gama radyasyonu sayesinde dışsal ışınlamayave bir diğeri ise insanların havadaki radon ve ürünlerini solunum yolu ile vücutlarınıniçine alarak bu ürünlerin vücutta birikimi ve bunların içsel ışınlamaya sebepolmalarıdır.Bu nedenle, Uşak İli ve ilçelerinde kullanılan bina materyallerindeki Potasyum‐40, Toryum‐232 ve Uranyum ‐238 aktivite konsantrasyonlarını tayin etmek içintoplam 40 adet bina materyali ( çimento, kum, çakıl, mermer, fayans, granit, vb.)örnekleri toplandı. Bu örneklerin analizinde 3’’x 3’’ lük NaI(Tl) sintilasyon dedektörükullanılarak ölçümler yapıldı. Örnekler içindeki radyum ve ürünleri arasındakiradyoaktif dengenin oluşması için en az 30 gün beklendi. NaI(Tl) dedektörükullanılarak bekleme sonunda örneklerin K‐40, U‐238(Bi‐214) ve Th‐232 (Tl‐208) ait(sırasıyla 1,46 MeV, 1,76 MeV ve 2,61 MeV ) enerjilerine karşılık gelen gama piklerininaltındaki alanlardan gidilerek elementlere ait gama sayımları ppm olarak elde edildi.Aynı zamanda, toplanan bina materyallerinden radon soluma hızını tayin etmek içinCR‐39 nükleer iz kazıma dedektörleri kullanıldı. CR‐39 Nükleer iz kazıma dedektörleriiçi örnek dolu kapların içine yerleştirilerek 1ay boyunca bekletildi. 1 ay sonundatoplanan CR‐39 filmler, 70 o C sıcaklıkta %20 NaOH çözeltisi içinde 10 saat süre ilebanyo edilip aşınma işlemine tabi tutuldu. Filmler üzerindeki izlerin sayımı optikmikroskopla yapıldı. Uşak İli çalışmalarımız devam etmektedir.Anahtar Sözcükler: Bina materyali, radyoaktivite, radon soluma hızı193


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkalePb, Cu ve Cr 'A MARUZ BIRAKILAN Lemna minor'UN EC50 DEĞERLERİÖzge BUYURGAN, Evren TUNCA, Esra ÜÇÜNCÜ, Şeyda FİKİRDEŞİCİ ve AhmetALTINDAĞAnkara Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Tandoğan/AnkaraBu çalışmada kozmopolit bir su yüzey bitkisi olan Lemna minor'ün (sumercimeği) farklı konsantrasyonlardaki Cu, Cr ve Pb' a maruz bırakılarak EC50değerleri ölçülmüş ve probit analizi kullanılarak yorumlanmıştır. Çalışma, doğalşartlarda yarı kontrollü olarak Ankara Üniversitesi <strong>Fen</strong> Fakültesi Seralarındagerçekleştirilmiştir. Seralarda oluşturulan Lemna minor kültüründen her biri 3 yaprakiçeren 3 bitki, (toplamda 9 yaprak) 100 ml'lik beherlerde çalışma ortamınaalıştırılmıştır. Ön deney süresince bitkiler 0,1, 1,0, 10, 100, ve 1000 mg/L'lik Cu, Cr vePb konsantrasyonlarına maruz bırakılmıştır. Aralık belirleme deneyinden sonra Cu veCr için 1‐100mg/L aralığında, Pb için ise 0,1‐1 mg/L aralığında 5'er farklıkonsantrasyon belirlenerek belirleyici deneye başlanmıştır. Tüm test gruplarınındurumları gözlenmiş ve probit analizi ile statik biodeney sistemi uygulanarakhesaplanmıştır. Deney süresince kontrol grubunda herhangi bir morfolojik bozuklukveya ölüm gözlenmemiştir. Deney gruplarında konsantrasyon yükseldikçe etkileşiminde artmasıyla sararmada artış gözlenmiştir. Üç tekrarlı yapılan belirleyici deneysonucunda bu metallerin 48 saatlik EC50 değerleri; bakır: 4,359mg/L, krom: 10,946mg/L ve kurşun 0,875 mg/L olarak tespit edilmiştir. Sonuçlara göre canlılar içintehlikeli bir metal olan ve ikinci derece kansorejen etki gösterdiği bilinen kurşununLemna minor üzerinde bakır ve kroma göre daha toksik olduğu gözlenmiştir.Anahtar sözcükler: Lemna minor, Krom, Bakır, Kurşun, EC50194


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleDOĞU AKDENİZ BÖLGESİNDE YETİŞEN Quercus coccifera L. TOPRAKLARINDATANEN ve AZADİRACHTİNİN KARBON MİNERALİZASYONUNA ETKİLERİNİNKARŞILAŞTIRILMASINacide KIZILDAĞ, Şahin CENKSEVEN, Ahu KUTLAY, Cengiz DARICIÇukurova Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Ed. Fak, Biyoloji Bölümü, Balcalı / AdanaTipik bir garik bitkisi olan Quercus coccifera L. (Kermes meşesi, Fagaceae)’nıntanence zengin olan yaprak ve meyvelerinin toprağa karışmasıyla organik maddenindönüşümünü yavaşlattığı bilinmektedir. Ayrıca azadirachtince zengin Melia azedarachL. yaprak ve meyveleri de aynı etkiyi göstermektedir. Bu açıdan topraktan atmosferedoğru CO2 salınımının azalmasına bağlı olarak küresel ısınmanın frenlenmesiolanaklarının belirlenmesi amacıyla Doğu Akdeniz Bölgesinde yaygın Quercus cocciferaL. topraklarına, etki eşiğinin belirlenmesi amacıyla belli dozlarda saf tanen veazadirachtin karıştırılmış ve karbon mineralizasyonunun etkilenme derecesiincelenmiştir. Karbon mineralizasyonu 30 gün boyunca respirasyon metodu [Ba(OH)2+ Oksalik asit)] ile belirlenmiştir.Topraklara ayrı ayrı karıştırılmış toprak karbonuna eşdeğer ve 1/2 si oranındakarbonlu tanen ve azadirachtinli ortamlarda karbon mineralizasyonları eğrilerindetanığa göre artış gözlenmiştir. Karbon mineralizasyon oranları ise tanende tanığa göreyüksek iken toprak karbonuna eşdeğer karbonlu azadirachtinde düşük bulunmuş, 1/2‘lik karbonlu azadirachtinde ise tanıkla aynı çıkmıştır. Sonuçlar arasında istatistikselolarak anlamlı bir fark bulunamamıştır.Bu çalışma ile aynı zamanda 2 farklı türün bir arada karşılıklı etkileşimleriortaya konmaya çalışılmıştır.Anahtar Sözcükler: Quercus coccifera L., Melia azedarach L,. Tanen, Azadirachtin,Karbon Mineralizasyonu195


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBİYOLOJİ EĞİTİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN ÇEVREYE YÖNELİKTUTUMLARININ İNCELENMESİHasan GÜRBÜZ 1 ve Mürşet ÇAKMAK 21Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, Biyoloji Eğitimi Bölümü,Erzurum2Atatürk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Eğitimi Bölümü, ErzurumBu çalışmanın amacı, biyoloji eğitimi bölümü öğrencilerinin çevreye yöneliktutumlarının cinsiyet, sınıf, çevre ile ilgili herhangi bir kuruluşa üye olma‐olmama veen uzun süre yaşanmış olan yerleşim birimi açısından incelemektir.2010‐2011 yılında yapılmış olan araştırmanın örneklemini DicleÜniversitesi’nde öğrenim gören biyoloji eğitimi bölümü öğrencileri oluşturmaktadır.Çalışmaya 1.‐5 sınıflarından toplam 119 kişi katılmıştır. Veri toplama aracı olarakUzun ve Sağlam (2006) tarafından hazırlanmış ölçekten yararlanmıştır. Ölçek,güvenirliği 0,88 olarak hesaplanmış “çevresel davranış” ve güvenirliği 0,74 olarakhesaplanmış “çevresel düşünce” alt ölçeklerinden oluşmaktadır.Veriler SPSS‐17 programında analiz edilmiştir. Verilerin çözümlenmesinde,frekans ve yüzde(%) değerleri ve betimsel istatistiklerin incelenmesinin yanı sıra t‐testi ve tek yönlü anova analizleri kullanılmıştır.Bulgulara göre cinsiyetler arasında çevresel düşünce ve çevresel davranışlardafarklılık bulunmamıştır. Çevre ile ilgili herhangi bir kuruluşa üye olup olmamanınçevresel düşünce üzerinde anlamlı bir sonucu bulunmadı. Ancak, çevresel davranışlarüzerinde üyeliğe sahip olmanın lehinde anlamlı farklılık bulunmuştur. En uzun süreyaşanmış olan yerleşim biriminin kent(il‐ilçe) veya kırsal(köy vb.) oluşunun çevreseldüşünce ve çevresel davranışlar üzerinde anlamlı bir farklılığı bulunmamıştır. Sınıflaragöre öğrencilerin çevresel davranışlarında anlamlı bir fark bulunmazken, 3. ve 5.sınıfların çevresel düşünceleri arasında 3. sınıflar lehinde anlamlı farklılıkbulunmuştur. Ayrıca, 1. sınıfların hiçbirisinin çevre ile ilgili herhangi bir kuruluşa üyeolmadığı ve 5. sınıflardan sadece 3 kişinin üyeliği olduğu bulunmuştur. Bu verilerışığında öneriler getirilmiştir.Anahtar Sözcükler: Tutum, Çevresel Davranış‐Düşünce, Biyoloji Eğitimi196


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleAĞIR METAL KARIŞIMLARININ Lemna minor BİYOKÜTLE İNHİBİSYONUŞeyda FİKİRDEŞİCİ, Esra ÜÇÜNCÜ, Evren TUNCA, Özge BUYURGAN ve AhmetALTINDAĞAnkara Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, AnkaraLemna minor, küçük boyutlu, basit yapılı, eşeysiz üreme özelliği ve üremezamanının kısa olması özelliklerinden dolayı toksisite testlerinde tercih edilmektedir.Bu çalışmada L. minor’ün ağır metal kirliliğine olan toleransını anlamak için, bakır(Cu), krom (Cr) ve kurşunun (Pb) değişik oranlardaki karışımlarının L. minor’ünbüyümesi üzerine etkileri araştırılmıştır. Çalışmanın amacı biyolojik temizlemede sonderece önemli bir bitki olan L. minor’ün çevremizde yaygın kirletici olan ağır metalkarışımlarına karşı hassasiyet ölçüsünü anlamaktır.Biyodeneye başlarken, doğal ortamına en yakın, yarı korunaklı koşullarda eldeedilmiş bitkinin 2 ya da 3 yapraklı olmasına dikkat edilerek, her deney için 21 adetyaprak seçilmiştir. 7 gün süren deneyde, karışım oranları Cu+Cr+Pb (1/3+1/3+1/3),Cu+Cr ((2/3+1/3); (1/3+2/3)) Cr+Pb ((2/3+1/3); (1/3+2/3)), Cu+Pb ((2/3+1/3);(1/3+2/3)) şeklinde seçilmiştir. Büyüme oranları sırasıyla 0,06‐0,03‐0,03‐0,06‐0,05‐0,03‐0,06 olarak bulunmuştur. Deney öncesi ve sonrası biyokütle inhibisyon hesabısırasıyla %68,42; %82,89; %82,89; %38,15; % 61,84; %82,89; %68,42 olarakhesaplanmıştır.Deney sonucunda büyüme oranlarına paralellik gösteren biyokütle inhibisyonyüzdelerine rastlanırken, durum sadece Cr ile Pb karışımlarında farklılık göstermiştir.Bunun sebebi Cr’un esansiyel bir element olması, Pb ile sinerjistik etki göstermişolabilmesi ve biyoremediasyon oranında farklılık olması durumu ile açıklanabilir.Sonuç olarak L. minor üzerinde yürütülen bu çalışmada, çalışılan ağır metallerinbirbirleri üzerinde etkileri olduğu ve verilen dozlara göre bu etkilerin değişimgösterdiği sonucuna varılmıştır.Anahtar Sözcükler: Lemna minor, büyüme, ağır metal, bakır, krom, kurşun197


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleELBİSTAN (KAHRAMANMARAŞ) VE ELAZIĞ CİVARINDAKİ Ophisops elegans(SAURIA: LACERTIDAE) POPULASYONLARI ÜZERİNDE TAKSONOMİK BİRARAŞTIRMAGül HAMAMCI ve Cemal Varol TOKÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakütesi, Biyoloji Bölümü, ÇanakkaleBu çalışmada Elbistan (Kahramanmaraş) ve Elazığ Civarından toplanantoplam 62 (28♂♂, 34♀♀) Ophisops elegans örneği taksonomik yönden karşılaştırmalıolarak incelenmiştir.Yapılan değerlendirmeler sonucunda şu anki bilgilerimize göre özellikle vücutortasında bir sıradaki pul+plak sayısı bakımından Elbistan populasyonununcentralanatoliae, Elazığ populasyonunun ise nominat alttüre dahil edilebileceğisonucuna varılmıştır.Anahtar Sözcükler: Ophisops elegans, Elazığ, Elbistan, taksonomi198


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleGÖKÇEADA VE ÇANAKKALE CİVARINDA YAŞAYAN Ophisops elegans Mènètriès1832 (SAURİA: LACERTIDAE) POPULASYONLARINDA YAŞ TAYİNİSultan PARLAK ve C. Varol TOKÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakütesi, Biyoloji Bölümü, ÇanakkaleBu çalışmada Gökçeada'da yayılış gösteren Ophisops elegans türü üzerine yaştayini çalışması yapılmıştır. Femur kemiklerinin enine kesiti incelenen toplam 26 (14♂♂, 11 ♀♀, 1 juv.) örnekte populasyonun median yaşı 3 (1‐6) olarak bulunmuştur.Örnekler arasında en büyük yaş bir erkek bireyde 6 olarak hesaplanırken, 5 yaşındabireye rastlanamamıştır. Populasyonda ortalama baş+gövde uzunluğu 43,53 mm(4,11) olarak bulunmuş, erkekler ve dişiler arasında baş+gövde uzunluklarıbakımından istatistiksel bir fark gözlenememiştir. Yaş‐boy arasındaki denklem B+G=36,62 + (2,42 x yaş) olarak bulunmuş olup yapılan doğrusal regresyon analizisonucunda yaş‐boy arasında zayıf bir ilişki olduğu tespit edilmiştir.Anahtar Sözcükler: Ophisops elegans, İskelet kronolojisi, Yaş tayini, Çanakkale,Gökçeada.199


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇANAKKALE VE KIRKLARELİ CİVARINDAKİ Lacerta trilineata Bedriaga, 1886(SAURIA: LACERTIDAE) POPULASYONLARININ İSKELETKRONOLOJİSİ METODUİLE YAŞLARININ HESAPLANMASISemih ÜSTEL, C. Varol TOK, Mert GÜRKAN ve Batuhan Y. YAKINÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakütesi, Biyoloji Bölümü, ÇanakkaleBu çalışmada Lacerta trilineata türünün tartışmalı olan kuzeybatıpopulasyonları ve Trakya populsyonları morfolojik ve büyüme parametreleribakımından ayrıntılı olarak incelenmiştir. İskelet kronolojisi yöntemi kullanılarakÇanakkale ve Kırklareli civarından elde edilen örneklerin yaşları hesaplanmıştır vebaş+gövde uzunluğu ile yaş parametreleri arasında doğru bir orantının olduğubelirlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Sauria, Lacertidae, Lacerta trilineata, iskelet kronolojisi200


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleGÖKÇEADA’DAKİ (ÇANAKKALE, TÜRKİYE) AMFİBİ VE SÜRÜNGENLERİNEKOLOJİSİAkın BULUT, C. Varol TOK ve Batuhan Y. YAKINÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakütesi, Biyoloji Bölümü, ÇanakkaleBu çalışmada, 2009 yılı mart‐kasım ayları ve 2011 yılı ekim, mayıs ve haziranarasında yapılan arazi çalışmaları sonucunda Gökçeada’da dağılış gösteren 13 amfibive sürüngen türüne ait bazı ekolojik veriler yer almaktadır. Ayrıca Türkiye’nin bir çokyöresinde olduğu gibi adada da yılan olarak bilinen, karnı yarık yılan veya kör yılanolarak tanımlanan Pseudopus apodus türüne ait tespit edilen ölü örnekler hakkındabilgi verilmiştir.Gökçeada’dan toplanan amfibi örnekleri genellikle su kaynaklarınınyakınlarında ve su kaynaklarına yakın yolların üzerinde bulunmuştur. Adada enyaygın sürüngen türü Ophisops elegans tır. Ayrıca genellikle çok sık rastlanmayanPseudopus apodus türüne ait örneklere adada sık rastlanmaktadır.Anahtar Sözcükler: Amfibi, sürüngen, Gökçeada, ekoloji201


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBURDUR CİVARINDAKİ GÖLLER BÖLGESİNİN (BURDUR, SALDA, YARIŞLI, ÇORAK,KARATAŞ GÖLÜ) HERPETOFAUNASIOğuzhan EGE ve Cemal Varol TOKÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakütesi, Biyoloji Bölümü, ÇanakkaleBurdur civarındaki göller bölgesinde yaşayan amfibi ve sürüngen faunasınınortaya çıkarılması amaçlanan bu çalışmada, bölgeden toplanan örnekler morfolojikolarak değerlendirilmiş, elde edilen değerler literatür verisiyle karşılaştırılmıştır.Çalışmada 12 amfibi ve reptil familyasına ait 21 tür tespit edilmiştir. Butürlerden 2 tanesi kuyruksuz kurbağa (Urodela), 3 tanesi kaplumbağa (Testudinata), 7tanesi kertenkele (Lacertilia) ve 9 tanesi de yılanlar (Ophidia) gruplarına dahildir.Anahtar Sözcükler: Burdur, Herpetofauna202


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleENDEMİK Sideritis tmolea P. H. DAVIS (Lamiaceae) ÜZERİNDE TOHUMÇİMLENDİRME ÇALIŞMALARIÜmit SUBAŞI, Aykut GÜVENSEN, S.Gökhan ŞENOL, ve Özcan SEÇMEN<strong>Ege</strong> Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Bornova / İzmirÇalışmamızda Bozdağ (İzmir)’de 1530‐1980 metreler arasında yayılış gösterenendemik Sideritis tmolea’nın ex‐situ korunması için tohum çimlenmegereksinimlerinin belirlenmesi amaçlamıştır.Sideritis tmolea’nın olgun nutletleri Bozdağ populasyonundan rastgele seçilmişbireylerden 2009 sonbaharında toplanmıştır. Tohum canlılığının belirlenmesi içinTetrazolyum Klorid (TTC) testi gerçekleştirilmiştir. Sterilize edilen tohumlar campetrilerde nemlendirilmiş tek tabaka Whatman No.1 filtre kağıdı üzerineyerleştirilerek 25°C 12 saat aydınlık (A) / 15°C 12 saat karanlık (K) değişken sıcaklıkışıkve 20ºC sabit sıcaklıkta sürekli karanlık koşullarda çimlenme tetstlerine tabitutulmuşlardır.Sideritis tmolea ile yapılan çimlendirme denemelerinde 25/15°C değişken sıcaklıkta ve(14A/10K) ışık peryottaki çimlenme %66,6 olarak tespit edirken , aynı koşullardaalüminyum folyo ile kapatılarak karanlık ta bırakılan petrilerde çimlenme % 43,3olarak belirlenmiştir. 20°C sabit sıcaklıkta, aydınlık koşullarda bulunan petrilerdeortalama çimlenme yüzdesi %56,6 olarak tespit edilirken aynı sıcaklıkta fakatkaranlıkta bırakılan petrilerde bu oranın %63,3 olduğu saptanmıştır.Bu çalışma sonucunda, Sideritis tmolea’nın tohumlarının nondormant olduğu ve enyüksek çimlenmenin ise 25/15°C değişken sıcaklıkta, (14A/10K) ışık peryottakikoşullarda elde edilebileceği saptanmıştır.Anahtar Sözcükler: Sideritis tmolea, Tohum Çimlenmesi, Ex‐situ koruma203


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇOK TEHDİT ALTINDA BİR TÜR; Thermopsis turcica KİT TAN, VURAL&KÜÇÜKÖDÜK POPULASYONLARI ÜZERİNE GÖZLEMLEREbru ÖZDENİZ, Sanem AKDENİZ ŞAFAK ve Ayşe Nur KAYABAŞAnkara Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Ekoloji ve Çevre Biyolojisi A.B.D.,Tandoğan/AnkaraBu çalışmada, dünyada sadece Eber ve Akşehir Göllerinin kıyı kesiminde yayılışgösteren ve Uluslar Arası Doğa Koruma Birliği (IUCN) koruma kriterlerine göre CRkategorisinde (Criticaly Endangered) “Çok Tehdit Altında” olup yok olma tehdidi ilekarşı karşıya olan Thermopsis turcica Kit Tan, Vural & Küçüködük’nın populasyonlarıüzerinde gözlemlerde bulunulmuştur.Eber ve Akşehir gölleri çevresinde Thermopsis turcica populasyonları tespitedilerek haritalanmıştır. Türü tehdit eden biyotik ve abiyotik faktörler tespit edilmişve türün korunmasına yönelik ex‐situ ve in‐situ koruma önlemleri hakkında önerilerortaya konulmuştur.Anahtar Sözcükler: Thermopsis turcica, Eber Gölü, Akşehir Gölü204


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleANK HERBARYUM’U IRIDACEAE FAMİLYASININ REVİZYONU VE VERİTABANININHAZIRLANMASIEbru ÖZDENİZ ve Latif KURTAnkara Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Ekoloji ve Çevre Biyolojisi A.B.D.,Tandoğan/AnkaraBu çalışmada ANK (Ankara Üniversitesi <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü)herbaryumundaki Iridaceae familyasına ait bitki örnekleri tek tek elden geçirilmiş velistelenmiştir. ANK’ta bulunan Iridaceae familyasına ait örneklerin cins, tür ve tür altıtaksonları tespit edilerek en çok tür içeren cinsler belirlenmiştir. Ayrıca taksonlarınfitocoğrafik bölgelere göre dağılımları ve oranları grafikler halinde gösterilmiştir. Buişlemler (FG‐HERB, ver:0.2) bilgisayar programı kullanılarak yapılmıştır.Anahtar Sözcükler: ANK, Herbaryum, Iridaceae, Revizyon, Veritabanı205


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKIBRIS‐ KARPAZ MİLLİ PARKI KUZEY KUMULLARININ FLORASIFatoş ŞEKERCİLER¹ veOsman KETENOĞLU²¹Ankara Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Anabilim Dalı²Ankara Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Anabilim DalıKıbrıs’ın doğal vejetasyonunun korunduğu ender bölgelerden olan KarpazBölgesi’nin en doğusunda Milli Park alanı olarak ayrılmış alanının kuzey kumulsahillerinde; Haziran‐2009 ve Mayıs‐2010 tarihleri arasında flora çalışmasıyapılmıştır. Arazi çalışmaları sonucunda, araştırma bölgesinden toplanan 800 bitkiörneğinin değerlendirilmesiyle 57 familyaya ait 187 cins ve 274 tür ve tür altı taksontesbit edilmiştir. Kıbrıs Florası’nda Meikle’nin Kıbrıs’ı ayırdığı 8 botanik bölgeden 8.bölge için 50 yeni kayıt tesbit edilmiştir.Araştırma bölgesinde yapılan bu çalışma sonucunda en zengin familyaAsteraceae veen zengin cins ise Fabaceae familyasından Trifolium bulunmuştur. Alandan 19endemik tür toplanmıştır. Araştırma bölgesi bitki coğrafyası bakımından Akdenizfloristik bölgesinde yer almaktadır. Bölge Akdeniz iklimi etkisi altındadır. Türlerinfloristik bölgelere dağılımı, 29.5% Akdeniz, 12.8% Doğu Akdeniz, 1.1% Avrupa‐Sibirya, 0.72% İran‐Turan ve 55.88% Geniş yayılışlı ve bilinmeyen şeklindedir.Anahtar Sözcükler: Flora, kumul florası, Karpaz Yarımadası, Kıbrıs206


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleAĞIR METAL UYGULANMIŞ FASULYE BİTKİSİNDE EDTA’NIN METAL ALINIMINAETKİSİKadiriye URUÇ PARLAKAğrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Ağrı, TÜRKİYEGünümüzde, ekosistemde yaygın bir şekilde birikmeye başlayan ağır metaller,yeryüzünde tüm organizmaların yaşamını olumsuz yönde etkileyen önemli bir çevresorunu haline gelmiştir. Ağır metal kirliliği tarımsal alanları giderek tehdit etmekte vebesin zinciri ile insan sağlığına önemli düzeyde zarar vermektedir (Schicker veHaddar, 1999). Ağır metallerin çevreye yayılmasına neden olan etmenlerin başındaendüstriyel faaliyetler, motorlu taşıtların egzozları, maden yatakları ve işletmeleri,volkanik faaliyetler, tarımda kullanılan gübre ve ilaçlar ile evsel atıklar gelmektedir(Stresty ve Madhava Rao, 1999). Ekosfere ulaşan ağır metallerden çinko, mangan,kobalt, bakır, nikel ve molibden bitki gelişimi için mutlak gerekli iken alüminyum,vanadyum, arsenik, civa, kurşun, kadmiyum ve selenyum toksik etkilidir. Ağırmetallerin doku ve organlardaki aşırı birikimi bitkilerin gelişimini olumsuz yöndeetkilemektedir (Gür ve ark., 2004).Bu çalışmada iki farklı zamanda Phaseolus vulgaris L. cv. Leo bitkisine farklıkonsantrasyonlarda (0, 250, 500 ve 750 µM EDTA ve 300 µM Al+ 150 µM Zn+ 50 µMMn) EDTA ve ağır metal karışımları uygulanmıştır. Yapılan çalışmalar sonucundaEDTA’nın ağır metal alınımı, pigment miktarları ve antioksidan enzim aktiviteleriüzerinde değişimlere neden olduğu tespit edilmiştir.Anahtar Sözcükler: Phaseolus vulgaris L. cv. Leo, Akümülasyon, EDTA, Antioksidanenzim207


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleFİTOPLANKTON KOMÜNİTESİ BÜYÜKLÜK YAPISI TROFİK STATÜ İLİŞKİSİÜZERİNE BİR ARAŞTIRMAEsra KOÇUM 1 ve Ayşe SÜTCÜ 21Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Biyoloji Bölümü Ekoloji ABD2Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü Biyoloji ABDSucul ekosistemlerin işleyişi üzerinde son derece etkili olan fitoplanktonkomünitesi büyüklük yapısı yani biyokütlenin farklı hücre büyüklüğü gruplarıarasında dağılımı ortamın trofik statüsü ile ilişkili olup bu dağılımdaki değişikliklerekosistemdeki besin ağı yapısı ve deniz tabanına olan madde taşınımı üzerinde deetkili bir mekanizmadır. Oligotrofik sularda küçük hücreleri fitopankton üyeleribaskınken, artan besin girdileri ile besin girdilerinin düzensiz olması büyük hücrelifitoplankton üyelerini baskın hale getirmekte ve sistemin taşıma kapasitesinin artmasıile de besin zinciri uzayarak besin ağı verimliliği düşmektedir. Küresel bir sorun olankıyısal suların mineral besin tuzlarınca zenginleşmesi fitoplankton komünitesibüyüklük yapısını etkilediği için kıyısal bölge pelajik ekosistemlerini bu türden birbesin ağı yapısı değişimine yatkın hale getirmektedir.Sunulan çalışmada kıyısal bölgede trofik açıdan farklılık gösteren iki bölgedemineral besinler ile çözünmüş organik karbon miktarının fitoplankton komünitesibüyüklük yapısı üzerinde etkisi bir yıla yayılan bir örnekleme çalışması ileincelenmiştir. Sonuçta inorganik besin yoğunlukları ile organik madde miktarının dahayüksek olduğu II. örnekleme noktasında 12µm büyüklük grubundaki fitoplanktonuntoplam biyokütleye yaptığı katkının besin yoğunluklarının daha düşük olduğu I.örnekleme noktasından daha yüksek olduğu bulunmuştur. Ayrıca organik maddebakımından daha zengin olan II. nokta planktonu içerisinde heterotrofik protistaüyelerinin (Ciliata ve Amoeba taksonları) diğer örnekleme noktasına göre daha bololdukları görülmüştür. Böylece çalışılan kıyısal ekosistemde, fitoplankton komünitesibüyüklük yapısının besin yoğunluklarındaki farklılıklara tepki verdiği ortayakonulmuştur.Anahtar Sözcükler: besin, biyokütle, büyüklük yapısı , fitoplankton komünitesi208


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBESİN STOKİYOMETRİSİ ARACILIĞIYLA FİTOPLANKTON KOMÜNİTESİ BESİNSTATÜSÜNÜN BELİRLENMESİ ÜZERİNE BİR ÖN ÇALIŞMAEsra KOÇUM 1 ve Ayşe SÜTCÜ 21Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Biyoloji Bölümü Ekoloji ABD2Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü Biyoloji ABDCanlılar arasında biyokütlede bulunan C, N ve P gibi başlıca elementlerinoranı değişkenlik gösterir ve sucul ekosistemlerdeki üretkenlik üzerinde potansiyelsınırlamalara yol açabilir. Tüm canlılar metabolizma ve büyümeleri için belli besingereksinimine sahip olup bu gereksinimlerin dengeli ve optimum oranda olmasıbüyüme verimliliğini belirlerken, en ideal olan diyet tüketicinin biyokompozisyonunaen yakın olandır. Fitoplanton sucul besin ağının temelinde yer aldığı için hücreselelement kompozisyonu sucul ekosistem besin ağı verimliliğinde önemlidir. Bu nedenlealg hücrelerindeki C, N ve P gibi element oranlarındaki değişim bu canlıların çevreselkoşullardaki değişime verdikleri tepkinin anlaşılmasında da son derece gereklidir. Önbulguları sunulan bu çalışmada kabuklu su ürünü ve balıkçılık açısından önemli biralan olan ve aynı zamanda I. Derece sit alanı olma özelliğindeki Çardak Lagünü,(Lapseki, Çanakkale) fitoplankton komünitesi besin statüsü su içerisinde bulunanfitoplanton besin miktarları ve fitoplankton içerisindeki parçaçık halindeki C, N ve Pmiktar ve oranlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Böylece fitoplankton ekolojikstokiyometresinin analizi ile fitoplankton büyümesi üzerinde sınırlayıcı besinlerin neolduğu ve fitoplanktonun besin ağının üst trofik basamaklarındaki tüketiciler içinbesinsel kalitesinin de ortaya konulması amaçlanmıştır.Anahtar Sözcükler: fitoplankton, C:N:P oranı, besin kalitesi.209


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleMİCROCYSTİS AERUGİNOSA’NIN GÜMÜŞİ HAVUZ BALIĞI (Carassius gibelio Bloch,1782)’ NIN ÜZERİNDEKİ ETKİSİReyhan AKÇAALAN, Seda KARAOSMANOĞLU ve Meriç ALBAYİstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Ordu Cad. No:200 Laleli‐İstanbulÖtrofikasyonun bir sonucu olarak ortaya çıkan Mavi‐yeşil alg artışları veürettikleri cyanotoksinler sucul ekosistemin tüm bileşenleri için tehdittir. Butoksinlerden en çok bilineni olan microcystin, özellikle karaciğerde tahribat yapan vegiderek kansere yol açan, sindirim ve solunum sisteminde anormalliklere neden olanbir hepatotoksindir. Dünyada iç sularda mavi‐yeşil alg artışına bağlı olarak balıkölümleri rapor edilmiştir. Bu araştırmada microcystinin, Carassius gibelio üzerindekitoksik etkilerinin belirlenmesi hedeflenmiştir.Çalışmada kullanılacak Carassius gibelio İznik Gölü’nden avlanmıştır. Balıklarbiri kontrol olmak üzere 3 gruba ayrılmış ve her akvaryuma ağırlıkları 15±7gr olan 20adet balık konulmuştur. Deney süresince akvaryum suyunun oksijen, sıcaklık, tuzluluk,pH, bulanıklık, iletkenlik, Toplam Çözünmüş Katı Madde değerleri multiparametre ileölçülmüştür. Deneyde Microcystin‐LR toksini üreten Microcystis aeruginosa hücrelerisüspanse şekilde gavaj yolu ile balıklara verilmiştir. Balıklara uygulanan doz 125µg/kg ve 250 µg/kg şeklinde seçilmiştir. Toksinin verilmesi işleminden sonraki 8., 24.,48. ve 72. saatlerde ötenazi yoluyla örneklenen balıklarda kondüsyon faktörü, yemdeğerlendirme oranı, hepatosomatik indeks hesapları yapılmış ve balık kanındakiglukoz değeri ile kan hücrelerindeki değişim incelenmiştir. Ayrıca deney süresincebalıkların ventilasyon oranı takip edilmiştir.Microcystin LR verilen balıklarda deney süresince kontrol grubuna göre yemalma aktivitesinde, yüzme aktivitesinde, glukoz değerlerinde değişikliklergörülmüştür. Toksin verilen balıklar ile kontrol grubu balıklarının kan hücreleriarasında da belirgin farklar gözlenmiştir.Anahtar Sözcükler: İznik Gölü, Carassius gibelio, Microcystis aeruginosa, Microcystin210


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKARINCALARIN AĞIR METAL KİRLİĞİNİN GÖSTERİLMESİNDE KULLANILMASIUtku GÜNER , Yılmaz ÇAMLTEPE, Kadri KIRAN, Volkan AKSOYTrakya Üniversitesi <strong>Fen</strong> Fakültesi Biyoloji Bölümü 22030 EDİRNEEndüstri kaynaklı kirliliğin en önemli kirleticilerinden biri ağır metallerdir.Ağır metallerin birikimi çözünme şeklinde suda olabileceği gibi, çözünmeden sularındibinde çökelme şeklinde de olabilir. Bentik çamurdaki ağır metaller taşkın, sel, akıntı,kuruma nedenleriyle toprağa ve toprak üzerindeki canlılara aktarılır. Ağır metallerböceklerde çok kolay bir şekilde birikir. Karasal ekosistemlerdeki etkileri topraksolucanları kadar büyük olan karıncalar çevre kirliliği ve etkileri ile ilgili çalışmalardakullanılabilecek en uygun organizmalardan biridir. Vücutlarında yüksek miktarlardametal birikimi meydana gelmesinin yanı sıra karınca kolonileri çok yıllıktır veişçilerinin kanatsız olması nedeniyle de görece olarak dar bir alandaki kaynaklarıkullanmaktadırlar.Bu çalışmada, Ergene su havzasındaki su, toprak ve farklı iki karınca türündeağır metal miktarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışma, biyoindikatör karıncatürlerinin hangi elementleri ne kadar etkin olarak göstereceğini belirlemek içinyapılan bir ön çalışmadır. Bölgede yaygın olarak bulunan farklı iki karınca türü(Formica cunicularia, Lasius alienus) ağır metal içerikleriyle bulunduğu ortamdaki suve toprak örneklerinde ağır metal analizi yapılmıştır. Çalışma sonucunda ölçülenelementlerin topraktaki seviyeleri bakımından iki farklı gruba ayrıldığı (nispeten bololan Fe, Mn ve Pb ve nispeten az bulunan Cu, Co, Cr, N, Cd), özelikle karıncaların Fe,Mn, Zn ve Cu elementlerini bölgeden örneklenen suya nazaran çok daha fazlabiriktirdiği, bu nedenle ortamdaki Fe(%90), Mn%21, Zn%(36) ve Cu(%83) gibielementlerin gösterilmesi açısından karıncaların uygun olacağı sonucuna varılmıştır.Anahtar Sözcükler: Karınca , Trakya, Ağır metal birikimi, Fe, Mn, Zn211


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleESKİ ANADOLU TOPLUMLARINDA ÇEVRESEL KOŞULLAR İLE BAĞLANTILIHASTALIKLARF. Arzu DEMİRELMehmet Akif Ersoy Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Antropoloji Bölümü, 15030,Örtülü, BURDUREski toplumlar da bugün olduğu gibi, pek çok hastalığa maruz kalmaktaydı.İskelet üzerinde tespit edilebilen bu tür hastalıklar, her ne kadar sınırlı sayıda olsa da,çevre koşulları ile birlikte değerlendirildiğinde eski toplumların yaşam biçimleri,beslenme alışkanlıkları ve sağlık profilleri ile ilgili bilgiler sağlamaktadır. İskeletüzerinde tespit edilebilen hastalıklar; doğumsal hastalıklar, ağız ve diş hastalıkları,travmatik rahatsızlıklar, eklem hastalıkları, enfeksiyonel hastalıklar, metabolizmahastalıkları ve tümörler olarak sıralanabilir. İnsanoğlu, özellikle yerleşik yaşamageçtiği Neolitik dönemden bu yana, özellikle hastalık taşıyan mikroorganizmalarınsebep olduğu enfeksiyonel hastalıklara açık hale gelmiştir. Geçmişte zaman zamansalgın hastalıklar olarak kendini gösteren tüberküloz, cüzzam, öldürücü sıtma hastalığıbu grupta yer almaktadır. Anadolu, en erken insan yerleşimlerini barındıran benzersizbir coğrafyadır. Yerleşik yaşam ile birlikte tarım ve ticaretin başlaması, dolayısıylainsanlar ve toplumlar arasındaki temasın artması bu tür hastalıkların da yayılmasınıkolaylaştırmıştır. Anadolu’da bu tür hastalıkların tarihçesi, insan toplumlarınınyerleşik yaşama geçtiği seramiksiz Neolitik Dönem’e kadar –günümüzden yaklaşıkolarak 12.000 yıl öncesi‐ izlenebilmektedir. Bu çalışmada, bugün olduğu gibi eskiAnadolu toplumlarını da etkilemiş olan, başta enfeksiyonel hastalıklar olmak üzere,temelinde çevre ve yaşam koşullarının bulunduğu hastalıklar tanıtılmaktadır.Anahtar Sözcükler: Anadolu, insan, çevre, paleopatoloji212


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleATİKHİSAR BARAJI’NDAN AVLANAN SAZAN VE TURNA BALIĞI DOKULARINDA İZELEMENT DEĞERLERİ ÜZERİNE BİR ÖN ARAŞTIRMAKahraman SELVİ, Hasan KAYA, Mehmet AKBULUT ve Ekrem Şanver ÇELİKÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi, ÇanakkaleBu çalışma, Atikhisar Barajı’ndan avlanan Sazan (Cyprinus carpio, L. 1758) veTurna (Esox lucius, L. 1758) balığı dokularında (karaciğer, kas, solungaç ve böbrek) izelement değerlerini belirlemek için yapılmıştır. Bu amaçla balık örnekleri 2011ilkbahar mevsiminde barajdan olta ile yakalanmıştır. Çalışmada her iki türe ait beşeradet balık örneği disekte edilerek dokuları alınmıştır. Doku örnekleri ön ekstraksiyonişlemlerinden geçirildikten sonra ICP‐OES cihazında iz element okumalarıgerçekleştirilmiştir.Sazan ve Turna balığında yapılan iz element analizleri sonucu dokularda, Zn, Fe,Cu, Mn ve Pb tespit edilmiştir. İki tür için incelenen doku örneklerinde de metallerinen fazla biriktiği organ karaciğer (Mn hariç), en az biriktiği organ ise kas olaraksaptanmıştır. Tüm doku örneklerinde Cd ve Co metalleri ICP analiz limitinin (


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇANAKKALE BOĞAZI’NDAKİ KARAGÖZ (Diplodus vulgaris, E. GEOFFROY SAINT‐HILAIRE, 1817) BALIĞININ BAZI HEMATOLOJİK PARAMETRE DEĞERLERİEkrem Şanver ÇELİK, Sevdan YILMAZ, Hasan KAYA ve Kahraman SELVİÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi, ÇanakkaleHematolojik parametreler balığın fizyolojik durumunun ve sağlığınınbelirlenmesinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada, Çanakkale Boğazı’nınekonomik değere sahip türlerinden biri olan karagöz (Diplodus vulgaris) balığının bazıhematolojik parametrelerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, balıkçı teknesikullanılarak 35 adet karagöz balığı olta ile yakalanmıştır. Yakalanan balıklar karanfilyağı ile bayıltıldıktan sonra kan örnekleri plastik enjektörle kuyruk bölgesindenalınmıştır. Alınan kan örnekleri EDTA (Etilen diamin tetra asetik asit)’lı tüplerekonarak hematolojik analizleri yapılmıştır.İncelenen hematolojik parametrelerden hematokrit oranı (Ht); % 20‐53,hemoglobin değeri (Hb); 5,65‐15,56 g 100ml ‐1 , eritrosit sayısı (RBC); 2,01‐2,92x10 6mm ‐3 , Lökosit sayısı (WBC); 20,53‐74,16x10 3 , ortalama eritrosit hacmi (MCV); 99,60‐190,01 μm 3 , eritrosit başına düşen ortalama hemoglobin (MCH); 21,04‐64,44 pg veeritrosit başına düşen ortalama hemoglobin konsantrasyonu (MCHC); % 11,07‐43,65arasında bulunmuştur. Bununla birlikte lenfosit hücreler; % 76‐98, monosit hücreler;% 1‐5, nötrofil hücreler % 0‐7 ve euzonofil hücreler % 0‐15 arasında saptanmıştır.Ayrıca eritrosit hücrelerinin mikroskopta resimleri çekilmiş ve bilgisayar programıyardımıyla çapları ölçülmüştür. Deniz suyunun fiziko‐kimyasal parametrelerindensıcaklık 9,9 °C, tuzluluk ‰ 27,1, pH 8,2 ve çözünmüş oksijen 11,5 mg l¯ olarak tespitedilmiştir.Anahtar Sözcükler: Karagöz, Diplodus vulgaris, hematolojik parametreler, ÇanakkaleBoğazı214


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKURŞUN NİTRATIN (Pb(NO3)2) Gammarus aequicauda (KRUSTASE: AMFİPOD)ÜZERİNE AKUT TOKSİSİTESİKahraman SELVİ, Hasan KAYA, Mehmet AKBULUT ve Ekrem Şanver ÇELİKÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi, ÇanakkaleÇeşitli yollarla sucul ortamlara taşınan kurşun, doğada bulunan en toksik ağırmetallerden biridir. Düşük dozlarda ortamdaki canlıların doku ve organlarınınfonksiyonlarını olumsuz etkilediği gibi; artan dozlarda bu canlıların ölümlerine nedenolabilmektedir. Ağır metallerin canlılar üzerine etkilerini belirleyen yöntemlerden biride akut toksisite deneyleridir. Bu çalışmada, kurşun nitrat metal tuzunun besinzincirinde önemli yere sahip olan ayrıca sucul sistemlerde biyoindikatör olarak kabuledilen amfipod türlerinden Gammarus aequicauda (Martynov, 1931) üzerindekiöldürücü konsantrasyon değerinin (LC50) belirlenmesi amaçlanmıştır. UmurbeyÇayı’nın Çanakkale Boğazı’na döküldüğü bölgeden (nehir ağzı) toplanarak laboratuaragetirilen örnekler, 18 (±1) °C sıcaklıkta, 15 gün adaptasyon akvaryumlarındatutulmuştur. Adaptasyon gösteren bireylerden sağlıklı olanları seçilerek deneydekullanılmıştır. Bir kontrol grubu ve beş farklı konsantrasyon (2,0; 3,0; 4,0; 5,0; 6,0 mgl¯) ile dizayn edilen deneme, üç tekerrürlü olarak yapılmıştır. 96 saatlik deneysonucunda Pb(NO3)2 metal tuzunun Gammarus aequicauda örneklerinin %50 siniöldüren konsantrasyon (LC50) değeri probit analiz yöntemi ile değerlendirilmiş ve 4,56mg l¯ olarak saptanmıştır.Anahtar Sözcükler: Umurbey Çayı, Çanakkale, Kurşun Nitrat, Akut Toksisite,Gammarus aequicauda215


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTÜRKİYE TİPHİDLERİ (HYMENOPTERA: VESPOIDEA: TIPHIIDAE)Nil BAĞRIAÇIK ve Gözde Büşra ELÇİNNiğde Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü 51100 Kampüs NİĞDEHymenoptera takımına ait Vespoidea üst familyası içinde yer alan Tiphidlerindünyada yaklaşık 1500 türü bulunmaktadır. Yaban arılarının diğer familyaları ilekıyaslandığında çok sayıda türe sahip olan Tiphiidae familyası, oldukça kozmopolit birdağılım göstermektedirler. Yaşam ortamı olarak; su kenarlarını, yükseltisi fazlaolmayan yerleri ve kumlu habitatları tercih eden Tiphiidae türlerinin vücutları oldukçaküçük olup; 3‐25 mm. arasındadır.Yedi alt familya’ya ayrılan Tiphidlerin; Brachycistidinae, Diamminae, Methochinae veThynninae alt familyalarının dişileri kanatsız olup, bacakları kazmaya yöneliktir. Dişibireyleri toprakta, erkekleri bireyleri ise genellikle Asteraceae familyası bitkilerininçevresinde ve hayvan gübrelerinin yoğun bulunduğu yerlerde alçak uçuş yaparkengörmek mümkündür. Myzininae, Tiphiinae, Anthoboscinae alt familyalarının dişilerikanatlıdır. Methochinae, Tiphiinae ve Myzininae ülkemizde bulunmaktadır.Tiphiidae türleri, tarım ve orman zararlısı olan Scarabaeidae, Gryllotalpidae,Cicindelidae ve Cerambycidae (Coleoptera) gibi familyalara bağlı türlerin larvalarınayumurtalarını bırakarak ektoparazitlik yaptıklarından dolayı biyolojik ajan olarakbiyolojik mücadelede büyük öneme sahiptirler. Genellikle, çok derin olmayanyüzeylerde konakçılarını aramak için toprağı kazarlar. Tahılların ekili olduğu yerlerdebol bulunan Tiphidler, konakçısının thoraksına iğnesini batırarak onu bir süreliğinefelç ettikten sonra yumurtasını üzerine yapıştırır.Bu çalışmada; ekolojik olarak büyük önem taşıyan, ancak hakkında çok fazla araştırmayapılmamış olan Tiphiidae familyasının genel özellikleri açıklanarak, Türkiye’debulunan türlerin listesi verilmiştir.Anahtar Sözcükler: Tiphiidae, biyolojik mücadele, fauna, Türkiye216


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleDDVP’NİN (DİCHLORVOS) Galleria mellonella L.’NİN SENTEZLEDİĞİ TOTALPROTEİN MİKTARINA ETKİLERİNilay YILMAZ, Osman DURSUN ve İskender EMREÇukurova Üniveristesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Sarıçam/AdanaYapılan çalışmada kimyasal mücadelede zararlılara karşı kullanılan Dichlorvos(DDVP)’un arı kovanlarına zarar veren, Lepidoptera ordosu, Pyralidae ailesi üyesi,büyük bal mumu güvesi Galleria mellonella L.’nin protein metabolizmasına etkisiaraştırılmıştır.Kimyasal mücadele, uygulanmasının kolay ve ucuz olması, kısa zamanda etkigösterebilmesi nedeniyle zararlı böceklerle mücadelede tercih edilen bir yöntemdir.Bu mücadelede kullanılan toksik ve biyosidal maddeler olan pestisitler; zararlıhayvanların, böceklerin, mikroorganizmaların, otların ve sorun teşkil eden diğercanlıların ölmesini sağlayan veya üremelerini durduran kimyasallardır. Zararlı böcektürlerine karşı kullanılan pestisid grubu insektisidlerdir. İnsektisidler böceklerdemetabolizma anormallikleri,enzim aktiviteleri değişiklikleri, davranış bozuklukları,beslenme ve beslenme alışkanlıkları değişiklikleri, üreme anormallikleri, parazitlenmeve parazit çıkışı anormalliklerine neden olurlar. Organofosforlu insektisidler sınıfıiçinde yer alan DDVP, zararlıları öldürmek için kullanılan sentetik bir kimyasaldır.Zararlı böceklerin meydana getirdiği zararın büyüklüğünün populasyonyoğunluğu ile doğru orantılı olduğu bilinmektedir. Populasyon yoğunluğununartmasında, dişilerin üreme potansiyelini etkileyen, besin, sıcaklık, nem, fotoperiyotgibi çevresel faktörlerin yanında total protein miktarı gibi iç faktörlerinde etkili olduğubilinmektedir.İnsektisitlerin, böceklerin biyokimyasal parametreleri üzerine olumsuz etkileribilinmektedir. Hücrede serbest radikal oluşumunu indükleyerek kimyasalparametrelerin değişimine sebep olurlar. Yapılan çalışmada DDVP, subletal dozlardalaboratuvar koşullarında kullanılan yapay besine eklenmiş ve bu besinle beslenen G.mellonella L. larvalarında total protein analizi yapılmış ve protein miktarlarınınarttırdığı gözlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Galleria mellonella, DDVP (Diklorvos), Protein sentezi217


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleISPARTA İLİ HELOPHORIDAE (COLEOPTERA) TÜRLERİNİN GENEL BİRDEĞERLENDİRMESİAyçin YILMAZ ve Ebru Gül ASLANSüleyman Demirel Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 32260, IspartaHydrophiloidea’nin tür sayısı bakımından küçük bir kısmını oluşturanHelophoridae familyası tek bir cins (Helophorus) altında tanımlanmış ortalama 200 türile temsil edilmekte olup Palearktik bölgede yaklaşık 150 tür ile yayılışgöstermektedir. Nearktik bölgede 41 türün kaydı bulunmasına rağmen, Helophoridaefamilyası Afrotropikal ve Oriental bölgelerde yalnızca birkaç tür ile temsiledilmektedir. Ülkemizde; Helophorus, Atracthelophorus, Rhopalhelophorus,Transithelophorus, Empleurus, Eutrichelophorus ve Trichelophorus alt cinslerindetanımlanmış toplam 48 tür ve 2 alttür bulunmaktadır.2009 ve 2010 yıllarında gerçekleştirilen bu çalışmada, araştırma alanı olarakseçilen Isparta il merkezi ve ilçelerinden Helophoridae familyasına ait tek cinse bağlıtoplam 9 tür tespit edilmiştir. Helophorus türlerinin yaşam alanı tercihleri, alpinikzonda yer alan yüksek dağlardan deniz seviyesine kadar oldukça geniş bir aralıktadeğişmektedir. Yapılan arazi çalışmalarına dayalı gözlemler sonucunda, genel olarakküçük, durgun ve vejetasyon bakımından fakir suların türler tarafından sıklıkla yaşamalanı olarak tercih edildiği tespit edilmiştir. Helophorus brevipalpis, iki yıllıkörneklemeler süresince araştırma alanında en çok rastlanılan tür olup, bireylerarasında genital yapı ve pronutumdaki yansımalar bakımından varyasyon oranıoldukça yüksektir. Çalışmanın bölgede adı geçen familya üzerine gerçekleştirilen ilkkapsamlı araştırma olması nedeniyle, bundan sonra ülkemizin özellikle güney ve batıbölgelerinde yapılacak olan benzer çalışmalara katkıda bulunacağı düşünülmektedir.Anahtar Sözcükler: Coleoptera, Helophoridae, fauna, habitat tercihi, Isparta218


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleESKİŞEHİR İLİ YOL KENARI TOPRAK VE CADDE TOZLARINDA BAZI AĞIRMETALLERİN KİRLİLİK İNDEKSİ DEĞERLENDİRMESİSemra MALKOÇ ve A.SAVAŞ KOPARALAnadolu Üniversitesi, Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi, 26555, EskişehirTrafikte bulunan araçların çevreye katkısını belirlemek amacıyla yapılan buçalışmada Eskişehir ili şehir merkezinden geçen sadece tramvay hattı, hem tramvayhem de trafiğin olduğu hat ve sadece trafiğin olduğu hat olmak üzere 3 farklı hatdantoplam 15 noktadan toprak ve cadde tozu örnekleri toplanmıştır. Alınan örneklerdeKadmiyum (Cd), Krom (Cr), Bakır (Cu), Demir (Fe), Civa (Hg), Mangan (Mn), Nikel (Ni),Kurşun (Pb) ve Çinko (Zn) miktarları Varian ICP‐OES cihazı ile EPA 3051 A’ya göreanaliz edilmiştir. Analiz sonucunda Cu, Pb ve Zn açısından cadde tozlarında diğerparametrelere göre daha çok birikim olduğu görülmüştür.Bir diğer aşamada elde edilen veriler Kirlilik indeksine göre sınıflandırılmıştır.Elde edilen sonuçlara göre Cu ve Pb açısından cadde tozu örnekleri kirlilik açısındanorta derecede değerlendirilirken, Zn açısından tramvay‐taşıt hattı ve sadece taşıt hattıorta derecede olup, sadece tramvayın olduğu hat kirlilik açısından yüksek derecesınıfında değerlendirilmiştir.Anahtar Sözcükler: Ağır metal, Kirlilik indeksi, Trafik, Tramvay219


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBAZI BÖCEK TÜRLERİNİN (Ceratitis capitata W., Pimpla turionellae L. ve Galleriamellonella L.,) AKUSTİK ÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİSüheyla İNKAYA, Benay SEZER ve Pınar ÖZALPÇukurova Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, AdanaKimyasal savaşımın hedef olmayan türlere ve doğal düşmanlara, çevre kirliliği,doğal dengenin bozulması ve zararlı türlerde direnç oluşumu gibi pek çok yan etkisibulunmaktadır. Bu nedenle hem ekonomik hem de çevreye zarar vermeyenyöntemlerin geliştirilmesi hedeflenmektedir. Bu amaçla feromon tuzakları,kısırlaştırma yöntemi, düşman böcek salımı gibi yöntemlere akustik ses dalgaları ileböcekleri toplama yöntemi de ilave edilebilir.Böceklerde ses çıkarmanın amacı cinsel çağrı, korunma ve birbirini tanımadır.Hızlı Fourier Dönüşümü olarak bilinen FFT (Fast Fourier Transform) analizi yapanprogramlar kullanılarak böceklerin çıkardıkları bu seslerin hangi frekanslardanoluştukları bulunabilir. Bu frekans ve ses şiddeti yorumlanarak, incelenilen böcektürlerinin ses üretim organlarının fiziksel yapıları hakkında bilgilere ulaşılabilir.Yapılan çalışmada Ceratitis capitata, Pimpla turionellae ve Galleria mellonella’nın ultrasonik ses kayıtları incelenmiş ve frekans analizleri sonucunda bu böcektürlerinin ses seviyeleri ölçülmüştür. Çalışmalar sonunda C. capitata’ nın 62 kHz, P.turionellae’ nın 15‐55 kHz ve G. mellonella’ nın 60‐90 kHz frekans aralıklarında sesçıkardıkları bulunmuştur. Elde edilen bulgular doğrultusunda bu üç böcek türününultrasonik sesleri, iletişimde ve özellikle erkek böceklerin dişilere kur yapmak veçiftleşme davranışları için kullandıklarını ortaya koymuştur. Dişilerin, erkeklerinçıkardıkları bu sesleri taklit ederek kanat titreşimleri ile karşılık verdiklerigözlenmiştir. Bunun yanında parazit‐konak ilişkilerini araştırdığımız P. turionellae veG. mellonella arasında ultrasonik ses seviyesinde iletişimlerin kullanılabileceğini desöylemek mümkündür.Anahtar Sözcükler: Ceratitis capitata W., Galleria mellonella L., Pimpla turionellae L.,Ultrasonik Ses220


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBORÇKA‐KARAGÖL TABİAT PARKI’NDA (ARTVİN/TÜRKİYE) YAŞAYAN KURBAĞATÜRLERİ, DAĞILIŞLARI VE KORUNMALARIMurat AFSAR 1 , Birgül AFSAR 1 , Dinçer AYAZ 2 , Kerim ÇİÇEK 2 ve C. Varol TOK 31Celal Bayar Üniversitesi <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü, Muradiye/Manisa,2<strong>Ege</strong> Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Bornova/İzmir3Çanakkale 18 Mart Üniversitesi <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, ÇanakkaleBorçka‐Karagöl Tabiat Parkı ve çevresinde yaşayan kurbağa türleri vedağılışları, 2003 ile 2006 yılları arasında yapılan arazi çalışmalarıyla belirlenmiştir.Karagöl Tabiat Parkı ve çevresinde 5 kuyruksuz [Rana macrocnemis, Pelophylaxridibundus, Hyla arborea, Pelodytes caucasicus ve Bufo bufo] ve iki kuyruklu[Mertensiella caucasica ve Ommatotriton ophryticus] kurbağa türü olmak üzere toplamyedi amfibi türünün yaşadığı tespit edilmiştir.1465 metre yükseklikte bulunan Karögöl’de Rana macrocnemis, Pelophylaxridibundus, Hyla arborea, Pelodytes caucasicus, Bufo bufo, Mertensiella caucasica veOmmatotriton ophryticus türlerinin sintopik olarak yaşadığı belirlenmiştir. 1465‐1750m arasında söz konusu türlerden Rana macrocnemis, Pelophylax ridibundus, Hylaarborea, Pelodytes caucasicus, B. bufo ve Ommatotriton ophryticus birlikteyaşamaktadır. 1750 – 2200 m arasında ise R. macrocnemis ve Mertensiella caucasicatürleri birlikte yaşamaktadır. Karagöl’de Pelophylax ridibundus baskın tür olarak gözeçarpmaktayken, Orman içi ve subalpin bölgede R. macrocnemis baskın tür olarakgözlenmiştir.Çalışma alanındaki gözlemlerimize dayanarak, amfibi populasyonlarını tehditeden başlıca etkenler; otel, günübirlik piknikçilerin ve kampçıların atıkları, bölgeninfestival ve etkinlik alanı olarak kullanılması ve araç yolunun göl kenarına kadarulaşması nedeniyle oluşan gürültü kirliliği, fidan yetiştiriciliğinde sulama amaçlıkullanılan beton havuz, göl sahasının siltasyon etkisi ile daralması sayılabilir. Ayrıca2000’ li yıllarda Karagöl’e izinsiz olarak sazan balıkları bırakıldığı ve bir süre sonratoplatıldığı yerli halk tarafından bildirilmiştir.Anahtar Sözcükler: Karagöl Tabiat Parkı, Artvin, Rana macrocnemis, Pelophylaxridibundus, Hyla arborea, Pelodytes caucasicus, Bufo bufo, Mertensiella caucasica,Ommatotriton ophryticus221


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKARYATAĞI DAĞI’NIN (KASTAMONU/AZDAVAY) ENDEMİK BİTKİLERİve TEHLİKE KATEGORİLERİKerim GÜNEY 1 , Mehlika BENLİ 2 , Fatmagül GEVEN 2 ,Ümit BİNGÖL 2 ve Nazife YİĞİT 31Kastamonu Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Kuzeykent/Kastamonu2Ankara Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Tandoğan / Ankara3Kırıkkale Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Yahşihan / KırıkkaleKaryatağı Dağı, Kastamonu İli, Azdavay İlçesi’nde Avrupa‐Sibirya FitocoğrafikBölgesinin Öksin Provensi içersinde yer almaktadır. Araştırma alanının güneyindeAzdavay, kuzeyinde Şenpazar doğusunda Ağlı ilçesi ile batısında Devrekani Çayıbulunmaktadır. Araştırma alanının dikey sınırları 873‐1210 m arasındadır.2005‐2007 yılları arasında yapılan arazi çalışmalarında, Karyatağı Dağı’ndayayılış gösteren 12 endemik bitki taksonu tesbit edilmiştir. Bunlar Abiesnordmanniana (Stev.) Spach. subsp. bornmuelleriana (Mattf.) Coode et Cullen (lc),Alyssum pateri Nyar subsp. pateri (lc), Dianthus balansae Boiss. (lc), Alcea apterocarpa(<strong>Fen</strong>al) Boiss. (lc), Crataegus tanacetifolia (Lam.) Pers. (lc), Heracleum paphlagonicumCzeczott. (cd), Scabiosa columbaria L. subsp. paphlagonica (Bornm.) Matthews (cd),Campanula lyrata Lam. subsp. lyrata (lc), Onosma bornmuelleri Hausskn. (lc), Digitalislamarckii Ivan, (lc) Verbascum eriocarpum (Freyn. & Sint.) Bornm. (cd), Stachys creticaL. subsp. anatolica Rech. (lc)’dır.Anahtar Sözcükler: Karyatağı Dağı, Flora, Kastamonu, Endemik Bitkiler222


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBENZİLTRİBÜTİLAMONYUM (BTBA) İLE MODİFİYE EDİLEN KULA VOLKANİTİKULLANILARAK URANYUM KİRLİLİĞİNİN GİDERİLMESİÜmit H. KAYNAR 1 , Ümran HİÇSÖNMEZ 2 ve Meral ERAL 31Celal Bayar Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Demirci/Manisa2Celal Bayar Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Manisa3<strong>Ege</strong> Üniversitesi, Nükleer Bilimler Enstitüsü, Bornova/İzmirRadyoaktif elementleri içeren atıkların işlenmesinde üç temel kademe vardır;hacım azaltma, radyonüklidlerin uzaklaştırılması ve immobilizasyon‐depolama.Aktinitlerin giderilmesinde ve immobilizasyonunda en çok kullanılan yöntemlerdenbiri de adsorpsiyon tekniğidir. Adsorpsiyonda; ekonomiklik, kimyasallara veradyasyona karşı dayanıklılık, kolay ve bol bulunabilirlik açısından doğal kaynaklıadsorbanların kullanımları önem kazanmaktadır. Özellikle, ucuz adsorban kullanımıve farklı maddelerle modifiye edilerek aktifleştirilen adsorbanların, adsorpsiyonkapasitelerinin arttırılması konusunda yoğun olarak çalışılmaktadır.Daha önceki çalışmalarımızda, ülkemizin doğal kaynağı olan alkali bazaltikyapıdaki Kula volkanitinin doğrudan adsorban olarak kullanılması durumunda,adsorpsiyon verimlerinin düşük olduğu belirlenmişti. Bu çalışmada ise, Kula volkanitcuruflarını organik katyonla modifiye ederek uranyum adsorpsiyon verimliliğininarttırılması amaçlanmıştır. Öncelikle, Kula volkanitlerine benziltribütilamonyum(BTBA) organik katyonu ile modifiye etme işlemi yapılmış ve elde edilen organovolkanitin;SEM‐EDX, BET, TGA, IR ve XRD analizleri ile karakterizasyonubelirlenmiştir. Elde edilen organo‐volkanite ilişkin uranyum adsorpsiyon çalışmalarıyapılmıştır. Adsorpsiyonu etkileyen önemli parametreler olan; organik katyonkonsantrasyonu, zaman, pH, V/m, uranyum konsantrasyonu ve sıcaklık etkisiincelenmiş, adsorpsiyon izotermleri oluşturulmuş ve termodinamik niceliklerhesaplanmıştır.Ülkemizin nükleer teknolojiye adım attığı bu günlerde, kurulması planlanannükleer reaktörlerle ilgili, yakıt çevriminin çeşitli aşamalarında atıkların oluşması sözkonusudur. Bu atıkların giderilmesinde, Kula bölgesinde bol olarak bulunan volkanitinalternatif bir yerli adsorban malzemesi olarak kullanılması, çevre kirliliğininazaltılmasında katkı sağlayabilecektir..Anahtar Sözcükler: Adsorpsiyon, Uranyum, Organik Katyon, BTBA223


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleRosmarinus officinalis L. ve Myrtus communis L. YAPRAK ve TOPRAKLARININKARBON ve AZOT İÇERİKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASIAyşe ORHAN, Burak KOÇAK, Şahin CENKSEVEN, Nacide KIZILDAĞ, Ahu KUTLAY veCengiz DARICIÇukurova Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Ed. Fak, Biyoloji Bölümü, Balcalı / AdanaÇalı formundaki tıbbi ve aromatik Rosmarinus officinalis L. (Biberiye;Lamiaceae) ile Myrtus communis L. subsp. communis (Mersin yemişi; Myrtaceae)Mersin ve Adana yöresinde makide yaygın iki bitkidir.Akdeniz makisini oluşturan elemanların ekolojik özelliklerini belirlemekamacıyla üç farklı alandan alınan bu 2 bitkinin yaprak ve topraklarının karbon ve azotiçerikleri ile bazı toprak özellikleri karşılaştırılmış ve istatistiksel olarakdeğerlendirilmiştir. Toprakların karbon içerikleri Myrtus’da % 2,41 iken Rosmarinus’da % 1,77 (P≤0,001), toplam azot içerikleri sırasıyla % 0,29 ve % 0,10 bulunmuştur(P0,05).Sonuçta bu bölgede Myrtus’un Rosmarinus’a göre daha aktif olarak organikbileşik üretip yapraklarında biriktirdiği ve bunun da toprağa yansıdığı söylenebilir.Anahtar Sözcükler: Akdeniz ekosistemi, Rosmarinus officinalis L., Myrtus comminus L.,Karbon,224


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleİŞLEME TESİSLERİNDE KABUKLU SU ÜRÜNLERİ ATIKLARININDEĞERLENDİRİLEREK ÇEVRE KİRLİLİĞİNİN AZALTILMASINermin BERİK, E. Cem ÇANKIRILIGİL ve Akın AKYILDIZÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Su Ürünleri Fakütesi, ÇanakkaleKabuklu su ürünleri üretimi 2009 yılında dünyada 5 milyon ton; Türkiye’deise 45,144 ton olarak gerçekleşmiştir. Avlama veya yetiştiricilik yoluyla elde edilenkabuklular su ürünleri işleyen tesislerde tüketime hazırlanmaktadır.Türkiye’de en çok işlenen kabuklu su ürünleri Crustaceae (karides, yengeç,ıstakoz ve kerevit) ve Bivalvia (deniz tarağı, midye, istiridye, akivades) sınıflarınaaittir. Genellikle etleri değerlendirilmekte olup; özellikle bazı yengeç türlerinin bacaketleri alındıktan sonra, kafa ve gövde kabuğu kullanılmamaktadır. Çift kabuklulardacanlı ağırlığın yaklaşık %60’lık bir bölümünü kalsiyum yapıdaki iki adet kapaktanoluşan sert kabuklar oluşturmaktadır. Et ve gonadlar işlenerek değerlendirilmekte,kabuklar ise atılmaktadır. Çok nitelikli olan bu hammaddeler atık muamelesigördüklerinde ekonomik kayıpların yanı sıra çevre ve insan sağlığı için olumsuzetkilere neden olmaktadır. Gelişmiş endüstriyel uygulamalarda ise kabuklardeğerlendirilerek; hem çevre kirliliği önlenmekte, hem de ülke ekonomilerine önemlikatkı sağlanmaktadır. Balık unu, protein hidrolizatı ve kitin elde edilmesi en fazlauygulanan kullanım şekilleridir. Bu konuya, yasal denetleyicilerin ve yatırımcılarınilgilerini çekmek amaçlanmaktadır.Anahtar Sözcükler: Kabuklu Su Ürünleri, Atık, Çevre Kirliliği225


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleDİYARBAKIR’DAKİ BİR BOZKIR ALANINDA İLKBAHAR DÖNEMİ BOYUNCAKELEBEK (INSECTA: LEPIDOPTERA) TÜRLERİ ABUNDANSLARINDA GÖZLENENDEĞİŞİMLERŞemsettin TURĞA ve Murat BİRİCİKDicle Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, DiyarbakırDoğal ya da doğala yakın bozkır alanlarda (2009 yılı mart sonundan haziranortasına kadarki) ilkbahar döneminde gözlenen yaygın gündüz kelebeği türlerininbirey sayılarındaki değişim, Diyarbakır’da, 4800 m uzunluğundaki araştırma güzergâhıboyunca haftada bir kez gerçekleştirilen sistematik hat boyu gözlemlerlearaştırılmıştır.Araştırma süresince alanda 18 türden toplam 4396 birey tespit edilmiş, bunlararasında Cynthia (Vanessa) cardui’nin en yaygın tür (%34,5) olduğu görülmüştür.Toplam birey sayısı ilk olarak nisan ayı ortasında en yüksek değere ulaşmış, ancakmayıs başında belirgin bir azalma gösterdikten sonra mayısın son haftası ile haziranınilk haftası arasındaki dönemde ikinci kez ve ilkinden yaklaşık iki kat daha yüksekolmak üzere nihai en yüksek değerine varmıştır. En bol rastlanan altı tür arasındaZerynthia deyrollei en erken, Pontia edusa ise en geç dönemde maksimum bireysayılarına ulaşmışlardır. Haziranın ilk haftasında en yüksek sayıya ulaşan C. cardui’ninhemen ertesi hafta alanda hemen hiç bulunmaması çarpıcı bir ani değişim olarakdikkat çekmektedir.Değişimlerde en etkili faktörlerin, meteorolojik değişkenlerin yanı sıra, hertürün yumurta bıraktığı ve beslendiği bitki türlerinin büyüme ve çiçeklenmedönemleri ile türe özgü göç ve hareketlilik şemaları olduğu düşünülmektedir.Anahtar Sözcükler: Kelebek, Diyarbakır, bozkır, ilkbahar, abundans226


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleFARKLI 5 PESTİSİTİN Itoplectis maculator (Fabricius, 1775) (ICHNEUMONIDAE,HYMENOPTERA) ÜZERİNDE 24 SAATLİK MORTALİTESİMitat AYDOĞDU ve Utku GÜNERTrakya Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Balkan Yerleşkesi / EdirneBir agroekosistemde pestisit uygulandığında, pestisit sadece zararlıları değil,ekosistemdeki zararlıların populasyonlarını kısmen baskı altında tutan faydalılarıdoğrudan ve dolaylı etkileyebilmektedir. Böylece doğal denge bozulmakta, türçeşitliliği azalmakta ve daha önceden problem olmayan yeni bazı zararlılar ortayaçıkabilmektedir. Entegre zararlı yönetiminde, zararlılara karşı kullanılan pestisitlerinbiyolojik savaş açısından önemli olan faydalı böceklere olumsuz etkisinin olmamasıgerekir.Çalışmanın materyalini Edirne kiraz ağaçlarında zarar yapan A. rosana(Lepidoptera: Tortricidae)’nın son dönem larva, pupa ve doğal düşmanı Itoplectismaculator (Fabricius 1775) (Ichneumonidae, Hymenoptera) oluşturmaktadır. Kirazbahçelerinden toplanan larva ve pupalar laboratuvara getirilmiş, oda sıcaklığında(24±2 0 C ve % 50±5 orantılı nem), her bir steril petri içine 1 örnek ve 1:1 oranındapamuğa emdirilmiş şekerli su kullanılarak gerekli gözlem ve çalışmalar yapılmıştır.Larvalar her gün düzenli olarak beslenerek, bunların pupa ve ergin dönemine geçişisağlanmış veya bunlardan parazitoitler (I. maculator) elde edilmiştir.Meyva bahçelerinde kullanılan bazı pestisitlerin ( ‐chyalothrin, ‐cypermethrin, deltamethrin, dichlorvos ve diazinon) I. maculator üzerindeki 24 saatlikmortalitesi laboratuar koşullarında belirlenmiştir. 24 saatlik peryod sonundamortalite süresinin sırasıyla dichlorvos> deltamethrin> diazinon> ‐cypermethrin > ‐chyalothrin olduğu gözlemlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Itoplectis maculator, Hymenoptera, Pestisit, Archips rosana,mortalite227


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleNANOTEKNOLOJİ VE ETİK SORUNLAROğuz DOĞAN 1 , İhsan OBALI 2 ve Aslıhan YILMAZ OBALI 31SelçukÜniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Fizik Bölümü, 42075, Konya, Türkiye2SelçukÜniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 42075, Konya, Türkiye3SelçukÜniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Kimya Bölümü, 42075, Konya, TürkiyeNano teknoloji yediğimiz gıda ürünlerinden giydiğimiz kıyafetlerekullandığımız ilaçlardan bilgisayarlarımızın gücüne sürdüğümüz otomobillerdenyaşadığımız evlere kadar hayatımızın her noktasını etkilemeye başlamıştır. Uzunvadede nano teknolojinin etkisi tarihte buhar gücünün elektriğin veya transistörlerinkullanımı kadar belirgin olacaktır. Nano teknolojinin etkilemeyeceği bir endüstrikolunu düşünebilmek neredeyse imkansızdır.Nano teknolojinin pazarda bulunan uygulamaları, şu anda sınırlı, ancak nanoparçacıklar (atomlar) bir çok endüstride kullanılmaktadır. Savunma ve silah sanayindenano teknoloji çok önemli bir yere sahiptir. Arı büyüklüğünde uçan robot, kimyasal vebiyolojik silahlar, askeri amaçlı özel elbiseler buna örnek olarak verilebilir. Sadecehastalığın bulunduğu ve veya yayıldığı bölgelere saldırarak ilaç veren makineler insanvücudu içinde hareket edilmesine imkan sağlayan teşhis araçları nano teknolojinin tıpve sağlık sektörü üzerindeki potansiyel uygulamaları olarak gösterilebilir.Normalde zararsız diye bildiğimiz bir malzeme, nano seviyede hiçbeklenmedik şekilde davranabilir. Bazı karbon nano tüplerin asbest gibi davranmaları,nano gümüşün bakterileri öldürmesi buna örnektir. Tüm bu gelimeler ışığındatartışılması ve sorulması gereken sorular, özellikle etik konular ve sorunlar olmalıdır.Bu çalışmada, nano teknoloinin insan hayatına girmesiyle ortaya çıkabilecekmuhtemel etik sorunlar üzerinde durulmuştur. Bu teknolojiye kim sahip olacak? Buçok sınırlı mı olacak yoksa herkes erişebilecek mi? Fakir ve zengin arasındaki farkıkapatmak için ne yapacak? Tehlikeli silahlar nasıl kontrol altına alınacak ve tehlikelikişilerin eline geçmesi engellenecek? Genetik yapı üzerinde beklenmedik sonuçlarınortaya çıkması durumunda zararından insanlar nasıl korunacak?228


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKAZDAĞI YÖRESİ (BALIKESİR) PAEDERINAE, ALEOCHARINAE VE STENINAE(COLEOPTERA: STAPHYLINIDAE) FAUNASINA KATKILARTuba Öncül ABACIGİL 1 , Sakin Vural VARLI 2 ve Serdar TEZCAN 31Balıkesir Üniversitesi, Edremit Meslek Yüksekokulu, Zeytincilik ve Zeytin İşlemeTeknolojisi, Edremit/Balıkesir2Balıkesir Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Balıkesir.3<strong>Ege</strong> Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, Bornova/İzmirBalıkesir ve Çanakkale İllerinde geniş alan kaplayan ve Batı Anadolu’nunönemli yükseltilerinden biri olan Kazdağları’nın böcek faunasını ortaya koymayayönelik olarak 2008‐2010 yıllarında bir proje kapsamında araştırmalar yürütülmüş vebu çalışmalar sırasında yakalanan Staphylinidae (Coleoptera) familyasının Paederinae,Aleocharinae ve Steninae altfamilyalarına bağlı türler bu bildirinin konusunuoluşturmuştur.Örneklerin toplanmasında taş altından elle toplama yönteminin yanı sıra;eleme, bitki üzerinden aspiratörle toplama, besin ve çukur tuzakla yakalamayöntemlerinden yararlanılmış ve Paederinae, Aleocharinae ve Steninaealtfamilyalarına bağlı toplam sekiz tür saptanmıştır.Çalışmada ortaya konan türler Lobrathium (Lobrathium) rugipenne (Hochhuth1851), Lithocharis ochracea (Gravenhorst 1802), Paederus (Poederomorphus) littoralisGravenhorst 1802, Tetartopeus stylifer (Reitter 1909), Aleochara laticornis Kraatz1856, Tachyporus hypnorum (Fabricius 1775), Stenus aceris Stephens 1833 veS.bimaculatus Gyllenhal 1810’ dur.Bunlardan L.rugipenne eleme, taş altı ve bitki üstünden; L.ochracea taşaltından ve çukur tuzaklarla; P.littoralis bitki üzerinden, T.stylifer çukur tuzaklarla;A.laticornis çukur ve besin tuzaklarla; T.hypnorum ve S.aceris bitki üzerinden;S.bimaculatus Gyllenhal 1810 taş altından elle toplama ve eleme yöntemiyleyakalanmıştır.Belirlenen türlerin tamamı Balıkesir ve Çanakkale İlleri ile Kazdağı Yöresilokal faunası için ilk kayıt niteliği göstermiştir.Anahtar Sözcükler: Fauna, Staphylinidae, Paederinae, Aleocharinae, Steninae KazdağıYöresi, Balıkesir, Türkiye229


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleUresiphita gilvata Fabricus 1794 (CRAMBİDAE) LARVALARININ BESLENMESİNİVE GELİŞMESİNİ ETKİLEYEN KİMYASAL ETKENLERİN YAPAY BESİNLERLEBELİRLENMESİHatice KARADENİZ ve Mahmut BİLGENEROndokuz Mayıs Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, SamsunBu çalışmada, Uresiphita gilvata Fabricus 1794 (Crambidae)’nın son larvaevresinde yapay besinlerle beslenme deneyleri yapılmıştır. Kimyasal etkenlerin U.gilvata larvalarının beslenme ve gelişmesine etkilerini incelemek için farklı içerikleresahip 14 çeşit yapay besin hazırlanmıştır. İçerikleri farklı olan besinlerle beslenen bularvaların toplam besin tüketim miktarları, pup ağırlıkları, pup protein ve lipitmiktarları, gelişim süreleri belirlenmiş, kontrol yapay besinle beslenen larvalarla eldeedilen veriler karşılaştırılmıştır.Kontrol besini ve bu besinin içeriğine ek olarak farklı konsantrasyonlardatanik asit, nikotin, kinin ve selüloz ilave edilip içerikleri farklı besinler hazırlanmıştır.Ayrıca kontrol besinindeki protein ve karbonhidrat miktarları değiştirilerek protein vekarbonhidrat oranları farklı olan besinler de hazırlanmıştır.Düşük konsantrasyonlarda (% 1) tanik asit uyarıcı etki gösterip besintüketimini arttırırken, nikotin (% 0,125) ve kinin (% 0,125) caydırıcı etki gösteriptüketimi düşürmüştür. Besinlerdeki sekonder madde miktarı arttıkça tanik asit ilavelibesin grupları tüketim miktarını, pup ağırlığını ve lipit miktarını düşürmüş, bunakarşılık nikotin ve kinin ilave edilmiş besin grupları tüketim miktarını, pup ağırlığını,pup protein ve lipit miktarını arttırmıştır. Selüloz eklenmiş besinlerde pup lipit miktarıartmış, düşük konsantrasyonda (% 10) selüloz ilave edilmiş besinin tüketimi artmıştır.Protein miktarı bakımından iki kat zengin olan besini tüketen larvaların yalnız pupprotein miktarlarında artış gözlenmiştir. Karbonhidrat miktarı iki kat artırılmış besingrubunda pup ağırlığı ve protein miktarlarında artış gözlenmiştir. Gelişim süresi,yüksek konsantrasyonda tanik asit (% 5) ve kinin (% 0,5) bulunan besinlerde uzamış,proteini fazla olan besinde kısalmıştır.Anahtar Sözcükler: Uresiphita gilvata, yapay besin, kimyasal etken, tanen230


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleFARKLI KONSANTRASYONLARDA KADMİYUM UYGULAMASININ İKİ FARKLIAYÇİÇEĞİ ÇEŞİDİNDE NİTRİK OKSİT DÜZEYLERİ ÜZERİNE ETKİSİZeynep Banu DOĞANLAR 1 ve Füsun YÜREKLİ 21Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Ağrı2İnönü Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, MalatyaBu çalışmada Cd uygulamasının 2 farklı ayçiçeği çeşidinin yaprak, gövde vekök dokularında nitrik oksit (NO) ve toplam çözünebilir protein miktarları üzerineetkisi araştırılmıştır. Çalışmada Cd’ye dayanıklı Helianthus annuus L. cv. Meriç veduyarlı Tarsan 1018 çeşitleri, çimlenmeden sonra 15 gün süre ile su kültürüortamında yetiştirilmiş ve bu sürenin sonunda bitkilere 48 ve 96 saat süre ile 150, 200,250 ve 300 µM Cd uygulaması yapılmıştır. Cd uygulaması sonucu dayanıklı Meriççeşidinde NO düzeylerinde duyarlı Tarsan 1018 çeşidine göre önemli artışlarbelirlenmiştir. Her iki bitkide NO seviyelerinde en fazla artış kök dokularında ve 96saatlik uygulamada belirlenmiştir. Protein içeriklerinde ise her iki çeşitte özellikle 96.saatte belirgin azalmalar olmakla birlikte duyarlı çeşitteki azalmaların dayanıklı çeşidegöre daha belirgin olduğu saptanmıştır. Çalışmada ayrıca NO düzeylerinde belirlenenartış ve protein içeriklerindeki azalmalar ile dokularda biriken Cd miktarlarıarasındaki ilişki belirlenmiştir. Meriç çeşidinde Cd birikiminin özellikle NOdüzeyindeki artış ile kuvvetli bir ilişkiye sahip olduğu saptanmıştır.Anahtar Sözcükler: Ağır metal, kadmiyum, nitrik oksit, ayçiçeği, Helianthus annuus L.231


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleADANA İLİ KENT İÇİ AĞAÇLARINDA ANTROPOJENİK ETKİLERLE OLUŞANKİRLİLİĞİN AĞAÇ DOKULARINDA KROM, MANGAN VE NİKEL BİRİKİMİ ÜZERİNEETKİSİZeynep Banu DOĞANLARAğrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, AğrıAğır metaller toprakta doğal olarak bulunan elementlerdir. Ancak yaşadığımızçevrenin ağır metaller ile kirlenmesindeki başlıca etmenler hızlı endüstrileşme,kontrolsüz kentleşme, artan motor trafiği, bilinçsiz tarımsal ilaç kullanımıdır.Endüstriyel ve insan aktivitesinin yoğun olduğu kentlerde bulunan bitkilerinyapraklarında ağır metal birikimlerinin olduğu bilinmektedir. Bu çalışmada oldukçayoğun endüstri ve insan aktivitesi bulunan Adana ilinde 4 farklı örneklemenoktasından toplanan Washingtonia filifera L., Eucalyptus camaldulensis L., Phoenixdactylifera L., Platanus orientalis L., Citrus aurantium L., Nerium oleander L. ve Schinusmolle L. bitkilerinin yaprak dokularında Krom (Cr), Mangan (Mn) ve Nikelbirikimlerinin ve bitkilerin biyomonitör özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.Çalışma sonucunda en yüksek Cr, Mn ve Ni birikimlerinin sırası ile P.dactylifera, E. camaldulensis ve S. molle bitkilerinde olduğu belirlenmiştir. Bitkilerinfarklı örnekleme noktalarındaki ağır metal birikimleri karşılaştırıldığında en yüksekmetal birikimleri genellikle trafik aktivitesinin yoğun olduğu örnekleme noktalarındasaptanmıştır (E. camaldulensis bitkisinde Mn brikimi hariç).Anahtar Sözcükler: Çevre kirliliği, Ağır metal birikimi, Washingtonia filifera,Eucalyptus camaldulensis, Phoenix dactylifera, Platanus orientalis, Citrus aurantium,Nerium oleander, Schinus molle232


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleCirsium arvense (L). Scop. BİTKİSİNDE AFİT (Aphis fabae Scopoli) KAYNAKLIBİYOTİK STRESİN ANTİOKSİDAN ENZİM AKTİVİTELERİ ÜZERİNE ETKİLERİZeynep Banu DOĞANLAR ve Oğuzhan DOĞANLARAğrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, AğrıYaşadıkları ortamlarda çeşitli abiyotik (kuraklık, tuzluluk, ağır metal vedonma) ve biyotik (nematodlar, böcekler, fungal, bakteriyel ve viral patojenler)streslere maruz kalan bitkiler bu stres koşullarında biyokimyasal, fizyolojik veanatomik adaptasyon mekanizmaları geliştirirler. Afitler biyotik stres meydana getirenen önemli bitki zararlılarından biridir. Bitkilerde afit hasarı morfolojik, fizyolojik vemoleküler düzeylerde olabilir. Afitler tarafından enfekte olmuş bitkilerde reaktifoksijen türlerinin düzeylerinde meydana gelen artışlar ile birlikte antioksidanenzimlerin aktivitelerinde de değişiklikler görülmektedir.Bu çalışmada farklı düzeylerde afit enfeksiyonuna maruz kalan C. arvensebitkilerinde antioksidan enzim düzeylerinde meydana gelen değişikliklerbelirlenmiştir. Bitkiler Adana ili’nde Balcalı köyünde benzer özellikler gösteren arazikoşullarından toplanmış ve enfeksiyon düzeyleri afitlerin sayılması ile tespitedilmiştir. Çalışmamızda kontrol, düşük (8‐15 afit/5 cm gövde), orta (30‐65 afit/5 cmgövde) ve yüksek (100‐150 afit/5 cm gövde) enfeksiyon düzeylerinde olan bitkileringövde ve yaprak dokularından alınan örneklerde pigment (klorofil, karotenoid),toplam çözülebilir protein ve antioksidan enzim aktivitelerinde meydana gelendeğişimler belirlenmiştir.Çalışma sonuçlarına göre özellikle yüksek düzeyde afit stresine maruz kalanbitkilerde en belirgin artışların yaprak dokularında katalaz ve peroksidaz enzimaktiviteleri ile toplam çözünebilir protein içeriklerinde olduğu belirlenmiştir.Süperoksid dismutaz enzim aktivitelerinde ise gövde dokusunda düşük enfeksiyondüzeyi hariç azalmaların olduğu görülmüştür.Anahtar Sözcükler: Biyotik stres, Aphis fabae Scopoli, Cirsium arvense, antioksidanenzimler233


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleMONOTİPİK ENDEMİK TAKSONLAR VE TÜRKİYE’NİN BİYOÇEŞİTLİLİĞİNEKATKILARI Tchihatchewia isatidea Boiss. (ALLI GELİN)Berrin AKYILDIRIM ve Orhan KÜÇÜKERİstanbul Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Botanik Anabilim Dalı,Süleymaniye‐İstanbulTürkiye 11.000’e yaklaşan bitki taksonu sayısı ve bunların içinde 3000’i aşanendemik bitkisi ile dünyada floristik zenginlik ve biyoçeşitlilik bakımından çok önemlibir yere sahiptir. Bu endemik bitkiler içinde yer alan monotipik yani tek türü olanendemik bitki cinsleri genetik miras olarak Türkiye’nin korunması gereken önemlizenginliklerindendir.Türkiye’de farklı fitocoğrafik bölgelere dağılmış, stepten orman ekosisteminekadar uzanan habitat çeşitliliğinde yer alan 15 monotipik endemik bitki taksonubulunmaktadır. Bunlardan bazıları hakkında araştırmalar yapılmışsa da, editörlüğünüProf. Dr. Peter Hadland Davis (Edinburgh/İngiltere)’in yaptığı ve aralarında Türkbotanikçilerinin de ağırlıklı olarak yer aldığı, 1965 ‐ 2000 yılları arasında 11 cilthalinde yayınlanan eserdeki bilgileri ile kalmış ve güncel dağılımları, sistematikdeğişimleri, korunma durumları hakkında ayrıntılı çalışmalar yapılamamıştır.Bu çalışmada Türkiye’nin bir endemik monotipik cinsi olan TchihatchewiaBoiss. hakkında güncellenmiş morfolojik ve sistematik bazı veriler sunulmaktadır.Ayrıca tarafımızdan yapılan güncel arazi çalışmaları ile elde edilen verilerle bu nadirtaksonun yayılış sınırları, mevcut populasyonlarının durumu verilmiştir. Çalışmanınmorfoloji kısmında komposit imaj tekniği kullanılarak morfolojik özellikleri ile in situkoruma önerileri bu konuda çalışan araştırıcıların yararlanışına sunulmuştur.Anahtar Sözcükler: Türkiye, monotipik endemik taksonlar, Tchihatchewia isatideaBoiss234


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSAZLIDERE DERESİ’NİN (EDİRNE / TÜRKİYE), SU KALİTE PARAMETRELERİ VEALGAL FLORASININ MEVSİMSEL DEĞİŞİMİBurak ÖTERLER, Menekşe TAŞ ve Timur KIRGIZTrakya Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakütesi, Biyoloji Bölümü, EDİRNEMeriç Nehrinin Türkiye sınırları içindeki önemli kollarından biri olanSazlıdere Deresi’nden belirlenen 4 istasyonda Şubat‐Aralık 2007 tarihleri arasındayapılmış olan çalışmada Sazlıdere Deresi’nin fizikokimyasal özellikleri ile planktonik,epipelik ve epilitik alg türleri belirlenmiştir. Araştırma süresince Sazlıdere Dersi’ninbazı fiziko‐kimyasal ve mikrobiyolojik özelliklerinin belirlenmesi amacıyla periyodikolarak su sıcaklığı, Çözünmüş oksijen, Biyolojik Oksijen Değeri (BOD), SO4, PO3, NO3‐N, NO2‐N, Mg, Ca, Klorür, Klorofil_a, Askıda Katı Madde (AKM), Toplam BakteriToplam Koliform, E. coli sayımları yapılmıştır. SKKY değerlerine göre su kalitedeğerleri belirlenmeye çalışılmıştır.Sazlıdere Deresi’nin Florasında 4 gruba ait (Bacillariophyta 36, Chlorophyta15, Euglenophyta 5 ve Cyanophyta 3) toplam 59 takson belirlenmiştir. SazlıdereDeresi’nde Bacillariophyta yıl boyunca baskın konumda olmuştur, bu grubuChlorophyta takip etmiştir. Diğer gruplar yılın belirli dönemlerinde az sayıdakaydedilmişlerdir. Sazlıdere Deresi’nin planktonik alg kompozisyonu istasyonlararasında farklılıklar göstermiştir. Derenin üst kısımlarını temsil eden 1. istasyonda yılboyunca genellikle sentrik diyatomeler baskın grup olarak tespit edilmişken, yerleşimalanlarının ve sanayi kuruluşlarının etkisinin görüldüğü 2. ve 3. istasyonlardanitibaren ise floraya pennat diyatomeler ve Euglenophyta üyeleri de katılmayabaşlamıştır.İçerdikleri Planktonik alg sayılarına göre yapılan Bray‐Curtis kümelemeanalizi sonuçlarına göre, önce 2. ve 3. istasyonların daha sonrada 4. istasyonun, bununda 1. istasyon ile kendi içlerinde daha yüksek bir benzerlik gösterdikleri tespitedilmiştir.Anahtar Sözcükler: Sazlıdere Deresi, Edirne, Fizikokimyasal parametreler,Fitoplankton, Epipelik, Epilitik, Alg kompozisyonu235


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleDÜŞEY VE YATAY AKIŞLI SULAK ALANLARDA AĞIR METALLERLE KİRLENMİŞEVSEL ATIKSULARIN ARITIMIAyşe ÖZYER; Fulya AYDIN, Gülen ÖZYAZICI, ve Yüksel ARDALIOndokuz Mayıs Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, SamsunBilindiği gibi dünyamızın dörtte üçü sularla kaplıdır ve tüm canlıların vücutiçeriklerinin çok büyük bir yüzdesi olan sudan oluşmaktadır. Bu nedenle dünyada suaçığını kapatabilmek amacıyla, kirli suların tekrar kullanılabilmesi veya deşarjedildikleri ortama zarar vermemesi için çeşitli arıtma yöntemleri geliştirilmiştir. Atıksu arıtımında kaliteli bir çıkış suyu sağlayabilmek için fiziksel, kimyasal ve biyolojikyöntemlere dayalı olmak üzere çeşitli yüksek maliyetli arıtma sistemleri inşa etmek veişletmek gerekmektedir.Geleneksel evsel arıtma ile kıyaslandığında sulak alanlardaki arıtmamaliyetleri çok daha düşüktür. Bu arıtma yöntemi günümüzde USEPA (BirleşikDevletler Çevre Koruma Örgütü) ve EC (Avrupa Topluluğu) gibi düzenleyici örgütlercede desteklenmektedir. Yapay sulak alanlar doğal sulak alanların olumlukarakteristiklerine sahip olup aynı zamanda olumsuz yönlerini bertaraf etmekamacıyla kurulmuş kontrollü sistemlerdir.Bu çalışmada Typha latifolia bitkisi ile ağır metallerle kirlenmiş evsel atıksudabulunan kirletici parametrelerin bitkisel yolla arıtılabilirliği araştırılmıştır. Yapılanpilot ölçekli bu çalışmada, hidrolik bekleme süresi, vejetasyon ve yatak malzemesitipinin organik madde (azot, fosfor) üzerindeki etkisi yatay ve dikey akışlı sistemlerdeincelenmiştir. Filtre malzemesi olarak kaba ve ince çakıl yanında zeolit, gyttaja (gidya)ve kaolinit kullanılmıştır. Çalışmada kontol reaktörü de kullanılarak arıtıma ortammalzemelerinin etkisinin değerlendirildiği 4 düzenek kurulmuştur. Atıksu beslemeprensibi olarak yatay ve dikey akış koşullarının sistem performansı üzerine etkisiniincelenmiştir. Sistemde BOI, KOI, AKM, Toplam Azot, Toplam Fosfor ile Cu, Pb, Ni, veCd metallerinin giderim oranları izlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Yapay sulak Alan Typha latifolia, Ağır metal giderimi zeolit,gyttaja (gidya) ve kaolinit236


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleENERJİ İÇECEKLERİNİN CANLI METABOLİZMASI (Dapnia manga) ÜZERİNDEKİETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASIMustafa KATI 1 ve Mehmet Ali ONARAN 21Selimiye Anadolu Tarım Meslek Lisesi Üsküdar‐İstanbul2Muğla Anadolu Lisesi Merkez‐MuğlaBu çalışmamız enerji içeceklerinin canlı metabolizması üzerindeki etkileriüzerinde bir araştırma yapılmıştır. Yine çalışmamız esnasında 3 adet erlenmayer alıp1.sine 500 ml yosunlu su, 2.sine 15 ml enerji içeceği ve 485 ml yosunlu su ve 3.süne 30ml enerji içeceği ve 470 ml yosunlu su konuldu. Erlenmayerler , sabit 28 °C’lik subulunduran akvaryumun içine koyuldu ve ısıtıcı yardımıyla sıcaklığı sabit tutuldu. Hererlenmayerin içine 30 adet Daphnia sp koyuldu ve 6 saatlik periyotlarla bireysayılarındaki değişme ve dakikadaki kalp atışı sayılmıştır.Hazırlamış olduğumuz üç farklı ortamda 6 saatlik periyotlarda Daphniamagnanın birey sayısındaki değişimin karşılaştırıldığı diyagram grafikleri.1. ortamda birey sayısı düzenli bir şekilde artmış ve populasyon büyümüştür. 2.ortamda 18 saat sonra 3. ortamda ise 12 saat sonra canlı Daphnia mangasayılamamıştır. Ortamda enerji içeceğinin miktarı arttıkça birey sayısı artmadığı gibiölüm oranı yükselmiştir. B‐Kalp atış sayıları 5 dakikalık aralıklarda her gruptan 3birey üzerinden 10 kez belirlendi. Hazırlanan ortamlarda Dapniaların kalp atışları 5dakika arayla toplam 10 kez sayıldı. Her defasında deney gruplarındaki bireylerdenbeşinin kalp atışları sayılarak ortalaması alındı.Genel olarak; enerji içecekleri başlangıçta metabolizmayı hızlandırmaktadır.Ama bu durum bir süre sonra organizmaya zarar vermekte ve direncinidüşürmektedir. İnsan üzerinde de bu düzeyde olmasa da benzer etkileri görülebilir. Bunedenle bu tür içeceklerin metabolizma üzerine etkileri detaylı bir şekilde incelenerekürüne dönüştürülmesi gerekir. Ticari amaçlar hiçbir zaman insan sağlığının önündetutulmamalıdır.Anahtar Sözcükler : Ephedrine, Taurin, Osteoporoz, İnositol, Mandibul237


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkalePESTİSİTLERİN MİKROFUNGUSLARIN GELİŞİMİNE ETKİSİMehmet Ali ONARAN 1 ve Mustafa KATI 21Muğla Anadolu Lisesi Merkez‐Muğla2Selimiye Anadolu Tarım Meslek Lisesi Üsküdar‐İstanbulBu çalışma, Muğla Bölgesi topraklarında kullanılan İntervix, Glean veTriflurdin pestisitlerinin toprak mikrofunguslarının gelişimine etkisini araştırmakamacıyla yapılmıştır.Glean ve Triflurdin pestisitlerinin belirli dozlarda konması ile hazırlanmışPotato Dextese Agar( PDA) besiyerlerine Aspergillus niger,Aspergillus parasiticus,Aspergillus wentii ve Aspergillus terreus türleri 3 nokta ekimi ile ekilmiş, 25 Csıcaklıkta 7 günlük inkübasyon süresi sonucunda mikrofungusların çaplarıölçülmüştür.Karşılaştırmak amaçlı pestisit içermeyen PDA besiyerlerine aynımikrofunguslar kontrol grubu olarak ekilmiş olup, aynı sıcaklık ve sürede inkübeedilmiştir.İnkübasyon süresi sonucunda kontrol grubuna göre kıyasla, pestisit içerenbesi yerlerindeki Aspergillus türlerinden bazılarının gelişiminde azalma, bazılarınıngelişiminde ise artmalar gözlenmiştir.Çalışmamız sonucunda; pestisitlerin,mikrofungusların gelişimini arttırma veya azaltma yönünde etkilediği görülmüştür.Anahtar Sözcükler : Pestisit, Mikrofungus, Agranomi, Amonifikasyon, Denitrifikasyon238


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleDİCLE NEHRİ VE FARKLI ZONLARINDA BULUNAN Cyprinion kais (HECKEL,1843)TÜRÜNDE GÖRÜLEN MERİSTİK VARYASYONLARSerbest BİLİCİ ve Tarık ÇİÇEKDicle Üniversitesi <strong>Fen</strong> Fakültesi Biyoloji Bölümü / DiyarbakırDicle Nehir sisteminde yaşayan Cyprinion kais (Heckel, 1843) türünün, farklı 3populasyonu arasındaki çevresel faktörlerden dolayı meydana gelen meristikvaryasyonlar incelenmiştir. Dicle ve Fırat su sistemine ait; Kayser Çayı, Kulp Çayı veDicle Nehri (Diyarbakır) lokalitelerinden değişik araç ve gereçlerle 51 adet numuneyakalanmıştır. Elde edilen her bir örnekten 13 tane meristik sayım alınmıştır. Alınansayımlar için SPSS programında discriminant analiz kullanılmıştır. Gruplandırmamodeline bağlı olarak discriminant fonksiyon sayısı ve bunların toplam varyansıaçıklama bakımından önemleri ve genotipler arasındaki var olan meristik varyasyondüzeyleri belirlenmiştir.Ayırma analizinde meristik varyasyonlara göre grupları sınıflandırmanınbaşarı oranı % 70,6 oranında bulunmuştur. Kulp Çayı, , Kayser Çayı ve Dicle Nehrilokalite gruplarını meristik karakterler bakımından kendi gruplarındasınıflandırmanın başarı oranları sırasıyla; %46.7, %85.2, %66.7 oranındabulunmuştur. Buna göre bu türün çalışılan meristik karakterler bakımından, gruplarındağılım grafiği göz önüne alındığında bütün lokaliteler arasında ileri derecedeolmamakla beraber orta derecede bir varyasyonun oluştuğu gözlemlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Dicle Nehri , Meristik , Discriminant , SPSS, Kulp Çayı, Kayser Çayı239


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBATMAN BARAJ GÖLÜNDE YAŞAYAN BALIK BİYOÇEŞİTLİLİĞİSerbest BİLİCİ ve Tarık ÇİÇEKDicle Üniversitesi <strong>Fen</strong> Fakültesi Biyoloji Bölümü / Diyarbakır1986‐1998 yılları arasında yapılan, 1999 yılından beri suyun tutulmasıylaberaber üç basenden oluşan Batman Baraj gölü Silvan, Kulp, Kozluk Ve Sasonilçelerinin coğrafik sınırları içinde yer almaktadır. 12 yıllık zaman periyodu boyuncaarazi çalışmaları ve zaman içinde gözlemler sonucunda sadece baraj gölünün içindetoplam 4 tane balık familyasına ait 13 tane balık türü tespit edilmiştir. Bu türler;Capoeta trutta, Capoeta umbla, Garra rufa, Cyprinus carpio, Cyprinion macrostomus,Cyprinion kais, Chondrostoma regium, Acanthobrama marmid, Barbus rajonurum, Torgrypus, Mastacembelus mastacembelus, Glyptothorax kurdistanicus ve Mystushalepensis’ tir.Batman Baraj gölünde bulunan balık türlerinin çoğunun Cyprinidaefamilyasına ait türler olduğu görülmektedir. Baraj gölüne DSİ tarafından sürekli olarakyavru sazan(Cyprinus carpio) aşılama çalışması yapıldığından baraj gölündeki sazanpopulasyonunda önemli bir artış meydana gelmiştir. Baraj gölünde bulunan türlerarasında Capoeta trutta ve Cyprinus carpio türlerinin baraj gölünde avlama sezonundaher daim en çok yakalanan balık türleri olduğu görülmekte ve bu türlerin yörebalıkçılığı ve besin maddesi olarak ekonomik önemleri yüksek olan balık türleriolduğu anlaşılmaktadır.Anahtar Sözcükler: Batman Barajı, Baskın tür, Capoeta trutta, Cyprinus carpio,Capoeta umbla, Garra rufa, Cyprinion macrostumus, Cyprinion kais, Chondrostomaregium240


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleELMALI DAĞI (KAYSERİ) VE ÇEVRESİNDE YAYILIŞ GÖSTEREN BAZI ENDEMİKBİTKİLERİN TEHLİKE KATEGORİLERİNİN BELİRLENMESİEkrem BÖLÜKBAŞI ve Ahmet AKSOYErciyes Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi Biyoloji Bölümü, Kayseri/Türkiye2009 ile 2011 yılları arasında yürütülmüş olan arazi çalışmalarında, ElmalıDağı ve çevresinde yayılış gösteren bitki türleri, dağılışları ve endemik taksonlarıntespiti yapılmıştır.Alandan şimdiye kadar 686 bitki örneği toplanmıştır. Toplanan bu bitkilerin380 tanesi tayin edilmiş ve yaklaşık 200 takson belirlenmiştir. Belirlenen butaksonlardan 26 tanesi endemiktir. Bu endemik türler IUCN kategorilerine göre Hassas(VU), Tehdide Açık (NT) ve Düşük Riskli (LC) kategorileri içinde yer almaktadır.Bunlardan 3’ü Hassas (VU), 8’i Tehdide Açık (NT) ve 15’i Düşük Riskli (LC) kategorileriiçindedir.Bu endemik taksonlardan bazıları; Crocus ancyrensis (Herbert) Maw., Iris schachtiiMarkgraf, Anchusa leptophylla Roemer et Schultes subsp. incana (Ledeb.) Chamb.,Helichrysum arenarium (L.) Moench subsp. aucheri (Boiss.) Davıs et Kupıcha, Onosmaarmenum DC., Gypsophila eriocalyx Boiss., Convolvulus assyricus Griseb., Marrubiumparviflorum Fisch. et Mey. subsp. oligodon (Boiss.) Seybold., Salvia hypargeia Fisch. etMey., Salvia cryptantha Montbret et Aucher ex Bentham, Tulipa armena Boiss. var.lycica (Baker) Marais., Linum hirsutum L. subsp. pseudoanatolicum Davis, Acanthushirsutus Boiss., Minuartia erytrocapala (Boiss.) Hand.‐Mazz. var. cappadocica (Boiss.)McNe., Anthemis pungens Yavin., Alcea apterocarpa (<strong>Fen</strong>zl) Boiss., Gladiolus anatolicus(Boiss) Staf.,Anahtar Sözcükler: Kayseri, Elmalı Dağı, Endemik bitki241


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleFarklı Çevrelerden İzole Edilen Mayaların Moleküler Biyolojik Tanısı veEkstrasellüler Enzim Üretim PotansiyelleriH. Tansel YALÇIN, Cengiz ÇORBACI, Onur AKPINAR, Füsun B. UÇAR ve Didem TUNALI<strong>Ege</strong> Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Bornova / İzmirGünümüzde endüstriyel teknolojilerin birçoğunda ve genel olarakbiyoteknolojik işlemlerde enzimlerin kullanımı gittikçe yaygınlaşmaktadır. Ancakmaliyetleri ve elde edilebilmelerindeki problemler gibi bazı dezavantajlarından dolayıenzimlerin endüstride uygulama alanları sınırlanmaktadır. Bu açıdan proteinmühendisliği ve biyoteknolojik yöntemlerle endüstrinin ihtiyaç duyduğu alanlarda birbiyolojik kaynaktan büyük miktarlarda üretilebilen, ekstrem koşullara dayanıklıenzimlerin geliştirilmesi konusunda oldukça çarpıcı çalışmalar gerçekleştirilmektedir.Bugüne kadar yaklaşık 2500 farklı enzim tanımlanmış ve bunların ancak%10’u ticari alanda kullanım için kendilerine yer bulmuşlardır. Bitkisel ve hayvansalenzimlerin endüstriyel ihtiyacı karşılayamaması, bu alandaki ilginin giderek artan birşekilde mikrobiyal enzimlere yönelmesini sağlamıştır.Çalışmamızda farklı çevresel kaynaklardan izole edilen 200 maya izolatınınekstraselüler lipaz, proteaz, amilaz, selülaz ve ksilinaz enzim taraması yapılmış, buizolatlardan en yüksek aktivite gösteren maya strainlerinin hem konvansiyonel hemde ITS‐PCR‐RFLP, 18S rDNA‐RFLP ve 26S rDNA D1/D2 domainlerinin dizi analiziyöntemleri ile moleküler olarak tanıları yapılmıştır. En fazla sayıda ve en aktif enzimüreten strainler daha ileriki saflaştırma çalışmalarında kullanılmak üzere seçilmiştir.Anahtar Sözcükler: maya, amilaz, proteaz, lipaz, selülaz, ksilinaz, 5.8S ITS‐RFLP, 18SrDNA‐RFLP, 26S rDNA dizi analizi242


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE ZEYTİNCİLİKNurhan VAROL ve Meltem AYAZZeytincilik Araştırma Enstitüsü Üniversite cad. No:43 35100 Bornova/İZMİRDünyada küresel iklim değişikliği tartışmasız bir gerçek olarak karşımızaçıkmaktadır. Günümüzde bu değişim giderek artan bir hızla gerçekleşmektedir. Seragazı salınımlarının neden olduğu küresel ısınma sonucu buzullar erimekte, denizseviyeleri yükselmekte, tatlı su kaynakları kurumakta ve türler yok olmaktadır.Türkiye küresel ısınmanın sonuçlarından en fazla etkilenecek ülkelerin arasındabulunmaktadır. Ülkemizde yaz ve kış sıcaklıklarının artacağı, yağışların azalacağı,denizlerimizdeki su seviyelerinin yükseleceği ve tarımsal üretimin azalacağı yönündeciddi endişeler bulunmaktadır. Yağışların azaldığı ve kuraklığın arttığı bir dönemdetarımsal potansiyeller ve yetiştirilen türlerde değişimlerin yaşanması kaçınılmazolacaktır.Zeytin kurak koşullara dayanıklı bir tür olmasına karşın küresel iklimdeğişiminden en fazla etkilenecek tarımsal ürünlerin başında gelmektedir. Ülkemizdeson yıllarda fazla miktarda zeytin fidanı dikimi ve yeni zeytin plantasyonlarınınoluşturulması söz konusudur. Bu nedenle zeytin yetiştiriciliğinin, yaşanan iklimdeğişimlerinden en az etkilenmesi için gereken uygulamalar ve yaptırımlar en hızlı birşekilde yaşama geçirilmelidir. Alınacak önlemlerin başında da toprak ve sukaynaklarımızın korunması ve en akılcı bir şekilde kullanılması gelmektedir. Bununiçinde çok acil bir şekilde gereken önlemler alınmalı ve yapılanmalargerçekleştirilmelidir.Anahtar Sözcükler: Zeytin, İklim değişikliği, Küresel ısınma243


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleFARKLI KAYNAKLARDAN İZOLE EDİLEN Debaryomyces hansenii STRAİNLERİNİNMOLEKÜLER BİYOLOJİK TANISI VE KİLLER TOKSİN ÜRETİM KAPASİTELERİCengiz ÇORBACI, Füsun B. UÇAR ve H. Tansel YALÇIN<strong>Ege</strong> Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Bornova / İzmirMayalar, kendi habitatlarındaki diğer mikroorganizmalar ile etkileşimhalindedirler. Mayaların, diğer funguslarla negatif etkileşimleri rekabet; antagonizm;amensalizm; parazitizm veya predasyon şeklinde oluşmaktadır.Mayalar, bütün coğrafik alanlarda; bitki, hayvan, toprak ve su ile ilişkilimikrobiyal komünitelerin normal üyeleridirler. Mayalarda antagonistik aktiviteninbulunuşu, doğal komünitelerdeki rollerinin daha iyi bir şekilde anlaşılmasına nedenolmuştur. Son 20 yıldır, mayalar ve mikotoksik funguslar arasındaki antagonistikilişkiler yoluyla; hasat sonrası hastalıklar ve depolanmış meyvelerin saprofit funguslartarafından bozulmalarının engellenmesinde yararlanılabileceğine dair pek çok raporbulunmaktadır. En önemli ve en iyi bilinen antagonistik etki, killer toksin (mikosin)üretimidir. Killer toksinler; toksin üreticileri ile çok yakın ilişkili türlere karşı direktaktivite gösteren antimikrobiyal proteinler olarak tanımlanmaktadır.Killer toksin üretimi strain‐spesifik olduğundan dolayı bu toksinleri üretenmaya strainlerinin identifikasyonu oldukça önem arz etmektedir. Belirtilen nedenle,bu araştırmada, çeşitli gıda ürünleri (peynir, sucuk, turşu, yoğurt) ile deniz suyu vehipersalin su kaynaklarından izole edilen maya izolatlarının tanısı konvansiyonel vemoleküler biyolojik yöntemlerle (5.8S ITS‐RFLP, 18S rDNA‐RFLP ve 26S rDNA dizianalizi) gerçekleştirilmiştir. Debaryomyces hansenii olarak kesin tanısı yapılmış mayastrainlerinin killer toksin üretme kapasiteleri, çeşitli maya ve filamentli fungustürlerine karşı test edilmiştir. En yüksek toksin üretim kapasitesine sahip olanstrainler daha ileri saflaştırma çalışmalarına alınmıştır.Anahtar Sözcükler: Antagonizm, Debaryomyces hansenii, killer toksin, maya, mikosin,5.8S ITS‐RFLP, 18S rDNA‐RFLP, 26S rDNA dizi analizi244


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleASİT YAĞMURLARININ SUCUL EKOSİSTEM ÜZERİNE ETKİLERİNilgün ÖZDEMİRAtatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Su Ürünleri Bölümü, ErzurumKükürt ve azot dioksitlerin atmosferdeki nemle birleşerek sülfürik ve nitrikasitli yağmur, kar ya da dolu oluşturması biçiminde kirliliğe yol açmasına “AsitYağmurları” adı verilir. Bu tür yağmurda tanecikler siste asılı olarak süspansiyonoluşturabilir ya da en kuru halde birikebilirler. Asit yağmurlarının verdiği ileri sürülenzararın bir bölümünün aslında bazı doğal nedenlerden kaynaklandığı yapılanaraştırmalar sonucunda anlaşılmışsa da, petrol ve kömür yanmasından oluşan kükürtdioksit ile otomobil motorlarından çıkan azot oksidin, asit yağmuru sorununu büyükölçüde şiddetlendirdiği kesindir.Asit yağmuru toprağın ve suyun kimyasal yapısını ve biyolojik koşullarınıetkilemektedir. Toprağın yapısında bulunan kalsiyum, magnezyum gibi elementleriyıkayarak taban suyuna taşımakta, toprağın zayıflamasına ve zirai verimin düşmesineneden olmaktadır. Toprağın asitleşmesine en çok katkıda bulunan maddeler,atmosferde birikme sonucu toprağa geçen kükürt bileşikleridir. Azot bileşikleri isebitkilerin özümseyeceği miktardan fazla olduğu zaman toprağın asitleşmesinde roloynamaktadır. Asitleşmenin çevre üzerinde dolaylı olmakla birlikte yine çok önemlietkilerinden biri de, endüstriyel faaliyetler sonucu oluşan asit nemidir. Toprağa ya dagöl yataklarına inmiş civa, kadmiyum ya da alüminyum gibi zehirli maddelerletepkimeye girebilmekte ve normal koşullar altında çözünmez sayılan bu maddeler,asidik nemle tepkimenin sonucunda, besin zinciri ya da içme suyu yoluyla bitki,hayvan ve insana ulaşıp toksik etkiler yaratmaktadır.Diğer taraftan asit yağmurları, aquatik ortama düştüğünde suyun asitlikderecesini arttırmaktadır. Balıklar sudaki asitlik değişimine çok duyarlı oldukları içinböyle sularda yaşayamazlar. Örneğin, Baltık ülkelerindeki göller İngiltere’deki ağırsanayi bölgelerinden kaynaklanan asit yağmurları ile asitleşmiş ve bu göllerde birçokbalık türü ortadan kalkmıştır.Sonuç itibariyle atmosferdeki kükürt ve azot oksit emisyonlarının azaltılmasıiçin gereken önlemler alınmalı, bir bölgede hava kirliliği, teknolojik önlemler tespitedilerek dikkatle gözden geçirilmeli, asit depolanması sorununa bilimsel yöndençözüm yolları aranırken, zarar tespitleri yapılmalı ve ekosistem detaylı bir şekildeincelenmelidir.Anahtar Sözcükler: Asit yağmurları, kükürt dioksit, azot dioksit, sucul ekosistem,toksisite245


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleATIK SU ARITIMINDA SUCUL BİTKİLERİN ROLÜNilgün ÖZDEMİRAtatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Su Ürünleri Bölümü, ErzurumGiderek artan dünya nüfusu, hızlı kentleşme, buna paralel olarak sanayide veendüstride ki baş döndürücü ilerleme, çevreye gelişigüzel bırakılan katı atıkları, çeşitlitoksik maddeleri ve arıtılmadan bırakılan atık suları beraberinde getirmiştir. Sözkonusu bu kirleticiler, yüzey ve yer altı sularına geçerek giderek azalan ve dolayısı ilekıymetlenen suyu sürekli tehdit eden bir hal almıştır. Özellikle kirlenmiş sukaynaklarının çeşitli amaçlar için kullanılma zorunluluğu değişik şekillerde ortayaçıkan sağlık sorunlarına yol açmıştır. Bundan dolayı kirli suların mutlak suretlearıtılması kaçınılmazdır. Günümüzde kullanılan arıtma sistemlerinin ise maliyet veişçilik açısından pahalıya mal olması, doğal sistemlerin kullanılmasını zorunlu halegetirmiştir. Doğal arıtma sistemlerinin esası; çeşitli bitkilerin arıtma gücünedayanmaktadır.Bununla birlikte akuatik bitkilerin, besin asimilasyonunda, organik maddeninmikrobiyal ayrışmasında ve ağır metallerin uzaklaştırılmasında olağanüstü biryeteneğe sahip oldukları tartışılmaz bir gerçektir. Yapılan araştırmalarda sulak alanoluşturularak yapılan arıtma işlemlerinde özellikle su sümbülü ve su mercimeğininağır metalleri önemli ölçüde bünyesinde topladığı, yine oluşturulan alg havuzlarındaalglerin azot, fosfor bileşikleri ile pek çok toksik elementi absorbe ettiklerigörülmüştür. Bu sistemlerde suyun tekrar kullanımı mümkün hale geldiği gibi, üretilenbitkilerle de önemli bir enerji kaynağı (biyogaz, hayvansal yem gibi) elde edilmekte,böylece çevresel bir sürdürülebilirlilik sağlanmaktadır.Anahtar Sözcükler: Sucul bitkiler, kirlilik, atık su, atık su arıtma sistemleri, alghavuzları246


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇÖL TOZLARININ BEŞERİ ÇEVRE VE BİTKİLER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİM.Taner ŞENGÜN ve Harun Reşit BAĞCIFırat Üniversitesi, İnsani ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Coğrafya Bölümü, ElazığSon yıllarda bilim insanlarının yaptığı çalışmalar ülkemize yakın çevresindebulunan başta Sahra olmak üzere İran, Suriye ve Arabistan çöllerinden rüzgârlarvasıtasıyla her yıl 20 milyon ton toz taşınımının gerçekleştiğini ortaya çıkarmıştır.Rüzgârlar vasıtasıyla çöllerden kalkarak atmosfere karışan boyutlarımikronlarla ifade edilen ince toz partikülleri atmosferik taşınım ile çok uzak bölgelerekadar taşınmaktadır. Aynı zamanda çökeldiği ortamlarda insanlar ve vejetasyonüzerinde çeşitli etkiler bırakmaktadır. Bütün bunlar çöllerin önemsiz kumyığınlarından ibaret alanlar olmadığını doğal sistemler içerisindeki öneminigöstermektedir.Çöl tozları insanların migren, astım gibi bazı rahatsızlıklarının tetiklerkensolunum yolu hastalıkları başta olmak üzere birçok sağlık probleminin ortayaçıkmasına sebep olmaktadır. Ulaşım, turizm gibi ekonomik faaliyetlerin aksamasınagünlük hayatın zorlaşmasına ve soluduğumuz havanın kalitesinin düşmesine nedenolmaktadır.Bitkiler üzerine kuru veya yağışlarla yaş olarak çökelen çöl tozları içerisindebarındırdığı demir, alüminyum gibi minerallerle bitkilerin gelişimini hızlandırdığıkültür bitkilerinin verimini artırdığı gibi bitkilerin yaprak yüzeylerini kaplayarak,stomalarını tıkayarak fotosentez ve solunum yapmalarını da engelleyebilmektedir. Buyönüyle çöl tozları bitkiler üzerinde hem olumlu hem de olumsuz etkilerbırakabilmektedir.Bu çalışmada; çöl tozlarının beşeri çevre ve bitkiler üzerindeki ne gibi etkileryaptığı üzerinde durulacaktır.Anahtar Sözcükler: Çöl Tozu, Sahra, Çöller, ekoloji, Vejetasyon247


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleEKOLOJİK FARKLILIKLARIN Pleurotus ostreatus (Jacq.) P. Kumn.MAKROFUNGUSUNUN ANTİFUNGAL AKTİVİTESİ ÜZERİNE ETKİLERİIlgaz AKATA 1 ,Nurcihan HACIOĞLU 2 ve Başaran DÜLGER 21Ankara Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 06100 Tandoğan, Ankara2Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü,ÇanakkaleBu araştırmada farklı koordinat ve yükseltilere sahip 6 farklı lokalitedentoplanmış Pleurotus ostreatus (Jacq.) P. Kumn. makrofungus örneklerinden hazırlananetanol ekstrelerinin disk difüzyon metoduyla Candida albicans (no 1‐6), C.lypolitica, C.glabrata (no 7 – 10), C. tropicalis, C. kefyr (no 9 ve 11), Geotrichum candidum,Cryptococcus neoformans, Schizosaccharomyces pombe, Rhodotorula rubra,Kluyveromyces marxianus, Debaryomyces hansenii test mayalarına karşı antifungalaktiviteleri araştırılmıştır.Elde edilen sonuçlara göre araştırmada kullanılan 6 farklı lokasyona sahip P.ostreatus makrofungus örneklerinin test mayaları üzerine farklı oranlarda olmaklaberaber yüksek antifungal aktivite gösterdikleri ve bu etki üzerinde makrofunguslarıntoplandığı lokalitelerdeki ekolojik farklılıklarında etkili olduğu saptanmıştır.Anahtar Sözcükler: Pleurotus ostreatus, antifungal aktivite, makrofungus248


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleMAXILON RED GRL’ NİN Chara contraria İLE UZAKLAŞTIRILMASIAbuzer ÇELEKLİ, Gizem İlgün, Baki ÖZTÜRK ve Mehmet KapıGaziantep Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Şehitkamil/GaziantepMaxilon Red (MR) GRL boyasının atık sulardan Chara contraria (makro alg)ile uzaklaştırılmasında pH düzeyinin, adsorbent parçacık büyüklüğünün, adsorbentmiktarının, NaCl miktarının, başlangıç boya konsantrasyonlarının, etkileşim zamanınınve sıcaklığın etkileri araştırılmıştır.FTIR‐ATR spektrum ile doğal ve MR GRL yüklü C. contraria’nınkarakterizasyonu yapılmıştır. C. contraria’nın pH sıfır yük noktası (pHsyn) 7,9 olarakbulunmuştur. Başlangıç pH düzeyinin arttırılması ile elektrostatik çekim kuvvetininartması sonucunda MR GRL’nin adsorpsiyonu artmıştır. Adsorbent parçacıkbüyüklüğü küçüldüğü zaman adsorpsiyon miktarı istatistiksel olarak önemli derecede(p


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleMAXILON RED GRL’NİN CEVİZ KABUĞU İLE UZAKLAŞTIRILMASIAbuzer ÇELEKLİ, Mehmet Kapı, Gizem İLGÜN ve Baki ÖZTÜRKGaziantep Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Şehitkamil/GaziantepCeviz kabuğu (Juglans regia L.) ile Maxilon Red (MR) GRL’nin adsorpsiyonunabaşlangıç pH rejiminin, parçacık büyüklüğünün, adsorbent miktarının, başlangıç boyakonsantrasyonunun, etkileşim zamanının ve sıcaklığın etkileri çalışılmıştır.Adsorbentin yüzey karakterizasyonu adsorpsiyon öncesi ve sonrası FTIR‐ATRspektrum ile doğrulanmıştır. Ceviz kabuğunun pH sıfır yük noktası (pHsyn) 6,1 olarakbulunmuştur. Ceviz kabuğu ile MR GRL boyasının giderimi en fazla pH 10’dagerçekleşmiştir. Çözeltinin pH’sı pHsyn’dan daha yüksek olduğunda elektrostatik çekimkuvvetinin artması ile katyonik bir boya olan MR GRL’nin adsorpsiyonu artmıştır.Adsorbent parçacık büyüklüğü küçüldüğü zaman adsorpsiyon miktarı istatistikselolarak önemli derecede (p


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBOLU İLİ SULAK ALANLARINDA DAMARLI MAKROFİT ÇEŞİTLİLİĞİNİNBELİRLENMESİ VE KARŞILAŞTIRILMASINursel İkinci, Necati BayındırAbant İzzet Baysal Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, GölköyYerleşkesi, 14280‐BoluBu çalışmada Bolu ili sucul damarlı makrofit çeşitliliği araştırılmıştır. 1999‐2011 yılları arasında yapmış olduğumuz arazi çalışmaları sonucunda Sünnet Gölü,Gölcük Gölü, Çubuk Gölü, Yumrukaya Göleti ve Gölköy Gölü’ne ait sucul makrofittürleri belirlenmiştir. Abant ve Yeniçağa Göllerine ait bilgiler ise daha önce yapılmışçalışmalardan alınıp analizlerimize dâhil edilmiştir. Çalışmalarımız sonucunda Bolu iliiçin 41 familya ve 82 cinse ait 154 sucul bitki taksonu tespit edilmiştir. Tür sayısıbakımından en zengin familyalar Cyperaceae (19 tür), Poaceae (16 tür) vePotamogetonaceae (8 tür) olmuştur. En büyük cinsler ise Potamogeton (7 tür), Juncus(7 tür), Equisetum (5 tür) ve Ranunculus’tur (5 tür). İncelenmiş olan yedi alanınfloristik bileşimi TWINSPAN analizi, Detrended Correspondence Analizi (DCA) veUPGMA küme analizi yapılarak karşılaştırılmıştır. Ayrıca sucul bitki türleri yaşamformları açısından: (i) tüm bitki suya batık olan bitkiler (submerged), (ii) su yüzeyindeserbest olarak yüzen bitkiler (free floating), (iii) kökleri zemine bağlı su yüzeyindeyüzen bitkiler (attached floating) ve (ix) sadece dip kısımları ve kökleri su içinde olanbitkiler (emergent) olarak sınıflandırılmış ve yedi farklı sulak alandaki dağılımlarıanaliz edilmiştir. Çalışmalarımızın nihai amacı Bolu’da bulunan tüm sulak alanlarıtarayarak sucul mafrofit türlerini ve habitatlarını ortaya çıkarmaktır.251


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇANAKKALE BOĞAZI (KUZEY EGE) DENİZ BALIKLARINDAN BEŞ PARAZİTİKCYMOTHOİD TÜRÜSezginer TUNÇER, Ekrem Şanver ÇELİK ve Ahmet ÖKTENERÇanakkale Onsekiz Mart Universitesi, Su Ürünleri Fakültesi, Temel Bilimler Bölümü,17100 / ÇanakkaleBu parazitolojik çalışmanın amacı, Çanakkale Boğazı’ndaki bazı Cymothoid(Isopoda) türlerinin dağılımları ve konak deniz balıklarının tespit edilmesidir. Balıkörnekleri 2010 ile 2011 yılları arasında Çanakkale Boğazı (40° 08’ N, 26° 24’ E)’nınSarıçay ağzı, Soğanlıdere ve Kepez Kıyılarından solungaç ağları, ığrıp ve olta ileyakalanmıştır. Laboratuara getirilen parazit örneklerinin fotoğrafları çekilipmorfometrik ölçümleri alındıktan sonra % 70 lik alkolde tespit edilmiştir.Araştırma bulgularına göre bulunan parazitik isopodlar ve konak balıklarsırasıyla; Anilocra physodes (Linnaeus, 1758), mırmır balığının (Lithognathusmormyrus Linnaeus, 1758)’ın vücut yüzeyinden; Nerocila bivittata (Risso,1816), çırçırbalığının (Sympodus tinca Linnaeus, 1758) kaudal yüzgeç sapından; Ceratothoaoestroides (Risso, 1826), iskatari balığının (Spondyliosoma cantharus Linnaeus, 1758)ağız boşluğundan; C. oestroides (Risso, 1826) ve C. capri (Trilles,1964), kupez balığının(Boops boops Linnaeus, 1758) ağız boşluğundan; A. frontalis Milne Edwards, 1840 isekırlangıç balığının (Chelidonichthys lucernus Linnaeus, 1758) üst çenesindensaptanmıştır.Parazitler, konak balıkların yerleştikleri vücut bölgelerine göresıralandığında; A. physodes, A. frontalis ve N. bivittata türleri vücut yüzeylerinde, C.oestroides ve C. capri isopod türleri ise balıkların ağız boşluklarında lokalize olduklarıgörülmüştür.Tüm parazit türleri Çanakkale Boğazı için ilk kayıttır. Bununla birlikte A.physodes <strong>Ege</strong> kıyılarından ve A. frontalis ise kırlangıç balığından ve <strong>Ege</strong> Kıyılarından ilkkez rapor edilmiştir.Anahtar Sözcükler: Türkiye, cymothoid, balık, Anilocra, Nerocila, Ceratothoa,Çanakkale Boğazı252


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleMARDİN İLİ GÜNEŞ PİLİ SULAMA SİSTEMİ POTANSİYELİÜmran ATAY 1 , Tali MONİS 1 , Hasan ASLAN 1 ve Ufuk RASTGELDİ 11GAP Toprak Su Kaynakları ve Tarımsal Araştırma Enstitüsü/ ŞanlıurfaBu çalışma, güneş potansiyeli bakımından Türkiye’nin en zengin illerindenbiri olan Mardin’in güneş pili destekli enerji kaynakları ile sulanabilecek potansiyeli veçiftçilerin bu sistemlere ilgisi 2010‐2011 yılları arasında anket çalışması kapsamındaincelenmiştir. Anket sonuçlarına göre baraj, gölet ve dere kenarları, kapalı basınçlısulama sistemleri ile sulanan alanlar ve Atatürk barajı gelen sulama kanalarınınyanında bulunan 0‐50 metre arasındaki dik yüksekliğe sahip 0‐100 da’lık olanarazilerin rahatlıkla güneş pili ile sulanabileceği belirlenmiştir. Bu durum; özellikleMardin ovasındaki derin kuyu pompaj sistemlerinin zararı olan yer altı sularınınderinlere çekilmesinin önüne geçecek ve taban suyu noksanlığından dolayı oluşankuraklığı önleyecek bir potansiyel teşkil etmektedir.Anahtar Sözcükler: Güneş Pili, Sulama Sistemi, Mardin253


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleNerocila bivittata’ NIN MARMARA DENİZİ SİYAH İSKORPİT BALIĞINDA (Scopaenaporcus) İLK RAPORUSezginer TUNÇER, Ekrem Şanver ÇELİK veAhmet ÖKTENERÇanakkale Onsekiz Mart Universitesi, Su Ürünleri Fakültesi, Temel Bilimler Bölümü,17100 / ÇanakkaleBu çalışma, Çanakkale Boğazı ve Marmara Denizi Kıyıları’nda yayılım gösterenScorpaenidae familyası türlerinin dağılımlarının araştırılması esnasındagerçekleştirilmiştir. Demersal parazitik bir isopod tür olan Nerocila bivittata (Risso,1816) (Isopoda; Cymothoidae) siyah iskorpit balığında Scorpaena porcus Linnaeus,1758 (Teleostei; Scorpaenidae) saptanmıştır.Balık örnekleri Mayıs‐2011 döneminde Tekirdağ (40° 58’ N, 27° 31’ E, MarmaraDenizi) kıyılarından solungaç ağlarıyla yakalanmıştır. Toplam 24 adet balık örneğiincelenmiş olup bunlardan 2 adet parazitli balığa rastlanmıştır. Parazitlerden biribalığın kaudal yüzgeç üzerinde, diğeri ise operkulum üzerinde infeste olmuş olaraktespit edilmiştir. Parazit örnekleri laboratuara getirildikten sonra fotoğrafları çekilip,morfometrik ölçümleri alındıktan sonra % 70 lik etil alkolde saklanmıştır.N. bivittata Atlantik Okyanusu, Adriyatik ve Akdeniz’de geniş dağılım gösterenbir isopod türü olup, konak seçiciliği açısından demersal balıkları tercih eder. Siyahiskorpit balığı ekonomik değere sahip önemli demersal balıklardandır. Bu nedenlecymothoid isopod – konak seçiciliği arasında bir paralellik göstermektedir. Bulunanparazitik isopod türü, konakta yerleştiği vücut bölgesine göre sınıflandırıldığında; N.bivittata’nın balıkların vücut yüzeylerinde lokalize olduğu görülmüştür.Parazite ait infestasyon yüzdesi ve ortalama yoğunluk değerleri sırasıyla %8,3 ile 1 olarak saptanmıştır.Bu çalışmada N. bivittata türü, Marmara Denizi’nden ve siyah iskorpitbalığından ilk kez rapor edilmiştir.Anahtar Sözcükler: Türkiye, cymothoid, Nerocila bivittata, Marmara Denizi,Scorpaena porcus254


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSUCUL MAKROFITLERDEN Lemna minor L.’NIN ANTIBIYOTIK UYGULAMALARINAFIZYOLOJIK YANITLARIEmine GÜLTEKİN 1 , Muhittin DOĞAN 1 ve Osman GÜLNAZ 21Gaziantep Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 27310, Gaziantep2Çukurova Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, <strong>Fen</strong> Bilgisi Öğretmenliği, Balcalı, AdanaHerhangi bir mikroorganizma tarafından, başka bir mikroorganizmayıöldürmek veya çoğalmasını durdurmak için kullanılan antibiyotikler, etkili olduklarımikropların metabolik işlemlerine müdahale ederek çalışırlar. Antibiyotiklermüdahale ettikleri metabolik işlemlere göre spesifiktir. Bu metabolik işlemlere örnekolarak; protein sentezi, hücre çeperi sentezi, nükleik asit sentezi veya hücre zarıfonksiyonlarını verebiliriz. Penisilin, vankomisin, florokinolon ve sefalosporin gibiantibiyotikler bugün en çok kullanılan antibiyotiklerdendir. Bu çalışmada β‐laktamgrubu (Sefalosporin) ve makrolid grubu (Klaritromisin) antibiyotiklerin farklıderişimlerinin (0, 10, 100 ve 1000 mg/L) yüzücü yapraklı sucul makrofitlerden Lemnaminor L.’deki bazı fizyolojik etkileri araştırılmıştır. 10,100 ve 1000 mg/L’likSefalosporin derişimlerinin etkisinde serbest prolin miktarları kontrole göre sırasıyla%4.7 , %27.9 ve %23.3 düzeylerinde artmıştır. Klaritromisinin 10 ve 100 mg/L’likderişimlerinin etkisinde %11.6 ve %30.2 artmışken, 1000 mg/L’lik derişimde ise%11.6 düzeylerinde azalmıştır. Toplam karbohidrat miktarları her iki antibiyotiğin 10mg/L’lik derişimlerinde artış göstermişken, 100 ve 1000 mg/L’lik derişimlerinde iseazaldığı belirlenmiştir. Sefalosporin uygulamaları toplam protein miktarlarındaazalmalara neden olmuştur. Klaritromisinin 10 ve 100 mg/L’lik derişimlerininetkisinde artışlar olmuşken, 1000 mg/L’lik derişimde ise azalmalar bulunmuştur.Toplam aminoasit miktarları Sefalosporin 10 ve 100 mg/L’lik derişimlerinin etkisindeartışlar olmuşken, 1000 mg/L’lik derişimde ise azaldığı bulunmuştur. Klaritromisinintüm derişimleri ise toplam aminoasit miktarlarını azaltmıştır. Bulgulara göre,uygulanan antibiyotiklerin türüne ve derişimlerine bağlı olarak L. minor’ün farklıfizyolojik yanıtlar verdiği söylenebilir.Anahtar Sözcükler: Lemna minor L., antibiyotik uygulaması, fizyolojik yanıt255


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBAZI ORGANİK MATERYALLERİN VE TOPRAK DÜZENLEYİCİLERİN ORGANİKFINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE TOPRAKLARIN BAZI ENZİM AKTİVİTELERİ ÜZERİNEETKİLERİGülen ÖZYAZICI, Mehmet Arif ÖZYAZICI ve Betül BAYRAKLIToprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü‐SAMSUNBu çalışma, bazı organik materyallerin ve toprak düzenleyicilerin organikfındık yetiştiriciliği yapılan toprakların bazı enzim aktivitelerine etkilerini belirlenmekamacıyla 2010 yılında yürütülmüştür. Araştırma, Samsun İli Ağcagüney Beldesiorganik sertifikalı fındık bahçesinde Tombul fındık çeşidinde kurulmuştur. Toprakdüzenleyici olarak klinoptilolit ve leonardit, organik ticari gübre (biofarm), yöreselatık olan fındık zurufunun iki farklı kullanım şekli (taze ve kompost) araştırmanınmateryalini oluşturmaktadır. Araştırma tesadüf bloklarında bölünmüş parsellerdeneme desenine göre 3 tekrarlamalı olarak yürütülmüştür. Hasat sonunda alınantoprak örneklerinde mikrobiyal biyomas, dehidrogenaz, üreaz, fosfataz ve sülfatazaktiviteleri incelenmiştir. Yapılan istatistiki analizler sonucunda fındık zurufununtoprakların enzim aktivitelerini artırdığı belirlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Klinoptilolit, leonardit, organik gübre, fındık zurufu, enzimaktiviteleri256


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleUZUNÇAYIR BARAJ GÖLÜ’NDEKİ Capoeta umbla (Heckel, 1843)’NINDOKULARINDAKİ BAZI AĞIR METAL BİRİKİMLERİNİN İNCELENMESİOlcay KAPLAN 1 , Numan YILDIRIM 2 , Nuran CIKCIKOĞLU YILDIRIM 2 ,Durali DANABAŞ 3 , Mesut URAL 3 , Mehtap ÖZÇELİK 4 ve Eylem Funda KÜREKÇİ 41Tunceli Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Gıda Mühendisliği Bölümü, TUNCELİ2Tunceli Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, TUNCELİ3Tunceli Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi, Yetiştiricilik Bölümü, TUNCELİ4Elazığ, Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü, ELAZIĞTunceli sınırları içerisinde yapılmış olan Uzunçayır Baraj projesininuygulanmaya başlanmasıyla, özellikle de, evsel atıkların direkt olarak Munzur Nehri’nedeşarj edilmesi ve arıtma tesisi bulunmamasından dolayı, kirlenme tehditi oluşmaktave Munzur Nehri’nin su kalitesinde ve orada yaşayan balık türlerinin fizyolojiközelliklerinde olası birtakım olumsuz değişikliklerin gözlenmesi beklenmektedir.Yaklaşık 24 aydır su tutulmuş olan Uzunçayır Barajı göl suyunda, evsel sıvıatıklardan hatta Munzur ve Pülümür Nehirlerinin drenaj alanındaki doğalkirleticilerden (Krom işletmeleri, alçıtaşı kömür yatağı vs) kaynaklanan kirlenmeninboyutunun ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Bu kapsamda, Munzur, Pülümür ve barajgölünde seçilen toplamda 6 farklı istasyonlardan yaklanan Capoeta umbla (Heckel,1843)’nın solungaç, karaciğer, böbrek, kas ve kalp dokularında ağır metal tayini (Zn,Cu, Cd, Pb, Fe) yapılmıştır.Analiz edilen metallerden Zn, Fe ve Cu’nun Pb ve Cd’ye göre daha fazlabiriktiği ancak bu birikimin dokulara ve istasyonlara göre farklılık gösterdiğibelirlenmiştir.Anahtar Sözcükler:Uzunçayır Baraj Gölü, Capoeta umbla, Ağır metal kirliliği257


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleAĞAÇLANDIRMA ÇALIŞMALARINDA MİKORİZA AŞILI FİDAN KULLANIMIBülent TOPRAK ve Murat SARGINCIDüzce Üniversitesi, Orman Fakültesi, Orman Mühendisliği Bölümü, Beçiyörükler/DüzceKüresel iklim değişikliği senaryoları karşısında ormanların işlevlerininsürdürülebilirliğinin sağlanmasında mikorizal yaşamın önemli katkısının olabileceğigiderek artan bir kanı olmaktadır. Mikorizalar biyokütle olarak ekosistem bileşimininçok küçük bir parçası olmasına rağmen sağladıkları katkı çok büyüktür. Vogt ve ark.(1982) Batı Washington’da 180 yaşındaki Abies amabilis meşceresinde mikorizalarıntoplam ekosistem biyomasının yaklaşık %1’ini oluşturduğunu ve buna rağmen kılcalkökler ile birlikte birincil üretime yaklaşık % 75’e yakın katkı sağladığınıhesaplamışlardır.Türkiye ormanlarının % 50’si odun üretimi bakımından bozuk sahalar olaraknitelendirilmektedir. Ayrıca özellikle bitki örtüsü bakımından zayıf arazilerde şiddetlive orta derecede erozyonla önemli oranda yüzey toprağı aşınması, bu sahalardatoprak profili gelişimini engelleyerek su ve besin depolama kapasitesinin artmasınısınırlandırmaktadır. Dolayısıyla bu sahalarda erozyona karşı toprakların tutulumunusağlayarak toprak profili gelişimini itekleyecek bitki örtüsünün sahaya yerleşmesindemikorizalarla aşılanmış fidanların kullanılması su ve besin stresli ortamlarda başarışansını arttıracaktır.Ağaçlandırma çalışmaların başarısına mutlak katkı sağlayacağı düşünülenmikoriza aşılı fidan kullanımında Ağaçlandırma Genel Müdülüğü’nün ne laboratuar nefidanlık ne de arazi bakımından yeterli çalışması bulunmamaktadır. Dolayısıyla bukonudaki çalışmaların uygulamada dikkate alınması hem başarısız sahaların oranınıazaltacak hem de parasal kayıpların önüne geçecektir.Anahtar Sözcükler: Mikoriza, Orman Ekosistemi, Ağaçlandırma258


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleGAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ KAMPÜSÜNDE TOPRAK EROZYONUNUNÖNLENMESİNDE KULLANILABİLECEK BİTKİLERErdihan TUNÇ, Yasemin ÖZYAZGAN ve Fatih YAYLAGaziantep Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, GaziantepMücadele edilmesi gereken önemli çevre sorunlarının başında gelenerozyonun başlıca sebeplerinden birisi bitki örtüsünün tahrip edilmesidir. Özellikleyüzey ötücü ve iyi kök sistemi olan bitkilerin yaygınlaştırılması gerekmektedir.Bu amaçla Gaziantep bölgesi için erozyonu önlemede kullanılabilecekbitkilerin belirlenmesi çalışması yapılmıştır. Çalışmaya Gaziantep Üniversitesikampüsünün doğal vejetasyonundan başlanmış olup, kök derinliği ve yüzey örtülülüğügibi faktörler göz önünde bulundurularak örnekler toplanmıştır. Toplanılan örneklerDavis(1965‐2010)’e göre teşhis edilmiştir. Erozyonla mücadelede kullanılabilecekbitkilerin familyalara göre dağılışı şu şekildedir: Asteraceae(10), Fabaceae(10),Lamiaceae(8), Boraginaceae(5), Brassicaceae(5), Rosaceae (5), Poaceae(5),Scrophulariaceae(5), Apiaceae(4), Papaveraceae(4), Caryophyllaceae(3),Euphorbiaceae(3), Capparaceae (2), Fumariaceae(2), Pirimulaceae(1).Bu kapsamda Gaziantep Bölgesinde doğal yayılış gösteren ve erozyonlamücadelede kullanılabilecek bitkilerin araştırılmasına devam edilmektedir.Anahtar Sözcükler: Erozyon, vejetasyon, yüzey örtülülüğü, Gaziantep259


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleGAZİANTEP’TE Kİ TIBBİ ATIKLARIN TOPLANMASI VE GERİ DÖNÜŞÜMÜErdihan TUNÇ, Halime ALIN, Yasemin ÖZYAZGAN ve Nazlı BOZMANGaziantep Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Şehitkamil /GaziantepEfeksiyon kaynağı olabilecek bütün atıklar tıbbi atıktır. 2009 yılı sonu itibarıile tıbbi atıklar Gaziantep’in tüm ilçelerinden toplanmaktadır. Günlük ortalama dörtton tıbbi atık 25 Hastane, 21 Tıp Merkezi, 9 Diyaliz Merkezi, 128 Sağlık Ocağı, 59 SağlıkKabini, 14 Poliklinik, 103 Muayenehane, 12 Diş Merkezi, 4 Kadın Doğum Merkezi, 18Revir, 4 Göz Merkezi ve 5 Laboratuardan toplanarak sterilizasyon tesisine taşınmaktave burada bertaraf edilmektedir. bu atıklar önce kırmızı çöp torbalarındabiriktirilmektedir. Kesici/delici özellikte olan iğne ucu, bisturi vb. atıklar ise özelplastik kutularda toplanmaktadır. Tıbbi atık tesisine getirilen atıkların sterilizasyonuotoklavda yapılmaktadır. Isıyla steril olan bu atıklar kırıcıya dökülmekte ve parçalamaişlemi yapılmaktadır. Parçalanan atıklar bir yandan başka bir konteynıradoldurulmaktadır. Ezerek sıkıştırma özelliği olan çöp kamyonlarına bu atıklarboşaltılmakta ve dökülmek üzere atık sahasına götürülmektedir. Atıklar bu alanadökülmekte, üzeri toprak ile kapatılmaktadır. Toprak ile kapatılmadan önce bualanlara baca sistemleri kurulmaktadır. Bu baca sisteminin katı atık tesisinde bulunanbaşka bir düzenekle bağlantısı vardır. Buradaki amaç toprak altında bulunan atıklarınoluşturduğu metan gazını bu düzenek sayesinde elektrik enerjisine dönüştürmektir.Katı atık tesisinde bulunan ve bacalarla bağlantılı olan düzeneğin ilk aşaması metangazını sıvılarından ayırmaktır. İkinci aşamada bu gaz sıkıştırılarak bir sonrakidüzeneğe aktarılmaktadır. Burada elektriğe dönüştürülen gaz jeneratörlerde toplanırve dağıtım sistemi ile elektrik kurumuna gönderilir. Böylece tıbbi atıklardan enerjiüretilerek çevreye verilecek zarar yarara dönüştürülmüş olurBu çalışmalar tıbbi atıkların insan, hayvan ve bitki popülasyonu üzerindeki olumsuzetkilerini ortadan kaldırma amaçlı olduğundan diğer bölgelerimize de örnek teşkiletmelidir.Anahtar Sözcükler: Tıbbi atık, enerji, geri dönüşüm260


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSU KAYNAKLARININ BİLİNÇLİ KULLANILARAK KURAKLIĞIN ÖNLENMESİErdihan TUNÇ, Tuba DAĞLI ve Yasemin ÖZYAZGANGaziantep Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Şehitkamil /GaziantepBu çalışmamızda suyun bilinçli kullanılmasında dikkat edilecek hususlar veçözüm önerileri araştırılmıştır. Su kaynaklarının bilinçsiz kullanılışı ve doğal dengeninbozukluğu insanlığı yeni bir krize doğru hızla götürmektedir. Özellikle son 20 yıl içindeartan insan nüfusu ve bunun sonucu olarak artan su talebi, küresel bir su krizinigündeme getirmiştir.Ülkemizde kullanılabilir su potansiyelinin önemli bir bölümü tarımsal amaçlıolarak tüketilmekte, su zengini olmayan ülkemizde; su kaynaklarımız, yanlış vebilinçsiz kullanımlarla kirlenmekte ve hızla azalmaktadır. Su kıtlığı ülkelerin sosyal veekonomik gelişmesini ve çevre kalitesini sınırlamaktadır. Bunun yanı sıra, hızla artandünya nüfusu ve su talebiyle birlikte ekonomik, politik ve çevresel konulardakimücadeleler ve çekişmeler çok daha yaygın ve ciddi boyutlara ulaşmıştır. Bu nedenledünyada petrol ve doğal enerji kaynakları üzerinde asırlardır süren egemenlik savaşı,artık su kaynakları üzerinde de başlamış bulunmaktadır. Mevcut durum ve artan susıkıntısı ülkelerin daha etkili ve sürdürülebilir su politikaları uygulaması gereğiniortaya çıkartmıştır.Anahtar Sözcükler: Su kıtlığı, su kaynakları, kuraklık261


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleHASANKEYF(BATMAN) İLÇESİNİN ÇEVRE SORUNUCansu DUMAN ve Nurullah ÇİFTÇİGaziantep Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Şehitkamil /GaziantepHasankeyf Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Batman İline bağlı, Dicle Nehrinindoğu kıyısında yer almaktadır. İlçe Merkezi Batman İl merkezine 37 km. mesafedeolup, Ortaçağ dünyasının kültür, ticaret ve siyaset odaklarının bütünleştiği, ihtişamlıve gizemli bir antik kenttir. Hasankeyf’te 5000’den fazla mağara, çevresinde 200’ünüzerinde henüz altında ne olduğu dahi bilinmeyen höyük bulunmaktadır. Hasankeyf’teelektrik üretmek ve kuru tarımı sulu tarıma döndürmek amacıyla baraj kurulmuştur.Hasankeyf’te henüz 13. yüzyıl öncesine ait herhangi bir kazı çalışması yapılmadığı için,altında binlerce yıl öncesinden kalan ve ne olduğu bilinmeyen tarih sular altındakalacaktır. Hasakeyf’te Ilısu Barajı Projesi ile üretilmesi planlanan enerji kaynaklarıkonusunda birden fazla alternatif mevcuttur. Enerji hatlarının onarımı ile var olanyüksek enerji kaybının azaltılması önemli bir kaynak yaratacaktır. Daha da önemlisi,güneş, rüzgar ve jeotermal enerji gibi alternatif enerji kaynaklarının tamamı bölgedefazlasıyla mevcuttur.Anahtar sözcükler: Hasankeyf, alternatif enerji, çevre262


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleDENİZEL SÜNGER VE SEDİMENT ÖRNEKLERİNDEN FUNGUS İZOLASYONUŞ. Orçun KALKAN 1 , Semiha ÇETİNEL AKSOY 1 , Ataç UZEL 1 , Erdal BEDİR 2 veE. Esin HAMES KOCABAŞ 21<strong>Ege</strong> Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Bornova/ İZMİR2<strong>Ege</strong> Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Biyomühendislik Bölümü, Bornova/İZMİRDenizel ekosistemler bitkiler, balıklar, süngerler gibi birçok yüksek canlınınyanında bakteriler ve funguslar gibi mikrobiyal gruplardan oluşmaktadır. Özellikledenizel funguslar bu ekosistemdeki yüksek canlılarla simbiyotik olarakyaşayabilmektedir. Denizel türlerin var olabileceğinin araştırılmasının çıkış noktası busimbiyotik ilişkilerdir. İlgili çalışmalar 1940’lı yıllarda başlamasına karşın örnek alımıve kültüvasyon şartlarındaki zorluklardan dolayı hızlı bir ilerleme kaydedilememiştir.Denizel fungusların geçerli en yaygın tanımı Kohlmeyer [1979] tarafından yapılantanımdır. Bu tanıma göre obligat denizel funguslar (Ascochyta salicorniae,Varicosporina ramulosa, Halorosellinia oceanica vb.) yalnızca denizel habitatlardagelişirken, fakültatif türler ise tatlı su kaynaklarında ve toprakta büyüyebilen aynızamanda denizel çevrede sporulasyon gösterebilen türlerdir. Bu nedenle denizelfunguslar ayrı bir taksonomik grup değil, farklı ekolojik ve fizyolojik bir grup olaraktanımlanmıştır.Kıyılardaki ve denizlerdeki fungal ekosistem her ne kadar göz ardı edilsededenizel biyoçeşitlilikte önemli bir yere sahiptir. Denizel funguslar yaşadıklarıekosistemdeki otsu ve odunsu substratların dekompozisyonundaki en önemliorganizmalardır. Ayrıca bilinen en iyi antibiyotik üreticisi organizma gruplarındanbirisidir. Funguslar bakterilerden daha yavaş geliştikleri için izolasyonlarında çeşitlizorluklarla karşılaşılmaktadır. Denizel çalışmalarda bu zorluklara, örnek alımındakontaminasyonun engellenmesi, izolasyondan önce örneklerin ön işleme tabitutulması gibi basamaklar da eklenmektedir.Bu çalışmada 6 farklı lokasyondan (Bodrum, Ayvalık, Seferihisar, Kaş, Kekova,Mersin) alınan 74 sünger ve 13 sediment örneğinden 5 farklı besiyeri (M1, M6, MEA,Medium A ve MYEA) kullanılarak fungus izolasyonu yapılmıştır. Elde edilen fungusizolatlarının saflaştırma işlemleri tamamlanmış ve identifikasyonları için çalışmalarbaşlamıştır.Anahtar Sözcükler: Denizel fungus, fungal biyoçeşitlilik, endofitik funguslar263


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleMETRONİDAZOLÜN BARSAK DOKUSU ÜZERİNE ETKİLERİNİN OKSİDATİF STRESVE APOPTOSİS AÇISINDAN İNCELENMESİBeyhan GÜRCÜ, Yücel BAŞIMOĞLU KOCA ve M. İbrahim TUĞLUCelal Bayar Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü,Muradiye/ManisaMetronidazol (MTZ; 1‐[2‐hydroxyethyl]‐2‐methyl‐5‐nitroimidazole) kaynaklıbarsak hasarında NOS aracılı oksidatif stres oluşumu ve hasar üzerindeki etkisi ilehücre ölümü arasındaki ilişki önemli bir mekanizmadır. Bu amaçla farklı doz vesürelerde MTZ uygulamasının Onchorhynchus mykiss (Gökkuşağı alabalığı)’in incebarsak dokusunda oksidatif hasarın oluşturduğu değişiklikler, NOS ve TUNELimmunohistokimyasal boyamalar ile belirlendi.Alabalık yetiştirme çiftliğinden satın alınan Onchorhynchus mykiss türüalabalıklardan pozitif (cyclophosphamide) ve negatif (ilaç uygulanmamış) kontrol iledeney (2, 4 ve 8 gün ile 5‐10‐20 mg/L doz MTZ) grupları oluşturuldu. Tüm gruplardanalınan ince barsak dokuları alınarak %10’ luk formol ile tespit edildi. Hematoksilen‐Eozin (H‐E) ile boyanan parafin kesitlerde NOS ve TUNEL immunohistokimyasıyapıldı.Hasarın 2 gün ve 5 mg/L MTZ uygulamasında başladığı süre ve dozla artarakpozitif kontrole yaklaştığı saptanan örneklerde iNOS boyamasının eNOS ilekarşılaştırıldığında bazal düzeyde bile daha fazla boyandığı, hasarın artışı ile kas veseroza tabakalarında NOS immunoreaktivitesinin daha da arttığı görüldü. Apoptotikhücre ölümünün tüm hücrelerde görüldüğü ayrıca kontrolden başlayarak artan hasaraparalel şekilde fazlalaştığı saptandı. Ancak nekroza giden büyük hasarlarda topluhücre ölümüne bağlı olarak immun boyamasının genelde azaldığı gözlendi.MTZ uygulamasının barsak dokusunda yaptığı hasarın oksidatif stresüzerinden gerçekleştiği, hücrenin membran ve iskeletinde oluşan değişikliklere bağlıolarak apoptosise yönlendirdiği anlaşıldı. Bu ilişkinin daha detaylı anlaşılmasınıntoksik etkinin önlemesinde önemli rol oynayacağını düşündürdü.Anahtar sözcükler: MTZ, alabalık, ince barsak, histopatoloji, immunohistokimya,NOS, TUNEL264


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleMETRONİDAZOLÜN BARSAK DOKUSU ÜZERİNE ETKİLERİNİN BAĞ DOKUSU VEMATRİKS MOLEKÜLLERİ AÇISINDAN İNCELENMESİYücel BAŞIMOĞLU KOCA, M. İbrahim TUĞLU, Beyhan GÜRCÜ ve Mahmud M.ÖZKUTAdnan Menderes Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Aytepe/AYDINMetronidazol (MTZ; 1‐[2‐hydroxyethyl]‐2‐methyl‐5‐nitroimidazole) kaynaklıbarsak hasarında bağ dokusu elemanlarında ve bazal membran kökenli matriksmoleküllerinde oluşan değişiklikler tam olarak bilinmemektedir. Hasar oluşumundabu faktörlerin etkisi mekanizmaların açıklanmasında büyük önem taşımaktadır. Buamaçla farklı doz ve sürelerde MTZ uygulamasının Onchorhynchus mykiss (Gökkuşağıalabalığı)’in ince barsak bağ dokusu üzerinde oluşturduğu değişiklikler bağ dokuboyaları ile histokimyasal, kollajen IV ve laminin ile immunohistokimyasal olarakortaya kondu.Alabalık yetiştirme çiftliğinden satın alınan Onchorhynchus mykiss türüalabalıklardan pozitif (cyclophosphamide) ve negatif (ilaç uygulanmamış) kontrol iledeney (2, 4 ve 8 gün ile 5‐10‐20 mg/L doz MTZ) grupları oluşturuldu. Tüm gruplardanalınan ince barsak dokuları alınarak %10’ luk formol ile tespit edildi. Gomori trikromve Periodik Asit Schiff (PAS) ile boyanan parafin kesitlerde ayrıca kollajen IV velaminin immunohistokimyası yapıldı.Hasarın 2 gün ve 5 mg/L MTZ uygulamasında başladığı süre ve dozla artarakpozitif kontrole yaklaştığı saptanan örneklerde kollajen IV için bağ dokusundanormale benzer olarak yerleştiği ve lamininin bazal membrana sınırlanmış olduğugörüldü. Hasar ile birlikte histokimyasal boyamalar ile paralel şekilde kollajen IV velaminin boyamalarında da azalma olduğu ayrıca gomori boyamada stratumkompaktum tabakasının kalınlaştığı bulundu.MTZ’ nin barsak dokusunda yaptığı hasar ve bu hasarın büyüklüğü, bağdokusu ve bazal membran değişiklikleri ile hücre matriks yapışkanlığının azalmasınave böylece hücre döngüsünü etkileyerek hücre ölümüne neden olduğunu düşündürdü.Anahtar sözcükler: MTZ, alabalık, ince barsak, histopatoloji, immunohistokimya,gomori, PAS, kollajen IV, Laminin265


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleMETRONİDAZOLÜN BARSAK DOKUSU ÜZERİNE ETKİLERİNİN HİSTOLOJİKOLARAK BELİRLENMESİM. İbrahim TUĞLU, Beyhan GÜRCÜ, Yücel BAŞIMOĞLU KOCA ve FeryalKARAKAHYACelal Bayar Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Muradiye/ManisaBazı antibiyotikler direk kullanımları veya yüzey sularına sızarak içmesularına karışmaları nedeni ile çevre ve insan sağlığını tehdit edebilir ve toksik etkigösterebilirler. Metronidazol (MTZ; 1‐[2‐hydroxyethyl]‐2‐methyl‐5‐nitroimidazole)mutagen ve karsinojen olarak düşünülmelerinin yanı sıra, balık ve insanlardaanaerobik organizma enfeksiyonlarının tedavisi için hala yaygın olarakkullanılmaktadır. Bu nedenle, farklı doz ve sürelerde MTZ uygulamasınınOnchorhynchus mykiss (Gökkuşağı alabalığı)’in ince barsak dokusu üzerine etkisininhistopatolojik yönden değerlendirilmesi amaçlandı.Alabalık yetiştirme çiftliğinden satın alınan Onchorhynchus mykiss türüalabalıklardan pozitif (cyclophosphamide) ve negatif (ilaç uygulanmamış) kontrol iledeney (2, 4 ve 8 gün ile 5‐10‐20 mg/L doz MTZ) grupları oluşturuldu. Tüm gruplardanalınan ince barsak dokuları alınarak %10’ luk formol ile tespit edildi. Parafin kesitlerHematoksilen‐Eozin (H‐E) ile boyandı.Negatif kontrol ile karşılaştırıldığında MTZ uygulamalarında pozitif kontrolebenzer hasar oluştuğu görüldü. Hasarın 2 gün ve 5 mg/L MTZ uygulamasında başladığısüre ve dozla artarak pozitif kontrole yaklaştığı saptandı. Bu hasarın villusların hafifdejenerasyonundan nekroza kadar giden şekilde gerçekleştiği ve submukozaltabakada hücre infiltrasyonunundan kas tabakasındaki hücre ölümüne kadar meydanageldiği belirlendi.MTZ uygulamasının barsak dokusunda yaptığı hasar ve büyüklüğü ortayakondu. Bu sonuçlar insan ve çevre sağlığı açısından önem kazanmakta olup, kaliteliyaşam ile ekonomik kaybın önlenmesi anlamında büyük katkılar sağlayacağıdüşünüldü.Anahtar sözcükler: MTZ, alabalık, ince barsak, histopatoloji266


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleEV TOZU AKARLARI VE ÖNEMİTuğba ŞENEL ve Ayda KARADERENiğde Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü, 51100 NİĞDEEv tozu akarları Arachnida sınıfının Acari alt sınıfında yer alan çıplak gözle zorfark edilen 0.2‐ 0.3 mm büyüklükteki canlılardır. Sıcak ve nemli ortamları tercihettikleri için bir çok evde bulunabilirler. Ev tozu akarları çok çeşitli olup tıbbi önemi vemorfolojik özellikleri itibarıyla en iyi bilinenleri Dermatophagoides pteronyssinus(Avrupa ev tozu akarı) ve Dermatophagoides farinae (Kuzey Amerika ev tozuakarı)’dir. Ev tozu, canlı ve cansız birçok materyalin artık ve parçalanma ürünlerindenoluşmaktadır. Ev tozundaki alerjen olan bu maddelerin en önemlisi akarlarındışkısında bulunan bir glikoprotein olup alerjik rinit, astım, atopik dermatit vemevsimsel keratokonjunktivit gibi hastalıklara neden olmaktadır. 1960 yılından beriev tozu akarlarının alerji ile ilişkileri olduğu ve bunların solunum yolu ile ilgilihastalıklara neden olduğu bilinmektedir. Akarın yaşama ve üremesi için en uygunkoşul %55’in üzeri nem (%70‐80 nem) ve 25 o C’nin üzerindeki ortam ısısıdır. Ev tozuakarının üremesinde iç ortam kadar dış ortam ısı ve nemi de önemlidir. Ev tozuakarları insan deri döküntüleri ile beslenirler. Bir insandan bir günde 1‐1.5 gramkepek dökülür ve bu miktar 1 milyon akarın beslenmesi için yeterlidir. Besin, nem vesıcaklık bakımından akarlar için en uygun yerlerin başında yatak odası ve yataktakımları gelmektedir. Bu yerlerin dışında akarlar, mobilya üzerinde, halı veperdelerde bulunabilirler.Bu çalışmada ev tozu akarlarının genel özellikleri ve yaptıkları hastalıklar ile ilgili bilgiverilmektedir.Anahtar Sözcükler: Dermatophagoides, Ev tozu akarları, Ev tozları, Dermatophagoidesfarinae, Dermatophagoides pteronyssinus267


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBESİN AKARLARI VE ÖNEMİAyda KARADERE ve Tuğba ŞENELNiğde Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü, 51100 NİĞDEAkarlar mikroskop altında görülebilen 0.1‐0.5 mm çapında küçük canlılardır.Genellikle 20‐30°C sıcaklıkta ve %60‐80 nemli ortamlarda yaşarlar. Bu nedenle soğukortamlarda yaşayamazlar. Gıda maddeleri, muhafaza süresince çok sayıda akar türü ileenfeste olabilmektedir. Bu akar türleri depo akarları olarak tanımlanmaktadır. Bazıyöresel peynir çeşitlerinin dışında depo gıda maddelerinde akar bulunması, sağlıkaçısından getirebileceği risklerden dolayı arzu edilmemektedir. Özellikle açıktaolgunlaştırılan peynirlerde akar enfestasyonu her zaman söz konusu olabilmektedir.Akarların çoğu un, tahıl, kurutulmuş meyve ve sebzeler, hayvan yemleri, peynir gibidepo gıdalarını ve diğer organik kalıntıları içeren gıdaları enfeste ederler. Depoürünlerinde ve peynirlerde en çok görülen ve zarar veren akarların başında Acarussiro gelmektedir. Besinlerin üzerinde akarların yaptığı kahverengimsi tabakalaroluşmaktadır. Kişi, binlerce akar içeren bu gıdaları yediğinde, ilk olarakgastrointestinal sistem şikâyetleri yaşamaktadır. Depo gıdalarını kontamine edenakarlar, dermatit gibi deri hastalıklarına ve alerjik astım gibi solunum sistemihastalıklarına da neden olmaktadır. Nem oranının düşürülmesi, havalandırmanıniyileştirilmesi ve sıcaklığın düşürülmesi akar gelişimini engelleyen faktörler olduğuiçin ürün depolarında bu hususlara dikkat edilmelidir. Gıda maddeleri sadece kuru vetemiz yerlerde tutulmalıdır. Bugün Türkiye’de gıda ürünleri imalat ve ticaretiyleuğraşan bütün firmaların karşılaştığı depolama ve fire sorunlarının başında besinakarları gelmektedir.Bu çalışmada besin akarlarının önemi ve insan sağlığı üzerindeki etkileri anlatılmıştır.Anahtar Sözcükler: Acarus siro, akar, besin, depo268


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleDİCLE NEHRİ’NDE YAŞAYAN Carasobarbus luteus (Heckel, 1843) TÜRÜNÜNKARYOLOJİK ÖZELLİKLERİDeniz DEĞER 1 , Erhan ÜNLÜ 1 , Muhammet GAFFAROĞLU 21Dicle Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Diyarbakır2Ahi Evran Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, KırşehirBalık kromozomlarının incelenmesi genetik, taksonomi, çevresel toksikolojive balık ıslah çalışmalarında pek çok avantaj sağlamaktadır. Cyprinidae familyasıyaklaşık 1500 balık türü ile en büyük balık familyasıdan biridir. Sazangillerfamilyasına ait balıklar Kuzey Amerika, Avrupa, Afrika ve Asya'da bulunurlar. Türkiyede ise 30 cins ve 70 türü yaşamaktadır. Bu çalışmada karyolojik incelenmesi yapılanCarasobarbus luteus türünün başlıca yayılış alanları Dicle ve Fırat nehir sistemleri ileAsi Nehri'dirBalık taksonomisine, balıklarla ilgili genetik ve evrimsel değişimlerinanlaşılmasına katkı sağlanması amacıyla bu çalışmada Dicle Nehri’nden yakalananCarasobarbus luteus türüne ait örneklerin karyolojik analizleri yapılarak kromozomsayıları ve morfolojileri ilk kez incelenmiştir. Kromozom preperatlarınınhazırlanmasında havada kurutma tekniği modifiye edilerek kullanılmıştır.Carasobarbus luteus türünün diploid kromozom sayısı 150 olup, 42 çift metasubmetasentrikve 33 çift akrosentrik kromozom ile kol sayısı (NF) 234 olarakbulunmuştur. Sonuçlar aynı familyanın diğer türleri ile karşılaştırılarak benzerlik vefarklılıkları tartışılmıştır.Anahtar Sözcükler: Carasobarbus luteus , kromozom, karyotip, Dicle Nehri269


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTÜRKİYE’DE BALIK/CYMOTHOİD İLİŞKİLERİAhmet ÖKTENER, Sezginer TUNÇER ve Ekrem Şanver ÇELİKÇanakkale Onsekiz Mart Universitesi, Su Ürünleri Fakültesi, Temel Bilimler Bölümü,17100 / ÇanakkaleBu derlemede, Türkiye’de şimdiye kadar yapılan çalışmaların bir sonucuolarak deniz balıklarından rapor edilmiş cymothoid türlerinin mevcut durumu vekonaklarıyla ilişkileri irdelenmiştir.Türkiye’ nin cymothoid faunası ilgili ilk araştırma, Monod (1931) tarafındanyapılmış olup, Kupez balığı (Boops boops)’ ndan Ceratothoa sp. türü rapor edilmiştir.Daha sonra parazit olarak bilinen bazı cymothoid türlerinin deniz ve kültür balıklarıüzerinde yaşadıkları farklı araştırmacılar tarafından ortaya konmuştur.Balıkların dışında, Trilles ve Öktener (2004) <strong>Ege</strong> Denizi’nden Loligo vulgaris(Cephalopoda)’te Livoneca sinuata Koelbel, 1878 türünü; Ateş ve ark. (2006) Nephropsnorvegicus (Decapoda)’ta Livoneca pomatomi (Gaillat Airoldi, 1940) ve Ceratothoaitalica Schioedte & Meinert, 1883 türlerini rapor etmişlerdir.Türkiye’nin Akdeniz, <strong>Ege</strong> ve Karadeniz kıyılarında yaşayan cymothoid faunasıtürlerinin 15’e ulaştığı saptanmıştır. Bu türler: Anilocra physodes, A. frontalis, Nerocilabivittata, N. maculata, N. orbignyi, Ceratothoa oestroides, C. parallela, C. italica, C. capri,C. steindachneri, Emetha audouini, Mothocya epimerica, M. belonae, M. taurica veLivoneca sinuata (Öktener ve Trilles 2004)’dır.Bu çalışmada, Türkiye’den rapor edilen cymothoid türleri, vücuttaki yerleşimyerlerine göre 3 ana kısımda ele alınmıştır. Bunlar, vücut yüzeyine yerleşen, ağızboşluğuna yerleşen ve solungaç boşluğuna yerleşen cymothoidlerdir.Anahtar Sözcükler: Türkiye, cymothoid, balık, ilişki, deniz, parazit270


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleENDEMİK İKİ GLYCYRRHIZA L. TÜRÜNÜN YAĞ ASİDİ KOMPOZİSYONU VEBİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİYavuz Selim ÇAKMAK, ve Abdurrahman AKTÜMSEKSelçuk Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Selçuklu / KonyaGlycyrrhiza L. (Meyan) türleri özellikle su kenarlarındaki kumlu topraklardayetişmektedir. Türkiye florasındaki kayıtlara göre bu cins ülkemizde 8 takson iletemsil edilmektedir. Bunlardan 4’ü endemik olup endemizm oranı % 50’dir. Endemiktaksonlar G. iconica, G. asymmetrica, G. flavescens subsp. flavescens, G. flavescens subsp.antalyensis’tir. G. aspera ülkemizde en son 1930’lu yıllarda Maraş‐Ceyhan Vadisi’ndentoplanmıştır. Arazi çalışmalarımızda Ceyhan Vadisi’nin yapılan baraj altında kalmasıdolayısıyla bu tür bulunamamıştır. G. glabra var. glabra, G. glabra var. glandulifera, G.echinata türleri ülkemizde geniş yayılış alanına sahiptir.Meyan antik çağlardan beri geleneksel ilaç olarak en yaygın kullanılanbitkilerden biridir. Modern tıpta meyan ekstraktları ilaçlardaki acı ve kötü tadımaskelemek amacıyla tat verici ajan olarak, soğuk algınlığında öksürük söktürücüolarak kullanılmaktadır. Japonya’da kronik hepatit, AIDS, Herpes gibi pek çok virüshastalığının tedavisinde kullanılmaktadır.Bu çalışmada iki endemik takson olan G. iconica ve G. flavescens subsp.flavescens’in (toprak üstü ve kökleri) yağ asidi bileşimi araştırılmıştır. Bu türlerden G.iconica Bern Sözleşmesi’nde “Tehdit Altındaki Türler” arasında gösterilmiştir. Yapılankromatografik analizler bu taksonların doymamış yağ asitlerince oldukça zenginolduğu görülmüştür. Bitkilerin endemik olması ve sağlık açısından faydalı yağasitlerini bünyesinde bulundurması nedeniyle, insani faaliyetlerle (baraj, yol yapımı,yangın vb.) bu türlerin yok edilmemesi ülkemiz biyolojik çeşitliliği açısından oldukçaönemlidir.Anahtar Sözcükler: G. iconica, G. flavescens subsp. flavescens, Biyolojik çeşitlilik271


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleGÜNEY EGE BÖLGESİ’NDE (MUĞLA) DAĞILIM GÖSTEREN TATLISU KARİDESİ,Palaemonetes antennarius’ UN BAZI BİYOLOJİK ÖZELLİKLERİ VE ÖNEMİHüseyin ŞAŞI 1 ve Alime BAYINDIR 21Mugla Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi, Su Ürünleri Temel Bilimler Bölümü, Kötekli,MUĞLA2Süleyman Demirel Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü, ISPARTAGüney <strong>Ege</strong> Bölgesi (Muğla)’nde Temmuz, 2010‐ Nisan 2011 tarihleri arasındael kepçeleri, ekman grab ve eleklerle, dip ve kıyıdan Palaemonotes antennariusörnekleri toplanmıştır. Örnekler topladıktan sonra, %4 formalin solüsyonunda fikseedilmiştir. Laboratuvara getirilen örneklerin Rostrum, Anten, Abdomen, Boy ve Ağırlıkdeğerleri belirlenmiştir. Alternatif yem kaynağı olabilecek nitelikteki tatlı su karidesiolan Palaemonotes antennarius ’un Güney <strong>Ege</strong> Bölgesi’ndeki tatlı su kaynaklarındanKöycegiz Gölü, Namnam Çayı, Yuvarlakçay ve Savraan Kaynaklarında bol bulunduğubelirlenmiştir. Buradaki örneklerin, canlı yem olarak balık avcılığında, Akuakültürdebalık beslemede ve yem yapımında kullanılabilir olduğu belirlenmiştir. YetişkinCrustacea’ lerde vücut baş ve göğüs kısımlarını birleşiminden oluşan sefelotoraks veabdomen olan iki temel kısımdan oluşur. Sefalotoraks 5 baş ve 8 gögüs segmentindenoluşur ve üsten karapaks denilen bir kabuk ile örtülüdür. Ortalama boy 0,235 cm,ortalama kondisyonu 1,617 olarak bulunmuştur.272


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSORBİK ASİT VE TUZLARININ SU ÜRÜNLERİNDE KULLANIMIAyşegül ÇARBAŞDSİ Genel Müdürlüğü İşletme ve Bakım Dairesi Başkanlığı Su Ürünleri Şube Müdürlüğü06100 Çankaya/AnkaraSu ürünleri besleyici özellikleri nedeniyle gıda maddeleri arasında önemli biryere sahiptir ve yapılarından dolayı diğer etlere oranla daha hızlı bozulmaktadır. Bunedenle yakalandıktan hemen sonra uygun tekniklerle muhafaza edilerek tüketiciyeulaştırılmalıdır. Su ürünlerinin raf ömrünü artırmak ve mikroorganizmalarıngelişimini önlemek amacıyla gıda katkı maddeleri kullanılmaktadır. Gıdalara eklenenbu maddelerden birisi de koruyucu olarak kullanılan antimikrobiyal maddelerdir. Gıdaendüstrisinde yaygın olarak kullanılan antimikrobiyal maddeler benzoik asit vetuzları, asetik asit ve asetatlar, propiyonik asit ve tuzları, nisin, sorbik asit ve tuzları,nitrit ve nitrat bileşikleri, kükürt dioksit ve çeşitli sülfitlerdir.Sorbik asit ve tuzları gıda koruyucusu olarak geniş ölçüde kullanılmaktadır.Küf ve maya gelişimini önleyici antimikrobiyaller olarak bilinen ve yaygın bir şekildekullanılan sorbik asit ve tuzları, patojenler dâhil birçok saprofit bakteriler üzerinde deetkilidir. Bu derlemede sorbik asit ve tuzlarının kullanım alanları, etki mekanizmalarıve su ürünlerinin muhafazası açısından önemi literatür verilerine dayanılarakincelenmiştir.Anahtar Sözcükler: Sorbik asit ve Tuzları, Su Ürünleri, Raf Ömrü273


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSU ÜRÜNLERİ ETLERİNDE TAZELİK KONTROL YÖNTEMLERİAyşegül ÇARBAŞDSİ Genel Müdürlüğü İşletme ve Bakım Dairesi Başkanlığı Su Ürünleri Şube Müdürlüğü06100 Çankaya/AnkaraDünya nüfusunun hızla artışına paralel olarak hayvansal proteinkaynaklarının yetersiz kalması balık ve diğer su ürünlerine olan talebi artırmıştır.Mikrobiyal bozulmaya karşı çok duyarlı olan ve kısa sürede tazeliğini kaybedenbalıklar, yakalanmalarını takiben uygun koşullarda muhafaza edilmeli ve tüketiciyeulaştırılmalıdır. Bu nedenle balık taze iken işlemeye başlanmalı ve gerekli olan tümkontroller yapılmalıdır. Balıklarda tazelik kontrol yöntemleri duyusal, fiziksel,kimyasal ve mikrobiyolojik yöntemler olmak üzere dört gruba ayrılmaktadır. Buderlemede tazelik kontrol yöntemleri ve bu yöntemlerin uygulama esasları üzerindedurulmaya çalışılmıştır.Anahtar Sözcükler: Balık, Tazelik, Raf Ömrü274


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSU ÜRÜNLERİ İŞLEME ÜNİTELERİNDE HİJYEN VE SANİTASYON UYGULAMALARIAyşegül ÇARBAŞDSİ Genel Müdürlüğü İşletme ve Bakım Dairesi Başkanlığı Su Ürünleri Şube Müdürlüğü06100 Çankaya/AnkaraSu ürünleri işleme ünitelerinde hijyen ve sanitasyon uygulamaları insansağlığı ve işletmelerin güvenliği açısından oldukça önemlidir. İşletmelerde tüketicileresağlıklı balık sağlamak amacıyla hijyen ve sanitasyonla ilgili sistemler kurulmalıdır.Yapılan araştırmalarda gıda teknolojisine yönelik hijyenik önlemler, kaliteli hammadde seçimi, iyi bir ön işleme, temizlik, ayıklama, yıkama, iyi hazırlanmış bir işletmetasarımı, uygun araç seçimi, temizlik ve dezenfeksiyon, uygun alt yapı, çevredenmikroorganizma bulaşmalarının önlenmesi, sağlıklı ve temiz personelin çalıştırılması,uygun ambalaj ve materyal seçimi, depolama ve dağıtım gibi başlıklar altındatoplanmıştır. Bu bağlamda su ürünleri işleme ünitelerinde her aşamada hijyen vesanitasyona önem verilmesi vazgeçilmez bir unsurdur ve yasal bir zorunluluktur.Anahtar Sözcükler: Balık, Hijyen, Sanitasyon, Gıda Güvenliği275


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSU ÜRÜNLERİNDEKİ OMEGA‐3 YAĞ ASİTLERİNİN BESLENMEDEKİ ÖNEMİ VEİNSAN SAĞLIĞI ÜZERİNDEKİ ETKİSİEmine FAYDAOĞLU 1 ve Metin Saip SÜRÜCÜOĞLU 21DSİ Genel Müdürlüğü İşletme ve Bakım Dairesi Başkanlığı Su Ürünleri Şube Müdürlüğü06100 Çankaya/Ankara2Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik BölümüBitkilerin ekilip yetiştirilmesi ve hayvanların evcilleştirilmesinden öncekidönemlerde en kolay elde edilebilen ve en çok tüketilen besinlerin balık ve diğer denizürünleri olduğu bilinmektedir. Bu nedenle balık ve diğer su ürünleri, insanların eneski besin kaynaklarının başında gelmekte ve beslenmesindeki yeri tarih öncesidönemlere kadar uzanmaktadır. Pek çok su ürünü, insan beslenmesi için mükemmelbir protein, vitamin ve mineral kaynağıdır. Ayrıca protein kaynakları içerisindesindirilme derecesi en yüksek olan besinler içerisinde yer almaktadır. Su ürünlerisağlığa yararı kanıtlanan ω‐3 serisi çoklu doymamış uzun zincirli yağ asitlerininönemli kaynağıdır. Yapılan çeşitli çalışmalarla su ürünlerinde bulunan ω ‐3 yağasitlerinden eicosapentaenoic asit (EPA) ve docosahexaenoic asidin (DHA) sağlıkaçısından çok yararlı olduğu belirlenmiştir. Omega‐3 yağ asitleri; insan sağlığınıetkileyen kalp hastalığı, kanser, şeker hastalığı ve hipertansiyon gibi hastalıklarınönlenmesinde ve tedavisinde önemli katkıları olmaktadır. Balık türüne göre ω‐3miktarı da farklılık göstermektedir. Özellikle derin denizlerde yaşayan ve siyah etliolan balıklarda bu oran daha yüksektir. Somon, sardalye, uskumru, ton balığı gibibalıklar ω‐3 yönünden oldukça zengin olmalarına rağmen kültür balıklarında ω‐3seviyesi biraz daha düşüktür. Fakat ω‐3 yönünden zengin yemlerle beslenen kültürbalıklarında doymamış yağ asitleri miktarı da yüksek olmaktadır.Bu çalışmada, su ürünlerindeki omega‐3 yağ asitlerinin beslenmedeki önemive insan sağlığı üzerindeki etkisi incelenecektir.Anahtar Sözcükler: Su Ürünleri, Omega‐3 Yağ Asitleri, İnsan Sağlığı276


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBAZI BİTKİ EKSTRATLARININ ANTİOKSİDAN VE ANTİMİKROBİYAL ETKİLERİEmine FAYDAOĞLU 1 ve Metin Saip SÜRÜCÜOĞLU 21DSİ Genel Müdürlüğü İşletme ve Bakım Dairesi Başkanlığı Su Ürünleri Şube Müdürlüğü06100 Çankaya/Ankara2Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik BölümüDünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) araştırmalarına göre tedavi amaçlıkullanılan tıbbi bitkilerin sayısı 20.000 civarında olup, baharat bitkileri antikçağlardan beri gıdalara tat, koku ve renk vermede kullanılmaktadır. Bu kullanımlarınyanı sıra pek çok baharattan tedavi amaçlı da yararlanılmaktadır. Böylece son yıllardabaharat kullanımı antimikrobiyal etkileri açısından da önem kazanmaktadır. Baharatolarak kullanılan bitkiler (ekstraktları, uçucu yağları ve bileşenleri) çoğunluklabesiyeri ortamında değişik bakteri, küf ve maya türlerine karşı denenmektedir. Bugündoğada yetişen 300’e yakın bitki familyasından yaklaşık 1/3’ü uçucu yağ asidiiçermektedir. Lamiaceae familyasına ait bitkilerdeki uçucu yağlar (Origanum, Thymus,Ocimum, Mentha, Rosmarinus, Sideritis, Salvia) bazı mayalar ve bakterileringelişimlerini engeller ve bu özelliklerinden dolayı yiyeceklerin doğal koruyucusukonumundadırlar. Birçok doğal bitkinin, antimikrobiyal maddeleri veya bunların anamaddelerini sentezleme özelliğine sahip olduğu bildirilmektedir. İlaç, gıda, parfüm vekozmetik gibi birçok sanayi dalında, kullanılan hammadde olmaları nedeniyle doğalbitkiler ve onlara ait uçucu yağlar, özellikle 1940 yılından bugüne kadarantimikrobiyal etkileri acısından çok sayıda araştırma alanında ele alınmış ve önemlisonuçlara ulaşılmıştır. Bitkilerin antimikrobiyal aktivitelerinin belirlenmesinde uçucuyağ veya ekstraktları kullanılmaktadır. Antimikrobiyal aktivite gösteren bitkilergıdalarda koruyucu madde, tıbbi amaçlı, anti‐helmintik, anti‐fungal olarak ve bitkizararlılarına, yabancı otlara karşı mücadelede kullanılmaktadır. Bitkilerde farklıantioksidan bileşiklerin meydana geldiği bilinmektedir. Doğal antioksidanlar bitkilerinyaprak, gövde ve tohumları başta olmak üzere bütün dokularında meydanagelebilmektedir. Doğal antioksidanların başlıcaları karetenoidler, vitaminler, fenoller,flavonoidler, glutatyonin ve endojen metabolitleridir. Antioksidantlar, gıda sanayinde,bitkisel‐hayvansal yağlar ve yağ içeren gıda maddelerinin üretimi, depolanması,taşınması ve pazarlanması sırasında, normal sıcaklıklarda atmosfer oksijenininetkisini geciktirerek, gıdanın bozulması ve acılaşmasını belli bir süre engelleyen enetkili maddelerdir. Bunlar gıda kalitesini artırmayıp onlara herhangi bir yabancı tat vekoku da vermezler. Son yıllarda sentetik kökenli maddelerin yan etkilerinin fazlaolması antimikrobiyal olarak kullanılan sentetik ilaçlara karşı mikroorganizmalarındirenç oluşturmaları gibi sebepler doğal bitkisel kaynakların ve bu maddeleri taşıyantıbbi bitkilerin önemini daha çok arttırmıştır. Bu yüzden son yıllarda bitki277


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, Çanakkaleekstraktlarının antioksidan ve antimikrobiyal kullanımı geliştirilmekte ve kullanımıönerilmektedir. Son on yılda antimikrobiyal etki gösteren bitki ürünlerimikroorganizmalara olan etkileri nedeniyle büyük ilgi kazanmışlardır. Bunun sebebi;özellikle yiyeceklere eklenen sentetik maddelerin sağlığa zararlı olan etkisi olarakgörülmektedir. Baharat ve uçucu yağlar; hazır yiyecek ürünlerine ilave edildiğindegösterdikleri antimikrobiyal etki ile yiyeceklerin depolanma süresini arttırmaktadır.Bakteri ve küflere karşı antimikrobiyal etki gösteren uçucu yağlar mercanköşk, kekik,adaçayı, biberiye, karanfil, çörekotu, sarımsak ve soğana aittir. Maya ve mantarlarıninhibe olmasını sağlayan yağların özellikle fenol, aldehit ve alkoller bakımından zenginolması gerekmektedir. Bu çalışmada, bitkilerin antimikrobiyal ve antioksidanaktiviteleri üzerinde durulacaktır.Anahtar Sözcükler: Bitki Ekstraktı, Antioksidan Etki, Antimikrobiyal Etki, Uçucu Yağ278


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBİTKİLERİN GELENEKSEL TEDAVİDEKİ YERİ VE ÖNEMİEmine FAYDAOĞLU 1 ve Metin Saip SÜRÜCÜOĞLU 21DSİ Genel Müdürlüğü İşletme ve Bakım Dairesi Başkanlığı Su Ürünleri Şube Müdürlüğü06100 Çankaya/Ankara2Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik BölümüTürkiye, coğrafik konumu, jeomorfolojik yapısı, farklı toprak tipleri ve iklimçeşitliliğine sahip oluşu nedeni ile değişik vejetasyon tiplerine ve zengin bir florayasahiptir. Bununla birlikte gerek yayılış gerekse bitkisel çeşitlilik yönünden de oldukçazengin bir ülke olup, yaklaşık 9000 civarında bitki türü de yetişmektedir. Türkiyeflorasında 3000 kadar tıbbi ve aromatik bitki yetişmektedir. Ancak bunlardan 200kadarı ihracat potansiyeline sahip olup, 70‐ 100 kadarının ihracatı yapılmaktadır.Anadolu halkının yabani bitkileri ilaç olarak kullanışı çok eski devirlere kadaruzanmaktadır. Doğal olarak yetişen bitkilerden faydalanıldığı gibi drog elde etmek içinçeşitli türlerin kültürleri de yapılmaktadır. Günümüzde biyoçeşitliliği zengin ülkeler,kendi biyolojik kaynaklarını ilaç olarak kullanma bilgisine sahiptirler. Bu ülkeler tıbbibitkilerden ve toplumlarında kullanılan geleneksel bilgilerden yeni ilaçlar keşfetmeyolundadırlar. Bitkilerin yeni ilaçların geliştirilmesindeki değeri gittikçe daha yaygınbir şekilde kabul edilmektedir. Rio’da 1992’de imzalanan “Biyoçeşitlilik Sözleşmesi(BS)” tüm sağlık sistemlerinin temelini teşkil eden biyolojik kaynaklar yanında, yerelhalkın ve yerel bilginin korunması ile ilgili çalışmaları da kapsamaktadır. Bu nedenle,yerli halkın kendi kaynakları ve kendi bilgileri üzerindeki haklarının korunması tümçağdaş korumacılık yaklaşımlarının önemli bir öğesidir.Doğal olarak yetişen ve ekonomik değeri yüksek olan tıbbi bitkilerin bilimselesaslara göre doğayı tahrip etmeden toplanması ve bunlardan ekonomik olanlarınıntarımı, kültüre alınması, sanayisinin kurulması gerekmektedir. Böylece hemdeğerlendirilemeyen doğal kaynaklar ekonomiye kazandırılacak hem de tarımkesiminde çalışanların ortalama gelir düzeyleri yükselecektir. Tıbbi ve aromatik bitkiyetiştirilmesi yoğun emek isteyen bir iş olduğundan işsizliği önlemek için alternatif birçözüm olarak görülmektedir.Bu makalede, bitkilerin geleneksel tedavideki yeri ve önemi hakkındakibilgiler değerlendirilecektir.Anahtar Sözcükler: Geleneksel Tedavi, Tıbbi Bitkiler, Aromatik Bitkiler279


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleANTAKYA (HATAY)’NIN RUDERAL VEJETASYONU ÜZERİNE GÖZLEMLERFaruk ONUZ ve Volkan ALTAYMustafa Kemal Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Serinyol /Antakya/HatayBu çalışma kapsamında, 2011 yılının bahar ayları boyunca (Şubat, Mart, Nisanve Mayıs) yapmış olduğumuz arazi çalışmaları sonucunda, Antakya’nın kent yerleşimbölgelerinde dağılım gösteren bazı bitki toplulukları gözlemlenmiştir.Araştırma alanında gözlemlenen bu bitki topluluklarının genel floristiközellikleri, genel fizyonomik özellikleri, hayat formları, fitocoğrafik orjinleri (eğervarsa), yetiştiği yerin bazı ekolojik özellikleri ayrıca vurgulanmıştır.Anahtar Sözcükler: Ruderal, Vejetasyon, Antakya, Hatay280


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleİZMİR KÖRFEZİ’NDE AVLANAN Diplodus annularis (L. 1758)’İN FARKLIDOKULARINDA Cd, Cu, Pb, Zn BİRİKİM DÜZEYLERİElif Çağrı TAŞ1, Uğur SUNLU1 ve Mehtap KARAKAYIŞ21<strong>Ege</strong> Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi, Temel Bilimler Bölümü, Hidrobiyoloji AnabilimDalı, Bornova/İzmir2İzmir Bornova Çimentaş Lisesi, Yeşilova Mh. 35080 Izmirİzmir Körfezi yön ve doğal özellikleri bakımından; İç, Orta ve Dış olmak üzere3 bölüme ayrılmaktadır. Bu çalışmada, İç ve Dış körfez’den Aralık 2005 ve Şubat 2006periyotlarında, ticari öneme sahip olan Isparoz (Diplodus annularis, Linnaeus, 1758)avlanmıştır. Her bireyin boy ve ağırlık ölçümleri yapılmış ve analiz aşamasına kadar ‐20 ºC’de saklanmıştır. Isparoz’un farklı doku (solungaç, karaciğer, kas) örneklerialınmıştır. Örnekler HClO4 : HNO3 (Merck) ile (5:1) oranında asitlendirilerek 60ºC’ de,geri soğutucular altında demineralizasyon işlemi yapılmış ve saf su ile 50 ml.yetamamlanmıştır. Her örnek 3 tekrarlı olarak çalışılmıştır. Ağır metallere ait ölçümlerICP‐AES ile yapılmıştır.Çalışma sonucunda ağır metallerin ortalama değerleri, karaciğerde, Cd; 1.04,Cu; 1.58, Pb; 2.02, Zn; 26.96, solungaçta, Cd; 0.09, Cu; 0.94, Pb; 1.16, Zn; 15.98, kasdokusunda, Cd; 0.04 , Cu; 0.36 , Pb; 0.49 , Zn; 4.14 (µg g ‐1 yaş ağırlık) olarakbulunmuştur. Ağır metal düzeyleri doku tiplerine göre değişim göstermektedir vearalarındaki sıralama Karaciğer > Solungaç > Doku şeklindedir. Ağır metalkonsantrasyonları arasındaki sıralama ise, tüm dokularda Cd < Cu < Pb < Znbiçimindedir. Kas dokusunda belirlenen ortalama konsantrasyonlar, Tarım veKöyişleri Bakanlığı Tebliği’nde belirtilen, Su Ürünlerinde Kabul Edilebilir Ağır MetalDeğerleri’ne göre, limitlerin altındadır.Anahtar Sözcükler: İzmir Körfezi, Ağır metal, Diplodus annularis281


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBAZI PATLICAN ÇEŞİTLERİNİN ANTİOKSİDAN SAVUNMA SİSTEMİ ÜZERİNECANAVAR OTU (Phelipanche ramosa (L.) POMEL) PARAZİTİNİN ETKİLERİNİNİNCELENMESİHülya Nur GÖRKEM ve Okan ACARÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü/ÇanakkaleBu çalışmada Çanakkale (Türkiye)’ de tarımı yapılan 2 patlıcan varyetesi(Solanum melongena L. cv. Kemer ve S. melongena cv. Pala ‐ 49) kullanılmıştır. Canavarotu paraziti ile bu patlıcan varyeteleri arasındaki etkileşimde yapraklarda ve köklerdeantioksidan enzim aktivitelerindeki değişimler (SOD, POX, APX, GR, CAT), lipidperoksidasyon ve pigment miktarı araştırılmıştır.Araştırma sonuçlarına göre, Pala‐49 çeşidi özellikle kök dokusunda Kemerçeşidine kıyasla antioksidan ezimler temelinde daha etkili bir savunmaya sahipbulunmuştur. Bu iki çeşidin yaprak dokuları karşılaştırıldığında, Kemer çeşidinin lipidperoksidasyondan daha iyi korunduğu görülmekle birlikte, Pala‐49 çeşidininaskorbat–glutatyon döngüsü enzimlerince iyi bir korumaya sahip olduğu da gözeçarpmaktadır. Bu veriler ışığında, Pala‐49 çeşidinin antioksidatif enzimler temelindeKemer çeşidinden belirgin şekilde ayrıldığı ve canavar otu problemine karşı Kemerçeşidine kıyasla daha dayanıklı olduğu bulunmuştur.Anahtar Sözcükler: Phelipanche ramosa, Solanum melongena, canavar otu,antioksidan enzimler, lipid peroksidasyon282


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBAZI ÇAM TÜRLERİNDE ZARAR OLUŞTURAN Calomicrus apicalis (COLEOPTERA:CHRYSOMELİDAE)’DEN İZOLE EDİLEN MANTAR TÜRLERİMeryem ATEŞ 1 ve İsmail ŞEN 21Süleyman Demirel Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, Isparta2Süleyman Demirel Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, IspartaÇalışma, çam ağaçlarında zarar oluşturan Calomicrus apicalis (Coleoptera:Chrysomelidae) türü üzerinde taşınan mantar türlerini belirlemek amacıylagerçekleştirilmiştir.Ergin Calomicrus apicalis bireyleri, Isparta ili ve ilçelerinde bulunan Pinusbrutia, P. nigra ssp. pallasiana ve P. silvestris orman alanlarında Nisan‐Ağustos 2010ayları arasında silkme metodu ile toplanmıştır. Laboratuvara getirilen ergin bireyleröldürülmüş 2 dakika çamaşır suyunda tutulduktan sonra PDA (Patates dekstroz agar)besi yerine ekilmişlerdir. Bir kısım bireylerde dezenfekte edilmeden besi yerineekilmişlerdir.Çalışma sonucunda Alternaria alternata ve Beauveria bassiana mantar türleriizole edilmiştir. İzole edilen mantar türleri arasından B. bassiana beyazsinek, ekinbitive yaprakbiti gibi çok sayıda da zararlı böceklere karşı arazide ve laboratuvardabiyolojik mücadele çalışmalarında kullanılmaktadır. Alternaria alternata ise doğadaçok yaygın bulunan bitkilerde patojen bir mantar türüdür. Özellikle sebze alanlarındaekonomik öneme sahip zarar oluştururlar. Beauveria bassiana ve Alternariaalternata’nın Calomicrus apicalis türü üzerinde taşındığı belirlenmiştir. Herhangi birölümcül etkilerinin olup olmadığını belirlemek için sonraki çalışmalar konuya ışıktutacaktır.Anahtar Sözcükler: Çam türleri, Chrysomelidae, Calomicrus apicalis, Alternariaalternata, Beauveria bassiana283


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSULU ÇÖZELTİLERDEN Ni 2+ İYONLARININ UZAKLAŞTIRILMASINDA HİSTİDİN İLEMODİFIYE EDİLMİŞ KiTOSAN BONCUKLARIN KULLANILMASIAhmet ESER, V. Nuket TİRTOM, Tülin AYDEMİR, Seda BECERİK ve Ayşe DİNÇERCelal Bayar Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, MANİSAEndüstrilerin hızlı gelişmesiyle ağır metaller doğrudan veya dolaylı olaraközellikle gelişen ülkelerde çevreye bırakılmaktadır. Metaller sulu ortamda yüksekçözünürlüğe sahip olduklarından yaşayan organizmalar tarafından adsorbe edilebilir.Ağır metal iyonları toksik ve kansorejen olarak bilinir. Ni(II) ve onun çeşitli bileşikleriçeşitli endüstrilerde yaygın bir şekilde kullanılır. Elektro kaplama, boya ve baskı engeniş nikel içeren ve atık oluşturan proseslerdir.Ağır metaller birincil çevre kirleticilerdendir ve bu nedenle çevre ve insansağlığını korumak için atık sulardan uzaklaştırılmalarında çeşitli yöntemlerkullanılmaktadır. Bu amaçla kullanılan yöntemlerden birisi olan adsorbsiyon, atıksulardan ağır metal uzaklaştırılması için en ekonomik ve etkili metod olarak kabuledilmektedir. Adsorpsiyon ile metal uzaklaştırılmasında kullanılan ve doğal birpolimer olan kitosan poli(2‐amino‐2‐deoksi‐D‐glikoz) yapısındadır. Kitosandaki amin(‐NH2) ve hidroksil (‐OH) grupları çeşitli ağır metaller ile kompleks oluşturmak içinkoordinasyon bölgeleri olarak görev yaparlar.Bu çalışmada % 5’lik (v/v) asetik asit çözeltisi içerisinde hazırlanan kitosantripolifosfat içerisine damlatılarak boncuklar elde edildi. Elde edilen kitosanboncukları epiklorohidrin ile aktive edilerek histidin bağlanması gerçekleştirildi. Eldeedilen histidin‐modifiye kitosan boncukların metal bağlama kapasitelerininoptimizasyonunda pH, sıcaklık, temas süresi ve Ni 2+ konsantrasyonu çalışmalarıyapıldı . Ayrıca, adsorpsiyon çalışmalarında elde edilen sonuçların Freundlich,Langmuir izotermlerine uygunluk analizleri de araştırıldı.Anahtar Sözcükler: Kitosan, Histidin, Ağır metaller, Adsorbsiyon284


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSENTETİK TEKSTİL ATIK SULARININ KESİKLİ REAKTÖRDE ANAEROBİK ARITIMKOŞULLARININ OPTİMİZASYONUBurcu AKÇAL 1 , Cansu FİLİK İŞÇEN 2 , Semra İLHAN 3 ve Arzu ALTIN YAVUZ 41Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü, Eskişehir2Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Eskişehir3Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Eskişehir4Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, İstatistik Bölümü, EskişehirTekstil boyası içeren atık sular, renkleri, biyolojik olarak zor parçalanmaları,kalıcı olmaları ve toksik etkileri nedeniyle sorun haline gelmişlerdir. Azo boyarmaddeleri, tekstil endüstrisinde kullanılan renklendirici maddelerdir. Tekstilendüstrisinde kullanılan ve atık sulara karışan boyar maddelerin yüzey sularınadeşarjının ekolojik dengeyi bozması sebebiyle bu tip atık sulara deşarjdan önce boyarmadde arıtımı yapılmalıdır. Bu yönde yapılan çalışmalar giderek önem kazanmaktadır.Bu çalışmada, kesikli koşullarda, istatistiksel temelli deneysel tasarımuygulanarak azo boya Dimazol Yellow 3RS’nin anaerobik arıtımının optimizasyonuçalışılmıştır. Full Faktoriyel denemelerinde (i) farklı başlangıç boya konsantrasyonlarıve (ii) kosubstrat (glukoz) miktarı değişkenleri esas alınarak 9 farklı deneykurulmuştur. Deneyler Oxitop C şişelerinde 150 ml çalışma hacminde karıştırmalışekilde gerçekleştirilmiştir. Anaerobik mikroorganizmaların gelişimleri için gereklibazal ortam ilavesi yapılmış ve pH 7±0.2’ye ayarlanmıştır. Denemeler 35 o C’de 15 günsürede gerçekleştirilmiştir. Süre sonunda KOİ (kimyasal oksijen ihtiyacı) ve renkgiderim oranları belirlenmiştir. En iyi renk ve KOİ giderimi 0,3 g/L’lik başlangıç boyakonsantrasyonunda ve 3 g/L glukoz kullanıldığında gerçekleşmiştir.Sonuç olarak, başlangıç boya konsantrasyonu ve glukoz miktarının renk ve KOİgiderimi üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkiye sahip olduğu görülmüştür.Başlangıç boya konsantrasyonu ve kosubstrat miktarının farklı düzeylerieşleştirildiğinde renk gideriminin etkilendiği gözlenmiştir. Yapılan kesikli anaerobikarıtım çalışmaları sürekli reaktör çalışmaları için temel bilgileri sağlıyacaktır.Anahtar Sözcükler: Dimazol Yellow 3RS, renk giderimi, anaerobik arıtım, fullfaktöriyel tasarım285


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇANAKKALE BOĞAZI KIYI SULARININ BAZI FİZİKOKİMYASAL VEMİKROBİYOLOJİK KİRLİLİK PARAMETRELERİNİN ARAŞTIRILMASINurcihan HACIOĞLU, Ebru AYVERDİ, Gizem GENÇ, Gülşah KAHYA veBaşaran DÜLGERÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, ÇanakkaleBu çalışmada, Çanakkale Boğazı kıyı sularını temsil eden 3 farklı istasyondanNisan 2011 ‐ Eylül 2011 tarihleri arasında toplanan deniz suyu örnekleri bazıfizikokimyasal (pH, sıcaklık, elektriksel iletkenlik, çözünmüş oksijen, BOİ5) vemikrobiyolojik parametreler (Toplam canlı, toplam koliform, fekal koliform,Enterobacteriaceae, Enterococcus sp., Vibrio sp., Aeromonas, sp., Plesiomonasshigelloides) bakımından incelenerek bölgenin kirlilik düzeyinin ortaya konmasıamaçlanmıştır.Elde edilen fizikokimyasal ve mikrobiyolojik parametrelerle beraber; tümistasyonlarda Enterobacteriaceae ve Vibrionaceae familyasına ait bakteri türlerininvarlığının saptanmasına rağmen 3 istasyonunda sudaki patojen bakteriler bakımındanbalık ve diğer su ürünlerini dolayısıyla insan sağlığını etkileyecek düzeyde olmadığıkanaatine varılmıştır.Anahtar Sözcükler: Çanakkale boğazı, Fizikokimyasal ve Mikrobiyolojikparametre, Vibrionaceae, Enterobacteriaceae286


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleEKOLOJİK FARKLILIKLARIN ARMİLLARİA MELLEA (VAHL) P. Kumn.MAKROFUNGUSUNUN ANTİFUNGAL AKTİVİTESİ ÜZERİNE ETKİLERİNurcihan HACIOĞLU 1 , Ilgaz AKATA 2 ve Başaran DÜLGER 11Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü,Çanakkale2Ankara Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, AnkaraBu araştırmada farklı koordinat ve yükseltilere sahip 4 farklı lokalitedentoplanmış Armillaria mellea (Vahl) P. Kumn. makrofungus örneklerinden hazırlananetanol ekstrelerinin disk difüzyon metoduyla Candida albicans (no 1‐6), C.lypolitica, C.glabrata (no 7 – 10), C. tropicalis, C. kefyr (no 9 ve 11), Geotrichum candidum,Cryptococcus neoformans, Schizosaccharomyces pombe, Rhodotorula rubra,Kluyveromyces marxianus, Debaryomyces hansenii test mayalarına karşı antifungalaktiviteleri araştırılmıştır.Elde edilen sonuçlara göre araştırmada kullanılan 4 farklı lokasyona sahipA.mellea makrofungus örneklerinin test mayaları üzerine farklı oranlarda olmaklaberaber yüksek antifungal aktivite gösterdikleri ve bu etki üzerinde makrofunguslarıntoplandığı lokalitelerdeki ekolojik farklılıklarında etkili olduğu saptanmıştır.Anahtar Sözcükler: Armillaria mellea, antifungal aktivite, makrofungus287


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSpirulina platensis İLE PİRİNA YAĞININ AĞARTILMASIDidem GÜN, Abuzer ÇELEKLİ ve Hüseyin BOZKURTGaziantep Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Şehitkâmil/GaziantepÇalışmada, Spirulina platensis (alg) kullanılarak, pirina yağının ağartılmasıişlemi üzerine araştırma yapılmıştır. S. platensis kültür 2000 klux ışık yoğunluğualtında inkübe edilerek kullanılmıştır. Denemelerde, başlangıç pH düzeylerinin (2, 3, 4ve 5), sıcaklık seviyelerinin (30, 50 ve 70 C o ) ve biyokütle ağırlıklarının (0,2, 0,4, 0,8 ve1,2 g/l), pirina yağının ağartılması üzerine etkileri çalışılmıştır. Çalışma süresitoplamda 180 dakika ve 2 tekerrür olarak uygulanmıştır. FTIR–ATR spektroskopisi ileadsorbentin doğal ve pirina yağı ile ağartılmasından sonraki yüzey yapısıkarakterizasyonu yapılmıştır. Pirina ağartılma miktarı pH 2’de en fazla olmuştur. Yanimaksimum renk ağartılmasına bu değerde ulaşılmıştır. Pirina yağının ağartılmasındaen uygun sıcaklık 30 C o olarak belirlenmiştir. Bu durumun nedeni olarak adsorbentyüzeyinin negatif veya pozitif yüklenmesi söylenebilir. Adsorbent miktarı azaldıkça,birim alg başına giderilen boya miktarı artmıştır. Adsorpsiyon miktarı ise ortamsıcaklığının artması ile azalmıştır. Bu nedenle adsorpsiyon işlemi ekzotermiktir.Pseudo‐first ve Pseudo‐second kinetik model, deneysel kinetik verilere iyi uyumgöstermiştir. Deneysel veriler, Langmiur ve Freundlich izotermleri ile modellenmiştir.Sonuç olarak bu adsorbentin, pirina yağının ağartılması üzerine etkisi, fazla maliyetliolmadığından dolayı önemli ölçüde avantaj sağlamaktadır. Bu durum da ülkeekonomisinin kalkınması, doğal çevre ve ekolojik değerleri korumak açısından büyükönem taşımaktadır.Anahtar Sözcükler: Adsorbsiyon, Spirulina platensis, Pirina Yağı, Modelleme, FTIR‐ATR288


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTÜRKİYE MAĞARA ÖRÜMCEK FAUNASI İÇİN YENİ KAYITLAR (ARANEAE)Rahşen S. KAYA 1 , Kadir Boğaç KUNT 2 , Ersen Aydın YAĞMUR 3 veRecep Sulhi ÖZKÜTÜK 41Uludağ Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Görükle / Bursa2Eserköy Sitesi, 9/A Blok, No:7, Ümitköy/ Ankara3<strong>Ege</strong> Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakütesi, Biyoloji Bölümü, İzmir4Anadolu Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakütesi, Biyoloji Bölümü, EskişehirAgelenidae familyasına ait örümceklerden Tegenaria angustipalpis Levy, 1996ve T. paragamiani Deltshev, 2008 türlerinin Türkiye’deki varlığı ilk kez bu çalışma ilesaptanmış ve türlerin morfolojik özellikleri incelenmiştir.Çalışmanın ana materyalini mağaralardan toplanan mağara yaşamlı örümcekörnekleri oluşturmaktadır. %70’lik etil alkole konularak etiketlenip laboratuarortamına getirilen örneklerin erkek ve dişi üreme organları Leica DFC290 dijitalkamera monte edilmiş Leica M205 C stereo mikroskop ile incelenmiştir. Örneklerintüm özelliklerini ortaya koyan fotoğrafları tabanında parafin bulunan petri kaplarıiçerisinde çekilmiş ve “Leica LAS Multifocus” yazılımı kullanılarak yüksek kalite venetlikte fotoğraflar elde edilmiştir. Dişi bireylerin üreme organının temizlenmesinde%10’luk potasyum hidroksit kullanılmıştır.Türkiye’den ilk kez kaydedilen bu türlerin yeni toplanan örnekler üzerindenyeniden betimlemesi yapılarak erkek ve dişi üreme organlarının çizimleri yapılmış,stereo mikroskopta ayrıntılı fotoğrafları çekilmiştir. Ayrıca dünyadaki dağılışlarıliteratür ışığında tartışılmış ve yaşam alanları ile ilgili ekolojik notlar verilmiştir.Anahtar Sözcükler: Türkiye, Araneae, Agelenidae, Yeni kayıt289


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBURSA YÖRESİ EVLERİNDE BULUNAN ÖRÜMCEK TÜRLERİ (ARANEAE)Rahşen S. KAYA ve İsmail Hakkı UĞURTAŞUludağ Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Görükle / BursaBu çalışmada 2000‐2010 yılları arasında Bursa yöresindeki binalardan veevlerden toplanan örümcek örnekleri incelenmiştir. Araştırma alanındaki binalardan2000‐2010 yılları arasında toplanan 546 adet ergin örümcek değerlendirilmiştir.Örnekler, %70’lik etil alkole alınarak laboratuvar ortamına taşınmış ve örneklerin türteşhisini belirleyen erkek ve dişi üreme organları stereo mikroskop ile incelenmiştir.Bursa yöresindeki bina ve evlerden 14 familyaya dahil toplam 24 tür örümcektespit edilmiştir. Pholcidae (n=245), Salticidae (n=64), Theridiidae (59) ve Oecobiidae(n=48) en sık rastlanan örümcek familyaları olmuştur. 10 örümcek türününsinantropik olduğu tespit edilmiştir.Anahtar Sözcükler: Araneae, Bursa, örümcek, ev örümcekleri290


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBİLİM‐1 ARAŞTIRMA GEMİSİAlkan ÖZTEKİN, Adnan AYAZ, Cahit Ceviz ve M. Emir CİLASINÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Su Ürünleri Fakütesi, Avlama ve İşleme TeknolojisiBölümü, ÇanakkaleBilim‐1 Araştırma ve İnceleme Gemisi 1991 tarihinde Ece‐1 ismiyle Tuzla’dainşaa edilmiştir. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesine alınmadan önce uzun yıllarÇanakkale‐Kilitbayır hattında yolcu taşımacılığında kullanılmış ve daha sonra seferdenalınmıştır. Gemi 02.12.1997 tarihinde Üniversite tarafından satın alınmıştır. 1998tarihinde Bandırma/Karşıyaka’da çekeğe alınıp tümüyle revize edilmiştir. Önce“Mehmetçik‐1” olarak adlandırılan teknenin adı Deniz Ticaret Genel Müdürlüğününyazısı ile 10.12.2002 tarihinde Bilim‐1 olarak değiştirilmiştir. Bilim‐1 Araştırma veİnceleme Gemisi biyolojik araştırmalarla birlikte dalış etkinlikleri, öğrenciuygulamaları, DPT ve Tübitak Projeleri ile BAP projeleri, birçok lisans, yüksek lisans vedoktora tezlerinin deniz çalışmalarında kullanılmıştır. Yıllık bakımları Karabiga veAyvalıkta yapılan Bilim‐1 Araştırma ve İnceleme Gemisi, 2006 tarihinde Çanakkale(Sarıçay) mevkiinde karaya çekilmiş ve ayrıntılı bakımı yapılmıştır. Buradaki tekneustaları artık teknenin kullanım ömrünü tamamlamaya başladığını bildirmişlerdir. Butamirden sonra daha 5 yıla yakın Üniversitemize hizmet veren tekne sık sık arızaçıkartmaya ve deniz çalışmalarında aksaklıklara neden olmaya ve risk oluşturmayabaşlamıştır. 2011 yılında seyirde zorunlu olan Denize Elverişlilik Belgesinin (D.E.B)yenilenmesi ve bakım/onarım için Kabatepe mevkiinde karaya alınmıştır. Bilim‐1Araştırma ve İnceleme Gemisinin genel durumu değerlendirildiğinde artık tamir kabuletmez durumuna geldiği, bakımının yapılmasının yenisinden çok daha maliyetliolacağı sonucuna varılmıştır. Bunun nedenle de liman yetkilileri, gemi kaptanı ve diğeruzman kişilerle yapılan görüşmeler sonucunda; Çanakkale Onsekiz MartÜniversitesine ait olan Bilim‐1 Araştırma ve İnceleme Gemisinin terkin edilmesineyani kaydının Milli Sicilden düşülerek hurdaya ayrılmasına karar verilmiştir. Sonuçolarak 20.06.2011 tarihinde de terkin işlemi gerçekleştirilmiştir.Anahtar Sözcükler: Bilim‐1, Araştırma ve İnceleme Gemisi, Çanakkale291


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKOVADA GÖLÜ MİLLİ PARKI (ISPARTA) TEKE BÖCEĞİ (COLEOPTERA:CERAMBYCIDAE) TÜR ÇEŞİTLİLİĞİÖzgür Durmuş KAYA ve İsmail ŞENSüleyman Demirel Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi , Biyoloji Bölümü ISPARTABu çalışmada, Kovada Gölü Milli Parkı (KGMP)’nın teke böceği türlerininbelirlenmesi ve belirlenen türlerin habitat spesifikliği gösterip göstermediğinin tespitedilmesi amaçlanmıştır.Örneklemeler 2010 yılı Haziran‐Ekim ayları arasında, KGMP’dan belirlenen 3farklı habitatta (Otsu, Çalımsı, Ağaçsı) 15 günlük periyotlarla gerçekleştirilmiştir.Toplanan örnekler öldürme şişelerinde öldürüldükten sonra standart müze materyalihaline getirilmiştir. Seçilen habitat tiplerinin teke böceği türlerinin çeşitlilikleri vebenzerlikleri hesaplanırken; Shannon‐ Wiener çeşitlilik indeksi, Sorensen ve Jaccardbenzerlik indeksleri kullanılmıştır.Çalışma sonucunda; Lepturinae, Cerambycinae ve Lamiinae altfamilyalarınaait 30 teke böceği türü tespit edilmiştir. Belirlenen türlerden 15’inin sadece otsu,dokuzunun sadece çalımsı, birinin ise sadece ağaçsı habitatı tercih ettiği görülmüştür.Geriye kalan beş türden üçünün hem otsu hem de çalımsı, iki türün ise hem çalımsıhem de ağaçsı habitatları tercih ettikleri tespit edilmiştir. Shannon‐Wiener çeşitlilikindeksine göre teke böceği çeşitliliği en yüksek olan habitat tipi 2.82’lik değer ile otsuhabitat olarak belirlenmiştir. Sorensen ve Jaccard benzerlik indekslerine göre, otsu veçalımsı habitatların teke böceği benzerliği sırası ile % 24 ve %13 olarak, çalımsı veağaçsı habitatların benzerliği sırası ile %10 ve %5 olarak hesaplanmıştır. Bu düşükbenzerlik oranı Cerambycidae türlerinin yüksek habitat spesifikliğine sahip olduğunugöstermektedir.Anahtar Sözcükler: Kovada Gölü Milli Parkı, ISPARTA, Teke Böceği (Cerambycidae),Çeşitlilik, Benzerlik292


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkalePREDATÖR GASTROPOD Anentome helena (Mollusca: Gastropoda)’NIN AVTERCİHLERİNİN BELİRLENMESİDeniz Anıl ODABAŞI, Serpil ODABAŞI, Ömer Faruk ÖZGEDİK, Pırıl AŞÇIBAŞI,Demet BAL ve Güller Selinay BAYRAKÇanakkale Onsekiz Mart Üniv., Su Ürünleri Fakültesi, Temel Bilimler Bölümü, ÇanakkaleGastropoda klasisinde yer alan ve katil salyangoz olarak da bilinen, Anentomehelena, diğer gastropoda türleri üzerinden beslenen predatör bir türdür. Asya kökenliolan bu tür, kostalı ve renkli desenlere sahip kabuk yapısı ve istenmeyen salyangozlarile biyolojik mücadelede kullanılması nedeniyle dünya akvaryum pazarında oldukçaönemli bir konumdadır. Diğer, canlı gastropoda bireyleri üzerinden beslendikleribilinen Anentome helena’nın av tercihleri konusunda sınırlı bilgi mevcuttur.Bu çalışmada, predatör gastropod Anentome helena’nın, Melanopsis praemorsa,Gyraulus sp., Melanoides tuberculatus, Physa acuta, Pomacea sp., Planorbella duryi gibigeniş bir gastropod tür çeşitliliğinin var olduğu ortam av tercihleri ortayakonulmuştur. Sonuçlara göre, çeşitlilik içerisinde; en çok Melanoides tuberculatus,Melanopsis praemorsa ve Planorbella duryi (juvenil form ağırlıklı), tercih ettikleri veortamda bu türlerin azalması durumunda ise diğer türlere yöneldiği tespit edilmiştir.Bununla birlikte, kendisinden daha büyük olan elma salyangozu olarak bilinenPomacea sp. türü ile beslenmedikleri tespit edilmiştir. Ayrıca kendisinden oldukçaküçük yapıdaki Gyraulus sp., türünü de çeşitlilik içerisinde fazla tercih etmediklerigözlenmiştir. Av tercihlerinde boyut ve türün önemli faktörler oldukları belirlenmiştir.293


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleUMURBEY ÇAYI (ÇANAKKALE‐TÜRKİYE) CHİRONOMİDAE (DİPTERA) FAUNASIHAKKINDA ÖN ÇALIŞMASerpil ODABAŞI, Mehmet AKBULUT, Kahraman SELVİ,Deniz Anıl ODABAŞI ve Pırıl AŞÇIBAŞIÇanakkale Onsekiz Mart Üniv., Su Ürünleri Fakültesi, Temel Bilimler Bölümü, Çanakkale,İçsular faunası içinde bentik hayvanlarının ekolojik önemi oldukça büyüktür. Özellikleson yıllarda bu konudaki çalışmalar hız kazanmıştır. Zoo‐bentozun büyük birbölümünü oluşturan Chironomidae (Diptera) larvalarının özellikle diğer besinhayvanlarının çok az olduğu kış mevsimlerinde bol ve devamlı olarak bulunmalarınedeniyle limnolojik çalışmalarda önemli bir yer kaplamaktadır. Ayrıca, dipçamurunun havalandırılmasını sağlayarak mineralizasyonu olumlu yönde etkilediklerive bazı türlerinin biyoindikatör olduğu bilinmektedir.Umurbey Çayı’nda gerçekleştirilen bu ön çalışmada istasyonlardan bir kezörnek alınmış ve kalitatif olarak değerlendirilmiştir. Umurbey Barajı’ndan seçilen biristasyondan Mart‐2011’de alınan örneklerde Chironominae alt familyasından 3 tür(Chironomus plumosus, Polypedilum nubeculosum, Microtendipes pedellus),Orthocladiinae alt familyasından 1 tür (Orthocladius sp.) ve Tanypodinae altfamilyasından 1 tür (Procladius (Holotanypus) sp.), Umurbey Çayı’ndan seçilenistasyondan Haziran‐2011’de alınan örneklerden ise, Chironomidae alt familyasından4 tür (Microtendipes pedellus, Polypedilum nubeculosum, Stictochironomus yalvacii,Dicrotendipes nervosus) tespit edilmiştir. Tespit edilen bu türler Umurbey Çayı’ndan ilkdefa bildirilmektedir. Ayrıca, Polypedilum nubeculosum, Microtendipes pedellus,Stictochironomus yalvacii türleri Biga Yarımadası için ilk kayıt niteliği taşımaktadır.Anahtar Sözcükler: Umurbey Çayı, Chironomidae, Biga Yarımadası, Makro‐bentikOmurgasızlar294


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleMANYAS VE TERKOS GÖLLERİNDEKİ TATLISU ISTAKOZU Astacus leptodactylus(Eschscholtz, 1823) POPULASYONLARININ KARŞILAŞTIRMALI ET VERİMLİLİĞİÜZERİNE BİR ÖN ÇALIŞMADeniz Anıl ODABAŞI, Umut TUNÇER, Serpil ODABAŞI ve Pırıl AŞÇIBAŞIÇanakkale Onsekiz Mart Üniv., Su Ürünleri Fakültesi, Temel Bilimler Bölümü, ÇanakkaleBu ön araştırma, ticari öneme sahip Türk Kerevitinin iki farlı populasyonunda etverimliliği oranlarının karşılaştırılması amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırmada,Trofik seviyeleri bakımından Ötrofik (verimli) olan Manyas Gölü ve Oligotrofik olanTerkos Gölü tatlısu ıstakozların erkek bireyleri et verimliliğinin tespiti içinkullanılmıştır. Bulgulara göre, Manyas gölü populasyonunda kıskaç et verimi; % 4,72abdomen et verimi % 8,2 ve toplam et verimi, % 12,88 olarak hesaplanmıştır. TerkosGölü populasyonunda ise kıskaç et verimi; % 4,8 abdomen et verimi % 7,02 ve toplamet veriminin, % 10,67 olduğu tespit edilmiştir. Bu veriler istatistiksel olarakkarşılaştırıldığında, kıskaç et evrimleri arasında bir fark bulunmazken (p>0,05),abdomen et verimleri arasında önemli bir fark bulunmuştur (p


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleFARKLI İKİ ORTAMDA BÜYÜTÜLEN Astacus leptodactylus (Eschscholtz, 1823)JUVENİLLERİNİN GELİŞİMLERİNE HABİTATIN ETKİSİDeniz Anıl ODABAŞI 1 , Neslihan DEMİR 2 , Serpil ODABAŞI 1 ve Ahmet SEPİL 31Çanakkale Onsekiz Mart Üniv., Su Ürünleri Fakültesi, Temel Bilimler Bölümü, Çanakkale2Çanakkale Onsekiz Mart Üniv., <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Çanakkale3Çanakkale Onsekiz Mart Üniv., Su Ürünleri Fakültesi, Yetiştiricilik Bölümü, ÇanakkaleAraştırmada kullanılan yumurtalı anaç tatlısu ıstakozu Astacus leptodactylus(Eschscholtz, 1823) anaçları, Manyas Gölü’nden çiftleşme döneminden sonragetirilmiştir. Laboratuvar şartlarında inkübe edilen yumurtalı anaçlardan elde edilenlarvaların gelişim aşamaları takip edilmiştir. Gelişim aşamasını tamamlayan ve kabukdeğişim evresine giren genç tatlısu istakozlarının 2. Kabuk değişiminde % 60 oranındaölüm gözlenmiştir. İkinci kabuk değişim aşamasından sonra kerevit juvenilleri, ikifarklı deneme ortamına alınmıştır. Birinci deneme ortamında, boş tanklarda kontrollüşekilde beslenen juveniller, çamurlu ve vejetasyonlu, doğal bir habitat şeklindekurulan ikinci deneme ortamında ara sıra yemlemeye tabi tutulmuştur.Kerevit juvenilleri ilk yazları boyunca sonbahara kadar 7 kez kabukdeğiştirirler. Bu dönemleri boyunca iki farklı ortamda büyümeleri takip edilenjuvenillerin gelişmelerinde istatistiksel olarak önemli derecede farklılık olduğu tespitedilmiştir (p


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBİGA YARIMADASI AKARSULARINDAKİ SÜLÜK FAUNASI (HİRUDİNEA‐ANNELİDA) VE DAĞILIMIDeniz Anıl ODABAŞI, Serpil ODABAŞI, Mehmet AKBULUT, Pırıl AŞÇIBAŞI, GüllerSelinay BAYRAK, Demet BAL ve Tahir ULUHANÇanakkale Onsekiz Mart Üniv., Su Ürünleri Fakütesi, Temel Bilimler Bölümü, ÇanakkaleBiga Yarımadası’nda bulunan Kocabaş, Karamenderes, Sarıçay ve TuzlaÇayları’nda 2008 ile 2009 yılları arasında yürütülen bu çalışmada, akarsulardanHirudinea Faunasını belirlemek amacıyla bentik örnekler alınmıştır. Taksonomiksonuçlara göre, Hirudo medicinalis, Dina lineata, Placobdella costata, Erbopdellaoctoculata, Glossiphopnia complanata, Helopdella stagnalis ve Piscicola geometra olmaküzere toplam 7 adet takson tespit edilmiştir. Bunlardan Piscicola geometra türününbölgedeki dağılımı ilk defa rapor edilmektedir. Sucul potamofauna içerisinde,akarsuların daha alt bölgelerinde dağılım gösteren sülük türleri, parazitik yaşamdöngüsü içerisinde diğer omurgalı ve amfibik türler üzerinden beslenmektedirler.Ayrıca, bulundukları çevrede varlık ve dominansları, organik kirlilik yükününindikatörü olarak ekolojistler tarafından kullanılmaktadır. Buna ek olarak, tespitedilen türler arasında yer alan Hirudo medicinalis’in tıp alanında kullanımıbilinmektedir.Anahtar Sözcükler: Biga Yarımadası, Kocabaş Çayı, Sarıçay, Karamenderes, TuzlaÇayı, Hirudinea, Potamofauna297


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleGAZİANTEP İLİ ADA ÇAYLARI (Salvia L.)Fatih YAYLA 1 , Mustafa Pehlivan 1 ve Yusif ZEYNALOV 21Gaziantep Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 27310 Şehitkâmil Gaziantep,2Iğdır Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü, Iğdır/Türkiye2000 yılından beri sürdürülen arazi çalışmalarında, Gaziantep ili veçevresinde yayılış gösteren Salvia L. (Adaçayı) ların tespiti yapılmıştır. Araziçalışmaları sonucunda 3’ü endemik (E), 1’i nadir (N) toplam 19 takson (Salviaargentea L., S. bracteata Banks Et Sol., S. candidissima Vahl subsp. candidissima Vahl. ,S. cassia Samuelss. Ex. Rech. Fil. (N), S. ceratophylla L., S. cryptantha Montbret EtAucher Ex Bentham (E), S. indica L., S. multicaulis Vahl, S. palestina Bentham, S.pilifera Montbret Et Aucher Ex Bentham (E), S. pisidica Boiss. & Bentham (E), S.russellii Bentham, S. spinosa L., S. suffruticosa Montbret & Aucher ex Bentham, S.syriaca L., S. tomentosa Miller, S. verticillata L., S. virgata JACQ., S. viridis L.)belirlenmiştir. Toplanan örneklerden 3 tanesi C6 karesine 13 tanesi de Gaziantep iliiçin ilk defa tanımlanmıştır.. Toplanılan örnekler Akdeniz (3) ve İran‐Turan (16)fitocoğrafik bölgelerine aittir.Bu çalışma sonucunda ekonomik olarak değeri olan Salvia L.’nın Gaziantep ilibiyoçeşitliliğindeki yeri ve mevcut lokalite durumları belirlenmiştir.298


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBALIKLARDA TOKSİKOPATOLOJİK LEZYONLARVildan Okumuş, Barış Budak ve Özlem GeylaniSüleyman Demirel Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, IspartaBalıklarda kirleticilerin etkilerinin belirlenmesinde canlı ağırlık artışı,hepatosomatik indeks, yaşama gücü, yüzme performansı, hematolojik ve kanbiyokimyası gibi parametrelerden yararlanılır. Bu parametrelerde ortaya çıkannormalden sapmalar, denenen kimyasalın olumsuz etkisi olarak değerlendirilir. Sonyıllarda yapılan çalışmalarda, bu parametrelere ilaveten makroskobik ve mikroskobikpatolojik bulgularda eklenmiştir. Hücre, doku ve organın normal yapısındansergilediği farklılıklar uygun metotlar ile belirlenerek kirleticilerin etkileri raporedilmektedir. Bu derlemede çok sayıda araştırıcının farklı balıktürlerinde farklı kimyasalları deneyerek ortaya koydukları lezyonlar farklı organlaragöre irdelenmeye çalışılmıştır.Su ürünlerinde toksik ağır metal seviyelerinin araştırılması insan ve toplumsağlığı açısından çok önemlidir. Civa, kadmiyum, kurşun, bakır, nikel, çinko, krom vearsenik gibi ağır metaller belli derişimlerin üzerinde toksik etki yaptıkları ve birorganizmadan diğerine geçişleri sırasında derişimi artabildiği için önem kazanmıştır.Kirlilik, besin zincirleri boyunca ilerlemekte ve insanlar dahil tüm canlılara zararvermektedir. Atık materyaller olarak bilinen maddeler arasında ağır metaller uzunsüreli problemler yaratırlar. Bu maddeler sadece organizmalarda birikmekle veböylece gıda zincirlerini dolaşmakla kalmazlar, ayrıca ekosistemde tehlikelikonsantrasyonlarda uzun süreyle kalabilirler. Deniz suyunda bulunan bazı ağırmetallerin toksisite sırası Hg>Cd>Ag>Ni>Pb>As>Cr>Sn>Zn şeklindedir. Ağırmetallerin organizmalardaki birikimi ve etkileri, bu metallerin özelliklerine bağlıdır veembriyolarda kronik etkilere, karaciger, akciğer, mide, bağırsak, böbrek gibiorganlarda toksik etkilere, DNA hasarlarına veya kanserlere sebep olabilir.Anahtar Sözcükler: Balıklarda lezyonlar, Ağır metaller, Kirlilik, Toksik Etki, GıdaZinciri299


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTRABZON İLİ SOLAKLI VADİSİ BOYUNCA Vaccinium arctostaphylos L. veVaccinium myrtillus L. TÜRLERİNDE MAKROELEMENT İÇERİĞİYasemin ZEREN 1 , Ali BİLGİN 1 ve Gül Nilhan TUĞ 21Rize Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Rize2Ankara Üniversitesi <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, AnkaraBu çalışmada; Trabzon il sınırları içerisinde yer alan Solaklı Vadisi’ndeyükseklik gradiyenti boyunca, yaprak döken Vaccinium arctostaphylos L. ve Vacciniummyrtillus L. türlerinde azot (N), fosfor (P), karbon (C) ve kükürt (S) element düzeylerive N ve P rezorpsiyonu araştırılmıştır. Bu amaçla Solaklı Vadi’sinde 60 m. yüksekliktenbaşlayarak 1800m.’ye kadar Vaccinium arctostaphylos’a ait 7 lokalite ve Vacciniummyrtillus’a ait 2100 ve 2300 m. olmak üzere toplam 9 lokaliteden Mayıs’tan Ekim ayınakadar her ay düzenli yaprak numuneleri alınmıştır.Çalışmamızda ele alınan V arctostaphylos ve V. myrtillus’un yaprakkonsantrasyonları incelendiğinde, N, P ve S bakımından önemli farklılıkların olduğutespit edilmiştir. Yine N ve S değerlerinde aylara bağlı olarak bir azalmanın olduğu vebu azalmanın istatiksel olarak önemli olduğu görülmüştür. Besin içerikleri bakımındanda N ve P de Mayıstan Ekime doğru bir azalmanın olduğu tespit edilmiştir. Türlerarasında yaprak alanı ve yaprak ağırlığı bakımından önemli farklar vardır.Anahtar Sözcükler: Vaccinium arctostaphylos, Vaccinium myrtillus,, Besinkonsantrasyonu, Solaklı vadisi300


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleCerasus avium’DA AĞIR METAL BİRİKİMİAli BİLGİN 1 , Arzu CANSARAN 2 , Cengiz YILDIRIM 2 , Gül Nilhan TUĞ 3 , Elif UZUN 1 veZeynep TOPRAK 11Rize Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Rize2Amasya Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Amasya3Ankara Üniversitesi <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, AnkaraBu çalışmada Cerasus avium’un trafik yoğunluğuna bağlı olarak ağır metaliçeriğinde bir değişimin olup olmadığı araştırılmıştır. Bu amaçla Amasya il sınırlarıiçerisinde yer alan 5 farklı lokaliteden araştırma materyali olarak yaprak ve meyvenumuneleri toplanmıştır. Numuneler yaş yakma işlemine tabi tutulmuş ve sıvı ortamaaktarılan numuneler Perkin Elmer Marka, Optima 7000 DV Model, ICP‐OES cihazındaağır metal değerleri okunmuş ve SPSS 17.00 paket programında istatikseldeğerlendirmeleri yapılmıştır.Ağır metal elementi olarak Kadmiyum, Krom, Bakır, Demir, Mangan, Kurşun, veÇinko elementleri araştırılmıştır. Trafiğin olmadığı bölge arasında istatiksel olarakönemli bir farklılık tespit edilememiştir. Ancak trafiğin yoğun olduğu alanlarda Cu, Pb,Cd ve Zn konsantrasyonları trafiğin olmadığı alanlara oranla daha fazla bulunmuştur.Cerasus avium’da yaprak ve meyve numuneleri üzerinde yürütülen çalışmadaelde edilen ağır metal değerleri normal seviyenin altındadır.Anahtar Sözcükler: Ağır metal, Cerasus avium, Amasya301


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleCerasus avium’da MAKROELEMENT İÇERİĞİ VE N REZORBSİYONUAli BİLGİN 1 , Cengiz YILDIRIM 2 , Arzu CANSARAN 2, Gül Nilhan TUĞ 3 , Hülya BAY 1 ve NurBanu EFE 11Rize Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Rize2Amasya Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Amasya3Ankara Üniversitesi <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, AnkaraBu çalışmada Cerasus avium’da yüksekliğe bağlı olarak makroelementiçeriğinin değişimi ve rezorbsiyon değerlerinin tespit edilmesi amaçlanmıştır.Araştırma alanı Amasya il sınırları içerisinde 3 farklı lokaliteden seçilmiştir. Bulokaliteler; Boyalı Bölgesi (895 m), Pamuklu Bölgesi (598 m) ve Ahırlar Bölgesi (470m) şeklindedir.Yüksekliğe bağlı olarak N yönünden istatiksel olarak önemli bir farklılıkbulunamamıştır. C yönünden ise P


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBİNAİÇİ RADON KONSANTRASYONU VE SAĞLIK RİSKİNİN ARAŞTIRILMASIAyşe Betül TUNÇKIN, Sermin ÇAM, Nurcan TOPÇU ve F.Serap EREEŞCelal Bayar Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü, Muradiye‐ManisaRadon, gözle görülmeyen, renksiz, tatsız, kokusuz, radyoaktif bir gazdır.Uranyum bozunum serisinin bir üyesi olan Ra‐226’nın bozunması sonucu oluşur. Tümkaya ve topraklarda uranyum bulunduğundan radon gazı da her yerde mevcuttur.Radon, yerel jeolojiye bağlı olarak, yer suyunda da çözünmüş halde bulunur aynızamanda bina materyallerinde de uranyum ve radyum bulunması nedeniyle bina içiatmosfere zamanla radon birikimi söz konusudur. Radon genellikle açık havada çokdüşük düzeylerde bulunur. Yetersiz havalandırılan binalarda ve maden ocaklarındayüksek düzeylerde radon birikimi olur. Radon, alfa bozunumu yaparak kısayarıömürlü havada asılı kalabilen radyonüklidlere bozunur. Yüksek düzeydeki radonve ürünlerinin solunması insan sağlığını önemli bir şekilde etkilemektedir. Çünküradon gazı akciğer kanser riskine sebebiyet veren bir etkendir.Radon ürünleri atmosferde aerosollerle etkileşme, yüzeye depolama venötralizasyon gibi davranışlar gösterir. Radon ürünlerinin havadaki aerosollerebağlanma özellikleri onların cinsine, boyutuna ve konsantrasyonuna bağlıdır. Buaerosollere bağlanan radon ürünleri solunum yolu aracılığı ile alveollere girerek içselışınlamaya sebep olurlar ve burada dokunun hasar görmesine ve akciğer kanserininoluşmasına sebebiyet verirler. Bu nedenle yaşadığımız alanlarda radon gazı birikiminiönlemek için gerekli önlemlerin alınması ve radon ve ürünlerinin ölçümlerininyapılması halk sağlığı açısından önem arz etmektedir.Bölgesel binaiçi radon ölçümlerinin yapılması yaşayan insanların maruz kaldığıdoğal radyoaktivitenin belirlenmesinde en önemli katkılardan biridir. Bu nedenleçalışmalarımızda bölgesel binaiçi radon ölçümlerine önem verilmektedir.Anahtar Sözcükler : Radon , Sağlık riski , Binaiçi303


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBAKIR, ÇİNKO ve KADMİYUM KARIŞIMININ Oreochromis niloticus’un DALAK veBÖBREK DOKULARINDAKİ METAL BİRİKİMİ ÜZERİNE ETKİLERİMustafa TUNÇSOY, Servet DURAN, Bedii CİCİK ve Cahit ERDEMÇukurova Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Sarıçam/AdanaAraştırmada bakır, çinko ve kadmiyum’un sırasıyla 5, 5 ve 1’ppm’likderişimlerinin tek tek ve bu üç metalin karışımlarının etkisinde 24, 48 ve 96 saatsüreyle bırakılan Oreochromis niloticus’un dalak ve böbrek dokularındaki metalbirikiminin belirlenmesi amaçlanmıştır. Dokulardaki metal derişimlerininsaptanmasında Atomik Absorbsiyon Spektrofotometrik, verilerin istatistikdeğerlendirilmesinde ise varyans analizi ve Student Newmans’ Keul (SNK) yöntemlerikullanılmıştır.Belirlenen süreler sonunda metallerin ve karışımın etkisinde kalan balıklardamortalite gözlenmemiştir. Metal etkisinin başlangıcında balıklarda besin almama,akvaryum tabanında hareketsiz kalma, yüzme hareketlerinde koordinasyonbozukluğu, akvaryum yüzeyine yönelme gibi davranış değişiklikleri gözlenmiş, etkidekalma süresinin uzaması ile bu değişikliklerin normale döndüğü belirlenmiştir. 24 saatsüre ile metal karışımının etkisi, dalak dokusunda kadmiyum, böbrek dokusundakadmiyum ve çinko birikim düzeylerini metallerin tek başına etkisindeki birikime göredüşürürken, dalak dokusunda bakır ve çinko, böbrek dokusunda bakır birikiminiarttırmıştır. Metallerin tek tek ve karışımının etkisinde, etkide kalma süresindekiartışa bağlı olarak dokulardaki metal birikimi, metal ve dokuya göre değişimgöstermiştir.Anahtar Sözcükler: Oreochromis niloticus, bakır, çinko, kadmiyum, karışım, birikim304


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleHİDROKARBON KİRLİLİĞİ OLAN TOPRAKLARDAN İZOLE EDİLENMİKROORGANİZMLARIN BİYOSÜRFEKTAN ÜRETİM YETENEKLERİNİNARAŞTIRILMASIMeltem ÇELİKDEMİR 1 ve Ahmet ÇABUK 21Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Anabilim Dalı,Meşelik, Eskişehir2Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, GenelBiyoloji Anabilim Dalı, Meşelik, EskişehirKimyasal olarak sentezlenen yüzey aktif bileşenler olan sürfektanlar vebiyolojik olarak sentezlenen yüzey aktif maddeler ise biyosürfektanlar olaraktanımlanmaktadır. Bu bileşenler yapılarında bulunan hem hidrofob hem de hidrofilyapılarla çok yönlü etki gösterebilen karmaşık moleküllerdir. Tıptan kozmetiğegıdadan çevresel uygulamalar kadar çok sayıda uygulama alanı olması bakımındanticari öneme sahiptirler. Söz konusu biyosürfektan üretici mikroorganizmalar yağ vepetrokimyasal benzeri maddelerin bulunduğu habitatlarda yayılış göstermektedirler.Yapılan bu araştırmada Eskişehir organize sanayi bölgesinde petrokimyasal kirliliğibulunan topraklardan 6 farklı istasyondan örnek alındı. Alınan toprak örneklerindenyapılan seri dilüsyonlarla mikroorganizmalar saflaştırıldı. Elde edilen 70 farklımikroorganizma biyosürfektan üretimi için Mineral Salt Medium besiyerinde 48 saatinkübasyona bırakıldı.96 kuyucuk bulunduran platelere 7μl mineral yağ eklendi. Plate+4°C’de 24 saat bekletildi. 20 μl mineral yağ ilave edildi. Araştırmada pozitif kontrololarak %10,25,50 ve %100’lük Tween 80, negatif kontrol olarak steril Mineral SaltMedium ve saf su kullanıldı. Her bir kuyucuğa 5 μl kültür süpernatantı damlatıldı.Biyosürfektan içeren süpernatantlar ve pozitif kontol örnekleri mineral yağ üzerindeyayılma eğilimi gösterirken biyosürfektan içermeyen süpernatantlar ve negatif kontrolörnekleri damlacık halinde sabit bir görünüm sergilemiştir. Araştırmada denenen 70farklı izolattan 33 tanesi mineral yağ üzerindeki yayılma eğilimlerinden dolayıbiyosürfektan üretimi açısından pozitif olarak değerlendirilmiştir.Anahtar Sözcükler: Eskişehir Organize Sanayi, Biyosürfektan, hidrokarbon, dropcollapse305


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBİYOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARINA YÖNELİK ÇEVREYE KARŞI TUTUMÖLÇEĞİNİN GELİŞTİRİLMESİTuğba TAFLI ve Ali ATEŞSelçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Biyoloji Eğitimi ABDTüm canlıların sağlıklı, sorunsuz bir şekilde hayat sürmeleri temiz veyaşanabilir bir ortam ile yani çevreyle mümkün olmaktadır. İnsanın doğduğu andanölümüne kadar geçen süreçte iç içe olduğu çevresi ve bu çevrenin geleceği, nasılkoruncağı konusunda bilinçlendirilmesi çevre için önem taşımaktadır. Çevrekonusunda bilinçli ve duyarlı bireylerin yetiştirilmesi, onların çevreye yönelik olumlututum kazandırarak davranış değişikliği oluşturulması çevre sorunlarının çözümündeönemli bir rol oynamaktadır. Bu amaçlardan yola çıkarak Çevreye Yönelik TutumÖlçeği hazırlanarak Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi BiyolojiÖğretmenliği bölümünde okuyan 178 öğrenciye uygulanmıştır. Oluşturulan ölçeğingüvenirlik hesaplaması ve açıklayıcı faktör analizi SPSS 13.0 paket programı iledoğrulayıcı faktör analizi ise Lisrel 8.80 programı ile yapılmıştır. Ölçeğin iç tutarlıkkatsayısı Cronbach alfa değeri 0,87 olarak bulunmuştur. Elde edilen verilereuygulanan faktör analizi sonucunda 18 maddelik ölçeğin beş boyutlu olduğusaptanmıştır. Bu boyutlara maddelerin içerdikleri bilişsel, duyuşsal ve davranışsalifadelere göre; çevresel problemler, enerji tasarrufu, atık maddeler, çevresel sorumlukve çevresel destek olmak üzere isimlendirmeler yapılmıştır. Öğrencilerin ölçeklerdenaldıkları puanlar ile ölçeklerin faktörleri arasında pozitif ve doğrusal bir ilişkininolduğu tespit edilmiştir. Ayrıca araştırmanın doğrulayıcı faktör analizi çalışmalarıLisrel 8.80 programı ile gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada doğrulayıcı faktör analizikapsamında RMSEA=0.050; SRMR=0.062; GFI=0.90; AGFI=0.86; CFI=0.97; NFI=0.92 veRFI=0.90 olarak bulunmuştur. Çıkan sonuçlara göre oluşturulan ölçeğin çevreyeyönelik tutumun belirlenmesinde güvenle kullanılabileceği tespit edilmiştir.Anahtar Sözcükler: Çevre, Çevre Eğitimi, Tutum, Biyoloji Öğretmen Adayları306


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTÜRKİYE’DE DOĞAL OLARAK YETİŞEN Oxytropis DC. (LEGUMINOSAE) CİNSİNEAİT TÜRLERİN KROMOZOM SAYILARIEsra MARTİN 1 , Seher KARAMAN ERKUL 2 ve Zeki AYTAÇ 31Selçuk Üniversitesi, A. K. Eğitim Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Konya,2Aksaray Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Aksaray3Gazi Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, AnkaraTürkiye’de doğal olarak yayılış gösteren Oxytropis DC. cinsi 11 tür ile temsiledilmektedir. Bu türlerden iki tanesi ülkemiz için endemiktir. Çalışmada yer alantürler sistematik sırasıyla; Oxytropis kotschyana Boiss. & Hoh., O. pallasii Pers., O. pilosa(L.) DC., O. savellanica Boiss., O. persica Boiss., O. albana Stev., O. lazica Boiss., O.argyroleuca Bornm., O. aucheri Boiss., O. karjaginii Grossh., O. lupinoides Grossh. Buçalışmada Oxytropis cinsine ait türlerin somatik kromozom sayıları belirlendi. Cinse aittürlerde 2n=16, 32, 48 ve 88 olmak üzere dört farklı kromozom sayısı tespit edildi.Çalışmada ezme‐yayma preparasyon tekniği kullanıldı. Çalışmada elde edilen sonuçlarcinsin Türkiye revizyonu çalışmalarında değerlendirildi.Anahtar Sözcükler: Oxytropis, Legüminosae, kromozom sayısı307


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTUZLU ÇEVRELERDEKİ FUNGUS VE MAYALARÖzden ÖZGÖK 1 , Yaşar Erçin KOCABIYIK 2 , Emine SIRALI 1 , Semra İLHAN 1 ,Bükay YENİCE GÜRSU 1 ,1Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Eskişehir2Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü, EskişehirFungusların yeryüzünde yaygın bir dağılım göstermesi nedeniyle şimdiye kadarizolasyon çalışmalarının yapıldığı bölgeler fiziksel ve kimyasal açıdan oldukça farklılıkgöstermektedir. Bununla birlikte, yüksek oranda tuz içeren ya da termofilik ortamlargibi ekstrem koşulların hakim olduğu yerlerin canlı yaşamı için uygun olmadığıdüşüncesi, bu tip ortamlarda gelişen ya da canlılığını sürdüren fungus ve diğer canlıgruplarına ait türlerin ortaya çıkarılmasını geciktirmiştir. Tuzlalardaki hipersalinsuların sadece halofilik alg ve bakteri populasyonlarından oluştuğu ve halofilikfunguslardan tamamiyle yoksun olduğu düşünülmekteydi. Günümüzde bu tip ekstremçevrelere uyum sağlamış halotolerant ve halofilik fungusların da varlığı ortayaçıkarılmıştır. Bu çalışmanın amacı Tuz Gölü ve Çamaltı Tuzlası’nın mikobiyotasınınortaya çıkarılmasına bir başlangıç oluşturmaktır.Çalışmada Tuz Gölü ve Çamaltı Tuzlası’ndaki farklı istasyonlardan su örneklerialınmıştır. Su örneklerinden membran filtrasyon ve zenginleştirme yöntemlerikullanılarak maya ve fungusların izolasyonu gerçekleştirilmiştir. İzolasyon için %10NaCl içeren TGY, GPY , YPD besiyerleri kullanılmıştır.Bu çalışma sonucunda İzmir Çamaltı tuzlasından, Aspergillus, Penicillium,Eurotium, Alternaria ve Cladosporium genuslarına ait çeşitli fungus türleri ile, biri TuzGölü’ nden dördü Çamaltı Tuzlası’ndan olmak üzere toplamda 5 farklı maya izoleedilerek tanımlanmıştır.Anahtar Sözcükler: Halotolerant, halofilik, Tuz Gölü, ekstrem çevreler308


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleHİRFANLI BARAJI’NDA YAŞAYAN Pseudorasbora parva (Temnick & Schlegel,1846)’NIN BESLENMELERİNDEKİ ONTOGENİK DEĞİŞİKLİKLERŞükran Yalçın Özdilek 1 , F. Güler Ekmekçi 2 , Şerife Gülsün Kırankaya 3 , Lale Gençoğlu 3ve Baran Yoğurtçuoğlu 21.Çanakkale Onsekiz Mart Üniversity Science and Letters Faculty, Department of BiologyTerzioğlu Campus 17100 Çanakkale‐Turkey2.Hacettepe Üniversitesi, Science Faculty, Department of Biology, 06100 Beytepe Ankara3.Düzce Üniversity Science and Letters Faculty, Department of Biology DüzcePseudorasbora parva Türkiye ve Avrupa’da tatlı sularda yaşayan en yaygınistilacı türler arasında yer almaktadır. Habitat kullanımındaki yeteneği ve yükseküreme potansiyeli bu türü doğal balık türleri için bir tehdit haline getirir. P. parva türübireylerinin sindirim kanalındaki besin kompozisyonu, bu türün varsa intraspesifikrekabetini anlamamıza yardımcı olacak bilgiler verir. Ayrıca ontogenetik değişikliklerbu istilacı balığın besinlerinde büyümeleri boyunca herhangi bir değişiklik olupolmadığını da gösterir. Bu çalışmada Hirfanlı Barajı’ndan toplanan P. parvaörneklerinin sindirim kanalındaki besinlerin ontogenetik değişikliklerini ortayakoymak amaçlanmıştır. Kızılırmak üzerinde bulunan, hem balıkçılık açısından önemliolan hem de birçok endemik balık bulunduran Hirfanlı Barajı’ndan Nisan 2008‐Ağustos 2009 tarihleri arasında P. parva örnekleri toplanmıştır. P. parva örneklerinintoplam boyu ile sindirim kanalı içeriğindeki zoobentos ve insecta örneklerinininbulunma sıklıkları arasında pozitif ilişki bulunmuştur. Bu çalışma ile genç ve küçükbireylerin başlıca zooplanktonik organizmalarla beslendikleri büyümeyle birliktebesin tercihlerinin değiştiği söylenebilir.Anahtar Sözcükler: Pseudorasbora parva, sindirim kanalı içeriği, ontogenetikdeğişme, Hirfanlı309


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleCyrtocarenum cunicularium (ARANEAE, MYGALOMORPHAE , CTENIZIDAE)TÜRÜNÜN MEVSİMSEL AKTİVİTELERİNİN BELİRLENMESİ VE YAYGIN YERÖRÜMCEKLERİ İLE OLAN İLİŞKİSİNİN EKOLOJİK NİŞ HİPOTEZI KAPSAMINDADEĞERLENDİRİLMESİMert ELVERİCİ 1 ve Kadir Boğaç KUNT 21Orta Doğu Teknik Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü, 06531 Çankaya,Ankara2Poligon Sitesi, 71/27‐B, 06810 Dodurga, Çayyolu, AnkaraBu çalışmada; Mayıs 2010 ‐ Haziran 2011 tarihleri arasında Kıyıkışlacık Köyü(Muğla, Milas) mevkiinde bulunan C.cunicularium türünün bir yıl boyunca kinetikaktivitesi takip edilmiş olup, bulgular ekolojik nişleri itibariyle benzer türlerin(Lycosidae, Nemesiidae) aktiviteleriyle karşılaştırılmıştır.Cyrtocarenum cunicularium (Olivier, 1811), cinsin iki türünden birisi olupYunanistan ve Türkiye’de dağılım göstermektedir. Marmara’nın doğusundan,Akdeniz’e kadar olan sahil şeridinde yoğun rastlanan bu ilkel örümcek türünün genelözelliği, toprak altında tünel şeklinde yuva inşa etmesidir. Yuva; ağ, toprak ve bitkidöküntülerinden oluşturulmuş bir kapak ile dışarıya açılır. Ergin dişiler yuvayınadiren terk ederler. Ergin erkekler ise çiftleşme ve beslenme amacı ile zeminde aktifolarak dolaşırlar.Örnekler, Mayıs 2010 ‐ Haziran 2011 tarihleri arasında, Kıyıkışlacık Köyü (Muğla,Milas) mevkiinde bulunan zeytin bahçelerinin örümcek faunasını tespit amacıylayürütülen arazi çalışmaları esnasında, çeşitli yöntemlerle toplanmıştır. Elde edilenC.cunicularium örnekleri ile türün bir yıllık kinetik aktivitesi çıkarılmıştır; sonuçlarvücut büyüklüğü ve avlanma stratejileri itibariyle benzer olan Lycosidae veNemesiidae familyalarına ait türlerdeki durum ile karşılaştırılarak, olası zamansal nişpaylaşımı ortaya konmuştur.Anahtar Sözcükler: Cyrtocarenum cunicularium, Lycosidae, Nemesiidae, Niş Paylaşımı310


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKENELERİN (Acari, Parasitiformes) ÜREME VE GELİŞİMİNDE HORMONLARINETKİSİEsen POYRAZ ve Kamil KOÇCelal Bayar Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Muradiye‐Manisa,TürkiyeKeneler, Acari alt sınıfının, Parasitiformes üst takımı, Ixodida takımı ve Ixodidaeüst familyasında bulunur. Ixodidae ve Argasidae olmak üzere iki büyük familyasıvardır.Zorunlu ektoparazit olan kenelerin post embriyonik gelişimi yumurta, larva,nimf ve ergin evrelerini içerir. Büyüme ve gelişme, deri değiştirme hormonları(ekdisteroidler) kontrolü altında gerçekleşir. Ekdizon ve 20‐hidroksiekdizon’unkeliserli hayvanlarda varlığı ispatlanmıştır. Kenelerin ergin olmayan evrelerinde,ekdisteroidlerin deri değişimini düzenlediği ve larval diapozu sonlandırdığıgösterilmiştir. Kenelerde ekdisteroidlerin moleküler mekanizmasına ait verileryetersiz olup, böcekler ile benzer reseptör mekanizmalarını kullandıkları ilerisürülmektedir. Ekdisteroidler, embriyogenezde, sperm gelişiminde, dişilerde tükürükbezlerinin gelişiminde, eşey feromonlarının sentezinde, oogenez ve ovipozisyonsüreçlerinde etkin görev almaktadır.Keneler, böceklerde bulunan juvenil hormon tiplerini (juvenoidler)içermemektedir. Ancak, çeşitli çalışmalarda, kenelerde ekzogen juvenil hormon ya dajuvenil hormon analogu uygulamalarının, ergin dişilerde vitellogenez ve ovipozisyonsüreçlerini tetiklediği ve dolaylı olarak juvenil hormon etki mekanizmasının varlığıgösterilmiştir. Bu çalışmalar sonucu, juvenil hormon ilişkili bir hormonun ya da juvenilhormon benzeri bileşiklerin kenelerde varlığı ileri sürülmektedir. Dişi ixodid’lerdesingangliyondan salınan faktörlerin (nöropeptidler), ekdisteroid sentezini düzenlemeve gonadotropin hormonu sentezinde görev aldığı düşünülmektedir.Bu çalışmada, hormonal faktörlerin kenelerin gelişimi ve üremesindeki rolümevcut çalışmalar ışığında derlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Acari, Ekdisteroid, Juvenoid, Kene fizyolojisi311


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSON ZAMANLARIN EN GÖZDE BULUŞU:PROGRAMLANABİLİR BAKTERİ ÜRETİMİ(SENTETİK HÜCRE) VE ÇEVREVildan Okumuş, Barış Budak ve Özlem GeylaniSüleyman Demirel Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, IspartaGeçtiğimiz aylarda sentetik biyoloji alanında kilometre taşları arasına girecekbir gelişme yaşandı. Tamamen laboratuvar ortamında üretilen bir bakteri genomucanlı bir bakteri hücresine verildi ve sonuçta, laboratuvarda sentezlenen yenigenomun yönettiği, kendi kendine çoğalabilen hücreler elde edildi.Bilim dünyasındabu durum büyük yankı uyandırdı ve büyük bir başarı olarak kabul edildi. Sentetikhücrenin yapılması her şeyden önce teknolojik bir dönüm noktası olarak görülüyor. J.Craig Venter Enstitüsü’nden Daniel Gibson bu yaklaşımla bir DNA dizisindenbaşlayarak istediğimiz özellikteki canlıları tasarlayabileceğimizi, doğrudan nükleotid(DNA yapı taşı) seviyesine inerek genomda istediğimiz değişiklikleri yapabileceğimizisöylüyor. Gibson bilim insanlarının şimdiye kadar genler üzerine mühendislikyapmanın pek çok etkin yolunu bulduğunu, ancak bu yöntemin genomda pek çokdeğişikliği bir anda yapabilme ve genoma doğada bulunmayan ancak faydalı işlevleresahip olabilecek DNA parçaları ekleyebilme gibi eşsiz bir beceri sağladığını da ekliyor.Venter’ın ekibinden biyolog Daniel Gibson JCVI araştırmacılarının artık farklıorganizmalar oluşturmak için hazır olduğunu, mevcut DNA dizi bilgilerini kullanarakenerji kaynağı olarak kullanılabilecek maddeler, ilaç etken maddeleri, endüstriyelbileşikler vb. üretebilen; karbondioksiti yakalayarak bünyesine alabilen hücrelerüretmek istediklerini söylüyor. Venter sentetik biyoloji tekniklerini kullanarak haftalarya da aylar değil günlerle ölçülebilecek kadar kısa sürelerde antiviral (virüslere karşı)aşılar üretebilmeyi umuyor. Virüsler çok kısa sürede genetik değişiklik geçirdiği içinaşıların kısa sürede geliştirilebilmesi çok önemli.Sentetik hücre çevre açısından da çokönemli işlevlere sahip ,enerji üretimi başta olmak üzere pek çok çevre kirliliğine karşıoluşturulan programlanmış hücreler kullanılabilir.Bu buluş daha çok yeni ve yaygındeğildir.Çalışmamız bu buluşu tanıtmaya ve çevreye sağlayacağı pozitif yararlarayöneliktir.312


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleATIKLARIN MİKROORGANİZMALARLA DETOKSİFİKASYONUVildan OKUMUŞ, Barış BUDAK, Özlem GEYLANİ, ve Tuğçe ÇELİKSüleyman Demirel Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, IspartaKullanılma süresi dolan ve yaşadığımız ortamdan uzaklaştırılması gerekenmaddeler atık olarak tanımlayabiliriz. Yani bu maddeler artık bizim ihtiyacımızolmaktan cıkmış, bizim sağlımız için tehlike oluşturan maddelerdir. Atıklarısınıflandırırken genelde sanayi ve evsel atıklar olmak üzere ayırabiliriz. Atıklarındoğada faz olarak bulunma durumuna göre katı, sıvı ve gaz olmak üzere üç gruptainceleyebiliriz. Sanayi atıkları karbon bileşikleri içeriği bakımından zengindir, çünkükullanılan hammaddenin içeriğinde karbon bulunmaktadır. Bu atıklar sanayi türünebağlı olarak değişme gösterir. Evsel atıklarda da karbonlu bileşikler çok sayıdabulunmaktadır. Genelde katı atıklar karbonlu bileşikler bakımından zengindir.Katıatıkların biyolojik olarak parçalanması zordur.Katı atıkların geri dönüşümlü olarakkullanılması sürdürülebilir tarım, çevre ve sanayinin olumlu yönde etkilenmesinisağlar. Bu aşamada en önemli konu, sanayinin gelişmesi ve tarımın ilerlemesininberaberinde tüm doğal kaynakları tüketmemesi için, doğadaki en temel kural olanmadde akışı döngüsünün dengeli bir şekilde işletilmesidir. Atık su arıtımı ise özelliklehalk sağlını korumak ve çevreyle ilgili zararı engellemek açısından önemlidir. Atık suarıtma yöntemleri; fiziksel arıtma yöntemleri, kimyasal arıtma yöntemleri, biyolojikyöntemleri olmak üzere temel olarak 3’e ayrılır. Mikroorganizmalardan faydalanarakyapılan arıtma biyolojik arıtmadır. Biyolojik arıtma yönteminde en çok kullanılanteknikler ise stebilizasyon havuzları, aktif çamur sistemleri ve damlatmalı filtrelerdir.Bunlar arasında en az maliyetli ve en kolay olanı stebilizasyon havuzlarıdır.Buçalışmada atıkların biyolojik olarak ayrıştırılması,çevre sağlığı ve çevre kirliliğinin buşekilde önlenebilirliği üzerinde durulacaktır.313


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBAZI KERATİNÖZ ATIKLARIN DEĞERLENDİRİLMESİNDE AKTİNOMİSETLERİNPOTANSİYELİDeniz KUŞCUOĞLU 1 , F. Can ÖZKAYA 1 , Artun SUKAN 2 , Ataç UZEL 3 ve E. Esin HAMEŞ‐KOCABAŞ 41<strong>Ege</strong> Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü, Çok Disiplinli ABD, Biyoteknoloji Bölümü,Bornova / İZMİR2<strong>Ege</strong> Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Mühendisliği Bölümü, Bornova / İZMİR3<strong>Ege</strong> Üniversitesi <strong>Fen</strong> Fakültesi Biyoloji Bölümü, Temel ve Endüstriyel Mikrobiyoloji ABD,Bornova/ İzmir4<strong>Ege</strong> Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Biyomühendislik Bölümü, Bornova, İzmirAgroendüstriyel sektör faaliyetleri sonucunda, çevre kirliliğine yol açan birçokdeğişik keratinöz atık (tavuk tüyü, yün, boynuz vb.) oluşturmaktadır. Bu atıklariçerisinde önemli bir grup olan kümes hayvanlarına ait tüyler ise, dünya çapında yıldabir milyon tonu aşkın miktarda açığa çıkmaktadır. Tavuk tüylerinindeğerlendirilmesinde ön plana çıkan mikrobiyal keratinazlar, son zamanlarda greenbiyoteknoloji olarak önem kazanmışlardır. Günümüzde atık tüyler, geleneksel olarakısıl veya kimyasal işlemden geçirildikten sonra, hayvan yem katkı maddesi olarakkullanılmaktadır. Bu gibi işlemler atık keratini yem katkı maddesi olarak dahasindirilebilir kılsa da, keratinin yapısındaki amino asit zenginliğini bozduğu ve hastalıkrisklerini yok etmediği için alternatif yöntemlere ihtiyaç duyulmaktadır.Çalışmamızda mikrobiyal keratinaz üreticisi aktinomiset suşlarının, keratinözatıkları parçalama potansiyeli incelenmiştir. Bu kapsamda 180 alkalifilik aktinomisetsuşu hızlı plate tarama yöntemi ile proteaz aktivitesi açısından taranmış ve 41 adetaday izolat belirlenmiştir. Aday izolatların içerisinde zon/koloni çap oranı 3 ve 3’tenbüyük olanlar ile ön fermentasyon denemeleri yapılmış ve zon/koloni çap oranı 3,67olan izolat en yüksek ekstrasellüler keratinaz üreticisi suş (14 Unit/ml) olarakbelirlenmiştir. Seçilen suşun yün atıklarını parçalama özelliğinin de olduğu tespitedilmiştir. İzolatın tanılama çalışmaları morfolojik, kültürel, biyokimyasal vemoleküler (16S rDNA) testlerle yapılmış ve filogenetik ağacı çizilerek Streptomycesgenusuna ait olduğu belirlenmiştir.Atık değerlendirilmesinde çalışmamızdaki gibi alternatif metotlarınkullanılması ile çevre, sağlık ve finans ile ilgili problemlerin büyük ölçüde azalacağıöngörülmektedir.Anahtar Sözcükler: Tavuk tüyü, yün, Keratinaz, Actinomycetes, Streptomyces314


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleİZMİR KÖRFEZİ (EGE DENİZİ) İHTİYOPLANKTONU BOLLUK VE DAĞILIMI (2011KIŞ‐İLKBAHAR)BURCU TAYLAN, veBELGİN HOŞSUCU<strong>Ege</strong> Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Temel Bilimler Bölümü Balıkçılık A.B.D.,Bornova/İzmirBu çalışmada; 2011 kış ve ilkbahar dönemlerinde İzmir Körfezi’ndeki kemiklibalıklara ait yumurta ve larvaların bolluk, dağılım ve mortalite oranları araştırılmıştır.Bu amaçla ihtiyoplankton örnekleri; R.V.K. Piri Reis araştırma gemisiyle körfezin iç,orta ve dış kesimlerinden belirlenen 9 adet istasyondan; 57 cm çapında, 200 µm gözgenişliğindeki UNESCO WP‐2 model zooplankton kepçesiyle vertikal olarak eldeedilmiştir.Araştırma süresince 13 familya’ya ait 16 tür belirlenmiştir. Sonuç olaraksaptanan 16 tür içerisinde toplam 1379 birey/m² yumurta, 39 birey/m² prelarva ve1109 birey/m² larva tespit edilmiştir. Tespit edilen tüm türler incelendiğinde İzmirKörfez’inde özellikle hamsi türünün bolluk açısından dominant (%72) olduğusaptanmıştır.Anahtar Sözcükler: Engraulis encrasicolus, İhtiyoplankton, Bolluk, İzmir Körfezi, <strong>Ege</strong>Denizi315


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleİZMİR KÖRFEZİ’NDE (EGE DENİZİ) DAĞILIM GÖSTEREN SALPA Sarpa salpa(Linnaeus, 1758)’NIN BOY‐AĞIRKLIK VE BOY‐BOY İLİŞKİSİAli KARA 1 , Bahar BAYHAN 2 ve Burcu TAYLAN 21<strong>Ege</strong> Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Avlama ve İşleme Teknolojisi Bölümü AvlamaTeknolojisi A.B.D., Bornova/İzmir2<strong>Ege</strong> Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Temel Bilimler Bölümü Balıkçılık A.B.D.,Bornova/İzmirBu çalışmada, Ekim 2004 Eylül 2005 periyodunda İzmir Körfezi’nden teminedilmiş 927 adet Salpa’nın boy‐boy ve boy‐ağırlık ilişkileri incelenmiştir.Araştırmadaki tüm balıkların total boy aralığı 15.6 ‐ 42.6 cm’dir.Erkek, dişi, hermafrodit ve tüm bireyler için ayrı ayrı hesaplanan boy‐ağırlıkilişkisi denklemleri sırasıyla W=0.0294L 2.750 , W=0.0216L 2.840 , W=0.0115L 3.058 veW=0.0189L 2.894 şeklindedir. Boy‐boy ilişkisi tüm bireyler için TL=0.088+1.1255FL,FL=0.043+1.0608SL ve SL=0.000+0.8414TL olarak hesaplanmıştır.Anahtar Sözcükler: Sarpa salpa, boy‐ağırlık ilişkisi, boy‐boy ilişkisi, İzmir Körfezi, <strong>Ege</strong>Denizi316


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleFARKLI EKOLOJİK ÇEVRELERDEN İZOLE EDİLEN AKTİNOMİSET SUŞLARININAKTİNOMİSİN D ÜRETİMLERİCanberk İŞLER 1 , İsmail Hakkı AKGÜN 2 ve E. Esin HAMEŞ‐KOCABAŞ 31<strong>Ege</strong> Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü Çok Disiplinli ABD, Biyoteknoloji Bölümü,Bornova, İzmir2<strong>Ege</strong> Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Biyomühendislik Bölümü, Bornova, İzmir3<strong>Ege</strong> Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Biyomühendislik Bölümü, Bornova, İzmirAntibiyotik çağının başlaması ile geniş molekül çeşitliliğe sahip aktinomisetlerkarasal çevrelerde yoğun şekilde çalışılmıştır. Günümüzde doğadaki mikrobiyalbiyoçeşitliliğin çok azını laboratuarda kültüre edebiliyor olmamız ve farklı uç ekolojiközellikler gösteren keşfedilmemiş çevrelerin henüz yeterince araştırılmamış olmasıçalışmaları bu yönde yoğunlaştırmıştır. Bu çalışmada, antibiyotik ve antitümör özelliğiile bilinen bir sekonder metabolit olan aktinomisin D’nin termal kaynaklar ve denizsüngerlerinden izole edilmiş aktinomisetler arasındaki üretim potansiyelleriincelenmiştir. Bu kapsamda 170 adet termal kaynaklı ve 300 adet süngerlerle ilişkiliaktinomiset olmak üzere toplam 470 adet suş pepton‐nişasta besiyeri içeren petrilerespotlanarak iki hafta 28C’de inkübe edilmiştir. Bunun için hücre dışı salgılanan koyusarı‐turuncu pigment varlığı üretim için pozitif olarak değerlendirilmiştir. ArdındanAktinomisin D ürettiği tespit edilen suşların küçük çaplı fermentasyon denemelerigerçekleştirilmiş hücrelerinden uzaklaştırılan fermentasyon sıvıları etil asetat ileekstre edilerek ince tabaka kromatografisinde standarda karşı yürütülerekaktinomisin D üretimleri doğrulanmıştır.Anahtar Sözcükler: Aktinomisin D, Aktinomiset, Antimikrobiyal madde317


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSÜNGERLERLE İLİŞKİLİ AKTİNOMİSETLER: DENİZEL BİYOÇEŞİTLİLİK VEANTİMİKROBİYAL BİLEŞİK ÜRETİM POTANSİYELLERİÖzlem ÖNER 1 , F. Can ÖZKAYA 1 , Özkan GÜBE 1 , Ceyda KULA 2 , Güner EKİZ 2 , BakiYOKEŞ 3 , Ataç UZEL 4 , E. Esin HAMEŞ‐KOCABAŞ 5 ve Erdal BEDİR 51<strong>Ege</strong> Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü, Çok Disiplinli AD., Biyoteknoloji Bölümü,Bornova / İzmir2<strong>Ege</strong> Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü, Biyomühendislik Bölümü, Bornova / İzmir3Haliç Üniversitesi <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü,Mecidiyeköy/ İstanbul4<strong>Ege</strong> Üniversitesi <strong>Fen</strong> Fakültesi Biyoloji Bölümü Temel ve Endüstriyel Mikrobiyoloji ADBornova/ İzmir5<strong>Ege</strong> Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Biyomühendislik Bölümü, Bornova, İzmirBiyoçeşitliliğin büyük kısmını içeren denizler ve okyanuslar dünya yüzeyinin%70’ini kaplamaktadır ve henüz özellikle mikrobiyal biyoçeşitlilik tam olarakaydınlatılamamıştır. Ekstrem koşullar içermesi nedeniyle son yıllarda yeni doğal ürünkeşif çalışmaları özellikle denizel ekosistemlere yönelmiştir. Ekstrem koşullardayaşayan mikroorganizmaların hayatta kalmak için farklı sınıflara ait bileşiklerürettikleri bilinmektedir. Son yıllarda yapılan çalışmalar göstermiştir ki bazı denizelaktinomiset suşları, yeni doğal ürünlerin ortaya çıkarılması konusunda çok iyi bireradaydırlar.Bu çalışmada, süngerlerle ilişkili aktinomisetlerin izolasyonu veantimikrobiyal bileşik üretim potansiyellerinin değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Buamaçla <strong>Ege</strong> Denizi ve Akdeniz’den 62 sünger örneği (0‐35 m) toplanmıştır. Önişlemden geçirilen örnekler, homojenize edilerek 10 ‐1 ve 10 ‐2 seyreltmelerinden dörtfarklı besiyerine (M1, M6, R2A, AIO) yayma plaka yöntemiyle inokule edilmiştir.Petrilerin 28 o C, 4 hafta inkübasyonu sonrası 267 adet aktinomiset izole edilmiştir.Tüm izolatların 250 ml erlenlerde 50 ml deniz suyu ile hazırlanmış M1 besiyerinde28 o C’de 7 gün fermentasyonları gerçekleştirilmiştir. Hücrelerinden ayrılanfermantasyon sıvılarının etil asetat ile ekstraksiyonları yapılmış, ekstrelerinantimikrobiyal aktiviteleri Escherichia coli O157:H7 (RSKK 234) ve metisilin dirençliStaphylococcus aureus (RSKK 95047)’ a karşı disk difüzyon metodu ile test edilmiştir.Yüksek aktivite gösteren 19 izolat seçilerek tanılama çalışmaları için fenotipik vefizyolojik bazı özellikleri incelenmiş ayrıca 16S rDNA dizileri belirlenmiş ve filogenetikanalizleri yapılarak 19 izolatın da Streptomyces genusuna ait oldukları belirlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Denizel aktinomisetler, Streptomyces, antimikrobiyal aktivite318


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKARAMENDERES ÇAYI’NIN PINARBAŞI MEVKİİNDE BULUNAN MAKRO FAUNA VEFLORANIN EKOLOJİK KOMPOZİSYONU¹Şükran YALÇIN ÖZDİLEK ¹Nurbanu PARTAL 2 , Mehmet AKBULUT ve ²Serpil SAĞIRODABAŞI¹Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü, 17100Çanakkale²Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi, 17100 ÇanakkaleBir akarsu kaynağından döküldüğü yere gidinceye kadar çeşitli kademelerdedeğişkenlik gösterir. Derinlik, akış hızı, substrat yapısı gibi fiziksel yapıdakiçeşitlilikten kaynaklanan bu farklılıklar, besleyici element miktarına da bağlı olarakher bir kesimine özel makro flora ve faunanın şekillenmesine yol açar. Çanakkale İlisınırları içinde bulunan Yaklaşık 109 km uzunlukta olan Karamenderes Çayı BigaYarımadası’nda Kazdağı ve Ağı Dağı’ndan doğup batı ve kuzeye doğru yönlenerekTroia yakınlarında Kumkale ovasını suladıktan sonra Çanakkale Boğazı girişinedökülür. Pınarbaşı mevkinin denize uzaklığı yaklaşık 13,4 km’dir. Bu çalışmadaKaramenderes Çayı’nın Pınarbaşı mevkiinin makro fauna ve florasının farklı zonlaragöre nasıl dağılım gösterdiklerini belirlemek amaçlanmıştır. Bunun için KaramenderesÇayı’nn Pınarbaşı mevkisinde üç farklı örnekleme yapılmıştır. Birinci örneklemedipten bentik kepçesi ile, ikinci örnekleme yüzeyden kepçe yardımı ile, üçüncüörnekleme dip ve yüzey örnekleme birlikte bentik kepçesi ile toplanmıştır. Toplananörnekler, laboratuar ortamında tasnif edildikten sonra teşhis edilmiştir. Teşhis edilenörneklerin fotoğrafları çekilmiştir. Canlılar dipte bulunanlar, yüzeyde bulunanlar,dipte ve yüzeyde bulunanlar şeklinde tasnif edilmiş ve ekolojik olarak bulunduklarızonlarda bulunma sebepleri tartışılmıştır.Anahtar Sözcükler: Akarsu, ekolojik zonlar, makro fauna ve flora319


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKADMİYUM AĞIR METALİNİN Bufo bufo (LINNAEUS, 1758) VE Bufo(Pseudepidalea) viridis Laurenti, 1768 (ANURA: BUFONIDAE) LARVALARIÜZERİNDEKİ AKUT TOKSİK ETKİLERİAyşe ÇETİN, Mert GÜRKAN ve Sibel HAYRETDAĞÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü TerzioğluYerleşkesi/ÇanakkaleBu çalışmada, doğada kullanımı ve birikimi giderek artan kadmiyum ağırmetalinin, Bufo bufo ve Bufo (Pseudepidalea) viridis larvaları üzerine akut toksiketkileri karşılaştırmalı olarak incelendi. Laboratuvar ortamında elde edilen Bufo bufove Bufo (Pseudepidalea) viridis yumurtalarının, 25‐27. evreye (Gosner, 1960) kadargelişimleri sağlandı. Bu evredeki larvalar 96 saat süreyle kadmiyum ağır metaline (0;1; 5; 10; 25; 50 µg/L) maruz bırakıldı. Günlük mortalite değerleri dikkate alınarak,çalışma sonunda kadmiyum ağır metalinin Bufo (Pseudepidalea) viridis larvaları içinLC₃₀, LC₅₀, ve LC₇₀ değerleri sırasıyla 30,29; 35,71 ve 41,14 µg/L olarak hesaplandı.Bufo bufo larvalarında ise uygulama süresince ölüm gözlenmedi. Uygulama başında vesonunda alınan morfolojik ölçümlere ait değerler (ıslak ağırlık, total vücut uzunluğu,kuyruk uzunluğu ve en) istatistiksel olarak analiz edildi. Bütün bulgular birliktedeğerlendirildiğinde, kadmiyumun Bufo (Pseudepidalea) viridis larvalarınıngelişimlerini baskıladığı görüldü. Bufo bufo larvalarında ise kadmiyumun bazıdozlarında (25 ve 50 µg/L) büyüme ve gelişim baskılanırken, düşük dozlarda (1 ve 5µg/L) büyümenin tetiklendiği görüldü.Anahtar Sözcükler: Ağır metal, kadmiyum, larva, Bufo bufo, Bufo (Pseudepidalea)viridis320


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleFARKLI TİPTEKİ BAZI SULARIN Allium cepa L. KÖK MERİSTEM HÜCRELERİMİTOTİK KROMOZOMLARINA ETKİLERİFerhan KORKMAZ 1 , Merve KIRAN 1 , Demet ÜNAL 1 ve Özgün TUNA‐GÜLÖREN 21Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 26480Meşelik/Eskişehir2Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Anabilim dalı, 26480Meşelik/EskişehirBu çalışmada farklı su örneklerinin Allium cepa L. kök meristem hücrelerimitotik kromozomları ve mitotik indeks üzerine etkileri araştırılmıştır. Çalışmadaliteratürde negatif kontrol olarak kullanılması önerilen ultra saf su ile hazırlanmışsentetik su, saf su, Eskişehir ilinde içme suyu olarak kullanılan Kalabak suyu ve musluksuyu örnekleri çalışılmıştır. Soğanlar bu su örnekleriyle 48 ve 72 saatlik sürelerboyunca etkileşime bırakılmış, bu uygulamayı takiben, mikroskobik incelemeler içinkök ucu örneklerinden preparatlar hazırlanmış ve inceleme sonucunda mitotik indeksdeğerleri hesaplanmıştır. Farklı tipteki suların mitotik indeks değerleri kontrolgrubuyla karşılaştırıldığında aralarında anlamlı bir farklılık görülmemiştir.Anahtar sözcükler: Sentetik su (Synthetic fresh water), saf su, Kalabak suyu, musluksuyu, Allium test, mitotik indeks321


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleMUDANYA İLÇESİ (BURSA) SAHİLİNDEKİ VASKÜLER BİTKİ ÇEŞİTLİLİĞİRuziye DAŞKINUludağ Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Görükle / BursaBu çalışmada Bursa iline bağlı ve Marmara Denizinin güneyinde bulunanyaklaşık 55 km uzunlukta, bazı yerlerde kumullar bazen kayalıklar şeklinde devameden bir sahili olan Mudanya ilçesinin sahilindeki vasküler bitki çeşitliliğiaraştırılmıştır. 2002 ila 2011 yılları arasında bölgeden 700 adet bitki örneğitoplanmıştır. Toplanan bitkilerin değerlendirilmesi sonucu 52 familyaya ait 215takson teşhis edilmiştir.Bu taksonlardan 47’si Akdeniz, 11’i Avrupa‐Sibirya, 2’si İran‐Turan elementiolup 147’si çok bölgeli yada bölgesi bilinmeyenlerdendir. Çalışma alanında taksonsayısı bakımından en zengin familyalar Asteraceae (34), Poaceae (30), Brassicaceae(14), Caryophyllaceae (12), Chenopodiaceae (10), Scrophulariaceae (9)’dir. En zengincinsler ise Euphorbia L. (5), Crepis L. (4), Plantago L. (4), Veronica L. (4), Cyperus L. (4),Atriplex L. (3), Rumex L. (3), Papaver L. (3), Geranium L. (3) Echium L. (3) veHeliotropium L. (3)’dur. Çalışma alanında Türkiye için endemik 2 adet taksonsaptanmış ve endemizm oranı % 0.9 olarak bulunmuştur. Mudanya sahilindekumullar, taşlık yerler, kumulların arasındaki nemli yerler ve kayalıklar olmak üzere 4farklı habitat saptanmıştır. Bölgede tespit edilen 215 taksonun bu habitatlardakidağılımları da incelenmiştir.Anahtar Sözcükler: Mudanya ilçesi, Bursa, vasküler bitki çeşitliliği, sahil bitkileri322


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇANAKKALE YÖRESİNDE YETİŞEN ASTERACEAE (COMPOSİTAE) FAMİLYASINAAİT 6 TÜRÜN POLEN MORFOLOJİSİCandan ŞAHİN ve Hanife AKYALÇINÇOMÜ <strong>Fen</strong> Bilimleri Ens. Biyoloji Anabilim Dalı 17020 ÇanakkaleÇOMÜ <strong>Fen</strong>‐Ed. Fak. Biyoloji Böl. 17020 ÇanakkaleAsteraceae familyası, flora bakımından büyük bir çeşitliliğe sahip olanülkemizde bu çeşitliliğe büyük oranda katkı sağlayan önemli bir sistematik gruptur. Buaraştırmada Asteracea Familyasından 4 tribusa ait 6 tür çalışılmıştır. Bu türler Inuleatribusundan Filago eriocephala, Astereae tribusundan Conyza canadensis ve Bellisperennis, Anthemideae tribusundan Anacyclus clavatus ve Chrysanthemum segetum,Carduaea tribusundan Tyrimnus leucographus olarak belirlenmiştir. Türler Çanakkaleyöresine ait farklı lokalitelerden toplanmış ve bitki örnekleri Dr. Ersin KARABACAK’ınözel herbaryumunda saklanmaktadır. Bu çalışmada ekolojik çeşitliliğe katkı sağlayanfamilya üyelerine ait polen morfolojik özelliklerinin ortaya konulması amaçlanmıştır.Polen morfolojik özelikleri Wodehouse yöntemine göre hazırlanan preparatlarda ışıkmikroskobunda incelenmiştir. Bu incelemede polenlerin ekzin, ektekzin, endekzin,intin, apertür ölçüleri, polar ekseni ve kutup çapı ve spin uzunlukları ölçülmüştür.Polenler tricolporate, ornemantasyon echinate olarak belirlenmiştir. Her türe aitpolenlerin ışık mikroskobunda kutup, ekvator, apertür ve ornemantasyon görüntülerive elektron mikroskop mikrografları alınmıştır. Bu araştırma ÇOMÜ BAP 2010/200nolu proje olarak desteklenmektedir.Anahtar Sözcükler: Pollen morfolojisi, Asteraceae, Filago eriocephala., Anacyclusclavatus, Conyza canadensis., Bellis perennis, Tyrimnus leucographus, Chrysanthemumsegetum, Çanakkale323


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleMANİSA İLİ BARAJ GÖLLERİNDE BOR KİRLİLİĞİNİN ARAŞTIRILMASIOrkide MİNARECİ 1 ve Meral ÖZTÜRK 21Celal Bayar Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 45030 Muradiye‐MANİSA2Celal Bayar Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim <strong>Fen</strong> ve Matematik AlanlarEğitimi Bölümü, Demirci‐MANİSASon yıllarda endüstrinin hızla geliştiği ve nüfus yoğunluğunun arttığı Manisailinde tatlı su rezervleri kirlilik olaylarından olumsuz şekilde etkilenmektedir. Göllerhem sulama hem de içme suyu temininde kullanıldığı için suların kalitesinde meydanagelecek olumsuz değişikliklerin içme suyu açısından direkt olarak, tarımsal kullanımve balık yetiştiriciliğiyle ise dolaylı olarak insan sağlığına etkisi bulunmaktadır. Bunoktadan hareketle, bu çalışmada baraj göllerinde belirlenen istasyonlarından alınansu örneklerinde bor kirliliğinin belirlenmesi amaçlanmıştır.Bu çalışmada, Manisa ilinde bulunan Sevişler Baraj Gölü, Demirköprü BarajGölü, Avşar Baraj Gölü ve Marmara Gölü olmak üzere belirlenen dört istasyondanalınan su örneklerinde bor konsantrasyonları belirlenmiştir. Örneklemeler Haziran2008 ‐ Mayıs 2009 tarihleri arasında mevsimlik periyotlar halinde yapılmıştır.Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre, bor konsantrasyonu 0,008 – 3,066mg/L arasında değişen değerlerde bulunmuştur. Elde edilen ortalama değerler, “ÇevreMevzuatı”, “Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği” ve “Kıta İçi Su Kaynaklarının SınıflarınaGöre Kalite Kriterleri”yle karşılaştırılmıştır. Bor konsantrasyonları, üç istasyonda yaniSevişler Baraj Gölü, Demirköprü Baraj Gölü ve Marmara Gölü’nde inorganik kirliliksınır değerlerinin altında bulunmuştur. Avşar Baraj Gölü’nde ise, bor konsantrasyonuinorganik kirlilik sınır değerlerinin üzerinde bulunmuştur ve Avşar Baraj Gölü suyubor parametresi açısından IV. sınıf (çok kirlenmiş su) olarak belirlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Sevişler Baraj Gölü, Demirköprü Baraj Gölü, Avşar Baraj Gölü,Marmara Gölü, bor, su kalitesi, kirlilik324


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTÜRKİYE ELATERIDAE (COLEOPTERA) FAMİLYASININ ENDEMİZM DURUMUMahmut KABALAK ve Osman SERTHacettepe Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Beytepe Kampüsü Çankaya /AnkaraElateridae familyası Coleoptera takımı içinde yer alan büyük familyalardanbiridir. Bu familyaya ait türlerin larvaları bitki köklerinde, omurgasız hayvanleşlerinde, tarım zararlısı türlerin larvaları üzerinde beslenir. Larvalarının çoğu toprakiçinde yaşar ve toprak içinde yaşayanların büyük bir kısmı fitofagdır. Familyanıniçerdiği tür sayısının 6.000 ‐ 10.000 arasında değiştiği çok çeşitli kaynaklarda ifadeedilmiştir Türkiye Elateridae faunasının çeşitli araştırmacılarca yapılan araştırmalaragöre 8 altfamilyadaki 65 cins ve 450’den fazla türden oluştuğu görülmektedir. Buçalışmada Türkiye Elateridae faunası üzerine yapılmış olan mevcut çalışmalarincelenmiş ve endemik olan türler tespit edilmiştir. Bu türlerin altfamilya ve cinsleregöre dağılımı belirlenmiş ve grafiklerle gösterilmiştir.Anahtar Sözcükler: Türkiye, Elateridae, Endemik türler325


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSqualius cephalus (L., 1758) ve Chondrostoma regium (Heckel, 1843)’UN BAZIMORFOMETRİK ÖZELLİKLERİMahmut DAĞLIİnönü Üniversitesi, Sürgü MYO, Su Ürünleri Programı, 44530, MalatyaBu çalışmada, Şiro Çayı’nda (Malatya) yakalanan total boyu 8.7‐29.5(13.36±3.14) cm arasında değişen 74 adet Squalius cephalus (L., 1758) ve total boyu17.5‐24.0 (20.87±1.99) cm arasında değişen 14 adet Chondrostoma regium (Heckel,1843)’un morfometrik özellikleri incelenmiştir. Morfometrik özelliklerden total boy(tb), standart boy (sb), çatal boy (çb), predorsal boy (prdb), kuyruk sapı uzunluğu(ksu), interorbital uzunluk (ioru), preorbital (proru) ve postorbital uzunluk (psoru),baş uzunluğu (bu), baş yüksekliği (by), baş genişliği (bg), vücut yüksekliği (vy), vücutgenişliği (vg), göz çapı (gç) ölçümleri alınmıştır. Bu morfometrik ölçümlerin birbiriyleolan logaritmik ilişkilerine ait matematiksel eşitlikler ve korelasyon katsayılarıhesaplanmıştır. Bu eşitlikler Squalius cephalus için, çb=0.923*tb‐0.131 (r 2 =0.994),sb=0.852*tb‐0.341 (r 2 =0.993), prdb=0.448*tb‐0.030 (r 2 =0.984), ksu=0.165*tb‐0.240(r 2 =0.858), bu=0.195*tb+0.484 (r 2 =0.936), vy=0.230*tb‐0.425 (r 2 =0.944),bu=1.414*by+0.341 (r 2 =0.924), by=0.980*bg+0.274 (r 2 =0.936), vy=1.292*vg+0.167(r 2 =0.838), proru =0.538*psoru+0.056 (r 2 =0.845), ioru =2.313*gç‐0.308 (r 2 =0.757),Chondrostoma regium için ise çb=0.924*tb‐0.289 (r 2 =0.985), sb=0.913*tb‐1.670(r 2 =0.983), prdb=0.412*tb‐0.676 (r 2 =0.898), ksu=0.142*tb‐0.456 (r 2 =0.702),bu=0.100*tb+1.417 (r 2 =0.643), vy=0.211*tb‐0.304 (r 2 =0.571), bu=0.955*by+1.112(r 2 =0.595), by=0.658*bg+1.263 (r 2 =0.587), vy=1.621*vg+0.456 (r 2 =0.718), proru=0.232*psoru+0.633 (r 2 =0.327), ioru =1.182*gç+0.282 (r 2 =0.394) olarak tespitedilmiştir.Anahtar Sözcükler: Squalius cephalus, Chondrostoma regium, morfometrik, Şiro Çayı326


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleAcanthobrama marmid Heckel, 1843 ve Chalcalburnus mossulensis (Heckel,1843)’İN BAZI MORFOMETRİK ÖZELLİKLERİMahmut DAĞLIİnönü Üniversitesi, Sürgü MYO, Su Ürünleri Programı, 44530, MalatyaBu çalışmada, Şiro Çayı’nda (Malatya) yakalanan total boyu 11.0‐19.0(14.93±1.81) cm arasında değişen 35 adet Acanthobrama marmid Heckel, 1843 vetotal boyu 8.8‐17.3 (12.26±1.50) cm arasında değişen 80 adet Chalcalburnusmossulensis (Heckel, 1843)’in morfometrik özellikleri incelenmiştir. Morfometriközelliklerden total boy (tb), standart boy (sb), çatal boy (çb), predorsal boy (prdb),kuyruk sapı uzunluğu (ksu), interorbital uzunluk (ioru), preorbital (proru) vepostorbital uzunluk (psoru), baş uzunluğu (bu), baş yüksekliği (by), baş genişliği (bg),vücut yüksekliği (vy), vücut genişliği (vg), göz çapı (gç) ölçümleri alınmıştır. Bumorfometrik ölçümlerin birbiriyle olan logaritmik ilişkilerine ait matematikseleşitlikler ve korelasyon katsayıları hesaplanmıştır. Bu eşitlikler Acanthobramamarmid için, çb=0.906*tb‐0.179 (r 2 =0.976), sb=0.830*tb‐0.458 (r 2 =0.966),prdb=0.459*tb‐0.565 (r 2 =0.952), ksu=0.129*tb‐0.098 (r 2 =0.669), bu=0.196*tb+0.267(r 2 =0.855), vy=0.260*tb‐0.367 (r 2 =0.881), bu=1.350*by+0.276 (r 2 =0.864),by=1.367*bg+0.061 (r 2 =0.676), vy=1.492*vg+1.180 (r 2 =0.547),proru=0.449*psoru+0.222 (r 2 =0.702), ioru =0.958*gç+0.077 (r 2 =0.653),Chalcalburnus mossulensis için ise çb=0.852*tb+0.728 (r 2 =0.976), sb=0.829*tb+0.054(r 2 =0.983), prdb=0.437*tb+0.004 (r 2 =0.924), ksu=0.165*tb‐0.160 (r 2 =0.632),bu=0.186*tb+0.290 (r 2 =0.868), vy=0.141*tb+0.120 (r 2 =0.654), bu=1.446*by+0.386(r 2 =0.788), by=1.281*bg+0.080 (r 2 =0.718), vy=1.118*vg+0.588 (r 2 =0.601), proru=0.434*psoru+0.152 (r 2 =0.513), ioru =0.469*gç+0.379 (r 2 =0.338) olarak tespitedilmiştir.Anahtar Sözcükler: Acanthobrama marmid, Chalcalburnus mossulensis, morfometrik,Şiro Çayı327


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleGAZİANTEP İL MERKEZİNİN EGZOTİK FLORASIMUSTAFA PEHLİVAN 1 , NECATTİN TÜRKMEN 2 ve FATİH YAYLA 11Gaziantep Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Şehitkamil / Gaziantep2Çukurova Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Balcalı / AdanaBu çalışma 2008‐2010 yılları arasında yürütülmüştür. Çalışmada, Gaziantepilinin gerek nüfus ve gerekse kentleşmenin yoğunlaşması nedeniyle çevre koşullarındameydana gelen değişiklik ve bu değişikliğin floristik elemanlara etkisi irdelenmeyeçalışılmıştır. Bilindiği gibi kent merkezlerinde yapılan çevre düzenlemelerinde genelolarak park ve bahçelerde, mezarlıklarda konut alanlarında ve yol kenarlarında genelolarak egzotik türler tercih edilmektedir.Ortalama 850 m. rakıma ve 1.653.670 nüfusa sahip olan Gaziantep İli, Ülkeortalamasının üzerinde bir yıllık nüfus artış hızına sahiptir (2009 yılı için % 2,5) veaynı zamanda başta Güney Doğu İlleri olmak üzere civar illerden göç almaktadır.Egzotik türlerin bölgeye girişi ekonomik bir kaybın yanında bizim için daha önemliolan doğal türlerin alan kısıtlamasına sebep olması ve mevcut ekolojik şartlarıdeğiştirme potansiyeli ile ekolojik (İstila, Toprak, Su) kayıplara da neden olmaktadır.Genel olarak tek ve iki yıllık otsu türler hem bakım zorluğu ve görsellik hemde ekonomik nedenlerle çok fazla tercih edilmemektedir. Odunsu türlerin yoğunolarak bulunduğu bölgede, yapılan çalışma sonucu 41 familyaya ait 102 tür tespitedilmiştir. Bu familyalar içerisinde çoğunluğu oluşturan 16 tür ile Rosaceaefamilyasına ait bireylerdir. Tespit edilen türlerden 30 tür otsu 72 tür ise odunsudur.Bu türlerin oluşturduğu mikroklima, türlerin bakımı, sürekli ilaçlanması, bol suistekleri gibi nedenler bölgenin doğal biyotoplarının tahribini de etkileyen bu durumolduğu için gelecekte istilacı türler olarak varlığını devam ettirecek olan türler ekolojikanlamda ciddi sıkıntılar oluşturacaktır.Anahtar Sözcükler; Egzotik Tür, Ekoloji, Flora, Peyzaj, Gaziantep328


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKIZILÇAM (Pinus brutia Ten.) İBRELERİNDEKİ TOPLAM AZOT VE ŞEKERMİKTARININ ÇAM KESE BÖCEĞİ (Thaumetopoea wilkinsoni Tams.) KONUKÇUTERCİHİNE OLAN ETKİSİMerve PARLAK, Sevilay ERPOLAT ve Gürkan SEMİZPamukkale Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Kınıklı / DENİZLİKızılçam, Doğu Akdeniz havzasında, özellikle Türkiye’de, hem ekonomik hemde ekolojik olarak önemli bir orman ağacı türüdür. Kızılçam diğer yerli türlere dahahızlı büyümektedir. Bu nedenle Türkiye’de genetik ıslah yönünden Ulusal Ağaç‐Islahve Ağaçlandırma Programlarında en ön sırada yer almaktadır. Ağaçlandırmaalanlarında karşılaşılan sorunlardan biri, çam kese böceği (ÇKB) (Thaumetopoeawilkinsoni Tams., Lepidoptera: Thaumetopoeidae) istilasıdır. Bu böcek özellikle gençağaçların büyüme ve gelişmesine önemli ölçüde engellemektedir. Bu zararlıya karşı:a)mekanik ve/veya kimyasal mücadele yapılması; b)biyolojik mücadele yapılması;c)dirençli genotiplerin bulunup, ağaçlandırma alanlarına dikilmesi metoduuygulanabilir. Bu amaçla, Antalya‐Çığlık yöresinde bir klonal tohum bahçesi seçilmiş;bahçede 30 farklı klona ait 2166 ağaç üzerinde ÇKB istila derecesi gözlenmiş vebunlara dayanarak bir indeks geliştirilmiştir. Bu çalışmamızda, ÇKB istilasına enduyarlı klon ile ÇKB istilasına en dirençli klonun ibreleri kullanılmıştır. Çalışmanınanalizleri sırasında tohum bahçesindeki ağaçlardan toplanmış olan ibrelerdenhazırladığımız sulu ekstraktlara, anthrone metodu uygulayarak ilgili klonlararasındaki ortalama glikoz ve nişasta miktarları, kjeldahl metodu ile de toplam azotmiktarları hesaplanmıştır. Çalışmamızın sonucu olarak ise, ÇKB tarafından çok tercihedilen klon ile az tercih edilen klonun ibre içeriklerindeki toplam şeker miktarı ve azotmiktarları açısından bir fark bulunduğu; bu farkın istatistiksel önemde olduğugörülmüştür.Anahtar Sözcükler: Kızılçam, çam kese böceği, toplam azot, toplam şeker, konukçutercihi329


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTÜRKİYE'DEKİ ÖNEMLİ YARASA MAĞARALARININ BELİRLENİP KORUMA ALTINAALINMASIPınar YILDIZ 1 , Yalın Emek ÇELIK 2 ve Emrah ÇORAMAN 21Ankara Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü / Ankara2Boğaziçi Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü / İstanbulÜlkemizde yarasaların yaşadığı mağaralar, taş ocakları, definecilik, barajlargibi etmenlerden ötürü tehdit altındadır. Öte yandan Bern Anlaşması uyarınca yarasatürlerinin bulunduğu habitatlar koruma altına alınması gerekirken, yarasalarınyaşadığı mağaraların bilinmemesinden ötürü aktif bir koruma yürütülememektedir.Bu projede amacımız, ülke genelinde önemli yarasa mağaralarının yerini belirlemek vebu alanların korunması için gerekli çalışmaları yapmaktır. Tespit edilen mağaralar yazve kış dönemlerinde ziyaret edilerek barındırdıkları yarasa türleri ve popülasyonbüyüklüklerinin belirlenmesi hedeflenmektedir. Önemli yarasa mağaraları hakkındabilgi toplama amacıyla bir internet sitesi, www.yarasalar.org, oluşturulmuş ve busitenin mağaracılar, bilim insanları ve yöre halkına duyurulması için çalışmalaryürütülmüştür. Şu ana kadar siteye 70’in üzerinde yarasa mağarası ihbarı ulaşmıştır.Geçtiğimiz yaz döneminde 23 mağarada çalışmalar yürütülmüş, toplamda 10 türdenyaklaşık 50,000 yarasa tespit edilmiştir. Çalışma yapılan mağaraların önemli birbölümünün tehdit altında olduğu tespit edilmiştir. Proje sonunda önemli mağarahabitatlarının Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü Mağara AraştırmaBirimi'yle ortaklaşa çalışılarak koruma statülerine kavuşturulması planlanmaktadır.Anahtar Sözcükler: Yarasa, Koruma, Mağara, www.yarasalar.org330


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTÜRKİYE İÇİN İKİ YENİ MAĞARA ÖRÜMCEĞİ KAYDIKadir Boğaç KUNT 1 , Pınar YILDIZ 2 ve Emrah ÇORAMAN 31Poligon Sitesi 71/27‐B, Dodurga, Çayyolu / Ankara2Ankara Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü / Ankara3Boğaziçi Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü / İstanbulÖrümcekler günümüzde 3821 cins ve 42055 tür sayısı ile eklembacaklılarşubesinin kalabalık bir grubunu oluşturmaktadırlar. Güney kutbu haricinde diğer tümkıtaların, birbirlerinden farklı ekosistemlerinde yaşama imkanı bulabilen örümcekleriçin sahip oldukları bazı özel koşullardan dolayı (karanlık, nem, sabit sıcaklık vs.)mağaralar da sıklıkla tercih edilebilen ortamlardandır.Bu çalışmada 2010 yılında Kırklareli ili mağaralarından toplanan çeşitliörümcek örnekleri değerlendirilmiştir. Mağaralardan el aspiratörü ve pens aracılığıylaörneklenen bireyler, %70’lik etil alkole alınarak laboratuvara taşınmıştır. Örneklerinsistematik farklılıklarını belirleme ve tür tayinlerinde farklı yazarlara ait teşhisanahtarları kullanılmış; üreme organlarının üzerinde Leica DFC295 kamera monteedilmiş Leica S8AP0 marka stereomikroskop ile çalışılmıştır.İncelenen örnekler içerisinde Linyphiidae familyası mensubu iki örümcektürünün daha evvel Türkiye örümcek faunası için rapor edilmediği tespit edilmiştir. Butürlerden birisi Balkan endemiği ve yapısal özellikleri bakımından her yönüyle mağarayaşamına uyum sağlamış bir örümcek olan Centromerus milleri (Deltshev, 1974),diğeri ise Avrupa’nın neredeyse tamamında dağılım göstermekte olup, habitattercihleri içerisinde mağara ve terk edilmiş maden ocakları bulunan Porrhommaconvexum (Westring, 1851) dur.Anahtar Sözcükler: Kırklareli mağaraları, mağara canlıları, sistematik331


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleCrocus CİNSİNİN flavi SERİSİNE AİT 5 TAKSONUN (C. flavus Weston subsp. flavus,C. flavus subsp. dissectus T. Baytop&Mathew, C. antalyensis Mathew, C. olivıeriGay subsp. Olivieri, C. olivieri subsp. balansae) TOHUM ÖRNEKLERİ ÜZERİNDEMİKROMORFOLOJİK ARAŞTIRMALARFeyza CANDANCelal Bayar Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, MANISA/TürkiyeCrocus L. cinsi içinde kromozom sayısı geniş bir aralık içinde (2n=6, 8, 10, 11,12, 14, 16, 1 8, 20, 22, 23, 24, 26, 27, 28, 30, 32, 34, 44, 48 ve 64) dağılımgöstermektedir ve bazen 0 ile 11 arasında değişen sayılarda B kromozomlarınarastlanılmaktadır. Ayrıca, bazı türlerde infra‐spesifik varyasyon görülmekte ve bazıgruplarda dikkate değer ve devamlı artan taksonomik karakterler bulunmaktadır. Bubilgiler doğrultusunda ve geçmişte Anadolu’ da farklı lokalitelere ait örnekler üzerindeseri karşılaştırma amaçlı tohum yüzey strüktürel özelliklerine ilişkin bir araştırmayapılmadığı göz önüne alındığında, araştırmamız cins içinde rastlanılan taksonomikproblemlere ışık tutma amacı taşımaktadır. Bununla birlikte taksonların ayrımında, buçalışma ile taksonların tohum mikromorfolojilerine ait ortaya çıkarılan karakterlerinkullanılması ile katkı sağlanması amaçlanmıştır.Bu amaç doğrultusunda çalışma kapsamında Crocus flavus Weston, Crocusantalyensis Mathew, Crocus olivieri Gay subsp. olivieri, Crocus olivieri subsp. balansae(Gay ex Baker), tür ve alttürlerinin tohum yüzey mikromorfolojileri incelenmiştir.Bu çalışmada kullanılan bitki örneklerinin tohumları 2007‐2009 yılları arasındatoplanmıştır. Taksonlar, Flora of Turkey’ e göre tayin edilmiştir (Mathew; 1984;Mathew 2000).Çalışma ile taksonlara ait tohum yüzey mikromorfolojik özellikleri taramalıelektron mikroskobu (SEM) ile incelenmiş ve taksonlar arasındaki farklarbelirlenmiştir. Taksonlara ait tohum örnekleri üzerinde karşılaştırmalar yapılmış vesonuçlar değerlendirilmiştir.Bu araştırma Türkiye’ de endemizm oranı yüksek olan ve tıbbi değere sahipCrocus L. cinsinin flavi serisine ait 5 taksonu içermektedir. Crocus L. türleri üzerindetaksonomik araştırmalarda bazı tayin problemlerinin oluşu, türler üzerinde azaraştırma yapılmış olması gibi sebeplerle ele alınan 5 takson tohum mikromorfolojisiyönünden incelenmiş ve ortaya çıkarılan özelliklerin taksonların tayin anahtarı içindekullanılmasının yararlı olacağı düşüncesine varılmıştır.Anahtar Sözcükler: C. flavus Weston subsp. flavus, C. flavus subsp. dissectus T.Baytop&Mathew, C. antalyensis Mathew, C. olivieri Gay subsp. olivieri, C. olivieri subsp.balansae (Gay ex Baker), tohum mikromorfolojisi332


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleAnemone coronaria L. CİNSİNİN DOĞAL OLARAK YAYILIŞ GÖSTEREN 4VARYETESİ (A. coronaria var. coccinea (Jord.) Burn, A. coronaria var. rosea(Hanry) Batt, A. coronaria var. cyanea, A. coronaria var. alba Goaty&Pens) AYNIBİTKİLERİN TİCARİ AMAÇLARLA YETİŞTİRİLMİŞ ÖRNEKLERİ ÜZERİNDEKARŞILAŞTIRMALI PALİNOLOJİK BİR İNCELEMEFeyza CANDAN 1 ve İlkay Öztürk ÇALI 2¹Celal Bayar Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Manisa/Türkiye,²Amasya Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Amasya/TürkiyeAnemone coronaria türünün dahil olduğu Anemone cinsi Ranunculaceaefamilyasında yer almaktadır. Davis (1965), A. coronaria türünde kökün yumrulu, bazalyaprakların ternat, segmentlerin çok sayıda, oblong ve dentat lasainat olduğunubelirtmiştir. Araştırmacı, involukral yaprakların sesil ve akenlerin çok tüylü yapıdaolduğundan söz etmiş, obovat görünümlü tepallerin 5‐6 tane olduğuna da değinmiştir.Bunun yanında, bitkinin kırmızı (var. coccinea), pembe (var. rosea), mavi‐mor (var.cyanea) veya beyaz (var. alba) çiçekli varyeteleri bulunduğunu söylemiş ve akenlerintüylü yapıda olduğunda bahsetmiştir.Bu çalışmada Anemone coronaria L. cinsinin doğal olarak yayılış gösteren 4varyetesi (A. coronaria var. coccinea (Jord.) Burn, A. coronaria var.rosea (Hanry) Batt,A. coronaria var. cyanea ve A. coronaria var. alba Goaty&Pens) ile aynı bitkilerin doğalolmayan yollarla yetiştirilmiş örnekleri üzerinde karşılaştırmalı palinolojik birinceleme yapılmıştır.Araştırma materyali olarak A. coronaria L. türüne ait doğal yayılışlı 4 varyete;Manisa ilinin Kırkağaç‐Soma karayolu üzerinde Çamlık mesire yerinin karşılarında yolkenarında bulunan alanlardan toplanmıştır. Aynı bitkilerin doğal olmayan yollarlayetiştirilmiş örnekleri ise İzmir’ de Menderes semtinde bulunan ticari amaçlı çiçekyetiştiricilerinden temin edilmiştir.A. coronaria türü Ekim‐Mayıs ayları arasında ısıtmasız seralarda yetiştirilebileniç ve dış pazarlarda ilgi gören kormlu bir çiçek olmasının yanında, Akdeniz orjinli birtür olması ve ekolojik avantajlarından dolayı özellikle dışsatımda üürn çeşiytlendirmeaçısından da önemli bir konumdadır.Bu çalışma sonucunda ışık mikroskobu ve elektron mikroskobu (SEM) ileincelenen polen örnekleri üzerinde doğal yayılışlı örnekler ile ticari amaçlarlayetiştirilmiş örnekleri polen morfolojisi ve mikromorfolojisi açısından karşılaştırılmışve farklılıklar belirlenmiştir. Bununla birlikte polenlerin canlılık testlerine ilişkinkarşılaştırmalar da yapılmış ve sonuçlar değerlendirilmiştir.333


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleAnahtar Sözcükler: A. coronaria var. coccinea (Jord.) Burn, A. coronaria var.rosea(Hanry) Batt, A. coronaria var. cyanea, A. coronaria var. alba Goaty&Pens, polenmorfolojisi ve mikromorfolojisi334


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleASPAT (STROBILOS) ANTİK KENTİ VE ÇEVRESİ (BODRUM, MUĞLA)’NİN KUŞ(CHORDATA: AVES) FAUNASISerdar TEZCAN, Nilay GÜLPERÇİN, Rukiye TANYERİ, Ahu ÜZÜM, ve Barış UZİLDAY<strong>Ege</strong> Ü., Tabiat Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi, İzmirMuğla İlinin, Bodrum İlçesine bağlı Aspat yöresindeki Strobilos antik kenti veçevresindeki alanın kuş faunasının belirlenmesi amacıyla 2008‐2009 yıllarındaaraştırmalar yürütülmüş; mart‐ekim aylarında ikişer haftalık, kasım‐şubat aylarındabirer aylık aralıklarla çalışmalar gerçekleştirilmiştir.Bu çalışmalar sonunda Circaetus gallinus (Gmelin, 1788) (Yılan kartalı)(Accipitridae), Galerida cristata (Linnaeus, 1758) (Tepeli toygar) (Alaudidae), Egrettagarzetta (Linnaeus, 1758) (Küçük ak balıkçıl) Ardeidae), Corvus corone Linnaeus, 1758(Leş kargası), Garrulus glandarius (Linnaeus, 1758) (Alakarga), Pica pica (Linnaeus,1758) (Saksağan) (Corvidae), Emberiza caesia Cretzschmar, 1826 (Kızıl kirazkuşu),E.calandra Pallas, 1776 (Tarla çintesi), E.cia Linnaeus, 1766 (Kaya çintesi)(Emberizidae), Falco tinnunculus Linnaeus, 1758 (Kerkenez) (Falconidae), Carduelischloris Linnaeus, 1758 (Florya) (Fringillidae), Delichon urbica (Linnaeus, 1758) (Evkırlangıcı), Hirundo rustica Linnaeus, 1758 (Kırlangıç), Ptyonoprogne rupestris(Scopoli, 1769) (Kaya kırlangıcı) (Hirundinidae), Larus cachinnans Pallas, 1811(Gümüş martı) (Laridae), Passer domesticus (Linnaeus, 1758) (Serçe) (Passeridae),Phalacrocorax carbo (Linnaeus, 1758) (Karabatak) (Phalacrocoracidae), Alectorischukar (J. E. Gray, 1830) (Kınalı keklik) (Phasianidae), Monticola saxatilis (Linnaeus,1758) (Taş kızılı), Oenanthe hispanica (Linnaeus, 1758) (Karakulaklı kuyrukkakan)(Saxicolidae), Sitta neumayer Michahellis, 1830 (Kaya sıvacıkuşu) (Sittidae), Athenenoctua (Scopoli, 1769) (Kukumav) (Strigidae), Cettia cetti (Temminck, 1820) (Kamışbülbülü) (Sylviidae), Turdus merula Linnaeus, 1758 (Karatavuk) (Turdidae) olmaküzere 17 familyaya bağlı 24 kuş türünün yörede bulunduğu saptanmıştır.Anahtar Sözcükler: Aspat, Aves, Bodrum, fauna, Türkiye335


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleİLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNDE BÖCEK FARKINDALIĞI YARATILMASINDA“BÖFYAP‐BÖCEK OKULU” PROJESİNİN ÖNEMİSerdar TEZCAN, Füsun TEZCAN, Nilay GÜLPERÇİN, Ali Osman KARABABA, AlahattinKANLIOĞLU, İrfan İLHAN, Rezan DUMAN, Mine ATALAY, Nursaç ÖZGENER, NazlıDeniz ÖZCAN, Başak ŞAHİN, Suat SAV, Neslihan ÖZCAN, Huriye GÜMÜŞTAŞ, NazlıDERVİŞOĞLU, Nuray BATUR, Asiye UZUN, Emrah BEKCİ, Ezgi ÇETİN, Ayşe ÇANDAR,Utku ŞANVER, Tolga YILMAZ ve Sercan PAZARLAR<strong>Ege</strong> Ü., Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, Bornova / İzmirBöcekleri topluma sevdirmek ve ilköğretim öğrencilerinde böcek farkındalığıyaratmak amacıyla 2007 yılında başlayan ve 2011 yılına kadar geçen toplam 5 yıllıksürede TÜBİTAK destekli BÖFYAP projelerinde 1344 öğrenci ve 101 öğretmen yeralmıştır. Bu projelerin ilk üç yıllık dilimine ilişkin sonuçlar yayınlanmış olduğundan,2010 ve 2011 yıllarında yürütülen BÖFYAP‐BÖCEK OKULU projelerine ilişkin sonuçlarbu bildiride ele alınmıştır.Çalışmalar teorik ve uygulamalı eğitimler şeklinde doğa, laboratuvar, sera vedersanelerde 17‐20 kişilik gruplar halinde gerçekleştirilmiştir. Her gruba çalışmanınöncesinde ve sonrasında birer anket uygulanarak ortaya çıkan değişiklik ölçülmüş veyaratılan farkındalığın kalıcılığı da izlenmeye çalışılmıştır. Ayrıca fotoğraf, resim veoyun hamuru gibi atölye çalışmaları gerçekleştirilmiş olup, üretilen eserlerin yer aldığısergiler açılmıştır.Katılımcıların projeden memnuniyetinin % 100 düzeyinde olduğu anlaşılmıştır.Böceklere yaklaşımlarında olumlu yönde değişiklik olduğu, amacına ulaşan etkili birproje olduğu, böcekler ve doğa konusunda bilgi birikimi kazandırdığı, bu şekildeböceklerle ilgili farkındalık sağladığı, eğlenerek öğreten, iyi organize edilmiş bir projeolduğu belirtilmiştir.Anahtar Sözcükler: Böcek farkındalığı, doğa eğitimi, BÖFYAP, ilköğretim öğrencileri336


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTÜRKİYE CURCULIONIDAE (INSECTA: COLEOPTERA) FAUNASININ ZENGİNLİĞİNEBİR BAKIŞAsiye UZUN ve Serdar TEZCAN<strong>Ege</strong> Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, Bornova / İzmirCurculionidae familyası, kapsadığı yaklaşık 40 000 tür ile Coleoptera’nın enzengin familyasıdır. Bu familyaya bağlı türlerin başları öne doğru uzayarak hortumşeklini almış olup, bu nedenle bu familyadaki böcekler hortumluböcekler adınıalmışlardır.Bu familyada tarım ve ormancılık açısından zararlı türler bulunduğu gibi, bazıtürler de biyolojik savaş açısından önem taşımaktadır.Bugüne kadar Türkiye’de bulunan Curculionidae familyasına bağlı türlerüzerinde bazı çalışmalar yapıldıysa da, bunların envanterini tam olarak ortaya koymakhenüz mümkün olmamıştır.Türkiye’de bulunan Curculionidae familyasına bağlı türler Bagoinae, Baridinae,Ceutorhynchinae, Conoderinae, Cossoninae, Cryptorhynchinae, Curculioninae,Entiminae, Hyperinae, Lixinae, Mesoptiliinae, Molytinae ve Scolytinaealtfamilyalarında yer alır.Bu bildiride Türkiye’de bulunan Curculionidae familyasına bağlı türler üzerindeyüzyılı aşkın sürede yapılan çalışmalar değerlendirilmiş ve kaydına rastlanan 1437 türve alttüre ilişkin değerlendirme yapılmıştır.Özellikle son yıllarda yürütülen çalışmalarla gerek Türkiye’den ilk kez bildirilentürler ve gerekse bilim dünyasına tanıtılan türlerle bu sayının artma eğilimi içindebulunduğuna dikkat çekilmiş ve Curculionidae familyasına bağlı türlerin Türkiye’ninbiyolojik zenginlikleri içindeki önemine vurgu yapılmıştır.Anahtar Sözcükler: Biyolojik çeşitlilik, Curculionidae, Coleoptera, Fauna, Türkiye337


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleASPAT (STROBILOS) ANTİK KENTİ VE ÇEVRESİ (BODRUM, MUĞLA)’NİN REPTILIA(CHORDATA) FAUNASISerdar TEZCAN, ve Nilay GÜLPERÇİN<strong>Ege</strong> Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, Bornova / İzmirMuğla İlinin, Bodrum İlçesinde yer alan Aspat yöresindeki Strobilos antik kentive çevresinin faunasını belirlemek amacıyla 2008‐2009 yıllarında yürütülenaraştırmalar sırasında belirlenen Reptilia sınıfına bağlı türler bu bildirinin konusunuoluşturmuştur. Çalışmalar mart‐ekim aylarında ikişer haftalık, kasım‐şubat aylarındabirer aylık aralıklarla gerçekleştirilmiş ve toplanan örnekler uzmanları tarafındantanılanmıştır.Çalışmalar sonucunda Chordata filumunun Reptilia sınıfının Cheloniitakımından Testudo graeca Linnaeus, 1758 (Kara kaplumbağası, Adi tosbağa)(Testudinidae); Squamata takımından Laudakia stellio (Linnaeus, 1758) (Dikenlikeler) (Agamidae), Blanus strauchi Bedriaga, 1884 (Kör kertenkele)(Amphisbaenidae), Cyrtopodion kotschyi (Steindachner, 1870) (İnce parmaklı keler),Hemidactylus turcicus (Linnaeus, 1758) (Geniş parmaklı keler) (Gekkonidae), Lacertatrilineata Bedriaga, 1886 (İri yeşil kertenkele), Ophisops elegans Menetries, 1832(Tarla kertenkelesi) (Lacertidae), Ablepharus kitaibellii Bibron & Bory de Saint‐Vincent, 1833 (İnce kertenkele) (Scincidae), Typhlops vermicularis Merrem, 1820 (Köryılan) (Typhlopidae) ve Eirenis modestus (Martin, 1838) (Uysal yılan) (Colubridae)olmak üzere 2 takıma bağlı 8 familya içinde yer alan 10 tür belirlenmiştir. Bu kayıtlarlayörenin lokal faunasına dikkat çekilmesi ve biyolojik çeşitlilik açısından doğa korumaçalışmalarının önemine vurgu yapılması amaçlanmaktadır.Anahtar Sözcükler: Reptilia, Chelonii, Squamata338


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTÜRKİYE CARABIDAE (INSECTA: COLEOPTERA) FAUNASI ÜZERİNE BİRDEĞERLENDİRMESevilay KOÇLUK ve Serdar TEZCAN<strong>Ege</strong> Üniversitesi, Ziraat Fakütesi, Bitki Koruma Bölümü, Bornova / İzmirDünya üzerinde yaklaşık 35 000 türü bulunan Carabidae familyası, Coleopteratakımının önemli familyalarından biridir. Vücut büyüklükleri, şekilleri ve renkleriçeşitlilik gösteren bu gruptaki türler, fitofag, zoofag ve omnivor beslenme rejimleriyledikkati çekmekte ve türlerin önemli bir kısmı ise yaşamlarının büyük bir kısmınıtoprak üzerinde ya da içinde geçirmektedirler.Türkiye’de bulunan tür ve alttürlerin yer aldığı altfamilyalar Apotominae,Brachininae, Broscinae, Carabinae, Chlaeniinae, Cicindelinae, Cyclosominae, Dryptinae,Elaphrinae, Harpalinae, Lebiinae, Licininae, Melaeninae, Nebriinae, Odacanthinae,Omophroninae, Oodinae, Panagaeinae, Patrobinae, Paussinae, Perigoninae, Platyninae,Psydrinae, Pterostichinae, Rhysodinae, Scaritinae, Siagoninae ve Trechinae olup,konuyla ilgili çalışmalar incelendiğinde bu alanda yürütülen çalışmaların yüzyılı aşkınsüredir gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.Bu bildiride Türkiye’de yürütülen Carabidae familyasına ilişkin çalışmalargözden geçirilmiştir. Türkiye faunasında yer alan toplam tür ve alttür sayısının 979’eulaştığı belirlenmiş olup, özellikle son yıllarda yürütülen çalışmalarla gerekTürkiye’den ilk kez bildirilen türler ve gerekse bilim dünyasına tanıtılan türlerle busayının artma eğilimi içinde bulunduğuna dikkat çekilmiş ve Carabidae familyasınabağlı türlerin Türkiye’nin biyolojik zenginlikleri içindeki önemine vurgu yapılmıştır.Anahtar Sözcükler: Biyolojik çeşitlilik, Carabidae, fauna, Türkiye339


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTÜRKİYE AGRYPNINAE (COLEOPTERA: ELATERIDAE) FAUNASINA BAĞLITÜRLERİN HABİTAT İÇİNDEKİ DİKEY DAĞILIMLARINilay GÜLPERÇİN, ve Serdar TEZCAN<strong>Ege</strong> Üniversitesi, Tabiat Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi, Bornova / İzmirTürlerin varlıklarını başarıyla sürdürebilmelerinde yatay dağılımlarının yanısıra, habitat içindeki dikey dağılımlarının da büyük önemi vardır. Agrypninae(Coleoptera: Elateridae) altfamilyasına bağlı türlere bulundukları habitatlarda toprak,alçak boylu bitki, çalı ve taç katmanlarında rastlanmaktadır ve Türkiye Agrypninaefaunası, Adelocera pygmaeus (Baudi, 1871), A.schuberti Platia & Gudenzi, 2002,Aeoloderma crucifer (Rossi, 1790), A.obliteratum (Candèze, 1859), Aeoloides figuratus(Germar, 1844), A.grisescens (Germar, 1844), Aeolosomus rossii (Germar, 1844),Agrypnus crenicollis (Ménétriés, 1832), A.murinus (Linnaeus, 1758), A.sarikamisensisPlatia, Yıldırım & Kesdek, 2007, Calais parreyssi (Steven, 1829), Danasoma fasciataLinnaeus, 1758, Drasterius atricapillus Germar, 1824, D.bimaculatus (Rossi, 1790),Lacon candezei Desbrochers de Loges, 1857, L.delagrangei (Buysson, 1891),L.gillerforsi Platia & Schimmel, 1994, L.graecus Candèze, 1857, L.kapleri Platia &Schimmel, 1994, L.ladae Mertlik & Dušánek, 2006, L.lepidopterus (Panzer, 1801),L.punctatus (Herbst, 1779), L.solai Platia & Gudenzi, 2000, L.unicolor (Candèze, 1874),Lanelater judaicus (Reiche & Saulcy, 1857), L.persicus (Candèze, 1874), Tetriguscyprius Baudi, 1871 olmak üzere 27 türden oluşmaktadır.Bu bildiride, bu altfamilyadaki türlerin habitat içindeki dikey dağılımları elealınmakta ve doğa çalışmalarındaki gözlemlerin yanı sıra konuyla ilgili diğer bilgilerışığında irdelenmektedir.Anahtar Sözcükler: Agrypninae, dikey dağılım, Elateridae, habitat340


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleHordeum vulgare L. sensu lato polisticum, TRITICOSECALE, Triticum durum Desf.VE Triticum aestivum L. Emend.Fiori Et Paol. TAKSONLARININ GÖVDEANATOMIK YAPILARININ KARŞILAŞTIRILMASIFeyza CANDAN 1 ve Gözde DEĞER 2¹Celal Bayar Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Manisa/Türkiye2Celal Bayar Üniv., Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Manisa/TürkiyeÜlkemizde son 20‐30 yıl öncesine kadar tahıl üretimi yoğun bir şekilde yapılmakta veözellikle İç Anadolu Bölgesi bu konuda ‘tahıl ambarı’ olarak nitelendirilmekteydi.Fakat, son yıllarda yanlış uygulanan yanlış ekolojik ve çevre politikaları nedeni ile yurtdışından tohum alımına gidilmiş ve ülkemiz bir çok konuda olduğu gibi, tahılkonusunda da kendi kendine yetemez duruma gelmiştir. Dolayısı ile tohumlar tohumbankalarında koruma altına alınma yoluna gidilmeye başlanmış ve gen kayıplarınınönlenmesine çalışılmaktadır. Bu çalışma ile ülkemizde farklı kullanım amaçları ileyetiştirilen Hordeum vulgare L. sensu lato Polisticum, Triticosecale, Triticum durumDesf. ve Triticum aestivum L. Emend.Fiori et Paol olarak adlandırılmış olan 4 farklıtahıl örneğinin gövde anatomik özellikleri karşılaştırılmış ve sonuçlar yorumlanmıştır.Narin Saplı Bitkilerde Mekanik Analiz ve Yeni Kiriş/Kolon TasarımlarınınGeliştirilmesi’ başlıklı ve 107T581 numaralı TUBİTAK projesi için deneyselçalışmaların yapılabilmesi amacı ile Celal Bayar Üniversitesi Yağcılar Köyü, Muradiye,Manisa Kampüs’ünde tahsis edilen alanda buğday, arpa ve tritikale yetiştirilmiştir. <strong>Ege</strong>Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nden tahsis edilen sertifikalı ekmeklik buğday,makarnalık buğday, arpa ve tritikale tohumları 27.11.2008 tarihinde 4 parçayabölünmüş alana ayrı ayrı ekilmiştir. Bu bitkiler yetiştiğinde proje amacı kullanılmıştır.Bununla birlikte, alınan anatomik kesitler taksonların gövde anatomik özelliklerininbelirlenmesi ve karşılaştırılması amacına yönelik olarak ta incelenmiştir. 6 sıralıarpa’nın yatmaya karşı mukavemeti az, tane dökmeye mukavimdir. Tritikale,melezlemede kullanılan ana‐babalarının kromozom sayılarına bağlı olarak, tetraploid,heksaploid veya oktoploid olabilir. Başarılı olan ve yaygın olarak kullanılan tipleri,makarnalık buğday ve çavdar melezinden elde edilen hekzaploid ( 2n = 42 ) formdaolan sekonder ampidiploidlerdir. Makarnalık buğday’ın yaprakları yeşil renkli, tüysüzve dar yapılı dik duruşludur. Başak şekli fusiform olup, yarı dik duruşludur. Ekmeklikbuğday’ın yaprakları açık yeşil renkli, tüysüz ve yaprak şekli dardır. Başaklar dikduruşlu ve sık yapıdadır. Bu morfolojik özelliklere sahip taksonların, gövdeanatomileri iletim demetleri, epidermis ve korteks özellikleri açısından incelenmiştir.Araştırmada özellikle taksona dik durmasına destek sağlayan iletim demetleriüzerinde detaylı çalışılmıştır. Anahtar Sözcükler: Hordeum vulgare L. sensu latopolisticum, Triticosecale, Triticum durum Desf., Triticum aestivum L. Emend.Fiori etPaol., anatomi.341


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleScutellaria salviifolia Bentham VE Scutellaria orientalis L. subsp. pinnatifidaTAKSONLARININ PALİNOLOJİK ve YAPRAK ANATOMİK ÖZELLİKLERİFeyza CANDAN 1 ve İlkay Öztürk ÇALI 2¹Celal Bayar Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Manisa/Türkiye,²Amasya Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Amasya/TürkiyeAnadolu’ da birçok yer olduğu gibi Amasya ve çevresi de Yeşilırmak’ ın etkisi vebelirli dağların bulunması ile bitki zenginliği açısından ekolojik bir öneme sahiptir.Ayrıca, Amasya endemik tür çeşitliliği açısından da değerli alanlara sahiptir. Özellikledağlarda bu çeşitlilik fazladır.Araştırma konusunu oluşturan taksonların toplanıldığı lokaliteler şöyledir:Scutellaria salviifolia Bentham; Amasya Karaman Dağı, Orman Açıklıkları 500 Metre,Endemik. Toplanma tarihi:16.05.2011Scutellaria orientalis L. subsp. pinnatifida Edmondson; Amasya FerhatDagı, Kuzey yamaçlar 550 Metre (Toplanma Tarihi: 16.05.2011)Çalışma materyalini oluşturan taksonların bir kısmı herbaryum materyalihaline getirilmiş bir kısmı da %70’ lik alkol içinde fiske edilmiştir.Taksonların yaprak anatomik özellikleri epidermis yapısı, palizat ve süngerparankiması ve stomalar açısından karşılaştırmalı olarak incelemiştir.Ayrıca, taksonların palinolojik özellikleri ayrıntılı olarak incelenmiş ve gereklikarşılaştırmalar yapılmıştır. Örneklerin polen tipi, polen şekli, polar ve ekvatorialuzunluklarına ait ölçümler ile ekzin zar yapısı ile ornemantasyon ve strüktürelözellikleri ışık mikroskopu ve taramalı elektron mikroskopu ile karşılaştırmalı olarakincelenmiştir.Işık mikroskopu ile incelenmek üzere polenler gliserin‐jelatin‐safranin ile sabitpreperat haline getirilmiş ve boyanmıştır. Elektron mikroskopunda incelenmek üzerehazırlanan tohum örnekleri asetik asit ve alkol (3:1) çözeltisinde tespit edilmiş veya60 dakika süresince kloroform:karbon disülfit (1:1) çözeltisinde bekletilmiştir (Nepi etal). Bu işlemden sonra örnekler ethanol serisinden geçirilerek dehidrasyon sağlanmışve CO2 ile kurutulmuştur (Chichiricco, 1999). Örnekler altın ile kaplanmış ve JEOLJSM‐6060 model elektron mikroskopu ile tohumların yüzey strüktürü incelenmiştir.Anahtar Sözcükler: Scutellaria salviifolia Bentham, Scutellaria orientalis L. subsp.pinnatifida, yaprak anatomisi, palinoloji342


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleADIYAMAN VE KAHRAMANMARAŞ LYCOSIDAE (ARANEAE:ARACHNİDA) FAUNASIVE EKOLOJİSİAdile AKPINAR ve M. İsmail VAROLGaziantep Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü Şehitkamil/GaziantepBu çalışma 2007‐2011 yılları arasında Adıyaman ve Kahramanmaraş illerininLycosidae faunası ve ekolojileri araştırılmıştır. Örnekler elle, aspiratör, çukur tuzak veJapon şemsiyesi kullanılarak yakalanmıştır. Araştırmada tarım alanı, meşe ormanı,fıstık bahçeleri, su kenarı, ormanlık alan (meşe‐çam), çayır mera olmak üzere farklıhabitatlardan 759 Lycosid örneği toplanmıştır.Çalışma sonucunda 190 ergin örnekte 8 cins ve 24 tür tespit edilmiştir; Alopecosacursor, A albofasciata, A. accentuata, A. trabalis, A. pinetorum, A. aculeata, Hognaradiata, Lycosa praegrandis, Trochosa ruricola, Pardosa prativaga, P.agricola,P.atomaria, P pseudotragillata, P. morosa, P.cribrata, P. nebulosa, P. proxima, P.monticola, P. hortensis, P. tatarica, Aulonia krotochvili, Arctosa leopardus, A cinerea,Geolycosa vultuosa. Çalışma alanından elde edilen örneklerde erkek dişi oranı 1:2,5 veergin yavru oranı 1:2,9 dır. Bu çalışma ile Adıyaman ve Kahramanmaraş illeriLycosidae familyası ilk kez araştırılmıştır.Anahtar Sözcükler: Adıyaman, Kahramanmaraş, Lycosidae, Fauna, Ekoloji343


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ ÖĞRENCİGİRİŞ KAPISINDA SİGARA İÇEN KİŞİLERİN İZMARİTLERİ YERE ATMADAVRANIŞLARI ÜZERİNE BİR ÇALIŞMAEmine İnci BALKANÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü, 17100,Çanakkale, TürkiyeÇevre kirliliğinin nedenlerinden biri olan sigaralar, gerek havaya salınandumanı gerekse yere atılan izmariti nedeniyle doğaya zarar vermektedir. Sigaraiçenlerin izmaritlerini yere atmaları toprak kirliliğine sebep olmaktadır. Buaraştırmada üniversite öğrencileri ve çalışanlardan sigara içenlerin ne oranda sigaraizmaritini yere attığını, bu oranın kadın ve erkeklerde farklılık gösterip göstermediğiaraştırılmak istenmiştir.Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi öğrenci girişkapısında günde ortalama dört kez olmak üzere 26 gün boyunca sigara içen öğrenci veçalışanlar üzerinde toplam 104 gözlem yapıldı. Sonuçta ortalama olarak gözlem başına9,9 kadının ve 13,76 erkeğin öğrenci giriş kapısı önünde sigara içtiği ve ortalamaolarak gözlem başına 5,05 kadının, 7,28 erkeğin izmaritini yere attığı, öğlensaatlerinde ve sonrasında daha fazla sigara içildiği belirlenmiştir. Sigara içen kişilerin,izmaritlerini atmak için küllük yerleştirilmiş olsa bile izmaritlerini yere attıklarıgözlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Sigara, izmarit, gözlem, kirlilik, üniversite344


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBlanus strauchi (AMPHISBAENIA: BLANIDAE)’NIN BATI ANADOLU’DA KİDAĞILIŞI VE BİYOTOP TERCİHLERİ HAKKINDAHasan Serdar MUTLU, Dinçer AYAZ, Ayşegül ENSARİ ve Meltem KUMAŞ<strong>Ege</strong> Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Bornova, İZMİRBu çalışmada fossorial bir sürüngen türü olan Blanus strauchi’nin BatıAnadolu’da ki dağılışı incelenmiş ve türün biyotop tercihleri üzerine gözlemlertartışılmıştır.Türün Batı Anadolu’da ki dağılışını belirlemek amacıyla mevcut kayıtlarla, yeniarazi çalışmaları sonucunda toplanan örneklerin lokaliteleri birleştirilerek bir dağılışharitası oluşturulmuştur.Blanus strauchi türü Batı Anadolu’da denize yakın illerde (İzmir, Muğla) dahayoğun olacak şekilde hemen hemen <strong>Ege</strong> Bölgesi’nin tüm illerinde (Aydın, Denizli,Kütahya, Manisa) dağılış gösterir. Türün dağılışının <strong>Ege</strong> alt bölümündeyoğunlaşmasının sebebi, dağların denize dik uzanması sonucu sahil kesimdeki iklimözelliklerinin iç kısımlarda da görülüyor olmasıdır. Yüksek platoların görüldüğü İç BatıAnadolu bölümünde kaydın daha az olması türün populasyonlarının daha az olduğunugöstermektedir.Türün biyotop tercihini ortaya koymak için yapılan arazi çalışmalarındabulunduğu biyotoplar incelenmiş ayrıca örnek yakalanan toprağın nem değeriölçülmüş ve sintopik türler kaydedilmiştir.Gündüz aktif, fossorial bir tür olan Blanus strauchi türü az bitkili, çalılıkortamlarda hatta orman içlerinde toprakla temasta bulunan taşların altında ve toprakiçinde yaşar. Özellikle Fethiye’den yakalanan örnekler Pinus brutia ormanlarında buağacın yapraklarıyla kaplı zeminde taşların altında bulunmuştur. Örneklerinbulunduğu yerde toprak nem değerleri ölçülmüştür ve ortalama % 7,46 (6,6‐8,5)değeri bulunmuştur. Yalnızca bir örneğin bulunduğu Aydın Çine’de toprakta nemdeğeri % 2,4 ölçülmüştür. Muhtemelen bu lokalitede bulunan diğer bireyler yüzeydenemliliğin az olmasına bağlı olarak toprağın derinlerine inmiştir.Örneklerin bulunduğu ortamda sintopik olarak, Ophisops elegans, Lacertatrilineata, Ablepharus kitaibelii, Anatololacerta anatolica, Chamaeleo chamaeleon,Typhlops vermicularis, Eirenis modestus, Montivipera xanthina gibi sürüngen türlerigörülmüştür.Anahtar Sözcükler: Blanus strauchi, Batı Anadolu, Dağılış, Biyotop özellikleri345


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkalePORSUK ÇAYI SUYUNUN Allium cepa L. KÖK MERİSTEM HÜCRELERİMİTOTİK KROMOZOMLARINA ETKİLERİSerhan KARAKAŞ, Ferhan KORKMAZ, Feyza TABAN, Banu BAYAR, Semra İLHANEskişehir Osmangazi Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 26480Meşelik/EskişehirNüfus artışı, endüstrileşme, zirai mücadele ilaçlarının kontrolsüz kullanılmasıvb. sebeplerle oluşan çevresel kirleticiler ile atık suların arıtılmaksızın yüzey sularınadeşarjı sonucu su kaynakları ve insan sağlığı ciddi risk altındadır. Bu nedenle yüzeysularının canlılar üzerindeki etkilerinin belirlenmesi oldukça önemlidir. Bu çalışmadaEskişehir ilinden geçen şebeke suyunun kaynağını oluşturan ve tarımsal arazilerisulama amacıyla kullanılan Porsuk Çayı’nın şehir merkezi giriş ve çıkış bölümlerindenalınan su örneklerinin Allium cepa L. kök meristem hücreleri mitotik kromozomlarınave mitotik indeks üzerine etkisi araştırılmıştır.Alınan su örnekleri bazı kimyasal ve mikrobiyolojik parametreler açısındanincelenmiş ve yapılan tüm denemelerde negatif kontrol olarak saf su kullanılmıştır.Allium testi için 24 saat saf suda homojen olarak köklenmiş soğanlar kullanılmıştır.Allium cepa L. kökleri su örnekleri ile 24 ve 48 saatlik süreler boyunca doğrudanmuamele edilmiştir. Bu uygulamaları takiben, mikroskobik incelemeler için kök ucuörneklerinden preparatlar hazırlanmış ve inceleme sonucunda mitotik indeksdeğerleri hesaplanmıştır. Çalışmada Porsuk Çayı’nın şehir merkezi girişi ve çıkışımitotik indeks değerleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Ayrıca porsukgiriş ve çıkış örneklerinin mitotik indeks değerleri kontrol grubu mitotik indeksdeğerleriyle karşılaştırıldığında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır.Porsuk Çayı gibi diğer suların da olası ekotoksikolojik risklerini belirlemek,kirlenmesini engellemek, kirlenmiş olanlar için önlemler almak ekolojik açıdan büyükbir önem arz etmektedir.Anahtar Sözcükler: Porsuk Çayı, Allium Test, Genotoksisite, Mitotik İndeks346


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKITOSAN VE KITOSAN‐KIL KOMPOZIT BONCUKLARI KULLANILARAK SULUÇÖZELTILERDEN PONCAEUS’NIN UZAKLAŞTIRILMASISeda Çınar BECERİK, Ayşe DİNÇER ve Tülin AYDEMİRCelal Bayar Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, MANİSATekstil endüstisi, deri endüstrisi, kozmetik ve gıda endüstirisi gibi birçokendüstiri, ürünlerini boya ve pigment gibi maddelerle renklendirirler. Fakat bunlarınmeydana getirdiği katı ve sıvı atıklar çevre kirliliği için önemli bir sorunoluşturmaktadır. Renk oluşumunu sağlayan kompleks yapıdaki yüksek molekülağırlıklı bileşikler biyolojik parçalanmaya direnç gösterir ve biyolojik sistemlerdenuzaklaştırılması güçtür. Bu çalışmada kitosan ve kitosan‐kil kompozit boncuklarıkullanılarak atık sulardan azo boyalarının giderilmesi amaçlanmış ve Poncaeu S modelboya olarak kullanıldı.Kitosan ve kitosan‐kil kompozit boncukları ile Poncaeu S uzaklaştırılmasıişleminin optimizasyonu için adsorbent dozu, pH, sıcaklık ve iyonik şiddet gibi farklıparametreler çalışıldı. Optimum koşullarda hazırlanan boncukların boya giderimkapasiteleri hesaplandı ve bağlanma izotermleri araştırıldı.Kitosan ve kitosan‐kil kompozit boncukları ile boya giderimi çalışmalarında,adsorban dozunun (0‐1000 mg) ve adsorsiyon süresinin (0‐12 saat) optimizasyonuyapıldı ve en iyi sonuç 500 mg adsorban miktarı ve 3 saat için belirlendi. Suluçözeltilerden Poncaeu S giderilmesi çalışmalarında pH 6.0 ve 40 C her iki adsorbaniçin de en uygun koşullar olarak saptandı. Kitosan (R 2 : 0.99) ve kitosan‐kil (R 2 : 0.95)kompozit boncukları üzerine Poncaeu S boyasının adsorpsiyon izotermleriincelendiğinde her iki adsorbanında Langmiur izotermine uygun olduğu bulundu.Anahtar Sözcükler: Poncaeu S, azo boyası, adsorpsiyon, kitosan‐kil347


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKEMİK TOZUNUN BUĞDAY BİTKİSİNİN BÜYÜME VE GELİŞMESİ ÜZERİNEETKİLERİNİN BELİRLENMESİHülya TÜRK 1 , Serkan ERDAL 1 , Mucip GENİŞEL 1,2 , Zeynep GÖRÇEK 1 ve RahmiDUMLUPINAR 11Atatürk Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Erzurum2Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, AğrıEt endüstrisinin yan ürünlerinden biri olan kemik tozu yağ, protein,aminoasitler, inorganik elementler ve vitaminlerden meydana gelir. Kemik tozu vekemik unu zengin içeriği nedeniyle biomedikal ve yem endüstrisinde kullanılır. Ayrıcabol miktarda Ca ve P içerdiği için uzun yıllardır tarımda da kullanılmaktadır. Mevcutaraştırmada farklı konsantrasyonlarda hazırlanan kemik tozu solüsyonlarının (KTS)buğday bitkisinin şeker, protein ve klorofil içerikleri üzerine etkileri araştırıldı.On günlük buğday fidelerinin büyüme ortamına % 0.5, % 1, % 1.5 ve % 2’ likkonsantrasyonlarda hazırlanan KTS verildi ve 4 gün sonra bitkiler hasat edilerekbiyokimyasal parametreleri belirlendi. KTS uygulaması kontrol bitkilerine oranlaklorofil, protein ve şeker içeriklerini önemli derecede artırdı. En önemli artışlar % 1’lik KTS uygulanan bitkilerde belirlendi.Bu sonuçlar gösterir ki, kemik tozu içerdiği inorganik elementler nedeniylebitkilerin yapıtaşı olan bileşiklerin yapısına katılarak, osmotik dengeninayarlanmasına yardımcı olarak ve birçok enzimin için ko‐faktörü görevi yaparak bitkisentez reaksiyonlarının hızlanmasına ve buna bağlı olarak büyüme ve gelişmesininartmasına katkı sağlamış olabilir.Anahtar Sözcükler: Kemik tozu, buğday, bitki büyümesi, inorganik element,biyokimyasal parametreler348


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇİMLENEN NOHUT TOHUMLARININ MORFOLOJİK VE BİYOKİMYASALPARAMETRELERİ ÜZERİNE ANDROSTERONUN ETKİLERİZeynep GÖRÇEK 1 , Serkan ERDAL 1 , Hülya TÜRK 1 ve Mucip GENİŞEL 21Atatürk Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Erzurum2Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, AğrıMemelilerde üreme ve gelişim sürecinde çok önemli roller oynayan memelicinsiyet hormonları (MCH) steroid yapıda olup, bitki yapısında da doğal olarakbulunmaktadırlar. Eksojen olarak bitkilere uygulanan MCH’nın büyüme, gelişme veçiçeklenme üzerine olumlu etkiler gösterdikleri belirlenmiş, fakat neden olduklarıfizyolojik ve biyokimyasal değişimler yeterince araştırılmamıştır. Mevcut çalışmanınamacı, androsteron ile şişirilen nohut tohumlarının çimlenme aşamasında morfolojikve biyokimyasal parametrelerde meydana gelen değişimleri belirlemekti.Bu amaç için 10 ‐6 , 10 ‐8 ve 10 ‐10 M konsantrasyonlarda androsteron çözeltilerihazırlanmış ve nohut tohumları bu çözeltilerde yaklaşık 6 saat şişirildikten sonra petrikaplarına ekilip, 5 gün süre ile çimlenmeye bırakılmışlardır. 5. günün sonunda kök vegövde uzunlukları ölçülmüş ve androsteron uygulanan tohumların kök ve gövdeuzunluklarının kontrol bitkilerine oranla önemli oranda uyarıldığı belirlenmiştir. 10 ‐8ve 10 ‐10 M konsantrasyonlar daha etkili olarak belirlendi. Kontrol bitkilerinin 5. gününsonunda kök ve gövde uzunlukları sırası ile 5.89 ve 2.66 cm iken, bu değerlerandrosteron uygulanan tohumlarda 6.99 ve 3.18 cm’ ye kadar artış gösterdi.Elde edilen bulgular gösterdi ki; androsteron, nohut tohumlarının kök ve gövdeuzunluklarını önemli derecede artırdı. Bu artış, tohumdaki amilaz aktivitesi ve sentezreaksiyonlarının hızının artırmak suretiyle meydana gelmiş olabilir.Anahtar Sözcükler: androsteron, nohut, çimlenme, kök‐gövde uzaması349


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleVerbascum sinuatum L. (SCROPHULARIACEA) (SIĞIRKUYRUĞU) KÖK UCUHÜCRELERİNDE AĞIR METAL İYONLARI TARAFINDAN SEBEP OLUNANGENOTOKSİSİTESİNİN ARAŞTIRILMASIFigen ÇİÇEK , Zafer TÜRKMEN, Kültiğin ÇAVUŞOĞLU, Emine YALÇIN ve KürşadYAPARGiresun Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü/GiresunBu çalışmada, Samsun ili ile Artvin’in Hopa ilçesi arasında uzanan toplam 542km uzunluğundaki karadeniz sahil yolundan toplanan Verbascum sinuatum l.(Scrophulariaceae) örneklerinde taşıtların sebep olduğu ağır metal kirliliğiningenotoksik etkileri araştırılmıştır. Kromozomal anormallikler ve mikronukleus (mn)sıklığı genotoksisitenin indikatörleri olarak kullanılmıştır. Karayolunda toplam 23istasyon oluşturulmuş ve bu istasyonlardan V. sinuatum örnekleri toplanmıştır.Toplanan örneklerin kök uçlarından kromozom preparatları, polen hücrelerinden isemn preparatları hazırlanmış ve binoküler araştırma mikroskobunda incelenereksayımları gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda, en fazla kromozomalanormallikler ile MN sıklığına 12, 13, 18 ve 19. İstasyonlardan toplanan V. sinuatumörneklerinde rastlanılmıştır. Kromozomal anormallik ve MN sıklığının ağır metalkonsantrasyonundaki artışa bağlı olarak arttığı tespit edilmiştir. Sonuç olarak,kromozomal anormallik ve MN sıklığının V. sinuatum türünde, ağır metalİyonları tarafından sebep olunan genotoksisitenin belirlenmesinde güvenilirindikatörler olduğu belirlenmiştir.Anahtar sözcükler: karadeniz sahil yolu, kromozomal anormallik, mikronukleus,Verbascum sinuatum350


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleALUMİNYUM VE KOBALT İYONLARININ SEBEP OLDUĞU LİPİDPEROKSİDASYONUNUN VE SİTOTOKSİSİTENİN ARAŞTIRILMASIKultigin ÇAVUŞOĞLU, Emine YALÇIN ve Figen ÇİÇEKGiresun Universitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, GiresunBu çalışmada Phaseolus vulgaris L. cv. Barbunia (Fabaceae) kök ucuhücrelerinde aluminyum (Al) ve kobalt (Co) ağır metallerinin sebep olduğusitotoksisite araştırılmıştır. Bu kapsamda çimlenme yüzdesi, kök uzunluğu, ağarlıkkazanımı, mikronukleus sıklığı ve malondialdeid (MDA) düzeyleri gibi parametrelerincelenmiştir. Bu amaçla tohum örnekleri 25 ve 50 ppm Co ve Al dozları ile muameleedilmiştir. Al ve Co uygulama gruplarında çimlenme yüzdesi, kök uzunluğu, ağarlıkkazanımı parametrelerinin kontrol grubuna kıyasla önemli derecede azaldığıbelirlenmiştir. Bununla birlikte tüm uygulama gruplarında mikronukleusdüzeylerinde belirgin bir artış gözlenmiştir. Maksimum MN düzeyi 50 ppm Aluygulanan gruplarda elde edilmiştir. Lipid peroksidasyonunun bir göstergesi olanMDA düzeyi Al ve Co uygulaması ile belirgin bir şekilde artmıştır ve 25 ve 50 ppm Aluygulaması gruplarında MDA düzeyinin kontrol grubuna kıyasla %62 ve %136 arttığıbelirlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Alüminyum, Kobalt, Toksisite, Mikronukleus, Lipidperoksidasyonu351


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTRAFİK KÖKENLİ AĞIR METAL KİRLİLİĞİNİN Verbascum Sinuatum L.(SCROPHULARIACEA)’DA TÜY MORFOLOJİSİ VE KÖK ANATOMİSİ ÜZERİNEETKİLERİZafer TÜRKMEN, Kültiğin ÇAVUŞOĞLU, Emine YALÇIN ve Figen ÇİÇEKGiresun Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü/GiresunBu çalışmada, Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize illeri ve Hopa ilçesiarasında uzanan Karadeniz Sahil Yolundan toplanan Verbascum sinuatum(Scrophulariacea) L. türünde taşıtların sebep olduğu ağır metal kirliliğin boyutları tüymorfolojisi ve kök anatomisindeki değişimler araştırılarak ortaya konulmayaçalışılmıştır. Yol güzergâhı üzerinde 23 istasyon oluşturulmuş, her bir istasyondantoplam 5’er V. sinuatum örneği toplanmıştır. Örneklerin tüy ve kök uçlarından alınanenine kesitlerin binoküler mikroskopta incelenmesi sonucunda, tüy morfolojisi ve kökanatomisindeki değişimler belirlenmeye çalışılmıştır. Sonuçta, 23 istasyondantoplanan örneklerdeki tüy sayısı ve uzunluğunun kontrol grubuna göre oldukçafarklılık gösterdiği belirlenmiştir. Kirlilik düzeyindeki artış ile birlikte tüy sayısı veuzunluğu azalmıştır. Ayrıca kök ucundan alınan kesitlerinin anatomik incelemesisonucunda ise nukleusun anormal büyüklüğü, hücre deformasyonu, mikronukleus veiletim demetinin belirgin olmayan şekli olmak üzere dört farklı hasar tipi tespitedilmiştir.Anahtar Sözcükler: Ağır metal kirliliği, Anatomi‐Morfoloji, Karadeniz Sahil Yolu,Verbascum sinuatum352


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKIYI KENAR ÇİZGİSİ’NİN BELİRLENMESİNDE BİTKİ SOSYOLOJİSİNİN ÖNEMİ: EGEBÖLGESİ KIYI KESİMİ ÖRNEĞİYurdanur AKYOL, Yusuf GEMİCİ, Hafize Handan ÖNER, Ademi Fahri PİRHAN, HasanYILDIRIM, Yusuf ALTIOĞLU, Mehmet Emin GÜNGÖR ve Neylin KAHVECİ<strong>Ege</strong> Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi Biyoloji Bölümü,Botanik Ana Bilim Dalı /İZMİRTürk Çevre Mevzuatında “Kıyı Kanunu” kıyı ekosistemlerindeki biyolojikçeşitliliğin korunması bakımından özel öneme sahiptir. Bu kanunda en tartışmalıkonulardan biri de “Kıyı Kenar çizgisi”dir. Kanunda bu deniz, tabii ve suni göl veakarsularda, kıyı çizgisinden sonraki kara yönünde su hareketlerinin oluşturulduğukumluk, çakıllık, kayalık, taşlık, sazlık, bataklık ve benzeri alanların doğal sınırı” olaraktanımlanmasına karşın, bu doğal sınırın ne olabileceği konusunda net bir bilgibulunmamaktadır. Farklı kıyı tiplerine göre farklılıklar göstermekle birlikte, kıyı kenarçizgisinin sıklıkla bitki örtüsüne bakılarak belirlendiği bilinmektedir. Bu örtününkommünite ve/veya birlik düzeyinde tanımlanması, olası tartışmaları da önleyecekniteliktedir. Bu ise bitki sosyolojisi’nin konusunu oluşturmaktadır. Çalışmamızda konuAvrupa Birliği Habitat Direktifleri de gözetilerek, <strong>Ege</strong> Bölgesi kıyı kesiminde somutbiçimde değerlendirilmeye çalışılmıştır.Anahtar Sözcükler: Kıyı Kanunu, Kıyı Kenar Çizgisi, Bitki Sosyolojisi, <strong>Ege</strong> Bölgesi kıyıkesimi, Türkiye353


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBİGA YARIMADASI (ÇANAKKALE/BALIKESİR) VEJETASYONUNUNSİNTAKSONOMİK DURUMUYusuf GEMİCİ, Hafize Handan ÖNER, Yurdanur AKYOL, Ademi Fahri PİRHAN, HasanYILDIRIM, Yusuf ALTIOĞLU, Neylin KAHVECİ ve Mehmet Emin GÜNGÖR<strong>Ege</strong> Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi Biyoloji Bölümü,Botanik Ana Bilim Dalı /İZMİRBiga Yarımadası Avrupa‐Sibirya ve Akdeniz gibi iki büyük fitocoğrafik bölgeninkesişim alanında yer almaktadır. Bu nedenle her iki bölgeye ait bitki birliklerinibirlikte içermektedir. Bununla birlikte, özellikle alyanslar olmak üzere, üst ünitelerindurumu ve sınırları konusunda bazı belirsizlikler bulunmaktadır. Çalışmamızda farklıvejetasyon tipleri ve ait oldukları sintaksonomik üniteler, karakteristik türleriylebirlikte verilmeye çalışılmıştır. Bu çerçevede, daha önce belirlenmiş olan birlikler de“Uluslar arası Bitki Sosyolojisi Adlandırma Kodu” uyarınca yenidendeğerlendirilmişlerdir.Anahtar Sözcükler: Bitki Sosyolojisi, Sintaksonomi, Biga Yarımadası, Çanakkale,Balıkesir354


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇANAKKALE‐ÇAN KÖMÜR HAVZASI FOSİL MAKROFLORASIYusuf GEMİCİ, Nihal Özel, Ademi Fahri PİRHAN, Hasan YILDIRIM, Hafize HandanÖNER, Yurdanur AKYOL, Yusuf ALTIOĞLU, Neylin KAHVECİ ve Mehmet Emin GÜNGÖR<strong>Ege</strong> Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi Biyoloji Bölümü,Botanik Ana Bilim Dalı /İZMİRÇanakkale‐Çan kömür havzası mikro ve makro bitki fosilleri bakımındanoldukça zengindir. Havzada bulunan kömürler üzerinde palinolojik çalışmalaryapılmış ve yayınlanmış olmasına karşın, makro fosil flora konusundaki bilgilermaalesef sınırlıdır. Çalışmamızda havzadan toplanan ve teşhis edilen makro bitki fosiliörnekleri listelenmiş ve fosil floraya bağlı olarak paleoekoloji, paleoklimatolojialanlarında değerlendirmelerde bulunulmuştur. Teşhis edilen örnekler havzanınyaşının Orta Miyosen olduğu yönündeki görüşleri doğrular niteliktedir. En sıkrastlanılan fosiller geniş yapraklı – kozalaklı ormanların varlığını düşündürmekte veayrıca ılık ve yağışlı bir iklimin hüküm sürdüğüne işaret etmektedir.Anahtar Sözcükler: Makro bitki fosilleri, Paleoekoloji, Paleoklimatoloji, Kömür, Çan,Çanakkale, Türkiye355


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleGÖKÇEADA SERBEST HAYVANCILIK SİSTEMİNİN EKOAGROTURİZM VE ÇEVREÜZERİNE ETKİSİMEHMET ÇAVUŞOĞLUÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Gökçeada MYO, ÇanakkaleGünümüzün moda turizm çeşitlerinden olan Ekoagro Turizm, deniz, kum, güneşturizmi olarak adlandırılan kitlesel turizmden farklı bir tatil yapmak isteyenlere,bozulmamış bir çevrede, sosyal ve kültürel geleneklerin birebir yaşayarak, doğanınverdikleri ile yetinen, hertürlü yapaylıktan uzak bir tatil imkanı sunmaktadır. Binlerceyıllık tarım ve hayvancılık kültürü, bozulmamış doğal güzellikleri, tarihi ve mitolojiközellikleri bakımından zengin, Türkiye’nin en büyük adası Gökçeada’nın sürdürülebilirekonomik kalkınmasında turizmin çok büyük önemi vardır. Bu çalışmada, Gökçeada’dayapılan serbest hayvancılık sistemini ekoagro turizme entegre edecek birtakımçalışmalarla, çevreyle dost bir turizm faaliyeti olan ekoagro turizmin adadageliştirilmesi amaçlanmıştır.Çalışmamızın birinci bölümünde Ekoagro Turizmin tanımı yapılmıştır. İkincibölümde, binlerce yıllık köklü bir tarım ve hayvancılık kültürüne sahip Gökçeada’dayapılan serbest hayvancılık sistemi açıklanmıştır. Üçüncü bölümde, serbesthayvancılığın, çevre ve ekoagro turizm üzerinde yarattığı olumlu ve olumsuz etkileraçıklanmıştır. Sonuç bölümde, Gökçeada’daki serbest hayvancılık sisteminin, çevreyezarar vermeyecek şekilde düzenlenerek, bir ekoagro turizm potansiyeli olarakkullanılması amacıyla yapılması gerekenleri içeren öneriler yeralmaktadır.Anahtar Sözcükler: Gökçeada, Ekoagro Turizm, Serbest Hayvancılık356


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleANAEROBİK BAFFLED (PERDELİ) REAKTÖR ve SU MERCİMEĞİ Lemna minor L.KULLANARAK ATIKSULARDAN KROM GİDERİMİYağmur UYSAL ve H. Kübra KIRMACIKahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi, ÇevreMühendisliği Bölümü, 46100, KahramanmaraşGünümüzde evsel ve endüstriyel atıksuların yüzey ve yer altı su kaynaklarınadeşarj edilmesiyle sayısız farklı özellikteki kirletici alıcı su ortamlarına karışmaktadır.Özellikle ağır metaller, organik proseslerin aksine doğal yollarla parçalanmadıklarıiçin, doğada canlı hayatı üzerinde potansiyel bir risk oluşturmaktadırlar. Endüstriyelatıksulardan ağır metal iyonlarının giderilmesi için kullanılan gelenekselfizikokimyasal metotlar, özellikle büyük hacimlerde ve suda çözünmüş metal iyonlarıdüşük derişimlerde ise, verimsiz veya oldukça pahalı olabilmektedir. Son yıllardayapılan çalışmalarda, bazı biyokütle tiplerinin (bakteri, fungus, maya, alg ve bitkitürleri) metal iyonu giderme özelliklerinin keşfedilmesi, bu sistemleri doğada bolmiktarda bulunan doğal maddeleri kullandığı ve doğal kaynakların korunmasınayardımcı oldukları için cazip hale getirmektedir.Atıksu arıtımında anaerobik proseslerin kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır.Anaerobik baffled (perdeli) reaktör, anaerobik atıksu artımı amacıyla yaygın olarakkullanılan perdeler ile ayrılmış bölmelerden oluşan bir reaktördür. Bu çalışmanınamacı, doğal ortamlara atıksularla atılan ağır metallerden kromun birincil arıtımolarak anaerobik perdeli reaktörle arıtılması ve reaktör çıkışındaki giderilemeyenbesin maddeleri ve özellikle ağır metal iyonlarının ikincil arıtım yöntemi amacıyla SuMercimeği Lemna minor L. havuzunda arıtılmasıdır. Çalışmada her iki sistemin arıtımperformansının belirlenmesinin yanı sıra, krom iyonlarını içeren atıksuların alıcıortamda doğal olarak bulunan su bitkileri üzerindeki olası toksik etkileri tartışılmıştır.Anahtar Sözcükler: Anaerobik arıtım, Anaerobik perdeli reaktör, Lemna minor, Krom,Metal Akümülasyonu357


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKURUCAOVA (BEYŞEHİR / KONYA) KASABASI’NDA GIDA VE İÇECEK OLARAKKULLANILAN DOĞAL BİTKİLERİbrahim BAĞCI, Osman TUGAY, Deniz ULUKUŞ, Erol ÖZER ve M. Ali CANBULATSelçuk Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Selçuklu / KonyaKurucaova (Beyşehir / Konya) Kasabası’ndan 2008‐2009 yılları arasında, 11kaynak kişi ile görüşülerek bitki örnekleri alınmış ve kullanımına ilişkin bilgilerderlenmiştir. Alandan toplanan bitki örneklerinin değerlendirilmesi sonucunda 17familya ve 37 cinse ait toplam 39 doğal bitkinin gıda ve içecek olarak kullanıldığıbelirlenmiştir. Bu bitkilerin hangi kısımlarının kullanıldığı ve nasıl tüketildiği notedilmiştir. Bitkilerin bazıları Türkçe isimleri ile birlikte şöyledir; Agrostemma githagoL. (Gölücür), Allium scorodoprasum L. subsp. rotundum (L.) Stearn [Emirem], Anchusaofficinalis L. [Öküz dili], Chondrilla juncea L. var. acantholepis (Boiss.) Boiss. [Gariyok],Cichorium intybus L. [Güneyik], Orchis tridentata Scop. [Salep], Papaver dubium L.[Ebem ekmeği, gelincik], Phlomis grandiflora H.S. Thomps. var. grandiflora [Ballık],Pistacia terebinthus L. subsp. palaestina (Boiss.) Engler [Çıtlık ağacı], Quercus cerris L.var. cerris [Bozyaprak meşe], Rhus coriaria L. [Sumak], Rubus discolor Weihe & Nees[Böğürtlen], Scorzonera cana (C.A. Mey.) Hoffm. var. jacquiniana (W.Koch) Chamb.[Teke sakalı], Sideritis libanotica Labill. subsp. linearis (Bent.) Bornm [Dağ çayı], Silenevulgaris (Moench) Garcke var. vulgaris [Çıtlık otu], Stellaria media (L.) Vill. subsp.media [Kaz kursağı], Thymus zygioides Griseb. var. lycaonicus (Celak.) Ronniger[Kekik].Anahtar Sözcükler: Etnobotanik, Kurucaova, Doğal gıda ve içecek bitkileri, Konya358


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleAVŞAR VE ŞABANÖZÜ KÖYLERİNDE (POLATLI / ANKARA) GIDA VE İÇECEKOLARAK KULLANILAN DOĞAL BİTKİLERHacer AYANDIN ve Osman TUGAYSelçuk Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Selçuklu / KonyaAvşar ve Şabanözü Köylerinden 2008‐2009 yılları arasında, 41 kaynak kişi ilegörüşülerek bitki örnekleri alınmış ve kullanımına ilişkin bilgiler çıkarılmıştır. Alandantoplanan bitki örneklerinin değerlendirilmesi sonucunda 35 doğal bitkinin gıda veiçecek olarak kullanıldığı belirlenmiştir. Bu bitkilerin 12 tanesi meyve ve tohumlarıyenilen, 9 tanesi yaprakları yenilen, 7 tanesi çay olarak içilen, 4 tanesi kök, gövde veyumrusu yenilen ve 2 tanesi baharat olarak kullanılan bitkilerdir. Bazı ilginç gıdakullanımları şöyledir; Arum elongatum subsp. detruncatum (Mayaotu) çiçeklerininaltındaki yaprak suya atılıp bekletilir ve o suyla peynir mayalanılır; Gundeliatounefortii (Kenger) bitkisinin yaprakları gençken toplanır ve yemek yapılır; Betavulgaris (Pancar) bitkisinin yaprağı ile dolma sarılır ve yaprağı kavrularak yenilir;Rumex acetosella (Labada) bitkisinin yaprakları börek iç malzemesi olarak kullanılır;Onopordum turcicum (Deve dikeni) bitkisinin olgunlaşan gövde kabuğu soyulur ve içiyenilir; Geranium tuberosum subsp. tuberosum (Tabanotu) bitkisinin toprak altındakiyumruları yenir; Quercus pubescens (Meşe) bitkisinin olgunlaşan meyveleri yenilir;Vicia cracca subsp. stenophylla (Kır yoncası) bitkisinin olgunlaşan tohumları çıkarılırve yenilir.Anahtar Sözcükler: Etnobotanik, Avşar, Şabanözü, Gıda ve içecek bitkileri, Ankara359


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleEGE DENİZİ KIYILARINDA DAĞILIM GÖSTEREN BAZI SYNGNATHID TÜRLERİNİNMEVSİMSEL KONDİSYON DEĞERLERİŞULE GÜRKAN ve ERTAN TAŞKAVAK<strong>Ege</strong> Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Temel Bilimler Bölümü Balıkçılık A.B.D.Bu çalışmada, 2002–2006 yılları arasında <strong>Ege</strong> Denizi’nin vejetasyonlu kıyısalalanlarından yakalanan Syngnathid balık türlerinin mevsimlere bağlı kondisyonfaktörü değerleri belirlenmiştir. 2002–2006 yılları arasında deniziğnesinden dört tür[Syngnathus abaster (n=8), Synganthus acus (n=490), Syngnathus typhle (n=246),Nerophis ophidion (n=90)] ve denizatından iki tür [Hippocampus hippocampus (n=53),Hippocampus guttulatus (n=243)] yakalanmıştır.Sonuç olarak, yıllık kondisyon değerleri açısından, deniziğnesi türleri arasındaen yüksek değerin Synganthus abaster (0.09)’de, en düşük değerin ise Nerophisophidion (0.01)’da olduğu; denizatı türleri arasında ise en yüksek kondisyon değerininHippocampus guttulatus (0.47)’da, en düşük değerin ise Hippocampus hippocampus(0.41)’da olduğu tespit edilmiştir.Anahtar sözcükler: <strong>Ege</strong> Denizi, Syngnathidae, deniziğnesi, denizatı, dağılım,kondisyon faktörü360


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBARAJ GÖLLERİNDE TOKSİK MAVİ‐YEŞİL ALG ARTIŞLARI VE İZLENMESİÖzden FAKIOĞLU 1 , Muhammed ATAMANALP 2 ve Nilsun DEMİR 11Ankara Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Su Ürünleri Mühendisliği Bölümü, Dışkapı/Ankara2Atatürk Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi, ErzurumBaraj gölleri; enerji üretimi, içme suyu kaynağı sağlama, sulama ve taşkınkoruma gibi çeşitli amaçlarla akarsular üzerine inşa edilen yapay göllerdir. Bu yapaygöller, akarsu ve durgun su ekosistemleri arasında geçiş gösteren ve her ikisinin deözelliklerini taşıyan ekosistemlerdir. Baraj gölleri, morfometrik ve fiziko‐kimyasalözellikleri bakımından doğal göllerden farklılıklar gösterir. Baraj gölleri akarsular ilebeslendiğinden besin maddesi açısından oldukça zengindir ve bazı baraj göllerindeakarsuyun taşıdığı besin maddeleri nedeniyle hızlı bir ötrofikasyon görülmektedir.Ötrofikasyonun bir göstergesi olan, ani mavi‐yeşil alg artışları ise özellikle içme sukaynağı olarak kullanılan baraj göllerinde insan sağlığı açısından risk oluşturabilir.Ülkemizde 262 adet baraj bulunmakta ve halen bazı baraj göllerinin inşasıdevam etmektedir. Bu barajlardan 119’u içme su temini amacıyla kullanılmaktadır.Baraj göllerinde, toksik Planktothrix, Microcystis, Anabaena, Nostoc, Aphanizomenon veOscillatoria cinslerine ait mavi‐yeşil türlerinin bulunduğu ve ötrofik baraj göllerindezaman zaman aşırı artışların görüldüğü bildirilmektedir. Bu çalışmada, ülkemizdekibaraj göllerinde oluşan toksik Cyanobakteria türlerine ilişkin çalışmalardeğerlendirilmiş, olası toksik Cyanobakteria artışlarının izlenmesi ve alınması gerekenönlemler tartışılmıştır.Anahtar Sözcükler: Cyanobakteria, Toksin, Baraj Gölü, Fitoplankton361


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇEVRE DOSTU POLİMER KOMPOZİTLERİN ÜRETİMİNDE DOLGU MADDESİOLARAK ORMAN ENDÜSTRİ VE TARIMSAL ATIKLARIN DEĞERLENDİRİLMESİAlperen KAYMAKCI 1 , Türker GÜLEÇ 2 ve Bekir Cİhad BAL 31KÜ Or. Fakültesi, Orman End. Müh., Kastamonu2AÇÜ Orman Fakültesi Orman End. Müh., Artvin3KSÜ Orman Fakültesi Orman End. Müh.,K.MaraşMevcut orman kaynaklarındaki azalma ve dünya nüfusunun sürekli olarakartması kompozit malzeme endüstrisinin mevcut imkânlarını daha rasyonelkullanılmasını ve alternatif lif kaynakları bulmasını zorunlu hale getirmiştir. Buyüzden alternatif biyolojik esaslı bu materyaller kompozit endüstrisinin geleceği içinson derece bir rol oynamaktadır. Polimer kompozitlerin üretiminde plastiğin yanı sıracam, kalsiyum karbonat, kil, talk gibi inorganik dolgu maddeleri kullanılmaktadır.Ancak inorganik dolgu maddelerinin pahalı oluşu, makine aksamı üzerindeoluşturduğu korozyon ve çevre dostu olması sebebiyle organik dolgu maddelerininkullanım trendi pozitif hale gelmiştir. Organik dolgu maddeleri (tarımsal atıklar,orman endüstri atıkları ve orman kesim ve aralama atıkları) yenilenebilir bir materyalolması, ucuz olması ve ülkemizde ve dünyada bol miktarda bulunması bu maddelerinpolimer kompozit üretiminde kullanılmasını oldukça cazip bir hale getirmiştir.Bu çalışmada ülkemizde bol miktarlarda bulunan orman endüstri ve tarımsalatıkların polimer kompozit üretiminde değerlendirme potansiyeli ve bundan eldeedilecek sosyal ve çevresel yararlar ele alınmıştır.Anahtar Sözcükler: Odun, Polimer Kompozit, Orman Endüstri Atıkları, TarımsalAtıklar362


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKARAMENDERES (KUMKALE) DELTASI’NIN (ÇANAKKALE‐TÜRKİYE)ZOOLOJİK ZENGİNLİĞİİbrahim UYSAL, Şebnem SAMSA, Tuğçe ÇAPRAZLI, Eray ŞENGÜL, Faruk DENİZ, BurcuYEŞİLBUDAK, Nurbanu PARTAL, Nesrin TÜRKER, Çiğdem GÜL ve Murat TOSUNOĞLUÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü 17100‐ÇanakkaleSulak alanlar biyolojik zenginlik ve sürdürülebilir ekolojik kaynakları nedeniyleçeşitli bitki ve hayvan türlerinin barındığı büyük öneme sahip bölgelerdir. Buçalışmada Troya Milli Parkı sınırları içerisinde bulunan ve önemli bir sulak alan olanbölgenin zoolojik zenginliği araştırılmıştır. Karamenderes Deltası’nın omurgalı veomurgasız türleri bakımından zengin bir faunaya sahip olduğu tespit edilmiştir. Ancakdeltanın, Milli Park sınırları içerisinde yer almasına rağmen olumsuz antropojenfaktörlere maruz kaldığı gözlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Karamenderes Deltası, Sulak alan, Fauna363


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleEĞİRDİR SAHİL ŞERİDİNDE SEDİMENTLERDE 238 U TAYİNİB.Mavi 1 , K.Günoğlu 2 ve İ.Akkurt 21Amasya Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü, Amasya2Süleyman Demirel Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü, IspartaUranyum, toryum gibi doğal radyoaktif elementler evrenin yaratılışının ilkanından itibaren uzun yarı‐ömürleri nedeni ile günümüze kadar gelmişlerdir.Yeryüzünde özellikle kayaç ve sedimentlerden elde edilir. Isparta‐Eğirdir ilçesi 37° 50'41" ‐ 38° 16' 55" kuzey enlemleri ile 30° 57' 43" ‐ 30° 44' 39" doğu boylamları arasındabulunmaktadır. Göller Bölgesi yöresinde 1414 km 2 lik alan üzerinde; Türkiye'nin 4.büyük gölü olan Eğirdir Gölü'nün doğudan batıya uzanan kıyılarında kurulmuştur.Isparta ili sınırları içinde yer alan ve büyük bir çöküntü alanında oluşmuş tektonik birgöl olan Eğirdir Gölü, 482 kilometrekarelik yüzölçümü ile Türkiye'nin 4. büyükgölüdür. Kuzey ‐ güney uzunluğu 50 km olan gölün, doğu ‐ batı genişliği 3‐15 kilometrearasında değişmektedir. Kuzeyde kalan ve daha küçük bir alanı kaplayan bölümüneHoyran Gölü, güneyde kalan bölümüne Eğirdir Gölü denir. Her iki bölüm HoyranBoğazı ile birleşir.Eğirdir gölü, zengin balıkçılık potansiyelinin yanı sıra, sulama ve enerji üretimibakımından da önem taşımaktadır. Gölden çevredeki tarım alanlarının sulanmasındayararlanıldığı gibi, bir regülatör ve kanalla Kovada I ve II hidroelektrik santrallerininsu ihtiyacı da karşılanmaktadır. 1994 yılı sonlarında tamamlanan tesislerle Isparta'nıniçme suyu ihtiyacının bir bölümü de Eğirdir Gölü'nden sağlanmaktadır. Bu sebeple,aktif bir göl olan Eğirdir Gölü sahil şeridinden toplanan sedimentlerin 238 U tayini önemkazanmaktadır. Bu amaçla Gama Spektroskopi Laboratuarında bulunan 3”x3”büyüklüğünde NaI(Tl) detektörü ve sayım sistemi kullanılarak gölden alınan sedimentörneklerinde uranyum tayini yapılmıştır.Anahtar Sözcükler: Sediment, 238 U, NaI(Tl), Eğirdir364


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSENİRKENT ÜZÜMÜNDE 40 K TAYİNİB.MAVİ 1 , K.GÜNOĞLU 2 , H.O.TEKİN 2 ve İ.AKKURT 21Amasya Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü, Amasya2Süleyman Demirel Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü, IspartaYeryüzündeki tüm canlılar, insanlar tarafından üretilen yapay radyasyonkaynaklarından maruz kalınan radyasyonun yanı sıra hiç farkında olmadan yaşadıklarıve çalıştıkları kapalı ortamlardan, solunum ve sindirim yollarıyla, hava, su ve gıdaolarak alınan tüm bitkisel ve hayvansal besinlerden ve hatta kendi vücutları içindebarındırdıkları doğal radyonüklidlerden sürekli olarak radyasyona maruzkalmaktadırlar. Vücuda alınan bu radyoaktif maddeler zaman içerisinde organlardabirikmektedir. Gıdalardaki doğal radyoaktivitenin en önemli kaynağı 40 K bileşenidir.Üzüm (Vitis vinifera L.), yeryüzünde kültürü yapılan, taze ve kuru olarak tüketilebilenen eski meyve türlerinden birisidir. Sofralık tüketiminin dışında şaraplık, şıralık vekonservelik olarak da tüketilmektedir.Hemen her yerde çeşitli şekillerde sıklıklatüketilen ünlü Senirkent üzümünde 40 K tayini, Süleyman Demirel Üniversitesi GamaSpektroskopi Laboratuarında bulunan 3”x3” büyüklüğünde NaI(Tl) detektörü ve sayımsistemi kullanılarak yapılmıştır.Anahtar Sözcükler: Üzüm, 40 K, NaI(Tl), Senirkent365


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleOSMANİYE KARAYOSUNLARININ RADYASYON SEVİYESİNİN BELİRLENMESİK.Günoğlu 1 , B.Mavi 2 , İ.Akkurt 1 ve A.Kara 31Süleyman Demirel Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü, Isparta2Amasya Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü, Amasya2Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü, OsmaniyeKara yosunları suya yakın yerlerde, nemli topraklarda, taş aralıklarında, ağaçkabuklarında ve havuz kenarlarında sıkça bulunurlar. Osmaniye’ nin denize yakınolması ve nemli olması sebebiyle, karayosunlarına sıklıkla rastlanır. Osmaniyeili; 35 52’ ‐ 36 42’ doğu meridyenleri ile 36 57’‐37 45’ kuzey paralelleri arasında yeralır. Doğusunda Gaziantep, güneyinde Hatay, batısında Adana ve kuzeyinde iseKahramanmaraş illeri ile komşudur. Yüzölçümü 3.279,9 km 2 olup deniz seviyesinden121 m. yükseklikte ve Akdeniz’e 20 km. mesafededir.Çevresel örneklerin sahip oldukları doğal radyoaktivitenin bilinmesi, maruzkalmanın kaçınılmaz olduğu doğal radyasyon tarafından ne derece etkileniyoruzsorusunun cevabının bilinmesi açısından önemlidir. Bu yüzden bu çalışmada,Osmaniye ilinden temin edilen bazı yosun örneklerinin radyasyon seviye belirlemeleriSüleyman Demirel Üniversitesi Gama Spektroskopi Laboratuarında bulunan 3”x3”büyüklüğünde NaI(Tl) detektörü ve sayım sistemi kullanılarak yapılmıştır.Anahtar Sözcükler: Karayosunu, Doğal Radyoaktivite, NaI(Tl), Osmaniye366


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇAM KESE BÖCEĞİ (Thaumetopoea pityocampa)’NİN BAZI ÇAM TÜRLERİNİN(Pinus nigra L. ve Pinus brutia Ten.) TOTAL FENOLİK BİLEŞİKLER VE PİGMENTİÇERİKLERİ ÜZERİNE ETKİLERİAysel SIVACI 1 , Emire ELMAS, 2 Nevin BOZKURT 3 , Sevcan DUMAN 41Adıyaman Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, ADIYAMAN2Sinop Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, SİNOP3Sinop Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü, SİNOP4Adıyaman Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü, ADIYAMANBu çalışmada, Sinop ili Boyabat ilçesindeki ormanlık alanda yayılış gösterenPinus nigra L. ve Pinus brutia Ten.’da, çam zararlılarından biri olan çam kese böceğiThaumetopoea pityocampa’nın pigment (klorofil a, klorofil b ve karotenoidler) vefenolik bileşikler üzerine olan etkileri incelenmiştir. 2010‐2011 yılları arasında Pinusnigra ve Pinus brutia’nın çam kese böceği bulunan ve bulunmayan bireylerinin gövdeve yapraklarından örnekler alınmıştır. P. nigra ve P.brutia’nın çam kese böceği bulunanbireylerinin yapraklarında pigment (klorofil a, klorofil b ve karotenoidler)içeriklerinin azaldığı saptanmıştır. Her iki türün gövdelerinde ise klorofil a ve klorofilb içeriklerininin azaldığı, ancak karotenoid içeriklerinde belirgin bir değişiminolmadığı gözlenmiştir. P. nigra ve P.brutia’nın çam kese böceği bulunan bireylerininyaprak ve gövdelerinde, fenolik bileşiklerin bulunmayan bireylere göre arttığıbulunmuştur.Anahtar Sözcükler: <strong>Fen</strong>olik bileşikler, Pinus nigra, Pinus brutia, Pigmentler,Thaumetopoea pityocampa367


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleDERİMDEN SONRA DAYANIMI ARTIRMAYA YÖNELİK TAZE MEYVE VE SEBZELEREUYGULANAN KİMYASALLARA ALTERNATİF UYGULAMALARBanu DALBatı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü, AntalyaTaze sebze ve meyveler derimden sonra fizyolojik ve patolojik olarak canlılığınısürdürmektedir. Ürünler derimden sonra solunuma devam ettiği için bir süre sonrabozulmalar başlamaktadır. Bu ürünlerin çoğunda derim sonrasında fizyolojik vepatolojik kayıpların önlenmesinde bir çok kimyasal kullanılmaktadır. Artık gelenekselbir yöntem olarak tanımlanan kimyasal mücadelenin yerine insan ve çevre sağlığıaçısından daha güvenilir olan tekniklerin kullanılması her geçen gün daha da önemkazanmakta ve bu tekniklerin geliştirilmesi amacıyla birçok çalışmalar yapılmaktadır.Bu makalede derimden sonra ürünlerin dayanımını artırmak ve bozulmaları önlemekamacıyla kullanılan kimyasallara alternatif çevre dostu uygulamalar irdelenecektir.Anahtar Sözcükler: Sebze, meyve, derim sonu muhafaza, kimyasallara alternatif368


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleIŞIKLI GÖLÜ’NÜN SUYUNDA TESPİT EDİLEN AĞIR METAL DÜZEYLERİ İLE BAZIFİZİKO‐KİMYASAL PARAMETRELER ARASINDAKİ İLİŞKİLERSelda TEKİN‐ÖZAN 1 , Murat BARLAS 2 , Nurşah AKTAN 1 , Burcu BAŞYİĞİT 11Süleyman Demirel Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Isparta2Muğla Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, MuğlaMart 2009‐Şubat‐2010 tarihleri arasında gerçekleştirilen bu çalışmada aylıkperiyotlar ile arazi çalışması yapılmış, YSI marka multiparametre ölçüm cihazıyardımıyla göl suyunun sıcaklığı, pH değeri, çözünmüş oksijen miktarı ve elektrikseliletkenlik değerleri ölçülmüştür. Ağır metal analizi için gölden alınan su örnekleri 100ml’lik polipropilen kaplara aktarılmış ve üzerine pH’ı düşürmek amacıyla 1 ml HNO3ilave edilmiştir. Laboratuara getirilen su örnekleri Whatman marka 45 µm camfiltreden (GF/C) geçirilmiş ve analiz işlemine kadar buzdolabında saklanmıştır. Suörneklerinin metal (Ba, As, Co, Cd, Cr, Cu, Fe, Mn, Ni ve Zn) analizleri ICP cihazı ileyapılmıştır.Göl suyunda ölçülen bazı fiziko‐kimyasal parametreler ile analizi yapılan bazıağır metallerin düzeyleri arasındaki istatistiki ilişkiyi belirlemek amacıyla SPSS 15programı kullanılarak Pearson testi yapılmıştır. Buna göre; sıcaklık ile pH veelektriksel iletkenlik arasında pozitif bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Sıcaklık artışınabağlı olarak sudaki As, Co, Cd, Cr, Mn miktarlarının arttığı, diğer metallerindüzeylerinin ise azaldığı belirlenmiştir. pH düzeyi ile As, Co, Cd, Cr, Cu, Mn, Ni ve Znmiktarları arasında negatif bir ilişki olduğu, buna karşın çözünmüş oksijen miktarınınartışına bağlı olarak Ba, Cr ve Zn seviyelerinin azaldığı tespit edilmiştir. Elektrikseliletkenlikteki artış ise Ba ve Cr’un konsantrasyonunu pozitif yönde etkilemiştir.Sıcaklık ile Cd arasında, pH ile Co ve Cd arasında, çözünmüş oksijen ile Ba, Co, Cd ve Znarasında, elektriksel iletkenlik ile Ba ve Zn arasında istatistiki açıdan 0.01 düzeyindeönemli sonuçlar elde edilmiştir.Anahtar Sözcükler: Işıklı Gölü; Ağır metal; Fiziko‐kimyasal parametreler; Su369


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkalePERMETRİNİN GENOTOKSİK VE OKSİDATİF HASARLARI ÜZERİNE ZEYTİNYAPRAĞI EKSTRESİNİN ETKİLERİHasan TÜRKEZ ve Başak TOĞARAtatürk Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, ErzurumPermetrin (PM) tarım uygulamalarında oldukça yaygın kullanılan sentetikinsektisidlerden biridir. Önceki çalışmalar permetrinin zehirli bir sentetik pretiroidolduğunu göstermiştir. Mevcut çalışma, PM tarafından sıçanlar üzerinde oluşturulangenetik ve oksidatif hasarlara karşı zeytin yaprağı ekstrelerinin (ZYE) rolünübelirlemek amacıyla yapıldı. Kullanılan hayvanlar dört (A, B,C ve D) deneysel grubaayrıldı. A grubu sıçanlar kontrol hayvanları olarak seçilerek sadece distile su verildi. Bgrubu sıçanlara intraperitonal yolla PM (60 mg/kg) ve C grubu sıçanlara ZYE (500mg/kg) verildi. D grubu sıçanlara ise PM ve aynı zamanda ZYE verildi. Belirlenendozlar 21 gün boyunca uygulandı. Deney süresinin sonunda sıçanlara anesteziuygulanarak serum örnekleri ve kemik iliği hücreleri alındı. Genetik hasarı belirlemekiçin kromozomal aberasyon (KA) ve mikroçekirdek (MÇ) yapıldı. Ayrıca serumörneklerinde oksidatif hasarı belirlemek için toplam antioksidan kapasite (TAK) vetoplam oksidatif strese (TOS) düzeyleri ölçüldü. PM muamelesi yapılan B grubusıçanlarda genotoksik hasar ve total oksidatif stres parametrelerinde artış görüldü.Aynı zamanda PM muamelesi sonucu kontrol grubuna oranla TAK düzeyindeazalmalara neden oldu. C grubu sıçanların TAK düzeyinde istatistiksel önemli (p


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSIÇANLARDA ALUMİNYUM FOSFİTİN GENETİK VE OKSİDATİF HASARI ÜZERİNE L.nobilis YAPRAK EKSTRESİNİN ROLÜHasan TÜRKEZ ve Başak TOĞARAtatürk Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakütesi, Biyoloji Bölümü, ErzurumAluminyum fosfit (AlP) böcek, nematod, patojen ve yabancı otları yok etmekiçin orman ve süs fidanlıklarında yaygın olarak kullanılan renksiz, yanıcı vesıvılaştırılmış bir pestisittir. Yapılan araştırmalar AlP’in memeli hücrelerinde toksiketkileri olduğu rapor edilmiştir. Bu nedenle, mevcut çalışmada sıçan serum ve kemikiliği hücreleri üzerinde AlP tarafından oluşturulan genetik ve oksidatif hasarlarüzerine Laurus nobilis yaprak ekstresinin (LYE) koruyucu etkisi araştırıldı. Seçilenhayvanlar dört gruba (n=6) ayrıldı. 1. grup kontrol grubu olarak seçilerek sadecedistile su verildi. 2. gruba 4 mg/kg AlP, 3. gruba 200 mg/ kg LYE ve 4. gruba AlP veLYE birlikte verildi. 14 günlük deney süresinin sonunda genetik hasarı belirlemek içinkromozomal aberasyon (KA) ve mikroçekirdek (MÇ) testleri yapıldı. İlaveten, oksidatifhasarı belirlemek için toplam antioksidan kapasite (TAK) ve toplam oksidatif stres(TOS) parametreleri değerlendirildi. Sonuç olarak AlP KA, MN, TOS düzeylerinde artışasebep olurken TAS düzeyinde azalmalara sebep oldu. Aksine, LYE ilgili parametrelerdeherhangi bir değişikliğe yol açmadı. Üstelik, LYE varlığında AlP’in neden olduğuoksidatif ve genetik hasarlar azaltılabildi. Bulgularımız, LYE’nin antioksidan ve antigenotoksiközelliklerini açıkça ortaya koymaktadır.Anahtar Sözcükler: Aluminyum fosfit, L. nobilis yaprak ekstresi, Kromozomalaberrasyon, Mikroçekirdek, Toplam antioksidan kapasite, Toplam oksidatif stres371


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKARAKAYA BARAJ GÖLÜ GÖL ALANINDA ÖTROFİKASYON VE KONTROLÜMehmet KÜÇÜKYILMAZ 1 , Ferhat DEMİROL 1 , M. Ali T. KOÇER 2 , Nurten ÖZBEY 1 , İbrahimTÜRKGÜLÜ 1 ve Gökhan KARAKAYA 11Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, 23040, Elazığ2Akdeniz Su Ürünleri Araştırma Üretim ve Eğitim Enstitüsü Müdürlüğü, 07001, AntalyaSanayi ve teknoloji çağında mevcut üretim faaliyetleri, nüfus artışı, doğal alanlarıntahribi gibi faaliyetler sonucunda su ortamları hızla kirlenmektedir. Kirlenme suyunfiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerini etkilemektedir. Besin elementlerinin deşarjedilmesi göl, rezervuar, akarsu ve sahil gibi tüm ortamlarda su kalitesinin bozulmasına vezamanla da ötrofikasyona neden olmaktadırlar. Baraj göllerinin ve göletlerin besindüzeyine göre sınıflandırılması, karşılaştırılması, göl yönetim stratejileri ve restorasyonçalışmaları açısından büyük önem taşımaktadır. Ötrofikasyon probleminde sınırlayıcıelement fitoplankton oluşumunu sağlayan azot, fosfor, karbon ve silisyum elementlerindenbiridir. Karbon, fitoplanktonlar için kolay elde edilebilmesi ve bol miktarlarda bulunmasısebebiyle sınırlayıcı bir faktör olarak düşünülemez. Silisyum elementi ise fitoplanktonoluşumunda gerekli bir element olmakla birlikte diğer elementlere göre çok daha azkullanıldığından sınırlayıcı element olarak görülmemektedir. Bu durumda ötrofikasyonsürecini sınırlayıcı olarak azot ve fosfor elementleri düşünülmelidir. Bir su ortamınınötrofikasyon açısından ele alınması aşamasında en önemli adımlardan biri trofik seviyenindoğru bir şekilde belirlenmesidir. Göllerin trofik seviyelerinin belirlenmesi amacıylakullanılan 3 temel parametre, Toplam fosfor, Klorofil‐a ve Secchi diski derinliğidir.Bu çalışmada Karakaya Baraj Gölünde bazı su kalitesi parametreleri (toplam azot,toplam fosfor, seki diski derinliği, anyon ve katyonlar gibi) bir yıl boyunca izlenmiş eldeedilen sonuçlarla, gölde alabalık yetiştiriciliğine dayalı olası çevre sorunları ve gölün trofikseviyesi üzerinde bazı değerlendirmelerde bulunulmuştur.Anahtar Sözcükler: Karakaya Baraj Gölü, Ötrofikasyon, Su Kalitesi372


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKEBAN BARAJ GÖLÜ’NDE SU KALİTESİNİN DERİNLİKLE VE BÖLGELERE GÖREDEĞİŞİMİKenan ALPASLAN 1 , Ahmet SESLİ 1 , Rıdvan TEPE 1 , Gökhan KARAKAYA 1 , NevinBİRİCİ 1 , Tünay ŞEKER 1 , Nurten ÖZBEY 1 , Nurettin YILDIZ 1 , Mehmet A. T. KOÇER 21.Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, ELAZIĞ2.Akdeniz Su Ürünleri Araştırma Üretim ve Eğitim Enstitüsü Müdürlüğü,Döşemealtı/ANTALYAFırat Nehri üzerinde kurulu büyük dizi barajların üst havzada yer alan ve ilkinşa edilenini oluşturan Keban Baraj Gölü, su depolama hacmi ve yüzey alanıbakımından ülkemizin en büyük barajlarından birisidir. Keban Baraj Gölü büyükoranda Fırat Nehrinin ana kolları olan Murat Nehri, Karasu Nehri, Munzur Çayı ve PeriÇayı ile beslenmektedir. Benzer coğrafi ve iklimsel özelliklere sahip alanlardandoğarak akış göstermekle birlikte farklı alanlardan ve farklı akımlarla göle girenakarsular, özellikle çözünmüş anyon ve katyon miktarları bakımından gölde derinlikledeğişen bölgesel farklılıklara ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmada Keban Baraj Gölü’nde sukalitesi değişkenleri bakımından derinlikle ortaya çıkan bölgesel farklılıklardeğerlendirilmiştir.İzlenen bazı fizikokimyasal su kalitesi değişkenlerinin 0‐30 m arasındaderinlikle değişiminin değerlendirildiği bu çalışma, Keban Baraj Gölü’nde Haziran veEylül ayları arasında baraj gölünde sıcaklık tabakalaşması oluştuğunu ortayakoymaktadır. Sıcaklık tabakalaşması döneminde epilimnion 0‐10 m arasında,termoklin 20‐30 m arasında ve hipolimnion 30 m altında olduğu, diğer aylarda buderinlikler arasında tam bir karışım oluştuğu belirlenmiştir. Keban Baraj Gölü’ndefotik bölgenin 15 m derinliğe kadar ulaştığı hesaplanmıştır. Ana bileşenler analiziizlenen değişkenler arasındaki ilişkileri ve kümelenme analizi izlenen su kalitesideğişkenlerinin değişimi bakımından baraj gölünde derinlik ve bölgelere görefarklılıklar olduğunu açığa çıkarmış, derinliğe göre ortaya çıkan bu bölgeselfarklılıkların baraj gölünü besleyen akarsu girişleriyle ilişkili olduğunu göstermiştir.Anahtar Sözcükler: Keban Baraj Gölü, Su Kalitesi, Sıcaklık Tabakalaşması373


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleActinoplanes abujanensis’İN 3 FARKLI İZOLATININ Meloidogyne incognita VEDOMATES BİTKİLERİNE ETKİLERİSevilhan MENNAN 1 , Semiha ŞEKER 1 , Gökhan AYDINLI 2 , Nuri KALKIŞIM 1 , Anıl SAZAK 3 ,ve Nevzat ŞAHİN31Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, Samsun,2Bozok Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, Yozgat3Ondokuz Mayıs Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, SamsunKök ur nematodları ile mücadelede, çevreye dost, insan sağlığına olumsuzetkileri bulunmayan biyolojik mücadele ve zararlının mücadelesinde kullanılabilecekorganizmaların tespiti son derece önemlidir. Bu amaçla, Nijerya topraklarından izoleedilen yeni tür Actinoplanes abujanensis bakterisinin, Meloidogyne incognita üzerineolan etkisinin araştırıldığı saksı denemeleri yürütülmüştür. Saksılardaki steriltopraklarda yetiştirilen 3‐4 yapraklı hassas domates (Lycopersicum esculentum L.)(Falcon) fidelerine her bir izolata ait katı ve sıvı formdaki bakterilerin 3 farklıyoğunluktaki sporları (1.4, 0.93 ve 0.37 g yaş hücre) ile M. incognita (1000yumurta/bitki) inokule edilmiştir. Denemeler 25±2 C° sıcaklıktaki kontrollü camserada, tesadüf parselleri deneme desenine göre 4 tekerrürlü olarak yürütülmüş ve 1kez de tekrarlanmıştır. Bulaştırmadan 45 gün sonra, bitki boyu, kök ağırlığı, yapraksayısı, gövde kuru ve yaş ağırlığı ölçülmüş, köklerdeki urlanma oranı belirlenmiş vekökteki yumurtalar sayılmıştır. Araştırma sonucunda, izolatlardan hiçbirininurlanmayı ve kökteki yumurta sayısını azaltmadığı ve böylece kök ur nematodlarıüzerinde biyolojik mücadele potansiyelleri olmadığı belirlenmiştir. Ancak özellikle sıvıuygulama şekli, uygulama dozu ile doğru orantılı olarak bitki gelişim kriterlerinintamamını önemli seviyede artırmıştır. Bu itibarla yeni tanımlanan bakteridenhazırlanan izolatlar, kök ur nematodlarının mücadelesinde etkisiz bulunurken; bitkigelişimi üzerine olumlu etkiler gösterdikleri sonucuna varılmıştır.Anahtar Sözcükler: Meloidogyne, Actinoplanes, biyolojik mücadele374


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkalePERİFERİK İNSAN KAN KÜLTÜRLERİNDE PERMETRİN TARAFINDANOLUŞTURULAN DNA VE OKSİDATİF HASARA KARŞI TAURİNİN ROLÜHasan Türkez ve Elanur AydınAtatürk Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, ErzurumTaurin (TA), memeli dokularında bulunan ve DNA hasarına karşı hücrelerinkorunmasında rol oynayan bir amino asittir. Diğer taraftan, pestisidler günümüzdeçevresel kirleticilerin yeni ve önemli bir sınıf oluşturmaktadır. Permetrin (PM) tarımve ormancılık faaliyetlerinde zararlıların kontrol edilmesi amacıyla yaygın olarakkullanılan piretroid pestisidlerdendir. Pek çok araştırma bulgusu insanlarda PMmaruziyeti ile başta sinir sistemi hasarları olmak üzere pek çok ciddi sağlık sorunuarasında yakın bir ilişkinin olduğunu ortaya koymaktadır. Üstelik bu kimyasalın güçlümutajenite potansiyeline sahip olduğu da rapor edilmektedir. Mevcut çalışmada, insankan kültürlerinde PM maruziyetine karşı doğal bir antioksidan olan TA’nin koruyucuetkinliği araştırıldı. Farklı konsantrasyonlarda PM ve TA uygulanmasından sonra insantam kan kültürleri mikroçekirdek (MÇ) ve kardeş kromatid değişimi (KKD) testleri iledeğerlendirildi. İlaveten, oksidatif etkileri belirlemek amacıyla toplam antioksidankapasite (TAK) ve toplam oksidatif stres (TOS) düzeyleri ölçüldü. Sonuçlarımız, PMmaruziyetinin insan lenfositlerinde KKD ve MÇ oranlarını artırdığını ve TAK ile TOSdüzeylerini değiştirerek oksidatif strese yol açtığını ortaya koydu. TA’nin tek başınauygulandığı tüm konsantrasyonları kontrollerle karşılaştırıldığında KKD ve MÇoranlarını değiştirmediği gözlendi. Ayrıca TA, TOS düzeyini değiştirmeden, TAKdüzeyinde artışa yol açtı. Üstelik PM tarafından oluşturulan olumsuz sitogenetik veoksidatif değişiklikler, TA uygulanması ile doza bağlı olarak azaltılabildi. Sonuç olarak,bu çalışmada insan lenfosit kültürlerinde PM’in neden olduğu DNA ve oksidatifhasarlara karşı TA’nin antigenotoksik özellikleri ilk kez tespit edildi.Anahtar Sözcükler: Taurin, Mikroçekirdek, Kardeş Kromatid Değişimi, Permetrin,Toplam Antioksidan Kapasite, Total Oksidatif Stres375


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleERZURUM VE ARTVİN İLLERİNDE TESPİT EDİLEN BAZI LİKEN TÜRLERİNİNSİTOGENETİK VE OKSİDATİF ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASIElanur Aydın ve Hasan TürkezAtatürk Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, ErzurumLikenler, mantarlar ve alglerin birlikteliğinden oluşan simbiyotikorganizmalardır. Bu organizmalar, ülkemizde oldukça yaygın olarak bulunmaktadır.Pek çok liken türü yüzyıllar boyunca tıbbi amaçlı olarak kullanıldığı ve tüberküloz,hemoroid, ülser, dizanteri ve kanser gibi pek çok hastalığın tedavisinde etkili olduklarırapor edilmiştir. Güvenilirlik değerlendirmeleri sonrasında, çeşitli likenlerin doğalilaçların kolay elde edilebilen kaynakları oldukları ve bunların bir gıda desteği olarakya da ilaç sanayisinde kullanılabileceği belirtilmiştir. Ancak, günümüze kadar çoğuliken türünün yapısı veya biyolojik rolü tam olarak açıklanamamıştır. Bu nedenle,mevcut çalışmada, kültürleri yapılmış insan kan hücrelerinde (n=5) yedi farklı likentürü (Bryoria capillaris, Peltigera rufescens, Xanthoria elegans, Cetraria chlorophylla,Physcia aipolia, Dermatocarpon intestiniforme and Aspicilia calcarea) sulu ekstreleriningenetik ve oksidatif etkilerinin ortaya konması amaçlanmıştır. Bütün liken türleriAğustos 2010 döneminde Erzurum ve Artvin (Türkiye) illerinden toplandı. Farklıkonsantrasyonlarda liken ekstreleri kültür tüplerine ilave edildi. Genotoksik etkilerindeğerlendirilmesi için Kromozom aberasyonları (KA) ve Mikroçekirdek (MÇ) testlerikullanıldı. İlaveten, oksidatif etkileri saptamak için de biyokimyasal parametreler(Toplam antioksidan kapasite [TAK] ve Toplam oksidatif durum[TOD])değerlendirildi. In vitro test sistemlerimizde, insan lenfositleri üzerine test edilen tümliken türlerinin non‐mutajenik olduğu gözlendi. Üstelik bu ekstreler kültürlere eklenenlikenlerin türüne ve dozuna bağlı olarak antioksidan aktivite gösterdi. Diğer taraftan,ekstreler 1000 mg/L ve üzerindeki konsantrasyonlarında oksidatif strese yol açarakkültürlerin üreme koşullarını olumsuz etkiledi. Sonuç olarak, mevcut çalışmada nonmutajenikve antioksidan özelliklere sahip olan bu likenler terapötiklerin yeni birkaynağı olarak önerilmektedirler.Anahtar Sözcükler: Artvin, Erzurum, İnsan Lenfositleri, In Vitro, KromozomAberasyon Testi, Liken, Mikroçekirdek Testi, Oksidatif Durum376


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleIN VITRO İMAZALİL TOKSİSİTESİNE KARŞI EİKOSAPENTAENOİK ASİT’İNKORUYUCU ROLÜHasan Türkez ve Elanur AydınAtatürk Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, ErzurumEikosapentaenoik asit (EPA) memeli canlıların sağlığı için önemli olan omega‐3yağ asitlerindendir. Son bulgular EPA’in DNA hasarına karşı hücrelerin korunmasındarol oynadığını göztermiştir. Diğer taraftan, pestisitlerin çoğu genellikle çevre kirliliğive insan sağlığı üzerinde olumsuz etkilere yol açmaktadır. Hem tarımsal hem de klinikalanlarda yaygın olarak kullanılan bir fungisid olan İmazalil’ in (IMA), omurgalılardaçok ciddi toksik etkilere neden olduğu gözlenmektedir. Bu çalışmada, insan lenfositkültürlerinde IMA tarafından oluşturulan genotoksik hasara karşı EPA’ in antigenotoksiketkileri kromozom aberasyon (KA) ve mikroçekirdek (MÇ) testlerikullanılarak araştırıldı. Periferal kan hücreleri IMA ve EPA’nın çeşitlikonsantrastrasyonları ile birlikte ve ayrı ayrı muamele edildi. Tek başına EPAuygulamalarında genotoksik etki gözlenmez iken, IMA ile birlikte uygulamalarında MÇoranlarında ve KA frekanslarında azalmalar gözlendi. Elde ettiğimiz bulgular; EPA’intek başına genotoksik etkiye sahip olmadığını, ancak periferal insan lenfositkültürlerinde IMA’nın genotoksisitesini hafifletebileceğini ortaya koydu.Anahtar Sözcükler: Kromozom Aberasyon Testi, Eikosapentaenoik Asit, İmazalil,Genoprotektif, İnsan Lenfosit Kültürü, Mikroçekirdek Testi377


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleİNSAN LENFOSİT KÜLTÜRLERİNDE PERMETRİN İLE OLUŞTURULAN GENETİKHASARA KARŞI RESVERATROLÜN GENOPROTEKTİF ETKİSİHasan Türkez ve Elanur AydınAtatürk Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, ErzurumÜzüm, fıstık, kırmızı şarap gibi besin kaynaklarında bulunan resveratrol (RSV)diğer sindirim ürünleri ile birlikte kolayca emilebilir. Bir polifenol olan RSV, DNAhasarına karşı hücrelerin korunmasında önemli biyolojik aktivitelere sahiptir. Diğertaraftan, güçlü mutajenite potansiyeline sahip olduğu rapor edilen permetrin (PM)tarım ve orman faaliyetlerinde zararlıların kontrolü için yaygın kullanılan piretroidpestisidlerden biridir. Bu çalışmada RSV’ ün in vitro genetik etkileri ve PM tarafındanoluşturulan genotoksisite üzerine potansiyel koruyuculuğu değerlendirildi. PM veRSV’ün insan tam kan kültürlerinde ayrı ayrı ve birlikte uygulanmasından sonrakromozom aberasyonları (KA) ve kardeş kromatid değişimi (KKD) frekansları analizedildi. Sonuçlarımız, kontrollerle karşılaştırıldığında PM’in periferal lenfositkültürlerinde KA frekanslarını ve KKD oranlarını anlamlı olarak arttırdığını gösterdi.Buna karşın, RSV uygulanan konsantrasyonların hiçbirinde genotoksik etkilibulunmadı. Üstelik PM’in her iki genotoksisite parametresinin frekanslarındaki nedenolduğu anlamlı artışlar, RSV’ün koruyucu etkisi ile dozuna bağlı olarak azaltılabildi.Anahtar Sözcükler: Kromozom Aberasyon Testi, İnsan Lenfositleri, Mutajenite,Permetrin, Resveratrol, Kardeş Kromatid Değişimi378


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBURSA İLİ ULUDAĞ ORMANLARINI OLUŞTURAN AĞAÇLARDA GELİŞENFİLLOTROF MİKROFUNGUSLARDemet YILMAZKAYA ve Hasan AKGÜLGaziantep Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Gaziantep/TürkiyeBursa ili Uludağ sınırları içerisinde 2002‐2008 yılları arasında yürütülen,Uludağ orman formasyonunda yer alan çalı ve ağaç türleri üzerinde gelişenmikrofungusları tespit etmek amacıyla gerçekleştirilen arazi çalışmaları sonucundaAscomycota divizyosuna ait olan 17 fillotrof mikrofungus türü ve Basidiomycotadivizyosuna ait olan 6 fillotrof mikrofungus türü olmak üzere toplam 23 fillotrofmikrofungus türü tespit edilmiştir. Bunlar Ascomycota divizyosundan Alternariaalternata (Fr.) Keissler, Asteroma carpini (Lib.) B. Sutton, Camarosporium oreades(Durieu & Mont.) Sacc., Cylindrosporium hiemalis (B. B. Higgins) Sacc., Disculaumbrinella (Berk. & Broome) M. Morelet, Marssonia celtidis Bremer, Marssoninajuglandis (Lib.) Magnus, Microsphaera alphitoides Griff. & Maubl., Passalora bacilligeraFr. & Mont., Phyllactinia roboris (Gachet) S. Blumer , Phyllosticta briardi Sacc.,Phyllosticta hedericola Durieu & Mont., Phyllosticta mali Briard, Phoma desolationisSpeg., Septoria populi Desm., Septoria pyricola Desm., Uncinula clandestina (Biv.) J.Schröt. türleri ve Basidiomycota divizyosundan Gymnosporangium clavariiformeDietel, Gymnosporangiyum tremelloides (A. Braun) R. Hartig, Microstroma album(Desm.) Sacc. , Microstroma juglandis (Berenger) Sacc., Phragmidium mucronatum(Pers.) Schltdl., Tranzschelia pruni‐spinosae (Pers.) Dietel türleridir. Mikrofunguslar ileilgili literatüre göre, Quercus robur L. subsp. robur’un Camarosporium oreades Sacc. vePhyllactinia roboris (Gachet) Blumer türleri için; Malus sylvestris Miller subsp.sylvestris’in Phyllosticta briardi Sacc. türü için Türkiye’de yeni konukçu olduğusaptanmıştır.Anahtar Sözcükler: Mikrofungus, Fillotrof, Ascomycota, Basidiomycota, Uludağ,Bursa379


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleULUDAĞ (BURSA) ENDEMİĞİ OLAN Galium olympicum’UN MİKROMORFOLOJİSİ,EKOLOJİSİ VE KORUMA DURUMURuziye DAŞKIN, Özer YILMAZ ve Gönül KAYNAKUludağ Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Görükle / BursaBu çalışmada Uludağ (Bursa) endemiği olan Galium olympicum Boiss.(Rubiaceae)’un mikromorfolojik özellikleri, ekolojisi ve koruma durumu incelenmiştir.Çalışmanın materyalini 2002 ila 2011 yılları arasında Uludağ’dan tarafımızdantoplanmış G. olympicum’a ait herbaryum örnekleri oluşturmaktadır. Mikromorfolojikısmında türün ayrıntılı deskripsiyonu verilmiş, bitkinin gövde yüzeyi, yaprak üst vealt yüzeyi, yaprak kenarı, sepal, petal yüzeyi, meyve ve tohum yüzeyi SEM (TaramalıElektron Mikroskobu) kullanılarak ayrıntılı olarak incelenmiştir. Türün ekolojisinde,Uludağ’daki dağılışına, habitat özelliklerine, birlikte yetiştiği diğer bitki türlerine yerverilmiş, Uludağ’da yayılış gösterdiği yerler haritada işaretlenmiştir.Çalışma sonunda G. olympicum’un Uludağ’da 1850‐2500 metreler arasındasubalpin çayırlıklarda, alpin taşlık ve kayalık yamaçlar üzerinde, Juniperus communisve Festuca punctoria toplulukları arasında yayılışının olduğu saptanmıştır. TürkiyeBitkileri Kırmızı Kitabı’na göre G. olympicum, Zarar Görebilir‐Vulnerable (VU)kategorisinde yer almaktadır. Arazi çalışmalarımız sırasında elde ettiğimiz verilerdenyararlanılarak ve IUCN 2010 Versiyon 8. 1’deki kriterlerlere göre türün tehlikekategorisi tekrar değerlendirilmiş ve Tehlikede‐Endangered (EN) kategorisinealınması önerilmiştir.Anahtar Sözcükler: Uludağ Endemiği, Galium olympicum, Rubiaceae, Mikromorfoloji,Ekoloji, Koruma Durumu380


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleAZOT VE FOSFOR’UN Microcystis aeruginosa’NIN TOKSİN ÜRETİMİNE ETKİSİNİNREAL‐TİME PCR İLE BELİRLENMESİLatife KÖKER 1 , Meriç ALBAY 1 , Reyhan AKÇAALAN 1 , Brett NEILAN 21İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi, Laleli, İstanbul, Türkiye2The University of New South Wales, School of Biotechnology and Biomolecular Sciences,Sydney, AustraliaMavi‐yeşil algler tarafından üretilen hepatotoksinler (microcystin) insanlardabaşlıca karaciğer kanseri, baş dönmesi, sindirim ve solunum sisteminde anormallikler,deride kaşıntı gibi birçok hastalığa neden olmaktadır. Microcystin aktif taşıyıcı sistemile karaciğerde yüksek konsantrasyonlara ulaşabilmektedir. Ayrıca PP1 ve PP2 serineprotein fosfataz için engelleyici olması nedeniyle potansiyel kanser tetikleyicisidir.1996 yılında Brezilya da bir hemodiyaliz ünitesinde aşırı toksik cyanobacteria artışınedeni ile 60’ı aşkın insan ölmüştür. Microcystinin birçok çevresel etkendenetkilendiği bilinmektedir. Kontrollü ortamlarda yapılan çalışmaların az olması veverilerin aynı spesifik büyüme kontrolleri ile değerlendirilememesi nedeniyle,hepatotoksin üretimini düzenleyen mekanizmalar hala tam olarak anlaşılamamıştır.Bu konudaki eksikliğin giderilmesi için laboratuvar ortamında deneysel çalışmagerçekleştirilmiştir. Bu amaçla besin tuzlarının toksin üretimine etkisini belirlemekamacıyla Küçükçekmece Gölü (İstanbul)’nden alınan su örneği BG11 sıvı besiyeriortamına ekilerek Microcystis aeruginosa izole edilmiştir. İzole edilen suş daha sonrafarklı N:P oranlarında kültüre alınmıştır. Kültürlerin gelişimi hücre sayımlarıylakontrol edilmiş örneklerden PP2A deneyi yapılarak toksin miktarları belirlenmiştir.Örneklerden RNA ekstraksiyonu yapılarak PCR ile elde edilen cDNA örneklerindenSYBR Green kullanılarak real‐time PCR uygulaması gerçekleştirilmiştir. Microcystingen anlatımını belirlemek için mcyA geni hedef alınarak, karşılaştırmalı ölçüm içinrpoC geni (DNA‐dependent RNA polimeraz) ‘housekeeping gene’ olarak kullanılmıştır.Elde edilen sonuçlara göre en yüksek mcyA gen transkripsiyonu N:P oranının 16olduğu örneklerde 0.73 kat ile en fazla gen transkripsiyonu yapan örnek olduğu tespitedilmiştir.Anahtar Sözcükler: Küçükçekmece Gölü, Microcystis aeruginosa toksik cyanobacteria,microcystin, real‐time PCR381


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTÜRKİYE’DE ATIK YÖNETİM UYGULAMALARINA ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIMKâmil B. VARINCAYıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü, 34220, Davutpaşa/ Esenler / İstanbulAtık yönetimi, atığın oluşmasından, bertarafına kadar geçen süredeki tüm iş veişlemleri kapsayan bir sistematik bütündür. Etkin bir atık yönetiminde ilk adım atığıoluşmadan önlemek yani hiç atık çıkarmamaktır.Atık yönetiminin aşamalarını göstermek için bir piramit sembolize edilmiştir.Bu Atık Yönetim Piramidi üst basamaktan alt basamaklara doğru değerlendirilir. Yaniilk aşama atığın oluşmasının önlenmesi, eğer bu sağlanamıyorsa atığın minimizasyonu,diğer bir deyişle atık miktarının en aza indirilmesi amaçlanır. Daha sonra atığınyeniden kullanımı eğer bu da mümkün olmuyorsa önce geri dönüşüm ve sonra enerjigeri kazanımı amaçlanır. Bu uygulanan yöntemlerden sonra elimizde kalan atığa ya dabu yöntemleri uygulayamadığımız atığa yapılacak en son işlem bertaraftır (DüzenliDepolama vb).Ancak uygulamada sarfedilen enerji ve faaliyetler sanki bu piramidi terstendeğerlendirmeye yöneliktir. Var olan potansiyel bertaraftan atık önleme yönüne doğruazalarak bölüştürülmektedir. Maddi ve manevi potansiyelin çoğu öncelikle bertarafişlemlerine yönelik harcanmakta, arta kalanın bir kısmı geri dönüşüme, bir kısmı iseminimizasyona harcanmaktadır. En sonda arta kalan olursa da bu da atık önlemeyeharcanmaktadır.Bu çalışmada, ülkemizde atık yönetim uygulamalarında gözlemlenenler atıkyönetim esasları çerçevesinde değerlendirilmeye çalışılarak ülkemizin atık yönetimiuygulamalarındaki durumu tespit edilmeye çalışılmıştır.Anahtar Sözcükler: Türkiye, atık yönetimi, çevre mevzuatı382


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleMyriophyllum spicatum L.’DAKİ EPİFİTİK DİYATOMELERİN, KADMİYUMA BAĞLIOLARAK PİGMENT VE BİREY SAYISINDAKİ DEĞİŞİMLERİNİN İNCELENMESİRıdvan SIVACI 1 , Aysel SIVACI 1 , Fatih Gümüş 2 ve Sevran EROĞLU 31Adıyaman Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, ADIYAMAN2Sinop Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, SİNOP3Adıyaman Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü, ADIYAMANBu çalışma, Myriophyllum spicatum L. üzerinde epifit olarak yaşayandiyatomelerin kadmiyum etkisine bağlı olarak pigment içeriklerindeki değişim vetoplam organizmadaki farklılıkları araştırmak için yapılmıştır. Kadmiyum tüm suculcanlılar için toksik etkiye sahiptir. Aynı zamanda besin zincirine katılarak daha üstcanlı guruplarına aktarılırken konsantrasyonu artarak yıkıcı etkisi artar. Örnekler,Gökpınar Göl’ünde (Sivas) bulunan Myriophyllum spicatum’ dan toplanmıştır.Deneylerde örneklenen makrofitler farklı konsantrasyonlarda 250 ml metal solüsyonu(CdSO4) içeren cam kaplara konulmuştur. M. spicatum örnekleri 12 saat aydınlık ‐ 12saat karanlık olmak üzere 96 saat’ lik bir periyotta ağır metale maruz bırakılmıştır.Farklı konsantrasyonlarda (0,2,4,6,8,16 ppm) maruz bırakılan M. Spicatum’ dan eldeedilen epifitik diyatome örneklerinde nispi yoğunluk bakımından Cocconeis placentulavar. euglypta ve Gomphonema minutum baskın türler olarak bulunmuştur. Bu türlerdiğer diyatome türlerine göre nispeten daha küçük boyutludur. Klorofil‐a içeriğiaçısından ise artan konsantrasyona bağlı olarak klorofil‐a miktarında bir azalmagözlenirken karoten açısından bir artış gözlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Kadmiyum, Epifitik diyatome, Pigmentler, Myriophyllumspicatum, Toplam organizma383


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTÜRKİYE FAUNASI İÇİN YENİ BİR DYTISCIDAE (COLEOPTERA) KAYDI: Hydaticusgrammicus (Germar, 1827)Ö. Köksal ERMAN ve Kadir YALÇINAtatürk Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 25240, ErzurumBu çalışma, Balıkesir ilinde Mayıs‐Temmuz 2009 tarihleri arasında yapılmıştır.Akarsu, dere, kaynak, göl, gölet, birikinti, sulama havuzu ve çeşme yalakları gibi çeşitlisucul habitatlardan, gözenek çapı 1 mm olan elek, kepçe, süzgeç ve ağ kullanılarakDytiscidae örnekleri toplanmıştır. Toplanan örnekler sistematik yöndendeğerlendirilmiştir.Balıkesir ilinin çeşitli sucul habitatları bünyesinde bulundurması, bu bölgenintercih edilmesinde önemli rol oynamıştır. Bölgenin önemli gölleri; Manyas ve TabakGölleri'dir. Önemli akarsuları; Susurluk Çayı, Gönen Çayı, Kocaçay, Havran Çayı, SimavÇayı, Atnos Çayı, Üzümcü Çayı ve Kille Deresi'dir.Çalışma sonucunda, Hydaticus grammicus (Germar, 1827) Türkiye faunası içinyeni kayıt olarak tespit edilmiştir. Bu türün, örneklerimiz üzerinden fotoğraflarıçekilmiş, çeşitli organlarının ölçümleri yapılmış, tanımı gözden geçirilmiş, yaşamalanları ile Türkiye ve dünyadaki yayılışları verilerek, çeşitli sistematik sorunlarıtartışılmıştır.Anahtar Sözcükler: Coleoptera, Dytiscidae, Hydaticus, Fauna, İlk kayıt, Türkiye384


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkalePorhydrus obliquesignatus (Bielz, 1852) (DYTISCIDAE, COLEOPTERA) ’NİNTÜRKİYE’DEN İLK KAYDI.Ö. Köksal ERMAN, Kürşat ÇAKICI ve Kemal KURTAtatürk Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 25240, ErzurumBu çalışmada Mayıs‐Ekim 2010 tarihleri arasında, Bolu il merkezi veilçelerindeki çeşitli sucul habitatlardan toplanan Dytiscidae örnekleri faunistik vesistematik yönden değerlendirilmiştir. 0,5 mm çaplı deliklere sahip elek ve kepçelerlekaynak, akarsu, dere, birikinti ve göllerin sığ kesimlerinden toplanan örnekler, etilasetat ya da % 70’lik alkol içerisinde öldürülmüştür. Laboratuara getirildikten sonra,böcekler üzerindeki çamur ve benzeri maddeler küçük fırçalarla temizlenmiştir.Mikroskop altında genitalya çıkarılarak, Nikkon SMZ‐U tip stereo mikroskoptaincelenmiştir. 9 cinse ait 15 tür tespit edilmiştir. Bu örneklerden Porhydrusobliquesignatus (Bielz, 1852) Türkiye faunası için yeni kayıttır.Tespit edilen türlerin, fotoğrafları çekilmiş, çeşitli organlarının ölçümleriyapılmış, tanımları gözden geçirilmiş, yaşam alanları ile Türkiye ve dünyadakiyayılışları verilerek çeşitli sistematik sorunları tartışılmıştır.Anahtar Sözcükler: Coleoptera, Dytiscidae, Porhydrus, Fauna, İlk kayıt, Türkiye385


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleVİYANA DOĞA TARİHİ MÜZESİNDE (NATURHISTORISCHES MUSEUM WIEN(NMW), AUSTRIA) TÜRKİYE’ DEN KAYITLI DYTISCIDAE (COLEOPTERA) TÜRLERİÖ. Köksal ERMANAtatürk Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 25240, ErzurumBu çalışma Ocak‐Şubat 2011 tarihleri arasında, Viyana Doğa Tarihi Müzesinde(Naturhistorisches Museum Wien (NMW), Austria) yapılmış ve müzede bulunanDytiscidae (Coleoptera) familyasına ait Türkiye’den kayıtlı örnekler incelenmiştir.Müzede 27 cinse ait yaklaşık olarak 100 tür tespit edilmiştir. Bu türlerden, Muğlailinden tespit edilen Hyphydrus aubei Ganglbauer, 1891 ile Artvin, Erzurum ve Orduillerinden tespit edilen Hydroporus incognitus Sharp, 1869 Türkiye faunası için yenikayıtlardır.Anahtar Sözcükler: Coleoptera, Dytiscidae, Hydroporus, Hyphydrus, Fauna, İlk kayıt,Türkiye386


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleYENİŞAKRAN KIYISI İHTİYOPLANKTONUTülin Çoker 1 , Ertan Taşkavak 2 , Burcu Taylan 2 , Efe Ulutürk 2 , Semih Leblebici 2 , SencerAkalın 2 , Can Akçınar 2 ve Halit Filiz 11Muğla Üniversitesi Su Ürünleri Fak. Temel Bilimler Bölümü.Kötekli/MUĞLA2<strong>Ege</strong> Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi, Balıkçılık Temel Bilimler AnaBilim Dalı,Bornova/İZMİRYenişakran kıyısında Mayıs 2007‐Ağustos 2008 tarihleri arasında 10istasyonda horizontal olarak gerçekleştirilen ihtiyoplankton izlemesi sonucunda; 8ordodan 24 familyaya ait 55 tür ve 2 genus düzeyinde yumurta larva tespit edilmiştir.Bu çalışmada plankton çekimlerinden elde edilen 2745 larva, 859 yumurtaincelenmiştir. İncelenen yumurtaların % 36’ı ölüdür, en fazla Sparidae ( % 28) veBothidae ( % 18) yumurtalarına rastlanmıştır. En yüksek larva yüzdeleri; Gobiidae ( %45), Blenniidae ( % 34), Atherinidae ( % 7), Sparidae ( % 6) familyalarına aittir.Clupeidae ve Atherinidae bireylerine çalışma alınının neredeyse tüm istasyonlarındarastlanmıştır. En yüksek birey yoğunlukları; Ocak ayında Sardina pilchardus ( 322m²/birey) yumurtaları ile , Ekim ayı Pomatoschistus minutus (3709 m²/ birey )larvalarında görülmüştür. Yenişakran kıyısını yoğunluklu olarak temsil eden familyaüyeleri, erginleri kumluk, kayalık, algli biyotoplarda yaşayan gel‐git zonunun tipiktürlerine aittir. Gobiidae, Blenniidae, Atherinidae, çalışma alanının larval yoğunluklarıyüksek gruplarıdır. Bu familya türlerinin yumurtaları demersaldir, dolayısıylaplanktonda rastlanmamıştır. Koruma altındaki türleri içeren Syngnathidae üyeleri isesadece kıyıda algli biyotopları temsil eden ( kıyının doğu ve batısında konumlu olan)istasyonlarda bulunmuştur. Alanda tespit edilen diğer balık familyaları; Clupeidae,Engraulidae, Paralepididae, Myctophidae, Gadidae, Lophiidae, Atherinidae, Belonidae,Syngnathidae, Scorpaenidae, Triglidae, Moronidae, Serranidae, Carangidae, Sparidae,Sciaenidae, Mullidae, Labridae, Tripterygiidae, Blenniidae, Callionymidae, Gobiidae,Bothidae, Soleidae’dir. Çalışma alanında bu familyaları tespit edilen türlerin %43’üekonomik değerlidir. Yenişakran kıyısının, (en derin yeri 138 m olan) Çandarlı Körfeziaçıklarında yaşayan türler tarafından kullanılan önemli bir yumurtlama ve larvalbeslenme alanı oluşturduğu anlaşılmaktadır.Yumurta ölüm oranlarının yüksek oluşudaha fazla olarak yüzeyde dağılım gösteren yumurtaların, kıyının dalga ve rüzgar gibifiziksel koşullarından olumsuz olarak etkilendiğini göstermektedir.Anahtar Sözcükler: Yenişakran kıyısı, ihtiyoplankton, balık yumurta ve larvaları387


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleAKGÖL (EREĞLİ SAZLIĞI) ÜZERİNE FLORİSTİK BİR ARAŞTIRMAFatmagül GEVEN 1 , Nezaket ADIGÜZEL 2 , Barış BANİ 31.Ankara Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi Biyoloji Bölümü, 06100 Tandoğan‐ANKARA2.Gazi Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü, 06560 Yenimahalle‐ANKARA3.Yüzüncü Yıl Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi Biyoloji Bölümü, 65080 Kampüs‐VANİç Anadolu Bölgesinde, Ereğli ovasının en alçak kesiminde yer alan Akgöl,Karapınar, Ayrancı ve Ereğli üçgeni içindedir. Doğal Sit Alanı ve Tabiatı Koruma Alanıolan Akgöl, Ramsar Sözleşmesinde A sınıfı sulak alan olma özelliği taşımaktadır.Tuzcul steplere özgü nadir bitkileri barındıran alan günümüzde önemli tehditlernedeniyle küçülmeye devam etmekte ve özel habitatlar zarar görmektedir. Buçalışmada, 1998’de Akgöl çevresinde yapılan floristik çalışmaların sonuçları, alanınfloristik yapısına ve bölgeye has bitki resimleri ile beraber verilmiştir.Anahtar Sözcükler: Akgöl, Ereğli, Flora, Sulak alan388


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN FAKÜLTESİ HERBARYUM’U (ANK) BORAGİNACEAEFAMİLYASININ REVİZYONU VE VERİTABANININ HAZIRLANMASIFatmagül Geven 1 , Ümit Bingöl 2 , Kerim Güney 3 , Fatma Kurt 3 , Osman Ketenoğlu 11.Ankara Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, , 06100 Tandoğan‐ANKARA2.Kastamonu Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 37000 KASTAMONU3.T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı 06560 Yenimahalle – ANKARABu çalışmada ANK (AnkaraÜniversitesi <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü)herbaryumu’ndaki Boraginaceae familyasına ait bitki önekleri tek tek elden geçirilmişve listelenmiştir. ANK’ ta bulunan Boraginaceae familyasına ait bitki örneklerinin cins,tür ve tür altı taksonları tepit edilmiştir. Ayrıca taksonların grid sistemine göredağılımları ve oranları grafikler halinde gösterilmiştir. Bu işlemler (FG‐HERB, ver: 0.2)bilgisayar programı kullanılarak yapılmıştır.Anahtar Sözcükler: ANK, Boraginaceae, Herbaryum, Revizyon, Veritabanı389


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTOPLU BAL ARISI (Apis mellifera L.) ÖLÜMLERİ VE NEDENLERİAhu ÜZÜME.Ü. <strong>Fen</strong>. Faküıtesi, Biyoloji Böl. İzmirBu çalışmada, son zamanlarda gündemi çok meşgul eden arı ölümleri ve buölümlerin nedenleri araştırılmıştır. Arıcılık, Türkiye’deki arı yetiştiriciliği, arıölümlerinin ilk ne zaman görülmeye başlandığı, konu ile ilgili araştırmalar vegelişmeler, ölümlere neden olan etmenler ve uygulanabilecek çözüm yolları buderlemede aktarılmaktadır. Konu ile ilgili makaleler ve güncel haberler incelendiğindeölümlerin daha önceki yıllarda yaşanan arı ölümlerinden farklı olduğu saptanmıştır.Bu nedenle son günlerde yaygınlaşan toplu arı ölümlerine “Koloni Çökme Bozukluğu”adı verilmiştir. Toplu arı ölümlerine sebep olan etmenler; bal arısı hastalıkları (yeni veyeniden ortaya çıkan), kimyasallar (pestisitler, egzoz gazları), baz istasyonları, küreselısınma ve genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) olarak beş başlık altındatoplanmıştır. Doğal dengenin bozulması en önemli tozlayıcılar olan bal arılarınınyaşamlarını tehdit etmektedir. Bu çalışma ile, yapılan yanlış uygulamalar ve arıölümlerinin nedenleri ortaya konularak arıcılık sektörüne katkı sağlanmıştır.Anahtar Sözcükler: Arı ölümleri, Apis mellifera L.390


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTUZ STRESİ ALTINDA BİBER (Capsicum annuum L.) TOHUMLARININÇİMLENMESİ VE BÜYÜMESİ ÜZERİNE SPERMİN’İN ETKİLERİEsra KOÇ 1 , Cemil İŞLEK 2 , ve A. Sülün ÜSTÜN 11Ankara Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Tandoğan / ANKARA,2Niğde Üniversitesi , <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, NiğdeTuzlu koşullarda (50Mm, 100Mm ve 200Mm NaCl) çimlendirilen bibertohumlarında, tuz stresinin çimlenme oranında, yaş‐kuru ağırlık ve radikula‐hipokotiluzunluğu üzerinde meydana getirdiği engellemenin, spermin (0.01 mM, 1 mM ve2mM) ile azaltılması ya da ortadan kaldırılması amaçlanmıştır.Tek başına tuzun, çimlenme oranını olumsuz yönde etkilediği saptanmıştır.Tuz uygulamasında en az çimlenme oranı 200mM’ lık tuz uygulamasındabelirlenmiştir. Tek başına kullanılan 0.01mM ve 1mM sperminin ise çimlenme oranınıolumlu yönde etkilediği saptanmıştır. Diğer taraftan farklı konsantrasyonlardauygulanan bazı tuz‐spermin kombinasyonlarının çimlenmeyi önemli derecedeuyardığı yani tuzluluğun çimlenme üzerindeki olumsuz etkisini, sperminin büyükölçüde ortadan kaldırdığı belirlenmiştir. Çimlenmeyi en belirgin şekilde uyaran tuzsperminkombinasyonları ise 0.01 mM spermin + 50 mM NaCl, 0.01 mM spermin +100 mM NaCl, 1 mM spermin + 50 mM NaCl,, 2mM spermin + 50 mM ,NaCl, 2 mMspermin + 100 mM NaCl, ve 2 mM spermin + 200 mM NaCl uygulamaları olaraksaptanmıştır. Bu kombinasyonlar kendi kontrolleri (50mM NaCl + 0mM spermin,100mM NaCl + 0mM spermin, 200mM NaCl + 0mM spermin) ile karşılaştırıldığındaönemli derecede artış olduğu saptanmıştır.Anahtar Sözcükler: Biber, Capsicum annuum L., Çimlenme, Poliamin, Tuz stresi391


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSU KALİTESİ SINIFLARININ BELİRLENMESİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRMESedef YAVUZ 1 , Murat GÜMÜŞ 1 ve Yalçın Aşkın ÖKTEM 11Istanbul University, Department of Environmental Engineering, Avcılar, Istanbul,TurkeyYapılan çalışmalardan da görüleceği üzere bir su ortamının kalitesi numuneninalındığı noktadan noktaya ve hatta parametreden parametreye göre değişmektedir.Fiziksel, Kimyasal, Biyolojik vb parametrelerin her biri için ayrı sınıflar bulunup, endüşük sınıf o noktanın su kalite sınıfı olarak belirlenmektedir. Bu durumda yüzeysel sukaynağıyla ilgili kesin bir kalite sınıfı belirlemede önemli güçlükler karşımızaçıkmaktadır. Ancak bu sınıflandırmanın oldukça yüzeysel olması, su kalite sınıflarınınkesin sınırlarla ifade edilememesi gibi nedenlerle güncel ihtiyaçları karşılayamadığıgörülmekte, bu nedenle su kalitesi sınıflarının değerlendirilmesinde yeniyaklaşımların yapılması kaçınılmaz bir gerçek olmuştur. Bu yüzden, su kalite sınıfınınbelirlenmesinde Avrupa Birliği’nin uygulamakta olduğu direktifler ve Türkiye’dekimevzuat ayrı ayrı belirtilip karşılaştırılma yapılmıştır. Türkiye’deki İnsani TüketimAmaçlı Sular Hakkında Yönetmelik ile AB’de İnsani Tüketim Amaçlı Sulara Dair98/83/EEC sayılı Konsey Direktifi karşılaştırmış ve her iki yönetmeliğin birbirinebenzer olduğu sonucuna varılmıştır. Türkiye’de su kaynaklarının sınıflandırılması vekullanım amaçlarının belirlenmesinde kullanılan Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği’ninüzerinde durulmuş ve çeşitli çalışmalardan örnekler gösterilmiştir. İncelenen sukalitesi sınıflandırma çalışmalarında kullanılan ölçüm parametrelerine bağlı olarak yapılandeğerlendirmelerde parametre bazında yapılan su kalite sınıflarının gerçeği tam olarakyansıtmadığı belirlenmiştir. Su Kalite sınıflarında yapılan değerlendirme hatalarının,kullanım amaçlarının belirlenmesinden, kaynaktan yararlanma amacıyla yapılanprojelendirme kriterlerine kadar bir çok noktada aksaklıklara yol açacağı tahmin edilebilir.Bu nedenle parametrelerin ayrı ayrı değil bütün olarak ele alınıp, bütüncül birsınıflandırmanın yapılması uygun görülmüştür.Anahtar Sözcükler: Su Kalitesi, AB Su Kalite Direktifleri, Türkiye’de Su Kalitesi Mevzuatı,SK KY392


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleŞİRVAN’DAKİ (SİİRT) QUERCUS TÜRLERİNDE GAL YAPAN CYNIPIDAE TÜRLERİÜZERİNE FAUNİSTİK BİR ARAŞTIRMA (HYMENOPTERA)Erdem SEVENBatman Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, BatmanBu çalışma Türkiye’de başlatılan Entomofauna (ET) projesi kapsamında,Şirvan’da 2010 yılı Mart‐Ekim ve 2011 yılı Nisan‐Haziran ayları arasındayürütülmüştür. Yapılan arazi çalışmalarında alanda yaygın olarak bulunan meşetürleri (Quercus brantii, Q. infectoria ssp. boissieri) üzerinde yaşayan Cynipidaefamilyasına ait türler faunistik olarak incelenmiştir.Arazi çalışmaları sırasında Cynipidae familyasına ait galler toplanmış velaboratuardaki yetiştirme ortamında gallerin gelişmesi sağlanarak bazı türlerin erginbireyleri elde edilmiştir. Çalışmaların sonucunda Şirvan’da Cynipini tribusunda 4 cinseait 25 tür tespit edilmiştir. Bunlar; Andricus aries, A. askewi, A. caputmedusae, A.cecconii, A. coriarius, A. curtisii, A. insanus, A. lucidus, A. gallaeurnaeformis, A. malpighi,A. infectorius, A. megalucidus, A. moreae, A. kollari, A. polycerus, A. quercustozae, A.sternlichti, A. tomentosus, A. truncicolus, Aphelonyx cerricola, A. persica, Cynips quercus,C. quercusfolii, Neuroterus anthracinus, N. quercusbaccarum türleridir. Bu türlerden A.curtisii dışındaki 24 tür Şirvan’da ilk defa tespit edilmiştir. Ayrıca Siirt’te bilinenAndricus bulgaricus, A. conificus, A. curtisii, A. grossulariae, A. pseudoaries, Synophruspolitus türlerine ilave olan 24 tür ile birlikte ildeki Cynipid tür sayısı 30’a yükselmiştir.İlk çalışmalarımızın sonucu olan bu sayının, gelecekte yapılacak çalışmalarla artmasıbeklenmektedir.Anahtar Sözcükler: Fauna, Siirt, Şirvan, Quercus, Gal, Hymenoptera, Cynipidae393


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleHACIOSMAN SUBASAR ORMANI’NDA (SAMSUN/TÜRKİYE) AZOT TESBİTİ YAPANAlnus glutinosa L. İLE AZOT TESBİTİ YAPMAYAN Acer campestre L. AĞAÇTÜRLERİNDE YAPRAK REZORBSİYONUBurak SÜRMEN, H. Güray KUTBAY ve Dudu Duygu KILIÇOndokuz Mayıs Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakütesi, Biyoloji Bölümü, SamsunBu çalışmada bir subasar orman olan Hacıosman Tabiatı Koruma Alanı’ndabulunan iki farklı ağaç türü Acer campestre L. ve Alnus glutinosa L. nın, gelişmemevsimi boyunca azot elementi miktarı, spesifik yaprak alanı (SLA) nın değişimi ve Nrezorbsiyonu araştırılmıştır.Besin maddelerinin “yeniden taşınması” besin maddesi döngüsünün önemlibölümünü oluşturması ve ekosistem araştırmalarında bu hususa da yer verilmesigerektiğinden dolayı büyük bir öneme sahiptir. Rezorbsiyon aynı zamanda yapraksenesensi ve mineral elementlerin saklanması ile de yakından ilişkili olup bitkiyitoprağa bağımlı kalmaktan kurtarmaktadır. Yeniden taşınma, yetişme ortamının besinmaddesi varlığı, ağaç türü ve besin maddelerinin kullanım özellikleri iledeğişmektedir. Yeniden taşınma olayının diğer unsurlarla birlikte değerlendirilmesi degerekir.Araştırmada elde edilen sonuçlar, bu türlerinin farklı rezorbsiyon değerlerinesahip olduğunu, bu farklılığın türlerin genotip özelliklerinin yanı sıra ilişkili olduklarıfarklı canlılar tarafından (örneğin, mikorizal ilişkiler) da etkilendiği görülmüştür. Azottespiti yapan Alnus glutinosa L. nın rezorbsiyon kullanım yeterliliğinin, azot tespitiyapmayan Acer campestre L. den düşük olduğu bulunmuştur. Böylece rezorbsiyonkullanım yeterliliğinde genotip özelliklerinin yanında mikorizal ilişkilerinde önemliolduğu bulunmuştur.Anahtar Sözcükler: Hacı Osman, Subasar Orman, Yeniden Taşınma, Acer campestre L.,Alnus glutinosa L.394


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleAKKAYA SULAK ALANI (NİĞDE) VE ÇEVRESİNDE BULUNAN SUCUL BİTKİLERİsa BAŞKÖSE 1 ve M. Yavuz PAKSOY 21Ankara Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi Biyoloji Bölümü, Ankara/Türkiye2Tunceli Üniversitesi, Müh. Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü, Tunceli/TürkiyeBu araştırma, ÖKA (Önemli Kuş Alanı) ve ÖDA (Önemli Doğa Alanı)özelliklerine sahip, Ramsar Sözleşmesine göre 2005 yılında “Uluslararası ÖnemeSahip Sulak Alan” kapsamına alınan ve bir bölümü Niğde Üniversitesi yerleşkesi ilesınır olan Akkaya sulak alanı çevresinde yapılan çalışma sonucu ortaya konmuştur.Böylece sulak alan çevresinde bulunan sucul bitkilerin belirlenmesi ve bunların görselolarak sunulması amaçlanmıştır.Bu çalışmanın materyalini, araştırma sırasında alandan toplanan sucul bitkilereait örnekler oluşturmaktadır. Bu örnekler, mevcut herbaryum kuralları gereğincepreslenmiş, kurutulmuş, teşhis edilmiş ve uygun herbaryum materyali halinegetirilmiştir. Bu bitkilerin resimleri arazi çalışmaları sırasında çekilmiştir. Posterdesucul bitkilerin familyaları alfabetik sıraya göre düzenlenerek, Latince adları,lokaliteleri ve ait oldukları fitocoğrafik bölgeleri verilmiştir.Çalışma sonucunda alanda 15 familya, 18 cinse ait toplam 20 sucul taksonolduğu tespit edilmiştir. Mevcut taksonlardan bazıları; Ranunculus sphaerospermusBoiss. & Blanche, Nastrurtium officinale R.Br., Polygonum amphibium L., Hippurisvulgar L., Berula erecta (Huds.) Coville, Veronica anagallis‐aquatica L., Lemna minor L.,Butomus umbellatus L., Alisma plantago‐aquatica L., Sparganium erectum L. subsp.erectum, Tyhpha angustifolia L., Junchus inflexus L., Eleocharis palustris (L.) Roemer &Schultes, Schoenoplectus lacustris (L.) Palla subsp. tabernaemontani (C.C. Gmelin) A. &D. Löve ve Phragmites australis (Cav.) Trin. ex Steudel dir.Yapılan bu çalışma ile Akkaya sulak alanı çevresinde belirlenen sucultaksonlardan 16 tanesi bu posterde sunulmuş ve alan üzerinde etkili olan tehditfaktörleri tartışılmıştır.Anahtar Sözcükler: Niğde, Akkaya, Sulak alan, Sucul bitkiler395


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBERDAN BARAJ HAVZASINDA TOPRAK MUHAFAZA VE AĞAÇLANDIRMAFAALİYETLERİAli TOPAL 1 , Osman POLAT 1 ve Sevda POLAT 11Doğu Akdeniz Ormancılık Araştırma Müdürlüğü P.K.18 33401 TarsusBir havzada üretilen suyun kalitesi ve miktarı üzerindeki en etkilifaktörlerden biri de havzanın orman varlığıdır. Çeşitli işlevler yüklenmiş olanbarajların, işlevlerini verimli bir şekilde yerine getirebilmesi için, baraja yukarıhavzalardan taşınan rusubatın engellenmesini önleyici çalışmalar büyük önemtaşımaktadır. Bu çalışmaların başında da ağaçlandırma ve erozyon kontrol çalışmalarıgelmektedir.Berdan (Tarsus) ırmağı, Çukurova’nın batı tarafından ve Tarsus şehriyakınından geçen önemli bir ırmaktır. Uzunluğu 150km, su toplama havzası2075km 2 ’dir (Pekel, 1958). Bolkar Dağlarının eteklerinden doğan Kadıncık veCehennemdere derelerinin üzerinde Kadıncık–1 ve Kadıncık–2 HidroelektrikSantralleri bulunmaktadır. Bu iki derenin birleşimiyle oluşan Berdan Irmağı üzerindeise Berdan Barajı yer almaktadır.Bu bildirinin amacı; Berdan Barajı su toplama havzasında Ağaçlandırma veErozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü’nce yapılan çalışmaları değerlendirerek; toprakmuhafaza, ağaçlandırma, biyolojik çeşitliliği muhafaza ve geliştirme, yaban hayatınıgeliştirme, kırsal kalkınmayı destekleme gibi işlevlerin hayata geçmesinde nasıl birönem taşıdığını ortaya koymaktır.Anahtar Sözcükler: Berdan Barajı Havzası, Toprak Muhafaza, Ağaçlandırma396


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleGAZİANTEP’TE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ ATIK SULARI İLE SULANAN BAZITARIM BİTKİLERİNDE KADMİYUM ( CD ) MİKTARLARININ BELİRLENMESİFeyza Nur KAFADAR ve Saadet D. SAYGIDEĞERGaziantep Üniversitesi <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü, Şahinbey, GaziantepBu çalışmada, Gaziantep’te tarımsal sulamada kullanılan atık sulardakikadmiyum miktarının bazı tarım bitkilerinde yapmış olduğu kirliliğin boyutlarınınölçülmesi amaçlanmıştır. Bu nedenle Karahöyük ve Salkım köyü civarında yöre halkıtarafından çok yetiştirilen ve tüketilen bazı tarım bitkilerinden olan domates, biber,patlıcan ve mısır bitkilerinin (Lycopersicum esculentum L., Capsicum annuum L.,Solanum melongena, Zea mays L.) farklı organlarında (kök, gövde, yaprak) ve bubitkilerin yetiştiği alana ait topraklardaki kadmiyum (Cd) miktarı yaş yakma metodukullanılarak belirlenmiş ve atomik absorbsiyon spektrofotometresinde (Perkin ElmerPrecisely HGA 900 Graphite Furnace) 228,80 nm’de ölçülmüştür.Sulama suyu, toprak ve bitki örneklerindeki kadmiyum miktarları, temiz su ilesulanan Bostancık köyü çevresinden alınan sulama suyu, toprak ve bitki örnekleri ilekarşılaştırılmıştır. İki yıl tekrarlı olarak yapılan inceleme sonucunda, bitkilerde vebitkilerin yetiştirildiği toprak ve sulama suyunda ölçülen kadmiyum miktarlarınınkontrol bölgesine göre Pgövde>yaprak şeklindeolduğu belirlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Gaziantep, Tarım bitkileri, Kadmiyum, Akümülasyon, Stres397


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleGAZİANTEP’TE ATIK SU İLE SULANAN BAZI TARIM BİTKİLERİNİNYAPRAKLARININ FOTOSENTETİK PİGMENT MİKTARLARINDA KADMİYUM VEKURŞUN BİRİKİMİNE BAĞLI OLARAK OLUŞAN DEĞİŞİMLERİNİN İNCELENMESİFeyza Nur KAFADAR ve Saadet D. SAYGIDEĞERGaziantep Üniversitesi <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü, Şahinbey, GaziantepBu çalışmada, Gaziantep’te tarımsal sulamada kullanılan atık sulardakikurşun ve kadmiyum miktarları ölçülerek bazı tarım bitkilerinde yapmış olduğufotosentetik pigment miktarlarındaki değişimlerin incelenmesi amaçlanmıştır. Bunedenle Karahöyük ve Salkım köyü civarında yöre halkı tarafından çok yetiştirilenLycopersicum esculentum L., Capsicum annuum L., Solanum melongena, Zea mays L.bitkilerinin yapraklarında, sulama suyu olarak kullanılan atık sularda ve bu bitkilerinyetiştiği alana ait topraklardaki kurşun (Pb) ve kadmiyum (Cd) miktarı yaş yakmametodu kullanılarak belirlenmiş, atomik absorbsiyon spektrofotometresindeölçülmüş ve temiz su ile sulanan Bostancık köyü çevresinden alınan sulama suyu,toprak ve bitki örnekleri ile karşılaştırılmıştır.İki yıl tekrarlı olarak yapılan inceleme sonucunda, bitkilerde ve bitkilerinyetiştirildiği toprak ve sulama suyunda ölçülen kurşun ve kadmiyum miktarlarınınkontrol bölgesine göre P


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleGAZİANTEP’TE ATIK SU İLE SULANAN BAZI BİTKİLERİN YAPRAKLARININPROTEİN VE SERBEST PROLİN MİKTARLARININ KADMİYUM VE KURŞUNBİRİKİMİNE BAĞLI OLARAK OLUŞAN DEĞİŞİMLERİNİN İNCELENMESİFeyza Nur KAFADAR ve Saadet D. SAYGIDEĞERGaziantep Üniversitesi <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü, Şahinbey, GaziantepBu çalışmada, Gaziantep’te tarımsal sulamada kullanılan atık sulardakikurşun ve kadmiyum miktarları ölçülerek bazı tarım bitkilerinde yapmış olduğuprotein ve serbest prolin miktarlarındaki fizyolojik değişimlerin incelenmesiamaçlanmıştır. Bu nedenle Karahöyük ve Salkım köyü civarında yetiştirilenLycopersicum esculentum L., Capsicum annuum L., Solanum melongena, Zea mays L.yapraklarında, sulama suyu olarak kullanılan atık sularda ve bu bitkilerin yetiştiğialana ait topraklardaki kurşun (Pb) ve kadmiyum (Cd) miktarı yaş yakma metodukullanılarak belirlenmiş, atomik absorbsiyon spektrofotometresinde ölçülmüş vetemiz su ile sulanan Bostancık köyü çevresinden alınan sulama suyu, toprak ve bitkiörnekleri ile karşılaştırılmıştır. Bitki örneklerinden (yapraktan) elde edilen ekstrattakiprotein analizi Lowry vd., (1951)’nın saptadıkları, Serbest prolin miktarları ise Batesvd. (1973)’lerinin saptadıkları yönteme göre belirlenmiştir.İki yıl tekrarlı olarak yapılan inceleme sonucunda, bitkilerde ve bitkilerinyetiştirildiği toprak ve sulama suyunda ölçülen kurşun ve kadmiyum miktarlarınınkontrol bölgesine göre P


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleGAZİANTEP’TE ATIK SU İLE SULANAN BAZI TARIM BİTKİLERİNİNYAPRAKLARINDA KADMİYUM VE KURŞUN BİRİKİMİNE BAĞLI OLARAK OLUŞAN ‐SH GRUPLARI ve LİPİT PEROKSİDASYONU MİKTARLARININ DEĞİŞİMLERİNİNİNCELENMESİFeyza Nur KAFADAR ve Saadet D. SAYGIDEĞERGaziantep Üniversitesi <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü, Şahinbey, GaziantepBu çalışmada, Gaziantep’te tarımsal sulamada kullanılan atık sulardaki kurşunve kadmiyum miktarları ölçülerek bazı tarım bitkilerinde yapmış olduğu ‐SH gruplarıve lipit peroksidasyonu miktarlarındaki değişimlerin incelenmesi amaçlanmıştır. Bunedenle Karahöyük ve Salkım köyü civarında yetiştirilen Lycopersicum esculentum L.,Capsicum annuum L., Solanum melongena, Zea mays L. yapraklarında, sulama suyuolarak kullanılan atık sularda ve bu bitkilerin yetiştiği alana ait topraklardaki kurşun(Pb) ve kadmiyum (Cd) miktarı yaş yakma metodu kullanılarak belirlenmiş, atomikabsorbsiyon spektrofotometresinde ölçülmüş ve temiz su ile sulanan Bostancık köyüçevresinden alınan sulama suyu, toprak ve bitki örnekleri ile karşılaştırılmıştır. Bitkiörneklerinden (yapraktan) elde edilen ekstrattaki protein olmayan ‐SH gruplarınınbelirlenmesi Çakmak ve Marschner (1992)’e göre yapılmıştır. Bitki dokularındaki lipidperoksidasyonunun belirlenmesi Hodges vd., (1999)’na göre yapılmıştır.İki yıl tekrarlı olarak yapılan inceleme sonucunda, bitkilerde ve bitkilerinyetiştirildiği toprak ve sulama suyunda ölçülen kurşun ve kadmiyum miktarlarınınkontrol bölgesine göre P


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTÜRKİYE’ DE ENDEMİK BAZI BİTKİ TÜRLERİNİN ANTİMİKROBİYAL AKTİVİTEBAKIMINDAN ARAŞTIRILMASI VE İNHİBİSYON MEKANİZMASININAYDINLATILMASIMehlika BENLİ 1 , Fatmagül GEVEN 1 , Ümit Bingöl 1 , Kerim GÜNEY 2 ve Nazife YİĞİT 31Ankara Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Ankara,2Kastamonu Üniversitesi, Orman Fakültesi, Kastamonu3Kırıkkale Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, KırıkkaleKastamonu ili, Azdavay İlçesi, Karyatağı Dağı’ndan 12 endemik bitkitoplanmıştır. Çalışmalarımızda; bu bitkilerin farklı kısımlarından (yaprak, çiçek,tohum) 14 bitki ekstraktı hazırlanmış ve antibiyotiklere dirençli olarak bilinen 14mikroorganizma (10 bakteri ve 4 maya suşu) üzerinde antimikrobiyal aktiviteleribakımından denenmiştir. Ekstraktlardan 8 tanesi farklı bakteriler üzerinde farklıantimikrobiyal etki göstermiştir. Verbascum eriocarpum (Freyn. & Sint.) Bornm.(çiçek), Stachys cretica L. subsp. anatolica Rech. (yaprak‐çiçek), Heracleumpaphlagonicum Czeczott. (tohum), Alcea apterocarpa (<strong>Fen</strong>al) Boiss. (tohum‐çiçekçanak yaprak), Abies nordmanniana (Stev.) Spach. subsp. bornmuelleriana (Mattf.)Coode et Cullen (yaprak) ekstraktları birer bakteri üzerinde etkili olurken; Campanulalyrata Lam. subsp. lyrata (yaprak‐çiçek) ekstraktları iki, Digitalis lamarckii Ivan(yaprak‐çiçek) ve Crataegus tanacetifolia (Lam.) Pers. (yaprak) bitkilerinden eldeedilen ekstraktlar dörder bakteri üzerinde etkili inhibisyon zonu vermişlerdir.Denemelerde maya suşları üzerinde herhangi bir inhibitör etkiye rastlanmamıştır.Bitki ekstraklarının minimum inhibisyon konsantrasyonunun (MIC) saptanabilmesiiçin etkili oldukları her bakteri için MIC testleri yapılmıştır. Estrakların inhibisyonmekanizmasını anlamak için minimum sidal konsantrasyon (MCC) denemeleriyapılmıştır. Sonuç olarak etkili bulunan ekstraktların sidal etkiye sahip olduğu, sadecegelişimini durdurmayıp bakterileri tamamen yok ettiği ortaya konulmuştur.Antibakteriyal etkisi kanıtlanmış bitki ekstrakları ile bakterilerin muamelesi sonucuoluşan inhibisyon zon bölgelerinden alınan örnekler Taramalı ElektronMikroskobunda (SEM) incelenmiş ve bakteriler ekstrakla karşılaşmadıkları bölgedenormal morfolojiye sahipken, ekstrakla karşılaştıkları bölgelerde bakteri hücreduvarlarında yıkım olduğu ve hücrenin dejenerasyonu netlikle gözlenebilmiştir.Anahtar sözcükler: Antimikrobiyal aktivite, Verbascum eriocarpum, Stachys cretica,Heracleum paphlagonicum, Alcea apterocarpa, Abies nordmanniana, Campanula lyrata,Digitalis lamarckii, Crataegus tanacetifolia401


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleAMASYA’NIN EKOTURİZM POTANSİYELİNİN BELİRLENMESİ ÜZERİNE BİRARAŞTIRMADudu Duygu KILIÇ 1 ve Aydın BABACAN 21Amasya Bilim ve Sanat Merkezi, 2 Amasya Doğa Sporları ve Araştırma Kulübü DerneğiTurizm sektörü özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ekonomikanlamda çok gelişen ve önem kazanan bir sektör olmuştur. Ekoturizm, doğal vekültürel kaynaklara değer verme bağlamında, sürdürülebilir turizmin en önemli altbileşenidir. Şehir yaşamı ile iç içe olan ve doğadan uzak kalan insanlar alternatif birturizm olan ekoturizm ile doğayı yakıdan tanıma fırsatına sahip olmaktadırlar.Ekoturizmin temel özellikleri doğa temelli olması, bio çeşitliliğin korunmasına katkıdabulunması, yerel toplumların refahını desteklemesi, olumsuz çevresel ve sosyokültürel etkilerin minimuma indirgenmesi için aktivitelerini hem turistler hem deyerel halkın sorumluluğunda düzenlemesi, yenilenemez kaynakların minimumkullanımını gerektirmesi, yerel mülkiyetin ve yerel topluma dönük istihdamimkanlarının üretilmesini öngörmesidir.Amasya, Anadolu'nun en eski yerleşim yerlerinden biri olup Orta KaradenizBölümü’nde yer alır. Osmanlı döneminde şehzadelerin eğitim gördüğü bir şehir olanAmasya, tarihi değerinin yanında kültürel ve doğal değerleri ile alternatif turizmeolanak sağlayan bir şehirdir. Bu özellikleri sayesinde ekoturizmin yapılabileceğişehirlerden biridir. Ancak Amasya’da ekoturizm potansiyeli yeterincedeğerlendirilememektedir.Bu çalışmanın amacı Amasya ilinin ekoturizm potansiyelinin belirlenmesi vedoğal alanlarında gerçekleştirilebilecek ekoturizm etkinliklerinin tanıtılmasıdır.Anahtar Sözcükler: Ekoturizm, Amasya, ekoturizm faaliyeti402


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSİYANOBAKTERİYAL TÜRLERİN KLOROFİL A, TOPLAM KARBONHİDRAT,TOPLAM PROTEİN İÇERİKLERİ VE BİYOMASI ÜZERİNE ÇİNKONUN ETKİSİG. Okmen, E. Bozanta, A. Uğur ve N. CeyhanMuğla Üniversitesi <strong>Fen</strong> Fakültesi Biyoloji Bölümü, Muğla TÜRKİYEÇalışma, farklı çinko konsantrasyonlarında (2,5‐80 mg/l) 10 siyanobaktertürünün biyomas, klorofil a, toplam karbohidrat ve toplam protein içerikleri üzerineetkisinin araştırılması için amaçlanmıştır. Biyomas, klorofil a, karbonhidrat ve proteiniçerikleri spektrofotometrik yöntemle ölçülmüştür. 10 mg/L’den daha düşükkonsantrasyonlarda gelişme, klorofil a, karbohidrat ve protein içerikleri gibi fizyolojikişlevlerin ciddi inhibisyonuna neden olan çinko bu organizmalara toksik etkigöstermiştir. Anabaena GO1 ve Gloeothece sp. GO9 daha düşük konsantrasyonda (2,5mg/L) fizyolojik işlevleri kısmen stimule edilmiştir. 10 mg/L üzerindeki çinkokonsantrasyonlarında Anabaena sp GO2 dışındaki tüm kültürlerin biyomas ve diğerparametreleri tamamen baskılanmıştır.Anahtar Sözcükler: Siyanobakteri, metal toleransı, gelişme, klorofil, toplamkarbonhidrat, toplam protein403


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇANDARLI KÖRFEZİ BALIK TÜR ÇEŞİTLİLİĞİTülin ÇOKER 1 ve Okan AKYOL 21.Muğla Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Temel Bilimler Bölümü. Kötekli/MUĞLA2.<strong>Ege</strong> Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi, Avlama ve İşleme Teknolojisi Bölümü,Bornova/İZMİR<strong>Ege</strong> Denizi birçok önemli koy ve körfezle temsil edilmektedir. Bu körfezlerdebalıklar üzerine çeşitli bilimsel çalışmalar yapılmış ve yapılmaktadır. Ancak mevcutçalışmalardan körfezlerin balık tür çeşitliliğine ait değerlendirmelere pekrastlanmamaktadır. Çoker ve ark., (2010) ilk olarak <strong>Ege</strong> Denizi körfezleri içerisindeİzmir Körfezi’ne ait balık tür çeşitliliğini ortaya koymuşlardır. Bu çalışmada iseÇandarlı Körfezi’nde yapılmış araştırmalar derlenerek, körfezin bugüne kadar kayıtlıbalık tür çeşitliliği ortaya konmuştur.Çandarlı Körfezi, <strong>Ege</strong> Denizi’nin kuzeyinde yer alan bir körfez olup, 325 km²’lik biralana sahiptir. En derin yeri 138 m’dir. Körfez genellikle düz bir zemine sahip olup,hem dip hem de pelajik balıkçılık açısından önemlidir. Sardalya, Uskumru ve Kolyozbalıklarının göç yolu üzerindedir. Körfezin içlerine doğru olan bölümleri, dip yapısınındüzgün olmaması nedeni ile paragat, uzatma ağları ve olta balıkçılığına elverişlidir.Çandarlı Körfezi genelinde balıkçılık araştırmalarına dair az sayıda çalışma vardır.Cihangir ve ark. (1998), 8 Elasmobranch, 38 Teleost tür; Anonim (2005), 4Elasmobranch, 21 Teleost; Özaydın ve ark. (2007), 11 Elasmobranch, 49 Teleost;Gürkan ve ark. (2009), 38 tür Teleost (jüvenil) tespit etmişlerdir. İhtiyoplanktonçalışmaları ile körfezin açıklarında Özaydın ve ark. (2007), 6 ordo, 19 familyaya ait 43türün yumurta, prelarva ve postlarva; Çoker ve ark. (2011), Yeni Şakran kıyı alanında8 ordo, 24 familyadan 60 türün yumurta ve larvasını bildirmişlerdir.Çandarlı Körfezi’nde, gerek balık gerekse ihtiyoplankton çalışmalarının derlenmesisonucunda 11 ordo ve 42 familyaya ait 109 balık türünün kaydına rastlanmıştır. Butürler, SCYLIORHINIDAE, TRIAKIDAE, RAJIDAE, DASYATIDAE, ANGUILLIDAE,CONGRIDAE, CLUPEIDAE, ENGRAULIDAE, PARALEPIDIDAE, MYCTOPHIDAE,GADIDAE, MERLUCCIIDAE, LOPHIIDAE, OPHIDIDAE, ATHERINIDAE, BELONIDAE,ZEIDAE, SYNGNATHIDAE, SCORPAENIDAE, TRIGLIDAE, MORONIDAE, SERRANIDAE,CARANGIDAE, SPARIDAE, CENTRACANTHIDAE, SCIAENIDAE, MULLIDAE, MUGILIDAE,CEPOLIDAE, LABRIDAE, TRACHINIDAE, URANOSCOPIDAE, TRIPTERYGIIDAE,CLINIDAE, BLENNIIDAE, CALLIONYMIDAE, GOBIIDAE, SCOMBRIDAE, BOTHIDAE,SOLEIDAE familyalarına aittir.Anahtar Sözcükler: Balık Kompozisyonu, Çandarlı Körfezi, <strong>Ege</strong> Denizi404


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇANAKKALE BOĞAZI (KUZEY EGE) DENİZ BALIKLARINDAN BEŞ PARAZİTİKCYMOTHOİD TÜRÜSezginer TUNÇER, Ekrem Şanver ÇELİK ve Ahmet ÖKTENERÇanakkale Onsekiz Mart Universitesi, Su Ürünleri Fakültesi, Temel Bilimler Bölümü,17100 / ÇanakkaleBu parazitolojik çalışmanın amacı, Çanakkale Boğazı’ndaki bazı Cymothoid(Isopoda) türlerinin dağılımları ve konak deniz balıklarının tespit edilmesidir. Balıkörnekleri 2010 ile 2011 yılları arasında Çanakkale Boğazı (40° 08’ N, 26° 24’ E)’nınSarıçay ağzı, Soğanlıdere ve Kepez Kıyılarından solungaç ağları, ığrıp ve olta ileyakalanmıştır. Laboratuara getirilen parazit örneklerinin fotoğrafları çekilipmorfometrik ölçümleri alındıktan sonra % 70 lik alkolde tespit edilmiştir.Araştırma bulgularına göre bulunan parazitik isopodlar ve konak balıklarsırasıyla; Anilocra physodes (Linnaeus, 1758), mırmır balığının (Lithognathusmormyrus Linnaeus, 1758)’ın vücut yüzeyinden; Nerocila bivittata (Risso,1816), çırçırbalığının (Sympodus tinca Linnaeus, 1758) kaudal yüzgeç sapından; Ceratothoaoestroides (Risso, 1826), iskatari balığının (Spondyliosoma cantharus Linnaeus, 1758)ağız boşluğundan; C. oestroides (Risso, 1826) ve C. capri (Trilles,1964), kupez balığının(Boops boops Linnaeus, 1758) ağız boşluğundan; A. frontalis Milne Edwards, 1840 isekırlangıç balığının (Chelidonichthys lucernus Linnaeus, 1758) üst çenesindensaptanmıştır.Parazitler, konak balıkların yerleştikleri vücut bölgelerine göre sıralandığında;A. physodes, A. frontalis ve N. bivittata türleri vücut yüzeylerinde, C. oestroides ve C.capri isopod türleri ise balıkların ağız boşluklarında lokalize oldukları görülmüştür.Tüm parazit türleri Çanakkale Boğazı için ilk kayıttır. Bununla birlikte A.physodes <strong>Ege</strong> kıyılarından ve A. frontalis ise kırlangıç balığından ve <strong>Ege</strong> Kıyılarından ilkkez rapor edilmiştir.Anahtar Sözcükler : Türkiye, cymothoid, balık, Anilocra, Nerocila, Ceratothoa,Çanakkale Boğazı405


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBÜYÜK MENDERES HAVZASINDAN Acanthobrama mirabilis Ladiges, 1960’DE(CYPRINIDAE) KROMOZOMAL ÇALIŞMALARSerdar KOCA ve Uğur Emek UYSALAdnan Menderes Üniversitesi <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi Biyoloji Böl. AydınBu çalışmada Büyük Menderes Havzasından Acanthobrama mirabilis Ladiges,1960 (Cyprpnidae)’in kromozomlarının sayı ve yapıları incelenerek, karyotip analiziyapılmıştır. Bu çalışmada kullanılan balıklar Büyük Menderes Nehri’nin KoçarlıKöprüsü civarından serpme ağlarla yakalanarak laboratuara getirilmiştir. Her birgram vücut ağırlığı için 0,01 ml, %0,05’lık kolkisin çözeltisi balıkların karın boşluğunaenjekte edilmiş ve balık kesilmeden önce yaklaşık 4 saat beklenilmiştir. Metafazincelemeleri ile Acanthobrama mirabilis’in 2n=50 kromozoma sahip olduğubelirlenmiştir. Bunların karyotiplerinin 5 metasentrik, 3 submetasentrik, 5subtelosentrk ve 12 akrosentrik kromozom çiftinden (NF: 76) oluştuğu saptanmıştır.Bu türde cinsiyete bağlı herhangi bir kromozom tesbit edilememiştir.Anahtar Sözcükler: Büyük Menderes Nehri, Acanthobrama mirabilis, karyotip406


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleYENİ İZOLE EDİLEN Amillariella tabescens’İN LİGNOLİTİK ENZİMLERİNİNARAŞTIRILMASIHilal ACAY 1 ve Abdunnasır YILDIZ 21Dicle Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji ABD ,Diyarbakır2Dicle Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakütesi, Biyoloji Bölümü, DiyarbakırBeyaz çürükçül funguslar, Basidiomicotina sınıfına dahil olup, yüksek miktardaenzim sentezleme yeteneğine sahiptirler. Bu özellikleri biyoteknolojideki önemlerinidaha da artırmaktadır.Bu araştırmada, Diyarbakır‐Mardin yöresinde doğal olarak yetişen Amillariellatabescens tespit edilerek, bu türün ürettiği ekstrasellüler enzimler incelenmiştir. İkifaklı yerden alınan türün incelendiği peynir altı suyu (PAS) ve saboroud dekstrozbroth (SDB) ortamında, enzim indükleyici olarak pamuk sapı (P) kullanılmıştır. Buçalışmada, her iki fungusta da Lakkaz, Mangan peroksidaz (MnP) ve Lignin peroksidaz(LiP) aktiviteleri gözlenmiştir. En yüksek Lakkaz aktiviteleri 150,47 ve 100,24 U/mlolarak sırasıyla; Amillariella tabescens 1’ in SDB+P ve A. tabescens 2’ nin PAS+Portamlarında tespit edilmiştir. En yüksek MnP aktivitesi 0,98 U/ml olarak A. Tabescens1’de ve en yüksek LiP aktivitesi140,98 U/ml olarak A. tabescens 2’ de gözlenmiştir.Yapılan çalışma sonucunda pamuk sapının enzim aktivitelerini indüklediğiaçıkça görülmektedir. Bu türün ve pamuk sapının biyoteknolojik uygulamalardadeğerlendirilmesi gerekmektedir.Anahtar Sözcükler: Amillariella tabescens, Lignolitik Enzimler, Biyoteknoloji, PamukSapı, Peynir Altı Suyu407


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKARABİGA AĞAÇLANDIRMA SAHALARINDA FISTIK ÇAMININ (Pinus pinea L.)BİTKİSEL KÜTLE MİKTARININ, KIZILÇAM (Pinus brutia Ten.), SAHİLÇAMI (Pinuspinaster Aiton) VE SEDİR (Sedrus libani Loud.) TÜRLERİ İLEKARŞILAŞTIRILMASIMuhammet AKKAYABiga Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolu Mühendisi, ÇanakkaleBu çalışmada, Biga Orman İşletmesi’nin Karabiga Yarımadası mevkii ‐ granitanakayası üzerinde yapılan ağaçlandırma alanında bulunan sedir, kızılçam, sahilçamı,fıstıkçamı türlerine ait toprak üstü ve toprakaltı bitkisel kütle ile organik madde,toplam azot, karbon miktarları belirlenmiştir. Aynı zamanda ağaçlandırılan alanlardabulunan çalı tabakasına ait toprak üstü bitkisel kütle ile organik madde, toplam azot,karbon miktarları da belirlenmiştir.Ağaçlandırma sahasına dikilen fıstıkçamının diğer türlere göre tek ağaç bitkisel kütlemiktarının en fazla olduğu ancak geniş dikim aralığı uygulandığı için hektardaki ağaçsayısına bağlı olarak birim alandaki toplam bitkisel kütlesinin de düştüğübelirlenmiştir. Ağaçlandırılmayan alanlardaki çalı tabakası karbon üretimininağaçlandırılmış alanlardakine yakın bulunmuş, ağaçlandırma alanlarındaki ağaçtabakası bitkisel kütleyi ve karbon üretimini oldukça arttırmıştır.Fıstıkçamının gerek tek ağaç bitkisel kütle miktarının en fazla oluşu, dolayısıylaorganik madde miktarı, toplam azot ve karbon miktarının da yüksek olması, aynızamanda meyvesinin değerli olması nedenlerinden saha için en uygun ağaç türü olarakbelirlenmiştir.(Bu çalışma İ.Ü. <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü Orman Mühendisliği AnabilimdalıToprak İlmi Ve Ekoloji proğramında hazırlanan doktora tezinin bir bölümüdür.)408


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇANAKKALE VE ÇEVRESİNDEN İKİ FOLICOLOUS MİKSOMİSET TÜRÜTülay BİCAN SÜERDEM ve Başaran DÜLGERÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 17020,Çanakkale2006‐2007 tarihleri arasında Çanakkale ve çevresinde yapılan rutin araziçalışmaları esnasında ağaç kabukları, döküntü ve çürümekte olan yaprak vb. fungalmateryaller toplanarak Türkiye miksobiotasına katkılar sağlanması amaçlanmıştır.Özellikle doğal ortamlarından toplanan miksomiset örneklerinin laboratuvarataşınıncaya kadar zarar görmemesi için örnekler küçük karton kutulara yerleştirilmişve yapıştırıcı ile sabitlenmiştir. Lokalite ve arazi bilgileri kaydedilerek laboratuvaragetirilmiş ve mikroskobik inceleme için hoyer ortamında geçici ve daimi preparatlarıhazırlanmıştır. Teşhis işlemlerinde Olympus CX31 marka ve model mikrometrikoküler yerleştirilmiş ışık mikroskobu ve Olympus SZ51 marka stereomikroskoplaçalışılmıştır.Arazi ve laboratuvar çalışmaları sonucunda yapraklar üzerinde gelişen(folicolous) çıplak gözle sporoforlarının doğal olarak gözlenebildiği 2 miksomiset türütespit edilmiştir. Bu türler Physaraceae familyasına ait Badhamia melanospora Speg. veLeocarpus fragilis (Dicks.) Rostaf. olarak teşhis edilmiştir. Türlere ait makroskobik vemikroskobik görüntülerle birlikte yayılışlarını gösteren haritalar ve türlere aittaksonomik özellikler ayrıntılı olarak verilecektir. Miksomiset örnekleri ilkaraştırıcının kendi koleksiyonunda muhafaza edilmektedir.Anahtar Sözcükler : Badhamia melanospora Speg., Leocarpus fragilis (Dicks.) Rostaf.,Çanakkale, doğal ortam409


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇANAKKALE VE ÇEVRESİNDEN CORTICOLOUS MİKSOMİSET TÜRLERİTülay BİCAN SÜERDEM ve Başaran DÜLGERÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 17020,ÇanakkalePlazmodial cıvık funguslar veya gerçek cıvık funguslar olarak bilinenmiksomisetler, hücre çeperi olmayan, çok nukleuslu, bir veya daha fazla sporoformeydana getirebilen, uygun koşullarda stoplazmik akıntının görüldüğü ince birprotoplazma yığınından ibaret organizmalardır. Dünya üzerinde 1000’in üzerindemiksomiset türü olduğu ifade edilirken, yapılan çalışmalar sonucunda ülkemiz içintespit edilen tür sayısı henüz 222 olup oldukça küçük bir oran ifade etmektedir. Budurum konunun Türkiye’de araştırılması gerekliliğinin bir göstergesidir.Bu düşünceden hareketle Mart 2006–Eylül 2009 tarihleri arasında Çanakkaleve çevresinin miksobiotasını belirlemek amacıyla yapılan arazi çalışmalarında ağaçkabukları, kesilmiş ağaç kütük parçaları, dal parçaları vb. organik materyaltoplanmıştır. Toplanan materyale uygun inkübasyon koşulları sağlanarak nem odasıtekniği uygulanmıştır. Doğal ortamlarında gelişimini tamamlayan miksomisetfruktifikasyonları ise arazi ortamında uygun kutulara yapıştırılıp lokalite ve arazibilgileri kaydedilerek laboratuvara getirilmiştir. Nem odası tekniği ve doğalortamlarından elde edilen kabuksu materyaller üzerindeki miksomiset örneklerininHoyer ortamında preparatları hazırlanmış, makroskobik ve mikroskobikincelemelerden sonra ilgili teşhis kitapları da kullanılarak tür teşhisleri yapılmıştır.Çalışma sonucunda özellikle kabuk materyali üzerinde gelişim gösteren(corticolous) 21 tanesi doğal ortamından 15 tanesi nem odası tekniğinden olmaküzere, 10 familya ve 16 genusa ait toplam 36 miksomiset türü tespit edilmiştir.Miksomiset örnekleri ilk araştırıcının kendi koleksiyonunda muhafaza edilmektedir.Anahtar Sözcükler : Çanakkale, miksomiset, nem odası tekniği, miksobiota410


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇANAKKALE BOĞAZI’NDAKİ MİDYELERDE (Mytilus galloprovincialis)MİKRONUKLEUS TESTİ İLE GENOTOKSİK ETKİNİN ARAŞTIRILMASINeslihan DEMİR 1 , Merve BALLI 2 , Müge ÇETİN 2 ve Hasan KAYA 31Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü,Çanakkale2Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Anabilim Dalı,Çanakkale3Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi, Temel Bilimler Bölümü,ÇanakkaleGenotoksik testlerden biri olan mikronukleus testi sucul ortamdaki kirlilikçalışmalarında yaygın olarak kullanılmaktadır. Özellikle binukleus oluşumu sitotoksikhasarın belirlenmesinde bir ölçüttür. Çalışmamızda biyoindikatör tür olarak seçilenAkdeniz midyesi (Mytilus galloprovincialis) Çanakkale Boğazı’nda 4 farklı istasyondan(Sarıçay, Lapseki, Çamburnu, Eceabat) toplanmıştır. Her istasyondan 10’ar adetçıkartılan midyelerden alınan hemolenf hücreleri fikse edildikten sonra boyanarakmikroskop altında bakılmıştır. Her preparat için toplam 1000 hücre sayılmıştır.Sayımlarda mikronukleus (MN) ve binukleus (BN) oluşumları göz önüne alınmıştır.Yapılan çalışma neticesinde dört istasyondan alınan örneklerden MN değeri en yüksekçıkan istasyon Sarıçay iken, en düşük çıkan istasyonlar Çamburnu ve Eceabatolmuştur. İstasyonlar BN değerleri bakımından karşılaştırıldığında ise Sarıçay’da enyüksek, Eceabat’ ta en düşük çıkmıştır. Bu seçilen çalışma alanları, evsel, tarımsal veendüstriyel kirlilik açısından oldukça zengin bölgelerdir. Bunun sonucunda suculortamda bulunan kirleticilerin genotoksik ve sitotoksik etkiye sebep olduğubelirlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Mytilus galloprovincialis, kirlilik, mikronukleus, genotoksik test411


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleİSKENDERUN‐TAŞUCU KIYI ŞERİDİ DENİZ SUYU ÖRNEKLERİNDEN İZOLE EDİLENGRAM (‐) BAKTERİLERDE ANTİBİYOTİK VE AĞIR METAL DİRENÇLİLİKDÜZEYLERİNİN BELİRLENMESİOsman GÜLNAZ 1 , Muhittin DOĞAN, Hıdır ASLAN 1 , Suayip KAMA 1 ve Nazmi AKAD 11Çukurova Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, <strong>Fen</strong> ve Teknoloji Eğitimi, 01330 Balcalı ADANA,2Gaziantep Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 27310 ŞehitkamilGaziantepBu çalışmada İskenderun körfezi Akıncı burnu ile Taşucu arasında kalan kıyışeridi boyunca 28 noktadan alınan deniz suyu örneklerinden izole edilen 271 Gramnegatif bakterilerin antibiyotik ve ağır metal dirençlilik düzeyleri belirlenmiştir.Ağır metal dirençlilik çalışmalarında toplam sekiz ağır metal denenmiş, 10mMkonsantrasyonda her bir ağır metale dirençlilik düzeyleri belirlenmiştir. İzolatların %66,05’i Bakır (Cu), % 40,2’si Kobalt (Co), % 38,7’si Kadmium (Cd), % 36,9’u Krom (Cr),% 35,05’, Nikel (Ni), % 34,6’sı Kurşun (Pb), % 33,9’u Alüminyum (Al) ve %33, 5’iKalay (Sn) direçliliği göstermiştir. İzole edilen bakterilerin denenen 8 ağır metalinhepsine dirençli olan organizma dağılımı %1,4 iken hiç birine direnç göstermeyenorganizma dağılımı %14,7 olarak belirlenmiştir.İzole edilen bakterilerin antibiyotik dirençlilik düzeylerinin belirlenmesinde 16farklı antibiyotik kullanılmış, denenen antibiyotiklerden izolatların en yüksekdirençlilik gösterdikleri antibiyotikler %43,9 ile Amfisiline ve % 36,3 ile sefazolineolduğu gözlenirken, toplam bakterilerin %31,06’sı 16 antibiyotiğin hepsine hassasiken % 8,3’ü hepsine dirençli olarak belirlenmiştir. Çoklu antibiyotik dirençlilikdüzeyleri incelendiğinde en fazla %18,1 ile 1 antibiyotiğe, %12,1 ile 3 antibiyotiğe,%8,3 ile 2 antibiyotiğe ve %8,3 ile 16 antibiyotiğe dirençlilik olduğu görülmüştür.Çevre kirliliği ve yaygın antibiyotik kullanımı zamanla bu kirleticileri alanortamlarda bulunan organizmaların bu tür kirleticilere karşı direnç geliştirmesineneden olmaktadır. Bu konu insan ve çevre sağlığı açısından üzerinde durulması gerekliönemli bir çevre problemidir.Anahtar Sözcükler: Antibiyotik Dirençliliği, Ağır metal Dirençliliği, Mikrobiyolojikkirlilik412


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleEVSEL VE SANAYİ ATIK SULARIN BOŞALTILDIĞI DİRENAJ KANALLARINDANİZOLE EDİLEN GRAM (‐) BAKTERİLERİN AĞIR METAL VE ANTİBİYOTİKDİRENÇLİLİKLERİNİN BELİRLENMESİOsman GÜLNAZ 1 , Fatih MATYAR 1 , Suayip KAMA 1 , Nazmi AKAD 1 ve Sadık DİNÇER 21Çukurova Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, <strong>Fen</strong> ve Teknoloji Eğitimi, 01330 Balcalı ADANA,2Çukurova Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 01330 Balcalı ADANABu çalışmada Adana‐Mersin karayolu üzerinde bulunan evsel ve küçük‐ortaölçekli işletmelerin atık sularının döküldüğü drenaj kanalarından alınan atık sulardanizole edilen Gram negatif bakterilerin antibiyotik ve ağır metal dirençlilik düzeyleribelirlenmiştir.E5 karayolu üzerinde bulunan 3 farklı drenaj kanalından rastgele seçilen 240Gram negatif bakteri ile yapılan ağır metal dirençlilik çalışmalarında, izolatların 10mMkonsantrasyonda her bir ağır metale karşı gösterdikleri direnç düzeyleri; % 62,5 Bakır(Cu), %58,78 Nikel (Ni), % 41,21 Kurşun (Pb), % 37,16 Kadmium (Cd) ve % 20,27Krom (Cr) iken izolatların %13,17’sininde seçilen ağır metallerin hiçbirine belirtilenkonsantrasyonda direnç göstermediği belirlenmiştir. İzolatlardan sadece 1 tanesidenenen 16 farklı antibiyotiğin 13 tanesine direnç göstermişken, 2 izolatın isedenenen tek bir antibiyotiğe dirençli olduğu saptanmış ve kullanılan antibiyotiklerarasından da en yüksek dirençlilik %61,1 ile Amfisilin’e karşı belirlenmiştir.Drenaj kanalarına boşaltılan arıtılmamış evsel ve küçük ve orta ölçeklisanayilerin atık sularının sebze ve meyve yetiştirmek amacıyla kullanılması Ağır metalve antibiyotik dirençliliğinin ve aynı zamanda dirençli bakterilerin taşınması veyayılmasında, çevre ve toplum sağlığı açısından izlenmesi gereken önemli birfenomendir.Anahtar Sözcükler: Drenaj kanalı atık suları, Antibiyotik Dirençliliği, Ağır metalDirençliliği, Mikrobiyolojik kirlilik413


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleDEĞİRMENÇAYIRI DERESİ’NDE (DARLIK‐İSTANBUL) YAŞAYAN Gobio gobio(Linnaeus, 1758) (PISCES:CYPRINIDAE) TÜRÜNÜN BESLENME EKOLOJİSİÖzcan GAYGUSUZ 1 ve Çiğdem GÜRSOY GAYGUSUZ 21İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi, Laleli, Fatih‐İstanbul,2Trakya Üniversitesi Keşan Meslek Yüksekokulu, Keşan‐EdirneÜlkemiz göl ve akarsularının yaygın balıklarından biri olan Gobio gobio(Linnaeus, 1758) balığının beslenme ekolojisi, Darlık barajına akan DeğirmençayırıDeresi’nde Ekim 2008‐Eylül 2009 tarihleri arasında aylık olarak elektroşok cihazıylayakalanan 147 bireyde çalışılmıştır. Yakalanan balıkların en küçük ve en büyük totalboy ile ağırlık değerleri sırası ile 2,6–11,0 cm ve 0,1352–16,9406 g olarak ölçülmüştür.Yakalanan G.gobio bireylerinden 49 tanesinin sindirim kanalının boş ve 98 tanesinindolu olduğu görülmüştür. Dolu olan sindirim kanallarından 55 tanesi incelenmiştir.Besin içeriklerinin incelenmesi sonucunda, Yüzde Ağırlık (%W) olarak %20,54Detritus, %19,42 Chironomidae, %17,45 Gammarus sp., %16,35 Böcek parçaları,%11,59 Ephemeroptera ve diğer besin tipleri yer almaktadır. Rastlanma sıklığı (%F)açısından en sık rastlanan besin tipleri %29,63 ile Chironomidae, %22,22 ile Detritus,%16,67 Böcek parçaları, %7,41 ile İpliksi alg ve %7,41 ile Gammarus sp. en sıkrastlanan besin tipleri olmuştur. Sayısal varlık (%N) olarak besin içeriğinde %86,36 ileChironomidae, %5,11 ile Gammarus sp., %4,26 ile balık pulu, %1,71 ile Ephemeropteranimfi, %1,14 ile tohum ve diğer besin içerikleri yer almıştır. Bu çalışma sonucundaDeğirmençayırı Deresi’nde yaşayan G.gobio türünün, ağırlıklı olarak suculorganizmalarla (Chironomidae, Gammarus sp., Ephemeroptera nimfi) beslendiğisonucuna varılmıştır.Anahtar Sözcükler: İstanbul, Şile, Darlık Barajı, Değirmençayırı Deresi, Gobio gobio,Elektrikle avcılık, Besin içeriği414


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleDİCLE VE FIRAT SU SİSTEMLERİNDE YAŞAYAN Capoeta Umbla TÜRÜNDEKİMORFOMETRİK VARYASYONLARIN ARAŞTIRILMASITarık ÇİÇEK, Erhan ÜNLÜ ve Serbest BİLİCİDicle Üniversitesi <strong>Fen</strong> Fakültesi Biyoloji Bölümü/ DiyarbakırDicle ve Fırat su sistemlerinde yaşayan Capoeta umbla (Heckel, 1843)türünün, birbirinden uzak ya da izole olan farklı populasyonları arasındakimorfometrik varyasyonların araştırılması yapılmıştır. Bunun için Dicle ve Fırat susistemine ait Sinek Çayı, Devegeçidi Barajı, Göksu Çayı, Savur Çayı, Kayser Çayı,Batman Çayı, Batman Barajı ve Dicle Nehri (Diyarbakır) lokalitelerinden değişik araçve gereçlerle 112 tane balık örneği yakalanmıştır. Elde edilen her bir örnekten 26 tanemorfometrik ölçüm alınmıştır. Alınan ölçümler için SPSS programında discriminantanaliz kullanılmıştır. Gruplandırma modeline bağlı olarak discriminant fonksiyonsayısı ve bunların toplam varyansı açıklama bakımından önemleri ve genotiplerarasındaki varolan morfometrik varyasyon düzeyleri belirlenmiştir.Ayırma analizinde grupların göstermiş olduğu morfometrik varyasyonlaragöre grupları sınıflandırmanın başarı oranı %79.5’tir. Sinek Çayı, Devegeçidi Barajı,Göksu Çayı, Savur Çayı, Kayser Çayı, Batman Çayı, Batman Barajı ve Dicle Nehri lokalitegruplarını kendi gruplarında sınıflandırmanın başarı oranları sırasıyla; %54.5, %91.7,%50, %64.7, %100, %91.4, %100, %91.4, %100 ve %76.7 oranında ortaya çıkmıştır.Lokalite gruplarının sınıflandırma başarı oranlarının yüksek çıkması, bu türünçalışılan karakterler bakımından lokaliteler arasında yüksek bir varyasyon derecesinesahip olduğu anlaşılmaktadır.Anahtar Sözcükler: Dicle‐Fırat, Capoeta umbla, varyasyon, discriminant, morfometrik415


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleENDEMİK Inula L. TAKSONLARININ YAYILIŞLARI ve TEHLİKE KATEGORİLERİM. Yavuz PAKSOY ve Ahmet AKSOYErciyes Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi Biyoloji Bölümü, Kayseri/TürkiyeInula L. cinsi mevcut flora kayıtlarına göre ülkemizde 27 türe ait 32 taksonla(4 alttür ve 1 varyete) temsil edilmektedir. Bu taksonlardan 8 tanesi endemiktir.Türkiye florasında I. macrocephala Boiss. & Kotschy ex Boiss. (VU), I. discoidea Boiss.(DD), I. sarana Boiss. (VU), I. sechmenii Hartvig & Strid (CR), türleri tekbir lokalitede, I.helenium subsp. orgyalis (Boiss.) Grierson (LR(nt)), I. helenium subsp. vanensisGrierson (LR(nt)), I. fragilis Boiss. & Hausskn. (VU) ve I. anatolica Boiss. (LR(Ic))taksonları ise birkaç lokalitede bulunduğu belirtilmiştir. 2007‐2010 yılları arasındayapılan arazi çalışmaları, herbaryum ve literatür taramaları sonucu bu taksonlarınpopulasyonlarının durumu gözlemlenmiş ve değişik lokalitelerdeki yayılışları tespitedilmiştir. Taksonların yayılış gösterdiği kareler ve IUCN kriterleri dikkate alınarakpopulasyonların durumuna bağlı olarak tehlike kategorileri verilecektir. Bu çalışmaylaendemik taksonların yayılışlarının ve tehlike kategorilerinin düzenlenmesine katkısağlanması amaçlanmaktadır.Anahtar Sözcükler: Endemik, Inula, Yayılış, Tehlike Kategorisi416


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleELEKTRİKLİ ARAÇLARIN ÇEVRE VE ULUSAL EKONOMİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRMEAhmet Kaşif AYDINOĞLU 1 ve Oğuz ÖZYARAL 21Yeni Yüzyıl Üniversitesi, Meslek Yüksekokulu, Cevizlibağ, Ofluoğlu Yerleşkesi, Topkapı/İstanbul2Yeni Yüzyıl Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Cevizlibağ, OfluoğluYerleşkesi, Topkapı/ İstanbulGünümüzde otomobilin, 20. yüzyılın en önemli ulaşım araçlarından biri olduğuve insanların daha bireysel yaşaması nedeniyle,bu ulaşım aracına olan ihtiyacın hızlaartmış olduğu görülmektedir. Eldeki verilere dayalı olarak istatistiklere baktığımızda;2020 yılında dünyadaki otomobil sayısının 1.4 milyara ulaşacağı, 2030 yılınagelindiğinde ise bu araçların yüzde 10’unun elektrikle çalışmış olacağıvarsayılmaktadır 2050 yılında dünya nüfusu 9 milyarı aşmış olacağından, yine bunüfusun yüzde 80nin üzerinde kentsel alanda yaşayacağı tahmin edildiğinden,elektrikle çalışan araçların sağlık ve çevre üzerindeki etkisi çok büyük önemkazanmıştır.Günümüzde İstanbul'da yaşayan her 5 kişiden birinin otomobil sahibi olduğu,son 7 yılda yaklaşık 800.000 motorlu aracın trafiğe çıkmış olduğu ayrıca bilinen birgerçektir. Böyle bir dönemde, elektrikli araçların üretimi ve kullanımının Türkiye içinde bir ihtiyaç olduğu, içten yanmalı motorlu araçlarda bu uygulamaya 60 yıl geridenbaşlandığı, ancak elektrik motorlu araçlarda bu fırsatı dünyada bir çok ülkeden önceyakalamamız gerektiği bilinmelidir. 20 milyar doları bulan ihracatı ile ihracatkalemlerimizin başını çekmekte olan otomotiv sektörümüz, elektrikli araç üretimininönemini görmezden gelmiş olmamalıdır.Bu çalışmamızda enerjiyi verimli ve tasarruflu tüketme kavramından hareketle,çevre, hava ve su kalitesinin korunması, gürültü kirliliğinin ortadan kalkması,ekolojinin olumsuz etkilenmemesi için elektrikle çalışan araçların kullanılması veyaygınlaşması, gerek toplum sağlığı, gerekse ekonomimiz açısından önemi belirtilmişve bu teknolojinin kullanımına dayalı öneriler getirilmeye çalışılmış ve tartışılmıştır.Anahtar Sözcükler: Elektrikli araçlar, çevre kirliliği, ekosistem, çevre sağlığı, toplumsağlığı, ulusal kalkınma, ekonomi417


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleYEREL YÖNETİMLERDE SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇEVRE İÇİN YAPI SERTİFİKASİSTEMLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİÇiçek TAŞTAN 1 ve Oğuz ÖZYARAL 21Tuzla Belediyesi, Yapı Ruhsatlandırma Müdürlüğü, Tuzla, İstanbul2Yeni Yüzyıl Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Cevizlibağ, OfluoğluYerleşkesi, Topkapı/ İstanbulKüresel ısınma ve dünya üzerindeki beliren olumsuzlukların giderilebilmesiiçin sürdürülebilir bir çevre oluşturulması artık şart olmuştur Bu nedenledir ki;sürdürülebilir çevre için önemli bir paya sahip olan yapı sektörü, yeşil bina modelinedönüştürülmelidir. Bunun için başta hükümet ve politikacılara sonra hizmet sunantüm sektörel unsurlara büyük görevler düşmektedir. Bu sistemlerin incelenerekuygulayıcılara tavsiye edilmesi, gerekli teşviklerin sağlanması için yerel yönetimlerede sorumluluklar yüklemektedir.Yapıların çevreyle olumsuz ilişkilerinin etkilerinin azaltılası için iyi bir denetlemesistemi gereklidir. Bunun için bina değerlendirme sistemleri bağımsızsertifikasyonların kullanımının yaygınlaşması gereklidir. Sertifikasyon sistemleri,belirli kriterlerin oluşturulmasını sağladığı gibi üretim süreçlerinde ve uygulamadayol gösterici niteliktedir.Bu çalışmanın sırasıyla sürdürülebilirlik kavramı, çevre‐insan ilişkisi ve yapıürünleri‐çevre ilişkisi, daha sonra sertifikalandırma sistemleri açıklanmış vesertifikalandırma sistemlerinin sürdürülebilirlik açısından önemi vurgulanmış olupgerek yerel yönetimlere gerekse de diğer uygulayıcılara önerilerde bulunulmuştur.Her projeye uygun olacak bir yeşil bina reçetesi yoktur. Nitekim ortak birçokyönleri olmasına karşın sertifikalandırma sistemlerinde, değerlendirme metotlarındabazen büyük farklılıklar da gözlenmektedir. Dolayısıyla bir sisteme göre yüksek puanalabilecek bir projenin diğer sisteme göre de yüksek puan alacağı garantisi yoktur.Tasarımın ilk aşamalarında yapılmış bir seçim ve buna uygun yapılanmış bir projeekibinin gerçekleştireceği yeşil bina projeleri hem maliyet açısından yatırımcıya en azyükü getirecek, hem de kalite açısından çok daha üstün olacağı açıklanmayaçalışılmıştır.Anahtar Sözcükler: Sürdürülebilir çevre, yapı ürünleri, yapı sertifikalandırmasistemleri418


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleNÜKLEER ENERJİ ÖNCESİ SİNOP İLİ OMURGALI FAUNASI ÜZERİNE BİR DERLEMEYusuf BAYRAKCI 1 , Yunus Emre DİNÇASLAN 2 ve Dinçer AYAZ 31Sinop Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Sinop2İzmir Özel Çevre Koruma Kurumu, Eski Foça, İzmir3<strong>Ege</strong> Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümüİnsanların ihtiyaçlarının karşılanmasında ve gelişmesinin sağlıklı olaraksürdürülmesinde gerekli olan enerji, özellikle sanayi, konut ve ulaştırma gibisektörlerde kullanılmaktadır. Ancak enerji, yaşantımızdaki vazgeçilmez yararlarınınyanı sıra üretim, çevrim, taşınım ve tüketim esnasında büyük oranda çevrekirlenmesine de yol açmaktadır. Dünyada büyük ölçüde yenilenemeyen enerjikaynaklarının (kömür, petrol, doğalgaz ve nükleer enerji) kullanılması çevresorunlarını önemli ölçüde arttırmıştır.Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Türkiye’nin gelecek 15 yıldaki enerjiihtiyacının bir bölümünü karşılamak için beş bin megavatlık bir nükleer enerji yatırımıöngörmektedir. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) santral kurulması için 7 bölgetespit etmiş ve bunların arasında Sinop ağırlık kazanmıştır.Bu çalışmada, mevcut literatür bilgileri ışığında, Sinop ilinde yaşayanomurgalı türlerinin bir listesi oluşturulmuştur. Buna göre Sinop’ta 130 balık, 7 amfibi,15 sürüngen, 280 kuş ve 63 memeli türü bulunmaktadır. Kurulması planlanan nükleerenerji santralinin, daha ileriki yıllarda biyoçeşitlilik üzerindeki etkilerinindeğerlendirilmesi açısından iyi bir veri seti olacaktır.Anahtar Sözcükler: Nükleer Enerji, Fauna, Sinop419


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleAMANOSLARDA YETİŞEN YENEBİLEN BAZI BİTKİ TÜRLERİNDE AĞIR METALBİRİKİMİ VE MİNERAL İÇERİK ÜZERİNE BİR ÇALIŞMANuray ERGÜN, Hikmet YOLCU ve Serhat ÖZÇUBUKÇUMustafa Kemal University, Tayfur Sökmen Campus, Science and Art Faculty, BiologyDepartment, 31034 Hatay/TURKEYBu çalışmada Antakya (Hatay)’dan toplanan yenebilen bitki materyal olarakkullanılmıştır. Amanos Dağlarının Türkiyede bulunan bitki cinslerinin yarısınayakınını içerdiği bilinmektedir. Bazı bitkilerin insan sağlığı açısından tehlikeliolabilecek kadmiyum, krom, kurşun vb ağır metallerin biyoakümülatörü olduğu ve bumetallerin besin zinciri yolu ile insane ve diğer canlılara geçebildiği bilinmektedir.Bu amaçla çalışmada Antakya (Hatay)’ın farklı noktalarından alınan Hypericumperforatum L., Helichrysum stoechas ( L.) Moench, Helichrysum sanguineum (L.) Kostel,Hypericum triquetrifolium, Sideritis perfoliata L., Salvia virgata Jacq., Althaea officinalisL., Stachis petrokosmos Rech., Thymbra spicata L., Thymus cilicicus L., Salvia virgata,Anthemis arvensis L., Teucrium polium L., Myrtus communis L., Gundelia tournefortii L.,Thymus eigii, Capparis spinosa L., Lavandula stoechas L., Arbutus andrachne L.,Oryganum syriacum L.örnekleri toplanmış ve ICP‐AES kullanılarak ağır metal vemineral elementlerin analizleri yapılmıştır.Anahtar Sözcükler: Amanos Dağları, endemik bitkiler, ağır metal, mineral element420


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleFEN VE TEKNOLOJİ DERSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇEVRE VE FEN İLİŞKİSİNEYÖNELİK GÖRÜŞLERİEda ÖZDOĞRU 1 , F. Yasemin GÜNAY 2 ve Sevinç KAÇAR 11.Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim Anabilim Dalı, <strong>Fen</strong>Bilgisi Öğretmenliği Yüksek Lisans Öğrencisi, Buca / İZMİR2.Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü <strong>Fen</strong> BilgisiÖğretmenliği Anabilim Dalı, Buca / İZMİRGünümüzde hızlı bir gelişim gösteren bilim ve teknoloji bireylerin yaşam kaliteleriniarttırırken, aynı zamanda içerisinde canlıların da yer aldığı bir ortam olan çevrede birçokdeğişikliğe neden olabilmektedir. Bu şekilde ortaya çıkan değişikliklerin bir bölümü çevreüzerinde olumsuz sonuçlara yol açarak tüm canlıların sorunu haline gelmekte veyaşamlarını tehdit etmektedir. Bu nedenle, çevre sorunları son yıllarda ulusların üzerindedurdukları ve çözüme ulaştırmak için gündemlerine aldıkları konuların başında yeralmaktadır. Diğer taraftan çevre ile yoğun etkileşim içerisinde bulunan insan, içerisindebulunduğu çevrenin kendisine sunduklarını bazen sorgulamadan doğrudan almakta, bazende bu sunulanların kökeninde yatan gerçekleri araştırma çabası içerisine girmektedir.Çözüm üretebilmek için de sıklıkla fenden faydalanmaktadır. Yani, insanoğlu bir yandançevrenin kendine sunduklarını araştırırken, bir yandan da kendisinin çevreye verdiğizararları yine fen ışığında yordamaktadır. Yüzyıllardan beri süre gelen bu döngününçağımız insanları tarafından nasıl algılandığı, çevre sorunlarının bireysel anlamdaçözülebilmesi için büyük önem kazanmaktadır. Bu amaçla bu araştırmada, üniversitedeöğrenim görmekte olan <strong>Fen</strong> ve Teknoloji Dersi öğretmen adaylarının çevre – fen veteknoloji ilişkisine, ayrıca çevre ile ilgili güncel sorunlarını çözmedeki farkındalıklarınailişkin görüşleri saptanmaya çalışılmıştır.Araştırmanın evrenini <strong>Ege</strong> Bölgesi’nde <strong>Fen</strong> Bilgisi Öğretmenliğinde öğrenimgörmekte olan <strong>Fen</strong> ve Teknoloji Dersi öğretmen adayları oluşturmaktadır. Araştırmanınörneklemini ise, bu bölgede 2010 – 2011 öğretim yılında Adnan Menderes Üniversitesi,Celal Bayar Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi ve Muğla Üniversitesi EğitimFakültelerinin <strong>Fen</strong> Bilgisi Öğretmenliği Anabilim Dalı’nda öğrenim görmekte olan 2. ve 3.sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırma kapsamında, bu üniversitelerde öğrenimgörmekte olan 540 öğretmen adayına araştırmacılar tarafından Beşli Likert Ölçeği’ne göregeliştirilen “Çevre, <strong>Fen</strong> ve Teknoloji Etkileşimine İlişkin Görüş Anketi” uygulanmıştır. Görüşanketi sonucunda elde edilen veriler SPSS programında analiz edilecek ve çeşitlideğişkenler açısından değerlendirilecektir. Araştırma sonuçlarından yola çıkılarak <strong>Fen</strong> veTeknoloji Dersi öğretmen adaylarının çevre – fen ve teknoloji ilişkisine yönelik görüşleri ileçevreyle ilgili güncel sorunlar hakkındaki farkındalıkları belirlenmeye çalışılacaktır. Eldeedilen sonuçlar ışığında çeşitli önerilerde bulunulacaktır.Anahtar Sözcükler: Çevre, <strong>Fen</strong>, Teknoloji İlişkisi, Çevreye İlişkin Güncel Sorunlar.421


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleİZMİR KÖRFEZİ’NDE (EGE DENİZİ) HYDROMEDUSAE POPULASYONU VE Aglaurahemistoma Péron ve Lesueur, 1810 (CNIDARIA, HYDROZOA) ÜZERİNE İLKGÖZLEMLERNarin METİN ve Süleyman MAVİLİ<strong>Ege</strong> üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi, Su Ürünleri Temel Bilimleri Bölümü, Bornova,İzmirTürkiye kıyılarında ve <strong>Ege</strong> Denizi’nde dağılımı ile ilgili yeterli bilgi olmayanhidromedüz Aglaura hemistoma (Cnidaria, Hydrozoa), İzmir Körfezi’nde ilk kezaraştırılmıştır. İnceleme materyali, körfezin iç kesiminden körfez ağzına kadar dağılanistasyonlarda gerçekleştirilen plankton örneklemeleri ile toplanmıştır.Zooplankton populasyonu içersinde hidromedüz topluluklarının çok küçükoranlarda temsil edildiği gözlenmiştir. Bunlardan A. hemistoma’nın hidromedüztoplulukları içersindeki populasyon oranı, daha derin olan körfez ağzında belirginolarak artış göstermiştir. Buna karşın körfezin iç tarafına doğru giderek bolluğununazaldığı göze çarpmaktadır. Bunun yanında, daha sığ ve şehir pollusyonu etkisindeolan iç körfez ve orta körfez bölgelerinde ise bu türün tamamen ortadan kalktığı tespitedilmiştir.A. hemistoma holoplanktonik ve epipelajik bir açık su formudur. Bireylerinçan yüksekliği 421 ‐ 1733 µm arasında değişmiştir. Bölgedeki gözlemlerimize göre, butürün İzmir Körfezi’nde yayılışı, <strong>Ege</strong> Denizi’nden gelen akıntıların bölgemizdekietkisine bağlı olarak gelişmektedir. Bu bakımdan orta körfez yakınlarından içkesimlere kadar bu türün bulunmayışı, açık deniz akıntılarının orta körfezyakınlarında etkisinin zayıfladığına işaret edebilir.Anahtar Sözcükler: Cnidaria, Hydromedusae, Trachymedusae, Aglaura, <strong>Ege</strong> Denizi,İzmir Körfezi, Akıntılar422


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTÜRKİYE GYPSOPHILA L. (CARYOPHYLLACEAE) TAKSONLARININ EKOLOJİKÖZELLİKLERİNE KATKILARMustafa KORKMAZ 1 ve Hasan ÖZÇELİK 21.Erzincan Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Erzincan2.Süleyman Demirel Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Isparta“Gypsophila” adı jipsli ortamlara adapte olan bir bitki grubuna verilmiştir ve bucins Türkiye’de Caryophyllaceae familyasının üçüncü büyük cinsidir. Türkiye’de 54doğal türe bağlı 58 taksonu yetişmektedir. Endemik tür sayısı 34 (endemizm oranı % 63),endemik takson sayısı 58’ dir. Ülkemizde bu cinsin üyeleri genel olarak “çöven” adıylabilinmektedir. Jipsli alanların indikatörü olan cinsin gen merkezinin Türkiye olması veekonomik açıdan çok değerli olması Gypsophila taksonlarının biyolojik özelliklerinintanıtılmasını zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle, 1992 yılında başlayan sistematik ve ekolojikçalışmalarımız proje ve lisansüstü tezler şeklinde aralıksız devam etmektedir.Bu makalede, Türkiye’de yetişen Gypsophila L. cinsine ait taksonların geneli içinalınan toprakların fiziksel ve kimyasal özellikleri, dikey ve yatay yayılışları, yetiştiği anakaya çeşitleri ve doğal habitatlarının bazı ekolojik özellikleri, bu habitatların dominanttürleri ve ekolojik koşulların fenolojik özellikler üzerine etkilerine yer verilmektedir.Bitkilerin yetiştiği topraklar genellikle orta tekstürlü, kum veya tınlı‐ kum; tuzsuzveya hafif tuzlu; hafif alkali veya nadiren nötr; orta veya fazla kireçli; çok az fosforlu, fazlapotasyumlu ve orta sınıfta organik maddelidir.Gypsophila taksonları Türkiye’de 100‐2800 m rakımlar arasında dikey yayılışgöstermektedir. Yatay yayılış, taksonların fitocoğrafya elementi oluşuyla bağlantılı olarakilk sırada İran‐Turan fitocoğrafya bölgesi (İç, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri), ikincisırada Akdeniz fitocoğrafya bölgesi (<strong>Ege</strong>, Akdeniz, Güney Marmara bölgeleri) ve en azyayılış Avrupa‐Sibirya fitocoğrafya bölgesindedir (Trakya, Karadeniz ve Kuzey Marmarabölgeleri). Cinsin populasyon büyüklükleri de fitocoğrafya bölgelerinde aynı sırayı takipetmektedir, ancak takson bazında değişmeler görülebilmektedir.Yayılış alanlarının tamamında step vejetasyonu baskındır. Dolayısıyla ilgili cins,step vejetasyonu için karakteristiktir. Toprakta jips oranı, arazideki meyil (% 60’a kadar)ve drenaj arttıkça populasyonun gelişimi ve büyüklüğü de genel olarak artmaktadır. Bazıtürlerin jipsli olmayan step alanlarda da yayılış gösterdiği gözlenmiştir. Ortamın ilgilitaksonun gelişimine uygun olduğunun göstergesi olarak ilgili alandaki takson sayısının vebireylerinin bolluğu ölçü alınmıştır. Bu açıdan cinsin Türkiye’deki en önemli gelişmealanları; Sivas, Erzincan, Çankırı, Eskişehir ve Ankara illerimizde yer almaktadır.Taksonların tohum çimlenmesi ve fide gelişimi; Mart‐Haziran, tomurcuk ve çiçekoluşumu Nisan‐Temmuz, tohum bağlama Mayıs‐Ağustos ve tohum dağılımı Haziran‐Eylülaylarında olmaktadır. Tohum yayılmasında en etkili faktörler; rüzgâr, su ve yer çekimidir.Anahtar Sözcükler: Gypsophila, Çöven, Ekoloji, Habitat, Biyoçeşitlilik, Türkiye.423


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSU MAYMUNU (Myocastor coypus)'NUN EKOLOJİSİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMANahit PAMUKOĞLU, Ayşegül İLİKER ve Yasin DEMİRBAŞKırıkkale Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Yahşihan / KIRIKKALESu maymunu Türkiye’de doğuda Kars ve Iğdır, batı’da Edirne’de yayılışgösteren en büyük sucul kemirici türüdür. Bu çalışma Doğu Anadolu’daki sumaymununun yayılış alanları üzerine 2006‐2011 tarihleri arasında yapılan araziçalışmaları ve gözlemlere dayanmaktadır. Ardahan ilinde Kura nehri ve Çıldır gölünde,Kars ilinde Çıldır gölü, Kars çayı ve Arpaçay’da ve Iğdır ilinde Karasu ve Aras nehrindearaştırmalar yapılmıştır. Elde edilen 2 örnek tahnit edilerek müze materyali halinegetirilmiştir. Türün ekolojik ve bazı biyolojik özellikleri kaydedilmiştir. Karasu veArpaçay’da su maymunlarının bulunduğu sucul habitatlar tespit edilmiştir. Sumaymununun flora bakımından zengin durgun nehir yataklarını tercih ettiğisaptanmıştır. Yuva girişlerinin akarsu yatağı kenarında suyun üst kısmına yakın sıkvejetasyonlu bölgelerin altına yapıldığı ve yuvanın yukarı doğru yöneldiği tespitedilmiştir.Su maymununun bazı davranışlarının mevsimsel olarak değiştiğibelirlenmiştir. Yazın genellikle geceleri, kışın gündüzleri beslendiği saptanmıştır. Balık,saz, kamış, yonca ile bazı kültür bitkilerini yedikleri tespit edilmiştir. Soliter yaşayanerkek ve dişi bireylerin üreme ve yavrulu dönemlerde birlikte yaşadıklarıkaydedilmiştir.Anahtar Sözcükler: Myocastor coypus, sucul kemirici, ekoloji, Doğu Anadolu424


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇOCUK PARKLARI OYUN ARAÇLARI ÜZERİNDEN İZOLE EDİLEN GRAM (‐)BAKTERİLERİN ANTİBİYOTİK DİRENÇLİLİKLERİNİN BELİRLENMESİOsman GÜLNAZ 1 , Fatih MATYAR 1 ve Sadık DİNÇER 21Çukurova Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, <strong>Fen</strong> ve Teknoloji Eğitimi, 01330 Balcalı ADANA,2Çukurova Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 01330 Balcalı ADANABu çalışmada Adana ili Seyhan ve Yüreğir ilçelerinde yer alan belediye çocukparklarında bulunan çocukların en çok temas ettikleri salıncak, kaydırak vetahterevalli oyun araçlarının demir aksamlarından eküvyon ile alınan örneklerdenizole edilen Gram negatif bakterilerin antibiyotik dirençlilik düzeyleri belirlenmiştir.Toplam 21 çocuk parkından alınan örneklerden 168 gram negatif bakteri izoleedilmiştir. Bu bakterilerin 16 farklı antibiyotiğe karşı dirençlilik düzeyleribelirlenmiştir. Kullanılan antibiyotikler arasından da en yüksek dirençlilik amfisilin’e(%50) ve sefazolin’e (%31,5) karşı olduğu belirlenmiştir. İzolatlardan %16,6’sının tekbir antibiyotiğe dirençli olduğu, %1,78’i denenen 16 antibiyotikten 10 tanesine karşıdirençli olduğu ve %38’inin ise kullanılan tüm antibiyotiklere hassas olduğugözlenmiştir. İzolatlar arasında yapılan tiplendirmelerde en yüksek dirençlilikgösteren 3 izolatan 2 tanesinin E. coli, ve diğerin ise Enterobacter cloacae olduğubelirlenmiştir.Çocuk parklarında yapılan bu çalışmada küçük yaşta henüz bağışıklık sistemitam gelişmemiş çocukların oyun sahalarında maruz kalabileceği bu bakteriler iletemas etmeleri bu çocukların tedavi amaçlı erken ilaç kullanımı gibi sorunlara nedenolmaktadır. Bu nedenle oyun parklarında çocukların oyun sonrası el hijyenininsağlanması için gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir.Anahtar Sözcükler: Çocuk parkları, Antibiyotik Dirençliliği, Mikrobiyolojik kirlilik425


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleGÜNEY EGE BÖLGESİN’NDE (MUĞLA) DAĞILIM GÖSTEREN TATLISU KARİDESİ,Palaemonetes antennarius’UN BAZI BİYOLOJİK ÖZELLİKLERİ VE ÖNEMİHüseyin ŞAŞI 1 ve Alime BAYINDIR 21.Mugla Universitesi, Su Ürünleri Fakültesi, Su Ürünleri Temel Bilimler Bölümü, Kötekli,MUĞLA2.Süleyman Demirel Universitesi, <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü, ISPARTADünya çapında artan protein talebin karşılanması için, sadece doğalortamlarından değil, aynı zamanda yetiştiricikle su ürünlerinden yararlanmakgerekmektedir. Gerek insan gıdası gerekse balık besinini oluşturan Crustacea’larındoğal kaynaklardaki sürekliliğinin sağlanması önemlidir. Bu nedenle alternatif yemkaynağı olabilecek nitelikteki tatlı su karidesi olan Palaemonotes antennarius’unalternatif yem kaynağı olarak değerlendirilmesi mümkün olabilecektir. Doğadaki doğalbalık ve yem kaynakları populasyonların aşırı kullanımı, habitat tahribatları, insanbaskısı sonucu su ürünleri zarar görebilmektedir.Paleomonotes antennarius türü Güney <strong>Ege</strong> Bölgesi’ndeki tatlı su kaynaklarındabol bulunduğu belirlenmiştir. Güney <strong>Ege</strong> Bölgesi (Muğla)’nde Temmuz, 2010‐Nisan2011 tarihleri arasında el kepçeleri, ekman grab ve eleklerle, dip ve kıyıdan örneklertoplanmıştır. Örnekler topladıktan sonra, %4 formalin solüsyonunda fikse edilmiştir.Laboratuvara getirilen örneklerin Rostrum, Anten, Abdomen, Boy ve Ağırlık değerleribelirlenmiştir.Decapoda üyesi olan, Tatlı su karidesi “Teke” yada “ot karidesi” olaraktabilinmektedir. Paleomonotes antennarius türü özellikle Güney <strong>Ege</strong> Bölgesi’ndeki tatlısu Kaynaklarında, bolca bulunduğu saptanmıştır. Bu türün bol bulunduğu alanlararasında Köycegiz Gölü, Namnam Çayı, Yuvarlakçay ve Savraan Kaynaklarıbelirlenmiştir. Buradaki örnekler, canlı yem olarak balık avcılığında, Akuakültürdebalık beslemede ve yem yapımında kullanılabilir olduğu belirlenmiştir. YetişkinCrustacea’lerde vücut baş ve göğüs kısımlarını birleşiminden oluşan sefelotoraks veabdomen olan iki temel kısımdan oluşur. Sefalotoraks 5 baş ve 8 gögüs segmentindenoluşur ve üsten karapaks denilen bir kabuk ile örtülüdür. Ortalama boy 0,235 cm,ortalama kondisyonu 1,617 olarak bulunmuştur.Anahtar Sözcükler: Decapoda, Palaemonotes antennarius, Tatlısu Karidesi, Muğla426


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleAB ÇEVRE UYUMU VE FONLARSerap GİRGİN BAYKAL 1 , Oğuz ÖZYARAL 2 ve Yıldız TÜMERDEM 3 , Onur YARAR 21Yeni Yüzyıl Üniversitesi, Meslek Yüksekokulu, Cevizlibağ, Ofluoğlu Yerleşkesi, Topkapı/İstanbul2Yeni Yüzyıl Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Cevizlibağ, OfluoğluYerleşkesi, Topkapı/ İstanbul3Yeni Yüzyıl Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Cevizlibağ, OfluoğluYerleşkesi, Topkapı/ İstanbulÇevre alanında Avrupa Birliği ile tam uyum, Türkiye için önemli gelişimfırsatları sunarken ciddi zorlukları ve maliyetleri de beraberinde getiriyor. Buçalışmada hedeflenen çevre alanında AB ile tam uyumda acil olarak başlamamızgereken hususları ortaya koymaktır. Bunlar sırası ile; Kurumsal kapasitenin ve insankaynaklarının güçlendirilmesi, ilgili AB mevzuatının ulusal mevzuata aktarılması, etkinuygulama mekanizmalarının geliştirilmesi, uygulamaya yönelik strateji ve finansmandokümanlarının hazırlanması, gerekli altyapı yatırımlarının hayata geçirilmesi olarakbelirtilmektedir. Bilindiği gibi “Avrupa Birliği Entegre Çevre Uyumu Stratejisi “ UÇESisimli 2006 tarihli belgede Avrupa Birliği’nin çevre uyumu çalışmalarında toplammaliyet 59 milyar 6 milyon Avrodur.Bu çalışma ile, Türkiye’nin çevre alanında proje geliştirme ve uygulamakapasitesini geliştirmeyi hedefliyoruz. Özellikle AB fonlarından daha verimli olarakyararlanılması ve bugüne kadar çevre alanındaki 50’ye yakın gerçekleşen projelerin detanıtılarak örnek teşkil etmesi sağlanmalıdır. Çevre uyumu için gerekli yatırımınyaklaşık 60 milyar avro olduğu değerlendirildiğinde, sağlıklı ve etkin programlama,proje ve finansman yönetimi mekanizmasının güçlendirilmesi yönündeki çabalarınartan bir ivme ile sürdürülmesi de çalışmamızda planlanmaktadır.AB’ye uyum sürecinde bütünsel ve sürdürülebilir çevre politikalarıoluşturulması sayesinde; çevre politikaları alanında şeffaf ve katılımcı mekanizmalarınkurulmasını sağlayan etkin bir çevre yönetiminin hayata geçirilmesini sağlayan ABfonlarını da çalışmamızda tanıtılması hedefllenmiştir..Anahtar Sözcükler:AB, çevre, çevre uyumu, AB fonları, proje, finansman, projeyönetimi, çevre politikaları427


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleGENETİC AND MORPHOMETRİC CHARACTERIZATION OF YIĞILCA HONEY BEE(Apis mellifera L.) ECOTYPEM. KEKEÇOĞLU 1 and P.G.RASGELE 21Düzce Üniversity, Faculty of Science, Department of Biology, 81620 Beçi‐Düzce, TURKEY2Düzce Üniversity, Beekeeping Research Development and Application Center, Düzce,TURKEY.Honey bees (Apis mellifera L.) provide an essential ecosystem servicepollination. Besides, since honey bees are the pollinators responsible for the globalfood production, they play a fundamental ecological and economic role what makesthis group very important.The recent alarms about the loss of biodiversity require an internationaleffort in order to develop strategies for conservation an sustainable use of thebiodiversity. It is important to develop and to test new methodologies to assess thisdiversity.The recent developed geometric morphometric analysis is very useful at thispoint. We characterized honey bee population collected in different areas of WesternBlack Sea of Turkey using the geometric morphometric analysis of the forewing. Afterobtaining the wings images, the vein junctions were dedected automatically usingDrawWing software, Generalized Procrustes Analysis followed by Canonical VariatesAnalysis was used to compare the shape of venation.Honeybee population inYığılca provinces of Düzce city were found to be morecompact and distant from the rest ones on the CVA graph. Yığılca is natural areaoutside the city and there are no commercial breeding and migratory beekeeping.For further investigation of Yığılca honey bee ecotype, COI‐COII of mtDNAwere tested for DraI resitriction enzyme profiles, XbaI resitriction fragment lengthpolymorphism and sequens analysis of COI‐COII region were also examined andcompared with finding from wing morphometry. We found significant agreementbetween the results from geometric morphometric and DNA markers.Keywords: Apis mellifera L., biodiversity, conservation, geometric morphometric,mtDNA.428


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleNEVŞEHIR ÇEVRESINDEKI PELETLERDE MEMELI HAYVAN KALINTILARININDAĞILIMISeven SEÇKİN1 , Alaettin KAYA2 , Yüksel COŞKUN21Dicle Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü 21280‐Diyarbakır2Dicle Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi Biyoloji Bölümü 21280‐DiyarbakırNevşehir ili Devlet Hastanesi çevresinden Peçeli baykuş (Tyto alba), Kulaklıorman baykuşu (Asio otus) ve Kukumav Baykuş (Athene noctua)’a ait peletlerdekimemeli hayvan kalıntıları araştırılmıştır. Örneklerin teşhisi kafatası özellikleri ile dişmorfolojileri literatür bilgileriyle karşılaştırılarak yapılmıştır.İncelenen peletler içerisinde 10 farklı memeli türü (Mus macedonicus, Musdomesticus, Mus sp., Crocidura suaveolens, Microtus guentheri, Microtus arvalis,Microtus sp., Meriones tristrami, Apodemus sylvaticus, Cricetulus migratorius) ilekuş, böcek ve kaplumbağa kalıntıları tespit edilmiştir. Memeli kalıntıları arasındaMicrotus guentheri % 46,8 oranı ile büyük bir yoğunlukta gözlemlenirken, peletlerdeMicrotus arvalis % 23,2 ve Microtus sp. % 9,8 oranında görülmüştür. Crocidurasuaveolens ise % 0,4 oranıyla oldukça az olarak kaydedilmiştir.Peletler içerisinde Microtinlerin çok büyük bir yoğunluğu meydana getirdiği,diğer memeli türlerinin yoğunluğunun az olduğu görülmüştür. Kuş kalıntılarının peletiçeriğinin % 3,9’unu, böcek kalıntılarının % 0,8’ini ve kaplumbağa kalıntısınıniçeriğin % 0,4’ünü oluşturduğu tespit edilmiştir.Örnekler Dicle Üniversitesi <strong>Fen</strong> Fakültesi Biyoloji Bölümü’nde korunmaktadır.Anahtar Sözcükler: Nevşehir, Microtus guentheri, Microtus arvalis, Crocidurasuaveolens, Tyto alba, Asio otus, Athene noctua, Pelet429


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleDIYARBAKIR‐BISMIL CIVARINDAKI PUHU KUŞU (Bubo bubo) PELETLERINDEMEMELI HAYVAN KALINTILARISeven SEÇKİN1 , Alaettin KAYA2 , Yüksel COŞKUN21Dicle Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü 21280‐Diyarbakır2Dicle Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi Biyoloji Bölümü 21280‐DiyarbakırBu çalışmada Diyarbakır‐Bismil Başaklı Köyü’nden Puhu Kuşu (Bubo bubo)’naait peletlerdeki memeli hayvan kalıntıları incelenerek memeli türlerinin tespitiyapılmıştır. Örneklerin kafatası özellikleri ile diş morfolojileri literatür bilgileriylekarşılaştırılmıştır.İncelenen pelet kalıntıları içerisinde 9 farklı memeli türü (Musmacedonicus, , Microtus guentheri, Rattus rattus, Rattus norvegicus, Rattus sp., Merionestristrami, Cricetulus migratorius, Crocidura suaveolens, Suncus etruscus) ve kuşkalıntıları tespit edilmiştir. Memeli kalıntıları arasında Mus macedonicus % 38,5 oranıile büyük bir yoğunlukta gözlemlenirken, peletlerde Microtus guentheri % 24,2;Crocidura suaveolens ise % 13,2 oranında bulunmuştur. Suncus etruscus % 2,2oranla memeli kalıntıları içinde tespit edilmiş olup, Bismil’den bu tür için verilenilk kayıttır. Pelet toplanan alanın yerleşim yerlerine çok yakın olması Musmacedonicus’un en çok tercih edilen av elemanı olmasına neden olmuştur. Kuşkalıntılarının ise puhunun besininin % 14,2’ini meydana getirdiği tespit edilmiştir.Örnekler Dicle Üniversitesi <strong>Fen</strong> Fakültesi Biyoloji Bölümü’nde korunmaktadır.Anahtar Sözcükler: Diyarbakır, Mus macedonicus, Microtus guentheri, Crocidurasuaveolens, Suncus etruscus, Bubo bubo, Pelet430


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleDİYARBAKIR’DA KUYRUKLU KURBAĞA (URODELA) KAYITLARIYüksel COŞKUN2 ,Alaettin KAYA2 , Seven SEÇKİN1 ve Cem KAYA 21Dicle Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü 21280‐Diyarbakır2Dicle Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi Biyoloji Bölümü 21280‐DiyarbakırGüneydoğu Anadolu’da ve özellikle Diyarbakır ili civarında, az sayıdaherpetofauna çalışmaları bulunmaktadır. Yörede herpetofauna belirleme çalışmalarınıartırmak önem taşımaktadır. Bu amaçla bölgede yapılan arazi çalışmalarındatoplanılan kuyruklu kurbağa örneklerinin tür tespitleri yapılmıştır. Bölgede; Ergani –Maden arasında Dicle nehrinin kollarını oluşturan dereden alınan örneğinSalamandra salamandra ve Kulp – Ağaçlı köyü civarındaki dereden alınan örneğinise Neurergus strauchi türleri olduğu anlaşılmıştır.Anahtar Sözcükler: Herpetofauna, Urodella, Salamandra salamandra, Neurergusstrauchi, Diyarbakır, Türkiye.431


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleFARKLI YAŞLARDAKİ OKALİPTUS (Eucalyptus camaldulensis Dehn.)TOPRAKLARINDA DERİNLİĞE BAĞLI SPOR SAYISININ İRDELENMESİMurat ŞİMŞEK 1 , Şahin CENKSEVEN 2 , Nacide KIZILDAĞ 2 , Ahu KUTLAY 2 ve İbrahimORTAŞ 11.Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fak.,Toprak Bl. ve Bitki Besleme Bölümü, Balcalı/Adana2.Çukurova Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fak., Biyoloji Bölümü, Balcalı/AdanaEkosistemdeki bitkilerin yaklaşık %95’i mikoriza mantarları ile simbiyotik ilişkiiçerisinde bulunmaktadır. Bitkilerin mikoriza sporları ile iyi bir enfeksiyongerçekleştirmesi durumunda bitki fizyolojik olarak daha etkin kılınmakta, bitkidokularındaki besin elementi içeriği artmaktadır. Bitki aynı zamanda su alımı yanındastres faktörlerine karşıda dayanıklı olmaktadır. Bu çalışmada Tarsus KarabucakOrmanlarında üç farklı yaştaki (5, 7 ve 10 yaş) Okaliptus (Eucalyptus camaldulensisDehn.) alanlarından 6 farklı derinlikten (0‐20, 20‐40, 40‐60, 60‐80, 80‐100 ve 100‐120cm) alınan topraklarda toplam mikoriza spor sayısı incelenmiştir.5, 7 ve 10 yaş bitkilerinin yetiştirildiği alanda açılan toprak profillerindenalınan toprak örneklerinde mikoriza sporlarının yoğunluğu derinlik artışı ile sporsayısının azaldığı ve 80 cm den sonra neredeyse hiçbir spor görülmemiştir. Mikorizaspor sayısı her 3 yaştaki bitkilerin bulunduğu toprak ortamında sırasıyla 0‐20 cmderinlikte 24, 27 ve 25 (spor/10g toprak); 20‐40 cm derinlikte 11, 10 ve 11 (spor/10gtoprak) tanedir. Bu iki derinlikteki spor sayısı, tüm topraklardaki spor sayısının en az%80 ini kapsamaktadır.Genelde bitki köklerinin %75’inin ilk 40 cm derinliğinde olduğu dikkatealındığında bitki köklerinin toprak derinliğinde olmadığı durumda doğal olaraksporlarında olmaması anlamına gelmektedir. Geçici araştırma bulguları, sağlıklı bitkigelişimi için kök bölgesindeki mikrofloranın kök derinliği ile ilişkisini değişikekosistemlerde incelenmesini gerektirmektedir.432


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleAsphodelus aestivus Brot. TÜRÜNÜN AĞIR METAL (Cd 2+ , Cr 3+ , Cu 2+ , Mn 2+ , Ni 2+ ,Pb 2+ , Zn 2+ ) İÇERİĞİHülya ARSLAN 1 , Serap KIRMIZI 2 , Zeliha Leblebici 3 , Fatma Selcen Sakar 1 , GürcanGÜLERYÜZ 1 ve Ahmet Aksoy 31Uludağ Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 16059, Görükle, Bursa,2Uludağ Üniversitesi, Gemlik Asım Kocabıyık MYO, Bahçe Tarımı Programı, Gemlik, Bursa3Erciyes Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 38039, KayseriBu çalışmada bozulmuş Akdeniz ekosistemlerinin yaygın türü olan Asphodelusaestivus Brot. (Walter)’un farklı organlarında (kök, gövde, yaprak ve çiçek) ve türünyetiştiği topraklarda ağır metal içeriği belirlenmiştir. Topraklardaki ağır metalleraçısından örneklik alanlar arasında anlamlı fark tespit edilmiş olmasına karşın nikelhariç araştırılan diğer metaller açısından kirlilik tespit edilmemiştir. Türün Cd 2+ , Pb 2 ,Ni 2+ içerikleri yüksek olup bu metaller açısından akümülatör özelliğinin olabileceğiortaya konmuştur. Bu özelliğinin insan etkenliği ile nedeniyle bozulmuş olan Akdenizekosistemlerine türün adaptasyonunda etkili olabileceği belirlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Asphodelus aestivus Brot. (Walter), Ağır metal, Akdenizekosistemleri, bozulmuş alan433


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleDİOİK ENDEMİK Erodium somanum’ UN MORFOLOJİSİ, YAYILIŞ ALANI VE IUCNKATEGORİSİDilek OSKAY ve Ersin MİNARECİCelal Bayar Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, ManisaTek lokaliteden kaydı bilinen dioik endemik Erodium somanum’un morfolojiközellikleri ile yayılış alanı belirlenerek IUCN kategorisi güncellenmiştir. Türe aitmorfolojik deskripsiyon genişletilerek erkek ve dişi bireylere ait görüntüler verilmiş,dişi bireylerin çiçek durumlarında 3–5 çiçek, erkek bireylerin çiçek durumlarında ise6–11 adet çiçek bulunduğu tespit edilmiştir. Erodium taksonları arasında meyva yüzeyözellikleri ayırt edici karakterler olduğundan meyva ve tohum yüzeylerine ait SEMçalışması yapılmıştır. Çalışmada, Erodium somanum’un merikarp yüzeyornamentasyonunun çukurcuklu olduğu, yüzeyinde hem kısa hem uzun sert tüylerbulunduğu ve aristanın başlangıç yerine yakın olan kısmında ise salgı tüyleri olduğubelirlenmiştir. Tek lokaliteden kaydı bilinen türün 2011 yılı içerisinde o bölgeyeyapılan arazi çalışmalarında 6 yeni lokalitede (Şifa Dağı, Düğünlük Tepe, Dede Dağı,Çakmak Tepe, Keklikçukuru Tepe, Çanakçı Tepe) daha yayılış gösterdiği belirlenmiştir.Türkiye bitkileri kırmızı kitabında EN kategorisinde değerlendirilen türün tehlikekategorisinin, IUCN kriterlerine göre CR B1ab(i)+(iii) olduğu belirlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Erodium somanum, morfoloji, yayılış alanı, IUCN kategorisi434


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleULUDAĞ ORMANLARINDA BAZI ROSACEAE TÜRLERİ ÜZERİNDE TESPİT EDİLENMİKROFUNGUSLARDemet YILMAZKAYA ve Hasan AKGÜLGaziantep Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Gaziantep/TürkiyeOrman ekosistemleri bitkiler, hayvanlar ve mikroorganizmalar gibi canlıvarlıklar ile toprak, su, ışık ve sıcaklık gibi fiziksel çevre faktörlerinin birlikteoluşturdukları karşılıklı ilişkiler dokusunu simgeleyen ekosistemler olup, dünyayaşamı için vazgeçilmezdir. Orman ekosistemleri çeşitli fitopatojen mantarlarınenfeksiyonuna maruz kalmakta, bu mantarlar ağaçların verimliliğini düşürdüğü gibiölümlerine de sebep olmaktadırlar. Dolayısıyla orman ekosistem kalitesine olumsuzetki yapan fitopatojenlerin taksonomisinin belirlenmesi önem taşımaktadır.Türkiye orman varlığının önemli bir kısmını oluşturan ve ülkemizin ilk MilliPark’ı olan Uludağ’ın orman formasyonunu oluşturan ağaç ve çalılarda gelişenmikrofungal ajanların tespiti ve tanımına yönelik 2002 – 2008 yılları arasında yapılançalışmalar sonucunda Rosaceae familyasına dahil olan 9 bitki türü üzerindeAscomycota divizyosuna dahil olan 7 mikrofungus türü ve Basidiomycota divizyosunadahil olan 4 mikrofungus türü tespit edilmiştir. Malus sylvestris Miller üzerindeGymnosporangium tremelloides R. Hartig, Phyllosticta briardi Sacc. ve Phyllosticta maliBriard türleri; Rosa canina L. üzerinde Phragmidium mucronatum (Pers.) Schltdl. türü;Prunus divaricata Ledeb. üzerinde Septoria pyricola Desm. ve Tranzschelia prunispinosae(Pers.) Dietel türleri; Prunus domestica L. üzerinde Tranzschelia prunispinosae(Pers.) Dietel türü; Cerasus vulgaris L. üzerinde Calosphaeria pulchella (Pers.)J. Schröt, Cylindrosporium hiemalis (B. B. Higgins) Sacc. ve Nectria applanata Fr. türleri;Cerasus avium (L.) Moench üzerinde Cylindrosporium hiemalis (B. B. Higgins) Sacc.türü; Crateagus monogyna Jacq. üzerinde Gymnosporangium clavariiforme Dietel türü;Crateagus orientalis L. üzerinde Gymnosporangium clavariiforme Dietel türü ve Sorbusaucuparia L. üzerinde Nectria cinnabarina (Tode) Fr. tespit edilmiştir.Anahtar Sözcükler: Mikrofungus, Rosaceae, Ascomycota, Basidiomycota, Uludağ,Bursa435


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTetranicus urticae KOCH (ACARINA: TETRANYCHDIAE)’NİN SABİTSICAKLIKLARDA İKİ FARKLI BESİN ÜSTÜNDE SICAKLIĞA BAĞLI GELİŞMESİ VEYAŞAM ÇİZELGESİNİN ÇIKARILMASIŞenay ÖZGER, Alime BAYINDIR ve İsmail KARACASüleyman Demirel Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, ISPARTATetranicus urticae sebze alanlarının en önemli zararlılarından olup buçalışmada domates ve biber olmak üzere 2 farklı besin çeşidi Solanum lycopersicum L.(Solanaceae), Capsicum annum L. (Solanaceae) üstünde T. urticae’nin beş farklı sabitsıcaklıkta (15, 20, 25, 30, 35 °C) ve %60±5 orantılı nem koşullarında gelişme, canlıkalma, üreme ve yaşam çizelgesi parametrelerini hesaplamak için laboratuvardenemeleri yapılmıştır. Bu amaçla 25 0 C sıcaklık, %60±5 orantılı nem ve 16:8aydınlatmalı iklim odalarında çalışmaların ana materyalini oluşturacak T. urticae stokolarak fasülye bitkisi üzerinde yetiştirilmiş ve aynı koşullarda ikinci bir iklim odasındadomates ve biber bitkileri saksılar içerisinde yetiştirilmiştir. 9 cm çapında ve 3.5 cmyüksekliğinde petri kapları yaprağın canlılığını koruması için nemli pamuk üzerinekonulan kurutma kağıdının üstüne yerleştirilmiştir. Akarların kaçmasını engellemekamacıyla yaprağın çevresi özel bir yapıştırıcı olan ‘stickem special’ ile çevrelenmiş vedişi bireylerin yumurtadan çıkıp ölünceye kadar günlük kontrolleri yapılmıştır.Yapılan çalışmalar sonucunda, konukçu bitki ve sıcaklığa bağlı olarak T. urticae’ningelişmesinde farklılıklar görülmüştür. Ayrıca T. urticae’nin konukçu bitkiye vesıcaklığa bağlı yaşam çizelgeleri oluşturulmuştur.Anahtar Sözcükler: Tetranicus urticae, yaşam çizelgesi, sıcaklığa bağlı gelişim,Solanum lycopersicum, Capsicum annum436


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleVAN GÖLÜ BESİN ZİNCİRİNDE AĞIRMETAL BİRİKİMİŞükran YILDIZ 1 , M.Salih ÖZGÖKÇE 2 , Evin POLAT 2 ve Şenol KUBİLAY1Celal Bayar Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edb Fakültesi, Biyoloji bölümü,Muradiye/MANİSA2YüzüncüYıl Üniversitesi,Ziraat Fakültesi,Bitki koruma VAN3YüzüncüYıl Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edb Fakültesi Kimya Bölümü VANBu çalışmada Van gölünün değişik bölgelerinden alınan su, sediment , planktonve balık örneklerinde Cd, Co, Cr, Cu, Fe, Mn, Ni, Pb ve Zn konsantrasyonları ICP‐AES ilebelirlenmiş ve bunların örnekleme alanlarına göre değişimleri incelenmiştir.Araştırmada ağırmetal konsantrasyonunda Sediment>Balık>Plankton>Su sıralamasıgözlenmiştir.Balık örneklerinde (Chalcalburnus tarichi, PALLAS 1811) en fazla birikimkaraciğer dokusunda Zn>Pb>Cu>Fe>Co>Ni>Cr>Cd>Mn olarak kaydedilmiştir.Analiz sonuçlarına göre metal konsantrasyonlarının birikimleri sırasıyla, suda;Fe>Pb>Cu>Cr>Mn>Co>Fe>Ni>Cd, sediment de; Zn>Pb>Cu>Cr>Co>Ni>Fe>Mn>Cd,planktonda; Zn>Pb>Cu>Cr>Co>Mn>Co>Zn>Fe şeklinde sıralanmıştır.Su örneklerindeCd, Cu, Zn, Pb değerleri kabuledilebilir sınırların altındadır fakat balık karaciğerdokusunda ve sedimentte bazı örnekleme alanlarında kabuledilebilir sınırları aştığıgörülmüştür.Anahtar Sözcükler: Van Gölü, birikim, Ağırmetal,Balık,Sediment, Su, Plankton437


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleVAN GÖLÜ KIYI ZONU ZOOPLANKTONUNDA POPULASYON DEĞİŞİMİŞükran YILDIZ 1 , Mehmet Salih ÖZGÖKÇE 2 , Evin POLAT 2 ve Remzi ATLIHAN 21Celal Bayar Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat fakültesi Biyoloji bölümü, Manisa, Turkiye.2Yüzüncü yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi, 65080 Van, TurkeyÇalışma 2005–2007 yıllarında Van gölü kıyı şeridi boyunca ve her yıl Mayıs‐Eylül aylarında periyodik olarak yapılan arazi çalışmalarıyla tamamlanmıştır.Çalışma,örnekleme noktaları olarak seçilen üç farklı karakterde toplam 20 alanda yapılmıştır.Çalışmada Van gölü kıyı zonunda 14’ü Rotifera, 4’ü Copepoda, 2’si Cladocerasınıflarına ait olmak üzere toplam 20 takson bulunmuştur. Notholca squamula,Keratella quadrata, Colurella colurus, Lecane ohiensis, Lecane grandis ve Lecanelamellata türleri Van gölü kıyı zonunda ilk defa saptanmıştır.Periyodik örneklemeleri yapılan zooplanktonun 2005‐2007 yılında çalışmaprogramında belirtilen farklı örnekleme istasyonlarında ve aralıklarında populasyondeğişimleri incelenmiştir.Anahtar Sözcükler: Van Gölü,Zooplankton, Rotifera, Cladocera, Copepoda, Türkiye438


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleZERNEK‐ BARAJ GÖLÜ ( VAN/TÜRKİYE ) ZOOPLANKTON FAUNASIŞükran YILDIZCelal Bayar Üniversitesi,<strong>Fen</strong>Edb fakültesi,Biyoloji bölümü,Muradiye/ManisaZernek‐Baraj Gölü’nun zooplankton faunasının mevsimsel değişimi veyoğunluğu Nisan‐Kasım 2007‐Mart‐Ekim 2008 tarihleri arasında araştırılmıştır.Zooplankton örnekleri aylık periyotlar halinde gölde seçilen farklı özellikteki ikiistasyondan, plankton kepcesi ile vertikal ve horizontal olarak toplanmıştır. Göldekizooplanktonik organizmaların sayısal (B/m3) olarak % 94’sini Rotifera, % 5’siniCladocera ve % 1’ini Copepoda turlerinin oluşturduğu belirlenmiştir. Rotiferagrubundan 13takson Brachionus urceolaris, Brachionus calyciflorus , Keratellacochlearis, Notholca squamula, Kellicottia longispina ,Mytilina spinigera ,Lepadellaovalis, Lecane luna , Synchaeta pectinata, Polyarthra vulgaris, Asplanchna priodonta,Filinia longiseta, Filinia terminalis, Cladocera grubundan 2 takson (Daphnia longispina,Daphnia magna)Copepoda grubundan da 2 takson(Arctodiaptomus sp.Cyclops vicinus )bulunmuştur. Rotifera grubu hem tür hem de türlere ait birey sayıları bakımındanzooplankton icinde baskın grubu oluşturmuştur.Anahtar Sözcükler: , Zernek‐Baraj Gölü, Rotifera, Cladocera, Copepoda.439


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleFOÇA SAHİLLERİ (EGE DENİZİ) ALGLERİNDE BAZI AĞIR METAL (CD, PB, CU VEZN) DÜZEYLERİNİN ARAŞTIRILMASIFatma KOÇBAŞ 1 , Meral ÖZTÜRK 2 ve Hüseyin GÜNER 31Celal Bayar Üniversitesi <strong>Fen</strong>‐edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Muradiye‐Manisa2Celal Bayar Üniversitesi Demirci Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Demirci‐Manisa3<strong>Ege</strong> Üniversitesi <strong>Fen</strong> Fakültesi Biyoloji Bölümü Bornova‐İzmirFoça sahilleri turizm, denizcilik faaliyetleri, evsel atıkların etkisi altındadır. Bunedenlerle çevresel faktörlerden etkilenen ve besin zincirinin önemli halkalarındanbiri olan alglerin ağır metal düzeyleri bu çalışmada araştırılmıştır. Ağır metalkonsantrasyonları ICP ile belirlenmiştir. Mayıs 2008 – Ağustos 2009 tarihleri arasında,Foça sahillerinde yer alan 6 örnek alma istasyonunda makroalg örneklerinde (Ulvalinza, Ulva lactuca, Corallina elongata ve Padina pavonica) Cd, Pb, Cu ve Zn birikimdüzeylerini belirlemek amacı ile mevsimsel analizler gerçekleştirilmiştir.Araştırma sonucunda C. elongata Cu 0,0491‐0,1948, Zn 0,0225‐1,1979, Pb0,0018‐0,45004 (mg/kg kuru ağırlık), U .linza Cu 0,00753‐0,0761, Zn 0,0142‐1,0287,Pb 0,00123‐0,2673 (mg/kg kuru ağırlık), U. lactuca’ da Cu 0,00961‐0,0805, Zn 0,0106‐1,50513, Pb 0,00129‐0,7721, P. pavonica Cu 0,00558‐0,1517, Zn


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleISLATMA VE YUMUŞATMA BASAMAĞINDAN İZOLE EDİLEN BAZIMİKROORGANİZMALARIN pH ve TUZ TOLERANSLARININ İNCELENMESİBinnur MERİÇLİ YAPICI, Sadi Turgut BİLGİ ve Derya DOĞANAYÇanakkale 18 Mart Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, ÇanakkaleTarıma dayalı et endüstrisinin bir yan ürünü olan ham deri, deri endüstrisininen önemli girdisini oluşturmakta ve değerlendirilmediğinde katı atık olarak problemteşkil etmekte değerlendirildiğinde ise değerli ürünlere dönüştürülmektedir. Deriişleme esnasında da özellikle proteolitik ve lipolitik mikrobiyal aktivite sonucu derizarar görmektedir. Diğer yandan deri işlem sıvıları geniş bir mikrobiyal floraya evsahipliği yaptığından yeni ekolojik türlerin tespit edilmesi muhtemeldir.Bu çalışmada ıslatma ve yumuşatma basamağından bakteri ve fungus (küf vemaya) izolasyonları yapılmıştır. İzolasyon sonucunda çalışmada incelenmek üzere 10bakteri ve 7 fungus seçilmiş ve bu mikroorganizmaların pH ve tuz toleranslarıincelenmiştir.Proteolitik ve lipolitik özelliklere sahip bakteri izolatların tamamının gelişimgösterebildiği pH aralığının 6‐11 ve tuz konsantrasyonunun ise %0‐13 değerlerindeolduğu tespit edilmiştir. Proteolitik ve lipolitik fungus izolatlarının ise gelişimgösterdikleri pH değerleri ve tuz oranlarının oldukça değişken olduğu tespit edilmiştir.Bazı fungus izolatlarının %21 NaCl gibi yüksek tuz konsantrasyonu ve pH 13 gibiekstrem koşullarda gelişim gösterdikleri belirlenmiştir.Bu aşamadan sonra yapılması planlanan çalışmalarda incelenen izolatlarınmoleküler düzeyde tanılanmaları ile deri hasarının önlenmesinin yanısıra yeni türlertespit edildiği taktirde de mikrobiyal çeşitliliğe katkı sağlayacağı düşünülmektedir.Anahtar Sözcükler: Islatma‐Yumuşatma, Proteolitik Bakteri, Proteolitik Fungus,Lipolitik Bakteri, Lipolitik Fungus, pH Toleransı, Tuz Toleransı441


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleISLATMA VE YUMUŞATMA BASAMAĞINDAKİ ALKALİFİLİKMİKROORGANİZMALARIN SAYIMI VE İZOLASYONUBinnur MERİÇLİ YAPICI, Derya DOĞANAY ve Sadi Turgut BİLGİÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakütesi, Biyoloji Bölümü, ÇanakkaleDeri, mikroorganizmalar tarafından kolayca bozulabilen en hassas materyallerarasındadır. İşleme sıvılarında çok çeşitli mikroorganizmalar bulunduğundanderilerde arzu edilmeyen kusurlar oluşabilmektedirMikroorganizmaların gelişimini etkileyen en önemli faktörlerden birisi pH’dır.Alkalifilik mikroorganizmaların iyi geliştikleri optimum pH değerleri 9‐10 dur. Deriişleme sürecinde uygulanan yaş işlem sıvılarının pH koşulları birbirinden farklılıkgöstermektedir. Bu nedenle söz konusu sıvılarda farklı pH koşullarında gelişimgösteren ve çeşitli hidrolitik enzim aktivitesine sahip mikroorganizmalarbulunabilmektedir. Bu mikroorganizmaların izolasyonu, moleküler düzeydeidentifikasyonu ve enzim aktivitelerinin tespit edilmesi oldukça oldukça önemlidir.pH değeri 7‐8 arasında değişen ıslatma ve yumuşatma sıvılarında tuzkonsantrasyonundaki azalmaya bağlı olarak ortam koşulları mikroorganizmagelişimine olanaklı hale gelmekte ve yumuşatma sıvısında oldukça yüksek sayılardamikroorganizma bulunmaktadır. Eğer mikroorganizmalar bu basamakta kontrol altınaalınmazsa daha sonraki işlem basamaklarına da taşınarak enzimatik aktiviteleriylederiye zarar verebilmektedir.Bu araştırmada ıslatma yumuşatma basamağında, proteaz ve amilaz aktivitesigösteren bazı alkalifilik bakterilerin izolasyonu ve sayımı yapılmıştır. Elde edilenizolatlara gram boyama, katalaz ve oksidaz gibi bazı fenotipik testler uygulanmıştır.Ayrıca izolatların tuz, sıcaklık ve pH toleransları tespit edilmiştir. Daha sonra buizolatların moleküler düzeyde tanılanmaları planlanmaktadır. Tanılama ile deriendüstrisinde probleme neden olan mikroorganizmaların kontrolünün daha kolayolacağı düşünülmektedir. Diğer yandan tanılacak olan mikroorganizmalar yenialkalifilik türler olabileceğinden; bu çalışma sonuçlarının biyolojik çeşitliliğe de katkısağlanacağı ümit edilmektedir.Anahtar Sözcükler: Islatma, yumuşatma, alkalifilik442


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSULAMA PROJELERİNİN SULAK ALANLAR ÜZERİNE ETKİLERİHasan DEĞİRMENCİ ve Gülşah ÜĞLÜKahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Biyosistem MühendisliğiBölümü, KahramanmaraşSu, insan hayatı için en önemli unsurdur. Sınırlı bir kaynak ve verimlikullanımı en önemli problemlerden biridir. Toplam tarımsal üretimin ise %36’sı sulutarım alanlarından karşılanmaktadır. Tüketilen suyun %70’i tarımsal üretim amacıylakullanılmaktadır. Bu nedenle artan dünya nüfusunun beslenmesinde sulu tarım önemlibir yere sahiptir. Türkiye'de su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi uzun dönemliekonomik kalkınmada önemli bir rol oynamaktadır. Türkiye’de 2010 yılı sonu itibarıile toplam 5,42 milyon hektar arazi sulamaya açılmıştır.Sulama ve drenaj projelerinin çevreye ve insan yaşamına çok sayıda olumluetkisi bulunmakla beraber, önemli olumsuz etkileri de bukunmakta ve bu etkiler sonuçolarak hem sulama projelerinin hem de sulak alanlarının sürdürülebilirliğinietkilemektedir. Sulak alanların kuruma nedenleri incelendiğinde DSİ’nin doğrudankurutma çalışmaları ön plana çıkmaktadır. Devlet Su İşleri'nin yıllık istatistikbültenlerinde, sulak alanların doğrudan ve tümüyle kaybına yol açan iki kategoridensöz edilmektedir: taşkın kontrolü ve kurutma (arazi kazanma, sıtmayla mücadele vsamaçlı). DSİ'nin kurulduğu 1953 yılından bu yana, Önemli Kuş Alanlarının (ÖKA)dışında kalan 370.000 ha sulak alan habitatı, çeşitli kurutma ve taşkın kontrolü amaçlıprojeler sonucu yok olmuştur. Ayrıca su dağıtımındaki kaçaklar, buharlaşma, küreselısınma ve yağışların azalması sulak alanları olumsuz etkilemektedir.Bu çalışmada; ülkemiz sulak alanları üzerine sulama ve kurutmaçalışmalarının olumsuz etkileri araştırılacak ve tartışılacaktır. Çalışma kapsamında DSİkurutma çalışmalarının bölgesel düzeydeki durumları, sulama projelerine etkileri,sulak alanların kurutma miktarları ve oranları değerlendirilecektir. Ayrıca sulamaprojelerinin sulak alanlar üzerine olan olumsuz etkilerinin azaltılmasına yönelikönlemler tartışılacaktır.Anahtar Sözcükler: Sulama, Sulak alan, Kurutma, Drenaj, Sulama Projeleri443


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleARTILARI VE EKSİLERİ İLE NÜKLEER ENERJİ SANTRALLERİMerve BALLIÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Anabilim Dalı,ÇanakkaleGünümüzde hızlı nüfus artışı ve sanayi alanındaki gelişmeler nedeniylegiderek artan ihtiyaçlardan birisi de enerjidir. Enerji eldesi için yenilenemeyen enerjikaynakları (kömür, doğalgaz, petrol, nükleer) ve yenilenebilen enerji kaynaklarından(güneş, rüzgar, hidrojen vb.) yararlanılmaktadır. Dünya çapında her geçen yıl artan veartmaya devam eden enerji talebinin karşılanabilmesi için büyük orandayenilenemeyen kaynaklar kullanılmaktadır. Bu kaynaklar arasında nükleer enerjininkullanım oranı yaklaşık %10'dur. Günümüzde 400'den fazla nükleer santral, toplamelektrik ihtiyacının %15'ini sağlayacak şekilde faaliyet göstermektedir.Nükleer santrallerde genellikle zenginleştirilmiş uranyumun parçalanması ileenerji elde edilmektedir. Bir nükleer santralin, çevresinde yaşayan insanlara yüklediğiyıllık doz doğal radyasyonun çok altındadır. Ancak nükleer atık sorununun tam olarakçözülememiş olması endişe yaratmaktadır. Nükleer enerji, çevreye birçok yöndenzarar veren diğer yenilenemeyen enerji kaynaklarına göre tercih edilebilirliği dahayüksek bir kaynak olmakla beraber, yenilenebilen enerji kaynaklarıyla mukayeseedildiğinde dezavantajlıdır.Bu araştırmanın amacı, ülkelerin enerji açığının kapatılmasında alternatifkaynak olarak gösterilen ve günümüzde çokça tartışılan nükleer enerji santrallerininavantaj ve dezavantajlarını ortaya koyarak diğer kaynaklarla karşılaştırmaktır.Anahtar Sözcükler: nükleer enerji, zenginleştirilmiş uranyum, nükleer santral444


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleRADYOAKTİF KİRLENME, OLASI ETKİLERİ VE KORUNMA YOLLARIMerve BALLI 1 ve Neslihan DEMİR 21Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Anabilim Dalı,Çanakkale2Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü,Çanakkaleİnsanoğlunun yaşadığı çevrenin bir parçası olan radyasyon, elektromanyetikdalgalar veya hızlı parçacıklar şeklinde yayılan enerjidir. Doğal radyasyon canlıbünyesinde ve çevresinde her zaman mevcuttur. Günlük hayatta karşımıza çıkan doğalradyasyon kaynakları olarak inşaat malzemeleri, yol yapım malzemeleri, hava, su,toprak, yiyecekler, güneş gösterilebilir. Böylece her an tüm bu kaynaklarda bulunandoğal radyoaktif maddeler nedeni ile zorunlu olarak belirli miktarda radyasyonamaruz kalınmaktadır. Ancak alınan bu doğal radyasyonun dozu çok düşük miktarlardaolduğundan sağlık açısından bir tehlike oluşturmamaktadır. Üzerinde önemledurulması gereken konu, insanoğlunun radyoaktif maddelere müdahalesi sonucu açığaçıkan radyoaktif kirlenmedir. Bu radyoaktif kirliliğe neden olan kaynakların başındanükleer silah üreten fabrikalar, nükleer enerji santralleri, radyoaktif madde artıklarıgelmektedir.Radyasyon, çevre üzerinde hem fiziksel hem de biyolojik etkiye sahiptir.Biyolojik etkisi, canlıların hücre yapısını ve fonksiyonunu bozacak kimyasalreaksiyonlar ile moleküler değişiklikler sebebiyle olmaktadır. Etkisini özellikle genetikmateryal üzerinde göstermektedir. Radyasyonun sebep olduğu rahatsızlıklarınbaşında yanıklar, kapanmayan yaralar ve bazı kanser türleri (kan, tiroit ve kemik iliği)gelmektedir. Aynı zamanda, besin zinciri yoluyla da canlılarda birikim göstermektedir.Radyasyonun neden olabileceği tüm bu olumsuz durumlara karşı alınabilecek bazıönlemler de mevcuttur.Bu çalışmada, radyoaktif kirlenmenin diğer kirlilik çeşitlerinden farkınıortaya koymak, ekosisteme olası etkilerinden bahsetmek, canlılar için yaşamsalönemini vurgulamak ve bu konuda alınabilecek tedbirlerin neler olduğunu açıklamakamaçlanmaktadır.Anahtar Sözcükler: radyoaktif kirlenme, radyasyon, radyoaktif madde, çevre, kanser445


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN ÜLKEMİZDE ENDEMİK BİTKİLER ÜZERİNEETKİLERİVildan OKUMUŞSüleyman Demirel Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, IspartaKüresel iklim değişimi ve bunun en somut göstergesi olan küresel ısınmanınsebebi olan sera gazları, esas olarak fosil yakıtlarının yakılması, sanayi, ulaştırma, arazikullanım değişikliği, katı atık yönetimi ve tarımsal faaliyetlerden kaynaklanmaktadır.Türkiye’de 1990’lı yıllardan itibaren daha belirgin hale gelen küresel ısınma ve iklimdeğişliği, kritik sıcaklık düzeylerindeki değişiklik oranları; dar yayılış alanına sahipolan endemik türler, artan sıcaklık ve azalan yağışa bağlı olarak, daha fazla risk altınagirebilir veya tamamen ortadan kalkabilir.Türkiye sınırları içerisinde “Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı” na göre 3000civarında endemik bitki türü bulunmaktadır. Bu bitkilerden 171’i CR, 774 bitkitürümüz EN, 688 bitki türü VU kategorisindedir. Bu bitkilerden 152 tanesiantropojenik tehdit altındaki nadir bitkilerimizdir. Ülkemizde potansiyel risk altındaolan soğanlı bitkilerden 300’e yakını endemik özellik göstermektedir. Bu bitkileriçinde Liliaceae familyasına ait 54 EN, 30 VU kategorisinde, İridaceae familyasına ait16 EN, 15 VU kategorisinde bitki türü bulunmaktadır. Kış ve erken ilkbahardaçiçeklenen bu bitkiler ve bu bitkilerin yer aldığı ekolojik zincir, kış yağışlarınınazalması ve özellikle kış sıcaklığının artmasından olumsuz etkilenirler. Özellikleendemik bitki türleri değişen habitat alanlarında istilacı bitki türleriyle rekabetedemeyerek alandan uzaklaşmaktadırlar. Bu çalışmada küresel ısınma tarafındantehdit edilen bitki türlerinin listeleme çalışması yapılmıştır. Bu bitkilerin kültürealınması, gen bankaları ve herbaryumların oluşturulması küresel ısınma tehdidindenkorunmaları için gerekli görülen önlemler olarak önerilmiştir.Anahtar Sözcükler: Küresel ısınma, Endemik, Tehlike, İklim değişikliği, Türkiye446


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKÖYDEN KENTE GÖÇ VE ÇEVRE: İSPİR ÖRNEĞİErtuğrul GÜREŞCİAtatürk Üniv.İspir Hamza Polat MYO İspir/ERZURUMKöyden kente göç, Türkiye’de özellikle 1950’li yıllardan sonra belirgin birşekilde artmaya başlamış, nedenleri ve sonuçları ile birlikte önemli bir toplumsal olayolarak kabul edilmiştir.Köyden kente göçün ekonomik ve sosyal birçok nedeni ve sonucu vardır.Bunlar genel olarak ekonomistler, sosyologlar ve coğrafyacılar tarafından yaygınolarak tartışılmıştır. Ancak köyden kente göçün çevre üzerine etkisi, etkili bir şekildedikkate alındığı söylenemez. Sebepleri ve sonuçları ile birlikte köyden kente göçün,çevre üzerine etkisinin oldukça fazla olduğu gerçeğinden hareket edilerek buçalışmada, köyden kente göçün Erzurum İli İspir İlçesi’nde yarattığı etki ve çevrearasındaki ilişkinin genel olarak değerlendirilmesi amaçlanmıştır.Anahtar Sözcükler: Göç, Köyden kente göç, çevre, İspir, Erzurum447


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇORUM YÖRESİ FERHATKAYA VE MALBOĞAZI FORMASYONLARININ FOSİLTOPLULUĞU VE YAŞIAyşegül YILDIZAksaray Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, AksarayÇorum ili 1/25000 ölçekli Çankırı‐G32‐c2, Çorum‐G33‐c2, Çorum‐H34‐a2 veÇorum‐G35‐d3 paftalarında yer alan çalışma alanında yer alan Ferhatkaya formasyonu,beyaz‐koyu gri renkli, ince‐orta‐kalın tabakalı, masif görünümlü, sık çatlaklı, yer yerçört bantlı ve yumrulu kireçtaşlarından oluşmuştur. Malboğazı formasyonu isetabanda bloklu çakıltaşı ile başlayıp, tavana doğru kumtaşı, silttaşı, kiltaşı, marnardalanmasına dönüşür. Çalışma alanında Ferhatkaya formasyonundan 4 adetstratigrafi kesiti ölçülmüş ve bu kesitlerden toplam 58 örnek derlenmiştir. Malboğazıformasyonundan ise 2 adet stratigrafi kesiti ölçülmüş ve bu kesitlerden toplam 42örnek derlenmiştir. Derlenen örneklerin incelenmesi sonucunda; Ferhatkayaformasyonuna ait olan örneklerde bentik foraminiferlerden Evolutinella darvini,Frondicularia sp., Haimasiella wintoni, Messilina secans, Pseudorhapydioninalaurinensis, Textularia sp., Trocholina valdensis, olmak üzere 7 cins, 5 tür;calpionellitlerden Calpionella elliptica, Calpionellopsis simplex, Stenosemellopsishispanica ve Tintinopsella carpathica olmak üzere 4 cins, 4 tür; kalkerlinannoplanktonlardan Lithraphidites carniolensis serratus, Watznaueria barnesaeolmak üzere 2 cins, 2 tür belirlenmiş ve fosil topluluğuna göre Ferhatkayaformasyonunun inceleme alanındaki oluşum yaşı ? Geç Jura‐Kampaniyen (? 161.2‐70.6milyon yılları arası) olarak belirlenmiştir. Malboğazı formasyonundan derlenenörneklerde ise, bentik foraminiferlerden Angulogaveinella gracilis, Valvulinoidesumovi, Praelacazina fragilis ve Sirtina orbitoidiformis olmak üzere 4 cins, 4 tür;planktonik foraminiferlerden Contusotruncana contusa, C. fornicata, C. walfischensis,Gansserina gansseri, Globotruncana arca, G. bulloides, G. linneiana, Globotruncanellahavanensis, G. petaloidea, Globotruncanita angulata, G. conica, G. stuarti, Heterohelix sp.,ve Trinitella scotti olmak üzere 7 cins, 13 tür; kalkerli nannoplanktonlardan Miculadecussata, M. staurophora, Stradneria olmak üzere 2 cins, 3 tür belirlenmiş ve fosiltopluluğuna göre Malboğazı formasyonunun inceleme alanındaki oluşum yaşıMaastrihtiyen (70.6‐65.5 milyon yılları arası) olarak belirlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Çorum, Ferhatkaya formasyonu, Malboğazı formasyonu, Fosiltopluluğu448


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSİVAS YÖRESİNDE KİREÇLİ TOPRAKLARA UYGULANAN ZEOLİT MİKTARLARININBUĞDAY VERİMİNE ETKİSİNİN ARAŞTIRILMASIMustafa DEMİR 1 , İrfan OĞUZ 2 ve Ö. Faruk NOYAN 11Tokat Toprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitüsü‐TOKAT2GOP Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Toprak ve Bitki Besleme Bölümü‐TOKATSivas Şarkışla yöresine bağlı 15 köyde, toprakların kireç içerikleri tarımsalüretimi olanaksız kılacak düzeyde yüksektir. Yer yer toprakların kireç kapsamları %80 düzeylerine çıkabilmektedir. Kireçli topraklar yağış sularını depolamaözelliklerinin yetersizliğine bağlı olarak özellikle kurak aylarda mera, tarım ve ormanalanlarında ciddi nem açığının oluşmasına yol açmaktadırlar. Kireçli topraklarda nemdepolama özellikleri geliştirilebilirse kirece dayanıklı kültür bitkileri ile ekonomiküretim yapılabilmektedir. Bu çalışma, kireçli topraklarda nem korumak üzere, zeolituygulamasının etkinliğini belirlemeye yönelik olarak Sivas‐Şarkışla ilçesi YeniyapanKöyünde yürütülmüştür. Araştırma, Tesadüf Blokları Deneme Desenine göre 3tekrarlamalı olarak yürütülmüştür. Araştırma konuları; (Z0) Tanık, Z1 (500 kg/dazeolit uygulaması), Z2 (1000 kg/da zeolit uygulaması), Z3 ((2000 kg/da zeolituygulaması), Z4 (4000 kg/da zeolit uygulaması) ve Z5 ((8000 kg/da zeolit uygulaması)olmak üzere 6 konuludur. Elde edilen buğday verimlerine tek yönlü ANOVA testiyapılmış ve farklılığın önemli çıkması üzerine LSD testi ile gruplandırma yapılmıştır.Araştırma sonucunda, % 5 önem düzeyinde artan zeolit dozuna karşılık buğdayverimleri de artmıştır.Anahtar Sözcükler: Sivas Şarkışla, zeolit, buğday verimi449


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleISPARTA İLİNİN TARIM ALANLARININ TIBBİ AMAÇLI YABANCI OTLARIBelkıs MUCA, Mahmut KORKMAZTÜRK ve Ahmet KOCAS. Demirel Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Anabilim Dalı, ISPARTACoğrafi konumu ve ekolojik şartları Türkiye’de, çeşitli tarım bitkilerininyetiştirilmesine imkan tanımaktadır. Tarla yabancı otlarının ürüne pek çok zararıolduğu bilinmektedir. Ancak Türk halkı bu yabancı otlardan gıda, boya, tedavi vb.amaçlarla yararlanmasını bilmekte; bir taraftan faydalanırken diğer taraftan dayabancı ot mücadelesine katkı sağlamaktadır. Yabancı ot olarak bilinen türlerincelendiğinde büyük bir çoğunluğunun aslında faydalı bitkiler olduğu görülmektedir.Örneğin Glycyrrhiza glabra L.’ nın (Meyan) öksürük kesici etkisi, meyan şerbeti ve liköryapımı; Urtica dioica L.’nin (Isırgan) romatizmal hastalıklarda ağrı kesici etkisi;Hypericum perforatum L.’un (Kantaron, Binbirdelikotu) yağının açık yaralardaantiseptik olarak kullanıldığı, dâhilen alınması ya da yaraya sürülmesi halinde hücrebölünmesini artırarak yarayı iyileştirdiği ya da gençleştirdiği gibi pek çok yabancı otuntıbbi kullanımları bulunmaktadır. Bu durum yabancı otların aslında ekonomik açıdanne kadar önemli olduğunun göstergesidir. Kimyasal maddelerle yabancı ot mücadelesiile insan sağlığının tehlikeye atılmasına karşılık bu bitkilerin doğru zamanlardatoplanarak tarım arazilerinin verimini artırmak ve ekonomik kazancı ikiye katlamakmümkün olabilir. Bu çalışmada, Isparta ilinde tarım alanlarında yetişen yabancı otlarıntıbbi amaçlı kullanımlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın materyallerimuhtelif zamanlarda ve dönemlerde toplanmış olup ekseriyetinin örneğiherbaryumumuzda mevcuttur. Tarım alanlarında yapılan araştırmalar sonucundatıbbi öneme sahip bitkiler, Türkçe adları ve kullanım amaçları belirlenmiştir.Çalışmada, bitkilerin özellikle tıbbi amaçlı kullanılan kısımlarına, kullanılış amacına vehalk arasında isimlendirilmesine dikkat çekilmektedir. Isparta ilinde tespit edilenbitkilerin önemli olanlarından bazıları aşağıda listelenmiştir:Adonis aestivalis L., Avena fatua L., Berberis crataegina DC., Brassica nigra (L.) Koch.,Chenopodium album L., Cirsium arvense (L.) Scop., Convolvulus arvensis L., Daucuscarota L., Euphorbia helioscopia L., Fumaria officinalis L., Hypericum perforatum L.,Malva neglecta Wallr., Mentha spicata L., Papaver rhoeas L., Salvia aethiopis L., Secalecereale L., Stellaria media (L.) Vill., Trifolium arvense L., Urtica dioica L., Verbascumphlomoides L., Viscum album L. vs.Anahtar Sözcükler: Isparta, Yabancı ot, Tıbbi bitkiler, Tarım alanı450


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleAKDENİZ VE EGE KIYILARINDA ÖTROFİKASYON RİSKİ AÇISINDAN SINIRLAYICIBESİN ELEMENTLERİNİN BELİRLENMESİErsan KUZYAKA, Vildan TÜFEKÇİ, Hüseyin TÜFEKÇİ, Gülsen AVAZ ve SüleymanTUĞRULTÜBİTAK – MAM, Çevre Enstitüsü, Gebze/KocaeliDeniz ortamında canlıların yaşayabilmesi için gerekli olan makro (C:N:P) vemikro (eser metaller) besin maddeleri deniz suyunda farklı derişimlerde bulunur vefotosentezle belli oranlarda tüketilir. Karasal kaynaklı yüklerin miktarı kadar denizeulaşan besin elementlerinin kullanılabilir yapıdaki oranları (N/P/Fe), kıyı sularındakifitoplankton patlamalarına ve ötrofik koşulların oluşmasına neden olur. Hassas kıyısalalanlara yapılacak atıksu deşarjlarında alıcı ortamın hidro‐kimyasal özellikleri ve busularda hangi besin elementin potansiyel sınırlayıcı faktör olduğunun bilinmesi karadayapılacak ileri arıtım uygulaması ve ötrofikasyon riskinin ortadan kaldırılması içinfayda sağlayacaktır.Bu çalışmada, Akdeniz ve <strong>Ege</strong> kıyılarında yer alan büyük yerleşim yerlerindentoplanan kentsel atıksuların deşarj edildiği alıcı ortamda plankton üretimini sınırlayanbesin element(ler)i, 14 C izotopu eklemeli biyo‐deneylerle belirlenmiştir. Akdeniz veKentsel ve endüstriyel atıksu girdisinin yoğun olduğu İzmir ve Edremit Körfeziiç sularında belirgin fosfor ve azot kirlenmesinin olduğu ve N/P oranının oldukçadüşük olduğu gözlenmiştir. Bu iki alanda potansiyel sınırlayıcı besin elementininöncelikle azot olduğu belirlenmiştir. Kıyısal deniz ekositemini besleyen az kirli nehirve yağmur sularında N/P oranı yüksektir ve bu sularda belirgin fosfor eksikliği vardır.Doğu Akdeniz ve <strong>Ege</strong>’nin açık sularında da fosfor eksikliği vardır ve fosfor potansiyelsınırlayıcı elementtir. Bölgede yapılacak arıtma tesislerine atıksularda organik maddegiderimi ile birlikte arıtılmış sularda fosfor giderimini arttıran ve buna bağlı olarakN/P oranını yükseltecek uygulanabilir arıtma teknolojilerine öncelik verilmelidir.Anahtar Sözcükler: Sınırlayıcı besin elementi, fitoplankton, birincil üretim, azot,fosfor, ötrofikasyon451


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleEĞİRDİR GÖLÜ BESİN ELEMENTLERİ DEĞİŞİMİ (2000‐2010)Hüseyin TÜFEKÇİ 1 , Vildan TÜFEKÇİ 1 , Kemal GÜNEŞ 1 , Aslı Süha GÜNAY 1 , HakanATABAY 1 , Cem SENDURAN 1 , Emine METİN1, Teoman DİKERLER 1 , Murat TURAN 2 veGürsel ERUL 21TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi, Çevre Enstitüsü, Gebze/ Kocaeli2Çevre ve Orman Bakanlığı, Çevre Yönetimi Genel MüdürlüğüEğirdir Gölü’nde 2009‐2010 yıllarında gerçekleştirilen bu çalışmada; göl sukalitesi ve besin elementi seviyesinin son on yıl içindeki (2000 ‐ 2010) değişimiincelenmiştir. Çalışma, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından desteklenen “İçme veKullanma Suyu Kaynağı Olarak Eğirdir Gölü’nün Korunması ve Özel HükümBelirlenmesi Projesi” kapsamında gerçekleştirilmiştir. Göl suyunda; sıcaklık, iletkenlik,pH, toplam çözünmüş madde, askıda katı madde, orto‐fosfat, toplam fosfat,nitrat+nitrit azotu, amonyum azotu, toplam azot, silikat, toplam organik karbon veklorofil‐a tayinleri yapılmıştır.İçme, kullanma ve sulama suyu olarak kullanılmakta olan Eğirdir Gölü, sukalitesi bakımından dünyada da ender rastlanılan göllerden biridir. Göl suyu; tarımdandönen sular, evsel atıksular, hayvansal atıklar ve endüstriyel atıksularla besinelementleri bakımından zenginleşmeye başlamıştır. Nitrat+nitrit azotu, klorofil‐a veaskıda katı madde konsantrasyonlarında 2000‐2001 çalışma sonuçlarına göreortalama 3‐5 kat artışlar saptanmıştır. Göl suyu, orto‐fosfat bakımından ultraoligotrofik özelliğini korurken, toplam fosfat konsantrasyonu bakımından oligotrofikmezotrofikseviyeye yükselmiştir. Sudaki toplam azotun toplam fosfora (TN/TP)oranından sınırlayıcı besin elementinin fosfor olduğu anlaşılmıştır. Yakın zamanakadar I. Sınıf Su Kalitesi özelliğinde olan göl suyunun, bazı parametreler açısındakalitesinin düştüğü saptanmıştır. Fosfor besin elementinin, azotla birlikte Eğirdir Gölüsu kalitesi için (alg üretimi ve ötrofikasyon açısından) belirleyici olduğu ve mutlaksurette fosforun kaynağında kontrol altına alınması gerektiği önerilmiştir.Anahtar Sözcükler: Eğirdir Gölü, Su Kalitesi, Azot, Fosfor, Klorofil‐a, Trofik DurumIndeksi452


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKAHVERENGİ ALABALIKLARDA (Salmo trutta fario Linneaus, 1792)KADMİYUMUN SUBLETAL DOZLARININ ETKİLERİAlaa Hussain Ali Al‐Hamdani 1 ve Muhammed ATAMANALP 21Department Pathology &Poultry Diseases ,Veterinary Medicine University Mosul‐Iraq2Atatürk Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi, ErzurumBu çalışmada, kahverengi alabalıklarda (Salmo trutta fario Linneaus, 1792)kadmiyumun subletal dozlarınının patolojisi araştırılmıştır. 0,022 ve 0,043 mg/Lkonsantrasyonlarına 10 ve 20 gün boyunca maruz bırakılan balıklarda huzursuzluk vedüzensiz yüzme hareketleri ile solunumda ve vücut yüzeyi mukus salgısında artış,solungaçlarda kanlanma gözlenmişken her iki doz içinde herhangi bir ölüm olayıkaydedilmemiştir. Solungaçların ikinci lamel epitelyum hücreleri ile karaciğerhücrelerinde hiperplazi şeklinde histopatolojik lezyonlar, safra kanalında ve epitelyumhücrelerde hipertrofi, böbrek kan damarlarında tıkanma, tibüler epitelyumhücrelerinde açılma, beyin kan damarlarında tıkanma ile sinir hücrelerinindemiyelinizasyonu gözlemlenmiştir. Lenfosit sayısı, PCV, RBC ve hemoglobindeğerlerinde de önemli seviyede (p


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleFARKLI DOZLARDA DELTAMETRİN VE KADMİYUM UYGULANAN KILIÇKUYRUK(Xiphophorus hellerii) BALIKLARINDA OLUŞAN OKSİDATİF STRES TAYİNİGüllü KAYMAK 1 , Figen Esin KAYHAN ve Nazan Deniz KOÇ 21.Marmara Üniversitesi, , Göztepe Kampüsü <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü2. Sakarya Üniversitesi, Biyoloji Bölümü Zooloji Anabilim Dalı BaşkanlığıBu çalışmada, piretroid grubu insektisitlerden deltametrin ve kadmiyumunkılıçkuyruk balıklarının (Xiphophorus hellerii Heckel, 1848) solungaç dokularındaoksidatif stres oluşturma potansiyelleri ve antioksidan sistemler üzerine etkileriaraştırılmıştır. Kontrol grubu dışında balıklar 72 saat süresince deltametrin vekadmiyumun subletal dozlarının etkisine bırakılmıştır. Kimyasalların solungaçdokusundaki protein miktarları, lipid peroksidasidasyonunu belirlemek amacıylamalondialdehit (MDA), antioksidan sistemlere etkisini belirlemek amacıyla daindirgenmiş glutatyon (GSH) ve katalaz enzim (CAT) aktivitesi spektrofotometrikyöntemler kullanılarak belirlenmiştir.Protein miktarlarında kontrol grubuna oranla diğer gruplarda artışgözlenmiştir. Malondialdehit seviyesi kontrole kıyasla 0,2 ppm deltametrin grubundaazalırken diğer gruplarda artış belirlenmiştir. İndirgenmiş glutatyon düzeylerindekontrole nazaran 0,2 + 0,1 ppm deltametrin + kadmiyum grubunda belirgin bir azalmasaptanırken diğer gruplarda artma saptanmıştır. Katalaz enzim aktivitesinde kontroleoranla tüm gruplarda belirgin bir azalma belirlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Deltametrin, Kadmiyum, Oksidatif Stres, Solungaç, KılıçkuyrukBalığı, Xiphophorus hellerii454


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBELEDİYE ÇALIŞANLARININ ÇEVRESEL DÜŞÜNCE VE DAVRANIŞLARI İLE BUNAETKİ EDEN FAKTÖRLERY. Keskin 1, N.E. Lüleci1 ve O. Özyaral 2 ,1Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı ABD, Haydarpaşa, İstanbul2Yeni Yüzyıl Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek OkuluBirçok çevre sorununun temel kaynağını bireylerin sorumsuz çevreseldavranışları oluşturmaktadır. Mevcut çevre sorunlarının kaynağı birey olduğu gibi, busorunların ortadan kaldırılmasındaki aktif rol alıcı da bireydir. Ağırlıklı olarak çevresağlığı hizmetlerinin yürütüldüğü yer olan belediyelerde, belediye çalışanlarının çevreile ilgili düşünce ve davranışları çevre sağlığı açısından önemlidir. Bu çalışma belediyeçalışanlarının çevre ile ilgili düşünce ve davranışlarının değerlendirilmesi amacıylayapılmıştır.Araştırma kesitsel tipte olup, İstanbul’da bir ilçe belediyesi çalışanlarıüzerinde yürütülmüştür. Araştırmaya 90 kişi katılmayı kabul etmiş ve özbildirimyöntemi ile anketleri cevaplamıştır. Çalışmada Uzun ve Sağlam (2006) tarafındangeliştirilen “Çevresel Tutum Ölçeği” kullanılmıştır. Ölçekte, “Çevresel Davranış AltÖlçeği” ve “Çevresel Düşünce Alt Ölçeği” olarak iki alt başlığa ayrılan ve 16‟sı olumlu,11‟i olumsuz olmak üzere toplam 27 madde yer almaktadır. Çalışmanın veri girişleriSPSS 11.5 programı, istatistiksel değerlendirilmede ise t–testi ve anova kullanılmıştır.Araştırmaya katılanların %46.7’si kadın, %53.3’ü erkektir. Yaş ortalamaları34.76±8.17, toplam hizmet süreleri 11.97±8.43 olup kurumdaki hizmet süreleri9.03±8.39 olarak saptanmıştır.Belediye çalışanlarının çevre konusunda bilinç düzeylerinin yükseltilmesiyönünde çalışmalar yapılması yararlı olacağı ve çevre farkındalık bilincinin yüksekbulunması, onların vermiş oldukları belediye hizmetlerini olumlu etkileyeceğigerçeğinden hareketle eldeki verilere dayalı olarak toplum bilincinin artırılmasıyönünde yaşam boyu eğitim felsefesine dayalı çeşitli farkındalık ve eğitimprogramlarının uygulanabilirliği için polika geliştirme hususunda çeşitli önerilersunulmuştur.Anahtar Sözcükler: Çevresel düşünce, çevresel davranış, Belediye çalışanlarıi yaşamboyu eğitim, çevresel farkındalık455


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleMARMARA DENİZİ’NİN KUZEYDOĞUSUNDA FİTOPLANKTONUN MEVSİMSELDEĞİŞİMİDuyşen ÖZEL ve Seyfettin TAŞİstanbul Üniversitesi, Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü, Vefa/ İstanbulMarmara Denizi’nin kuzeydoğusunda 2001 yılı boyunca fitoplankton dağılımımevsimsel olarak incelenmiştir. Belirlenen toplam 9 istasyonda aylık ve mevsimlikolarak kalitatif ve kantitatif analizler için deniz suyu ve plankton kepçe örneklerialınmıştır. Kalitatif analizler sonucunda fitoplanktonda 8 sınıfta toplam 105 taksonbelirlenmiştir. Bunlardan 42’si Dinophyceae, 54’ü Bacillariophyceae, 4’üDicyochophyceae ve 5’i de diğer gruplardan (Chlorophyceae, Gamophyceae,Cyanophyceae, Euglenophyceae) oluşmaktadır. Tespit edilen türlerden diyatomFragilaria cf. striatula, Meuniera cf. membranacea ve Stephanophyxis cf. palmeriana’nınTürkiye Denizleri için; dinoflagellat Ceratium belone ve diyatom Thalassiothrixmediterranea’nın ise Marmara Denizi için yeni kayıt olabileceği belirlenmiştir.Kantitatif analizler sonucu hemen hemen tüm istasyonlarda dinoflagellatların yüksekkonsantrasyonlarda bulunduğu, diyatomların ise bazı aylarda artış gösterdiğigörülmüştür. Fitoplankton bolluğunun kış sonu ve ilkbaharda daha yüksek olduğu,yaz ve sonbahar aylarında ise düşük değerlerde bulunduğu tespit edilmiştir. AyrıcaMY1, MY2 ve MBC istasyonlarının diğer istasyonlara göre daha yüksek bollukdeğerlerine sahip oldukları belirlenmiştir. En yüksek fitoplankton değeri diyatomPseudo‐nitzschia pungens’in baskın olduğu Aralık ayında MY2 istasyonunda 284 × 103hücre L‐1 olarak bulunmuştur. Dinoflagellardan Prorocentrum micans Ocak ayındaMY1 istasyonunda 47 × 103 hücre L‐1 değerine ulaşmıştır. Su örneklerinde yapılanincelemelerde tür sayısının Şubat ayında en yüksek, Ağustos ayında ise en düşükolduğu tespit edilmiştir. Yıl boyunca çeşitlilik indeksinin (H΄) 0.13 ile 3.85 değerleriarasında değiştiği belirlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Marmara Denizi, fitoplankton, deniz kirlenmesi456


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleEGE DENİZİ’NDEKİ MİDYELERDE (Mytilus galloprovincıalis) 210 Po ve 210 Pb’UNMEVSİME VE İSTASYONA BAĞLI OLARAK DEĞİŞİMİNİN İNCELENMESİAysun UĞUR GÖRGÜN, Banu ÖZDEN ve Işık FİLİZOK<strong>Ege</strong> Üniversitesi, Nükleer Bilimler Enstitüsü, 35100, Bornova / İzmirDenizel çevrede kirletici düzeylerin belirlenmesinde sucul organizmalarkullanılmaktadır. Bu organizmalar bazı kirleticileri, özellikle de ağır metal ve bazıradyonüklidleri bünyelerinde biriktirmektedirler. Suyu süzerek beslenen midyeler,süzme işlemi sırasında kirletici ve birçok ağır metal ile birlikte suda bulunan radonürünlerinden biri olan 210 Po’u da bünyesine almaktadır. Bu nedenle midyeler denizkirliliğinin belirlenmesinde yaygın olarak kullanılan bir biyoindikatördür.Çalışmada, <strong>Ege</strong> Denizi’nden toplanan midye (Mytilus galloprovincialis)örneklerinde 210 Po ve 210 Pb aktivite konsantrasyonları belirlenmiştir. Örnekler, 6istasyondan (Çanakkale, Dikili, Foça, Çeşme, Didim, Bodrum) mevsime bağlı olarak 2yıllık (2004‐2006) bir periyod içerisinde toplanmıştır. Midyeler boyutlarına göre (1‐4,4‐6, >6cm) farklı gruplara ayrılmıştır. 210 Po ve 210 Pb aktivite konsantrasyonları alfaspektrometresi kullanılarak analiz edilmiştir. 210 Pb konsantrasyonları, 210 Pb ve 210 Poarasındaki radyoaktif denge sağlandıktan sonra ölçülen 210 Po aktivitesinden tayinedilmiştir. Çalışmada toplam verim209Po (0,1 Bq mL ‐1 ) standardı kullanılarakhesaplanmıştır. Sonuçlar, midyelerdeki 210 Po aktivite konsantrasyonlarının 53±4 ve1960±60 Bq kg ‐1 arasında değiştiğini göstermektedir. En yüksek 210 Po aktivitekonsantrasyonu Didim istasyonundan kış mevsiminde toplanan 4‐6 cm boyutgrubundaki midye örneklerinde tayin edilmiştir. Genel olarak, midyelerdeki 210 Pbkonsantrasyonu 210 Po konsantrasyonlarından daha düşük seviyelerde gözlenmiştir.210Po/ 210 Pb oranı tüm midye örneklerinde birin üzerindedir ve ortalama 26’dır. 210 Pokonsantrasyonlarında istasyona bağlı gözlenen farklar endüstriyel aktiviteler vebölgelerin doğal artortam seviyelerinden kaynaklanabilir.Anahtar Sözcükler: Midye, <strong>Ege</strong> Denizi, 210 Po, 210 Pb, Biyomonitör457


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleDİCLE VE FIRAT SU SİSTEMLERİNDE YAŞAYAN Capoeta umbla TÜRÜNDEKİMERİSTİK VARYASYONLARIN İNCELENMESİTarık ÇİÇEK, Erhan ÜNLÜ ve Serbest BİLİCİDicle Üniversitesi <strong>Fen</strong> Fakültesi Biyoloji Bölümü/ DiyarbakırDicle ve Fırat su sistemlerinde yaşayan Capoeta umbla (Heckel, 1843)türünün, birbirinden uzak ya da izole olan farklı populasyonları arasındaki meristikvaryasyonların araştırılması yapılmıştır. Bunun için Dicle ve Fırat su sistemine aitSinek Çayı, Devegeçidi Barajı, Savur Çayı, Kayser Çayı, Batman Çayı, Batman Barajı veDicle Nehri (Diyarbakır) lokalitelerinden değişik araç ve gereçlerle 110 tane örnekyakalanmıştır. Elde edilen her bir örnekten 13 tane meristik sayım alınmıştır.Sayımları alınan karakterler için SPSS programında discriminant analiz kullanılmıştır.Gruplandırma modeline bağlı olarak discriminant fonksiyon sayısı ve bunların toplamvaryansı açıklama bakımından önemleri ve genotipler arasındaki var olan meristikvaryasyon düzeyleri belirlenmiştir.Ayırma analizinde meristik varyasyonlara göre grupları sınıflandırmanınbaşarı oranı % 49,1 oranında bulunmuştur. Sinek Çayı, Devegeçidi Barajı, Savur Çayı,Kayser Çayı, Batman Çayı, Batman Barajı ve Dicle Nehri lokalite gruplarını meristikkarakterler bakımından kendi gruplarında sınıflandırmanın başarı oranları sırasıyla;%54.5, %91.7, %50, %63.7, %0, % 91.4, %100 ve %76.7 oranında bulunmuştur. Bunagöre bu türün çalışılan meristik karakterler bakımından, bütün lokaliteler arasındaönemli bir varyasyon göstermediği sonucu ortaya çıkmıştır.Anahtar Sözcükler: Dicle‐Fırat, Capoeta umbla, varyasyon, discriminant, meristik458


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ KONUSUNDAKİGÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİAhmet Gökmen 1 , Gülcan Öztürk 2 ve Kemal Solak 11Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Biyoloji Eğitimi Anabilim Dalı2Eflani İMKB Çok Programlı Lisesi, KarabükÇevre sorunları yerel, bölgesel ve küresel olmak üzere üç temel boyutta elealınmaktadır. Günümüzde en çok tartışılan küresel sorunlarından biri de iklimdeğişikliği konusudur. Eğitim sistemimizdeki öğrencilerin bu konuya olan yaklaşımlarıgelecekteki kamuoyu yapısı ve iklim politikalarımız açısından önem arz etmektedir. Buçalışmada ortaöğretim öğrencilerinin iklim değişikliği konusundaki görüşlerininincelenmesi amaçlanmıştır. Bu temel amaçla; araştırmacılar tarafından geliştirilengörüş formu ile öğrencilerin iklim değişikliği olgusu, çözüm ve uyum önerileri, konuylailgili davranışları ve bilgi kaynakları analiz edilmiştir. Açık uçlu sorulardan oluşangörüş formu hazırlanırken konuyla ilgili literatür incelenmiş, kapsam ve geçerlilik içinalan uzmanlarının görüşlerine başvurulmuştur.Araştırma betimsel bir alan araştırması olup, çalışma grubunu Karabük iliEflani İMKB Çok Programlı Lisesi’nde öğrenim görmekte olan farklı sınıflara kayıtlıtoplam 100 ortaöğretim öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmanın verileri NVivo 9 nitelveri analiz programı ile çözümlenmiştir.Çalışma sonuçlarına göre öğrencilerin iklim değişikliği ile ilgili bilgilerininyetersiz olduğu, konu ile ilgili eksik ya da yanlış kavramlarının söz konusu olduğu, bilgikaynaklarının çoğunluğunu internet ve televizyon gibi yazılı ve görsel basınınoluşturduğu, çözüm ve uyum önerileri üretmekte ise zorlandıkları belirlenmiştir.Çalışma sonunda elde edilen sonuçlar doğrultusunda, öğrencilerin konu ile ilgilieksikliklerinin giderilmesi için birtakım önerilerde bulunulmuştur.Anahtar Sözcükler: İklim değişikliği, ortaöğretim öğrencileri, bilgi kaynakları, çözümve uyum önerileri459


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBİR YÜKSEKLİK GRADİYENTİ BOYUNCA YAYILIŞ GÖSTEREN İKİ SİMPATRİKTÜRDE AZOT VE FOSFOR REZORBSİYONU (GERİ ALINIMI)Dudu Duygu KILIÇ 1 ve Hamdi Güray KUTBAY 21Amasya Bilim ve Sanat Merkezi 2 Ondokuz Mayıs Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, BiyolojiBölümüOrta Anadolu’da bir yükseklik gradiyenti boyunca yayılış gösteren step vekayalık vejetasyonun iki tipik türünde (Amelanchier rotundifolia (Lam.) Dum.‐Coursetsubsp. rotundifolia and Rhamnus oleoides L. subsp. graecus) hangi yaprak özelliklerininazot ve fosfor rezorbsiyon verimliliği (NRE ve PRE) ve yeterliliği (NRP ve PRP)üzerinde etkili olduğunu belirlemek için bazı yaprak parametreleri (N ve Pkonsantrasyonları, N/P oranı, spesifik yaprak alanı, azot ve fosforun ortalamaalıkonma zamanı (MRTN ve MRTP) ve yaprak azot ve fosfor rezorbsiyonuaraştırılmıştır. A. rotundifolia subsp. rotundifolia’da yaprak özellikleri yüksekliğe bağlıolarak önemli bir değişim göstermemektedir. Toprak pH’ı dışında tüm topraközellikleri yükseklik gradiyenti boyunca istatistiksel yönden önemli olarak değişmekteolup artma eğilimindedir. Yükseklik gradiyenti boyunca toprak fosforkonsantrasyonları son derece düşüktür. A. rotundifolia subsp. rotundifolia ‘da PREdeğerlerinin yaprak döken türler için belirlenen ortalama değerlerin üzerindeolmasına karşın NRE yaprak döken türler için belirlenen ortalama değerlerinaltındadır. R. oleoides subsp. graecus ‘da ise hem NRE hem de PRE yaprak döken türleriçin hesaplanan ortalama değerlerin üzerindedir. Ortalama azot ve fosfor alıkonmazamanının (MRTN ve MRTP) R. oleoides subsp. graecus’da daha yüksek olması butürün azot ve fosforu A. rotundifolia subsp. rotundifolia’ya göre daha etkili bir şekildekullandığını göstermektedir.Anahtar Sözcükler: N ve P rezorbsiyon yeterliliği, N ve P verimliliği, ortalama besinalıkonma zamanı, spesifik yaprak alanı460


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleLemna minor’ UN AĞIR METAL TEMİZLENMESİNDEKİ YERİ: Cr, Pb, CuKARIŞIMLARI ÖRNEĞİEsra ÜÇÜNCÜ, Özge BUYURGAN, Şeyda FİKİRDEŞİCİ, Evren TUNCA ve AhmetALTINDAĞAnkara Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Ankara,Ağır metallerin temizlenmesinde makrofitlerin kullanımı; oldukça ekonomik,verimli ve doğal bir yöntem olması sebebiyle araştırmaya değer bir konudur. Buçalışmanın amacı; su mercimeklerinin (Lemna minor), 3 ağır metalin farklıkonsantrasyonlardaki karışımlarını temizleme oranlarını araştırmaktır.Cu, Cr ve Pb’nin biyolojik temizlenmesi üzerine yapılan bu çalışmada; bu 3ağır metalin 7 farklı subletal konsantrasyonuna 7 gün boyunca maruz bırakılan sumercimeklerinin dokularındaki ağır metal miktarları belirlenmiştir. Deney başında vesonunda alınan(kontrol grupları dahil olmak üzere)27 bitki dokusu örneği ICP’ye ağırmetal analizi için gönderilmiştir.Deney başlangıcında bitki dokusunda bulunan Cu miktarı 45,48µg/g iken;7.gün sonunda Cr‐Cu‐Pb, Pb‐2Cu, 2Pb‐Cu, Cr‐2Cu, 2Cr‐Cu karışımlarındaki miktarlarısırasıyla, 10543µg/g, 19171µg/g , 18047µg/g, 20915µg/g, 12836µg/g; Cr’un dokudakimiktarı 7,01µg/g iken; 7. gün sonunda Cr‐Cu‐Pb, 2Cr‐Pb, Cr‐2Pb, Cr‐2Cu, 2Cr‐Cukarışımlarındaki miktarları sırasıyla, 1808µg/g, 3814µg/g, 1008µg/g, 212µg/g,986µg/g; Pb’nin dokudaki miktarı 58,22µg/g iken,7.gün sonunda Cr‐Cu‐Pb, 2Cr‐Pb, Cr‐2Pb, Pb‐2Cu, 2Pb‐Cu karışımlarındaki miktarları sırasıyla, 328µg/g, 533µg/g,2089µg/g, 387µg/g, 1616µg/g olarak tespit edilmiştir.Sonuç olarak; su mercimeği dokusunda bakır artışı her karışımdayüksektir(%28424‐%46377). Krom artışı değişiklik göstermekle beraber(%2928‐%54385), 2Cr‐Pb karışımındaki %54385 oranıyla tüm çalışmada en fazlaabsorblanandır. Çalışılan konsantrasyonlarda, su mercimeğinin, bakırıntemizlenmesine uygun olduğu, krom temizlenmesinde ise; belirli karışımlarda oldukçabaşarılı olduğu görülmüştür. Kurşunun bitki üstündeki toksisitesinden dolayı düşükkonsantrasyonlarda başarılı olunmasına karşın yüksek konsantrasyonlardakullanılamayacağı görülmüştür.Anahtar Sözcükler: Ağır metal, biyoremediasyon, fitoremediasyon, karışım, Lemnaminor461


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSU MERCİMEĞİ (Lemna minor) KULLANARAK FARKLIKONSANTRASYONLARDAKİ Cu, Cr VE Pb’ NİN BİYOLOJİK TEMİZLENMESİEvren TUNCA, Şeyda FİKİRDEŞİCİ, Özge BUYURGAN, Esra ÜÇÜNCÜ ve AhmetALTINDAĞAnkara Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, AnkaraBu çalışmanın amacı; su mercimeğinin biyolojik absorbsiyonundanfaydalanılarak, ağır metal kirliliğinin en önemli etmenlerinden olan Cu, Cr, Pb’nin suculortamdan uzaklaştırılmasıdır. Çalışmadaki önemli noktalardan biri; bu 3 ağır metalinfarklı konsantrasyonlarının, su mercimeğinin biyoabsorbsiyonunun üzerine etkilerininbilinmiyor olmasıdır. Bu çalışma, su mercimeği üzerindeki tekli ağır metalbiyoremediasyon ve eşit konsantrasyonlu karışım çalışmalarını bir adım ilerigötürecek ve doğal ortamlarda yapılan biyolojik temizleme çalışmalarına destekolacak niteliktedir. Çalışmada; su mercimeklerine, deneyin başında; Cu, Cr ve Pb’ninkarışımları 7 farklı konsantrasyon halinde, 7 farklı denek grubuna bir kere verilmiş ve24 saatte bir su örnekleri alınmıştır. Deney 7 gün boyunca 3 tekrarlı olarakgerçekleştirilmiştir. 6’sı kontrol grubundan olmak üzere toplamda 153 su örneği, ağırmetal miktarının saptanması için ICP okutmasına gönderilmiştir. ICP sonuçlarına göre;7.günün sonunda Cr‐Cu‐Pb , Cr‐2xCu, 2xCr‐Cu, Pb‐2xCu, 2xPb‐Cu karışımlarındakiCu konsantrasyonları sırasıyla; %46.18, %41.45, %45.51, %51, %37.17 oranlarında;Cr‐Pb‐Cu, Cr‐2xCu, 2xCr‐Cu, Pb‐2xCr, 2xPb‐Cr karışımlarındaki Cr konsantrasyonlarısırasıyla; %99.97, %99.97, %99.98, %99.98, %99.95 oranlarında; Cr‐Pb‐Cu, 2xPb‐Cu,Pb‐2xCu, 2xCr‐Pb, Cr‐2xPb karışımlarındaki Pb konsantrasyonları sırasıyla %92.35,%91.64, %89.96, %95.74, %96.78 oranlarında sudan temizlenmiştir. Kurşun, sumercimeği için son derece toksik olmasına karşın düşük konsantrasyonlarda sumercimeği tarafından yüksek oranda absorbe edilmiştir. Bakır için çalışmada yüksekkonsantrasyon kullanıldığı düşünülürse absorbsiyon oranlarının oldukça yüksekolduğu söylenebilirken, krom yüksek oranda sudan uzaklaştırılmıştır.Anahtar Sözcükler: Ağır metal, karışım, Lemna minor, biyoremediasyon462


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleGÖKKUZGUN’DA (Coracias garrulus) KULUÇKAAhmet KILIÇDicle Üniversitesi <strong>Fen</strong> Fakültesi Biyoloji Bölümü 21280 DiyarbakırYurdumuzda yaz göçmeni olarak bulunan türlerden biri de gökkuzgundur(Coracias garrulus). Üreme amacıyla Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne nisan ayısonunda gelir.Araştırma objemizi Dicle Üniversitesi yerleşkesinde bulunan gökkuzgunlaroluşturdu. 2007 yılından beri araştırmalarımız devam etmektedir. Gözlemler her gündüzenli biçimde gerçekleştirildi. Çalışmalarımızda bilinen etolojik yöntemlerkullanıldı. Belirli yuvalar aralıksız izlendi. Araştırmalarda fotoğraf makinesi, videokamera, dürbün ve teleskoptan faydalanılmıştır. Davranış analizleri tablo vegrafiklerle değerlendirildi.Gökkuzgun 1‐5 yumurta yapar. Kuluçka son yapılan yumurtayla başlar. Eşlerkuluçkayı birlikte yürütür. Dişi kuluçkada fazla kalır. Kuluçkanın ilk haftasında dişininkuluçkaya ilgisi daha fazladır. Sonraki haftalarda dişi kuluçkada gittikçe azalansürelerde kalır. Kuluçkanın toplam süresinin yarısını dişi sürdürür. Erkeğin kuluçkadakalma süresi toplam sürenin 1/3 ü kadardır. Yumurtaların yalnız bırakılma süresi,toplam gözlem süresinin 1/5 i kadardır. Dişi, daha çok sabah‐öğleden önce yuvadakalır. Oysa erkek sabah ve öğleden sonra eşit sürelerde kuluçkada kalır. Yumurtalarsabahları yalnız bırakılmamaya özen gösterilir. Öğleden sonra yumurtaların uzunsürelerle yalnız bırakıldığı tespit edildi. Zira habitat ve yuva sıcaklığının uygun olmasıkuluçkaya yatmaya az ihtiyaç göstermektedir.Besin piramidinde üst sıralarda yer alan gökkuzgun biyolojik mücadeledeönemli bir yere sahiptir. Beslenmesinde çekirge türlerinin önemli bir paya sahipolduğu belirlenmiştir. Ekili alanlarda zarara yol açan çekirgelerin sayıları kontrolaltında tutulmaktadır. Kullanılacak çeşitli kimyasallara olan ihtiyaç bu yolla azalabilir.Gökkuzgun populasyonlarının korunması biyolojik mücadelede önem arz etmektedir.Anahtar Sözcükler; Gökkuzgun, kuluçka, Coracias garrulus, eş, biyolojik mücadele,Güneydoğu Anadolu Bölgesi463


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleISPARTA İLİ HYDROPHILIDAE (COLEOPTERA) TÜRLERİNİN FAUNİSTİK VESİSTEMATİK YÖNDEN İNCELENMESİAyçin YILMAZ, Ebru Gül ASLAN ve Yusuf AYVAZSüleyman Demirel Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 32260, IspartaColeoptera takımının sucul gruplarının önemli bir kısmını oluşturanHydrophiloidea, neredeyse bütün zoocoğrafik bölgelerde yayılış göstermektedir. Türsayısı bakımından Hydrophiloidea üst familyasının büyük bir bölümünü oluşturanHydrophilidae, 19 cins 95 tür ve 4 alt tür ile ülkemiz sucul kınkanatlı faunasınınönemli bir kısmını temsil etmektedir.Araştırma alanı olarak seçilen Isparta ili sahip olduğu çok sayıda suculekosistem ile Göller Bölgesi’nin önemli bir kısmını temsil etmektedir. 2009‐2010yıllarında Isparta il merkezi ve ilçelerinden toplanan Hydrophilidae (Coleoptera)türleri, bazı ekolojik verilerle birlikte faunistik açıdan incelenmiştir. Çalışmasonucunda, Hydrophilidae familyasının 14 cinsine bağlı 33 tür, 2 alttür ve toplam 671birey tespit edilmiştir. Çalışma yıllarına göre taksonların dağılımı; 2009 yılında 7 cins23 tür, 2010 yılında ise 13 cins ve 29 tür şeklindedir.Çalışmada saptanan türlerin her birinin kısaca önemli diyagnostikkarakterleri verilmiş, türlerin genel habitusu, aedeagus şekli ve teşhis işlemindekullanılan bazı morfolojik yapıları sunulmuş, bilinen Dünya ve Türkiye dağılışlarırevize edilmiştir. Bunun yanı sıra türlerin habitat tercihleri gözden geçirilerek genelolarak tür ve cins bazında gözlemlere dayalı yorumlar yapılmıştır. Familya üyelerininözellikle durgun sular, suyun karayla birleştiği kenar kısımlar, çamurlu su birikintilerive ötrofikasyonun yoğun olarak gözlemlendiği sucul habitatları tercih ettikleribelirlenmiştir. Elde edilen veriler ekolojik açıdan sonuç kısmında tartışılmıştır.Anahtar Sözcükler: Coleoptera, Hydrophilidae, fauna, habitat tercihi, Isparta464


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKUZEY ANADOLU’DA YAYILIŞ GÖSTEREN Myodes glareolus (MAMMALIA:RODENTIA) POPULASYONLARININ mtDNA (SİTOKROM b ve KONTROL BÖLGESİ)ANALİZİReyhan ÇOLAK 1 , Gül Olgun KARACAN 1 , İrfan KANDEMİR 1 , Teoman KANKILIÇ 2 veErcüment ÇOLAK 11Ankara Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü Tandoğan/Ankara2Niğde Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, NiğdeBu çalışmanın amacı Myodes glareolus populasyonlarının Kuzey AnadoluBölgesi’ndeki yayılış profillerini ortaya koymaktır. Bu amaçla çalışılan populasyonlararasındaki genetik ilişkiyi ortaya koymak için 15 lokaliteden toplanan 38 örneğinmtDNA üzerindeki iki gen bölgesinin (sitokrom b ve kontrol bölgesi) sekans analiziyapılmıştır. Genetik mesafe hesaplamalarında Kimura 2 parametresi (K2P)kullanılarak MEGA v.3 programı ile genetik ilişkiler hesaplanmıştır. Bu yaklaşımlaoluşturulan Neighbor‐joining (NJ), maximum parsimony (MP), maximum likelihood(ML) ve UPGMA ağaçları ile her iki gen bölgesi için de benzer sonuçlar elde edilmiştir.Buna göre Kuzey Anadolu bölgesi açık bir şekilde iki gruba ayrılmıştır. Bu gruplardanbirini doğu Karadeniz (Samsun‐Ordu‐Giresun‐Trabzon‐Rize) populasyonlarıoluştururken diğerini ise Kuzey Anadolu’nun batısında yer alan populasyonlaroluşturmuştur (İstanbul‐İzmit‐Düzce‐Bolu‐Ankara‐Zonguldak‐Sinop‐Kastamonu).Bursa (Uludağ) örnekleri ise beklenmedik bir şekilde Doğu Karadeniz populasyonlarıile birlikte kümelenmiştir. Ayrıca bu çalışma ile Avrupa populasyonlarına aitGeneBank’tan elde edilen sekanslar da analizlere katılarak Myodes glareolus’unTürkiye populasyonları ile Avrupa populasyonları ilk defa filogenetik açıdankarşılaştırılmış ve bu iki populasyon arasındaki ilişki ortaya konmuştur. Coğrafikolarak birbirine yakın olan Kuzey Batı Anadolu ve Balkan populasyonlarının genetikanalizlerle de birbirine yakın olduğu ve Türkiye populasyonlarının Avrupapopulasyonlarından farklılaştığı görülmektedir.Anahtar Sözcükler: Myodes glareolus, Türkiye, mtDNA465


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÜRGÜP, DERİNKUYU VE HODUL DAĞI (NEVŞEHİR) ARASINDA KALAN BÖLGENİNENDEMİK BİTKİLERİDeniz ULUKUŞ ve Osman TUGAYSelçuk Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakütesi, Biyoloji Bölümü, Selçuklu / KonyaÜrgüp, Derinkuyu ve Hodul Dağı (Nevşehir) arasında kalan bölgeden 2008‐2010 yılları arasında toplanan 1460 bitki örneğinin değerlendirilmesi sonucu 76familya ve 327 cinse ait 601 takson tespit edilmiştir. Çalışma alanındaki endemiktakson sayısı 104 olup endemiklik oranı % 19.05’tir. Bu çalışmada Ürgüp, Derinkuyuve Hodul Dağı (Nevşehir) arasında kalan bölgede bulunan endemik bitkiler IUCNtehlike kategorileri bakımından değerlendirilmiştir. Endemik bitkiler arasındasırasıyla, 2’si EN (Tehlikede), 5’i VU (Zarar görebilir), 10’u NT (Tehdit altına girebilir)ve 87’si LC (En az endişe verici) kategorisinde yer almaktadır. Alandaki endemikbitkilerin resimleri çekilerek arşivlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Ürgüp, Derinkuyu, Hodul Dağı, Endemik, Nevşehir, Türkiye466


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇANAKKALE (TÜRKİYE) BAYRAMİÇ BARAJI VE BARAJI BESLEYEN AKARSULARINKİRLİLİK YÜKLERİ İLE ÇEVRESEL ETKİLEŞİMLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA1Ercan Döver, 2 Ahmet Gönüz 2 , B. Damla Yağan ve 1 Kaan Hürkan1.Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü Biyoloji Anabilim Dalı2.Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi Biyoloji BölümüBu çalışmada Çanakkale Bayramiç Havzası’nda bulunan Bayramiç Barajınınağır metal kirlilik yükü incelenmiş, baraj çevresinden ve özellikle barajı besleyenakarsu girişlerinden su, sediment ve bitki örnekleri alınarak , yaş yakma metoduuygulanmış, Cd, Co, Cu, Fe, K, Na, Ni, Pb, Zn ve P değerleri analiz edilmiştir. Ölçülendeğerler Su Kaynakları Koruma Yönetmeliği’nde; Kıta İçi Su Kaynakları için belirtilenparametrelerin sınır değerleri ile karşılaştırılmış ve Cu, Fe, Ni, Pb için ölçülen değerlerstandartların üzerinde bulunmuştur.Baraj gölünün gel‐git seviyesinde su içerisinde canlı olarak, suyun çekildiği toprakalanlarda da çok miktarda cansız olarak; su biyologlarınca su kirliliği analizindeindikatör olarak kullanılan Dreissena polimorpha kabuklu türü gözlenmiştir. Yöredeözellikle Bayramiç Barajı ve barajı besleyen çaylar üzerinde Sazan cinsi tatlı su balığıavcılığının yapılmakta olduğu belirlenmiştir. Bayramiç Barajı ve çevresinin(Phalacrocorax carbo (Karabatak), Ardea cinerea (Gri balıkçıl), Buteo rufinus (Kızılşahin), Larus cachinnans (Gümüş martı), Larus ridibundus (Karabaş martı) gibi pek çokkuş türüne ev sahipliği yaptığı gözlenmiştirAnahtar Sözcükler: Bayramiç Barajı, Ağır Metal, Su Kirliliği467


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleİZMİR KARABURUN YARIMADASINDA DALINDA OLGUNLAŞAN HURMAZEYTİNLERDEN Phoma multirostrata’ NIN İZOLASYONU VE FENOTİPİK VEGENOTİPİK YÖNTEMLER İLE TANILANMASI: Olea europea’ DAN İLK KAYITÖzlem ABACI ve Alev HALİKİ‐UZTAN<strong>Ege</strong> Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Temel ve Endüstriyel Mikrobiyoloji ABD,35100, Bornova, İzmir, TürkiyeHurma zeytin Türkiye’ de sadece Karaburun Yarımadasında görülen vedalında olgunlaştıktan sonra tüketiciye sunulan bir zeytin türüdür. Zeytin taneleri,ağaçta iken, yörenin ekolojik koşullarının da yardımıyla, kendiliğinden olgunlaşarakyenebilecek duruma gelir. Bu durum zeytin henüz ağaç üzerinde iken, taneleri infekteeden bir fungus türü ile gerçekleşmektedir. Çalışmamızda İzmir KaraburunYarımadasından toplanan hurma zeytinden izole edilen Phoma sp.’ nin fenotipik vegenotipik yöntemler ile tanılanması yapılmıştır. Sonuç olarak çalışmamız Oleaeuropaea’ dan Phoma multirostrata izolasyonu için ilk kayıttır.Anahtar Sözcükler: Phoma multirostrata, Olea europaea, Karaburun, Izmir.468


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBİTKİ PARAZİTİ KÖK‐UR NEMATODLARIYLA BİYOLOJİK MÜCADELEDEFUNGUSLARIN BİYOLOJİK ETKİNLİĞİMehmet Ali ONARAN 1 ve Mustafa KATI 21Muğla Anadolu Lisesi Merkez‐Muğla2Selimiye Anadolu Tarım Meslek Lisesi Üsküdar‐İstanbulAlternatif mücadele yöntemleri içerisinde entomopatojenlerin özellikledefungusların biyolojik ve entegre mücadele çalışmalarında kullanılabilmesinisağlayabilmek için bu çalışma yapılmıştır.Bu amaçla, çevre ve insan sağlığının korunması adına ekolojik savaşım yöntemleriolarak, özellikle kök‐ur nematodlarına karşı biyolojik kontrol etmenlerinin tespiti vekullanımı son yıllarda üzerinde çalışmaların yoğunlaştığı konular arasında yeralmaktadır.Bu çalışmada; Muğla ili sebze seralarında önemli zararlara sebep olan kök‐urnematodlarının fungal parazitlerin etkinlikleri yeterince bilinmemektedir.Bulaşık bitki köklerinden ergin dişilerin elde edilmesinde “Blender‐ Elek” metodukombinasyonu kullanılmıştır. Bunun için urlu bitki kökleri akan su altında, iyiceyıkandıktan sonra 1‐2 cm uzunluğunda parçalara ayrılarak blendere yerleştirilmiştir.Materyalin üzerini örtecek kadar su konduktan sonra, alet 10‐15 saniye süre ileçalıştırılmıştır. Bu karışım sırasıyla 30, 60, 100 Mesh’lik eleklerden geçirilerek, eleklerüzerinde kalan nematodlu materyal püset yardımıyla, bir beherde toplanmıştır.Ergin dişiler ve yumurta kümeleri elde edildikten sonra, % 1,5’lik Su Agar (WA) ortamıbulunan 9 cm çaplı petrilere, her petri kabına 10 adet olacak şekilde yerleştirilmiş ve22 C°’de inkübasyona bırakılmıştır.Yumurta kümeleri ve dişilerde, fungal gelişme için yaklaşık 1 ay düzenli olarak kontroledilip, gelişen hiflerin ucundan alınan 5 mm çaplı agar parçası ¼’lük Corn Meal Agar(CMA) ortamına alınmıştır. Petriler 25 C°’de en az 10 gün inkübe edilerek, gelişenfungusların saf kültürleri elde edilene kadar saflaştırma işlemine WA ve ¼ CMAortamları kullanılarak devam edilmiştir.Mikroorganizmalar arasında nematodları parazitleyen ve populasyonlarını azaltanfungus ve predatör türler büyük önem taşımaktadır ve biyolojik mücadele etmeniolarak özellikle funguslar yüksek potansiyele sahiptirler.Bu türlerin uygulanmalarının kolay olmaması, özellikle kontrolün eldeedilmesi için zamana gerek duyulması ve bu kontrolün daimi olmaması gibidezavantajları vardır. Tüm bunlara karşın, kök‐ur ve kist gibi kalıcı endoparazit türlerekarşı başarılı sonuçlar alınmıştır.Anahtar Sözcükler : Nematod, Fumigant, Toksik, Fungus, Endoparazit469


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKAZ DAĞLARINDA FARKLI YÖRELERDEN ALINAN KAR ÖRNEKLERİNDE KALİTEÖZELLİKLERİNİN İZLENMESİGıyasettin AKBİN, Mehmet SAYMAN, Nihal ÖZEL ve H. Handan ÖNER<strong>Ege</strong> Ormancılık Araştırma Müdürlüğü Urla/İzmirBatı Anadolu’nun en önemli yükseltilerinden biri olan Kaz Dağları <strong>Ege</strong> veMarmara Bölgelerinin kesişim noktasında olması nedeniyle gerek flora ve faunagerekse genetik ve ekosistem çeşitliliği açısından Türkiye’nin en önemli ormanalanlarından birisidir. Böylesi önemli bir alanın çevresinde 18 Mart Çan TermikSantralinin yapılacağı kesinleştikten sonra izleme çalışmalarının gerekliliği anlaşılmışve çalışmalara başlanmıştır. Yörede Santralden etkilenebileceği düşünülen üç alandan2002–2009 yılları arasında sekiz yıl süreyle kar örnekleri alınmış ve analizleriyapılarak kimyasal içerikleri belirlenmiştir.Çalışmadan elde edilen sonuçlara göre yöredeki kar örneklerininözelliklerinde yıllar itibariyle istatistikî olarak anlamlı bir farklılığın bulunmadığıtespit edilmiştir. Örnek alınan yöreler açısından değerlendirildiğinde ise, sadeceserbest klor değerlerinde % 5 alfa seviyesinde anlamlı farklılığın olduğu görülmüştür.Diğer parametrelerde yöreler arasında anlamlı bir farklılığın bulunmadığıbelirlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Kaz Dağları, Kar suyu özellikleri, Çan Termik Santrali470


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleİZMİR KÖRFEZİ’NDE BENEKLİ HANİ Serranus hepatus (Linnaeus, 1758)BALIĞININ MİDE İÇERİKLERİNDE GÜN İÇERİSİNDEKİ DEĞİŞİMLERİNARAŞTIRILMASIÖzge ÖZGEN, Eyüp Mümtaz TIRAŞIN ve Aydın ÜNLÜOĞLUDokuz Eylül Üniversitesi, Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü, Bakü Bulvarı No:100İnciraltı‐35340‐İzmirİzmir Körfezi’nde örneklenen benekli hani balıklarının mide içerikleriincelenmiş ve 24 saatlik zaman diliminde besin kompozisyonu ve miktarında değişimolup olmadığı, günün belli bir zaman diliminde mi yoksa sürekli mi beslendikleriaraştırılmıştır.Benekli hani balıkları, İzmir Körfezi’nden 2007 yılı yaz ile 2008 yılı güzmevsimlerinde aynı alanda ve günün değişik periyotlarında gerçekleştirilen 16 trolörneklemesi sonucunda yakalanmıştır. Çalışmada 383’ü yaz ve 367’si güzmevsimlerinde 750 mide incelenmiştir. Yaz döneminde öğlen ve akşam midelerin%95‐100 doluyken havanın kararmasıyla birlikte mide doluluk oranı azalmayabaşlamış ve gece balıkların yaklaşık yarısının (%46‐68) midesi boş çıkmıştır. Güzdöneminde ise gündoğumu (% 80) ve günbatımında (%74) midelerin çoğunluğuboşken diğer zamanlarda midelerin yarısı boş bulunmuştur. Yaz döneminde mideiçeriklerinin çoğunluğunu gündüz saatlerinde %70‐96 IRI değerleriyle mysidaceagrubu oluşturmuştur. Havanın kararmasıyla birlikte midelerde mysidacea’lerin oranıazalmış (%16‐50) ve caridea, brachyura, amphipoda grupları artış göstermiştir.Gündüz midelerde az bulunan caridea grubu gece %29‐49 IRI değerlerine yükselerekmysidacea ile birlikte mide içeriklerinin çoğunluğunu (%63‐80) oluşturmuştur. Güzdöneminde de midelerde bulunan besinlerin çoğunluğunu mysidacea ve carideagrupları oluşturmuştur. Ancak yaz döneminin tersine, güz döneminde carideagrubunun IRI değerleri gündüz %42‐57 arasında değişiyorken gece %9‐30’laradüşmüştür. Mysidacea’lerin IRI değerleri ise öğlen vakti hariç (%55) geneldegece(%64‐65) gündüze(%4‐34) göre daha yüksek çıkmıştır.Anahtar Sözcükler: İzmir Körfezi, Serranus hepatus, beslenme zamanı, besinkompozisyonunda günlük değişimler471


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleİZMİR’DE EVCİL HAYVAN BESLENEN VE BESLENMEYEN EVLERDE MİKROFUNGALFLORANIN KARŞILAŞTIRILMASIAyşegül YOLTAŞ, Özlem ABACI ve Alev HALİKİ UZTAN<strong>Ege</strong> Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Temel ve Endüstriyel MikrobiyolojiAnabilim Dalı, Bornova‐İZMİR, 35100Bu çalışmada içerisinde evcil hayvan beslenen ve beslenmeyen evlerdebulunan hava ile taşınan mikrofungus florasının tespiti, genus düzeyinde tanılanmasıve mevsimsel dağılımının incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla 2008 yılı Ocak‐Haziran ayları arasında, aylık periyotlarla İzmir ilinde 4’ü Karşıyaka, 2’si Hatay, 2'siBornova, 2'si Balçova ve 2'si Urla olmak üzere, 6’sı evcil hayvan barındıran, 6’sında iseevcil hayvan bulunmayan toplam 12 evden 4 bina içi ve 1 bina dışı olmak üzere 5noktadan Merck MAS 100 eco cihazı ile hava örnekleri alınmıştır. Çalışma süresincekullanılan petrilerde, evcil hayvan barındırmayan evlerde toplam 2751; evcil hayvanbeslenen evlerde ise 5066 fungus kolonisi sayılmış ve sonuçlar kob/m 3 olarakverilmiştir. Sonuçlar ayrıca örnek alınan noktaların metropol içi ve metropol dışıolmasına göre değerlendirilmiştir. Elde edilen izolatların genus düzeyindeidentifikasyonu sonucunda Aspergillus, Penicillium, Alternaria, Cladosporium, Rhizopus,Helminthosporium, Trichoderma, Scopulariopsis genusları, steril miseller ve mayalartespit edilmiştir.Anahtar Sözcükler: İzmir, mikrofungus, hava kaynaklı, evcil hayvan, izolasyon472


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTÜRKİYE’DEN YENİ BİR Amaurobius C. L. KOCH, 1837 (ARANEAE;AMAUROBIIDAE) TÜRÜRecep Sulhi ÖZKÜTÜK 1 , Kadir Boğaç KUNT 2 ve Mert ELVERİCİ 31Anadolu Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü / Eskişehir,2Poligon Sitesi 71/27‐B, Dodurga, Çayyolu / Ankara3Ortadoğu Teknik Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü /AnkaraGünümüzde 50 cinse ait 276 türle temsil edilmekte olan Amaurobiidaefamilyası mensupları ağırlıklı olarak Holarktik bölgede dağılım gösteren ve küçüktenbüyüğe boyları değişebilen araneomorf örümceklerdir. Üç tarsal pençe taşımaları,kribellat ya da ekribellat, çoğunlukla sekiz gözlü ve soluk beden renginde oluşlarıfamilyanın genel özelliklerindendir.Familyanın tür sayısı bakımından en zengin cinsi olan Amaurobius, Türkiye’deA. erberi (Keyserling, 1863) ve A. ferox (Walckenaer, 1830) olmak üzere iki türle temsiledilmektedir.Bu çalışmada 2010 yılında Bursa ilinden toplanan Amaurobius cinsine aitörümcek örnekleri değerlendirilmiştir. Araziden el aspiratörü vasıtasıyla toplanantoplam 21 adet (7 ♂♂, 5 ♀♀ ve 9 ergin altı) örnek, %70’lik etil alkole alınaraklaboratuvar ortamına taşınmıştır. Örneklerin sistematik farklılıklarını belirleyenüreme organları üzerinde (erkeklerde palp, dişilerde epijin) Leica DFC295 kameramonte edilmiş Leica S8AP0 marka stereomikroskop ile çalışılmıştır.İncelenen Amaurobius örneklerinin tüm diagnostik özellikleri dikkatealındığında, Dünya örümcek fasunası için yeni bir tür olduğuna karar verilmiş veAmaurobius usta sp. n. olarak adlandırılmıştır. Amaurobius usta sp. n.; üremeorganlarının genel yapısal özellikleri itibariyle Yunanistan, Bulgaristan ve Ukrayna’dadağılım göstermekte olan A. strandi Charitonov, 1937 türü ile benzerlikgöstermektedir. Bununla beraber erkek palpine ait tibial apofizlerin ve dişi vulvasınınyapısal özellikleri ile A. strandi Charitonov, 1937’den kesin bir şekilde ayrılmaktadır.Anahtar Sözcükler: Örümcek, yeni tür, sistematik473


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleESKİŞEHİR YAKIN ÇEVRESİNİN VEJETASYONU VE ODUNSU BİTKİLERİNejat ÇELİKOrman Toprak ve Ekoloji Araştırmaları Enstitüsü Müdürlüğü Eskişehir“Eskişehir Yakın Çevresinin Vejetasyonu ve Odunsu Bitkileri” adlı buaraştırmada, Eskişehir kentinin yakın çevresinin ekolojik şartlarında yetişen, doğalbitki örtüsünün odunsu türlerinin yayılış alanları ile teşhis işlemleri gerçekleştirildi.Ayrıca değişik topoğrafya arzeden (tepeler, yamaçlar vb.) kesimleri de incelenmiştir.Pinus nigra, P.brutia, P.sylvestris, Juniperus ssp, Quercus ssp, araştırma alanınınvejetasyonunu teşkil eden odunsu türlerdir. Araştırma alanında yapılan çalışmasonucunda; 23 familyaya bağlı, 40 çins ve 69 bitki türünün yayıldığı saptanarak doğaltürlerin Peyzaj Mimarlığında yararlanma olanakları irdelenmiştir.Eskişehir bölgesi, ERİNÇ’in Türkiye’nin makro iklim sıralaması içinde İç Anadolustep iklimi tipine, yağış etkenliği indeksine göre değerlendirildiğinde ise yıllık olarak“yarı kurak” kategorisine girmektedir. Dolayısıyla bu bölgenin büyük bölümü yazaylarının kurak ikliminden olumsuz yönde etkilenmektedir. Açık‐yeşil alanlarla ilgilisulama olanağı sınırlıdır. Bu nedenle bu yörede yapılacak olan park, bahçe, peyzajplanlaması ve diğer bitkisel düzenleme çalışmalarında kent içi ve kırsal alanlarda ağaçve çalı türlerinin doğru seçiminde su ekonomilerinin göz önünde tutulması büyükönem taşımaktadır. Bölge step florası kayalık, taşlık ortam bitkileri yönünden oldukçazengindir. Arazide yapılan gözlemler ve çekilen fotoğraflar sonucunda, bölgedeekstrem koşullara dayanıklı 23 değişik familya ya ait 69 bitki türü tespit edilmiş olup,bu bitkisel materyallerin büyük çoğunluğu kentsel ve kırsal peyzaj düzenlemelerindegeniş ölçüde kullanılabilecek niteliktedir. Bu, doğal bitki potansiyeli açısından hiç deazımsanamayacak kapasitededir.Anahtar Sözcükler: Odunsu Bitkiler, Eskişehir, Vejetasyon, Peyzaj Planlama474


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleBİGA YARIMADASI TATLISU MOLLUSKA FAUNASINA KATKILARDeniz Anıl ODABAŞI, Mehmet AKBULUT, M. Zeki YILDIRIM ve Serpil ODABAŞIÇanakkale Onsekiz Mart Üniv., Su Ürünleri Fakütesi, Temel Bilimler Bölümü, ÇanakkaleBiga Yarımadası’nda yer alan Kocabaş, Sarıçay, Karamenderes ve TuzlaÇayları’nın Molluska (Gastropoda ve Bivalvia) faunasını ve dağılımlarını belirlemekiçin gerçekleştirilen bu çalışmada, Kocabaş Çayı’ndan 4, Sarıçay’dan 3, KaramenderesÇayı’ndan 4 ve Tuzla Çayı’ndan 4 istayon seçilerek örneklenmiştir.Elde edilen bulgulara göre, toplam Kocabaş Çayı’nda 6 gastropod, 2 bivalvia,Sarıçay’da 17 gastropod, 9 bivalvia, Karamenderes Çayı’nda 11 gastropod, 4 bivalviave Tuzla Çayı’nda 14 gastropod, 3 bivalvia olmak üzere, çalışma boyunca tümistasyonlardan toplam 27 gastropod ile 13 bivalvia klasisine ait türler tespit edilmiştir.Biga Yarımadası akarsularında gerçekleştirilen önceki çalışmalara bakıldığında, tatlısugastropodlarından Valvata macrostoma, Myosotella myosotis, Oxyloma elegans, Radixlabiata Gyraulus albus, Gyraulus piscinarum, Ancylus fluviatilis ve bivalvia üyelerinden,Unio pictorum türleri bölge için ilk kayıt niteliğindedir.Anahtar Sözcükler: Molluska, Potamofauna, Kocabaş Çayı, Sarıçay, KaramenderesÇayı, Tuzla Çayı, Biga Yarımadası475


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleASİDİK MADEN DRENAJINDAN İZOLE EDİLEN FUNGAL BİYOKÜTLE İLE BLUE 72,ORANGE 13 VE VİOLET 1 TEKSTİL BOYARMADDELERİNİN RENK GİDERİMİNİNARAŞTIRILMASISerap GEDİKLİ 1 , Pınar AYTAR 1 , Yasemin K. ÖZEL 1 , Meltem ÇELİKDEMİR 1 , GökhanGÜNGÖRMEDİ 1 ve Ahmet ÇABUK 21Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Anabilim Dalı,Meşelik, Eskişehir2Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, GenelBiyoloji Anabilim Dalı, Meşelik, EskişehirTekstil ve boya fabrikası atık sularının oluşturduğu çevre kirliliği önemli birproblem olarak ortaya çıkmaktadır. Mevcut tekstil ve boya fabrikalarının pek çoğununarıtım sistemleri olmadığından ya da yeterli düzeyde arıtım yapılamadığından atıksular doğrudan alıcı ortama deşarj edilmektedir. Tekstil endüstrisi atık sularınınbiyolojik arıtımı ve/veya biyolojik iyileştirilmesi uygun maliyetli ve çevre dostu birarıtım teknolojisi olduğundan daha çok tercih edilmektedir.Bu çalışma kapsamında tekstil endüstrisinde yoğun bir biçimde kullanılantekstil boyalarının biyolojik arıtımında, Çanakkale ilindeki asidik maden drenajındanizole edilen fungal biyokütle kurutularak dekolorizasyonda kullanım potansiyeliaraştırılmıştır. Renk giderimi çalışmalarında Sarar Tekstil Fabrikasından (Eskişehir)alınan boyarmaddeler kullanılmıştır.Renk giderimi çalışmalarında Blue 72, Orange 13 ve Violet 1 adında 3 farklıboyarmadde değerlendirilmiş ve bu boyarmaddeler için etkin bir renk giderimi eldeedilmiştir. Yapılan renk giderimi üzerine pH, biyokütle miktarı, başlangıç boyakonsantrasyonu, temas süresi, sıcaklık ve çalkalama hızı gibi biyosorpsiyonparametrelerinin etkisi araştırılmıştır.Belirlenen optimum koşullarda fungal kuru biyokütlesi ile her üç boyarmaddeiçin renk giderim çalışmaları öncesi ve sonrasında FT‐IR analizleri yapılarakboyarmaddelerin bağlandığı fonksiyonel gruplar belirlenmeye çalışılmıştır. Ayrıcayine her üç boyarmadde için renk giderim çalışması öncesi ve sonrasında toksisitedekideğişim Microtox yöntemi ile takip edilmiş ve toksisitede düşme gözlemlenmiştir.Anahtar Sözcükler: Biyosorpsiyon, boyarmadde, fungal biyokütle476


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleHATAY İLİNE AİT ZEYTİNYAĞLARIN ANTİBAKTERİYEL AKTİVİTESİNİNARAŞTIRILMASIYağmur TOPTAŞ 1 , Nilay UĞUR 2 , Perim Burcu ÇIPER 2 ve Ahmet ÇABUK 31Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Anabilim Dalı,Meşelik, Eskişehir2Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Meşelik,Eskişehir3Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, GenelBiyoloji Anabilim Dalı, Meşelik, EskişehirTürkiye bulunduğu coğrafi konum ve sahip olduğu Akdeniz iklimi özellikleriyle,İtalya, İspanya, Yunanistan ve Tunus gibi diğer Akdeniz ülkeleriyle birlikte dünyanınönde gelen zeytin ve zeytinyağı üreticilerindendir. Zeytinyağına, kendine has lezzetiniveren birçok bileşenden biri fenolik bileşiklerdir. Ayrıca antioksidan olan Oleuropein,Hidroksitirosolün zengin kaynağıdır.Bu çalışmada, Hatay ilinde üretilen zeytinlerden üretilen, farklı zeytinyağlarınantimikrobiyal aktivitelerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.Çalışmada Hatay ilinde üretilen zeytinlerden elde edilen naturel, sızma ve pomalezeytinağlarının antimkrobiyal aktivitesi araştırılmıştır. Test organizmaları olarakMicrococcus luteus, Staphylococcus aureus, Bacillus subtilis ve Bacillus cereuskullanılmıştır. İnkübasyon süresi bakteri dilüsyonları hazırlanmış ve test tüplerinehazırlanan Tween 80 içeren fosfat tamponlu tuz çözeltisi, test edilen zeytinyağı ve testorganizmaları, belirlenen miktarlarda eklenmiştir. İnkübasyon süresi sonundakoloniler sayılmış ve kontrol grupları ile karşılaştırılmıştır.Yapılan çalışma sonucunda doğal ve sızma zeytinyağında, M. luteus, S. aureus,B.subtilis, B. cereus test organizmalarında koloni oluşmamıştır. Pomale zeytin yağında iseM. luteus’ da koloni ürememiş, S. aureus’da 11, B. subtilis’de 57, B. cereus’da 38 kolonisayılmıştır.Bu çalışmadan elde edilen sonuçlara göre Hatay iline ait doğal, sızma ve pomalezeytinyağlarının antimikrobiyal etkisi olduğu görülmüştür. Naturel ve sızmazeytinyağları işlenmemiş ve düşük pH’ları sayesinde, işlenmiş olan pomalezeytinyağına göre daha fazla antimikrobiyal etki göstermiştir.Anahtar Sözcükler: Zeytinyağı, antibakteriyel aktivite477


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleHarpactea kaygusuzi sp. n.; DYSDERIDAE (ARANEAE) FAMİLYASI İÇİN YENİ BİRTÜRKadir Boğaç KUNT 1 , Recep Sulhi ÖZKÜTÜK 2 ve Mert ELVERİCİ 31Poligon Sitesi 71/27‐B, Dodurga, Çayyolu / Ankara2Anadolu Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü / Eskişehir3Ortadoğu Teknik Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü /AnkaraAkdeniz ve çevresinde dağılım göstermekte olan Dysderidae familyasıgünümüzde 24 cinse bağlı 512 türle temsil edilmektedir. Familya üyeleri genellikle altıgözlü, gececil, vücut boyları küçükten ortaya değişebilen, gezici yer örümcekleridir.Dsyderidae familyasının Türkiye’den kayıtlı 45 türü bulunmakta olup bunlardan 20’siHarpactea cinsine aittir. Genel özellikleri itibariyle tipik bir dysderid örümcek cinsiolan Harpactea; familyanın diğer cinslerinden, üreme organlarının yapısal özellikleri,keliseral dişlerin sıralanması, bacak dikenlerinin sayısı ve konumları gibi bazı genelözellikleri ile ayrılmaktadır.Bu çalışmada 2011 yılında Alanya‐Antalya’dan toplanan Harpactea cinsine aitörümcekler değerlendirilmiştir. Araziden aspiratör aracılığıyla örneklenen 5 adet (2♂♂, 3 ♀♀) birey, %70’lik etil alkole alınarak laboratuvara taşınmıştır. Örneklerinsistematik farklılıklarını belirleyen üreme organları üzerinde Leica DFC295 kameramonte edilmiş Leica S8AP0 marka stereomikroskop ile çalışılmıştır.İncelenen Harpactea örneklerinin tüm tanısal özellikleri dikkate alındığında,Dünya örümcek faunası için yeni bir tür olduğuna karar verilmiş ve Harpacteakaygusuzi sp. n. olarak adlandırılmıştır. Harpactea kaygusuzi sp. n.; Türkiye endemiğiolan H. sanctaeinsulae Brignoli, 1978 ile yakınlık sergilemektedir. Bununla beraber heriki türde de spiniform olan embolusların H. kaygusuzi sp. n.’de farklı uzunlukta olup;embolus‐tegulum bağlantı açısının değişiklik göstermesi ve ayrıca dişi vulvasınınyapısal farklılıkları H. kaygusuzi sp. n.’nin, H. sanctaeinsulae Brignoli, 1978’den kesinbir şekilde ayrılmasına imkan sağlamaktadır.Anahtar Sözcükler: Örümcek, yeni tür, sistematik478


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÜNİVERSİTELER İÇİN ATIK YÖNETİM STRATEJİLERİKâmil B. VARINCAYıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü 34220, Davutpaşa/ Esenler / İstanbulÜniversiteler sahip oldukları yaşam ve yerleşim alanları; çalışan, öğrenci vediğer ziyaretçi sayıları ile faaliyetleri göz önünde bulundurulduğunda büyüklüklerinegöre bir ilçe veya bir il kadar büyük olabildikleri ve bunlar kadar da atıkçıkarabildikleri görülecektir.Üniversitelerde kırtasiye, sınıf ve ofislerden özellikle kâğıt vb gibi geridönüştürülebilir atıklar; kantin ve yemekhane vb birimlerden özellikle organik atıklar,kızartma yağları; bakım‐onarım atölyelerinden atık yağ, hafriyat atığı vb atıklar; tümkullanım alanlarından atıksu; faaliyetleri sonucu atık gaz çıkaran birimleri varsa atıkgaz; hastahanesi varsa tıbbi atıklar, radyoaktif atıklar; laboratuvarları varsa tehlikeliatıklar gibi çok çeşitli atıkları çıkmaktadır.Hal böyle olunca üniversitelerde de her türlü atık türünü kapsamına alan biratık yönetim planının/stratejisinin varlığı gerekli olmaktadır. Zira üniversitelerinçeşitli birimlerden çok çeşitli türlerde atık çıkmakta ve ülkemizde bu atıklar içinyürürlükteki mevzuat uyarınca bazı yükümlülükler oluşmaktadır. Üniversiteleringerek bu yükümlülüklerini yerine getirmek gerekse de çevre ve halk sağlığınıkorumak, bu konuda topluma öncülük edebilmek için öncelikle kendi atık tür vemiktarlarını belirlemesi ve bu atıklardan kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmesigerekmektedir. Hatta üniversiteler bunu bir adım daha öteye taşıyarak sosyalsorumluluk projeleri kapsamında gerek geri dönüşüm, geri kazanım ve tekrarkullanım gerekse de atık azaltma gibi faaliyetlerde bulunmalıdırlar.Bu çalışmada, bir üniversitede çıkabilecek tüm atık türleri belirlenmeyeçalışılmış, bu atıklardan kaynaklı yükümlülükleri tespit edilmiş ve sonuçta gerek buyükümlülüklerin yerine getirilmesi için gerekse de bu atıkların yönetilebilmesi içinnasıl bir yol izlenmesi, nasıl bir strateji belirlenmesi entegre atık yönetim kavramıçerçevesinde açıklanmaya çalışılmıştır.Anahtar Sözcükler: Üniversite, atık, atık yönetimi, atık türleri, entegre atık yönetimi479


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÖRNEKLERİ İLE ÜNİVERSİTE YERLEŞKELERİ İÇİN GERİ DÖNÜŞTÜRÜLEBİLİRATIK YÖNETİMİKâmil B. VARINCAYıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü 34220, Davutpaşa/ Esenler / İstanbulÜniversitelerde üniversitenin büyüklüğüne göre diğer atık türlerinin yanındaciddi miktarlarda kâğıt, karton, plastik, cam ve metal gibi geri dönüştürülebilir atıklarüretilmektedir. Bu atık türleri hem yürürlükteki mevzuat hükümleri gereğince hemdüzenli depo sahasına gidecek olan atık miktarının azaltılması için hem de geridönüştürülebilmelerinden dolayı doğal kaynakların korunması ve ekonomiksebeplerden dolayı diğer atıklardan ayrı olarak biriktirilmesi ve toplanması gerekenatık türleridir. Bu atıkların kaynağında etkin ve ayrı olarak biriktirilmesi ve toplanmasıiçin de bir yönetim sistemine/stratejisine/planına ihtiyaç duyulmaktadır.Bu çalışmada, gerek ülkemiz üniversitelerinden gerekse de dünyaüniversitelerinden örnek çalışmalar verilerek üniversitelerde geri dönüştürülebiliratıklar için nasıl bir yol izlenmesi, nasıl bir strateji geliştirilmesi gerektiği konusuirdelenmiş ve sonuçta bir plan önerisi sunulmuştur.Anahtar Sözcükler: Üniversite, geri dönüştürülebilir atık, atık yönetimi480


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇEVRESEL VERİ ENTEGRASYONU: ERGENE HAVZASI ÖRNEĞİGökçen BAYRAK YILMAZ 1 ve Nüket SİVRİ 21Trakya Üniversitesi, Dış İlişkiler Birimi, Edirne,2İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, Avcılar /İstanbulErgene Havzası, Marmara Bölgesi, Trakya Alt Bölgesi’nin ortasında yer alan veağırlıklı olarak tarım yapılan, su ve toprak kirliliği nedeniyle, doğal ve toplumsalyaşamın olumsuz etkilendiği bir bölgedir. Son 25 yıldır Ergene Nehri ve havzasındafarklı kurumlar tarafından nehir su kalitesini belirleme çalışmaları yapılmış,sorunların “plansız gelişmeye” dayandığı gerekçesi ile planlama çalışmalarına hızverilmiştir. Ancak çalışmaların “uzun süreli ve sistematik” olamaması ve“ortamlararası izleme” yaklaşımının tercih edilmemesi, kirliliği oluşturan etmenlerinetkilerinin ve değişimlerinin sürekli izlenmesini mümkün kılmamıştır.Ergene Havzası’nda, yüzey suyu kalitesinin gelecekte hedeflenen değerlereulaşabilmesi için, su kalitesi, arazi kullanım bilgileri ve meteoroloji verilerinin uzunsüreli izlenmiş olması gerekmektedir. Ayrıca elde edilen verilerin depolanması,sınıflanması, ayıklanması, işlenmesi ve yorumlanmasında farklılıklar görüldüğündenve “veri madenciliği” yöntemleriyle değerlendirilmesi ve birbirleriyle ilişkilendirilmesigerekmektedir.Gelecekte elde edilecek verilerin; havzadaki tüm su kaynaklarının kalite,miktar ve kullanım şekillerini, arazi kullanım şekillerini tanımlayacak kapsamda vesistematik olması gerekmektedir. Ayrıca; taşkın koruma ve önlemenin, kırsal vekentsel kalkınma planlarının da dahil olduğu sürdürülebilir havza planlamasıyla ilgilitüm önemli yönetim ve ekolojik yaklaşımların, ekonomik ve mali araçların da dahilolduğu ortak bir yönetim yaklaşımının, ortak su ve tarım politikalarının geliştirilmesigerekmektedir.Anahtar Sözcükler: Havza yönetimi, Ergene Havzası, veri madenciliği, çevre bilgisistemleri481


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleDaedalea quercina (L.) Pers.’ NIN KÜLTÜREL ÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİPerihan GÜLER 1 , Basri Hakan HAKYEMEZ 2 , Fatih KUTLUER 3 , Taşkın EROL 2 , İlknurKUNDUZ 1 ve Hayriye BİÇER 11.Kırıkkale Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Yahşihan‐Kırıkkale2.Kırıkkale Üniversitesi, Kırıkkale Meslek Yüksek Okulu, Organik Tarım ProgramıYahşihan‐ Kırıkkale3.Kırıkkale Üniversitesi, Kırıkkale Meslek Yüksek Okulu, Mantarcılık Programı Yahşihan‐KırıkkaleBu çalışmada, Fomitopsidaceae familyasında yer alan ve ülkemizde doğalolarak yayılış gösteren Daedalea quercina (L.) Pers.’nın morfolojik ve anatomiközelliklerini içeren kültürel özellikleri incelenmiştir. Daedalea quercinafruktifikasyonları kahverenginin çeşitli tonlarında renklerinde olabilir. Genelliklemeşe çürükleri üzerinde tek veya katmanlı gruplar halinde bulunur. Sap yapısıbulunmamaktadır. Şapkası 5‐15cm çapında, yelpaze şeklinde ve konvekstir. Daedaleaquercina karpoforundan alınan doku parçası malt extract agar besiyeri merkezineinoküle edilerek 25°C’de ve karanlıkta inkübe edildi. İnokulasyondan sonra miselleroldukça hızlı gelişim gösterdi. İnkübasyon süresince misellerin gelişimleri günlükolarak ölçüldü ve ölçümlerde misellerin radyal büyüme hızları kriter alındı.Kolonizasyon süresince besiyeri yüzeyinde paralel gelişme gösteren miseller aerial hifoluşturmadı. Çalışma materyalimizi oluşturan Daedalea quercina’nın sporları vemiselleri ışık mikroskobu ve Kırıkkale Üniversitesi Elektron MikroskopLaboratuarında bulunan Scanning Elektron Mikroskobu (SEM) ile incelendi.Anahtar Sözcükler: Daedalea quercina, kültürel özellik, misel gelişimi, anatomiközellik482


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleKARBONHİDRATLARIN Hebeloma eburneum Malençon’ UN VEGETATİF MİSELGELİŞİMİ ÜZERİNE ETKİSİPerihan GÜLER 1 , Basri Hakan HAKYEMEZ 2 , Taşkın EROL 2 , Fatih KUTLUER 3 , HayriyeBİÇER 1 ve İlknur KUNDUZ 11.Kırıkkale Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Yahşihan‐Kırıkkale2.Kırıkkale Üniversitesi, Kırıkkale Meslek Yüksek Okulu, Organik Tarım ProgramıYahşihan‐ Kırıkkale3.Kırıkkale Üniversitesi, Kırıkkale Meslek Yüksek Okulu, Mantarcılık Programı Yahşihan‐KırıkkaleBu çalışmada monosakkarit ve disakkaritlerin Hebeloma eburneumMalençon’un vegetatif misel gelişimi üzerine etkileri incelendi. Monosakkarit olarakfruktoz, disakkarit olarak laktoz seçildi. Fruktoz ve laktozun farklı konsantrasyonlarınıiçeren besiyerlerinde geliştirilen Hebeloma eburneum’un misel gelişimi çalışmanınamacını oluşturdu. Seçilen karbonhidratlar 0.5, 1 ve 1.5 gr olarak ve ayrı ayrı olacakşekilde patates dekstroz agar besiyerine eklendi. Hebeloma eburneum’un 9mmçapındaki miselyal agar diskleri hazırlanan tüm besiyerlerinin merkezine ayrı ayrıolacak şekilde inoküle edildi ve 28˚C de karanlıkta inkübe edildi. İnkübasyon süresincemisel gelişimi günlük olarak ölçüldü. Ölçümlerde misellerin radyal büyüme hızlarıkriter olarak alındı. Üç tekrarlı olarak hazırlanan denemelerde fruktoz ve laktozeklenmeyen kontrol grubuna karşılık misel gelişimleri grafiksel olarak karşılaştırıldı.Anahtar Sözcükler: Hebeloma eburneum, misel gelişimi, radyal büyüme hızı, fruktoz,laktoz483


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleORGANİK KLORLU BİLEŞİKLERİN SIFIR DEĞERLİKLİ DEMİR İLE GİDERİLMESİSevda ELİBOL 1 , Sevgi KOCAOBA 1 ve Marco PETRANGELİ PAPİNİ 21Yıldız Teknik Üniversitesi. <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fak. Kimya Bölümü, Esenler, İstanbul.2Dipartimento di Chimica ‐ Università degli Studi di Roma "La Sapienza", Roma, Italy.Çeşitli endüstrilerden, tarım ve temizlik işlemlerinden kaynaklanan halojenliorganikler, çoğunlukla yeraltı ve yüzeysel sularda ciddi ve dirençli bir kirliliğe nedenolmaktadır. Halojenli organiklerin en sorunluları trikloroeten (TCE), tetrakloroeten(PCE), trikloroetan (TCA), kloroform (CF), tetrakloroetan (TeCA) ve dikloroetan (DCA)gibi klorlu bilesikler olarak düşünülmektedir. Uygun bir elektron verici kullanılırsa bubileşikler indirgenerek halojensizleştirilebilirler bu amçla sıfır değerlikli demir yaygınolarak kullanılan elektron vericilerdendir.Bu çalışmada, sırasıyla sıfır değerlikli demiri ve sıfır değerlikli demir ilebirlikte yavaş salınımlı karbon kaynağı olan polihidroksibutiratı (PHB) içeren ikiparalel kolon kullanılarak; 1,1,2,2‐ TeCA (tetrakloroetan) ve degradasyon ürünleriolan; TCE (trikloroeten), cis‐DCE (dikloroeten) ve trans‐DCE’in klorsuzlaştırılması veaynı zamanda klorsuzlaştırma üzerinde, PHB ve onun degradasyon ürünleri olanuçucu yağ asitlerinin etkileri araştırılmıştır. Ayrıca abiyotik degredasyona karşı dirençgösterdiği düşünülen 1,2‐DCA’nın aynı sıfır değerlikli demiri kullanarak abiyotikdegredasyona cevap verip vermediği araştırılmıştır.Sonuç olarak kolon deneylerinde kirleticilerin; indirgenerek klorsuzlaştırmaolarak adlandırılan degredasyon süreçleri onaylanmış ve aynı zamanda 1,2‐DCA’nınmikroorganizmalar olmaksızın sadece sıfır değerlikli demir içeren kolondadegredasyonunun gerçekleşmediği gösterilmiştir. Ayrıca kolon çalışmaları, PHB, yavaşsalınımlı karbon kaynağı ile sıfır değerlikli demirin uyumlu bir sistem oluşturduğunudoğrulamıştır. Böylece sıfır değerlikli demirin, polimer varlığında da klorlusolventlerle kirletilmiş suların arıtılması için kullanılabileceğini göstermiştir. PHB ilezenginleştirilen sistem 200’den fazla gün izlenmesine rağmen birincil kirleticinindegredasyon yüzdesi hala oldukça yüksektir.Anahtar Sözcükler: İndirgenerek halojensizleştirme; Sıfır değerlikli demir, Klorluorganik bileşikler, Polihidroksibutirat, Geçirgen reaktif bariyerler484


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇESİTLİ ORTAMLARDAN İZOLE EDİLEN VE 2,4‐DİKLOROFENOKSİASETİK ASİTİ(2,4‐D) PARÇALAYAN FOTOSENTETİK MİKROORGANİZMALARHale KÖKSOY 1 ve Gönül DÖNMEZ 21Selçuk Üniversitesi, Selçuklu Tıp Fakültesi, Tıbbi Biyoloji ABD., KONYA2Ankara Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji ABD., ANKARAYapılan bu çalışmada, anoksijenik ve oksijenik fotosentetikmikroorganizmaların izolasyonuna yönelik olarak, 2,4‐D üreten bir fabrikanın aktifçamurundan, Ankara Çayı, Beyşehir Gölü, Abant Gölü, Tuz Gölü ve bir kağıtfabrikasının aktif çamurundan alınan örneklerin sonuçları tartışılmıştır. İzole edilen12 anoksijenik fotosentetik mikroorganizma Rhodopseudomonas palustris olarakbelirlenmiştir. R. pallustris suşları karbon kaynağı olarak 0,1‐3,3 g/l 2,4‐D içeren ATbesi yerlerinde geliştirildiğinde, suşlardan ikisinin en yüksek konsantrasyondeğerinde canlı kaldığı ve geliştiği gözlenmiştir. Bu suşlar 2,4‐D’li ortamlarda pH 6‐9.5arasında geliştirildiğinde, optimum gelişme pH 7‐7.5’da olmuştur.İzole edilen 20 oksijenik fotosentetik mikroorganizma, morfolojilerine göreteşhis edilmiştir. Bunlardan 5 tanesi Synechocystis sp., 5 tanesi Chlorella sp., 2 tanesiScenedesmus sp. ve 8 tanesi halofil izolat Dunaliella sp. cinslerine aittir. 0,1‐0,4 g/l 2,4‐D içeren BG11 besi yerinde; üç tane Synechocystis sp. suşunun, 0,2 g/l’de; iki taneChlorella sp. suşunun ise 0,1 g/l konsantrasyon değerinde canlı kaldığı ve geliştiğigözlenmiştir. Dunaliella sp. türleri ise, 2,4‐D içeren, BG11 besiyeri ortamında (% 15oranında tuz katılmış) hiç gelişememiştir.Anahtar Sözcükler: 2,4‐Diklorofenoksiasetik asit (2,4‐D), Rhodopseudomonaspalustris, Synechocystis sp., Chlorella sp., Scenedesmus sp., Dunaliella sp. ve İzolasyon485


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleEKOLOJİK HAYVANSAL ÜRETİMDE FARKLI IRK KOÇ SPERMALARININPOPÜLASYON GEN KAYNAKLARININ KORUNMASINDA ROLÜ VE ÖNEMİKadir KIRKYüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü pk:65080 – VANBu çalışma ile, Ceylanpınar Tim Koşullarında bulunan İvesi koçları ile, Van İliyetiştirici koşullarında bulunan Norduz ve Karakaş koçlarının, sperma ejekülatlarınınbazı makro ve mikro spermatolojik özellikleri karşılaştırılarak, saha koşullarında,yüksek verimli gen kaynaklarının korunması üzerine etkileri incelenmiştir. Bu amaçla,yaklaşık 2.5‐5.0 yaşlı 10 ar baş İvesi, Norduz ve Karakaş koçlarından, koç katımıdöneminde, suni vajen yöntemi ile, 7 gün süre ile günde bir defa alınan spermaejekülatlarının, makro ve mikro spermatolojik özellikleri belirlenmiştir. Farklı ırkkoçlardan elde edilen spermatolojik özelliklerin istatistiki analizlerde ise SAS‐GLMkullanılmıştır. Çalışmada, İvesi, Norduz ve Karakaş koç ejekülatlarının makroskopik vemikroskopik spermatolojik özelliklerin ortalamaları sırası ile; sperma rengi, koyuopak‐açık opak‐opak sarı, sperma pH’sı 6.8‐7.0‐7.1, sperma miktarı 1.98‐1.79‐1.63 ml,spermatozoa aktivitesi 4.9‐4.6‐4.2 ve spermatozoa motilitesi %96.6‐97.2‐96.5,spermatozoa yoğunluğu 2.60.12‐1.980.09‐1.70.16X10 9 /ml, anormal spermatozoaoranı % 3.9‐4.3‐4.9 ve ölü‐canlı spermatozoa oranı % 5.8‐6.9‐7.2 olarak belirlenmiştir.Bu çalışmadan elde edilen spermatolojik bulgulara göre, İvesi koçlarının spermatolojiközelliklerinin, Norduz ve Karakaş’lardan, Norduz’ların koçlarının spermatolojiközelliklerinin ise Karakaş’lardan önemli düzeyde yüksek olduğu bulunmuştur(P≤0.05).Buna göre, farklı yerli ırk koyun popülasyonlarının, gen kaynaklarının korunması veırk özelliklerinin popülasyondaki oranlarının arttırılması, bunlarla birlikte, ekolojikkoyun yetiştiriciliğinin geliştirilmesinde, spermanın en etkin ve önemli genetikmateryal olduğu söylenebilir.Anahtar Sözcükler: Ekoloji, Koyun, Gen Kaynakları, Popülasyon, Sperma486


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleVAN İLİ EKOLOJİK KOŞULLARINDA YETİŞTİRİLEN NORDUZ VE KIL TEKELERİNİNYAPAY TOHUMLAMA DÖL VERİMLERİNİN SÜRDÜRÜLEBİLİR KIRSAL KALKINMAÜZERİNE ETKİLERİKadir KIRKYüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü pk:65080 – VANVan İli Ekolojik koşullarında, mera’ya dayalı olarak yetiştirilen, Norduz ve Kıltekelerinin, yapay tohumlama döl verim özelliklerinin, sürdürülebilir kırsal kalkınmaüzerine etkilerini belirleyen bu çalışmada; Yaklaşık 3.0‐5.5 yaşlı 2’şer baş Norduz veKıl tekelerinden, yapay vajen yöntemi ile alınan sperma ejekülatları, taze vesulandırılmadan vaginal yöntemle 85 baş Norduz ve 127 baş Kıl keçisinin 0.3ml/baş/doz yapay tohumlanmasında kullanılmıştır. Doğum döneminde ise döl verimözellikleri belirlenmiştir. Verilerin istatistiki analizlerinde ise SAS‐GLM kullanılmıştır.Doğum sezonunda, elde edilen doğum bulgularına göre, Norduz ve Kıl tekelerindenyapay tohumlanan ve doğum yapan keçilerin döl verim özellikleri sırasıyla; teke altıkeçi sayısı, 85‐127 baş, doğuran keçi sayısı 74‐109 baş, döl verim oranı %87.06‐85.9,tek doğuran keçi sayısı ve oranı, 56 baş %75.7–93 baş %85.3, ikiz doğuran keçi sayısıve oranı, 18 baş %24.3–16 baş %14.7, ölen keçi sayısı ve oranı 4 baş % 4.8‐7 baş % 5.5ve kısır kalan keçi sayısı ve oranı 7 baş % 8.3‐11 baş % 8.7 olarak belirlenmiştir. Buçalışmadan elde edilen bulgulara göre; mera ekolojik koşullarında yetiştirilen keçipopülasyonlarının, aynı ırk tekelerden alınan taze sperma ile yapaytohumlanmalarında elde edilen döl verimi bakımından, Norduz ırkının, Kıl ırkın dahaüstün oldukları belirlenmiştir (P≤0.05). Ancak, Suni tohumlamadan elde edilen dölverim özelliklerinin de, yetiştirici koşullarındaki doğal aşım döl verim özelliklerindenyüksek olduğu belirlenmiştir. Buna göre, kırsal alan koşullarında, yaşamlarını, keçiyetiştiriciliği ile sağlayan, nüfusun, mevcut keçi popülasyonlarının, döl, süt ve et gibiverim özellikleri ile birlikte, yaşam koşullarının da sürdürülebilir ekonomik düzeylereulaştırılması için, Norduz tekelerinin ıslah edici ırk olarak etkin olarakkullanılabilecekleri söylenebilir.Anahtar Sözcükler: Ekoloji, Keçi, Sürdürülebilir, Kırsal Kalkınma487


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNDE GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMA (GDO)ALGISIEsin Akçam OLUK, Sami OLUK ve Elif Nur DAVASLIOĞLUCelal Bayar Üniversitesi Eğitim Fakültesi,4900 Demirci/ManisaBu çalışma <strong>Ege</strong> Üniversitesinde öğrenim gören 500 öğrenci (277 Bayan, 223Erkek) üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın verileri araştırmacılar tarafındangeliştirilen anket ile toplanmıştır. Araştırmanın verileri, bizzat araştırmacı tarafındanbirebir görüşme yöntemi ile toplanmıştır.Araştırmada, öğrencilerin % 67’sinin GDO dan haberdar oldukları, bilgikaynaklarının basın yayın (%32), örgün eğitim kurumları (%28,6), internet (18,2) veanonim (%21.2) olduğu belirlenmiştir. Öğrenciler 19 tarla bitkisini GDO’lu olaraktanımlamışlardır. Bu kategoride ilk sırada %19,6 ile mısır bitkisi yer almaktadır. Sebzeve meyve kategorisinde yer alan 17 bitki GDO’lu olarak tanımlanmış olup ilk sıradadomates (%16,8) yer almaktadır. Hayvanlar kategorisinde tanımlanan 3 hayvansalgıda kaynağında ilk sırada balık bulunmaktadır (% 1). GDO’lu ürünlerin sağlıküzerindeki etkisine ise öğrencilerin % 51 evet, % 10,6’sı hayır, % 35,4’ü fikrininolmadığını ifade etmiştir.GDO’lu ürünlerin insanlarda oluşturduğu sağlık sorunları iseşu şekilde sıralanmıştır. Bağışıklık % 33.4, genetik bozukluklar % 31.2, sindirimsistemi bozuklukları % 29.2, sinir sistemi hastalıkları %23,8, kalp damar %23.4,kanser % 1.2, % 0.4 oranları ile pişik ve zehirlenme, % 0.2 oranları ile alerji, ömürkısalığı, zeka geriliği, obezite’dir. Bunların yanında market ürünleri, hormonlu gıda,hibrit tohumlar, gül, böcek kapan bitkisi, bütün baklagiller, hububatlar vb. öğrenciyanıtları arasında yer almaktadır.Araştırma sonuçları öğrencilerin karşılaştıkları her türlü besini GDO’lu olaraktanımlama eğiliminde olduklarını göstermektedir. Bu sonuç eğitim açısından kavramyanılgısı, sosyolojik açıdan ise yeni bir mitosun doğuşu olarak değerlendirilebilir.Anahtar Sözcükler: GDO, Yüksek öğretim, Sağlık, Tarla bitkisi, Sebze ve metveler488


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleHEMŞİN(RİZE) FLORASINDA NEKTARLI BİTKİLEREsra DEMİR 1 , Vagif ATAMOV 2 Mustafa ÇOBANOĞLU 1 ve KEMAL AKSOY 11Rize Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Bilimleri Enstitüsü,53300 Pazar‐RİZE2Rize Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat fakültesi, Biyoloji Bölümü, 53100, RizeÇalışmanın amacı Hemşin(Rize) İlçe sınırlarında yayılış gösteren ve balüretiminde önem arz eden ve bölgede geniş yayılış gösteren nektarlı bitkilerin tespitedilmesi ve arıcılığın daha da geliştirilmesinde bölgenin potansiyelini belirlemekolmuştur.Çalışmalar Hemşin İlçe sınırlarında 2009‐2011 yıllarında Mart ayından başlamaküzere Ekime kadar olan vejetasyon dönemini kapsamıştır. Çalışmalar sonucuaraştırma alanında en yaygın olan ve bal üretiminde önemli paya sahip olan bitkilerbelirlenmiştir. Bu bitkilerden: Laurocerasus officinalis, Rhododendron ponticum,Rhododendron ungernii, Rhododendron, smirnovii, Rhododendron caucasium, Vacciniumarctostaphylos, Castanea sativa, Tilia rubra ssp. caucasicai, Fagus orientalis, Piceaorientalis, Buxus sempervirens, Sambucus nigra, Sambucus ebulus, Vaccinium myrtillus,Hedera colchica, Hedera helix, Rubus idaeus, Rubus caucasicus, Rubus saxatilis, Rubushirtus, Rubus platyphyllos, çiçekleme dönemi daha uzun süren, yayılış alanı, bolluğu veörtüş derecesi daha fazla olan ve bal üretiminde önemli ölçüde payı olan ooodunsubitkilerdir. Bunların yanı sıra bölgenin bitki örtüsünde Lamiaceae, Rosaceae, Fabaceae,Asteraceae, vs. familyalara ve Trifolium, Rosa, Lamium, Thymus, Alchemilla, Achillea,cinslerine ait olan çok sayıda otsu bitki türleri de bal üretiminde nektarlı bitkilerolarak önem arz etmektedir. Tilia platyphyllos, Salix caprea, Acer cappadocicum, Betulamedwediewii, Ilex colchica, Quercus pontica, Daphne pontica, Arbutus unedo,Osmanthus decorus, Frangula alnus, Euonymus latifolia, Crataegus monogyna,Crataegus mycrophylla ssp.monogyna, Berberis vulgaris, Cornus sanguineassp.austuralis, Cornus mas, Rhamnus imeretinus Rhamnus microcarpus,, Sorbusaucuparia, vs. ağaç ve çalı gövdeli bitkiler de bitki örtüsünde arıların daha fazlakonduğu bitkilerdendir.Anahtar Sözcükler: Rize, Hemşin Florası, Nektarlı bitkiler, Bal489


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSÖKE (Aydın) İLÇESİ KIRSALI YETİŞKİNLERİN KÜRESEL ISINMAYA İLİŞKİNALGILARISami OLUK ve Hakan ÖNCÜLCelal Bayar Üniversitesi Eğitim Fakültesi,4900 Demirci/ManisaBu çalışma Söke İlçesi kırsalındaki iki köyde yaşayan 500 yetişkinin katılımıile gerçekleştirilmiştir. Demografik bulgulara göre yetişkinlerin yaş aralığı 18‐85( X =39.8); okur‐yazarlık durumları %61,8’i ilköğretim, %20’si ortaokul, %12,8’i lise,%3,2’si üniversite ve %2,2’si okur‐yazar değil; yetişkinlerin mesleki gruplara göredağılımı; %73,8 si çiftçilik, %8,8’i memur, %2,2’si serbest meslek, %15,2’si işsiz;tarımsal faaliyet alanları ise zeytincilik (%87,6), tarla ziraati (%51,8), sebzecilik(%35,1), seracılık (%14,4), meyvecilik (%9,4), süt hayvancılığı (%31,1), besicilik(%25,3), arıcılık (%21), küçükbaş hayvancılık (%9,4) ve tavukçuluk (%7,9) olaraksıralanmaktadır. Küresel ısınmaya ilişkin bulgulara göre yetişkinlerin % 91.4’ü küreselısınmadan haberdar iken % 8.6’sı konuya ilişkin bilgisinin olmadığını ifade etmiştir.Küresel ısınma kavramı kuraklık (%90,4), verim kaybı (%54,8), bütün dünyadakisıcaklık artışı (%53,8), iklim değişikliği (%50,8), buzulların erimesi (48,6), ekonomikkayıp (%42,8), Amerika, Japonya, Çin vb. ülkelerdeki sıcaklık artışı (%18,6), yalnızcaTürkiye’deki sıcaklık artışı (%8,6), sadece Aydın ili ve çevresindeki sıcaklık artışı(%7,0), bol yağış (%6,8), bol ürün (%3,6) kavramları ile ilişkilendirilmiştir.Yetişkinlerin % 86.2’si yaşadıkları bölgede görülen çevre olaylarını küresel ısınmayabağlarken, % 13,8’i ise küresel ısınma ile ilişkisi olmadığını ifade etmişlerdir. Küreselısınmaya bağlı olarak oluşabilecek farklı ürünlerin üretimi yönündeki tercihlerini;“bazen” (%38,8), “sıklıkla” (%29,2), “her zaman” (%21,2), “asla” (%10,8), olaraksıralamışlardır. Küresel ısınma kaynaklı sağlık sorunu yaşayacağını düşünenkatılımcılar konuya ilişkin kaygıları, “bazen” (%38,4), “sıklıkla” (%29,2), “her zaman”(%28,0), “asla” (%4,4); çocuklarının ve kendi geleceklerine ilişkin kaygıları ise%35,6’sı “her zaman”, % 30,2 “bazen”, % 29 “sıklıkla”, asla (% 5.2) yanıtlarıyladerecelendirmişlerdir. Yetişkinler gelecekteki dünyaya ilişkin algılarını; dahasıcak bir dünya” (%78,4), kurak bir dünya (%76,8), dünyanın sonu (%46,4), dahasoğuk bir dünya (%14,6), daha ılıman bir dünya (%13,2), her şeyin yolunda gittiği birdünya (%5,4) ifadeleri ile tanımlamışlardır.Araştırmada, yetişkinlerin küresel ısınma kavramından haberdar olduğu, şuanda yaşanan yerel çevre olaylarını küresel ısınmaya bağladıkları, küresel ısınmadandolayı üretim tarzlarını değiştirmeye eğilimli oldukları, çocuklarının ve kendileriningelecekleri için kaygılı oldukları sonuçlarına ulaşılmıştır.Anahtar Sözcükler: Küresel ısınma, yetişkin, kırsal bölge, tarım490


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleTERSANE PROSESLERİNDEN KAYNAKLANAN HAVA KİRLİLİĞİ VE TUZLATERSANELERİGülşah YAMAN EREN 1 ve Oğuz ÖZYARAL 21Tuzla Belediyesi Bilgi işlem Müdürlüğü, Tuzla/İstanbul2Yeni Yüzyıl Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Cevizlibağ, OfluoğluYerleşkesi, Topkapı/ İstanbulGemi inşaatı ve gemi tamir endüstrisi ağır sanayi olarak bilinir ve çeşitliüretim proseslerini bir arada barındırır. Tersanelerde üretim aşamalarıincelendiğinde, yeni gemi üretimi ve gemi bakım‐onarımı şeklinde iki ayrı bölümgörülür. Bu iki bölüm, farklı görülmekle beraber temel endüstriyel üretim yöntemleriaçısından, kullanılan hammaddeler, mamuller ve yarı mamuller açısından, işlemlersırasında çevreye ve insana zararlı atıkları ve kirleticileri açısından benzerdir.Tersanelerde gemi üretimi ve onarımı proseslerinden pek çok tipte katı, sıvı ve gazkirletici maddeler açığa çıkmaktadır. Bu kirletici maddeler çevreye ve insan sağlığına,solunum, ve temas yoluyla zarar verebilmektedir. Bu çalışma arşiv araştırma, verytoplama ve durum analizi yöntemi şeklinde yapılmıştır. Bu çalışmada üretimprosesleriyle ortaya çıkan atıkların havayı olumsuz olarak nasıl etkilediği ve havakirliliğine sebebiyet verdiği anlatılmaktadır.Çalışmamızın sonuçlarına göre tersane bölgesindeki endüstriyel kirliliğininbelirlenmesi ve önlenmesi için uygun yerlerde kritik noktalar belirlenerek, periyodikhava ölçümleri yapılması gerektiği belirtilmiştir. Bu ölçümler kayıt altına alınmalı vestandart değerlerle karşılaştırmalar yapılarak raporlanmalı ve çıkan sonuca göreplanlar yapılmalıdır. Ayrıca çalışmamızdan elde edilen veriler doğrultusunda çalışangüvenliği ve sağlığı konularında sürdürlebilir hizmet‐içi eğitim ve farkındalıkprogramlarına daha fazla önem verilmesi gerektiği anlaşılmış ve bu konuda yasalhükümler getirilmesi hususu vurgulanmıştır.Anahtar Sözcükler: Tuzla tersaneleri, Türk Gemi İnşa Sanayi, Türkiye tersaneleri,çevre kirliliği, hava kirliliği, çevre sağlığı,iş ve işçi sağlığı boya, kaynak, raspa491


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSU, YAŞAM VE ÇEVRE ÜÇGENİNE BİR BAKIŞFeryal ERVERDİ ve Oğuz ÖZYARALYeni Yüzyıl Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Cevizlibağ, OfluoğluYerleşkesi, Topkapı/ İstanbulGünümüzde, dünya üzerindeki içme suyu kaynaklarının hissedilir derecedeazalması, gelecekte sağlıklı içme suyu temininin ne denli önemli bir sorun olacağınıgözler önüne sermektedir. Bir zamanlar, suyun doğadaki sürekli dönüşümü nedeni ilesonsuza kadar bitmeyecek bir kaynak olduğu düşünülmekteydi. Oysa artık su, küreselısınmanında etkisi ile dünyanın pek çok yerinde, endüstri ve kentsel gelişmedeki hızlıbüyüme gibi faktörlerinde etkisi altında sınırlı bir kaynak haline gelmiştir. Toplumsağlığı açısından son derece büyük önem arz eden ve hijyen kavramında birincil faktörolarak rol oynayan su, su kaynaklı hastalıklardan korunmak için, temiz ve güvenilirsuya ulaşmak, onu elde etmek, kullanmak ve korumak için bugün yapılacaklar sadecegünümüzün değil gelecek nesillerimizin de teminatı olmaktadır. İhtiyacımız olan suyusağlıklı elde etmek ve kirlenmnesini önlemek bizlerin elindedir, su kirliliğininçözümünün bizler olduğu bilinci yaygınlaştırılması için sürdürlebilir farkındalıkprogramları hazırlanmalı ve toplum bilinçlendirilmelidir. Bu nedenlere dayalı olarakbu çalışmamızda suyun insan sağlığı için önemini, günlük su gereksinimini, sağlıküzerine etkilerini, sağlıklı suyun özelliklerini, suyun ana kirleticileri, şüpheli sularlailgili kişisel olarak yapılabilecek muayeneler ve dezenfeksiyon konulari ele alınmışirdelenmiş, tartışılmış ve öneriler sunulmuştur. Ayrıca çalışmamızda yapı faaliyetlerinyönelik olarak yağmur suyu kirliliğini önleme politikaları yaratılması için bir dizi planve program hazırlama konusunda bilgiler verilmeye çalışılmıştır.Anahtar Sözcükler : Su, güvenli su, su kirliği, çevre sağlığı492


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleMALTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNİN ÇEVRESELDÜŞÜNCELERİ İLE DAVRANIŞLARINA ETKİ EDEN FAKTÖRLERY. KESKİN 1 , N.E. LÜLECİ 1 ve O. ÖZYARAL 2 ,1Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı ABD2Yeni Yüzyıl Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek OkuluHekim adaylarının çevre ile ilgili düşüncelerini bilmek ve bu yönde eğitimprogramları düzenlemek sorunun çözümüne katkıda bulunabilecektir. Bu çalışmaMaltepe tıp fakültesi öğrencilerinin çevre ile ilgili düşüncelerinin değerlendirilmesiamacıyla yapılmıştır.Halkın sağlığı ve eğitimi üzerinde önemli etkileri olan hekimlerin çevre ileilgili davranışları toplum bilinci açısından önemlidir. Bu çalışma Maltepe tıp fakültesiöğrencilerinin çevre ile ilgili davranışlarının değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır.Bu araştırma 1 Ekim – 30 Kasım 2010 tarihleri arasında Maltepe ÜniversitesiTıp Fakültesi Dönem 1‐6 öğrencileri üzerinde yürütülmüş kesitsel tipte bir çalışmadır.Öğrencilerin çevresel duyarlılık konusunda bilgi, tutum ve davranışlarınıntanımlanması amacıyla yapılan bu çalışmada 2 tip anket formu uygulanmıştır.Öğrencilerin çevresel duyarlılık konusunda davranışlarının tanımlanması amacıylayapılan bu çalışmada, Uzun ve Sağlam (2006) tarafından geliştirilen alt ölçeklerkullanılmıştır.Çalışmanın veri girişlerinde SPSS 11.5 programı, istatistikseldeğerlendirilmesinde ise t–testi ve anova kullanılmıştır.Çalışmaya katılan öğrencilerin %51,0’ı kız %49,0’ı erkektir. Kız öğrencilerinerkek öğrencilere göre Çevresel Düşünce Alt ölçeği ortalama puanlarının daha yüksekolduğu görülmüştür (p= 0,005).Doktorlar ve öğretmenler gibi duyarlı olması beklenen bir toplum kesimininkonuya daha vakıf ve ilgili olması beklenir. Bu açıdan başta tıp fakülteleri olmak üzeretüm örgün ve yaygın eğitim programlarında bu konuya yer verilmeli, verilecekeğitimlerde tutum ve davranışları olumlu yönde geliştirecek bir farkındalık sağlayacakyöntemler kullanılmalıdır.Anahtar Sözcükler: Çevre, Çevresel Düşünce Alt Ölçeği, Çevresel Davranış Alt Ölçeği,Tıp Fakültesi Öğrencileri493


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleEFFECTS OF TEMPERATURE ‐ HEAVY METAL INTERACTIONS ON GROWTH ANDPROTEIN CONTENT IN WHEAT SEEDLINGSAhmet MUSLU ve Nuray ERGÜNMustafa Kemal University, Tayfur Sökmen Campus, Science and Art Faculty, BiologyDepartment, 31034 Hatay/TURKEYThe aim of this research was to investigate the effects of temperature andheavy metals such as chrome (Cr) and copper (Cu) and how the interaction of theseheavy metals affect wheat’s (Triticum aestivum L. cv. Dagdas 94) root and shootelongation, dry weight, pigment content, proline and soluble protein contents and soon.Both the heavy metals at high concentrations and interactions of differenttemperatures (24 and 40 C 0 ) with them inhibited the growth of root, shoot length andthe dry weight of wheat. In seedlings the chlorophyll (total and a/b ratio)concentration decreased when heat and heavy metal stress were applied. All heavymetals at high concentrations increased the carotenoid content in the control groups.Free proline levels has increased in comparison with control, whereas the amount ofthe soluble protein has increased. Furthermore, it was determined that Cr has shownthe most toxic effects than Cu treatment.KEYWORDS: Temperature, heavy metal, wheat, soluble proteins, free proline494


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleANTAKYA (HATAY)’DAN TOPLANAN BAZI ŞAPKALI MANTAR TÜRLERİNDE AĞIRMETAL BİRİKİMİ VE ELEMENT TAYİNİNuray ERGÜN, H. BABA ve S. ÖZÇUBUKÇUMustafa Kemal Üniversitesi, <strong>Fen</strong>‐Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Alahan‐31000Antakya‐ Hatay – TürkiyeBu çalışmada Antakya (Hatay)’dan toplanan 9 farklı mantar materyal olarakkullanılmıştır. Şapkalı mantarlar çok eski zamanlardan beri insanların besinleri olarakbilinmektedir. Mantarlarda diğer canlılar gibi ortamdaki ağır metalleri bünyesindebiriktirmektedir. Enzimlerin aktivatörü olarak bilinen birçok ağır metal, doğadantoplanarak yenen mantarlarla beraber besin zinciri yoluyla insana kadar ulaşmakta veinsanda akut zehirlenmelere yol açmaktadır.Bu amaçla çalışmamızda Antakya (Hatay)’ın farklı noktalarından alınan 9 farklı şapkalımantar türünde (Agaricus bisporus (J.E.Lange) Imbach, Agaricus campestris L.,Agrocybe cylindracea (DC.)Maire, Amanita vittadinii (Moretti) Vittad., Ganodermalucidum (Curtis) P. Karst., Macrolepiota excoriata (Schaeff.: Fr.)Wasser, Pleurotusostreatus (Jacq.) P. Kumm., Pisolithus arrhizus (Scop.) Rauschert, Schizophyllumcommune Fr.) ICP‐AES kullanılarak ağır metal ve mineral elementlerin analizleriyapılmıştır. Böylece ağır metal kirliliğinin boyutları ve bu mantar türlerinin mineralelement içeriklerinin saptanması amaçlanmıştır.Anahtar Sözcükler: Antakya (Hatay), Şapkalı mantarlar, Ağır metal, Element495


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleDAHLİ ÇÖL SIÇANI (Meriones dahli Shidlovsky, 1962)’NIN EKOLOJİSİ VEBİYOLOJİSİ ÜZERİNE GÖZLEMLERYasin DEMİRBAŞ, Nahit PAMUKOĞLU ve İrfan ALBAYRAKKırıkkale Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Yahşihan/KIRIKKALEDünya üzerindeki yayılışı oldukça sınırlı olan Dahli çöl sıçanı (Meriones dahli)Rodentia takımının Gerbillidae familyasına ait bir türdür. Vücut büyüklüğübakımından diğer çöl sıçanlarından oldukça küçük olan Meriones dahli IUCN'e görenesli tehdit altında olan tür kategorisindedir. Bu araştırma 2010 yılında Aralık‐Iğdır'daki Meriones dahli üzerine yapılan arazi çalışmalarına ve laboratuvargözlemlerine dayanmaktadır. Meriones dahli'nin Ağrı dağı'nın kuzeyinde seyrek bitkiörtülü kumluk düzlüklerde yaşadığı tespit edilmiştir. Kum öbeklerine yaptıklarıyuvaların 3‐4 giriş deliğine sahip olduğu belirlenmiştir. Örnek yakalamak için canlıyakalama kapanları kullanılmıştır. Yakalanan 6 erkek ve 1 dişi örnek beslenme,davranış ve biyolojik özellikleri incelenmek üzere laboratuvara getirilmiştir.Örnekler laboratuvarda kendi doğal ortamlarına uygun şekilde hazırlananterraryumlara ikişer ikişer yerleştirilmiştir. Gebe olan dişi birey ayrı bir kafestegözlem altına alınmıştır. Hayvanlara besin olarak taze ot, çeşitli bitkilere ait yaprak vedal parçaları ile fıstık, ekmek ve su verilmiştir. Çöl sıçanlarının aynı yuvayı beraberkullandıkları ve yuva yapımında birlikte çalıştıkları kaydedilmiştir. Yapılan yuvanınüstten ve kenardan birer olmak üzere iki giriş deliği bulunmaktadır. Çıkarken yine budelikleri kullandığı tespit edilmiştir. Bireyler arasında besin ve yuva için rekabetolmadığı belirlenmiştir. Gözlem altındaki dişi birey 5 yavru doğurmuş ve bu yavrularaait bazı gelişim özellikleri kaydedilmiştir.Anahtar Sözcükler: Meriones dahli, ekoloji, biyoloji, terraryum, Aralık‐Iğdır496


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleGÖKÇEADA (ÇANAKKALE) Pseudopus apodus POPÜLASYONUNU TEHDİT EDENBAŞLICA FAKTÖRLERC. Varol TOK 1 Kerim ÇİÇEK 2 , Dinçer AYAZ 2 , Sibel HAYRETDAĞ 1 , Batuhan Y. YAKIN 11Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, <strong>Fen</strong> ‐ Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü,Çanakkale2<strong>Ege</strong> Üniversitesi, <strong>Fen</strong> Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Bornova / İzmirBu çalışmada, Oluklu kertenkele, Pseudopus apodus’un Gökçeada (Çanakkale)popülasyonunu tehdit eden başlıca faktörlere dikkat çekilmiştir. Adada 3‐5 Haziran2011 tarihleri arasında yapılan bir herpetolojik gezide, türe ait 12 bireyin adanın farklıkesimlerinde yolda ezildiği tespit edilmiştir. Pseudopus apodus türünün görünümününyılana benzemesi nedeni ile yerel halk tarafından karayılan ve kör yılan gibi isimlerverilmektedir. Yurdumuzun çeşitli bölgelerinde bu isimlere ilaveten aynı tür içinkarnıyarık yılan ve kırmızı yılan isimleri de kullanılmaktadır. Ayrıca, ada halkındanbazı kişiler ile yapılan görüşmelerde türün çok zehirli ve zararlı olduğuna inanıldığıtespit edilmiştir. Bu nedenle insan kaynaklı ölümler de söz konusudur.Gökçeada da türü tehdit eden başlıca etkenler yol ölümleri ve yerel halk tarafındanbilgisizlikten kaynaklanan öldürülme vakalarıdır. Yollara belirli aralıklarla tünellerinyapılması, yolun geçiş güzergahı planlaması aşamasında mümkün oranda habitatbölünmesi ve bozulmasını engelleyici önlemler alınması, verilecek eğitimlerle yerelhalkta doğal yaşamın gerekliliği konusunda farkındalığın yaratılması popülasyonunsürdürebilirliği için acilen alınabilecek bazı önlemlerdir.Anahtar Sözcükler: Pseudopus apodus, yol ölümleri, insan kaynaklı tahribat,Gökçeada, Çanakkale497


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, Çanakkale8. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN SERA ETKİSİ HAKKINDAKİ BİLGİ DÜZEYLERİNİN VEKAVRAM YANILGILARININ TESPİT EDİLMESİMürşet ÇAKMAK ve Alptürk AKÇÖLTEKİN1Atatürk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, OFMA Biyoloji Eğitimi, ErzurumBu araştırma, 8.sınıf öğrencilerinin fen ve teknoloji dersi kapsamında seraetkisi konusundaki bilgi düzeylerini ve kavram yanılgılarını belirlemek amacıylayapılmıştır.2010‐2011 eğitim‐öğretim yılının II. döneminde yapılan bu araştırmanın örneklemini,Ardahan/Çıldır ilçesinde 3 ilköğretim okulundaki 8. sınıfta öğrenim gören 148 öğrencioluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak Darçın vd. (2006) tarafından hazırlanmışölçekten 34 madde alınarak yararlanılmıştır. Ölçekte sera gazlarının kaynakları,etkileri, önleme ve azaltma yolları boyutlarına ilişkin maddeler yer almaktadır. Buölçek “evet, bilmiyorum ve hayır” şeklinde 3’lü likert tipte hazırlanmıştır. Öğrencilerinverdikleri yanıtlar “evet” 3, “bilmiyorum” 2, ”hayır” 1 derecesi ile kodlanarakbilgisayar ortamına aktarılmıştır. Veriler SPSS‐17 programından yararlanılarak analizedilmiştir. Güvenirlik katsayısı α= 0,88 olarak hesaplanmış ölçekte öğrencilerinifadelerle ilgili vermiş oldukları yanıtlara ait frekans (f) ve yüzde (%) değerleriincelenmiştir.Elde edilen bulgular sonucunda öğrencilerin sera etkisi hakkındaki bilgidüzeylerinin çok düşük olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, “ozon tabakasındaki incelme,sera etkisini daha da artıracaktır” (f=82, %55,4), “elektrik israfının önlenmesi, seraetkisini azaltacaktır” (f=79, %53,4), “sera etkisi artarsa, daha çok deprem olacaktır”(f=58, %39,2) şeklinde yanıt verdikleri bulunarak öğrencilerin kavram yanılgısınasahip olduğu görülmüştür. Bu veriler ışığında öneriler geliştirilmiştir.Anahtar Sözcükler: İlköğretim, Sera Gazları, Kavram Yanılgısı498


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÇANAKKALE BOĞAZI’NDA ÇAMURLU BATAK BENTİK ZEMİN ÜZERİNDEMAKRO FAUNA ÇALIŞMALARIH. Barış ÖZALP ve Mustafa ALPARSLANÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Anabilim DalıÇanakkaleBu çalışmada Çanakkale Boğazı’nda yayılım gösteren makro fauna canlılarıincelenmiştir. Deniz araştırması, Ekim 2010 tarihinde Dardanos yerleşkesi istasyonukıyı ekosisteminde 10‐20 metre derinlik hattı arasında 250 metre karelik bentikzeminde gerçekleştirilmiştir. Canlı türleri, scuba (tüplü dalış) ve manta‐tow teknikleriuygulanarak belirlenmiştir. Çalışmalar sonunda Anthozoa şubesine ait olan 3 yumuşakmercan (Cerianthus membranaceus, Pteroides spinosum, Veretillum cynomorium);Echinodermata’ya ait 2 deniz yıldızı (Astropecten aranciacus, Echinaster sepositus) ile 1adet deniz kaplumbağası (Caretta caretta) tespit edilmiştir.Anahtar Sözcükler: Çanakkale Boğazı, Yumuşak Mercan, Anthozoa, Caretta caretta,Marmara Denizi, Manta‐Tow499


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleİNDEKSAA. BABAN .................................................................................. 21A. Sülün ÜSTÜN ....................................................................391A. Şükrü BENGÜ ...................................................................138A. UĞUR ...................................................................................403A. UZATICI ................................................................................ 80A.Esra CENGİZ ......................................................................112A.SAVAŞ KOPARAL .............................................................219Abdullah KELKİT .................................................................112Abdunnasır YILDIZ .............................................................407Abdurrahman AKTÜMSEK ..............................................271Abuzer ÇELEKLİ .............................................. 249, 250, 288Ademi Fahri PİRHAN .................................... 353, 354, 355Adile AKPINAR .....................................................................343Adnan AYAZ ...........................................................................291Ahmet AKSOY ......................................... 156, 241, 416, 433Ahmet ALTINDAĞ ................................ 194, 197, 461, 462Ahmet ÇABUK ........................................... 44, 305, 476, 477Ahmet ESER ...........................................................................284Ahmet GÖKMEN ........................................................ 130, 459Ahmet GÖNÜZ ..................................................... 45, 112, 467Ahmet İNKILAB TAŞ ..........................................................162Ahmet Kaşif AYDINOĞLU .................................................417Ahmet KILIÇ ..........................................................................463Ahmet KOCA ..........................................................................450Ahmet MERMER ..................................................................184Ahmet MUSLU .......................................................................494Ahmet ÖKTENER .................................. 252, 254, 270, 405Ahmet Selçuk SÜLKÜ ........................................................... 68Ahmet SEPİL ..........................................................................296Ahmet SESLİ ..........................................................................373Ahmet TOPALBEKİROĞLU ..............................................149Ahsen YÜKSEK ........................................................................ 22Ahu KUTLAY ........................................... 110, 195, 224, 432Ahu ÜZÜM.................................................................... 335, 390Akın AKYILDIZ ......................................................................225Akın BULUT ...........................................................................201ALAA HUSSAIN ALI AL‐HAMDANI ....................... 70, 453Alaettin KAYA ............................................... 429, 430, 431Alahattin KANLIOĞLU .......................................................336Alev HALİKİ UZTAN ................................................ 468, 472Ali ATEŞ ...................................................................................306Ali BİLGİN .......................................................... 300, 301, 302Ali EROĞLU ............................................................................157Ali KARA ....................................................................... 316, 366Ali Kemal AYAN ...................................................................... 69Ali KILIÇ..................................................................................... 24Ali Osman KARABABA ......................................................336Ali Savaş BÜLBÜL ................................................................165Ali TOPAL ........................................................... 175, 176, 396500Alime BAYINDIR .............................................. 272, 426, 436Alireza EIVAZI ......................................................................... 13Alireza KHALILARIA .................................................. 89, 135Alkan ÖZTEKİN .................................................................... 291Alper SAĞLIK ........................................................................... 57Alperen KAYMAKCI ............................................................ 362Alptürk AKÇÖLTEKİN ....................................................... 498Anıl SAZAK ............................................................................. 374Anıl SOYUMERT ...................................................................... 41Aral NOYAN ........................................................................... 122Artun SUKAN ........................................................................ 314Arzu ALTIN YAVUZ ............................................................. 285Arzu CANSARAN ........................................................ 301, 302Arzu UÇAR .................................................................... 142, 147Asiye UZUN .................................................................. 336, 337Aslı Süha GÜNAY ................................................................. 452Aslıhan YILMAZ OBALI ..................................................... 228Asuman AYSU .................................................................. 60, 61Asuman DEVECİ .................................................................. 191Ataç UZEL ........................................................... 263, 314, 318Ayçin YILMAZ ............................................................. 218, 464Ayda KARADERE ....................................................... 267, 268Aydın BABACAN .................................................................. 402Aydın ÜNLÜOĞLU ............................................................... 471Aykut GÜVENSEN ........................................... 137, 189, 203Aynur DEMİR ........................................................................... 43Aysel KARAFİSTAN ............................................................ 186Aysel SIVACI ................................................................ 367, 383Aysun ÇELİK ............................................................................. 57Aysun UĞUR GÖRGÜN............................................... 90, 457Ayşe Betül TUNÇKIN ......................................................... 303Ayşe ÇANDAR ....................................................................... 336Ayşe ÇETİN ............................................................................ 320Ayşe DİNÇER ............................................................... 284, 347Ayşe Nur KAYABAŞ ............................................................ 204Ayşe ORHAN .......................................................................... 224Ayşe ÖZYER ........................................................................... 236Ayşe SAVRAN GENCER ........................................................ 42Ayşe SÜTCÜ ................................................................. 208, 209Ayşegül AKPINAR ............................................................... 190Ayşegül ÇARBAŞ .............................................. 273, 274, 275Ayşegül ENSARİ ......................................................... 146, 345Ayşegül İLİKER .................................................................... 424Ayşegül TEMİZGÜL ............................................................. 148Ayşegül YILDIZ ............................................................. 91, 448Ayşegül YOLTAŞ .................................................................. 472Ayşenur CURABEYOĞLU ........................................ 101, 108Ayten ÖZTÜFEKÇİ ÖNAL ................................................. 161BB. D. YAĞAN .............................................................................. 45


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleB.MAVİ ................................................................ 364, 365, 366Bahar BAYHAN .....................................................................316Bahattin SÜRÜCÜ .................................................................. 34Baki ÖZTÜRK .............................................................. 249, 250Baki YOKEŞ ............................................................................318Banu BAYAR ..........................................................................346Banu DAL ................................................................................368Banu ÖZDEN .................................................................. 90, 457Baran YOĞURTÇUOĞLU ....................................................309Barış BANİ ..............................................................................388Barış BUDAK .............................................. 48, 299, 312, 313Barış UZİLDAY ......................................................................335Barış YILMAZ ........................................................................132Basri Hakan HAKYEMEZ ....................................... 482, 483Başak AYDIN............................................................................ 67Başak ŞAHİN ..........................................................................336Başak TOĞAR ............................................................. 370, 371Başaran DÜLGER ........................ 248, 286, 287, 409, 410Batuhan Y. YAKIN ........................................... 200, 201, 497Bedii CİCİK .............................................................................304Behçet ORAL ............................................................................ 35Behzat GÜRKAN ..................................................................... 41Bekir Cİhad BAL ...................................................................362BELGİN HOŞSUCU ...............................................................315Belkıs MUCA ..........................................................................450Belma ASLIM ........................................................................... 76Benay SEZER .........................................................................220Berkay CAMGÖZ ..................................................................... 90Berra DÖNER.........................................................................187Berrin AKYILDIRIM ....................................................... 9, 234Beste YALÇIN ÇELİK ..........................................................154Betül AKIN ..............................................................................133Betül BAYRAKLI ...................................................................256Betül UYAR ............................................................................... 85Beyhan GÜRCÜ ................................................ 264, 265, 266Bihter KARAGÖZ ..................................................................104Bilal AKBULUT ........................................................................ 32Binnur MERİÇLİ YAPICI......................................... 441, 442Birgül AFSAR1 ......................................................................221Birsel MATARA ....................................................................... 73Brett NEILAN.........................................................................381Burak KOÇAK ........................................................................224Burak ÖTERLER ...................................................................235Burak ÖZKAN .......................................................................... 32Burak SÜRMEN .....................................................................394Burcu AKÇAL ................................................................. 37, 285Burcu AKDENİZ ....................................................................127Burcu BAŞYİĞİT ...................................................................369Burcu GÜRSOY ........................................................................ 52Burcu TAYLAN ......................................................................387BURCU TAYLAN ...................................................................315Burcu TAYLAN ......................................................................316Burcu YEŞİLBUDAK ............................................................363501Burçin ÇINGAY ........................................................................ 77Burçin Yenisey KAYNAŞ ...................................................... 58Burhanettin FARİZOĞLU ..................................................... 44Bükay YENİCE GÜRSU ....................................................... 308Bülent ERGÖNÜL ................................................................. 185Bülent KAYA .......................................................................... 138Bülent TOPRAK .................................................................... 258Büşra KARAKAŞ ................................................................... 162CC. Can BİLGİN ............................................................ 24, 25, 26C. Varol TOK .. 178, 179, 183, 198, 199, 200, 201, 202,221, 497Cahit CEVİZ ............................................................................ 291Cahit ERDEM ......................................................................... 304Can AKÇINAR ........................................................................ 387Canan Zehra ÇAVUŞ1 ........................................................ 128Canberk İŞLER1 ................................................................... 317Candan ŞAHİN ...................................................................... 323Candan ZÜLFİKAR .................................................. 53, 54, 59Cansu DUMAN ...................................................................... 262Cansu FİLİK İŞÇEN...................................................... 37, 285Cem KAYA .............................................................................. 431Cem SENDURAN .................................................................. 452Cemil ERGİN .......................................................................... 161Cemil İŞLEK ........................................................................... 391Cengiz ÇORBACI ........................................................ 242, 244Cengiz DARICI........................................ 110, 116, 195, 224Cengiz YILDIRIM ....................................................... 301, 302Ceren ERGÜDEN .................................................................. 114Ceren GÜRLER ...................................................................... 157Cevdan KESİCİ .............................................................. 34, 120Ceyda KULA ........................................................................... 318ÇÇağatay TAVŞANOĞLU ......................................................... 40Çetin ILGAZ ............................................................................ 179Çiçek TAŞTAN ....................................................................... 418Çiğdem AKIN .................................................................... 24, 25Çiğdem AKRAY ..................................................................... 116Çiğdem GÜL ........................................................................... 363Çiğdem GÜRSOY GAYGUSUZ .................................. 95, 414DDamla YAĞAN ....................................................................... 467Davut EFE .................................................................................. 71Demet BAL ................................................................... 293, 297Demet ÜNAL .......................................................................... 321Demet YILMAZKAYA ............................................... 379, 435Deniz Anıl ODABAŞI ....... 186, 187, 293, 294, 295, 296,297, 475Deniz DEĞER ......................................................................... 269


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleDeniz ENGİN ..........................................................................160Deniz Gözde ERTİN .............................................................. 54Deniz İNNAL ..................................................................... 17, 18Deniz KUŞCUOĞLU..............................................................314Deniz ULUKUŞ .................................................... 85, 358, 466Derya DOĞANAY ....................................................... 441, 442Devrim MEMİŞ ........................................................................ 32Didem GÜN .............................................................................288Didem TUNALI ......................................................................242Dilek DEMİREZEN YILMAZ .................................. 148, 158Dilek OSKAY .................................................................. 126, 434Dilek ÖZGÜL ............................................................................ 14Dilek SAĞLAM .......................................................................157Dinçer AYAZ.. 146, 178, 179, 180, 181, 182, 184, 183,221, 345, 419, 497Dudu Duygu KILIÇ ......................................... 394, 402, 460Durali DANABAŞ ..................................................................161Dursun KURT .......................................................................... 69Duyşen ÖZEL .........................................................................456EE. BOZANTA ................................................................... 97, 403E. Cem ÇANKIRILIGİL ........................................................225E. Esin HAMES KOCABAŞ .................. 263, 314, 317, 318E. KUZYAKA ............................................................................. 21E. ŞENTÜRK ............................................................................. 21E.Meltem ALTUNÖZ................................................................. 8Ebru ATAŞLAR ........................................................................ 77Ebru AYVERDİ ......................................................................286Ebru Gül ASLAN ........................................................ 218, 464Ebru ÖZDENİZ ........................................................... 204, 205Ece SALALI ............................................................................... 52Eda ÖZDOĞRU .......................................................................421Efe ULUTÜRK ........................................................................387Ekrem BÖLÜKBAŞI .............................................................241Ekrem Şanver ÇELİK ...... 213, 214, 215, 252, 254, 270,405Elanur AYDIN ......................................... 375, 376, 377, 378Elçin EKŞİ ..................................................................................... 7Elif Çağrı TAŞ .........................................................................281Elif KARAÇOR .......................................................................... 31Elif Nur DAVASLIOĞLU .....................................................488Elif UZUN .................................................................................301Elşad HÜSEYİN .....................................................................165Emel KUNDUZ ......................................................................... 25Emel OKUR .............................................................................127Emel SERT ................................................................................ 90Emine BAYSOY .....................................................................157Emine FAYDAOĞLU ....................................... 276, 277, 279Emine Gültekin .....................................................................152Emine GÜLTEKİN ................................................................255Emine İnci BALKAN ............................................................344Emine METİN ........................................................................452502Emine SIRALI ........................................................................ 308Emine YALÇIN .......................................... 78, 350, 351, 352Emire ELMAS ........................................................................ 367Emrah BEKCİ ........................................................................ 336Emrah ÇORAMAN ..................................................... 330, 331Emre AGCAGİL ........................................................................ 75Emre ODUNCU ........................................................................ 44Emrullah ŞAHİN ...................................................................... 99Eray ŞENGÜL ......................................................................... 363Ercan DÖVER ........................................................................ 467Ercüment ÇOLAK ........................................................ 89, 465Erdal BEDİR ................................................................. 263, 318Erdem EREM ......................................................................... 179Erdem SEVEN ....................................................................... 393Erdihan TUNÇ ................................................... 259, 260, 261Erhan ÜNLÜ ............................................ 161, 269, 415, 458Erkan AKTAŞ ............................................................................ 67Erol KESİCİ ..................................................................... 34, 120Erol ÖZER ............................................................................... 358Erol ÖZKAN ............................................................................... 67Ersan KUZYAKA ................................................................... 451Ersen Aydın YAĞMUR ....................................................... 289Ersin KARABACAK.............................................................. 113Ersin MİNARECİ .......................................................... 62, 434Ertan TAŞKAVAK ................................................................ 387ERTAN TAŞKAVAK ............................................................. 360Ertan YOLOĞLU ................................................................... 136Ertuğrul GÜREŞCİ ............................................................... 447Ertunç GÜNDÜZ ...................................................................... 47Esat Mahmut KOCAMAN .......................................... 70, 142Esen POYRAZ ........................................................................ 311Esin AKÇAM OLUK ...................................................... 93, 488Esra DEMİR ............................................................................ 489Esra KOÇ ................................................................................. 391Esra KOÇUM ................................................................ 208, 209Esra MARTİN ........................................................................ 307Esra ÜÇÜNCÜ ..................................... 8, 194, 197, 461, 462Evin POLAT .................................................................. 437, 438Evren TUNCA ..................................... 8, 194, 197, 461, 462Evşen AYMEN PEKER .............................................. 141, 143Eyüp Mümtaz TIRAŞIN ..................................................... 471Ezgi ÇETİN ............................................................................. 336Ezgi YARDIMCI ........................................................................ 44FF. Arzu DEMİREL ................................................................. 212F. Can ÖZKAYA ........................................................... 314, 318F. Güler EKMEKÇİ ............................................................... 309F. Nezihi UYGUR ..................................................................... 39F. Yasemin GÜNAY .............................................................. 421F.Azize BUDAK .......................................................................... 3F.Ezgi ODABAŞ .......................................................................... 3F.Serap EREEŞ ............................. 163, 164, 192, 193, 303


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleF.YILDIZ DEMİRKALP .......................................................... 47Fadime TANER ....................................................................... 84Faruk DENİZ ..........................................................................363Faruk ONUZ ...........................................................................280Fatih DUMAN .......................................................................... 36Fatih GÜMÜŞ .........................................................................383Fatih KALYONCU .................................................................185Fatih KUTLUER ......................................................... 482, 483Fatih MATYAR ........................................................... 413, 425Fatih YAYLA ...................................................... 259, 298, 328Fatma CAF ..............................................................................138Fatma KOÇBAŞ .....................................................................440Fatma Kurt .............................................................................389Fatma Selcen Sakar .............................................................433Fatmagül GEVEN................................... 222, 388, 389, 401Fatoş ŞEKERCİLER ..............................................................206Ferdane GÜN .............................................................. 141, 143Fergan KARAER .............................................................. 11, 12Ferhan KORKMAZ .................................................... 321, 346Ferhat DEMİROL .................................................................... 372Ferit KARGIN .........................................................................149Feryal ERVERDİ ........................................................ 102, 492Feryal KARAKAHYA ...........................................................266Feti KİRTİŞ .................................................................. 139, 140Feyza CANDAN ...................................... 332, 333, 341, 342Feyza Nur KAFADAR ........................... 397, 398, 399, 400Feyza TABAN .........................................................................346Figen ÇİÇEK ......................................................... 78, 351, 352Figen DİLEK ............................................................................. 16Figen Esin KAYHAN ............................................................454Filiz ALBAYRAK ...................................................................105Fulya AYDIN ..................................................... 117, 118, 236Funda AYRA ................................................................ 100, 103Füsun B. UÇAR ........................................................... 242, 244Füsun ERDURAN ............................................................ 16, 57Füsun ERKAKAN .................................................................... 17Füsun ERTUĞ .......................................................................... 85Füsun TEZCAN ......................................................................336Füsun YÜREKLİ ....................................................................231GG OKMEN................................................................................... 97G. AVAZ ...................................................................................... 21G. OKMEN................................................................................403G. TÜRKER ................................................................................ 45Gıyasettin AKBİN ......................................................... 10, 470Gizem GENÇ ...........................................................................286Gizem İLGÜN .............................................................. 249, 250Gonca ALAK ...........................................................................142Gonca ÇİMEN ........................................................................... 94Gökçen BAYRAK YILMAZ ......................................... 59, 481Gökhan ALTAN ....................................................................... 55Gökhan AYDINLI ..................................................................153503Gökhan AYDINLI ................................................................. 374Gökhan GÜNGÖRMEDİ ..................................................... 476Gökhan KARAKAYA .................................................. 372, 373Gönül DÖNMEZ .................................................................... 485Gönül KAYNAK ..................................................................... 380Gözde ASLAN ........................................................................... 75Gözde Büşra ELÇİN ............................................................ 216Gözde DEĞER ........................................................................ 341Gül HAMAMCI ....................................................................... 198Gül Nilhan TUĞ ................................................. 300, 301, 302Gül Olgun KARACAN .......................................................... 465Gülay ÇETİNKAYA ................................................................. 16Gülay EKİCİ ............................................................................ 130Gülbin GÖK ............................................................................. 149Gülcan ÖZTÜRK ................................................................... 459Güldane AKILLI ....................................................................... 91Gülen ÖZYAZICI .................................... 117, 118, 236, 256Gülhan KALMUK .................................................................. 109Gülistan ÖZER ....................................................................... 116Güller Selinay BAYRAK ........................................... 293, 297Güllü KAYMAK ...................................................................... 454Gülsen AVAZ .......................................................................... 451Gülşah KAHYA ...................................................................... 286Gülşah ÜĞLÜ ......................................................................... 443Gülşah YAMAN EREN ........................................................ 491Gülüzar ATL ........................................................................... 157Güner EKİZ, ............................................................................ 318Gürcan GÜLERYÜZ ................................. 29, 133, 190, 433Gürkan SEMİZ ....................................................................... 329Gürsel ERUL .......................................................................... 452HH. BABA ................................................................................... 495H. Barış ÖZALP ............................................................. 27, 499H. Güray KUTBAY ................................................................ 394H. Handan ÖNER.......................................................... 10, 470H. Kübra KIRMACI .............................................................. 357H. Tansel YALÇIN ...................................................... 242, 244H.O.TEKİN .............................................................................. 365Hacer AYANDIN ................................................................... 359Hafize Handan ÖNER ..................................... 353, 354, 355Hakan ATABAY .................................................................... 452Hakan ÖNCÜL ....................................................................... 490Hale KÖKSOY ................................................................ 76, 485Halime ALIN .......................................................................... 260Halit FİLİZ .............................................................................. 387Hamdi Güray KUTBAY ...................................................... 460Hanife AKYALÇIN ................................................................ 323HARUN ARSLAN ..................................................................... 70Harun HURMA ................................................46, 63, 67, 134Harun Reşit BAĞCI.............................................................. 247Hasan AKGÜL .............................................................. 379, 435Hasan ASLAN ........................................................................ 253


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleHasan DEĞİRMENCİ ...........................................................443Hasan Göksel ÖZDİLEK ............................................. 83, 111Hasan GÜRBÜZ ............................................................. 35, 196Hasan KAYA .................................. 187, 213, 214, 215, 411Hasan ÖZÇELİK ....................................................................423Hasan Serdar MUTLU ................................... 146, 182, 345Hasan TÜRKEZ ........ 150, 370, 371, 375, 376, 377, 378Hasan YILDIRIM ....................................... 23, 353, 354, 355Hatice BOZOĞLU ............................................................. 33, 69Hatice KARADENİZ .............................................................230Hatice KARAER ................................................................ 11, 12Hatice KARAKİŞİ ..................................................................160Hayriye BİÇER ........................................................... 482, 483Heidar Mousavi ANZABI..................................................... 13Hıdır ASLAN ...........................................................................412Hikmet Y. ÇOĞUN ................................................................149Hikmet YOLCU ......................................................................420Hilal ACAY...............................................................................407Hilal KARGIN YILMAZ........................................................129Hosein RANJITAKANTAPEH ................................... 13, 135Huriye DEMİRCAN ................................................................ 28Huriye GÜMÜŞTAŞ ..............................................................336Hülya ARSLAN .................................................... 29, 190, 433Hülya BAY ...............................................................................302Hülya KARAGÖZOĞLU ............................................ 166, 168Hülya Nur GÖRKEM ............................................................282Hülya TÜRK................................................................. 348, 349Hürrem YUMUK ...................................................................187Hüseyin BOZKURT ..............................................................288Hüseyin GÜNER ....................................................................440Hüseyin ŞAŞI .............................................................. 272, 426Hüseyin TÜFEKÇİ ..................................................... 451, 452IIlgaz AKATA ...................................................... 185, 248, 287İİ. TAN .......................................................................................... 21İ.AKKURT ........................................................... 364, 365, 366İ.Erbil ERSOY ........................................................................... 80İ.Kürşat ÖZYURT .................................................................... 19İbrahim BAĞCI ......................................................................358İbrahim ORTAŞ .....................................................................432İbrahim TÜRKGÜLÜ ............................................................. 372İbrahim UYSAL .....................................................................363İbrahim YILDIRIM ............................................................... 145İhsan OBALI ...........................................................................228İlkay Öztürk ÇALI ..................................................... 333, 342İlknur AK ...................................................................... 172, 173İlknur KUNDUZ ......................................................... 482, 483İrfan ALBAYRAK .......................................................... 81, 496İrfan İLHAN ............................................................................336504İrfan KANDEMİR ................................................................. 465İrfan OĞUZ ............................................................................. 449İsa BAŞKÖSE .......................................................................... 395İskender EMRE .................................................................... 217İsmail Hakkı AKGÜN .......................................................... 317İsmail Hakkı UĞURTAŞ ..................................................... 290İsmail KARACA ..................................................................... 436İsmail KARAKAYA .................................................................. 69İsmail KOCAÇALIŞKAN ..................................................... 133İsmail ŞEN .................................................................... 283, 292İsmet UYSAL ................................................................ 111, 113JJoern GESSNER ........................................................................ 32Jörg PLÖTNER ......................................................................... 24KK.GÜNOĞLU2 .................................................... 364, 365, 366Kaan HÜRKAN ...................................................................... 467Kadir BİLEN .............................................................................. 42Kadir Boğaç KUNT ..................... 289, 310, 331, 473, 478Kadir KIRK ........................................................... 79, 486, 487Kadir YALÇIN ........................................................................ 384Kadiriye URUÇ PARLAK ......................................... 158, 207Kadri KIRAN .......................................................................... 211Kahraman SELVİ ........................ 187, 213, 214, 215, 294Kâmil B. VARINCA ............................ 65, 66, 382, 479, 480Kamil KOÇ .............................................................................. 311KEMAL AKSOY ...................................................................... 489Kemal ÇELİK............................................................................. 80Kemal GÜNEŞ ........................................................................ 452Kemal KIRANŞAN ................................................................... 15Kemal KURT .......................................................................... 385Kemal SOLAK ........................................................................ 459Kemal YILDIZ ........................................................................... 62Kenan ALPASLAN ............................................................... 373Kerim ÇİÇEK .. 146, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184,221, 497Kerim GÜNEY .............................................................. 222, 389Kultigin ÇAVUŞOĞLU ......................................................... 351Kübra ÇELİK .......................................................................... 150Kültiğin ÇAVUŞOĞLU ....................................... 78, 350, 352Kürşad YAPAR ...................................................................... 350Kürşat ÇAKICI ....................................................................... 385LLale GENÇOĞLU ................................................................... 309Latif KURT .............................................................................. 205Latife KÖKER......................................................................... 381Levent ŞIK .............................................................................. 151Leyla AYVERDİ .......................................................................... 5


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleMM. Ali CANBULAT ................................................................358M. Ali T. KOÇER ...................................................................... 372M. Emir CİLASIN ..................................................................291M. İbrahim TUĞLU ......................................... 264, 265, 266M. İsmail VAROL ..................................................................343M. KEKEÇOĞLU ....................................................................428M. Mustafa AKINER ................................................................. 7M. Taner ŞENGÜN ....................................................... 15, 119M. Yavuz PAKSOY ..................................................... 395, 416M. Zeki YILDIRIM .................................................................475M.Salih ÖZGÖKÇE ................................................................437M.Taner ŞENGÜN.................................................................247Mahmud M. ÖZKUT ............................................................265Mahmut BİLGENER ............................................................230Mahmut DAĞLI .......................................................... 326, 327Mahmut KABALAK ..............................................................325Mahmut KORKMAZTÜRK ................................................450Maliheh HOMAUNIFAR .....................................................135Marco PETRANGELİ PAPİNİ ...........................................484Mehlika BENLİ ......................................................................222Mehmet A. T. KOÇER ..........................................................373Mehmet AKBULUT 187, 213, 215, 294, 297, 319, 475Mehmet Akif ERDOGAN ...................................................... 82Mehmet Ali ONARAN .................................... 237, 238, 469Mehmet Arif ÖZYAZICI ........................................... 117, 256MEHMET ÇAVUŞOĞLU ......................................................356Mehmet Emin GÜNGÖR ............................... 353, 354, 355Mehmet FIRAT ........................................................................ 51Mehmet KAPI ............................................................. 249, 250Mehmet KÜÇÜKYILMAZ1 ................................................... 372Mehmet Salih ÖZGÖKÇE ...................................................438Mehmet SAYMAN ........................................................ 10, 470Mehmet ŞAHİN .....................................................................149Mehmet YILMAZ .................................................................... 94Mehtap KARAKAYIŞ ...........................................................281Melek MERDİVAN .................................................... 172, 173Melek ZEYBEK ......................................................................162Melih MERAL ........................................................................... 54Meliha GEMİCİ ......................................................................189Meltem AYAZ .........................................................................243Meltem ÇELİKDEMİR .............................................. 305, 476Meltem KUMAŞ ............................................... 146, 160, 345Menderes KILIÇASLAN .......................................... 141, 143Menekşe TAŞ .........................................................................235Meral ERAL ............................................................................223Meral ÖZTÜRK ........................................................... 324, 440Meriç ALBAY........................................................ 64, 210, 381Mert ELVERİCİ ................................................. 310, 473, 478Mert GÜRKAN ............................................................ 200, 320Merve BALLI ..................................................... 411, 444, 445Merve KIRAN .........................................................................321505Merve PARLAK ..................................................................... 329Merve S. DURA ..................................................................... 159Merve TEPE .............................................................................. 72Meryem ATEŞ ....................................................................... 283Meryem YAĞAN ................................................................... 104Mesut KIRMACI ....................................................................... 75Metin Saip SÜRÜCÜOĞLU ............................ 276, 277, 279Mine ATALAY ........................................................................ 336Mine TUNALI ........................................................................ 113Mitat AYDOĞDU ................................................................... 227Mucip GENİŞEL .......................................................... 348, 349Muhammed ATAMANALP ......... 70, 142, 147, 361, 453Muhammet AKKAYA .......................................................... 408Muhammet ELMAOĞLU ................................................... 109Muhammet GAFFAROĞLU .............................................. 269Muhittin DOĞAN .............................................. 152, 255, 412Mukadder KARAKAYA ............................................ 100, 103Murat AFSAR ..................................................... 180, 184, 221Murat BARLAS ...................................................................... 369Murat BİRİCİK ...................................................................... 226Murat ÇİÇEKLİ ......................................................................... 49Murat GÜMÜŞ ....................................................................... 188Murat ÖZMEN ....................................................................... 136Murat ÖZYAVUZ ................................................... 46, 63, 134Murat SARGINCI .................................................................. 258Murat ŞİMŞEK ....................................................................... 432Murat TOSUNOĞLU ............................................................ 363Murat TURAN ....................................................................... 452Murat TÜRKEŞ ................................................................ 55, 56Musa CABBAROV ................................................................... 74Musa KAR .................................................................................. 36Mustafa ALPARSLAN ................................................. 27, 499Mustafa CANLI ...................................................................... 157Mustafa ÇOBANOĞLU ........................................................ 489Mustafa DEMİR .................................................................... 449Mustafa KATI .................................................... 237, 238, 469Mustafa Kemal SANGÜN ..................................................... 83Mustafa KORKMAZ ............................................................. 423Mustafa OKUR ............................................................ 139, 140MUSTAFA PEHLİVAN .............................................. 298, 328Mustafa TEMEL ....................................................................... 95Mustafa TUNÇSOY .............................................................. 304Mustafa ZENGİN ..................................................................... 32Muzaffer SİLER .................................................................... 119Müge ÇETİN ........................................................................... 411Münevver ARISOY ................................................................. 43Mürşet ÇAKMAK ...................................... 35, 131, 196, 499Müslim Murat SAÇ ................................................................. 90NN. CEYHAN ............................................................................. 403N.E. LÜLECİ .................................................................. 455, 493Nacide KIZILDAĞ ........................ 110, 116, 195, 224, 432


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleNahide TOSYALIOĞLU ......................................................... 12Nahit PAMUKOĞLU .................................................. 424, 496Narin METİN..........................................................................422Nazan Deniz KOÇ .................................................................454Nazife YİĞİT ...........................................................................222Nazlı BOZMAN ......................................................................260Nazlı Deniz ÖZCAN .............................................................336Nazlı DERVİŞOĞLU .............................................................336Nazmi AKAD ............................................................... 412, 413Necati BAYIDIR ....................................................................251NECATTİN TÜRKMEN .......................................................328Nejat ÇELİK .................................................................... 20, 474Nermin BERİK .......................................................................225Nesli DOĞAN ..........................................................................170Neslihan DEMİR .............................................. 296, 411, 445Neslihan ÖZCAN ...................................................................336Nesrin TÜRKER ....................................................................363Nevin BİRİCİ ..........................................................................373Nevin BOZKURT ...................................................................367Nevzat ŞAHİN ........................................................................374Neylin KAHVECİ .............................................. 353, 354, 355Nezaket ADIGÜZEL .............................................................388Nihal ÖZEL ............................................................ 10, 355, 470Nihayet BİZSEL .....................................................................114Nil BAĞRIAÇIK ......................................................................216Nilay GÜLPERÇİN ................................. 335, 336, 338, 340Nilay UĞUR .............................................................................477Nilay YILMAZ ........................................................................217Nilgün ÖZDEMİR ....................................................... 245, 246Nilgün TAYHAN ....................................................................161Nilsun DEMİR ........................................................................361Nilüfer NACAR KOÇER ......................................................144Numan YILDIRIM ................................................................161Numan YILDIRIM ................................................................257Nur Banu EFE ........................................................................302Nuran CIKCIKOĞLU YILDIRIM ............................ 161, 257Nuray BATUR ........................................................................336Nuray ERGÜN ............................................ 83, 420, 494, 495Nurbanu PARTAL ..................................................... 319, 363Nurcan TOPÇU ......................................................................303Nurcihan HACIOĞLU ..................................... 248, 286, 287Nurdan ERDOĞAN ................................................................ 52Nurettin YILDIZ ....................................................................373Nurhan VAROL .....................................................................243Nuri AVCI ................................................................................123Nuri KALKIŞIM .....................................................................374Nuriye PEKER SAY ................................................................ 61Nursaç ÖZGENER ................................................................336Nursel İKİNCİ ........................................................................251Nurşah AKTAN .....................................................................369Nurten ÖZBEY ............................................................ 372, 373Nurullah ÇİFTÇİ ...................................................................262Nüket SİVRİ ............................................................................481506OOğuz DOĞAN ......................................................................... 228Oğuz ÖZYARAL 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106,107, 108, 109, 121, 122, 123, 417, 418, 427, 455,493, 491, 492Oğuzhan AYDIN ...................................................................... 19Oğuzhan DOĞANLAR ......................................................... 233Oğuzhan EGE ......................................................................... 202Okan ACAR ............................................................................. 282Okan AKYOL .......................................................................... 404Oktay OKUR ................................................................. 139, 140Olcay KAPLAN ...................................................................... 257Onur AKPINAR ..................................................................... 242Onur ESEN .................................................................... 111, 113Onur KOYUNCU....................................................................... 77Onur YARAR .......................................................................... 104Orhan KÜÇÜKER............................................................. 9, 234Orkide MİNARECİ ............................................................... 324Osman ÇİMEN ............................................................... 94, 130Osman DURSUN ................................................................... 217Osman GÜLNAZ .................................... 255, 412, 413, 425Osman KETENOĞLU ................................................ 206, 389Osman POLAT ................................................... 175, 176, 396Osman SERT .......................................................................... 325Osman TUGAY .......................................... 85, 358, 359, 466Osman UZUN ............................................................................ 16Ozan ŞENTÜRK ....................................................................... 30ÖÖ. Faruk NOYAN .................................................................. 449Ö. Köksal ERMAN ............................................ 384, 385, 386Ö. ÖZDEMİR .............................................................................. 21Ömer Faruk ÖZGEDİK ....................................................... 293Ömer Faruk SÖNMEZ ........................................................... 69Ömer SÖZEN ............................................................................. 33Önder AKAR ................................................................ 192, 193Özcan GAYGUSUZ ........................................................ 95, 414Özcan SEÇMEN ................................................ 6, 30,137, 203Özden FAKIOĞLU ................................................................ 361Özden ÖZGÖK ....................................................................... 308Özer YILMAZ ......................................................................... 380Özge BUYURGAN .............................. 8, 194, 197, 461, 462Özge ÖZGEN .......................................................................... 471Özgül DAĞLI ................................................................ 124, 125Özgün TUNA‐GÜLÖREN ................................................... 321Özgür Durmuş KAYA ......................................................... 292Özgür FIRAT .......................................................................... 149Özgür YERLİ ............................................................................. 31Özkan GÜBE ........................................................................... 318Özlem ABACI ............................................................... 468, 472Özlem AKAN ............................................................................. 92Özlem AKSOY ........................................................................ 191


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleÖzlem EROL DAYİ ...............................................................171Özlem GEYLANİ ........................................ 48, 299, 312, 313Özlem Karahan Uysal ........................................................... 50Özlem ÖNER ..........................................................................318Özlem SEZGİN .......................................................................129PP.G.RASGELE..........................................................................428Pelin Günç ERGÖNÜL .........................................................185Perihan GÜLER .......................................................... 482, 483Perim Burcu ÇIPER .............................................................477Pınar AYTAR .................................................................. 44, 476Pınar GÜLTEKİN .................................................................... 31Pınar ÖZALP ..........................................................................220Pınar TAŞKIRAN ..................................................................119Pınar YILDIZ ..........................................................................331Pınar YILDIZ ..........................................................................330Pırıl AŞÇIBAŞI ........................................ 293, 294, 295, 297RRahmi DUMLUPINAR .........................................................348Rahşen S. KAYA ......................................................... 289, 290Rasih FELEK .......................................................................... 145Raşit URHAN ........................................................................... 72Recep Sulhi ÖZKÜTÜK .................................. 289, 473, 478Refika Başak EREM .............................................................179Remzi ATLIHAN ...................................................................438Remziye KESKİN ..................................................................104Reyhan AKÇAALAN ................................................. 210, 381Reyhan ÇOLAK ......................................................................465Rezan DUMAN ......................................................................336Rıdvan SIVACI .......................................................................383Rıdvan TEPE ..........................................................................373Rukiye TANYERİ ..................................................................335Ruziye DAŞKIN .......................................................... 322, 380SS. KARAKAŞ .............................................................................. 45S. ÖZÇUBUKÇU ......................................................................495S.Gökhan ŞENOL ..................................................................203S.SELİM ÇAĞLAR .................................................................... 47Saadet D. SAYGIDEĞER ...................... 397, 398, 399, 400SABRİ KILINÇ .......................................................................... 47Sacit KÖSE ................................................................................ 42Sadık DİNÇER ............................................................. 413, 425Sadi Turgut BİLGİ ..................................................... 441, 442Sait Gürsoy .............................................................................127Sakin Vural VARLI ..............................................................229Sami OLUK ............................................................ 93, 488, 490Samira MOTAHARI‐FARD .................................................. 13Sanem AKDENİZ ŞAFAK ...................................................204Sebahat AÇIKSÖZ ................................................................... 16507Sebahattin ÇELİK ................................................................... 19Seda BECERİK ....................................................................... 284Seda Çınar BECERİK .......................................................... 347Seda KARAOSMANOĞLU .................................................. 210Seda ÖZGÜL ........................................................................... 162Sedef YAVUZ ................................................................ 188, 392Seher KARAMAN ERKUL2 ............................................... 307Selda TEKİN‐ÖZAN ............................................................. 369Selim Sualp ÇAĞLAR ........................................................ 7, 18Semih LEBLEBİCİ ................................................................ 387Semih ÜSTEL ......................................................................... 200Semiha ÇETİNEL AKSOY .................................................. 263Semiha ŞEKER ...................................................................... 374Semra İLHAN ...................................................... 37, 285, 346Semra MALKOÇ .................................................................... 219Sencer AKALIN ..................................................................... 387Senuber ASLANOVA .............................................................. 74Serap GEDİKLİ .............................................................. 44, 476Serap GİRGİN BAYKAL ............................................ 121, 427Serap KIRMIZI .................................................... 29, 190, 433Serap MUTUN ........................................ 166, 167, 168, 169Serap ÖZ AYDIN ............................................................ 2, 5, 96Seray TOKSÖZ.......................................................................... 98Serbest BİLİCİ ........................................ 239, 240, 415, 458Sercan PAZARLAR .............................................................. 336Serdar DİNÇ ............................................ 166, 167, 168, 169Serdar Gökhan ŞENOL .......................................... 6, 30, 137Serdar KOCA .......................................................................... 406Serdar TEZCAN ....... 229, 335, 336, 338, 337, 339, 340Serhan KARAKAŞ ................................................................ 346Serhat ÖZÇUBUKÇU ........................................................... 420Serkan DİKKAYA ................................................................. 159Serkan ERDAL ............................................................ 348, 349Serkan ÖZDEN ...................................................................... 115Serkan SERDAR....................................................................... 32Sermin ÇAM .................................. 163, 164, 192, 193, 303Sermin ÇAM KAYNAR ......................... 163, 164, 192, 193Serpil ODABAŞI ....... 187, 293, 294, 295, 296, 297, 475Serpil SAĞIR ODABAŞI ............................................ 186, 319Servet DURAN ...................................................................... 304Servet SARIOĞLU ..................................................................... 1Seval DANABAŞ.................................................................... 161Sevcan AKTAR ...................................................................... 109Sevcan DUMAN .................................................................... 367Sevda ELİBOL ....................................................................... 484Sevda POLAT ..................................................... 175, 176, 396Sevdan YILMAZ .................................................................... 214Seven SEÇKİN ................................................ 429, 430, 431Sevgi KOCAOBA ................................................................... 484Sevil PEHLİVAN ................................................................... 165Sevilay ERPOLAT ................................................................ 329Sevilay KOÇLUK ................................................................... 339Sevilhan MENNAN .............................................................. 374


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleSevilhan MENNAN ..............................................................153Sevinç KAÇAR .......................................................................421Sevran EROĞLU ....................................................................383Seyfettin TAŞ .........................................................................456Sezen YILDIRIM ..................................................................... 44Sezginer TUNÇER ................................. 252, 254, 270, 405Sezin K. BOZKURT ...............................................................124Sezin KIPÇAK BOZKURT ...................................................125Sibel ATASAGUN YİĞİT .....................................................177Sibel EMÜL .............................................................................101Sibel GERMEYAN .................................................................101Sibel HAYRETDAĞ .......................................... 183, 320, 497SİBEL YİĞİT .............................................................................. 47Sinan BAYRAKTAR .............................................................106Sinan KAYNAŞ ......................................................................... 58Sinem İNCE .............................................................................. 22Sinem ÖZDEDE ....................................................................... 31Sinem ÖZYURT ÖKTEN ................................................ 60, 61Suat SAV ..................................................................................336Suayip KAMA .............................................................. 412, 413Sultan PARLAK .....................................................................199Süha BERBEROĞLU .............................................................. 82Süheyla İNKAYA ...................................................................220Süleyman MAVİLİ ................................................................422Süleyman TUĞRUL ..............................................................451ŞŞ. Orçun KALKAN ................................................................263Şafak KAYPAK .................................................................. 87, 88Şafak ÖZTÜRK ......................................................................... 69Şahin CENKSEVEN ..................... 110, 116, 195, 224, 462Şebnem SAMSA ....................................................................363Şemsettin TURĞA ................................................................226Şenay ÖZGER .........................................................................436Şenol KUBİLAY .....................................................................437Şerife Gülsün KIRANKAYA ..............................................309Şeyda FİKİRDEŞİCİ ......................... 8, 194, 197, 461, 462ŞULE GÜRKAN ......................................................................360Şükran ÇAKIR ............................................................................. 3Şükran YALÇIN ÖZDİLEK ............................ 127, 309, 319Şükran YILDIZ .................................................. 437, 438, 439Şükrü Serter ÇATAV ............................................................. 40TTahir ULUHAN ......................................................................297Tali MONİS .............................................................................253Talip ATÇEKEN .......................................................... 139, 140Tamer YILMAZ......................................................................132Taner KORKMAZ........................................................... 2, 5, 96Tarık ÇİÇEK ............................................. 239, 240, 415, 458Taşkın EROL ............................................................... 482, 483Telat KOÇ ................................................................................128508Teoman DİKERLER ............................................................ 452Teoman KANKILIÇ.............................................................. 465Timur KIRGIZ ........................................................................ 235Tolga GÖKSAN ...................................................................... 173Tolga YILMAZ ....................................................................... 336Tuba DAĞLI ........................................................................... 261Tuba Öncül ABACIGİL ....................................................... 229Tuba TURAN ......................................................................... 154Tuba TÜMER ......................................................................... 114Tuğba ŞENEL............................................................... 267, 268Tuğba TAFLI .......................................................................... 306Tuğçe ÇAPRAZLI .................................................................. 363Tuğçe ÇELİK .......................................................................... 313Tuğçe KALKAN ........................................................................ 52Tuncay NEYİŞÇİ ........................................................... 86, 174Turgay DERE1 ...................................................................... 144Turgay ŞİŞMAN .......................................................... 150, 170Tülay BİCAN SÜERDEM .......................................... 409, 410Tülin AYDEMİR .......................................................... 284, 347Tülin ÇOKER ................................................................ 387, 404Tünay ŞEKER ........................................................................ 373Türker GÜLEÇ ....................................................................... 362Tüzün A. YüZEREROGLU .................................................. 149UUfuk RASTGELDİ ................................................................. 253Uğur Emek UYSAL .............................................................. 406Uğur SUNLU ........................................................................... 281Umut TUNÇER ...................................................................... 295Utku GÜNER ................................................................ 211, 227Utku ŞANVER ........................................................................ 336ÜÜmit BİNGÖL ..................................................... 222, 389, 401Ümit ERDEM ............................................................................ 52Ümit H. KAYNAR .................................................................. 223Ümit SALCAN ........................................................................... 60Ümit SUBAŞI ...................................................... 137, 189, 203Ümran ATAY ......................................................................... 253Ümran HİÇSÖNMEZ ........................................................... 223Ünsal UMDU TOPSAKAL ....................................................... 4VV. Nuket TİRTOM ................................................................ 284Vagif ATAMOV ............................................................. 74, 489Vahdettin KÜRÜM .................................................................. 24Vedat OFLAZ ............................................................................ 42Vildan OKUMUŞ ............................. 48, 299, 312, 313, 446Vildan TÜFEKÇİ ......................................................... 451, 452Volkan AKSOY....................................................................... 211Volkan ALTAY ....................................................................... 280


X. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE KONGRESİ 04-07 EKİM 2011, ÇanakkaleVolkan EROĞLU ............................................................... 6, 137YY. KESKİN ..................................................................... 455, 493Yağmur TOPTAŞ ..................................................................477Yağmur UYSAL.............................................................. 84, 357Yalçın Aşkın ÖKTEM ............................................... 188, 392Yalın Emek ÇELIK ................................................................330Yasemin K. ÖZEL ..................................................................476Yasemin ÖZYAZGAN ...................................... 259, 260, 261YASEMİN SAYGI ........................................................... 47, 177Yasemin ZEREN....................................................................300Yasin DEMİRBAŞ....................................................... 424, 496Yasin Emre KİTİŞ ............................................................ 38, 39Yaşar Erçin KOCABIYIK ....................................................308Yaşar KESKİN ................................................... 100, 103, 107Yavuz Selim ÇAKMAK ........................................................271Yeliz CİRİK ................................................................... 172, 173Yeşim BÜYÜKATEŞ ................................................. 172, 173Yıldız TÜMERDEM ................................................... 121, 427Yılmaz ÇAMLTEPE ..............................................................211Yunus Emre DİNÇASLAN .................................................419Yurdanur AKYOL ............................................ 353, 354, 355Yusif ZEYNALOV ..................................................................298Yusuf ALTIOĞLU .............................................. 353, 354, 355Yusuf AYVAZ ......................................................................... 464Yusuf BAYRAKCI .................................................................. 419Yusuf GEMİCİ ............................................ 23, 353, 354, 355Yusuf YÜKSEL ....................................................................... 142Yücel BAŞIMOĞLU KOCA ............................. 264, 265, 266Yüksel ARDALI ................................................. 117, 118, 236Yüksel COŞKUN ............................................ 429, 430, 431ZZafer TÜRKMEN ........................................................ 350, 352Zehra DOĞAN ........................................................................ 157Zehra YAZICI ......................................................................... 170Zeki AYTAÇ ............................................................................ 307Zeliha LEBLEBİCİ ...................................................... 156, 433Zeliha OKUR .......................................................................... 105Zerrin KENANOĞLU BEKTAŞ ............................................ 50Zeynep Banu DOĞANLAR ............................ 231, 232, 233Zeynep ÇELİK .......................................................................... 12Zeynep DORAK ........................................................................ 64Zeynep GÖRÇEK ........................................................ 348, 349Zeynep TOPRAK .................................................................. 301Zülfikar Ata KARAKOÇ ...................................................... 151509

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!